Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/66 E. 2019/73 K. 30.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/66
KARAR NO : 2019/73

DAVA : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/10/2014
KARAR TARİHİ : 30/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketine … nolu ZMM Trafik poliçesiyle sigortalı, sürücü … … sevk ve iadresindeki … plakalı araç, 28.01.2012 tarihinde, kemaplağa yönünde İzmir ili yönündeki tünelde aracın kaza yapması sonucunu araç sürücüsüne yardım etmek ve yolun güvenliğini sağlamak amacıyla kendi aracını ilgili aracın önüne park eden müvekkile tünelde Kemalpaşa istikametinden gelen … plakalı … … sevk ve idaresindeki aracın çarpması sonucu dava konusu trafik trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşunda davalı … şirketin sigortalı … plakalı araç sürücüsü … … asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsü … … tali kusurlu olup müvekkilin kusurunun bulunmadığını, bu hususun …. Sulh Ceza Mahkemesi’nin … E. Numaralı dosyası ve bu dosya kapsamında yaptırılan 20.02.2013 tarihli kusur raporu ve ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 27.03.2013 tarihli kusur raporu ile sabit olduğunu, kaza neticesinde müvekkil … yaralnamış ve sürekli olarak sakat kaldığını, müvekkil geçirdiği trafik kazası neticesinde %32 oranında sürekli sakat kaldığını, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu hasar dosyasında mübrez olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesi ile de müvekkilin sakatlık durumunun tespit edileceğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 04.02.2013 tarih 2017/5769 E. Ve 2013/1001 K. Sayılı ” bu durumda mahkeme, en yakın Tıp Fakültesi veya ATK Şubesinden alınan yönetmelik hükümlerine göre davacının sürekli maluliyetinin tespiti ile tazminat hesabının buna göre yapılması gerekirken” demek suretiyle Tıp Fakültesi ve ATK şubesinden alınacak olan özürlü sağlık kurulu raporlarının hükme esas alınacağını açıkça belirttiğini, müvekkilin İzmir’de ikamet etmekte olup maluliyet raporunun alınması için en yakın ATK Müdürlüğü’ne sevkini talep ettiğini, kazadan sonra uzun süre tedavi görmek zorunda kalan müvekkilin aylarca hastanede kaldığını, tedavi süresi boyunca müvekkilin çalışamadığı için mahkeme yaptırılacak olan aktüer incelemesinde bilirkişi tarafından tedavi süresi boyunca sakatlığının %100 olarak kabul edilerek buna göre hesap yapılmasını talep ettiğini, kazadan sonra müvekkil tarafından davalı … şirketine başvurulduğunu ve … numaralı hasar dosyasının açıldığını, davalı … şirketi tarafından müvekkile bir miktar ödeme yapıldığını, ancak müvekkilin mağduriyeti sigorta şirketi tarafından ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan indirimleri kabul etmediğini, bu husus hasar dosyası celp edildiğinde yapılacak bilirkişi incelemesinde netlik kazanacağını, KTK 111. Maddesi gereğince sorumluluğu daraltan anlaşmaların geçersiz olduğunu, davalı şirket dava açılmasına sebebiyet verdiği için kazadan dolayı sorumluluğu ve faiz sorumluluğunun devam ettiğini, bu nedenle faizin başlangıç tarihi dava dilekçesinde belirtilen üzere olay tarihinden hesaplanması gerektiğini, aksi düşünce oluşması halinde ise davalı … şirketine müracaat edildiği tarihten 8 iş günü sonrasından faizin başlatılması gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası genel şartlarına uygun müracaata rağmen eksik ödeme yapan davalı … şirketi müracaatla birlikte temerrüde düştüğünü, davalı … şirketi ile ihtilafının sadece tazminatın miktarı konusunda olduğunu, davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsü olayda asli kusurlu olup müvekkilin hiçbir kusuru bulunmadığını, bu husus …. Sulh Ceza Mahkemesi’nin … E. Numaralı dosyası ve bu dosya kapsamında yaptırılan 20.02.2013 tarihli kusur raporu ve ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 27.03.0213 tarihli kusur raporu ile sabit olduğunu, kusur durumu davadan önce ödeme yapan davalı … şirketinin de kabulünde olduğunu, kusur durumuna inanmayan sigorta şirketinin davadan önce ödeme yapmaması gerektiğini, iş bu sebeple gerekli evrakların celbini müteakip müvekkilin alabileceği tazminat miktarının hesaplanması için dosyanın aktüer bilirkişisine tevdiini, kaza yaptığı sırada müvekkil boya kaporta ustası olarak 2.500,00.-TL maaş ile çalışmakta olduğunu, müvekkile ait gelir belgesi, vergi levhası ve hizmet döküm cetveli dilekçemiz ekinde sunulduğunu, ayrıca müvekkilin alabileceği emsal ücret müktarının tespiti için kaza tarihi olan 28.01.2013 tarihinde boya kaporta ustası olarak çalışan 39 yaşında bir işçinin alabileceği emsal ücret miktarının sorulmas için … sendikası ve … Sendikası’na müzekkere yazılarak elden takip yetkisi verilmesini, müvekkillerin dava harç ve giderleri karşılyabilme imkanının bulunmadağını, bu husuta mahkeme tarafından yapılacak sosyal ve ekonomik araştırma sonrası da bu sonuca varılacağını, dava bu nedenle ”adli müzaheret” talebiyle açıldığını, davalı taraf sigorta şirketi olup dava sonunda hükmedilecek harç ve yargılama giderlerinin tahsil edilmemesi gibi bir durum söz konusu olmayacağından bu hususun adli yardım talebinde dikkate alınması gerektiğini, iş bu nedenle müvekkiler için destekten yoksunluk tazminatının tahsili için huzurdaki davayı açmak gereğinin hasıl olduğunu, delil listesi ve ekleri dava dosyası ekinde sunulduğundan dava dilekçesi ile birlikte davalı tarafa tebliğine karar verilmesini ve tensip zaptıyla birlikte davalı şirketinden hassar dosyasının celbine karar verilmesini, sonuç olarak, delil listesi ve ekleri dilekçe ile birlikte sunulmakla davalı tarafa tebliğini, adli müzahere talebinin kabul edilmesini, tesnip ile davalı şirketten hasar dosyasının celbini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla 3.000,00.-TL sürekli sakatlık tazminatının ( davalı … şirketi azami poliçe limit ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsilini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalı … şirketine yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde Trafik Sigortası ile sigortalı olduğunu, sorumluluğun şahıs başına 225.000.-TL ile sınırlı olduğunu, açılan dava haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, müvekkil şirket, iş bu kaza nedeni ile ödenmesi lazım gelen tazminatın tamamını davacı tarafa ödediğini, müvekkil şirket tarafından, kazada yarlanan davacı yanın başvurusu neticesinde hasar dosyası açılmış ve edosya aktüere gönderilmiş ve ödenmesi lazım gelen tazminat miktarının hesaplatıldığını, 30.251.-TL tutarındaki tazminatın davacı yana ödendiğini, aktüer tarafından yapılan hesaplama, somut duruma ve hukuka uygun olup, müvekkil şirketin iş bu talep için, bakiye bir sorumluluğu kaldığı hususunu kabul etmemekte olduğunu, bilindiği üzere poliçe teminatları, azami limiti ifade etmekte olduğunu, iş bu teminat aşılamz ve/veya mükerrer ödenmesi düşünülemediğini, sorumluluğunu ödemiş olan müvekkil şirketin de başkaca bir sorumluluğunun kalmadığını, yargılama aşamasında değişen asgari ücret nedeniyle tazminat miktarın farklılık çıkmasının muhtemel olduğunu, bu nedenle öncelikle ödeme yapıldığı tarihteki verilere göre hesaplama yapılmasını, hesaplama sonucu çıkan tutar ile ödeme tutarı arasında afaki bir fark olmaması halinde ibranamenin esas alınarak davanın reddine karar verilmesini, ödeme ile hesaplama tutarı arasındaki fark çıkması halinde yapılan ödemenin denkleştirilmesi gerektiğini, ödeme tarihi ile bilirkişi hesaplama tarihi arasındaki dönem için yapılan ödemeye yasa faiz işletilmesi gerektiğini, yapılan ödemenin hesaplama tarihindeki güncellenmiş değerinin bulunması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkil sigorta şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur ve zarar durumunun tespiti/iş ve güçten kalma durumlarını, davacıların dosyaya sunacağı gelir durumu, veraset, tutanaklar ve diğer somut deliller eşliğinde yapılacak bilirkişi incelemeleri neticesinde belirlenip, talepte bulunanların yaş, usul füruluk ile diğer sosyal ve medeni durumları da göz önüne alınarak ispat olunabilece taleplerden olduğunu, sürücülerin kusur durumu, davacının sakat kalıp kalmadığı ve sakatlık oranı hakkında ATK 3. İhtisas Dairesinden rapor alınmasını talep ettiğini, 2659 sayılı ATK Kanununun 16/2-c bendi uyarınca davacının yaşı meslek gurubu dikkate alınarak maluliyet raporu ATK 3. İhtisas Kurulundan Sosyal Sigorta Sağlık işemleri tüzüğüne uygun olarak alınması gerektiğini, davacının gelirinin tespitinde SGK kayıtları, vergi kayıtlarının esas alınması gerektiğini, sırf tazminat tutarının yüksek çıkması için gerçeğe aykırı olarak muhtarlık alınan belge, tanık ifadeleri ile gelir tespitini kabul etmediğini, kökleşmiş Yargıtay içtahatlarında da gelirin resmi kayıtlarla ispatlanması aksi halde asgari ücretin tazminat hesabına esas alınması gerektiğinin belirtildiğini, müvekkil şirketin temerrüde düşmediğini, olay tarihinden itibaren faiz talebinin yasal bir dayanağının bulunmadığını, KTK. 99/1 hükmü gereğince; sigortacı, zarar görenin tazminat ödemeyi gerektiren belgeleri kendisine vermesinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödeme yapmadığı takdirde temerrüde düşmüş olacağını, ve zarar görenin faiz talep hakkı ancak temerrüde tarihinden itibaren doğacağını, müvekkil şirkete yapılan başvuru neticesinde gerekli tazminat ödemesini yapan şirketin temerrüde düştüğünden bahsedilmeyeceğini, davacının faiz talebinin mümkün olmadığının, davacılar tarafından avans faiz talep edildiğini, dava konusu talep, uğranılan bedeni zararlara ilişkin olduğunu, bir ticari işden ileri gelmemekte olduğunu, tüm haksız fiiller ticari iş sayılamadığını, ancak, TTK’da düzenlenen haksız fiiler ile her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili haksız eylemler ticari iş sayılabildiğini, bu sebeple, davacı yanın avans faiz talebinin yasal bir dayanağının bulunmadığını, sonuç olarak, müvekkil şirket tarafından yapılan ödeme ile zararı karşılanan davacının davasının reddini, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ile sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini müvekkil şirket adına talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; 28/01/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile maluliyete dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Poliçe ve hasar dosyası celp edilmiştir.
Davacıya ait maluliyet raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Sgk’ya yazı yazılarak davacıya trafik kazası nedeni ile ödeme yapılıp yapılmadığı hususu sorulmuş, yazı cevabında ödemenin mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
… Sulh Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı ceza dava dosyası celp edilmiştir.
Emsal ücret araştırması yönünden sendikalara yazılan yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … ve … marifetiyle hazırlanan 15/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Dava dosyası ile …. Sulh Ceza Mahkemesine ait … sayılı dosyadaki belgelere göre oluş şekli açıklanan kaza yerinin İzmir’de … Tüneli çıkışı olup yol tünelin sonuna doğru hafif viraj ve hafif eğimli, üç şeritli ve tek yönlü trafiğe açık, asfalt olan yol zeminin kaza sırasında kuru olduğunu, davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın dava dışı sürücüsü … …; …. Sulh Ceza Mahkemesinde verdiği 22.01.2013 günlü ifadesinde; tünele girdikten sonra virajda aracının yalpaladığını, tünel çıkışına 15-20m mesafe kala tünel duvarına çarpıp sağ şeritte durduğunu, arkadan gelen müştekinin kendisine ait aracı geçip ileride yolun sağında durduğunu, aracının arkasına reflektör koymak için aracın bağajını açtığı sırada gelen araçları yönlendiren müştekinin birden ”abla kaç” demesi üzerine geriye baktığında tır aracının üzerlerine gelip müştekiye çarptığını gördüğünü bildirdiğini, davacı … …; Sulh Ceza Mahkemesindeki ifadesinde; … plakalı aracı ile … tüneline girdiğini, önünde seyreden aracın kaza yaptığını görüp yardım için bu aracı sollayıp ileride durduğunu, kaportacı olduğu için aracının 25-30m gerisine reflektör koyduğunu, bir taksinin bu reflektöre çarpıp götürdüğünü, arkadan gelen tır aracının sürücüsüne 50-60m mesafe varken durması için işaret ettiğini, ancak tır sürücüsünün frene basıp üzerlerine geldiğini, bu sırada kaza yapan bayanı uyardığını, bayanın sola geçtiğini, kendisinin tır aracı tarafından çarpıldığını beyan ettiğini, tır aracının sürücüsü … …, …. Sulh Ceza Mahkemesinde 06.11.2012 günü verdiği ifadesinde; 55-60 km/sa’lık hız ile tünele girdiğini, viraj sebebiyle görüşün kısıtlı olduğunu, aracının lambalarının yakmadığını, tünelin sonunun viraj sebebiyle görülmediğini, viraja
girdiğinde 25,0m mesafede sağda kaldırımda bayanla konuşan müştekiyi gördüğünü, sağda park edilmiş işaretsiz araç olduğunu, fren yapıp el frenin çektiğini, solda başka araçlar olduğu için direksiyonu sağa çevirip duvara çarptığını, müştekiye çarpmayı görmediğini, aracı sürüklenirken çarpmış olacağını, park halindeki araca çarpmadığını bildirdiğini, … Sulh Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında bilirkişi … tarafından verilen keşfe dayalı 26.02.2013 tarihli raporda … … yaptığı kazadan sonra aracı ile ilgili işaretleme önlemlerini almadığı için üst düzeyde asli kusurlu görülürken, tır aracının sürücüsü … … hızlı seyri sebebiyle tali kusurlu, kazada yaralanan davacı … … müştekinin ( kusursuz ) bulunduğunu, ceza davası sırasında adli tip kurumu trafik ihtisas dairesine mensup heyetçe düzenlenen 22.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise … plakalı aracın sürücüsü … … kaza yapıp trafiği tehlikeye düşürdüğü için, müşteki … kaza yapan … …’e yardım ederken trafikten korunmadığı için kusurlu, tır aracının sürücüsü de hızlı seyri sebebiyle tali kusurlu görüldüğünü, bilirkişi … tarafından aynı kaza ile ilgili olup …’un davacı, tır aracını ZMSS poliçesini yapan … sigorta şirketi’nin davalı olduğu …. Ticaret Mahkemesine ait … sayılı dosya için verilen 07.08.2015 tarihli raporda ise … … ile tır aracının sürücüsü … … %50’şer oranında olmak üzere eşit derecede kusurlu gösterildiğini, kazanın İzmir … tünelinde şehir merkezi istikametine seyreden aynı kaza ile ilgili olarak bir başka davada davalı olan … A.Ş tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalanmış bulunan dava dışı sürücüsü … …’in yönetimdeki … plakalı tır aracının tünel çıkışında olduğunu, daha önce aynı istikamette giderken kaza yapıp sağ kenardaki kaldırım bordürü ve tünel duvarına çarparak yolun ortasına yakın şekilde durmuş olan dava dışı … …’ün sürücüsü olduğu davalı …Ş. Tarafından ZMSS Poliçesi ile sigortalamış olan otomobili görünce bu araca çarpmamak için fren yapıp sağına kaçarken burada bulunan ve önceki kazaya karışan … …’e yardım amacı ile tünelden çıkan araçları yavaşlatmak için işaret vermekte olduğunu davacı …’a çarpması şeklinde meydana geldiğini, dosya kapsamı ve oluş şekline göre, ilk kazaya karışan davalı …Ş.’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı otomobilin dava dışı sürücüsü … …, beyanına göre tünel çıkışına yakın yerde aracının yalpalanması sırasına kontrolü kaybedip sağındaki bordür ve tünel duvarına çarpıp yolun ortasına yakın bir yerde durduğunu, tünel çıkışında viraj sebebiyle görüşün kısıtlı oluşunu da nazara alıp arkadan gelen trafik emniyeti bakımından aracını sağa kenara alamıyorsa derhal aracının dörtlü lambalarını yakması gerektiğini, aldığı hasar sebebiyle dörtlüleri yakamıyorsa vakit geçirmeden arkasında reflektör koyması gerektiğini ifadesine göre bu tedbirleri zamanında almadığı ve böylece yoldaki trafiği tehlikeye düşürdüğü için kusurlu bulunduğunu, bu sürücünün ifadesinde, arkadan gelen ve yardım amacıyla ön tarafına geçip burada duran davacının gelmesinden sonra reflektörlerini almak için kendisine ait aracın bagaj kapağını açtığı sırada davacının ”abla kaç” diye bağırdığını beyan etmesi, yaptığı kazadan sonra imkanı olduğu halde aracının arkasına reflektör koymada geç kaldığını, tır aracının dava dışı sürücüsü … … ifadesinde; tünel sebebiyle görüşün kısıtlı olduğunu, viraj sebebiyle tünelin sonunun görülemediğini bildirdiğini, buna karşılık, davacı … …, tır sürücüsüne 50-60m mesafeden yavaşlaması için işaret etmesine karşılık bu aracın hızla üzerilerine geldiğini ve kendisine çarptığını bildirdiğini, bu beyanlara göre, tır aracının sürücüsü İlhami …, Trafik Kanununun 52/b maddesine aykırı olarak, görüş mesafesinin gerektirdiği dikkat, tedbir ve hız ile, bir başka deyişle, önünde gidişine açık gördüğü mesafe içinde emniyetli şekilde durabileceği dikkat, tedbir ve hızla araç sevk etmediğini ve bun sonucu davacıya çarptığı için kusurlu bulunduğunu, davacı … …’un ön tarafında kaza yapan … …’e ait aracı fark edip yardım amacı ile bu aracın ön tarafına geçip durduktan ve aracının arkasında reflektör koyduktan sonra kaza geçiren … …’ün yanına gelip arkadan gelen araçların yavaşlamaları için işaret verirken güvenli bir yerde durmadığını, kendi can güveniliğini ön planda tutmayıp beyanına göre 50-60m mesafeden işaret ettiğini ancak yeterli şekilde yavaşlamadan seyrini sürdüren … …’in sürücüsü olduğu tır aracının önünden çekilmede geç kaldığı için tali oranda olmak üzere kusurlu bulunduğunu, bu yönden, daha önce verilmiş olan raporlardan ceza davası sırasında ATK’dan alınan ve davacının tali kusurlu gösterildiği 22.07.2013 tarihli rapora iştirak olunduğunu, olayın meydana gelmesinde; davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün %40 oranında kusurlu olduğunun belirlenlendiğini, davacı tarafından kazaya karışan diğer aracı sigorta eden … hakkında ….Asliye Ticaret Mahkemesinde ayrı dava açıldığını, bu durumda iş bu raporda davalının %40 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulduğunu, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile … Adli tıp anabilim dalından alınan 20.06.2016 tarihli rapor ile davacının iyileşme süresi 1 yıl olarak belirlendiğini, bu durumda; davacının 1 yıllık geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı %100 malul gibi hesaplanacağını, davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı, iyileşme döneminin sona erdiği tarihten itibaren maluliyetiyle orantılı olarak hesaplanacağını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile … Adli tıp anabilim dalından alınan 20.06.2016 tarihli rapor ile davacının maluliyet oranının %81 olarak belirlenmiş olduğunu, anılan orana göre davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı hesaplanacağını, 30.05.1973 doğumlu davacının 28.01.2012 olay tarihinde 38 yıl, 7 ay, 28 günlük olduğunu, 39 yaşında kabul edildiğini, P.M.F. 1931 işaretli yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (30) yıl ve muhtemelen (69) yaşına kadar yaşayacağını, Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif olarak çalışabilme yaşı 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre davacının aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceği kabul olunarak bakiye aktif hayat süresi (60-39) = 21 yıl ve pasif devresi 9 yıl olduğunu, SGK hizmet dökümünde kazalının aylık brüt ücretleri asgari ücret olarak gözükmekte olduğunu, davacının sendikalı olduğuna dair dosyada bir belge mevcut olmadığını, yine dava dosyasında davacının kazançlarının asgari ücretin üzerinde olduğunda dair SGK hizmet dökümünün aksini gösterir eş değer nitelikte Yargıtay kararlarına uygun yazılı bir belge bulunmadığından zorunlu olarak hesaplamalar kazalı gibi evli ve iki çocuklular için belirlenen net asgari ücretlere göre yapılacağını, buna göre; kazalının 28.01.2012-28.01.2018 arası geçen 6 yıllık bilinen dönemdeki aktif devre net kazançlarının tablo şeklinde sunulduğunu, davanın işlemiş ve bilinen devredeki net kazançlarının bu esaslara göre belirlenmiş olduğunu, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacağını, ancak; işleyecek ve bilinmeyen bakiye devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacağını, bu duruma göre, kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık gelirinin ise; 1.470,72 x 12 ay = 17.684,64.-TL olduğunu, anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar hesabına esas alınacağını, diğer yandan; davacı aktif devre sonunda pasif dönemde de emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden Yargıtay’ın bu konudaki kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar hesabına da asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın; davalı tarafından davacıya 10.02.2014 tarihinde %32 özür ve %37,5 kusur oranı üzerinden yapılan aktüeryal hesaba dayalı olarak 30.251,65.-TL ödeme yapıldığını, iş bu raporda ise kazalının iyileşme döneminin 1 yıl, maluliyet oranının %81 ve davalının sorumluluk oranının %40 olarak belirlendiğini, bu durumda davalı tarafından hesaba esasa alınan maluliyet oranı ile iş bu raporda belirlenen maluliyet oranı arasında açık fark bulunması, davalı tarafından ödemeye esas alınan raporda iyileşme süresinin dikkate alınmadığını, iş bu davada belirlenen sorumluluk oranının daha fazla olmadığını, ödemeye esas hesabın Yargıtay kararlarına uygun yapılmadığını ve buna göre de ödemenin ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen zararı karşılamasının mümkün gözükmemesi nedeniyle gereksiz yere ödeme tarihindeki verilere göre hesap yapılma yoluna gidilmeyeceğini, diğer yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/4-824 E, 2012/134 K. Ve 14.03.2012 tarihli bu konudaki en son kararın özetle; ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile güncellenerek güncel tutarın hesaplanan tazminattan indirileceği yönünde olduğunu, buna göre daha önce yapılan ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş faizi ve güncel tutarı olduğunu, belirlenen güncel tutar davacının maddi zararından edileceğini, kazalının bakiye maddi zararın toplam olarak 115.305,95.-TL olarak hesaplandığını, olay tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden davalının sakatlık teminatı bakımından sorumluluk üst limiti 225.000,00.-TL olduğunu, daha önce yapılan ödemenin tenzili sonucu davalının bakiye sorumluluk limitinin (225.000,00- 30.251,65)= 194.748,35.-TL üzerinden devam etmekte olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/16455 ile 2013/2073 E. Sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmekte olduğunu, bu durumda; davacının belirlenen bakiye maddi zararı poliçe limiti içinde ve kapsamında kalmakta olduğunu, dava dosyasında KTK’un 99. Maddesine uygun olarak davalıya hangi tarihte başvuru yapıldığını gösterir belgenin bulunmaması nedeniyle davalı bakımından en erken temerrüt tarihi daha önce ödemenin yapıldığı 10.02.2014 olarak belirlendiğini, sonuç olarak 28.01.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; kazanın meydana gelmesinde, davalı …Ş tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalanmış olan … plakalı aracın dava dışı sürücüsü … …’ün %40 oranında kusurlu olduğunu, alan %60 kusurun %40’ının dava dışı … Sigorta Şirketi tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalanmış olan … plakalı tır aracının dava dışı sürücüsü … …’e %20’sinin ise kazada malul kalan davacı … …’un kendisine izafesinin uygun olacağı görüşüne varılığını, davalının, sigortalı araç sürcüsünün %40 kusur oranındaki sorumluluk duruma göre; davacı … …’un; geçiçi ve sürekli iş görmezlik dönemine ait %81 maluliyeti ile ilgili bakiye maddi zararının = 115.305,95.-TL olduğunu, davacının maddi zararının poliçe limitleri içinde ve kapsamında kaldığını, davalının 10.02.2014 ödeme tarihinde önce temerrüde düştüğü belinlenemediği sigortalı aracın hususi nitelikte olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Bilirkişi heyetinin emsal ücret yönünden itirazların tetkiki amacı ile 26/09/2018 tarihli ek raporları dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekilinin 17/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 194.748,35-TL’nin kaza tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi gereğince ; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” Anılan yasal düzenlemeler gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasa gereğince yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türüdür.
Huzurdaki davada; davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan aracın dava dışı sürücü idaresinde iken meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 1 yıl olduğu ve davacının maluliyet oranının %81 olarak belirlendiği maluliyet raporu ile tespit edilmiştir. Ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun tanzim edilmekle mahkememizce itibar edilir bulunan son tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün %40 kusur oranı kapsamında, davacının zararının belirlenebilmesi için gelir durumunun net olarak belirlenmesine çalışılmış ve davacının kaporta tamirci ustası olduğuna ve gelirine ilişkin ispata yarayacak deliller celp edilmiş, gerçek zararın belirlenmesi için, davacının kaza tarihindeki işinin ve gelir durumunun net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması amacı ile kaza tarihinde ne iş yaptığı ve gelir durumu hakkında delillerin ibrazına müteakip ilgili kuruluşlardan emsal ücret araştırması yapılarak, belirlenecek gelir durumu doğrultusunda hesaplama yapılması istenilmiş ve kaza tarihinde yürürlükte olan düzenlemelere uygun hesaplama yöntemi gereğince davacı yönünden zararın 194.748,35-TL olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Talep edilen maddi tazminat miktarının zorunlu poliçe limitini aşmadığı, tüm bu nedenlerle davalı … şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçeleri kapsamında yukarıda anılı yasal düzenlemeler uyarınca davacının iş göremezlikten doğan işbu maddi zararını tazminle mükellef olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği, davacı tarafın dava tarihinden önce davalı … şirketine 13/12/2013 tarihli başvurusu nedeni ile temerrüt halinin davalı … şirketi yönünden 24/12/2013 tarihi itibari ile başladığı tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinin, haksız eyleme dayanması nedeni ile zarar görenin, gerek kısmi davaya, gerekse ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına sahip olduğu anlaşılmıştır. Kazaya neden olan sigortalı aracın hususi kullanım tarzında olduğu anlaşılmakla, avans faiz isteminin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
194.748,35-TL’nin temerrüt tarihi olan 24/12/2013 tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 13.303,25-TL harçtan peşin alınan 27,70-TL harç ve 654,95-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 12.620,60-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 27,70-TL peşin harç, 654,95-TL ıslah harcı, 1.200-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 423,30-TL olmak üzere toplam 2.331,15-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 17.634,90-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/01/2019

Katip …

Hakim …