Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/193 E. 2019/59 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/193
KARAR NO : 2019/59

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 23/02/2016
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı … Ltd Şti’de 50,00-TL sermaye ile hak ve hisse sahibi olarak bulunduğunu, daha sonra müvekkilinin şirketteki hisselerini … isimli kişiye devir ettiğini, noter sözleşmesinin suretinin ekte olduğunu, bu devir nedeniyle müvekkilinin şirkette ortaklığı ve doğal olarak yetkisinin kalmadığını, davalılar tarafından bu devrin kayıtlara işlenip tescil ve ilanın yapılması gerektiğini, müvekkilinin hala isminin ticaret sicilde ortak olarak geçtiğini, devir sözleşmesinin şirket kayıtlarına işlenmesi için … Noterliğinin … yevmiye numarası ile ticaret sicilindeki adresine müvekkili tarafından ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarname suretinin ekte olduğunu, …. Noterliği 14/05/2013 tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarnamenin gönderildiğini, bu ihtanermenin iade edildiğini, bu devrin tescil ve ilanı için dava açtıklarını bildirmiştir.
Mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; Davacının davasının kabulüne karar verilmiş, kararın davalı … vekilinin temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı 11/11/2015 tarihli bozma ilamı ile;
“1- Dava, limited şirket hisse devrinin tespiti ile, ticaret siciline tescil ve ilanı istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 294/3 madde ve fıkrasında “Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.” aynı Yasa’nın 297/2 madde ve fıkrasında ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır. Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece salt “ tüm dosya kapsamında davalıların davacıların hisselerine devrettiklerini, gerekli işlemleri tesis ettikleri anlaşıldığından, davacıların davalarının kabulüne” ifadelerine yer verilerek karar verildiğinden işbu karar, hükümde olması gereken yasal unsurları içermediği gibi, “davacının davasının kabulüne” şeklindeki kararın infaz kabiliyeti de bulunmadığı anlaşıldığından kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, işbu dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizin 11/07/2018 tarihli 9.celsesinde temsilci …’ın beyanında; “Ben davalı … Ltd. Şti.’nin temsilcisi idim ve %95 hisseye sahiptim şirket şuan 2 yıldır faal değildir, tamamen kapandı, davcının hissselerini davalı …’e devrettiğini biliyorum, ancak şirket zaten faal olmadığından ve işlerimizde o dönem bozuk olduğundan şirket tarafından bir karar alındımı yahut bu karar karar defterine kayıt edildimi bilemiyorum, şirketin pay defteri ve karar defterinin ve davaya konu yönetim kurulu kararının şuanda defterler muhasebecide yahut bizde olabilir, şuan tam olarak defterlerin nedrde olduğunu bilmiyorum ancak onları mahkemenize var ise getirebilirim, dedi. bunun dışında davaya konu olaya ilişkin bilgim yoktur, ” şeklinde beyanda bulunduğu, beyanı okunup imza altına alındığı anlaşılmıştır.
Dava; Limited şirket hisse devrinin tespiti ile ticaret siciline tescil ve ilanı istemlerine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; davalı … Ltd. Şti.’de 50,00-TL sermaye ile hak ve hisse sahibi olarak bulunduğu, daha sonra davacının davalı şirketteki hisselerini davalı …’e devir ettiği; ancak bu devir nedeniyle davacının davalı şirkette ortaklığı ve yetkisinin kalmadığından bahisle davalılar tarafından bu devrin kayıtlara işlenip tescil ve ilan edilemesi talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce devam eden yargılama sırasında davalı şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi gereğince 07.07.2014 tarihinde sicilden re’sen terkin edildiğinin tespit edildiği, bu nedenle davacı tarafa davalı şirketin ihyası hususunda dava açmak amacıyla süre ve yetki verilmiş; ancak davacı tarafça davalı şirketin ihyası hususunda dava açılmadığı bildirilmiştir. Eldeki davanın davalı şirketteki hisse devrinin tespiti ile ticaret siciline tescil ve ilanı istemine ilişkin olduğundan davalı şirketin ihya edilmemesi sebebiyle eldeki davanın görülemeyeceği, yine davalı şirket ihya edilmeksizin taraf teşkili de sağlanamayacağından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 24,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 20,10-TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 7.maddesine göre hesaplanan 2.725,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile ilgili davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Müdürlüğünün sarf etmiş olduğu 64,50-TL masrafının davacı taraftan tahsili ile ilgili davalı tarafa iadesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/01/2019

Katip …

Hakim …