Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/828 E. 2018/491 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/828 Esas
KARAR NO : 2018/491
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/05/2015
KARAR TARİHİ: 24/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Tüketici Mahkemesi’ne sunmuş olduğu dava dilekçesi ile, 29/01/2015 tarihinde …’un sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı yarı römork ile … ülkesinde … anayolunun 24. Km+050’de seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı, ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilleri …’un oğlu, … ve …’un babaları …’un eşi …’un vefat ettiğini, desteklerinin ölümü nedeniyle müvekkillerinin maddi açıdan mağdur olduklarını, söz konusu kazanın oluşumunda müteveffa …’un desteğinden yoksun kalan ve üçüncü kişi konumunda bulunan müvekkillerinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, bu nedenle müteveffanın vefatından dolayı maddi ve manevi zararlarını talep etme hakları bulunduğunu, dava konusu çekici ve buna bağlı römorkun …nun verdiği yetkiye dayanarak … Anonim Türk Sigorta Şirketi tarafından düzenlenen … numaralı poliçeyle … numaralı … kart poliçesi ile sigortalı olduğunu, mezkur … kart poliçesinin ülkeler arası seyahat esnasında uluslararası anlaşmalar gereği yapılmasının zorunlu olduğunu, bir kaza vukuu halinde kazanın meydana geldiği ülkenin teminat limitleri ve kalemlerinin geçerli olduğunu, dava konusu kazada … ülkesinde meydana geldiğinden …’da trafik kazaları için düzenlenen Zorunlu Sigortalarda hem maddi hem de manevi zararların teminat altına alındığını, davalıların …’un vefatı sebebiyle 3. kişi konumunda olan müvekkilleri …, …, … ve …’un uğramış olduğu destek zararından sorumlu olduğunu, müvekkillerine haksız gerekçelerle ödeme yapılmadığını, huzurdaki davaya … Hukukunun uygulanamayacağını, davaya konu … kartın 6502 sayılı yasanın amir hükümleri uyarınca açık bir tüketici işlemi olduğunu, tüketici işleminde yer alan yabancı hukukunun uygulanmasına yönelik haksız şartların hükümsüz olduğunu, dolayısıyla yetkili hukukun Türk Hukuku olduğunu, bütün tarafları Türk gerçek ve tüzel kişileri olan, … Cumhuriyet sınırları dahilinde kurulan bu sözleşmenin … ülkesinde bulunan her gerçek ve tüzel kişiyi bağlayan 6502 sayılı yasanın amir hükümlerine aykırı olamayacağını, … kart poliçesinin tam ortasına isabet eden ve oldukça küçük puntolorla yazılı 1 ve 2 numaralı şartların gerek yazı puntolarının görülemeyecek kadar küçük olması ve gerekse içeriklerinin haksız şart niteliğinde olması nedeniyle 6502 sayılı yasanın emredici hükümleri olan 4 ve 5. maddelerine açıkça aykırı olduklarını, dolayısıyla hükümsüz olduklarını ve fakat 6502 sayılı kanun maddesinin 5/2 fıkrası gereğince sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümlerinin geçerliliğini koruyacağının açık olduğunu, davalıya iadeli taahhütlü usulde teminat limitleri içinde ödeme yapması ihtarının 13 adet ekiyle birlikte 24/03/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, 8 iş günü içerisinde ödeme yapmayarak 06/04/2015 tarihinde temerrüde düştüğünü belirterek maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla, belirsiz olan alacağın bilirkişi raporuyle tespit edildiğinde ıslah edilmek üzere … numaralı Uluslararası Motorlu Taşıt Sigorta Belgesi … Kart Sigorta Poliçesi gereğince şimdilik ( Anne … için 100,00 TL, Çocuk … için 100,00 TL, Çocuk … için 100,00 TL, Eş … için 700,00 TL olmak üzere) toplam 1.000,00 TL maddi tazminat bedelinin (destekten yoksun kalma tazminatının) temerrüt tarihi olan 06/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte teselsül hükümleri doğrultusunda davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat bakımından fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla … numaralı Uluslararası Motorlu Taşıt Sigorta Belgesi … Kart Sigorta Poliçesi gereğince şimdilik, Eş … için 100.000,00 TL, Çocuk … için 50.000,00 TL, Çocuk … için 50.000,00 TL, Anne … için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL manevi tazminat bedelinin temerrüt tarihi olan 06/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte teselsül hükümleri doğrultusunda davalıdan müşterek ve mütesilselen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, gerek müvekkili kurumun sorumluluk durumu gerek davacıların trafik kazasından kaynaklı tazminat isteminin tüketici işlemleri ile illiyet bağının bulunmaması sebebiyle görev itirazında bulunmuş, görevli Mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu beyan etmiş, … kart sigorta sertifikasının isminden de anlaşılacağı üzere sertifika olduğunu, sertifikanın dayanağı olan poliçenin … Sigorta A.Ş. Tarafından tüketici kanununa uygun olarak düzenlendiğini, davacıların murisinin sigorta sözleşmesinin tarafı olmadığını, sigortalı olmadıklarını, sigorta sözleşmesinin …/… plakalı çekici ve römorkun işletenin … Deri ve Tesktil A.Ş. olduğunu, bu şirket ile … Sigorta A.Ş. arasında tanzim edildiğini, bu sebeple 6502 sayılı yasa ile ilgili davacıların ileri sürdüğü hususların hiçbirinin açılan dava ile bir ilgisinin bulunmadığını, davanın Tüketici Mahkemelerinin görev alanına girmediğini belirtmiş ayrıca davanın esasına yönelik olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … Tüketici Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı ile dosya mahkememize devredilmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda var ise davacı alacağının tespiti ve temerrütün de tartışılması açısından sigortacı bilirkişi … ile trafikçi bilirkişi … ve aktüerya uzmanı … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 05/09/2017 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
”Dosyaya sunulan dava dilekçesi ve delillerin tetkikinde “… plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı dorse sürücüsü müteveffa …un 29.01.2015 tarihinde …’da … anayolunun 24 km’de direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı kaza yaptığı dosyaya sunulu mernis ölüm formundan anlaşılmaktadır. Cenaze nakil belgesinde ölüm sebebi trafik kazası olarak tespit edilmiştir. İçişleri Bakanlığı Mağdurlu Trafik Kazası Tespit Tutanağının tetkikinden; 29.01.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında …un öldüğü ve yine aynı araçta bulunan …’ında yaralandığı anlaşılmıştır.
… 11 .Noterliği tarafından tanzim olunan 10.02.2015 tarih ve … nolu Mirasçılık Belgesinden muris …’un ölümü sonucu geride sağ olarak mirasçı sıfatıyla …, … ve …’un kaldıkları anlaşılmaktadır.
… Sigorta Türk Anonim Şirketi tarafından tanzim olunan … nolu …kart sigorta poliçesinin tetkikinde; sigortalının … Deri ve Tekstil Paz.İnş. Taş. San. Dış Tic. şirketi, poliçenin vadesinin 16.09.2014-2015 olduğu ve teminatın … plakalı çekiciye verildiği anlaşılmıştır. Poliçenin kazanın meydana geldiği tarihi kapsadığı anlaşılmaktadır.
Yine dosyaya sunulu olan ve … Motorlu Taşıtlar Bürosunun verdiği yetki ile tanzim olunan sertifikanın incelenmesinde teminatın … plakalı çekiciye verildiği vadenin 16.09.2014-2015 olduğu görülmüştür.
… Kart Sigortaları Karayolunda Motorlu Araçların sevk ve idaresi sırasında meydana gelen kazadan kaynaklı tazminatlara ilişkin olarak tanzim edilmiş olan Uluslararası Mali Mesuliyet Sigortası olup, kazanın olduğu ülkenin zorunlu trafik sigortası mevzuat ve limitlerine göre sigortalı aracın 3 kişilere vermiş olduğu zararları teminat altına alan poliçe türüdür. … plakalı çekici ile … plakalı dorsenin mülkiyetinin … Deri ve Tekstil Pazarlama İnş. Taşımacılık San. Dış. Tic. Ltd. Şti. olduğu tespit edilmiştir.
Kaza hakkında … İçişleri Bakanlığı … Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş ve …’ye tercümesi yapılmış olan 30.01.2015 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı bulunmaktadır. Tutanakta kazanın … anayolu üzerinde … İlçesi sınırları içindeki km: 24+500 de meydana geldiği belirtilmiştir. Tutanakta aracın … çekici, … römork plakalı, sürücüsünün …, sahibinin ise … Deri ve Tekstil Pazarlama İnşaat Taşımacılık Sanayii olduğu , sürücü için alkol testi yapılamadığı belirtilmiş, kazanın olus şekli ve sebebi hakkında her hangi bir açıklamada bulunulmamıştır.
Kazaya karışan araç … Anonim Türk Sigorta Şirketi tarafından 18.09.2014 – 18.09.2015 vadeli ve … numaralı …kart Sigorta Poliçesi ile sigortalanmıştır. Daha önce de belirtildiği üzere, kazanın meydana geldiği … da, ilgili kişilerce düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında kazanın meydana geldiği yerdeki yol şartları, kaza ile ilgili iz ve emareler, kazanın meydana geliş şekli ve sebepleri hakkında her hangi bir bilgi ve açıklama bulunmamaktadır. Belirtilen durum karşısında kusur durumu hakkında ayrıntılı bir değerlendirme imkânı yoktur. Ne var ki, kazanın sadece maktul sürücünün karıştığı tekli kaza türü olması sebebiyle ve dosya kapsamına göre herhangi bir harici bir etken olmaksızın maktul sürücünün sırf kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu meydana geldiğinin kabulü ile aracın sürücüsü …’un tam (%100) kusurlu sayılmasının uygun olacağı görüşüne varılmıştır.
Tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç sürücüsü ve davacılar desteği …’un %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/17-787 E, 2012/92 K ve 22.02.2012 tarihli kararında ile özetle; “Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansımayacağı; dolayısıyla tam kusurlu araç şoförünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun, işletenin destekten yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten tam kusurlu, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecekleri, oyçokluğu ile kabul edilmiştir. Şu hale göre, yerel mahkemece, davacıların, desteklerinin işleteni olduğu araçta, sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu, vefat etmiş olması nedeniyle, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek dava açabileceğinin kabulü gerekmektedir” şeklinde ifade edilmektedir. Bu durumda; HGK kararına ve buna göre kaza tarihinde geçerli olan ülkemiz mevzuatına göre 3. kişi konumunda olan davacılar, müteveffanın kusuru nispetinde sigorta şirketinden destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunabileceğinden işbu somut olayda %100 kusur oranı üzerinden zarar tutarı belirlenerek sayın mahkemenin takdirine sunulacaktır.
07.03.1985 doğumlu olan müteveffa …, 29.01.2015 olay tarihinde (29)yıl, (10) ay, (22) günlük olup, (30)yaşında kabul edilerek P.M.F. tablosuna göre bakiye ömrü (38) yıl ve muhtemelen (68) yaşma kadar yaşayacaktır. Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarıyla kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olup, müteveffanın aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceğinin kabulü ile bakiye ömründe zarar gördüğü aktif hayat süresi (30) yıl ve pasif devresi (8) yıldır.
Davacı eş bakımından müteveffanın bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak, kız çocuklar bakımından Yargıtay’ca muhtaçlık yaş sınırı olarak kabul edilen 22 yaşına kadar, anne bakımından kendi bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları süreler eşi … için 38 yıl, kızı … için 21 yıl, kızı … için 20 yıl, annesi … için 8 yıl olarak hesaplanmıştır.
