Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/393 E. 2020/86 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/393 Esas
KARAR NO : 2020/86
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/04/2016
KARAR TARİHİ : 12/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/03/2016 tarihinde İstanbul … nda … plakalı araç … sevk ve adresinde iken, geri geri ani manevra yapıldığı esnada yaya halinde olan müvekkile çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş, düzenlenen tutanatakta Trafik Kanunun 67. Maddesine aykırı olduğunun tespit edildiğini, müvekkile herhangi bir kusur yüklenmemiş olduğunu, kaza sonucu yaralanan ve … Hastanesine kaldırılna müvekkil ağır şekilde kafa travması geçirmiş, yüzünde kalıcı iz meydana gelmiş, kafasına burnuna ve alnına dikişler atılmış, ayrıca … Hastanesinde tedavisine devam etmiş, bu şekildeki bir hasarın tüm vücutta yüksek derecede sürekli fonksiyon kaybına sebep olacağının ortada olduğunu, ayrıca müvekkilin iş gücü kaybı artan oranlarda olduğunu, tedaviye olumlu cevap alınamamış olup kazaya bağlı maluliyet oranının artmakta olduğunu, müvekkil bu kaza neticesinde ağır şekilde yaralanmış, bakım ve tedaviye muhtaç hale gelmiş, fazlaya ilişkin hakları, manevi tazminat hakkı ve ıslah hakkının saklı tutulmasını, davalının şimdilik 500,00-TL tedavi, bakım, refakat vb. Giderlerinin tazmini için, 500,00-TL müvekkilin maluliyet nedeniyle mahrum kalacağı iş ve kazanç kayıpları için, 1.000,00-TL tazminat ödemeye mahkum edilmesini, taleplerine kaza tarihinden itibaren ticari faiz yüklenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurda görülmekte olan davada, kaza yapılan aracın … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi müvekkil nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkil Sigorta Kooperatifi; Sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, poliçe teminatları dâhilinde ve poliçe teminat limitiyle sınırlı olmak üzere sorumlu, bu poliçeden dolayı müvekkil kooperatifin sorumluluğu, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda kişi başına sakatlık azami kaza tarihi itibariyle 290.000,00 TL ile sınırlı, teminat limitini bildirmemiz davayı kabul anlamına gelmediği gibi Zorunlu Mali Sorumluluk sigortası bir meblağ sigortası değil, zarar sigortası, bu sebeple teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmiş olması nedeniyle, teminat limiti olan 290.000,00-TL’nin tamamen ödenmesi söz konusu olmadığını, mağdurun gerçek zararının alanında uzman bilirkişilerce tespit edilmesi ve tespit edilen tazminat bedelinin sigortacıdan alınarak sigortalıya verilmesi gerekmekte olduğunu, davacı taraf, müvekkil nezdinde sigortalı araç sürücüsünün, kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğuna dair herhangi bir delil sunabilmiş olmadığını, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı geçici ve sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı … şirketine yazı yazılarak poliçe ve hasar dosyası celp edilmiştir.
Araç tescil kaydı ile … ASCM’nin … esas sayılı ceza dava dosyası UYAP üzerinden celp edilmiştir.
SGK’ya yazı yazılarak davacıya davaya konu trafik kazası nedeni ile ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin kurum kayıtları celp edilmiştir.
Davacıya ait tedavi evraklarının celbine müteakip Atk marifeti ile maluliyet raporu temin edilmiş, davacının sürekli iş göremezliğinin bulunmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 7 gün olarak belirlendiği görülmüştür.
ATK Trafik İhtisas Kurulu marifeti ile kusur raporu temin edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 20/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Adli Tıp Kurumu tarafından davacının iyileşme(geçici iş göremezlik) süresinin 7 gün olduğu belirlenmiş, dosyada mevcut belgelere göre davacının 5510 Sayılı Yasanın 4/c maddesine tabi olarak çalıştığı anlaşılmakta, diğer bir ifade ile davacı devlet memuru olarak çalışmakta, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2016/4165 ile 2015/15669 E. sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere; Devlet memuru olarak çalışan davacı iyileşme süresinde çalışmaksızın normal maaşlarını tam olarak aldığından bu dönemde maaşlardan dolayı bir zararı söz konusu olmadığını, nitekim SGK tarafından verilen cevabi yazılarda da davacı 4/c kapsamında olması nedeniyle kısa vadeli sigorta kollarında bir ödeme yapılmadığı diğer bir ifade ile geçici iş göremezlik ödeneği ödenmediği bildirilmiş, davacıya ait SGK hizmet dökümü incelendiğinde de davacının maaşlarının tam olarak ödendiği anlaşılmakta, bunun dışında da davacının bu dönemde normal maaş dışında elde ettiği ek kazançları olup olmadığı ve bunlardan mahrum kaldığına dair çalıştığı işyeri tarafından verilmiş bir belge bulunmamakta, Bu durumda; Devlet memuru olan davacının istirahat süresince herhangi bir efor sarf etmeksizin normal maaşları tam ödendiğinden ve bunun dışında bir zararı olduğunu gösterir bir belge bulunmadığından, davacının geçici iş göremezlik dönemi için talep edilebilir zararının belirlenemediğini, Devlet memuru olan davacının 7 günlük iyileşme(geçici iş göremezlik) döneminde her hangi bir efor sarf etmeksizin normal maaşları tam ödendiğinden ve bunun dışında başkaca bir zararı olduğunu gösterir bir belge bulunmadığından, davacının geçici iş göremezlik dönemi için talep edilebilir zararının belirlenemediği, davacınm iyileşme süresi ve hastane kayıtları dikkate alındığından, iyileşme döneminde davacının bakım ihtiyacının gözükmemesi ve dava dosyasında bakıma muhtaç olduğuna dair bir belgenin bulunmaması nedeniyle bakıcı gideri zararının belirlenemediği, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının bu olay nedeniyle malul kalmadığı belirlenmiş olduğundan davacının sürekli iş gücü kaybı nedeniyle maddi zararının belirlenemediği, Dosyada mevcut belgelere göre davacının tedavilerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanmış olduğu, bunun dışında bizzat davacı tarafından yapılan ve bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanmamış tedavi giderlerini gösterir belgenin bulunmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Somut olaydaki uyuşmazlığın; 21/03/2016 tarihindeki trafik kazasının meydana gelmesinde davacı yaya ve dava dışı sürücünün kusur oranlarının tespiti, davacının geçici ve sürekli iş göremezliğe düçar olup olmadığı, geçici ve sürekli iş göremezliğe dayalı maddi zararının bulunup bulunmadığı, davacı yanın talep ettiği geçici ve sürekli göremezliğe dayalı maddi tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilip verilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda ifade edildiği üzere somut olayda trafik kazasından kaynaklı geçici ve sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemi ileri sürülmüş olup davacının sürekli iş göremezliğinin bulunmadığı, geçici iş göremezlik süresinin ise 7 gün olarak belirlendiği görülmekle davacı yanın sürekli iş göremezliğe yönelik talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Geçici iş göremezlik talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacının devlet memuru (imam) olup çalışamadığı dönemde (geçici iş göremezlik döneminde) maaşını almaya devam ettiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının ancak geçici işgöremezlik döneminde mahrum kalındığı ispat olunabilen mevcut ise ek gelirler mevcut ise bu miktara hükmedilebileceği sonucuna varılmıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/4734 esas, 2019/1208 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) Bu kapsamda tüm dosya kapsamından kaza tarihinde davacının çalışamadığı dönemde mahrum kaldığı (maaş dışında ek gelir) kazanç bulunduğunu gösterir delile rastlanılmadığı görülmüş olup bu hali ile davacının talep edebileceği herhangi bir maddi zararının tespit edilemediği anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 29,20-TL harçtan 54,40-TL’in mahsubu ile eksik kalan 25,20-TL’nin davacıdan alınıp hazine irat kaydına,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, dava miktarı itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır