Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/15 E. 2018/460 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/15
KARAR NO : 2018/460
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 04/06/2010
KARAR TARİHİ: 22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … A.Ş vekili tarafından verilen 04/06/2014 tarihli dilekçede özetle; Davalı … Grup A,Ş ile 04.01.2007 tarihinde işletme sözleşmesi akdedildiğini, Sözleşmenin konusunun, … İli, … ilçesi, …. köyü, …. mevkii, … pafta, .. ada ve 3 parselde kayıtlı taşınmazda bulunan akaryakıt istasyonunun işletilmesinin olduğunu, Sözleşmenin 04.01.2012 tarihine kadar geçerli olacak şekilde düzenlendiğini, Davalı tarafın haksız olarak sözleşmeyi 20.04.2010 tarihinde fesh ettiğini, Davalı şirketin haksız fesh nedeni ile sözleşmenin devam edeceği 04.01.2012 tarihine kadar elde edeceği kardan yoksun kaldığı, ayrıca haksız fesih nedeni ile Davalı şirketin, davacı şirkete cezai şart ödemek ile yükümlü olduğunu belirtmiş, dilekçede etraflı bir şekilde açıklamalarda bulunmak suretiyle, sonuç olarak; 20.000-TL yoksun kalınan kar ile 50.000-USD cezai şart bedelinin davalı şirketten tahsili, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Grup A.Ş. tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonuna ilişkin olarak 04.01.2007 tarihinde İŞLETME SÖZLEŞMESİNİN akdedildiği hususunun doğru olduğunu, Ancak sözleşme süresinin 5 yıl değil 1’er yıllık olduğunu, Bir yıl dolmadan bir ay evvelden haber verilerek sözleşme fesh edilmemesi halinde sözleşmenin kendiliğinden bir yıl uzayacağını, Rekabet Kurulunun 2003/3 ve 2007/2 sayılı Rekabet Kurulu Tebliğleri ile değişik dikey anlatmalara ilişkin grup muafiyeti tebliğinin 5, maddesinin a fıkrası ile 18.09.2003 tarih ve 25233 saydı resmi gazetede yayımlanan geçici maddesi gereğince işletme sözleşmesinin 18.09.2010 tarihinde sona ereceğini, Sözleşmenin davalı şirket tarafından haklı ve yerinde bir şekilde fesih edildiğini, Davalı şirketin, davacı şirketten 17.215,59 TL alacaklı olduğunu, Davalı şirketin … satışına başladığı tarihte davacı şirketin mal vermeyi kestiğini belirmiş, dilekçede etraflı bir şekilde açıklamalarda bulunmak suretiyle, sonuç olarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin (Kapatılan …. Asliye Ticaret Mahkemesi) … Esas ve … Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı 25/06/2015 tarihli bozma ilamı ile;
“Taraflar arasındaki sözleşmede, davacının bayisi olan davalıya vadeli ya da peşin satış konusunda tercih hakkı bulunmaktadır. Davalı tarafından gönderilen 13.04.2010 tarihli ihtarname içeriğinden davacı şirkete borçlu olduğu ve davacı şirketin de bu alacağı nedeniyle seçimlik hakkını kullanarak davalıya peşin ödeme halinde mal vereceğini bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının mal vermesi için davalının peşin ödeme yapması ve davacı satıcıyı mal vermeme yönünde temerrüde düşürmesi gereklidir. Somut olayda, davacının bu yönde temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davalının tek yanlı olarak akdi feshetmesi haksız olup, davacının dava konusu yaptığı talepleri irdelenerek bir karar verilmek gerekirken, delil takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, işbu dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dosya kapsamına alınan 27/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasındaki işletme sözleşmesi 26.maddesine b bendine göre işletme sözleşmesini feshetmesi sözleşme hükümlerine aykırı olduğu ve bundan dolayı bu sözleşme şartlarına göre davalının 50.000-USD cezai şart ödemesi gerektiği, davalı sözleşmenin 26.maddesi c bendine ve Yargıtay kararına göre davalı işletme sözleşmesini süresinden evvel fesh ettiğinden sözleşme yürürlükte olsa idi davacının elde edeceği gelirler hesaplanarak davacının uğradığı zarar ve kar kaybı hesaplanıp davacıya ödenmesi gerektiğini, sözleşmenin sona erme tarihi: 21/04/2010, sözleşmeye göre sona erme tarihi: 04/01/2012, gün sayısı 591 gün, davaya konu olayın vuku olduğu 21/04/2010-04/01/2012 tarihleri kapsayan dönemde davacının uğradığı kar kaybının hesaplanması için davalı şirketin dava konusu olan geçmiş en az 2-3 yıllık net satışlarının ve satışlara uygulanan net kar oranının bilinmesi gerektiğini, dava dosyasında yukarıda belirtilen dönemlere ilişkin ve o dönemi kıyas yolu ile hesaplayabilecek satış ve kar oranları dava dosyasında mevcut olmadığını, bu bilgiler ilgili taraflardan Mahkememiz tarafından talep edilip dava dosyasına intikal ettirildikten sonra tekrardan gerekli hesaplamalar yapılıp Mahkememize sunulacağını mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 10/07/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davalı ve davacı tarafların ticari defterlerinin yerinde incelenmediği, heyetçe e-posta yoluyla verilen bilgilerin dosyada sunulduğu ve takdiri delil sayılabileceğini, daha önce davalı taraf için yerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu düzenlendiğini, davalı … Grup Petrol Ür. Nak. İnş. San ve Tic. AŞ’nin davacıdan 18.111,15-TL cari hesap alacağı bulunduğunu, davacının davalı şirketin feshinden dolayı sözleşme süresi sonuna kadar hesaplandığı takdirde kar kaybının 345,51-TL olarak hesaplandığını, davacının davalı şirketine ait boş çekleri hala iade etmediğini, davalı şirketin akaryakıt istasyonunun sözleşme süresinde her yıl zarar ettiği 2009 yılı geçmiş yıl zararının 226.802,34-TL olduğunu, ayrıca işbu dava konusu olaydan dolayı talep ettiği malı zamanında alamamaktan 36.866,36-TL daha faaliyet zararı ettiğini, rapor içerisinde açıklanan açıklamalar kapsamında, davalının davacı şirket ile aralarındaki sözleşmeyi haklı sebeple ve usulüne uygun olarak feshettiğinin, haklı olup olmadığı konusundaki takdirin Mahkememize ait olduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 11/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafların ticari defterlerinin yerinde incelendiği, davacı taraf lehine delil yeteneğine sahip olduğunu, daha önce davalı taraf için yerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu düzenlendiğini, davalı şirketinin davacı şirketten 18.111,15-TL cari hesap alacağı bulunduğunu, birbirlerinin faturalarını muhasebe kayıtlarına yansıtmadıklarını, davacı şirketin davalı şirketin feshinden dolayı sözleşme süresi sonuna kadar hesaplandığı takdirde Kurumlar vergisi beyannamesindeki net kar üzerinden hesaplanarak net kar kaybının 345,51-TL olarak hesaplandığını, davacı şirketin davalı şirketine ait boş çekleri hala iade etmediğini, davalı şirketin akaryakıt istasyonunun sözleşme süresinde her yıl zarar ettiği 2009 yılı geçmiş yıl zararının 226.802,34-TL olduğunu, ayrıca işbu dava konusu olaydan dolayı talep ettiği malı zamanında alamamaktan 36.866,36-TL daha faaliyet zararı ettiğini, Yargıtay …. Hukuk Dairesi Başkanlığının … karar ilamında; “Davacının mal vermesi için davalının peşin ödeme yapması ve davacı satıcıyı temerrüde düşürmesi gereklidir. Somut olayda, davacının bu yönde temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davalının tek yanlı olarak akdi feshetmesi haksız olup, davacının dava konusu yaptığı talepleri irdelenerek bir karar verilmek gerekirken, delil takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir..” denilmektedir. Ancak davalı şirketin bu konuda başkaca delil veya delil yerine geçecek belgeler sunamadığını, rapor içerisinde açıklanan tüm açıklamalar kapsamında; davalı şirketinin davacı ile aralarındaki sözleşmeyi haklı sebeple ve usulüne uygun olarak feshedip feshetmediğinin haklı olup olmadığı cezai şarta uygun koşullar oluşup oluşmadığı ve miktarı, konusundaki takdirin Mahkememize ait olduğunu mütalaa etmiştir.
