Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/688 E. 2018/1229 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/688
KARAR NO : 2018/1229
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2016
KARAR TARİHİ : 27/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava konusu … plaka sayılı aracın davalıdan 11/06/2010 tarihinde 245.533,- Euro karşılığında … Noterliğinin 11/06/2010 Tarih ve … yevmiye sayılı Araç Satış Sözleşmesi ile satın alarak bedelini de o günkü kur üzerinden TL olarak düzenlenen … no’lu ve 11/06/2010 tarihli fatura mukabilinde davalıya ödediğini, söz konusu araç müvekkilin kullanımında iken, araçın ithalatçısı tarafından yurtdışından ithal edilmesi sırasında mevzuatâ aykırı yapıldığından bahisle soruşturma başlatıldığı ve bu kapsamda ithalatçı firma ile ilgili kişiler aleyhine … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, araç hakkında müsadere talep edildiğini ve kaydına da tedbir konulduğunun öğrenildiğini, bunun üzerine, derhal aracı müvekkile satan davalıya, … Noterliği’nin 30/05/2016 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek, araç kaydına konulan ve müvekkilinin mülkiyet ve tasarruf haklarını kısıtlayan/engelleyen tedbir kararının 7 gün içinde kaldırılmasını, kaldırılmaması halinde aracın iade alınarak fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 170.000 EURO’nun müvekkiline iade edilmesinin talep edildiğini, ihtarname 31/05/2016 tarihinde tebliğ edilmişse de bu güne kadar araç kaydındaki tedbir kararının kaldırılmadığı gibi talep edilen 170.000 EURO’nun da müvekkiline ödenmediğini, davalının satıcı olarak satılan maldan fiili ve hukuki faydalanmayı ortadan kaldıran, tasarruf haklarını engelleyen böyle bir ayıptan yasal tekeffül borcu nedeniyle doğrudan sorumlu olduğunu, davalının sattığı aracı alan müvekkili şirketin aracı alırken böyle bir ayıbı bilebilecek durumda olmadığı gibi söz konusu aracı yasal yollardan satın alarak adına tescil ettirdiğini, motorlu araç satışı yapan bir işletme olan davalının müvekkili şirketin aracı davalıdan satın alırken mevcut ayıptan ve söz konusu kusurdan herhangi bir şekilde haberinin olmasının mümkün olmaması nedeniyle; müvekkiline herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini beyan ederek; fazlaya ilişkin zarar ve tazminat talepleri ile ilgili hakları saklı kalmak kaydı ile taraflar arasındaki … plaka sayılı aracın davalı tarafından müvekkili şirkete satışına ilişkin işlemin feshi ve müvekkili şirket tarafından ödenen 245.000 Euro bedelden şimdilik 170.000 EURO’nun ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari mevduat faizi ile birlikle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin aracın ithalatçısı olmayıp satışını yapan kişi olduğunu, bu sebeple münderecattan geçerek kesinleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı emsal kararı gereğince müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini ve ayrıca taraflar arasında görülen … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının da neticesinin beklenilmesinin gerektiğini, davacının iddalarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek; haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gereken deliller de celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda gümrükçü bilirkişi … ile otomotiv uzmanı Prof Dr. … marifetiyle inceleme icra edilerek talebin tazminata dönüşmesinin ihtimali bulunması halinde bu yönde gerekli hesaplama da yapılması istenilerek bu bilirkişiler tarafından hazırlanan 30/11/2017 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“İl Emniyet Müdürlüğü’nün İstanbul (16). Asliye Ticaret Mahkemesine göndermiş olduğu (22/07/2016 – 62402/2016/1301) günlü ve sayılı yazıda, yapılan Pol-Net araç sorgulamasında, (…) Plakalı aracın (11/06/2010) sahiplik tarihi itibariyle ve halen … A.Ş. adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, hususu belirtilmiştir.
Dosya içeriği belgelerin incelenmesinden yukarıda söz konusu edilen aracın, …’nün (…) günlü ve (…) Tescil Sayılı serbest dolaşıma giriş (ithalat) beyannamesi ile ülkeye ithal edildiği, aracın Almanya menşeli olarak (172.480,-BIJ RO) kıymetiyle gümrüğe beyan edildiği, (…) gümrük giriş tarife ve istatistik pozisyonuna dahil olduğu, gönderici (ihracatçı) firmanın “…’ ve ithalatçı firmanın da “… Ltd. Şti.” olduğu, anlaşılmıştır.
Yine yapılan incelemeden, söz konusu aracın eski ve kıymetinin düşük olarak gümrüğe beyan edilmesi nedeniyle Gümrük ve Ticaret Müfettişlerince soruşturma yapıldığı ve bu soruşturma sonucunda tanzim edilen (25/11/2015) günlü ve (…) Sayılı soruşturma raporunun … Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesi üzerine … Ağır Ceza Mahkemesinde, sorumlular hakkında kaçakçılık ve sahtecilik suçlamaları nedeniyle … Esas Sayılı ceza davasının açıldığı ve halen bu davanın devam etmekte olduğu, anlaşılmıştır.
Öte yandan, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (01/06/2017) günlü duruşmasında, davacı vekilinin beyanında; aracın müvekkilinde olduğu, … Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile aracın 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönünde araç kaydına tedbir konulduğu, ancak iddianamede müsadere talebinin olduğu, mahkemenin yakalamalı tedbir kararının olmadığı, hususlarının söz konusu edildiği, anlaşılmıştır.
Yukarda belirtilen hususlar neticesinde,
Dava konusu … plaka sayılı 2010 model, … marka, … Turbo tipindeki aracın 31.05.2016 tarihindeki piyasa rayiç değeri 160.000.-Euro olup belirtilen tarihte 1 Euro – 3,2858 Tl. olduğundan aracın piyasa değeri; 160.000 x 3.2858 = 525.728.-TL’dir.
Dava konusu aracın davalı tarafın kusuru nedeni ile alıkonulması halinde, yada satış sözleşmesinin feshedilerek aracın davalıya teslimi halinde, davacının zararı alıkonulma tarihindeki yada sözleşmenin feshedilerek aracın geri verildiği tarihteki piyasa rayiç değeri kadardır.” şeklinde mütalaada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce; önceki bilirkişi heyetine araç değerleme uzmanı … dahil edilerek araç değerine yönelik itirazlar ile sair itirazlar hususunda ve ayrıca gerekli takdirin mahkememizce kullanılabilmesinin temini açısından alternatifli olarak davacının aracına fiili el konulma tarihi ile fiilen iade tarihleri arasında ve yine kaydi tedbir kararının konulma tarihi ile kaldırılması tarihleri arasında var ise davacı zararının tespiti babında bilirkişilerden 26/10/2018 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Davalının bilirkişi raporunda yer alan aracın değerinin tespitine ilişkin itirazı yönünden;
Bahse konu … aracın fiyatı ilk önce distribütör/bayi tarafından mı satışı yapılmış, serbest olarak mı ithal edilmiş olup olmamasına, benzinli olup olmamasına, motor hacminin 4806 cc, motorlu taşıtlar vergisi, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum, döviz kurlarının o anki durumu, yılın hangi ayında alındığı, ortalama km ve ortalama hasarsızlık durumu göz önünde bulundurularak fiyatlandırılır.
Davalının bilirkişi raporuna yaptığı itirazda rapordaki 160.000 Euro değerin Euro bazlı olmasına itirazı, piyasa kurallarına aykırıdır. Bu ve benzeri araçlar dava tarihi yıllarına bakıldığında kesinlikle Euro veya dolar kuru üzerinden satılmaktadır. Davalının dava yıllarını kapsayan tüm yıllarda araç satış ilanlarının tamamına yakını döviz ile fiyatlandırılmıştır. Bu sebeple davalının bu iddialarında tutarsızlık söz konusudur.
Davalı 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu geçici 10. Maddesinde belirtilen haklardan yararlanarak 06.12.2017 tarihinde davacı tarafından yapılan 59.631 TL’yi, 08.12.2017 tarihinde davacının hesabına yatırılarak araç üzerindeki tedbir kararı kaldırılmıştır.
Davacı, bilirkişi raporuna itirazın 2. Maddesinde masa başında yapılan amortisman ayrılması ile piyasadaki amortisman ayrılmasının farklı olabileceğini hesaba katmamıştır. Dava konusu araç, sıra dışı tabir edebileceğimiz bir araç olup, benzinli, motor hacminin en yüksek vergi diliminde olması, özel bir tacir vasitasıyla ithal edilerek satışa sunulması gibi çok önemli nedenleri görmemezlikten gelmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde;
Davaya konu 2010 Model … araç, 30.05.2016 fiili el konulma tarihi itibariyle değeri 140.000 Euro X 3,28 = 459.200 TL, yine yukarıda dava konusu araç fiili iade tarihi (tedbirin mahkemece kaldırıldığı tarih) olan 06.12.2017 itibariyle değeri 100.000 Euro X 4,56 = 456.000 TL’dir.
Davacının, fiili el konulma (tedbir) tarihi 30.05.2016 ile fiilen iade tarihi 06.12.2017 arasında aracının satışına mani olması haricinde başka bir zararı söz konusu olmadığı, fiziken kullanmasında … Ağır Ceza Mahkemesi (tedbir baki kalmak şartıyla) bir sakınca görmemiştir. Davacının bir zararı olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalının, araç kira bedeli hesaplanması talebine istinaden, aracın satın alındığı tarih itibariyle ilk 2 yıl boyunca aylık 9.000 Euro + KDV olmak şartıyla, 2 yıldan sonra aracın bedelinin düşeceği hesaba katıldığında aylık 4.000 Euro + KDV olarak hesaplanabilir.”şeklinde beyan ve mütalaa olunmuştur.
Dava ; davalıdan satın alınan aracın usulsüz ithalatı nedeniyle … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esasına sorumlular hakkında kaçakçılık ve sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında; aracın 3. kişilere devir-temlikinin önlenmesi yönünde araç kaydına tedbir konulduğu ve iddianamede müsadere talebinin olduğundan bahisle ayıplı ifa nedeniyle aracın iadesi ile bedelinin tahsili isteminden ibarettir. Davalı yan davanın reddini savunmuştur.
Dava konusu aracın; davalıdan satın alındığı ve aracın usulsüz ithalatı nedeniyle … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esasına sorumlular hakkında kaçakçılık ve sahtecilik suçlamaları nedeniyle ceza davasının açıldığı, … Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile aracın 3. kişilere devir-temlikinin önlenmesi yönünde araç kaydına tedbir konulduğu ve iddianamede müsadere talebinin olduğu, aracın fiilen davacıya teslim edildiği hususlarında yanlar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Yanlar arasındaki ihtilaf; davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, davaya konu aracın ayıplı ifasının söz konusu olup olmadığı, iddia olunan ayıbın niteliği ve bu nedenle iadesi ile bedelinin tahsili talebinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı yada semende tenzil şartlarının somut olayda bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.
Davalı yan; dava konusu aracı ithal eden adına satışa arz eden bayii olup satış aktinin tarafı olmakla; adı geçene husumet yöneltilebileceğinden husumet itirazı yerinde görülmemiş ve davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Yargılama aşamasında; davalı yan, 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu geçici 10. maddesinde belirtilen haklardan yararlanarak 06.12.2017 tarihinde davacı tarafından yapılan 59.631 TL’yi 08.12.2017 tarihinde davacının hesabına yatırması neticesinde araç üzerindeki tedbir şerhinin kaldırıldığı görülmüştür.
Davacı vekilinin 10.05.2018 tarihli duruşma celsesine geçen beyanından anlaşılacağı üzere; ceza mahkemesince dava konusu aracın gümrük mevzuatına aykırılık nedeniyle kaydına tedbir işlendiği ve aracın davacıya fiilen teslim edildiği,davacının aracı kullanılmasında fiili veya hukuki engel bulunmadığı, he ne kadar davacı taraf; davalıya “iki haftalık içerisinde hukuki ve fiili tedbirin kaldırılmaması halinde sözleşmenin feshedilerek paranın iadesinin talep edileceği” yönünde ihtar keşide etmesine rağmen tedbirin altı ay içinde kaldırıldığını beyanla zararının oluştuğunu savunmada ise de; ek raporda davacının herhangi bir zararının tespit edilememiş olması, neticeten tedbirin kaldırılmış olması ve sürecin uzamasında davalının dahlinin bulunmaması, dolayısıyla bu anlamda davalıya yüklenebilecek herhangi kusur bulunmaması nedeniyle sözleşmenin feshi ele aracın iadesi ve bedelinin tahsili talebinin yasal koşulları oluşmadığından, davalının başkaca maddi zararı da tespit edilemediğinden, manevi zararda davamızın konusunu teşkil etmediğinden konusuz kalan dava hakkında karar tesisine yer olmadığı yönünde karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; dava yargılama aşamasında konusuz kalmakla karar tesisine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Dava yargılama aşamasında konusuz kalmakla karar tesisine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yatırılan 9.558,13TL peşin harçtan 35,90 TL‘nin mahsubu ile arda kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf dava açılmasına sebebiyet verdiğinden; davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 36.337,64 TL ücret-i vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf dava açılmasına sebebiyet verdiğinden davacı tarafından yapılan 1.008,50TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …