Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/195 E. 2020/217 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/195
KARAR NO : 2020/217

DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 19.03.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle;.”davalının davacı şirketten 25/02/2005 tarihinde 13.464,99.-TL, 25/04/2005 tarihinde ise 7.394,55.-TL tutarında olmak üzere toplam 20.859,00.-TL lik mal alımı yapmış olduğunu. Davacının bu ticari ilişki nedeniyle gerekli faturaları davalıya göndermiş olduğunu. Davalı söz konusu faturaları süresinde iade etmeyerek kabul etmiş olduğunu. Davalı tarafından 20.859,00.-TL tutarındaki borcun ödenmediğinden beyanla neticeten 20.859,00.-TL nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, hüküm altına alınacak miktara dava tarihi itibariyle reeskont faizi yürütülmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesi” istemi ile iş bu dava açılmıştır.
Davalı vekili tarafından verilen 20.04.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davacının davasının hukuki mesnetten ve yoksun olup reddi gerektiğini. Davacının dava dilekçesinde belirttiği fatura bedelleri banka kayıtları ve ticari defterlerle sabit olup kendisine ödendiğini, iddia edilen fatura bedellerinden davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını. Davacı tarafın aynı alacaktan dolayı mükerrer tahsilat yapmak istemekte olduklarını beyanla neticeten davacının haksız davasının reddine, yargılama harç ve gideriyle ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesi” isteminde bulunmuştur.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 18.12.2012 tarihli 4 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacının ibraz ettiği ticari defterlerin sahibi lehine kesin delil vasfını haiz olmadığı, diğer yandan sunulu defterlerde davalının hesabının 26.042,92.-TL BORÇ bakiyesi verdiği. Davalının iş bu davaya 25/02/2005 tarih 826341 nolu 13.464,99.-TL. 25/04/2005 tarih 826533 nolu 7.394,55.-TL olmak üzere toplam 20.859,54.- TL.lik iki adet faturayı konu ettiği ve bu faturaların da davacı defterlerinde kayıtlı olduğu. Davacı talebinin 20.859,00.-TL olduğu. Davalının, fatura bedellerinin ödendiği yönünde itirazları var ise de, bu iddiasını ispata yarar dosyada herhangi doneye rastlanmadığı. Davacı tarafından, davalının yapmış olduğu kısmi ödemelerin, davalının önceki fatura borçlarına mahsup edilmiş olduğu tespit edilmiştir” şeklinde raporunu sunmuştur.
Yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulü karar verildiği, Davalı vekilinin vermiş olduğu 08/022013 havale tarihli temyiz dilekçesi ile dosyanın Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/06/2013 tarih 2013/4770 Esas – 2013/10542 Karar sayılı ilamı ile davacı alacaklının 2005 yılındaki ticari ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiği bu imzaların davalı çalışanlarına ait olup olmadığı üzerinde yeterince durulup sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu yönde eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi taraflar tacir olup davalı yana ticari defterlerini ibraz etmesi için verilen sürenin kesin süre olmadığı ,keza davalı vekilinin 16/10/2012 tarihli dilekçesindeki ticari defterlerinin incelenmesi için yeniden gün verilmesi talebi üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediğinden bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin … Esas ve…Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; Davacının davasının kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2015/13809 Esas ve 2015/16654 Karar sayılı 10/12/2015 tarihli bozma ilamı ile; “Dava, alım satım akdinden doğan alacak istemine ilişkin olup, ispat külfeti davacı yandadır. Hükmüne uyulan bozma ilamında da bu husus belirtilmiş ve davacı tarafın öncelikle malı teslim ettiği kanıtlanması, bilahare alacak borç miktarının tespiti içinde yeniden bilirkişi incelemesi öngörülmüştür. Bu durumda yapılacak inceleme ve araştırma için gerekli olan masrafların davacı yanca yatırılması gerekirken davalı yanca masraf yatırılmadığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, işbu dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dosya kapsamına alınan 02/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı yanın inceleme sunduğu ticari defterler ile bunlar ile uyumlu oldukları görülen muavin hesap ekstreleri üzerinde incelemeler yapıldığını, davalı yan incelemeye gelmeyip ticari defterlerini ibraz etmediğinden, davalı yan ticari defterlerinde davacı yan alacağının varlığı ve 2015 yılından devir eden bir cari hesap borcunun bulunup bulunmadığı hususlarında herhangi bir tespit ve değerlendirme yapma imkanının bulunmadığını, tanık beyanlarından taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği süre içerisinde ürünlerin davalı yan tarafından kendi imkanları ile davacı yana ait depodan teslim alındığının anlaşıldığını, ancak bu teslim şeklinde yürürlükteki mali mevzuata göre sevk irsaliyesi düzenlememesi gereken davacı yanın irsaliye düzenlenmiş olması ve irsaliyelerde araç plakası bulunmasının, ürünlerin davacı marifeti ile dışarıdan nakliyeci tutmak vasıtasıyla davalı yana teslim edilmiş olabileceğinin değerlendirildiğini, davalı yanın takibe konu fatura bedellerini ödediğini beyan ettiği dikkate alındığında fatura muhteviyatı ürünleri teslim alındığını kabul edilmesi gerektiğini, diğer yanın takibe konu fatura bedellerini ödediği yönündeki beyanları dikkate alındığında davalı yanın ödemeleri banka yolu ile yaptığı anlaşıldığından banka transfer işlemlerine ait dekontlarda ödemenin hangi faturaya ilişkin olarak yapıldığına dair bir açıklama bulunmaması halinde ödemelerin cari hesap işleyişi gereği geçmiş borçlardan mahsup edilmesi gerekeceğini, ancak davalı yanın 2015 yılından devir ettiği görülen alacak bakiyesine de itiraz etmesi, böyle bir borcu kabul etmediklerini beyan etmiş olması, Yargıtay’ın bozma ilamında, davacı yanın 2015 yılındaki ticari ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiği yönünde değerlendirme yapmış olması karşısında davalı yan ticari defterleri incelemesinden bu hususun tespit edilemeyeceğini, takdirin Mahkememize ait olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacı tarafından mahkememizde açılan işbu davanın son duruşmasında, davacı tarafın duruşmadan haberdar olduğu halde duruşmaya gelmemesi sebebiyle, HMK 150. maddesi gereğince, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karar tarihinden itibaren üç (3) aylık bir süre geçmiş olmasına rağmen, davacı tarafın davasını yenilemediği anlaşıldığından, HMK 150. maddesi gereği aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizde görülmekte olan davanın, HMK 150/5 md gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davacı tarafından yatırılan 309,80-TL harçtan 54,40-TL’in mahsubu ile arda kalan 255,40-TL’ nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 7/1. maddesine göre 3.400,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça sarf edilen 88,85-TL masrafın davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair ; tarafların yokluğunda; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyizi kabil olmak üzere yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/06/2020

Katip …

Hakim …