Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/551 E. 2019/599 K. 28.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/551
KARAR NO : 2019/599
BİRLEŞEN … ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİNİN 2017/554 E. S. DOSYASI
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : Alacak
ASIL DAVA TARİHİ : 13/05/2016
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ :12/06/2017
KARAR TARİHİ : 28/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket … AŞ ve öncesinde … abonesi olduğunu, müvekil firmanın sözleşme ile elektrik aldığı tarihten itibaren bu güne kadar kendisine karşı düzenlenen faturalarda kaçak kullanım bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli vs talebinde yer alan bedeller adı altında haksız tahsilat yapıldığını, elektrik faturalarında, yasalarda karşılığı olmadığı açıkça belli olan kötüniyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan, kullanım elektrik bedelinden fazla taahhukla müvekkilden alınan son 10 yıl içerisindeki; kayıp kaçak bedeil olarak fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile geriye doğru 10 yıllık şimdilik 5.000,00-TL belirsiz alacağının, dağıtım bedeli olarak geriye doğru 10 yıllık olarak fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL belirsiz alacağının, personel satış hizmet bedeli olarak geriye doğru 10 yıllık olarak fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL belirsiz alacağının, personel sayaç okuma bedeli olarak geriye doğru 10 yıllık olarak fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL belirsiz alacağının, iletişim sistemleri vs bedellerine karşılık geriye doğru 10 yıllık olarak fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL belirsiz alacağının ileride arttırma hakkı saklı kalmak kaydı ile geriye doğru 10 yıllık olarak ceman 9.000,00-TL toplam belirsiz alacağına dair arttırılacak bedelin, ödenmiş olduğu tarihten itibaren değişken reeskont faiz oranı uygulanmak sureti ile iadesini, dava masraflarıyla vekalet ücretinin karşı yana teşmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davacı taraf ödemelerinin iadesini talep ettiğini, davanın muhattabının EPDK olduğunu, zira müvekkil şirket EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edien tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, müvekkil şirketin kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli vb adlardaki bedelleri tahsil etme hak ve yükümlülüğü abonelik sözleşmesine değil kanuna dayandığını, bu nedenlerle müvekkil şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, davanın reddini, yargılama giderlerinin, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada … AŞ vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddini, davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddini, davacının zamanaşımına uğramış olan taleplerinin reddini, huzurdaki davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında 18/09/2017 tarihinde dosyanın birleştirilmesine karar verilmiş olup, işbu dosya Mahkememizin … Esas sayılı dosyası arasına alındığı anlaşılmıştır.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Elektrik faturalarında, çıplak tüketim bedeli olan ana bedel üzerinden alınması gereken KDV’nin, personel gideri, ayıp kaçak eklemesi, vs. bedellerin ana bedele eklenmesi suretiyle alınmasının hukuka, genel hükümlere VUK.’ a ve diğer kanunlara aykırı olması nedeniyle; geriye doğru 10 yıllık olarak fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik: 1000.00 TL. İade istemimize dair belirsiz alacaklarının, ileride arttırma hakları saklı kalmak kaydı ile, ödenmiş olduğu tarihten itibaren değişken reeskont faiz oranı uygulanmak sureti ile iadesi talepli davalarının, konusu ve tarafları aynı olan İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/551 e. sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın aynı taraf, vakıa ve konuda derdest olan bir başka dava bulunması nedeniyle usulden reddine, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, davanın belirsiz alacak şeklinde açılamayacağını, talebin zaman aşımına uğramış olduğunu, usule ve esasa ilişkin diğer açıklamaları doğrultusunda davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı ve husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, kayıp-kaçak bedellerinin bir maliyet unsuru olmasının mevzuat gereği olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 16/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu “EPDK Kurul Kararları “,”6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, “Yargıtay 3.H.D.’nin 29/12/2016 gün, 2016/6993E., 2016/17081 Karar sayılı ilamı”, diğer ilgili mevzuatlar ile dosya içeriğindeki bilgi, belge ve deliller üzerinde yapılan inceleme kapsamında;
4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4’üncü maddesinin 2. Fıkrası ‘nda; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ‘nun bu kanunda yer alan, bir elektrik faturası içeriğini meydana getiren kalemlerin, fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğunun belirtildiğini, buna göre, EPDK’nun elektrik faturalarında bulunacak ve ücretlendirilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisine sahip olduğunu,
Kurulca düzenlemeye tabi tarifelerin de;
a) Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifeleri,
b) İletim Tarifesi,
c) Toptan Satış Tarifesi,
d) Dağıtım Tarifeleri,
e) Perakende Satış Tarifelerinden oluştuğunu, dolayısıyla EPDK’nın düzenleyebileceği tarifeler arasında; “Kayıp-Kaçak Bedeli Tarifesi” adı altında bir tarifenin bulunmadığını, somut olayla ilgili olan kısmı dahil, mevzuat ve ona dayalı uygulamanın anlatımı yapıldığını, bilhassa kayıp-kaçak bedelinin tahsili kapsamında tarafımdan benimsenmeyen yönlerine değinildiğini ve fakat mevzuatın değişmediği durumda ona uyma gereğinden hareketle; “Kaçak elektrik kullanımının suç olduğunu, elektrik dağıtım şirketleri, kaçak elektrik enerjisi tüketimini elemanları ile tutanakla saptayıp, derhal elektrik enerjisini keserek bir yandan Cumhuriyet Başsavcılıkları ‘na “Kaçak Elektrik Kullanmak, Elektrik Hırsızlığı Suçu ” isnadı ile suç duyurusunda bulunduğunu, öte yandan kaçak elektrik tüketimi ve elektrik enerjisinin sayaç değerlerinin düşmeye başladığı ihtilafsız dönemden tutanak tarihine kadar, ek tahakkuk (Noksan Elektrik=Revizyon) tahakkuku ile, tüketici aleyhine icra takibi başlattığı” gerçeği de düşünülerek; elektrik enerjisi tüketim bedellerine her ay %(9-10) oranında artış getiren “Kayıp-Kaçak Bedeli” içerisinde yer alan “Kayıp (Teknik) Bedeli”nin tüketiciden talep edilmesinin hukuksal açıklamaları yapılabilir ise de, tüm ülkemizi kapsar şekilde; “Kaçak Elektrik Enerjisi Bedeli”nin tüm tüketicilere yansıtılmasının hukuka uygunluğunun ileri sürülmesinin, olanaksız olduğunu, teknik ve hukuki gerekçelere dayandırılarak açıklaması yapılan kayıp-kaçak bedelleri dışında faturaya yansıtılan diğer bedellerin (İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmeti (PSH)Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli) alınmasının 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde EPDK’nin yasal mevzuatına uygun olduğunu, bu mevzuat değiştirilmedikçe kayıp-kaçak bedeli dışındaki bedellerin tahsil edilebileceğini, ancak kayıp-kaçak bedelinin 4628 saydı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığını, zira; özellikle alçak gerilim hatlarının iyi işletilmemesinden dolayı meydana gelen teknik kayıpların bir türlü istenilen düzeye indirilememesi ve buna ek olarak kaçak olarak kullanılan elektrik enerjisinin fiili kullanıcısı ve hukuki abonesinden değil tüm dürüst kullanıcılardan tahsil edildiğini, oysa hatların iyi işletilmesi ve kaçağın önlenmesi dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olduğunu, buna rağmen; 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un” rapor içeriğinde açıklanan maddeleri ile kayıp kaçak bedellerinin tüketiciye yansıtılmasının yasal kılınıldığını, bu kararın (3).H.D.’nin; 29/12/2016 gün, 2016/6993 E., 2016/17081 Karar sayılı ilamı ile tescillendiğini, dava konusu yapılan bedellere ilişkin TL bazında Tüketim Ekstreleri v.b., belgeler incelendiğinde, yapılan uygulamanın 3’er aylık periyotlar halinde EPDK tarafından onaylanmasına takiben yayımlanarak yürürlüğe giren tarifelerle örtüştüğünü, dolayısıyla EPDK tarafından yayımlanan tarifelere dayanılarak dava konusu faturalar üzerinde yapılan kontrollerde dağıtım ve perakende satış şirketlerince bu bedellerin tahsil edilmesinin “6719 Sayılı Kanun’un 20. maddesi uyarınca kurumun düzenleyici işlemlerine (EPDK Tarifelerine)” uygun olduğunu, sonuç olarak 17/06/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6719 sayılı Kanun’un; 21.Maddesi(6446 sayılı Kanunun 17.Maddesine 10.fıkra olarak eklenen) 17/06/2016 tarihinden sonra, 26.Maddesi de (6446 sayılı kanuna geçici madde olarak eklenen 20. Maddeyi öngören) 17/06/2016 tarihine kadar, açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından, davacı tarafın ödediği kayıp-kaçak bedellerini ve diğer fatura bileşenlerini seri işleyemeyeceğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 29/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; TL bazında Tüketim Ekstre kayıtları doğrultusunda, davalı tedarikçi şirketçe davacı şirkete tahakkuk ettirilen faturalarda talep edilen (kayıp, dağıtım, iletim, PSH okuma) gbi tutarlar hesaplandığını, aşağıdaki çizelgede de sonuçları verilmiştir.
Abone No
Faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedeli Toplamı (TL)
Faturalara yansıtılan dağıtım bedeli Toplamı (TL)
Faturalara yansıtılan iletim bedeli Toplamı (TL)
Faturalara yansıtılan PSH bedeli Toplamı (TL)
Faturalara yansıtılan PSH Sayaç bedeli Toplamı (TL)
TOPLAM
380.524,83
319.317,92
124.987,03
75.010,09
1.890,47
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/554 Esas ve 2017/644 Karar sayılı dosya talebi Elektrik faturalarında çıplak tüketim bedeli olan ana bedel üzerinden alınması gereken KDV bedelinin, personel gideri, kayıp kaçak bedeli gibi bedellerin ana bedele (tüketim bedeli) eklenmesi suretiyle hesaplanarak tahsil edilmesinin hukuka, genel hükümlere, Vergi usul kanununa ve diğer kanunlara aykırı olması nedeniyle, geriye doğru 10 yıllık olarak fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, ödenmiş olduğu tarihten itibaren değişken reeskont faiz oranı uygulanmak suretiyle, iadesi talebi ile ilgili KDV bedeli hesapları hesaplanmış olup sonuçları aşağıya verilmiştir.
KDV HESABI
Kayıp kaçak bedeli
Dağıtım bedeli
İletim bedeli
PSH bedeli
Sayaç okuma bedeli
68.894,47-TL
57.477,22-TL
22.497,66-TL
13.501,81-TL
340,28-TL
Davacı şirketine ait … nolu tesisat için, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, PSH sayaç okuma bedellerinin talep edilmesini, birleşen dosya, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/554 Esas ve 2017/644 Karar sayılı dosyasındaki davacı talebi olan ve KDV hesaplarının, yasal olarak mesnedi bulunmadan çıplak tüketim üzerinden alınması gerektiği halde, faturalamada PSH bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemleri gibi bedellerinin ekenmesi suretiyle, davacıdan fazladan alınan KDV bedeli farkının, fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL belirsiz alacağın, geriye dönük olarak ödenmiş olduğu tarihten itibaren değişken reeskont faiz oranı uygulanmak sureti ile iadesini talebinin Mahkememize ait olduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 06/05/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Kayıp kaçak KDV’si dağıtım bedeli KDV’si iletim bedeli KDV’si PSH bedeli KDV’si sayaç okuma KDV’ler hesaplanmış ancak davacıya ödenecek diye bir ibare kullanılmadığı anlaşılmıştır.
KDV
68.894,47-TL
57.477,22-TL
22.497,66-TL
13.501,81-TL
340,28-TL
Sadece bilgi verme açısından; davacının geri ödenmesini talep ettiği kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedeli için ödediği KDV’ler hesaplanmıştır.
Davacı şirket adına düzenlenen faturalarda enerji bedeli, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedellerini içine alan KDV kesildiğini, dolayısıyla kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedelleri için davacı KDV ödediğini, davacı tacir olduğunu, ilgili dönemlerde davalı tarafından düzenlenen elektrik faturalarındaki katma değer vergilerini indirim yoluyla kullandığını ve bundan kendileri lehine menfaat elde etmiş olabileceğini, aksi takdirde Maliye İdaresine dava konusu faturalarda yer alan KDV kadar fazla ödeme yapacakları aşikar olduğunu, aynı şekilde davacı söz konusu faturalar üzerinde yer alan katma değer vergilerini maliye idaresine ödediğini, bahsi geçen KDV’lerden davalılar üzerinde kalan bir miktar mevcut olmadığını, bu sebeple davacının kayıp kaçak, dağıtım, iletim, PSH bedelleri üzerinden KDV talebinin yerinde olmadığını, fazladan hesaplanan kalemlere ilişkin iade faturası düzenlenmesi ve bu faturalarda da söz konusu yersiz hesaplanan kalemler için KDV hesaplanarak beyan edilmesi halinde KDV’nin talep edilebileceğini, aksi halde daha önce davalı tarafından keşide edilen faturalardaki KDV tutarı indirim konusu yapıldığından, davacı yanın KDV yönünden bir talepte bulunamayacağını mütalaa etmiştir.
Dava; Elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedelin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında Elektrik Abone Sözleşmesi düzenlendiği ve sözleşmenin halen geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Mevcut yasal değişikliklerin Anayasa’ya aykırılığına ilişkin olarak bir çok Mahkemece Anayasa Mahkemesine iptal talebi ile başvurulduğu, Anayasa Mahkemesince 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelediği ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya’ ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verildiği, Anayasa Mahkemesince 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen ret ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), böylece iptal kararının 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak, hüküm doğurduğu anlaşılmıştır.
Bu bağlamda; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar vermek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda; dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. HMK’ nın 331. Maddesi; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmünü içermektedir. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/2534 Esas ve 2017/3956 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Hem dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca talep edilebilecek kayıp kaçak bedelleri ile yargılama sırasında dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden de bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, dosya kapsamına ve hükme esas alınan 29/01/2019 ve 06/05/2019 havale tarihli bilirkişi raporlarında; dava konusu faturalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda davacı taraftan tahsil edilen tutarların mevcut yasal düzenlemeler karşısında ve EPDK’nın düzenleyici işlemlerine ve yayımlanan tarifelere de uygun olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle; mevcut yasal düzenlemeler dikkate alınarak davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağından; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ve birleşen davanın ESASI HAKKINDA KARAR TESİSİNE YER OLMADIĞINA,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
2-Başlangıçta yatan 185,10-TL’nin karar tarihi itibariyle alınması gereken 44,40-TL harcın mahsubu sonucu 140,70-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 2.906,15-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 6. maddesi gereğince takdir edilen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00-TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davacı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 6. maddesi gereğince takdir edilen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2019

Katip …

Hakim …