Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/753 E. 2018/1113 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/753
KARAR NO : 2018/1113
DAVA : Hisse Devrinin İptali
DAVA TARİHİ : 30/06/2016
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Hisse Devrinin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Hisseleri müvekkile ait bulunan, … Ltd. Şti’nin bir daha haksız kötüniyetli olarak bir daha 3.kişiler hisselerinin paylarının devir edilmesinin önlemek için ticaret odasında ki ticaret sicil memurluğuna ihtiyaten tedbir konulmasını, yapılacak yargılama ile de haksız ve kötüniyetli olarak rıza hilafına müvekkilin şirketteki hisse paylarının hukuka ve kanuna aykırı bir biçimde bila bedel eline geçiren görünüşte ki davalılardaki payların iptali ile asıl sahibi olan müvekkile iadesine karar verilmesini, ayrıca şirketin her ay hizmet vermeye devam ettiği güvenlik firması olarak faaliyet gösterdiği güvenlik hizmeti sunduğu 6 müşteriye ait ödemelerin davalılar tarafından haksız ve kötüniyetli olarak alınmaması için Mahkememizce dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten el konulmasına ve haksız ve kötüniyetli davalıların ayrıca şirkete ait faturaları 3.kişilere para karşılığı satması ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan şirketin bağlı olduğu vergi dairesine Mahkememizce bildirim yapılmasına ayrıca talep ettiğini, müvekkile ait şirket … Ltd. Şti’nin yapılmış bulunan haksız ve hukuka aykırı hisse devrinin iptali ile tüm yargılama ücreti ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddiaları hukuka ve gerçeğe tamamen aykırı olduğunu, işbu mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, şirket hisse devri bedeli de dahil tüm ödemeler ve işlemler davalılar tarafından yapıldığını, haksız ve mesnetsiz olan işbu davanın reddini, davacının talep etmiş olduğu tedbir taleplerinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 27/02/2018 tarihli celsesinde alınan tanık beyanlarında;
Davalı Tanığı …; ” ben davalılardan …’nin eşiyim. Ben davalılar … ve …’a ait … Bina Yönetimi isimli şirkette çalışıyordum ve temizlik işleriyle ilgileniyordum. Ben aslında ev hanımıydım. Ama arada bu şirkete gidip bazı işlerine yardımcı oluyordum. Davacıyı tanırım. Davacı … Bina Yönetimi isimli şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışıyordu. Benim bildiğim kadarıyla davalılara ait … Bina Yönetimi isimli şirkette hacizler olması nedeniyle yeni bir şirket alınması gerekiyordu. Bu yeni şirket geçici bir süre ile davacının üzerine alınmıştı. Üzerine şirket alındıktan sonra da bir, bir buçuk ay kadar bu yeni şirkette çalışmıştır. Benim görgüm bilgim bu kadardır dedi.
Davacı vekilinin istemiyle soruldu; ben … isimli kişiye tanımıyorum. … Bina Yönetimi isimli şirketler davalılar … ve …’e ayittir dedi. Tanıklık ücreti istemiyorum dedi. ” şeklinde beyanda bulunduğu, beyanı okunup imza altına alındığı anlaşılmıştır.
Davalı Tanığı …; ” ben davalılardan … ve … Beyi tanırım. Bu davalılar benim çocukluk arkadaşımdır. Benim işe ihtiyacım vardı. … Bina Yönetimi isimli firmaya 2016 yılının başında pazarlamacı olarak işe başladım. … Bina Yönetimi isimli şirket davalılardan … ve …’ye aitti. Ben işe girdiğimde davacı bu şirkette oranın idaresinde ofiste çalışıyordu. Davalı … Beyin yanında çalışan 3. Bir şahıs tarafından dolandırıldığını bu sebeple SGK’ya ve başka şahıslara yüksek miktarda borçlu hale getirildiğini biliyorum. Ben bu hususu hem davalıdan hemde iş yerine girdiğimde konuşulanlardan öğrenmiştim. Davalı … Bey’in bu durumu nedeniyle … isimli şirketin davacı … üzerine emaneten verildiğini biliyorum. Bunu da yine iş yerine girdiğinde konuşulanlardan ve davalı …’dan duydum. Daha sonra yine davacı kendi isteğiyle bu … isimli şirketin …’a devrettiğini biliyorum. Davacı bu şirkette bir, bir buçuk ay kadar çalıştı. Sonradan aralarında güvene dayalı sıkıntılar oldu ve bu noktaya gelindi. Ben işe girdiğimde de davalı … Bey ile anlaştım ve sahibi olaak … Beyi biliyorum dedi.
Davacı vekilinin istemiyle soruldu; ben … isimli iş yerine 2016 yılı başında girdiğimde davalı … Bey ile anlaşarak girdim. Ben … isimli birini tanıyorum. Duydum ama kim olduğunu bilmiyorum. Şirketin sahibinin … Bey olduğunu biliyorum. Ben kendi arabam ile halen servis şoförlüğü yapıyorum. Sıkıntılarım olması nedeniyle ve davalının benim asker arkadaşım olması sebebiyle … Beyin yanında pazarlamacı olarak çalışıyorum. Ben davalı …’ı tanırım dedi.
Davalı … vekilinin istemiyle tanıktan soruldu; davacı şirkette, ofiste elemanların eksiğiyle ilgileniyordu ve elektrik teknisyeni de olduğunu biliyorum dedi.
Davalı … ve … vekilinin istenmiyle tanıktan soruldu; benim çalıştığım şirket … Bina Yönetimiydi, tanıklık ücreti istemiyorum dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu, beyanı okunup imza altına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 10/04/2018 tarihli celsesinde alınan tanık beyanlarında;
Davalı Tanığı …; “2016 yılı Mart ayı ila Temmuz ayları arasında … Ltd. Şti’de danışmanlık yaptım. Bu nedenle tarafları tanırım. Ben bu şirketin sahbinin … ve … olduğunu biliyorum. Çünkü onlar beni işe aldılar. Bu davalılar benim oturduğum sitenin de güvenlik ve temizlik işlerini yapıyorlardı. Davacıyı da bu şirkette elektirik teknik personeli olarak çalıştığını biliyorum. Ben orada çalışırken davacının hissesi olduğunu bilmiyordum. Daha sonra öğrendiğim kadarıyla güvene dayalı bir hisse devri söz konusu olmuş, ancak başkaca bir bilgim yoktur.” şeklinde beyanda bulunduğu, beyanı okunup imza altına alındığı anlaşılmıştır.
Davalı Tanığı …; “Ben …’ye ait … Bina Yönetimi isimli şirkette danışman olarak 3-4 yıldır çalışmaktayım. Halende çalışmaya devam etmekteyim. … Şirketinin davalı … ‘ye ait olduğunu biliyorum. Çünkü ilgili davalı vergi borçları nedeniyle yaşadığı sıkıntılar nedeniyle yeni bir şirketi üzerine alamıyordu. Ancak bütün masraflarını kendisi karşılayarak bu şirketi aldığını biliyorum. Bizzat görmedim ancak davacının zaten bir şirket hissesi alabilecek maddi gücü yoktu. Bu şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışıyordu. Bilgim görüm bundan ibrettir dedi.
Davacı vekilinin talebiyle soruldu; ben … Bina Yönetiminde sigortalı olarak çalışmakyatım ve bu şirkette güvenlik elemanlarını eğitiyorum. Ben davacının maddi gücünün olmadığını şu sebeple biliyorum. Geçmişte arabasını değiştirebilmek için davalı … ‘den borç almıştır. Bu çıkarımı da bu sebeple yapabiliyorum dedi. Tanıklık ücreti istemiyorum dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu, beyanı okunup imza altına alındığı anlaşılmıştır.
Davalı Tanığı …; ” … Ltd. Şti.’nin daha önceki sahipleri … benim yeğenim olur. Şirketin temsile yetkili vekaletnamesi bendeydi. Şirketi ben temsil ediyordum. Yeğenlerim devlet memuru olması söz konusu olduğundan şirketin devri gerekiyordu. Bu nedenle şirketin hisselerini satmaya karar verdik. Davalı … benim bir arkadaşımın arkadaşı olur ve onun alabileceğini söyleyip tavsiye ettiler. Ben şirketi davalı …’a devretmeye karar verdim ve bu konuda … ile protokol yaptık. Daha sonra şirketi devretmeye notere gideceğimizde davalı … ile birlikte davalı …’ta geldi ve davalı …’ın bazı sıkıntıları nedeniyle şirketi davacı …’ın üzerine devrettik. O zaman davalı … davacının kendisi yanında sigortalı çalıştığını ve bazı sıkınıtları nedeniyle onun üzerine devredileceğini söyledi. Ama benim muhatabım davalı …’ydi ve bütün şirketin devrine ilişkin ödemeleri davalı …’den aldım. Bunların hepsi belgeli ve dekontludur. 17.500,00-TL peşin ve 60.000,00 TL’lik teminat senedi aldım. 60.000,00TL’lik senedi de SSK ve vergi borçlarına teminat olarak almıştık. Halende SGK borçlarını … ödemektedir. Ben davalı …’ı şahsen bir iki defa görmüşlüğüm dışında tanımam.
Davacı vekilinin istemiyle soruldu; beyanımda bahsettiğim protokol yazılıdır. Bu protokolde davalı … müteselsil kefildir. Senette de kefildir. Davalı … SGK borçlarını ödemeye devam ediyor. Çünkü yeğenlerim devlet memuru olduğu için ve haklarında icra takibi yapılmaması gerektiği için bizde bu konuyu takip ediyoruz ve her ay ödenilen dekontlar tarafımıza gönderiliyor. Protokoldeki imza tarafıma aittir ve bu protokolde şirketin ne zaman devredileceğini ilişkin madde yoktur. Tanıklık ücreti isterim dedi. Beyanı okundu. İmzasıyla onayladı.” şeklinde beyanda bulunduğu, beyanı okunup imza altına alındığı anlaşılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma ve … Karar numaralı dosyasında; Müştekinin; …, Şüphelilerin; …, … ve … olduğu, suçun; sesli yazılı veya görüntülü bir iletiyle hareket, tehdit, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu olduğu, suç tarihi ve yerinin; 12/06/2016/İSTANBUL olduğu, … Cumhuriyet Başsavcılığınca 15/02/2017 tarihinde şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava; Davacı tarafa ait … Ltd. Şti’ deki hisselerin vekaletname ile davalı …’ a devrine ilişkin işlemin iptali talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; Dava dışı … Ltd. Şti’ye ait hisselerin davacı tarafça 85.000,00-TL bedelle peşin para verilmek suretiyle satın alındığını, şirkete ilişkin işlemlerin bizzat davacı tarafça yürütüldüğünü, daha sonra bir aile büyüğünün tedavi süreci nedeniyle hastanede bulunmak zorunda kaldığından davalılar … ile kardeşi …’ye …. Noterliğinin 11.03.2016 tarihli ve 1113 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile işlerin yürütülebilmesi için vekalet düzenlediğini; ancak davacı tarafın bilgisi dışında, bu vekaletname kullanılmak suretiyle dava dışı şirketteki hisselerinin davalı …’ a diğer davalılar tarafından 24.04.2016 tarihinde hukuka aykırı bir şekilde ve bedelsiz olarak devredildiğinden bahisle hisse devrine ilişkin işlemin iptali talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf ise; dava dışı … Ltd. Şti’ ye ait hisselerin davalılar … ile kardeşi … tarafından satın alındığı; ancak haklarında çok sayıda icra dosyasının bulunması ve davalı …’nin sabıkasının bulunması sebebiyle güvenlik şirketi devralmalarının mümkün bulunmadığı, bu nedenle daha önceden çalışanları olan ve güvendikleri davacı adına dava dışı şirketin hisselerinin devri hususunda dava dışı … isimli şahısla protokol düzenlendiği, bu şahsın vekaleten şirket işlerini yöneten kişi olduğu, hisse devrinin 17.000,00-TL bedelle yapıldığı ve tüm borcun davalılar … ile kardeşi … tarafından ödendiği, yine şirket hisselerinin devri sırasında düzenlenen senede bu sebeple davalı …’nin kefil olduğu ve dava dışı … Ltd. Şti’ye ait vergi ve SGK borçlarının kendileri tarafından ödendiği beyan edilerek davalılar aleyhine açılan davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Dava konusu olan dava dışı … Ltd. Şti’ye ait hisselerin; … Noterliğinin 22.09.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile devir eden … vekili … tarafından davacı …’a 95.000,00-TL bedelle, yine bir kısım hisselerin … tarafından yine davacı …’a 5.000,00-TL bedelle devredildiği anlaşılmıştır. Aynı hisselerin devri için bu defa; …. Noterliğinin 11.03.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile; Davacı … tarafından, davalılar … ile …’ye ” hisselerin bir kısmını veya tamamını dilediği kişi veya kişiler adına, dilediği bedel ve şartlarla devir etme ” yetkisi de içeren vekaletnamenin 11.03.2016 tarihinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; Davacı taraf; dava dışı … Ltd. Şti’ye ait hisselerin kendisi tarafından satın alındıktan sonra muvazaalı olarak alındığı iddia edilen vekaletname ile davalı …’ a diğer davalılar tarafından devredildiği iddiasına ilişkin taraf delilleri toplanmış; vergi daireleri ile SGK’ya müzekkereler yazılmış, davalı tanıkları dinlenmiştir. Davacı tarafça bilirkişi incelemesi deliline dayanıldığından Mahkememizin 30.05.2018 tarihli ara kararı ile bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, delil avansını yatırmak üzere davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, bu süre içerisinde delil avansının ikmal edilmemesi halinde bu delile dayanmak hakkından vazgeçmiş sayılacağı hususu davacı tarafa ihtar edilmişse de; davacı tarafça delil avansı verilen kesin süre içerisinde tamamlanmadığından bilirkişi incelemesi deliline dayanmak hakkından vazgeçmiş sayıldığı anlaşılmıştır.
Davacının dosya kapsamına alınan SGK kayıtları ile tespit edildiği üzere; 2013 ile 2016 yılları arasında davalılar … ile kardeşi … yanında çalıştığı, yine bu süre içerisinde davacı tarafça satın alındığı iddia edilen hisselerin yaklaşık 5 ay kadar sonra davalı …’ a vekaletname ile devredildiği, davaya konu hisselerin devrine ilişkin olarak davacı tarafça düzenlenen vekaletnamenin noter tarafından resmi şekilde düzenlendiği ve davalılar … ile kardeşi …’ ye hisselerin devri hususunda açıkça yetki verildiği, bu bağlamda resmi senedin geçerliliğini ortadan kaldırır nitelikte yazılı bir delil ibraz edilmediği gibi ayrıca dinlenen davalı tanıklarından, davacı tarafça dosyaya ibraz edilen hisse devri kararına ilişkin ek protokolde imzası bulunan …’in davalı tanığı olarak alınan beyanında; “dava dışı şirketin temsilcisi olduğunu, şirket hisselerine gerçekte davalı …’ ye devretme konusunda anlaştıklarını, ancak ilgili davalının bazı sıkıntıları sebebiyle hisse devrinin davalı …’ nin yanında çalışan davacıya devredildiğini; ancak ödemelerin davalı … tarafından yapıldığını, teminat olarak alınan senede de bu sebeple davalı … tarafından kefil olunduğunu” beyan ettiği, bahse konu tanık beyanı ve dinlenen diğer davalı tanık beyanlarının da aksinin davacı tarafça ispat edilemediği, dosya kapsamına sunulan taraf delillerinin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça düzenlenen vekaletnamenin hukuka ve kanuna aykırı olarak muvazaalı şekilde düzenlendiği ve kullanıldığı hususunun ispat edilemediği, hatta davacı tarafça … Noterliğinin 07.06.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; davalı … aleyhine keşide edilerek, hukuka aykırı olarak düzenlenerek kullanıldığı iddia edilen vekaletname ile devire konu dava dışı … Ltd. Şti’ye ait hisselerinin bedelinin ödenmesinin ihtar edildiği hususları da nazara alındığında ve yukarıda anlatılan gerekçelerle davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE
2-Davacı tarafından yatırılan 1.451,59-TL harçtan 35,90-TL’in mahsubu ile artan 1.415,69-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 9.550,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 12,00-TL masrafın davacı taraftan tahsili ile davalılar tarafına verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/12/2018

Katip …

Hakim …