Türk Medeni Kanun’un 186.maddesinde “Birliği(evlilik) eşler beraber yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklan ile katılırlar.” demektedir. Bu durumda;
Medeni kanun hükümlerine göre eşlerin destek payları eşit kabul edilecek olup, çocukların bakım ihtiyacının (yaşlarının küçük olması eğitim görecekleri gibi hususlar nedeniyle) annenin bakım ihtiyacından fazla olması nedeniyle, anneye çocukların yarısı kadar destek payı verilecektir.
Dosyaya ibraz edilen ve müteveffaya ait 2014 yılı gelir vergi beyannamesinde beyan edilen ticari kazanç toplamı 44.533,20 TL olarak gözükmektedir. Ancak bu beyandan sonra ne kadar vergi tahakkuku yapıldığı ve buna göre net kazanç tutarını gösterir başkaca bir belge mevcut değildir. Gelir vergisi beyannamesinden de anlaşılacağı üzere beyan edilen bu kazanç yapılan ticari faaliyetten kaynaklı olup, içerisinde ticari kârda bulunmaktadır. Diğer yandan; müteveffanın vefatı ile birlikte sahibi olduğu menkul, gayrimenkul mallar, araçlar ve işyerleri miras yolu ile geride kalan hak sahiplerine intikal etmekte olup, hak sahipleri bu malları amacına uygun olarak işletebilir veya belli bir para karşılığı satabilir olduğundan, hak sahiplerinin bundan dolayı bir zararları söz konusu değildir. Diğer yandan;
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2013/16708 ile 2014/12954 E. sayılı emsal kararlarında belirtildiği üzere zarar hesabına kişinin işyerinde çalışırken sarf edeceği bedensel katkısının belirlenerek bu tutarın esas alınması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile zarar hesabına kazalının fiili, fikri ve bedeni çalışma karşılığı (yaptığı işi ücretli olarak bir başkasına yaptırmış olsa idi bu kişiye ödenecek ücret) elde edebileceği emsal ücretlerin esas alınması gerekmektedir. Ticari faaliyetten kaynaklı olarak işletmeden elde edilen gelire göre zarar hesabı yapılması mümkün gözükmemektedir. Bu durumda;
Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; dava dosyasında müteveffanın fiili, fikri ve bedeni çalışma karşılığı elde edebileceği ücretleri gösterir Yargıtay kararlarına uygun yazılı bir belge bulunmadığından zorunlu olarak hesaplamalar kamu düzenine ilişkin bulunan yasal asgari ücretlere göre yapılacaktır. Buna göre;
Müteveffanın 29.01.2015-29.01.2018 arası geçen (3)yıllık işlemiş aktif devre net kazançları toplam 46.700,73TL’dir.
Müteveffanın işlemiş ve bilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak; işleyecek bakiye bilinmeyen devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
Müteveffanın işleyecek devre başındaki bir yıllık net geliri; 1.470,72 x 12 Ay = 17.648,64 TL olup, anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır.
Diğer yandan; pasif dönem zarar hesabına ise bu konudaki son Yargıtay kararlarına göre; günümüz itibariyle bilinen en son brüt asgari ücretin, asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın belirlenen net yıllık tutarı olan (1.270,75×12=) 15.249,00 TL esas alınacaktır.
…’nun çalışma esas ve usulleri hakkındaki 26.10.1991 gün ve 21033 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğin “Büronun amacı” başlığını taşıyan 5. maddesinin 3. bendi uyarınca, yurt dışında sigortalanmış bulunan ve geçerli olan sigorta sertifikası taşıyan motorlu kara taşıt araçları sahipleri veya sürücüleri tarafından …’de sebebiyet verilmiş hasarların, doğrudan doğruya idareye ödenmesi hususundaki işlemleri yapmak, büronun amaçları arasında sayılmıştır. Bu sebeple yabancı plakalı araçların …’de karıştıkları kazalarda, şayet geçerli bir … kart sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar karşılanacaktır. Bir başka deyişle, … kart poliçesi o ülkede düzenlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gibi kabul edilecektir. Buna göre … kart sigortası, anlaşmaya dahil yabancı ülkelerin zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bir araya getiren üniform ve beynelmilel bir sigorta poliçesi olarak tanımlanmaktadır. Memleketimizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde imzaladıkları “Beynelmilel Mecburi Mesuliyet Sigortasına dair Avrupa Sözleşmesi” gereğince ülkemizde de tüzel kişiliği haiz … Sigorta ve … Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuş olup, … kart sistemi uygulanmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle Ülkemizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde Strazburg şehrinde imzaladıkları ‘Beynelmilel Mecburi Mesuliyet Sigortası İhdası’ ile ilgili anlaşma hükümleri uyarınca, yabancı plakalı motorlu araçların, şayet milletlerarası geçerli olup …’de de kabul edilen sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar, zorunlu trafik sigorta güvencesinde olacaktır. Bir başka anlatımla, … kart poliçesi o ülkede düzenlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gibi kabul edilecektir.