Dava, davalı tarafın akdi haksız nedenle feshetmesinden dolayı uğranılan kar kaybı ve sözleşmeden doğan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, Yargıtay bozma ilamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında 04.01.2007 tarihinde akaryakıt işletme sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede 5 yıllık süre öngörüldüğünü, ancak davalının haksız olarak süresinden önce 20.04.2010 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, davalının haksız feshi nedeni ile davacı şirketin kar yoksunluğunun oluştuğunu, ayrıca haksız fesih nedeni ile davalı şirketin cezai şart ödemesi gerektiğini belirterek, şimdilik 20.000,00-TL yoksun kalınan karın dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile, 50.000,00-USD cezai şart bedelinin ise dava tarihinden itibaren 3094 sayılı yasanın 4/a bendi uyarınca uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında akaryakıt işletme sözleşmesi bulunduğunu; ancak sözleşmenin birer yıllık süreler içerdiğini, bir yıl dolmadan bir ay önce haber vermek sureti ile sözleşmeyi fesih imkanı bulunduğunu, davalı şirketin davacıdan alacaklı olduğunu, feshin de haklı olduğunu, davalı şirketin … satışına başladığı tarihte davacının mal vermeyi kestiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmede, davacının bayisi olan davalıya vadeli ya da peşin satış konusunda tercih hakkı bulunmaktadır. Davalı tarafından gönderilen 13.04.2010 tarihli ihtarname içeriğinden davacı şirkete borçlu olduğu ve davacı şirketin de bu alacağı nedeniyle seçimlik hakkını kullanarak davalıya peşin ödeme halinde mal vereceğini bildirdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle; davacının mal vermesi için davalının peşin ödeme yapması ve davacı satıcıyı mal vermeme yönünde temerrüde düşürmesi gereklidir. Somut olayda; davacının bu yönde temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamamıştır. Anlatılan nedenlerle, davalının tek yanlı olarak akdi feshetmesinin haksız olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 11.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; Davacı şirketin, davalının sözleşmeyi feshinden dolayı sözleşme süresi sonuna kadar yapılan hesaplama gereğince Kurumlar Vergisi Beyannamesindeki net kar üzerinden hesaplanan net kar kaybının 345,51-TL olarak belirlendiği, davalının tek yanlı olarak akdi feshetmesinin haksız olduğu anlaşıldığından belirlenen kar mahrumiyeti alacağına hak kazandığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 26.I. maddesine istinaden davacının davalının sözleşme hükümlerinin herhangi birine uymaması halinde sözleşmede uyulmayan her husus için 50.000,00 USD cezai şart talep edebileceğini kararlaştırıldığı, sözleşmeyle kararlaştırılan cezai şartın BK 161/son maddesi gereğince tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile birlikte borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışı ölçü alınarak hak ve menfaat kuralları gereğince cezai şartın tenkisinin uygun olacağı anlaşıldığından davacının cezai şart alacağının kısmen kabulü ile 5.000 USD ceza-i şart alacağının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek USD cinsi devlet bankalarının 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden TBK’nın 83/ son maddesi kapsamında davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin TBK’nın 161/son maddesi gereğince tenkis nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin davanın kısmen kabulüyle kısmen reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİNE,
345,51TL kar mahrumiyeti alacağı ile her nekadar 50.000,00USD cezai şart belirlenmiş isede bu miktar cezai şartın davalı tarafın ekonomik mahfiyetine sebep olacağından takdiren 9/10 oranında cezai şartta indirime gidilerek 5.000,00USD cezai şartın, kar mahrumiyeti alacağı yönünden dava tarihi olan 04/06/2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi, cezai şart alacağı yönünden dava tarihi olan 04/06/2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/Abendi gereğince kamu bankalarının 1 yıllık USD bazlı döviz alacağına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 563,30-TL ilam harcından peşin alınan 1.465,35-TL’nin mahsubu ile bakiye 902,10-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.465,35-TL peşin harç ve 17,15-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.482,50-TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.358,50-TL (her ne kadar 45.000-USD cezai şart red edilmiş ise de, Mahkememizce takdiren tenkis edildiğinden, vekalet ücreti red edilen 19.654,50-TL kar mahrumiyeti üzerinden hesaplanmak üzere) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 4.605,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 916,40-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına; artan 3.688,60-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyizi kabil olmak üzere yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/05/2018

Katip Hakim