Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/603 E. 2018/1171 K. 21.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/603
KARAR NO : 2018/1171
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2016
KARAR TARİHİ : 21/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Depo ve Tahsis Sözleşmesi imzalanması için görüşmeler yapıldığını, bu görülmeler neticesinde ve davalı şirketin talebi üzerine davalı şirketin hesabına depozito açıklaması ile 26/01/2016 tarihinde 45.000 USD nin yatırıldığını, ancak anılan sözleşme görüşmeleri kapsamında verilen taahhütler yerine getirilmemiş ve kendilerine düşen yükümlülükler yerine getirilmediğinden sözleşmesel ilişkinin kurulamadığını, müvekkili tarafından gönderilen tutarın iadesinin talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından bu tutarın iade edilmediğini, bunun üzerine …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı şirketin itirafı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya karşı herhangi bir borçlarının bulunmadığını, borca itiraz etliklerini, rakip konu belgenin de taraflarına tebliğ edilmediğini beyanla neticeten borca, faize ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiklerini, itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında Depo ve Tahsis Hizmet Sözleşmesi imzalanmasına yönelik bir görüşme gerçekleştirildiği görüşmeler çerçevesinde bir sözleşme metni hazırlandığı sözleşme metnine göre sözleşmenin imzalanmasına müteakip davacı şirket tarafından müvekkili şirkete 45.000 USD nin ödendiğini, böylelikle sözleşme ilişkisinin fiilen yürürlüğe girdiğini, davacı tarafından getirilecek benzinin Mersin’de depolanacağı ve buradan diğer yerlere bölgelere satışı yapılacağını, davacı şirketin lisansı olmadığı içİıı 1500 ton için ton başına 52.USD ödeme yapılacağını, müvekkili şirketin tüm edimlerini yerine getirdiğim, davacıdan sözleşme gereğince getirmesi gereken benzini getirmesini ve kararlaştırılan diğer ödemeleri talep ettiğini, tüm bu işlemler bittikten sonra davacı taraf hiçbir neden ileri sürmeksizin sözleşme imzalamaktan kaçındığını, davacının iddia ettiği müvekkili tarafın hangi yükümlülük ve taahhütlerin yerine getirilmediğini ispat etmesi gerektiğini, davacıdan alınan depozitonun sözleşmeye uygun olarak deponun tahsis edilebilmesi amacıvla dava dışı şirkete ödendiğini, sözleşmenin devamı davacıdan kaynaklanan nedenlerle yerine getirilmediğini müvekkili üzerine düşen edimlerin tamamının yerine getirildiğini, müvekkili şirketten kaynaklanan nedenlerle sözleşmenin kurulamadığını iddia eden daramın bunu ispat etmesi gerektiğini beyanla neticeten davanın reddine, takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletümesinc karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; taraflar arasındaki depo ve tahsis sözleşmesinin görüşmeleri sırasında depozito açıklaması ile davalı tarafa ödenen 45.000-USD ‘nin davalı şirketin taahhütlerini yerine getirilmemesi ve sözleşmesel ilişkinin kurulamaması iddiası ile tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
…. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Davacı şirket tarafından davalı şirkete yapılan ödeme ilişkin havale dekontu, depo ve tahsis sözleşmesi, noter ihtarnamesinin ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ibraz etmiş olduğu 31/03/2016 tarihli faturayı keşide eden dava dışı şirket yönünden EPDK’ya yazı yazılarak akaryakıt depoculuk lisansına sahip olup olmadığı, lisansı mevcut ise lisansına kayıtlı deponun nerede bulunduğuna dair mahkememizce bilgi verilmesi istenilmiş, gelen yazı cevabı incelendiğinde anılan şirket adına düzenlenmiş herhangi bir lisansın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından yetki itirazı ileri sürülmüş ise de cevap dilekçesinin kanuni süresi içerisinde verilmediği, imzalanmayan sözleşmedeki yetki şartına dayanılamayacağı, İİK 50, HMK 10 ve TBK 89 . maddeleri kapsamında yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmakla; yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … ve … marifetiyle hazırlanan 28/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “… Huzurdaki dava bir itirazın iptali davası olup, davacı tarafından … İcra Miidürlüğü’ııün … E. sayılı dosyası ile 45.000,00-USD Asıl Alacak ve 207,12-USD İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 45.207,12-USD üzerinden rakibe geçilmiş olup, davalının vaki itirazı üzerine iş bu davanın ikame edildiğini, takip dayanağı olarak, “14/03/2016 faiz: başlangıç tarihli, 45.000.USD tutarındaki belge (… Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 09/03/2016 tarihli ihtarnamesi uyarınca depozito iadesi)…” gösterildiğini, huzurdaki davada davacının, davalı ile arasında Depo ve Tahsis Sözleşmesi imzalanması için görüşmelerde bulunulduğunu ve sözleşme imzalanmasını beklenmeden depozito açıklaması ile 45.000USD nin davalı şirket hesabına yaanldığı iddiası ile davalının üzerine düşen edimini yerine getirmemesi üzerine … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, davalının itirazları üzerine ise takibin durduğunu, davalının ise, taraflar arasında bir sözleşmenin akdedilmesi için görüşmeler yapıldığını, davacı tarafından depozito ödemesi olarak 45.000USD ödendiğini, şirketlerinin bütün edimlerini yerine getirdiğini, ancak davacı tarafından sözleşme imzalanmaktan kaçınıldığını, davacının sözleşmenin kurulamaması iddiasını ispat etmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen herhangi bir sözleşmeye dosyanın tetkikinde rastlanılmamış olup, her iki tarafta edimlerin yerine getirilmemesi sebebiyle sözleşmenin imzalanmadığı iddiasında olduğunu, davacı tarafından sunulan ticari defterlerin tetkikinde, davalı ile olan ticari münasebetini 126.02.0011 nolu can hesap kodu altında takip etmekte olduğunu, bu hesabın hareketlerinin tablo şeklinde sunulduğunu, buna göre davacının kendi defterlerinde takip iarihi itibari ile davalıdan 45.000USD nin TL karşılığı 135.436,50-TL alacaklı durumda olduğunu, davacının iddiasına göre, davalı ile aralarında akdedilecek Depo Tahsis ve Hizmet Sözleşmesi için davalının banka hesabına “Advance Depo Kira Depozitosu ” açıklaması ile 26/01/2016 tarihinde 45.000 USD lik bir tutar yatırmış olduğu dosya mevcudundaki Dekont Makbuzundan anlaşıldığını, davalı tarafın beyanlarında da bu tutarı Depo Tahsis ve Hizmet Sözleşmesi için depozito olarak aldığını, davalı tarafından dosyaya sunulan dava dışı … Ltd. Şti.’nin davalıya düzenlediği 31/03/2016 tarihli “2016 Ocak, Şubat,Mart Depo Kira” açıklamalı, 106.200,00USD lik bir faturanın mevcut olduğu ve yine taraflar arasında akdedilecek olan sözleşme metninin bir sürerinin dosyaya sunulmuş olduğunun görüldüğünü, davacı yanın icra takibinde, Asıl Alacak yanında İşlemiş Faiz talebinde de bulunmuş olup, …. Noterliği’nin 09/03/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı tarafından davalıya: “…taraflar arasında yapılamayan sözleşme için ödenen 45.000USD nin üç gün içerisinde iadesinin gerektiği…” ihtarının yapılmış olduğunu ve söz konusu ihtarnamenin 10/03/2016 tarihinde İsmail Gülseren isimli şahsa tebliğ edildiğinin görüldüğünü, buna göre taraflarınca yapılan faiz hesaplamasının tablo şeklinde sunulduğunu, mahkememizce iş bu davanın kabulü halinde davacının talep edebileceği faiz tutarının taraflarınca 207,12 USD olarak hesaplandığını, EPDK internet sayfasında bulunan Mersin ili içerisindeki mevcut Depo/Antrepo kayıtlarının bulunduğunu, dolayısıyla mevcutta Mersin’de yeterince depoculuk faaliyeti yapan lisanslı şirket bulunduğunu, bunların tablo şeklinde sunulduğunu, mahkememizin de bildiği üzere; akaryakıt depo tesisi projelendirilmesi, inşası, kurulumu, izin ve ruhsatlar bugünden yatına yapılacak işler kapsamında olmayıp oldukça uzun süre ve prosedürleri içerdiğini, akaryakıt depo tesisi projesinin hayata geçme süresi, tüm izinler ve teknik inşaat ile birlikte yaklaşık 2 ila 4 yıllık bir süreyi bulabildiğini, bu kapsamda, davalı vekilin beyanının değerlendirilmesinin mahkememize ait olduğunu, davalı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanı doğrultusunda bir ticari piyasa faaliyetinin yapılabilmesi için davalının uhdesinde bir akaryakıt depo tesis olması gerekliği gibi bu depoda da ayrıca Antrepo Depoların olması gerektiğini, fakat EPDK kayıtları doğrultusunda davalı şirketin lisansına kayıtlı bir depo olmadığı gibi yine Mersin ili içerisinde herhangi bir akaryakit depo lisansına sahip bir şirketle de davalının depo kiralanması üzerine de bir anlaşmanın dosya kapsamında tespit edilemediğini, ilgili faturanın dava konusuna yönelik olup olmadığının değerlendirilmesinin mahkememize ait olduğunu, mahkememizin gerek duyması halinde, EPDK’na yazı yazılarak, dava dışı … LTD.ŞTİ ‘nin akaryakıt depoculuk lisansına sahip olup olmadığının tespiti ve lisansı varsa da lisansına kayıtlı deponun nerede bulunduğu konusunun belirlenmesi gerektiğini, sonuç olarak davacı tarafından davalıya “Advance Depo Kira Depozitosu ” açıklaması ile 26/01/2016 tarihinde 45.000USD lik bir tutar yatırılmış olduğunu, davalının da söz konusu tutan almadığı yönünde bir itirafının mevcut olmadığını, davacının ibraz etmiş olduğu ticari defterlerde takip tarihi itibariyle davalıdan 45.000USD nin TL karşılığı 135.436,50-TL alacaklı durumda olduğunu, mahkememizce huzurdaki davanın kabulü halinde, davacının talep edebileceği faiz tutarının 207,12 USD olarak hesaplandığını, davalının dosyaya sunmuş olduğu belgelerin takdirinin mahkememize ait olduğunu…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Huzurdaki davada taraflar arasında depo tahsis ve hizmet sözleşmesinin akdedilmesi amacıyla görüşmeler yapıldığı ancak sözleşmenin imza altına alınamadığı ve davacı tarafça davalı tarafa sözleşme görüşmeleri devam ederken 45.000-USD ödemenin yapıldığı noktalarında ihtilaf bulunmamaktadır. Somut olayda uyuşmazlık; ödenen paranın pey akçesi veya cayma bedeli olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği, sözleşmenin imza edilmemesi noktasında kusur durumu ile depozito açıklaması ile davalıya ödenen bedelin geri istenip istenemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK m. 177 ve 178. maddeleri ışığında cayma tazminatı olduğu şart edilmedikçe kaparo, pey akçesi gibi verilen paralar cayma tazminatı olamayacağından akdi bozmakta haklı olsun olmasın onu veren taraf geri istemeye yetkilidir. Cayma akçesi ise akdin yapıldığı sırada karşı tarafa verilen sözden cayıldığı takdirde karşı tarafta kalması kabul edilen bir paradır. TBK gereğince pey akçesinin verilmesi halinde, asıl olan onun akdin varlığına delil olarak verilmiş olmasıdır. Akdi yapanlardan birisi tarafından, önceden diğerine ödenen pey akçesi (kapora) veya cayma akçesi de ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan fer’i bir şarttır ve bu bakımdan esas akit geçerli değil ise fer’i şart da geçersizdir. Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin (depozitonun) geri verilmesi kural olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince istenebilecektir. Bununla birlikte somut olayda ayrıca, sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluk olarak literatüre ve uygulamaya dahil olan (culpa in contrahendo) sorumluluğunun da irdelenmesi gerekmektedir. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2015/10155 esas, 2015/19267 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; ”Bu sorumluluk türünü, genel bir ifadeyle belirtmek gerekirse, sözleşme görüşmeleri aşamasında taraflardan birinin diğerine veya onun koruması altında bulunan kişilere, aralarında dürüstlük kuralı (MK. m. 2) gereğince ortaya çıkan güven ilişkisinin ihlali sonucu meydana gelen sorumluluktur. Başka bir ifadeyle sözleşme görüşmelerinde taraflardan birinin diğerine dürüstlük kuralına aykırı davranma sonucu verdiği zararlarla ilgili sorumluluktur. Zira sözleşme görüşmelerine başlanmasıyla birlikte taraflar arasında temeli dürüstlük kuralına dayanan bir güven ilişkisi meydana gelir ve bu ilişki koruma yükümlerini de içerir. Bundan dolayı sözleşme görüşmelerinde taraflardan her biri veya yardımcıları, diğer tarafa veya onun himayesinde bulunan kişilerin şahıs ve mal varlıklarına zarar vermeyi engellemek için gerekli dikkat ve özeni göstermek ve koruma yükümlerine uymak zorundadırlar. Çünkü, koruma yükümleri, ifa menfaati dışında kalan diğer şahıs ve mal varlığı değerlerine zarar vermemeyi ihtiva eder. Sözleşme öncesi koruma yükümlerinin ihlali, sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluğa sebebiyet vermektedir. Benzer şekilde İsviçre-Türk hukukunda baskın olan görüşe göre; sözleşmenin görüşülmesine başlamakla taraflar arasında hukuksal bir ilişki, daha doğru bir deyimle bir güven ilişkisi meydana gelmektedir. Bu güven ilişkisinden, Medeni Yasa, m. 2’deki dürüstlük kuralları uyarınca belli bir ölçüde karşı tarafın çıkarlarını gözetme, böylece bildirim, aydınlatma (boş yere güven vermeme, güveni boşa çıkarmama) gibi birtakım özen yükümleri doğmaktadır. Bu özen yükümleri, sözleşmeden doğan edim yükümünden farklı olarak, yasadan doğan davranış yükümü niteliğindedir. Bu davranış yükümlerine aykırılık da, sözleşmeden doğan borca aykırılığa benzemektedir. Bundan dolayı, sözleşmenin görüşülmesi sırasındaki bu davranış yükümlerine aykırılığa da sözleşmeden doğan borca aykırılık kuralları örnekseme yoluyla uygulanmalıdır.” Anılı kanuni düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında tarafların depo tahsis ve hizmet sözleşmesinin akdedilmesi amacıyla görüşmeler yaptığı ancak sözleşmenin imza altına alınamadığı, davalı şirket tarafından her ne kadar alınan ödemenin depo lisansı için kullanıldığı beyan edilmiş ve 31/03/2016 tarihli fatura ibraz edilmiş ise de faturayı keşide eden dava dışı şirket yönünden EPDK’ya yazı yazılarak akaryakıt depoculuk lisansına sahip olup olmadığı, lisansı mevcut ise lisansına kayıtlı deponun nerede bulunduğuna dair bilgi verilmesinin istenildiği, gelen yazı cevabı incelendiğinde anılan şirket adına düzenlenmiş herhangi bir lisansın bulunmadığının anlaşıldığı, bu hali ile davalının sözleşme görüşmeleri sırasında üstlendiği edimi TMK2 bağlamında yerine getiremediğinin sabit görüldüğü, bu nedenlerle akdedilemeyen sözleşmeye dayalı olarak depozito açıklaması ile ödenen 45.000-USD’nin tahsili isteminde davacının haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla; davanın kabulü ile davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 45.000-USD asıl alacak, 207,12-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.207,12-USD alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara davalı yanın itirazının iptaline, alacak likit olmakla davacı yararına icra inkar tazminatına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 45.000-USD asıl alacak, 207,12-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.207,12-USD alacaklı olduğunun tespiti ile, bu miktara davalı yanın itirazının iptaline, takibin asıl alacak 45.000-USD’ye takip tarihinden itibaren % 7 faiz oranını geçmemek üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğine devlet bankalarınca USD cinsi mevduata uygulanan 1 yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak ve TBK’ nın 99. maddesinin infaz aşamasında nazara alınması kaydı ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
Türk Parasının Kıymetinin Korunması Kanununa yönelik olarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin infaz aşamasında nazar alınmasına,
2- Alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 9.079-TL harçtan peşin alınan 1.628,97-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.450,03-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 29,20 başvuru harcı, 1.628,97-TL peşin harç, 1.000-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 196,70-TL olmak üzere toplam 2.854,87-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 13.382,71-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza