Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/768 E. 2018/107 K. 13.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/768
KARAR NO : 2018/107
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/07/2016
KARAR TARİHİ: 13/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İdare abone su sayaçlarının okunması ve faturalandırılma işinde çalışan ve en son işveren davalı şirketi tarafından iş akdi feshedilen … tarafından işçilik alacaklarının tahsili talebiyle İstanbul 13. İş Mahkemesinin.. esas davanın yürütüldüğü, yargılama sonucunda 11/02/2014 tarih ve 2014/72 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne dair verilen karar temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 9. Dairesinin 2014/11285 Esas-2015/22478 Karar sayılı onama ilamı ile kesinleştiğini, idare ve davalı şirket aleyhine Bakırköy 14. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi yapıldığını, ancak davalı icra takibi konusu borcu ödememesi sebebiyle, idare hesaplarına haciz uygulandığını ve idaremizce icra takibi konusu tüm bedellerin ödendiğini, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile tarafça haciz tazyiki altında ödenmek zorunda kalınan 51.369,92-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunulmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul 13. İş Mahkemesi’nin.. Esas ve 2014/72 Karar sayılı dosyasında davacının …, davalıların ise; …Bilgisayar Sistemleri Yazılım, Donanım İşletim Sanayi Ticaret A.Ş. ve … olduğu, dava konusunun işçilik alacağı istemine ilişkin olduğu, ilgili Mahkemece 11/02/2014 tarihinde davanın kabulü ile; “Kıdem Tazminatı talebinin kabulü ile, 17.378,04 TL’ nin iş akdinin fesih tarihi olan 13/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ihbar tazminatı talebinin kabulü ile, 2.861,05 TL’den, 1.000,00 TL’sine dava tarihi olan 11/01/2012 tarihinden itibaren bakiye miktarına ıslah tarihi olan 09/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, yıllık izin ücreti alacağı talebinin kabulü ile, 6.437,36-TL’nin, 1.000,00-TL’sine dava tarihi olan 11/01/2012 tarihinden itibaren bakiye miktarına ıslah tarihi olan 09/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ücret alacağı talebinin kabulü ile, 1.863,33 TL’nin, 1.000,00 TL’ sine dava tarihi olan 11/01/2012 tarihinden itibaren bakiye miktarına ıslah tarihi olan 09/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine..” şeklinde karar verildiği, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/11285 Esas ve 2015/22478 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy 14. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında özetle; “40.215,60-TL’nın takip tarihinden itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) asıl alacağa ( değişen oranlarda) işleyecek %9 yasal faizi, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte…” tahsilini talep edildiği, davacı tarafça icra dosyasına 51.369,92-TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 08/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yargıtay 13.HD kararları ışığında; davalı ve davacının Bakırköy 14. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı 51.369,92-TL ödemenin [2.234,22-TL (kıdem tazminatı ve faizi yönünden) + 3.435,30-TL (ihbar tazminatı ve faizi yönünden) + 1.188,69-TL (izin ücreti ve faizi yönünden) + 2.292,26-TL (ücret alacağı ve faizi yönünden) + 1.707,95-TL ( dava masrafı yönünden) + 2.451,75-TL (dava masrafı yönünden) toplam 13.310,17-TL’lık kısmından sorumlu olduğunu, davacının dava tarihinden itibaren ve 3095 sayılı Kanunun 2.maddesinde işaret edilen TCMB’ce belirlenen avans oranları üzerinden faiz talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
Dava; Alt işveren davacı şirketin, davalı asıl işveren tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcuttur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. Bu nedenle somut olaya bakıldığında; davacı ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşmenin sorumluluğa ilişkin 22. maddesinde genel şartname hükümlerine atıf yapıldığı ancak dosya kapsamında genel şartnamenin sunulmadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde idari şartnameye dayandığı, idari şartnamenin incelenmesinde ise, taraflar arasında kıdem tazminatıyla ilgili bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; asıl işveren ve alt işveren olan taraflar arasındaki sözleşme ve şartnamelerde, iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan dava konusu tazminat alacaklarından tümüyle yüklenici alt işverenin sorumlu olacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığından, dava dışı işçiye yapılan söz konusu ödemeler nedeniyle davacı taraf ve davalının yarı oranda sorumlu olduklarının kabul edilmiştir.
İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren” olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı asıl işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden rücuen tahsilini talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işverenler, davacı üst işverene karşı, kendi dönemiyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Bu nedenle, son işveren olan davalının, ihbar tazminatının tamamından, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere diğer işçilik alacaklarından ise, kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu kabul edilerek, tespit edilecek miktarın 1/2’sinin davalıdan tahsili gerektiği anlaşılmıştır.
Somut olaya dönüldüğünde dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 08/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan hesaplama sonucunda belirlendiği üzere; Davalı tarafın, dava dışı işçinin kıdem tazminatının ana parasına isabet eden sorumluluğunun 2.234,22-TL olduğu, ihbar tazminatı ve işlemiş faiz toplamı olan 3.425,30-TL’nin tamamından son işveren olarak davalının sorumlu olduğu, dava dışı işçinin izin ücretinin 1.888,69-TL’sinden ücret alacağının ise 2.292,26-TL’sinden sorumlu olduğu, İstanbul 13. İş Mahkemesinin.. Esas ve 2014/72 Karar sayılı dosyasında yapılan dava masraflarının 1.707,95-TL’si ve Bakırköy 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan icra masraflarının 2.451,75-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla toplam 13.310,17-TL’lik tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine ilişkin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE;
13.310,17-TL tazminatın dava tarihi olan 12/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gereken 909,21-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Alınması gereken 35,90-TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.304,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 966,13-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına; artan 337,87-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgilisine iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 13/02/2018

Katip …

Hakim …