Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/176 E. 2019/1168 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/176 Esas
KARAR NO : 2019/1168
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2016
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … San,Tic.Ltd. Şti. arasında 10.09.2015 tarihli protokol yapılarak müvekkile teslim edilecek mallar karşılığında 08. 10.2015 tarihli 120.000, 00 TL tutarlı … Sitesi Şubesi … no.lu hesaba havaleli … no.lu çek, 10/11/2015 tarihli 90.000,00 TL … Şubesi … no.lu hesaba havaleli … nolu çek, 25.11.2015 tarihli 90.000,00 TL … Sitesi Şubesi … no.lu hesaba havaleli … nolu çek verildiğini, Protokolde çeklerin … San.ve Tic.Ltd.Şti’nin … Dış Ticaret Ltd.Şti..ne 2015 yılı içinde peyder pey teslim edilecek ticari mallara karşı teminat olarak verildiğini ve mal tesliminde aksaklık olması durumunda, teslim edilen mal miktarı dışındaki bedelsiz kalan çekin karşılığı olan mallar teslim edilene kadar ciro edilemeyeceği gibi tahsil edilemeyeceğini kabul ettiğini, ancak protokole konu mallar şirketin mali durumunun bozulması nedeniyle …söz verdiği malları teslim edemediğini ve çeklerin bedelsiz kaldığını, 31.10.2015 tarihli protokolle davalı … San.ve Tic. Ltd. Şti. söz konusu 3 adet çeki, kullandıkları kredilerin teminatı olarak … Bankası, … Bankası ve …’a verdiğini, bankalar ile kredi borçları yapılandırma sürecince olduğunu, kredi borcunun protokol ile yapılandırmasını takiben çekleri bankadan alarak müvekkilim şirkete teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, …müvekkiline söz verdiği malları teslim etmediğinden çekler bedelsiz kaldığınıf ancak çeklerin iade edilmediğini, Dava konusu 10/11/2015 tarihli 90.000,00 TL tutarlı … Sitesi Şubesi … nolu hesaba havaleli … nolu çek davalı … Bankası A.Ş ‘ye Kredi borcunun teminatı olarak verildiğini, Davalı … Bankası, dava konusu çeki kredi borcunun teminatı olarak yani rehin cirosu ile aldığını, teminat olarak verilmiş olan çek kambiyo senedi vasfında olmadığını, ve onu elinde bulunduran davalı banka da yetkili hamil olmadığını, çeklerin bankaya rehin teminat cirosu ile devredilmesi yasaya aykırı olduğunu, rehin teminat cirosunun bir hükmü olmadığından çeki elinde bulunduran davalı banka meşru hamil olmadığını, davalı bankanın çeki verdiği krediye teminat olarak yani rehin amacıyla ciro aldığının şüphesiz olduğunu, çekte rehin cirosunun batıl olduğunu, banka çekin yetkili hamili olamayacağından taraflarından alacağı talep hakkı da olmadığını, delil listesi ekinde ibraz edilen protokollerden açıkça davaya konu çekin davalı bankaya teminat olarak verildiği ve siparişlerin zamanında teslim edilememesi yüzünden bedelsiz kaldığı anlaşıldığını, Yargıtay’ın Yerleşik İçtihatlarına göre davalı banka yetkili hamil olmadığını, Çekte Rehin cirosunun batıl olduğunu, müvekkili şirketin, halen aktif olarak ticaret yapan orta ölçekli bir şirket olduğunu, karşılığında sipariş ettiği malları teslim alamaması nedeniyle bedelsiz kalan çekleri ödemek zorunda kaldığı takdirde tamiri imkansız zararlar ortaya çıkacağını, müvekkilin 90.000,00 TL borçlu bulunmadığının tespitine, dava konusu çekin tarafımıza iadesine, dava konusu çekin iadesine, yatırılacak teminat mukabilinde çekin tahsilinin, icra takibine konu edilmesinin, 3. kişilere devir, temlik ve cirosunun önlenmesi zımnında ihtiyatı tedbir kararı verilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yetkili hamil olup, dava konusu çekin kambiyo senedi vasfında olduğunu, dava konusu çek incelendiğinde çekte gerekli unsurların tamamının bulunduğu ve çekin kambiyo senedi vasfının taşıdığını görüleceğini, Çekin müvekkili tarafından teminat/rehin amacıyla ciro alınmamış , temlik cirosuyla temlik alınmış olduğunu, müvekkili ile diğer davalı arasında kredi sözleşmesi olup, kredi borcuna mahsuben müvekkiline ciro ve temlik edildiğini, çekin müvekkili tarafından takibe konulmuş ve davacı tarafça açılan takibin iptali davasının reddedilmiş olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli 3.kşi konumunda olup mücerretlik ilkesi uyarınca davacının beyan ve iddialarına bağlı olmadığını, bildirerek davacının tedbir talebinin reddi, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; bedelsizlik iddiasına dayalı çeke yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından davacı şirket ile davalı … şirketi arasında düzenlenen 31/ 10/ 2015 tarihli ek protokolün dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Davalı … şirketine ait sicil kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … tarafından hazırlanan 06/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Davacı tarafından 2015 yılı ticari defterlerinin 6102 SY 64.md.sinin 3. fıkrası son cümlesi kapsamında 06 Haziran 2013 Tarihli Resmi Gazete Sayı 28669 ile yapılan değişikliğin 15/a md.si kapsamında tasdiklerinin süresi içersinde yapıldığı, davacı şirketin, 2018 yılında E.DEFTER uygulamasında olduğu, T.C. Maliye Bakanlığının (1) Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre; Gerçek ve Tüzel kişiler için “Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin ilk ayının beratının alınması açılış onayı, son ayının beratının alınması ise kapanış onayı yerine geçecektir.” hükmünün bulunduğunu, berat yükleme süresi, ilgili olduğu ayın takip eden üçüncü ayın son gününe kadar olduğundan, bu süreler içerisinde yapılan hesap döneminin ilk ayına ait berat yüklemeleri açılış onayı yerine geçeceğini, aynı tebliğe göre, Gerçek ve Tüzel kişiler için “Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin son ayının beratının alınması kapanış onayı yerine geçecektir.” hükmünün bulunduğunu, Buna göre şirketin 2018 yıllına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde yaptırılmış olduğu ve usulüne uygun tutulduğunun görüldüğünü, … hesabında 2014 yılından devreden 30 0.000-TL borç tutarı ile birlikte 04.02.2015 tarihinde davalının tanzim ettiği 300.000,06 TL tutarında faturasının … Alacağı ve aynı tarihli davacının tanzim ettiği 427.140,00 TL’lik faturasının … borcu olarak kayıtlara alındığı, 08.05.2015 tarihinde 90.000 TL ve 120.000 TL’lik çek iade ve aynı tarihli 90.000 TL ve 120.000 TL tutarlı çek veriliş kayıtlarının kayıtlandığı, 28.05.2015 tarihinde …’dan iade edilen 90.000 TL tutarlı çekin alacak kaydı girildiği ve davaya konu 90.000-TL tutarlı çekin borç kaydı girildiği, 31.12.2 015 tarihinde … hesaptan virman edilen 426.919,50 -TL tutarın ve 220,44 TL tutarın alacak kaydı girilmesi neticesinde hesapta borç alacak tutarı olmadığının, davacı tarafından … hesapta …’dan alındığı görülen 426.919,50-TL tutarındaki, vadeli çeklerin …borcu olarak kayıtlandığını, davacı tarafın kayıtlarında çek ile ilgili yukarıdaki tespitler yapılmıştır, yine davacının kayıtlarında davalı …ile ilgili ticari ilişkiye dair diğer kayıtlar ile birlikte …’ya en son iade kaydı yapılan …’nın ödeme aracı olarak verdiği ödenmeyen çeklerin iadesi neticesinde davaya konu çekin de aralarında bulunduğu anlaşılan 426.919,50 TL tutar alacaklı hale gelmiş olduğunu, taraflar arasında diğer bir ifade ile davacı ile davalılardan … arasında davaya konu çekin de aralarında bulunduğu 300.000,00- TL karşılığında malların teslim edilemediği ve … tarafından bu çeklerin iade edilmesinin 31.12.2015 tarihine kadar kararlaştırıldığı 31,10.2015 tarihli protokol sunmuş olup, kayıtlar ve protokol kapsamında ve davalının da aksine ticari kayıtlarını sunmaması kapsamında, davacının davalılardan … şirketine borçlu olmadığı sonucuna varıldığına, diğer davalı … ile ilgili sunulan kayıtlarda ve çekin fotokopisinde …’ün davalı … ile yapmış olduğu kredi sözleşmesinin bulunduğu, çekin de bankaya temlik cirosu ile verildiği çek fotokopisi üzerinde mevcut olup, çekin fotokopisinde rehin cirosu veyahut teminat çeki olarak verildiğine dair kayıt surette görülememiş olup bu hususunu takdir ve değerlendirmesinin mahkemede olduğu görüldüğünü, dosya, davacı tarafa ait sunulan kayıtlar, sunulan deliller üzerinde yapılan incelemelerde tespit edilen hususların aksine davalı … tarafından aksi kayıt sunulmamış olmakla davacının davaya konu çekten dolayı davalılardan …’ye borçlu olmadığı, diğer davalı … Bankasının sunmuş olduğu …ile yapmış olduğu Kredi Sözleşmesi kapsamında çekin alındığına ilişkin sunulanların hukuki tavsifinin takdirinin mahkemede olduğunun…” mütalaa edildiği görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davalı hamil/ banka tarafından davacı/ keşideci şirket aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak 10/11/2015 tarihli 90.000-TL bedelli çekin bedelsiz olduğu iddiasının davalı/ lehtar … şirketi ile davalı bankaya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği, davacı yanın bedelsizlik ve rehin cirosu iddialarına dayalı menfi tespit istemine cevaz verilip verilemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın niteliği gereğince öncelikle menfi tespit istemine konu çek kapsamında davada ispat yükü üzerinde inceleme yapılmıştır. Bilindiği üzere kambiyo senedi niteliğinde olan çek, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahhüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkini ifade etmektedir. Menfi tespit davalarında ise kural olarak; hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü hak iddia eden davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Ancak, borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş; ancak, bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu, ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 17/12/2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12/10/2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04/12/2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14/05/2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamları). Bu durumda, davacı bu iddiasını HMK. 200. maddesi uyarınca, senet ile aynı nitelikteki yazılı delliler ile ispatlanmalıdır. Çek, bir ödeme vasıtası olup bedelsizlik iddasına dayalı menfi tespit davasında bunun aksini iddia eden davacının, çekin bedelsiz kaldığı iddiasını yazılı belge ile ispatlaması gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD.’nin 18/06/2015 tarihli, 2014/15921 E. 2015/9050 K.)
Anılı açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu olan çek bir ödeme vasıtası olmakla mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekmektedir. Hal böyle olunca, bu karinenin aksini yani çekin verilip karşılığında mal alınmadığı iddiasını yazılı delille ispatla yükümlü olan taraf davacıdır. Yargılamaya konu somut olayda ise davacı taraf davaya konu çeke karşılık taahhüt edilen mal tesliminin yapılmadığı hususlarını hüküm altına alan 31/10/2015 tarihli ek protokolü dosyaya ibraz etmiş olup anılı protokolün davalı … şirketine isticvap mahiyetinde tebliğ edildiği, duruşmaya katılan şirket yetkilisi olduğunu beyan eden şahsın protokol içeriğini doğruladığı, davalı şirketin sicil kayıtlarının tetkikinde … ‘nun yetkili olduğu anlaşılmakla bu kez isticvap davetiyesinin anılı şirket yetkilisine isticvap mahiyetinde tebliğ edildiği, ancak; davalı şirket yetkilisinin isticvap edileceği duruşmada hazır bulunmadığı görülmüştür. HMK’nın 171/2 maddesi gereğince ek protokol ve içerikleri bu nedenle davalı tarafça kabul edilmiş sayılmıştır. Bu kapsamda davaya konu çekin bedelsiz olduğunu kayıt altına alan davalı yanca imzalı ek protokol kapsamında davacının bedelsizlik iddiasının davalı / çek lehtarı … şirketine karşı isticvap sureti ile sübut bulduğu ve bedelsiz kalan çek yönünden davacının davalı lehtar … şirketine karşı menfi tespit isteminin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu aşamadan sonra bedelsiz kalan çekin iktisabında keşideci ile lehtar arasındaki şahsi definin hamil olan davalı bankaya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında değerlendirme yapılmış olup işbu şahsi definin yalnızca senedin lehdarına karşı ileri sürülebileceği, bunun tek istisnasının ise TTK’nın 687. maddesinde belirtilen bile bile borçlu zararına senedi iktisap halinin olduğu, borçlunun zararına hareket edildiğinin bilinmesinin ise kendi başına yetmeyeceği, aynı zamanda borçlunun zararına kasten hareket edildiğinin ispat edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bununla birlikte somut olayda, dava konusu çekin üzerinde rehin veya teminat vasfına ilişkin herhangi bir kaydın bulunmaması ile birlikte davalı bankaya davalı lehtarın kredi borcundan dolayı teminat amacıyla verildiği ileri sürülmüş ve çek tevdi bordosunun ibraz edilemediği görülmüş ise de davalı bankanın çeki teminat olarak alması ihtimalinde dahi bu durumun davalı bankanın çekin bedelsizliğini bildiğini ve davacı keşidecinin zararına hareket ettiğini göstermeyeceği sonucuna varılmıştır. (Emsal ilam: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/3952 esas, 2016/9319 karar sayılı ilamı) Dolayısıyla davacı, davalı bankanın kötüniyetini kanıtlamadıkça, bedelsizlik iddiası ile davalı bankaya karşı talepte bulunamayacak olup huzurdaki davada davalı bankanın bile bile borçlu zararına çeki iktisap ettiği hususunun yemin deliline de dayanılmayan dava kapsamında ispatlanamadığı anlaşılmakla; davanın kısmen kabulü ile, davalı … bankası yönünden açılan davanın reddine, davalı … şirketi yönünden davanın kabulü ile, davaya konu … Şubesi’ne ait 10/11/2015 tarihli 90.000,00-TL bedelli çek yönünden davacının davalı … şirketine borçlu olmadığının tespitine, davalı banka aleyhine açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
A- Davalı … bankası yönünden açılan davanın REDDİNE,
B- Davalı … şirketi yönünden davanın KABULÜ ile,
Davaya konu … Şubesi’ne ait 10/11/2015 tarihli 90.000,00-TL bedelli çek yönünden davacının davalı … şirketine borçlu olmadığının tespitine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 6.147,9 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 1.536,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.610,92 TL harcının davalı … Şirketinden tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan 781,9 TL yargılama giderinin davalı … Şirketinden alınıp davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.950 TL vekalet ücretinin davalı … Şirketinden alınıp davacıya ödenmesine,
5-Davalı … Bankası kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.950 TL vekalet ücretinin davacıdan davalı … Bankası’na ödenmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 29,20 başvurma harcı ve peşin yatırılan 1.536,98 TL karar ve ilam harcının toplam 1.566,18-TL harcın davalı … Şirketinden alınıp davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı banka vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır