Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/690 E. 2018/862 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/690
KARAR NO : 2018/862

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2016
KARAR TARİHİ : 02/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı müvekkil şirket hakkında … İcra Müdürlüğü … esas dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, müvekkilin davalıya böyle bir borcu bulunmadığını, … İcra Müdürlüğünün … esas dosyasına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, müvekkilin davalıya borcu olmadığının ve takibe konu 03/04/2015 tarihli senedin teminat senedi olduğunun tespit edilmesini, yapılan masrafların ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davacı şirket demir doğrama ve ferforje işlerinin yapılması için açık hesap usulü ile çalıştığını, davacı şirket, takibe konu senedi vadesinde ödemediğini, davacı şirket müvekkil tarafından iyi niyet çerçevesinde verilen sürede de ödeme yapmadığını, davacı şirketin iddia ettiği gibi işbu senedin teminat senedi olarak verilmiş olması söz konusu olmadığını, davacı şirketin bu iddiasını destekleyici herhangi bir delil bulunmadığını, söz konusu senet borç senedi vasfında olduğunu, davacı şirketin dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu ödemeler ise işin yapılması için gereken malzemelerin alınması için yapılan ödemeler olduğunu, müvekkilin işçilik ödemesine dair alacakları devam ettiğini, söz konusu senede mahsuben yapılmış herhangi bir ödeme söz konusu olmadığını, ödemelere ilişkin sunulan dekontların tarihleri de senedin vadesi ile ilişki olmadığı gibi açıklama kısmında da senede mahsuben ödeme yapıldığını belirten bir hususu bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında özetle; 8.878,02-TL tutarında toplam alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek yıllık %9 yasal faiz ve değişen oranlardaki faizi ile icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte BK’nın 100.maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubuyla birlikte tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava; … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe konu, 03.04.2015 düzenleme tarihli, 30.04.2015 vade tarihli 8.000,00-TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında açık cari hesap usulü çalışıldığı, davacının aldığı malların karşılığını banka kanalıyla ödemesine rağmen 03.04.2015 düzenleme tarihli, 30.04.2015 vade tarihli 8.000,00-TL bedelli bononun teminat senedi olarak verilen bononun iade edilmediğinden bahisle davaya konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı taraf ise; davacı tarafın dava dilekçesinde bahsettiği ödemelerin işin yapılması için gereken malzemelerin alınması için yapılan ödemeler olduğu, davalının işçilik ödemesine dair alacaklarının devam ettiği, yapılan ödemelerde senede mahsuben yapılmış bir ödeme bulunmadığından bahisle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Bonolar kural olarak, birer kredi vasıtasıdır. Aksine sözleşme veya adet bulunmadıkça edimlerin aynı anda ve karşılıklı olarak ifa edilmesine ilişkin genel ilkenin bir istisnası olarak, alt hukuki ilişkinin karşı edimini alan borçlu, para borcunu derhal ödemek yerine bir bono düzenleyerek karşı tarafa verebilir. Hatta bu ödemeleri taksitler halinde ve ardışık vadelerde düzenlediği bonolara bağlayabilir. Böylelikle bono, keşidecisine ödeme konusunda zaman kazandırırken, lehdarına da ciro suretiyle ticari ilişkisini sürdürmek olanağı sağlar. Uygulamada bonolar teminat amacıyla da düzenlenmektedir. Taraflar arasındaki alt ilişkiden bir borç doğup doğmayacağı ve doğacaksa bunun tutarının ne olduğunun belli olmadığı hallerde dahi taraflar bono düzenleyebilir ya da mevcut bir bonoyu bu amaçla ciro edebilirler. Kambiyo senetleri kural olarak mevcut bir borç için düzenlendiklerinden, teminat maksadıyla düzenlenmeleri istisnaidir. Bu nedenle; bono metnine teminat amacıyla verildiğinin yazılması halinde senedin soyutluğu ortadan kalkmakta ve devir kabiliyeti sınırlanmakta, bu ibarenin yazılmaması halinde ise keşidecinin teminat iddiasının ispatlanması, lehdarla sınırlı olmak üzere, yazılı delile ihtiyaç göstermektedir.
Somut olayda; davacı taraf takibe konu senedin teminat senedi olduğuna ilişkin iddiasını ispat hususunda yemin deliline başvurduğunu belirtilmiş, yemin delil dışında yazılı bir delil ibraz etmemiştir. Bononun kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren sebepten mücerret bir belge olması nedeniyle gerçek bir alacağı temsil etmediği iddiasını davacı tarafın ispat etmesi gerektiği, davacının bononun teminat amaçlı düzenlendiğine dair aynı kuvvette bir yazılı belge yahut kesin delil ortaya koyamadığı, davalı tarafın bononun ihdas sebebini talil etmediğinden ispat külfetinin davalıya da geçmediği, davacının beyan ettiği şekilde soyut biçimde bononun teminat vasfında olduğunun tartışmaya konu edilemeyeceğinden davanın ispat edilemediği anlaşılmıştır. Davacı yalnızca yemin deliline dayandığından ön inceleme celsesinin 5 nolu ara kararı ile yemin metninin düzenlenerek karşı tarafa tebliğ ettirilmesi hususunda kesin süre verilmiş; ancak davacı taraf kendisine verilen kesin süre içerisinde yemin metnini hazırlayarak mahkememize ibraz etmediğinden bu delile dayanmak hakkından da vazgeçmiş sayılacağından, açıklanan tüm bu nedenlerle ispat olunamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 136,62-TL harçtan 35,90-TL’in mahsubu ile artan 100,72-TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.180,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/10/2018

Katip …

Hakim …