Şayet böyle bir sigortası yoksa, bu araçlar için … sınırlarına girişlerinde, zorunlu trafik sigorta sözleşmesi yapılacaktır. Yine bu hükümler uyarınca Ülkemizde de geçerli bulunan … Kart Sistemi’ne göre faaliyette bulunmak üzere … Sigorta ve … Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuştur.
Kazanın sadece maktul sürücünün karıştığı tekli kaza türü olması sebebiyle ve dosya kapsamına göre her hangi bir harici bir etken olmaksızın maktul sürücünün sırf kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu meydana geldiğinin kabulü ile aracın sürücüsü …un tam (% 100) kusurlu sayılmasının uygun olacağı görüşüne varıldığı,
Davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden … geride kalan hak sahiplerinden,
Davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 181.713,08 TL Davacı kızı …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 59.587,62 TL, davacı kızı …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 56.057,89 TL davacı anne …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 10.380,30 TL. olduğu, toplam= 307.738,89 TL olarak hesaplandığı” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Davacılar vekili mahkememize sunmuş olduğu 14/09/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde 1.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 306.738,89TL arttırarak, 307.738,89 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkememizce davalılara ölüm aylığı bağlanmış olmakla, rücuya tabi ödeme açısından var ise tazminattan indirim hususunun tartışılması, yine sigorta poliçesi yönünden polilçe limitinin tartışılması baabında önceki raporu hazırlayan Prof. Dr. …, … ve … marifetiyle alınan 01/11/2017 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
”Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 29.01.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; ilk rapor ile bu raporda belirlenen hususlara göre:
Kazanın sadece maktul sürücünün karıştığı tekli kaza türü olması sebebiyle ve dosya kapsamına göre her hangi bir harici bir etken olmaksızın maktul sürücünün sırf kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu meydana geldiğinin kabulü ile aracın sürücüsü …’un tam (%100) kusurlu sayılmasının uygun olacağı görüşüne varıldığı,
Davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’un geride kalan hak sahiplerinden, davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 181.713,08 TL, davacı kızı …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 59.587,62 TL, davacı kızı …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 56.057,89 TL, davacı anne …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 10.380.30 TL olmak üzere toplam 307.738,89 TL olduğu görülmüştür.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen hususlardan dolayı davacılara bağlanan iş kazası ölüm gelirlerinin 3. kişiye rücu imkanının olmaması nedeniyle 6098 Sayılı Yasanın 55. maddesine göre hak sahiplerinin belirlenen maddi zararlarından bu yönde indirimi gereken bir hususun bulunmadığı, yukarıda belirlenen toplam 307.738,89 TL maddi tazminatın poliçe teminat limitleri içinde ve kapsamında kalması nedeniyle davalının sorumluluğunda olduğu, davalı … Taşıtlar Bürosunun sayın mahkemece belirlenecek manevi tazminattan da sorumlu olacağı, başvuru tarihine göre davalı bakımından temerrüt tarihinin 06.04.2015 olarak belirlendiği, sigortalı aracın kullanım amacı ruhsat kaydında ticari olarak gözükmekte olup, buna göre ticari temerrüt faizi talebine ilişkin takdirin sayın mahkemeye ait bulunduğu” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuştur.
Dava, dava dışı … Sigorta Türk Anonim Şirketi tarafından yine dava dışı sigortalı … Deri ve Tekstil Paz. İnş. Taş. San. Dış Tic. şirketi 16.09.2014-2015vadeli ve … plakalı çekiciye ilişkin tanzim olunan …kart sigorta poliçesine istinaden 29/01/2015 tarihinde müteveffa …’un sevk ve idaresinde iken … ülkesinde meydana gelen tek taraflı kaza nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı … vekili; olaya Türk hukuku uygulanması gerektiğini ve Türk hukukuna göre de kusurlu olan sürücünün yakınlarının destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulunamayacağını, poliçenin manevi tazminat talebini kapsamına almadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki ihtilaf; … ülkesinde meydana gelen tek taraflı kaza nedeniyle dava dışı … Sigorta Türk Anonim Şirketi tarafından yine dava dışı sigortalı … Deri ve Tekstil Paz. İnş. Taş. San. Dış Tic. şirketi 16.09.2014-2015 vadeli ve … plakalı çekiciye ilişkin tanzim olunan …kart sigorta poliçesine istinaden davalıların destekten yoksun kalma maddi tazminat ile manevi tazminat talebinde bulunup bulunulamayacağı hususlarına ilişkindir .
…’nun çalışma esas ve usulleri hakkındaki 26.10.1991 gün ve 21033 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğin “Büronun amacı” başlığını taşıyan 5. maddesinin 3. bendi uyarınca, yurt dışında sigortalanmış bulunan ve geçerli olan sigorta sertifikası taşıyan motorlu kara taşıt araçları sahipleri veya sürücüleri tarafından …’de sebebiyet verilmiş hasarların, doğrudan doğruya idareye ödenmesi hususundaki işlemleri yapmak, büronun amaçları arasında sayılmıştır. Bu sebeple yabancı plakalı araçların …’de karıştıkları kazalarda, şayet geçerli bir … kart sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar karşılanacaktır. Bir başka deyişle, … kart poliçesi o ülkede düzenlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gibi kabul edilecektir. Buna göre … kart sigortası, anlaşmaya dahil yabancı ülkelerin zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bir araya getiren üniform ve beynelmilel bir sigorta poliçesi olarak tanımlanmaktadır. Memleketimizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde imzaladıkları “Beynelmilel Mecburi Mesuliyet Sigortasına dair Avrupa Sözleşmesi” gereğince ülkemizde de tüzel kişiliği haiz … Sigorta ve … Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuş olup, … kart sistemi uygulanmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle Ülkemizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde Strazburg şehrinde imzaladıkları ‘Beynelmilel Mecburi Mesuliyet Sigortası İhdası’ ile ilgili anlaşma hükümleri uyarınca, yabancı plakalı motorlu araçların, şayet milletlerarası geçerli olup …’de de kabul edilen sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar, zorunlu trafik sigorta güvencesinde olacaktır. Bir başka anlatımla, … kart poliçesi o ülkede düzenlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gibi kabul edilecektir.
Şayet böyle bir sigortası yoksa, bu araçlar için … sınırlarına girişlerinde, zorunlu trafik sigorta sözleşmesi yapılacaktır. Yine bu hükümler uyarınca Ülkemizde de geçerli bulunan … Kart Sistemi’ne göre faaliyette bulunmak üzere … Sigorta ve … Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuştur.
Bu kapsamda her ne kadar motorlu taşıt bürosu yabancı menşeli araçların … kart poliçesi bulunması kaydıyla …’de gerçekleşen kazalarda bağlı bulunulan ülkenin motorlu taşıt bürosu adına işlem tesis etmekte ise de; Türk plakalı ve …’de … kart poliçesi bulunan araçların ülke dışında karıştıkları kazalarda kazanın meydana geldiği diğer ülkesinin motorlu taşıt bürosu … adına işlem edeceğinden doğrudan somut olayda olduğu gibi … Motorlu Taşıt Bürosuna başvuruya bir engel olmadığından mahkememizce hususunda açısından davalı yanın bu yönde savunmasında bulunmadığı nazara alınarak bir sorun görülmemiş ve dosyanın esasa ilişkin yargılaması yapılmıştır.
Tartışılması gereken husus; hangi ülke hukukun uygulanacağına ilişkindir. Kaza … ilçesinde meydana geldiğinden … hukuku somut olaya uygulanmalıdır .
Mahkememizce; … ülkesinin konuya ilişkin mevzuatının Türkçe tercümeli örneği teminle dosyamız arasına alınmıştır.
… ülkesinde; konuya ilişkin düzenleme … Sigorta Kanunu’nun 477 ve 494. maddelerinde yer almakta olup, bu mevzuatta kaza tarihinden sonra 01.01.2016 tarihinde değişikliğe gidildiğinden anılı ülkenin eski sigorta kanunu somut olaya uygulanmalıdır. … ülkesinin kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan sigorta kanununun 257. ve 258. maddelerinde gerekli düzenleme yer almıştır. … sigorta kanununun 257. maddesinde”müteveffanın desteğinden yoksun kalanların 3. kişi konumunda oldukları ve zarar talebinde bulunabilecekleri düzenlenmiştir. Ancak aynı yasanın 258. maddesinde de “taraflar aracın bağlı bulunduğu ülke vatandaşı ise; o ülke hukuku uygulanır” düzenlemesi yer aldığından … ülkesi Sigorta Kanununun atfı nedeniyle Türk hukuku somut olaya uygulanmalıdır.
Türk Hukuku yönünden somut olay incelendiğinde;
Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. BK’nın 53. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı )Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, BK’nın 45/111. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142-411 E., K. ve 20.04.2011 gün ve 2011/17-34-216 E., K. sayılı ilamları ). Yeri gelmişken, davacıların açıklanan sıfatı ve hukuki konumları karşısında, davacılar üzerinde doğan zararın niteliği belirlenmelidir: Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte sürücü üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın sürücünün kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan sürücünün zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Bu kapsamda dinlenen tanık beyanlarıda nazara alındığında; davacı açısından müteveffa annenin fiili desteğinin gerçekleştiği görülmüştür. Davalı sigorta şirketi her ne kadar müvekkili şirketçe başvuru şartının gerçekleşmediğinden bahisle davanın Kurşun denediniz savunmuş ise de; mübrez raporda da değinildiği üzere 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartları ile dava açmadan önce ilgili sigorta şirketine başvuru yapılması v.s. düzenlemeler yapılmıştır. Henüz bu konuda oluşmuş Yargıtay kararı bulunmamaktadır. Ancak; Hazine müsteşarlığı tarafından önceki yıllarda da hesaplamaların CSO yaşam tablosu ve %3 teknik faiz oranları dikkate alınarak yapılması gerektiği yönünde genelge çıkartılmış ise de; Yargıtay tarafından bu genelgelere göre hesaplama yapılamayacağı yönünde çok sayıda istikrarlı kararlar verilmiş ve bu genelgeler kabul görmemiştir.
Aynı şekilde poliçe genel şartlarındaki değişikliğinde, Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanan genelgelerden bir farkı bulunmadığından ve Yargı açısından bağlayıcılığı söz konusu olmadığından Yargıtay kararlarına aykırı olan bu değişikliğin 01.06.2015 tarihinden itibaren uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Ancak; Karayolları Trafik Kanunun ilgili maddelerinde 14.04.2016 tarihinde yapılan ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren bir kısım değişiklikler ile poliçe genel şartlarının bir kısım hükümlerine uyulması yasal zorunluluk haline getirilmiştir. Bu durumda; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının Hazine Müsteşarlığının genelgesinden öte bir hukuki değerinin bulunmaması, bu değişikliğin en fazla sigorta sözleşmesindeki taraflar için bağlayıcılığından söze edilebilecektir. Bu durumda kaza tarihindeki mevzuatına uygulanması gerektiğinden davalı … bürosunun savunması yerinde görülmemiştir.
Bu doğrultuda mübrez raporda ben ne kadar poliçe limit açısından inceleme yapılmamış ise de kaza tarihini içeren 01.01.2015 tarihinden itibaren Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet sigortasında geçerli poliçe limiti 290.000 TL’den ibaret olmakla destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden poliçe limiti nazara alınarak ıslah edilen miktar 307.738,89 TL ise de; davacıların her biri yönünden mübrez raporda hesaplanan miktarlar esas alınarak oransal hesaplama mahkememizce yapılmak suretiyle davanın maddi tazminat istemi yönünden kabulü ile 181.713,08 TL’si(171.238 Türk Lirası) davacı …’a ,59.587,62 Türk Lirası (56.152,55 Türk Lirası) davacılardan … ‘a, 56. 057,89 Türk Lirası(52.826,56 Türk Lirası) davacı …’a, 10.381,30(9.782,89 Türk Lirası) davacının talebinin kısmen kabulü gerekmiştir.
Manevi tazminat talebi açısından ise; olaya uygulanması gereken Türk hukuku nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamındaki … sigortası manevi tazminat klozu içermediğinden manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın maddi tazminata ilişkin davasının kısmen kabulü ile 171.238,00 TL’si davacı …’a, 56.152,55 TL’si davacılardan …’a, 52.826,56 TL’si davacı …’a, 9.782,89 TL’si ise davacı …’a ait olmak üzere (davacıların talep edebileceği tazminat miktarı 307.738,89TL olarak belirlenmiş ise de 29.01.2015 tarihi itibariyle ZMM sigorta poliçe limiti nedeniyle davalının sorumluluğu 290.000,00 TL’yi geçemeyeceğinden) 290.000,00 TL’nin 06.04.2015 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacıların yerinde görülmeyen manevi tazminat taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
1-Davacı tarafın maddi tazminata ilişkin davasının kısmen kabulü ile 171.238,00TL’si davacı …’a, 56.152,55TL’si davacılardan …’a, 52.826,56TL’si davacı …’a, 9.782,89TL’si ise davacı …’a ait olmak üzere (davacıların talep edebileceği tazminat miktarı 307.738,89TL olarak belirlenmiş ise de 29.01.2015 tarihi itibariyle ZMM sigorta poliçe limiti nedeniyle davalının sorumluluğu 290.000,00TL’yi geçemeyeceğinden) 290.000,00TL’nin 06.04.2015 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Davacıların yerinde görülmeyen manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 19.809,90 TL. Karar harcı ile, 35,90 TL. Başvuru harcı olmak üzere, Toplam: 19.845,80 TL.nin, peşin alınan 1.050,00 TL.den mahsubu ile, bakiye 18.795,80 TL.nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
Davacılar kendilerini vekille temsil ettirmiş bulunduklarından, yürürlükte bulunan, A.A.Ü.T.gereğince hesaplanan 23.350,00 TL. Vekalet ücretinin davalıdan alınarak Davacılardan (…: 4.529,90, …:4.249,70 TLden, …: 793,90 TL.den ve …: 13.776,50 TL.den hak sahibi olmak kaydıyla) davacılara verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan, A.A.Ü.T.gereğince, Maddi tazminat yönünden hesaplanan, 2.180,00 TL. Manevi Tazminat yönünden hesaplanan: 2.180,00 Tl. Olmak üzere, Toplam: 4.360,00 TL. Vekalet ücretinin Davacılardan (…: 845,80, …: 793,50 TLden, …: 143,20 TL.den ve …: 2.572,50 TL.den sorumlu olmak kaydıyla) davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,
Davacılar gideri 1.834,00 TL.nin, Davanın Kabul-Red oranına göre hesaplanan 1.727,
60 TL. İle, harçlar toplamı: 1.054,10 TL.nin davalıdan alınarak, takdiren davacılara verilmesine,
Tarafların yatırdığı gider avansının karar kesinleştiğinde, talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …