Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/665 E. 2018/818 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/665 Esas
KARAR NO : 2018/818

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 20/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı şirket arasında elektrik kullanımına sözleşmelerin akdediliğini, müvekkilinin davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalı şirketin mevzuata ve hukuka aykırı olarak faturalara ödenen 4.917.781,60TL kayıp kaçak bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari (reeskont) faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça tahsili istenilen tutarın EPDK mevzuatına göre taahhuk ettirilip tahsil edildiğini, hukuka aykırılık durumunun söz konusu olmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmede de faturalanın tutarlar ve bu tutarların hesaplama yönetimi ile ilgili bir itirazın olması halinde doğrudan ilgili kararı veren kamu kurumuna başvuracağını ve bu bedellerin veya yönetimin belirlenmesinde müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının davacı tarafça taahhüt edildiğini, bu taahhüt uyarınca müvekkiline husumet yöneltileyemeceğini, basiretli olarak hareket etmesi gereken tacirin, içeriğine itiraz etmeden kabul ettiği faturalara dayanarak alacak talebinde bulunmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek; ilk itirazlarımız ve usulü ilişkin karşı beyanları yönünde karar verilmesini, davanın üçüncü kişi olan …’a ihbar edilmesini, huzurdaki davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasını savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda Prof. Dr… marifetiyle Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 29/12/2016 gün 2016/6993 Esas-2016/17081 Karar sayılı ilamı doğrultusunda ilamda belirtilen hususların değerlendirilmesi babında rapor istenilmiş ve konuya ilişkin 05/09/2018 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu”, “EPDK Kurul Kararları”, “6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, “Anayasa Mahkemesi’nin; …E., …K, …T., sayılı kararı”, “20/12/2017 tarihli Bilirkişi Kök Raporu”, diğer ilgili mevzuatlar ile dosya içeriğindeki bilgi, belge ve deliller üzerinde, yapılan inceleme kapsamında; dava dosyasından dava konusu uyuşmazlığın; kayıp-kaçak adı altında tahsil edilen bedellerin yasal dayanağının olup olmadığı, miktarı ve davacıya geri ödenmesi gerekip gerekmediği, konularında olduğu, 6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un iptali istenen hükümleri ile ilgili açılan davalar; Anayasa Mahkemesi ‘nin …E:,…K., 28/12/2017 T., sayılı Kararı ile, reddedildiği, Ancak, gerekçeleri 20/12/2017 tarihli “Bilirkişi Kök Rapor” ve işbu “Rapor” içeriğinde arz ve izah olunduğu üzere; Yürürlükteki 6719 sayılı yasanın geçici 20. Maddesi Hükmü’nün “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 inci madde hükümleri uygulanır” şeklinde, 6446 sayılı yasanın 17. Maddesi’nin ise; “İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür ve ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı” şeklinde olduğu,
Sonuç olarak bağlayıcı nitelikteki bu yasal hükümlere, en son yargı içtihatları ve EPDK tarafından 14/03/2018 tarihinde İstanbul (…). Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilen belge içeriğine göre, 6719 sayılı Kanun kapsamında yapılan tespitlerde; dava konusu edilen abonelik adına tahakkuk ettirilmiş bedeller incelendiğinde, yapılan uygulamanın 3’er aylık periyotlar halinde EPDK tarafından onaylanmasına takiben yayımlanarak yürürlüğe giren, ilgili abone grubu için belirlenen tarifelerle örtüştüğü, dolayısıyla, EPDK tarafından yayımlanan tarifelere dayanılarak dava konusu bedeller ile ilgili kesintiler üzerinde yapılan kontrollerde dağıtım ve perakende satış şirketlerince bu bedellerin tahsil edilmesinin, “6719 Sayılı Kanun’un 20. Madddesi Uyarınca Kurumun Düzenleyici İşlemlerine (EPDK Tarifelerine)”, uygun olduğu ve ayrıca; 6719 sayılı Kanun’un 21. Maddesi 17/06/2016 tarihinden sonra, 26. Maddesi de 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından, Davalı’nın; söz konusu kesintileri yapmasında bir edim ifasına davalı haksız (sebepsiz) zenginleşme durumunun bulunmadığı, bu durumda iade yükümünün de söz konusu edilemeyeceği, davalı Şirket tarafından; Davacı Şirket’in …, …, … No’lu Aboneliklerime 08/2015-…….-12/2015 sürecinde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan; Sıfır Bakive Düzeltme Kalemi (SBDKV Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM), Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi (TMUMP). düzeltme değerlerinden oluşan ve taraflar arasında yapılan Sözlesme’nin 3. Maddesinde tanımı yapılan “Sistem Düzeltme Bedelleri (SDBV’nin. müşterinin tüketimi oranında doğru olarak yansıtıldığı. mahkeme masrafları, vekalet ücreti, v.s.; diğer hususlar ile ilgili kararların, sayın mahkeme’nin takdiri içinde kaldığı, yönünde” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuştur.
Dava; davalı firma ile akdedilen elektrik aboneliği kapsamında taahhuk ettirilen elektrik kullanım faturalarına yasal dayanağı olmaksızın hukuka aykırı olarak yansıtılan ve ödenen kayıp kaçak bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davalı yan, davanın reddini savunmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında Elektrik Abone Sözleşmesi düzenlendiği ve sözleşmenin halen geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Bu anlamda davalı yanın husumete yönelik itirazı yerinde görülmediğinden dosyanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Yanlar arasındaki ihtilaf; kayıp kaçak bedelinin faturalarına yansıtılıp yansıtılamayacağı hususuna ilişkindir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama aşamasında 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun bazı maddelerini de değiştiren 6719 sayılı yasa kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
Mahkememizce Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na ve … AŞ’ye 6446 sayılı yasanın 17.maddesini değiştiren 6719 sayılı yasanın 21.maddesi gereğince düzenlenen tarife belirleme yönteminin geçmiş faturalara etkisi olup olmayacağı hususunda yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılarda ”faturaları etkileyeceği” yönünde bir yanıta yer verilmediği görülmüştür.
Mübrez raporda 6446 sayılı yasanın 17.maddesini değiştiren 6719 sayılı yasanın 21.maddesi gereğince düzenlenen tarife belirleme yönetiminin geçmiş faturaları etkileyeceği tespitine yer verilmediği gibi yapılan yasal düzenleme karşısında kayıp kaçak bedellerinin altyapılarının oluştuğundan bahisle iadesinin talep edilemeyeceği mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında 17.06.2016 gün ve 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında anılı kanunun 15.maddesi ile 6446 sayılı kanunun ”tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3.maddesinin 1.fıkrası ”şş” bendi eklenmiş ve bu bendde ”teknik ve teknik olmayan kayıp; dağıtım sisteme giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere taahhuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 sayılı kanunun 14.maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21.maddesi ile 17.maddesinin 4.fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onayı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verildiği, 17.maddeye eklenen 10.fıkra ile kurum tarafından gelir ve tarife kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyeti ile mahkemelerin bu delilleri kurumun düzenlediği işlemlere uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20.madde ile kurul kararına uygun şekilde taahhuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış bedeli, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17.madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, yine 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde taahhuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak, perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17.maddeye eklenen 10.fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlere uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiğinin geçici 20.madde ile de bu hükmün mevcut davalarda uygulanmasının kararlaştırıldığı görülmekle davaya konu kayıp kaçak ve sair bedellerin faturalara yansıtılmasına ilişkin yasal düzenlemenin yapıldığı, yasanın herkesi bağlayıcı ve emredici nitelikte olduğu, kazanılmış hak kavramından bahsedilmesinin mümkün olmadığı, 6719 sayılı yasanın 21.maddesindeki tarife belirleme yönetiminin geçmiş faturaları da etkileyeceği hususunun tespit edilemediği gibi davacının da bu yönde iddiasının bulunmadığı görülmüştür.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar vermek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda; dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. HMK’ nın 331. Maddesi; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmünü içermektedir. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/2534 Esas ve 2017/3956 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Yargılama sırasında dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, dosya kapsamına ve hükme esas alınan 05/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu faturalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda EPDK’ nın düzenleyici işlemlerine ve yayımlanan tarifelere uygun olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanununun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20. maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz olması nedeniyle karar tesisine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yatırılan 83.983,42 TL harçtan 35,90 TL harcın mahsubu ile 83.947,52 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı yan kendisini vekilli temsil ettirdiğinden ve dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden A.A.Ü.T.’nin 6.maddesi gereğince belirlenen 2.180,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davalı vekili kendisini vekille temsil ettirmiş ise de; dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeniyle dava konusuz kaldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dava, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden davacı tarafça yapılan 1.007,75TL masrafın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …