Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1281 E. 2018/829 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO:2016/1281
KARAR NO:2018/829

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ :27/12/2016
KARAR TARİHİ:25/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarih ve 13-12/198-100 sayılı nihai kararı ile aralarında davalı Bankanın’da olduğu 12 Bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında RKHK’nun 4. md. ihlal ettiklerine karar verildiğini, her banka için farklı miktarlarda para cezası verildiğini, işbu tazminat davasının ihlal dönemi olan; 21.07.2007-22.09.2011 tarihleri arasında müvekkili şirketin kullanmış olduğu, ticari/araç vs. nakit ihtiyaçları için davalı bankadan kredi kullanmış olması ve söz konusu ihlal nedeniyle serbest rekabet ortamında ödeyeceğinden daha yüksek faizler ödemek zorunda kalarak zarara uğraması nedeniyle açıldığını, rekabet hukukunda özel hukuk yaptırımları ve tazminat sorumluluğu olduğunu (BK. m.41/2 ve yeni TBK m.49), RKHK 57. md. göre; “…Kanuna aykırı eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engelleyen, bozan yada kısıtlayan kimseler, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburlardır .Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmışsa bunlarda zarardan müteselsilen sorumludur.” Tazminat sorumluluğu için , hukuka aykırılık, zarar ve illiyet bağı şartlarının olduğunu, davalının eyleminin hukuka aykırı olduğunu, Rekabet Kurulu’nun dava konusu olayda, 12 bankanın 21.08.2007-24.10.2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi katı hizmetleri bakımından fiyat tespit etmek suretiyle RKHK 4. md. mal ettiklerini tespit ettiğini, dolayısıyla RKHK 57. md. aradığı ilk şart olan teşebbüslerin RKHK’ya aykırı davranışlar içinde bulunması durumu, Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarih ve 13-12/198-100 sayılı kararı ile açık biçimde ortaya konulmuş ve 12 teşebbüsün yaklaşık 4 yıl gibi süre içinde RKHK 4. md. ihlal ettiğin tespit ettiğini, rekabetin kısıtlanması nedeniyle maddi zarar oluştuğunu, 21.08.2007-24.10.2011 tarihleri arasına denk gelen dönemde müvekkili tarafından davalı bankadan krediler kullanıldığını, bankalar arasında rekabeti kısıtlayıcı anlaşma olmasaydı, ödenecek toplam faiz tutarının daha az olacağını, RKHK m. 58/11 rekabetin ihlali nedeniyle oluşan zararın ihlali gerçekleştiren tarafların anlaşması, yada ağır ihlalden kaynaklanması halinde, hakimin zarar görenlerin talebi üzerine uğranılan maddi zararın 3 katı tutarında tazminata hükmedebileceğinin düzenlediğini, davalının hukuka aykırı eyleminin zarara sebebiyet verdiğini, hukuka aykırı eylemle zarar arasında illiyet bağı olduğunu, davalının hukuka aykırı eylemde bulunması kusur şartının oluşturduğunu iddia ederek: maddi tazminata ilişkin işbu davanın kabulüne, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı tutularak, Rekabet Kurulu kararına konu ihlal olmasa idi, müvekkilin daha az ödeyeceği tahmin edilen kredi faiz oranının ve Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı nihai kararı ile idari para cezasına konu olan ve aralarında davalının da bulunduğu kartel nedeniyle müvekkili aleyhine uygulanan yüksek kredi faiz oranın nedeniyle oluşan tahmini 500.- TL zararın gerçek miktarının hesaplanması ve RKHK’mn 58. md. uyarınca bu zararın 3 katı tutarındaki TL’nın, zarar tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı tarafından tazmini ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak yapılan Rekabet Kurulu Kararının 15.07.2013 tarihinde, … adresli resmi internet sitesinde ilan edildiğini, bu ilanın tüm kamuoyuna yapılan bir bilgilendirme niteliğinde olup, işbu karar aynı zamanda tüm yazılı ve görsel basında, sosyal medyada geniş yer bulduğunu, davacının da huzurdaki davanın açılmasını sağlayacak derecede tüm bilgiler (zarara ve faile) 15.07.2013 tarihinde vakıf olduğunun aşikar olduğunu, dolayısıyla söz konusu tazminat talebi 15.07.2015 tarihinde zamanaşımına uğradığını, dava konusu Rekabet Kurulu kararında ticari kredilerin soruşturma kapsamı dışında bırakıldığını, bu nedenle davacının herhangi bir tazminat talep etmesi mümkün olmadığı gibi, tazminat talep koşullarının da oluşmadığını, doktrinde kabul edildiği üzere rekabet hukuku ihlallerinden doğan tazminat davalarının haksız fiil esasına dayalı bir tazminat sorumluluğu olduğunu, bu nedenle haksız fiilin dört unsuru olan hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı şartlarının gerçekleşip, gerçekleşmediğinin ispat edilmesi gerektiğini, davacının kullanmış olduğu tüm krediler “ticari krediler” olup, Rekabet Kurulu Kararından da anlaşıldığı üzere, ticari kredilerin de soruşturması kapsamı dışında olduğunu, bu nedenle hukuka aykırı bir filden bahsedilemeyeceğini, bu nedenle ticari krediler açısından rekabetin ihlal edildiği iddiasıyla zarar talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, öncelikle Rekabet Kurulu tarafından davacının kullanmış olduğu ticari krediler yönünden bir ihlal tespit edilmemiş olduğundan, iddia olunduğu şekilde bir eylemden bahsedilmeyeceğinden uygun illiyet bağının da bulunmadığının aşikar olduğunu, sonuç olarak; dava konusu ticari kredi Rekabet Kurulu soruşturması kapsamında olmadığından, ayrıca davacının tazminat talebinin koşullarının da oluşmadığı da açık olduğundan, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememizce banka kayıtları ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda bankacı bilirkişi Zeynal Yanmış, Sait Bilgiç ve rekabet uzmanı Tamer Pekdinçer marifeti ile inceleme icra edilerek konuya ilişkin 02/07/2018 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
”Tarafımıza tevdi edilen dava dosyası incelendiğinde, huzurdaki ihtilafın huzurdaki davaya konu ihtilafın, davalının eyleminin 4054 sayılı RKHK m. 57 bağlamında tazminat sorumluluğu doğurup doğurmadığı noktasında toplandığı görülmektedir.
4054 sayılı RKHK’nun “Tazminat Hakkı” başlıklı 57 maddesi “Her kim bu kanuna aykırı olan eylem karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise; bunlar zarardan müteselsilen sorumludur.” hükmünü amirdir. Haksız fiil niteliğinde olan bu sorumluluğun doğabilmesi için ise haksız fiile ilişkin unsurların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu ise “hukuka aykın bir fiil”, “kusur”, “zarar” ve “illiyet bağı” unsurlarını gerekli kılmaktadır. Bu hükmün aradığı hukuka aykırılık hallerinden biri ise dava konusu somut ihtilaf bağlamında RKHK m. 4 hükmüdür. Dava konusu ihtilaf açısından belirleyici olan ise davalının RKHK m. 4 hükmünü ihlal edip etmediğidir.
Bu noktada değerlendirmenin, yukarıda yapılan teknik ve mali inceleme ve tespitler ışığında ve bu tespitlerin çizdiği sınırlar dahilinde yapılması gerekir. Rekabet Kurulu, davalının da aralarında bulunduğu 12 banka hakkında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde olduklarını tespit ederek 08.03.2013 tarihli ve 13- 13/198-100 sayılı karan ile, davalının da aralannda bulunduğu bankaların RKHK m. 4 hükmünü ihlal ettiği sonucuna varmıştır. Ancak yukanda yer verilen mali incelemede, dava konusu krediler alanında davalı bankanın hukuka aykın bir eyleminin olmadığı, yani dava konusu krediler açısından I davalı bankanın rekabeti kısıtlayan kartele katılmadığı ve RKHK m. 4 hükmünü ihlal etmediği tespiti yapılmıştır. Bu durumda, RKHK m. 57 vd hükümlerinde düzenlenen haksız fiil esasına dayalı sorumluluğun ilk koşulu olan hukuka aykırı bir eylem [ koşulunun dava konusu ihtilafta bulunmadığı sonucuna varmak gerekmektedir. Takdiri tamamen sayın mahkemenize aittir.
Davalı bankanın davacı şirkete adet toplam 152.500.- TL tutarında bireysel/ihtiyaç kredisi/ taksitli ticari kredi ve taşıt kredisi; 6 adet toplam 432.000.- TL tutarında BCH kredisi kullandırdığı, Rekabet Kurulu inceleme dönemi olan 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığından sonra ise 2 adet toplam 200.000.- TL tutannda nakdi kredi kullandırdığı, bu kredilerden 6 adet toplam 432.000.- TL tutarında BCH kredisi ile (kredi kullandıran faiz oranlan CD içeriğinde mevcut değildir) 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığından sonra kullandırılan 2 adet toplam 200.000.- TL tutarında nakdi kredinin huzurdaki davanın konusuna girmediğinin tespit edildiği, davalı bankaca davacı şirkete kullandırılan ihtiyaç ve taşıt kredisi faiz oranlarının Rekabet Kurulu Kararının 42. sayfasında davalı bankaca ilan edilen kredi faiz oranlarının altında bulunduğu, uygulamada ticari/kurumsal şirketlerin bankalarla pazarlık yapma gücü bulunduğu, bankalar, şirketlerden kredi dışında elde edebileceği yan gelirleri (maaş ödemesi, vadesi mevduat temini, sigorta muhtelif bankacılık işlemleri vb) dikkate alarak, ticari şirketlere daha düşük faiz oranından kredi kullandırabilmekte olduğu, bu teknik ve mali incelemelere göre dava konusu ihtilafta davalı bankanın RKHK m. 4’e aykırı bir eyleminin tespit edilemediği ve RKHK m. 57 vd hükümlerinde düzenlenen sorumluluğun ilk koşulu olan “hukuka aykırı bir fiil” koşulunun, yani kartel oluşturmak suretiyle rekabeti kısıtlama/sınırlama eyleminin gerçekleşmediği sonucuna varılması gerektiği, bir an için davalı bankanın dava konusu kredilerde kartele katıldığı ve dolayısıyla RKHK m. 4 hükmünü ihlal ettiği düşünülse bile, yukarıda yapılan mali tespitlere göre, davacı piyasa koşullarından daha düşük faiz oranlarıyla krediler aldığı sonucuna varılmakla bu şartlar altında, davacının faiz oranları bağlamında bir zarar görmediği sonucunu çıkarmak gerekecektir. Dolayısıyla, , davalı bankanın hukuka aykırı bir eylemi olmadığı, olsa bile bu eylemden davacının bir zarar görmediği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Davalı bankanın kullandırdığı ticari ihtiyaç ve taşıt kredilerinin Rekabet Kurulu Kararı dahilinde değerlendirilmesinin kabulü halinde ise, davalı bankanın 02.11.2009 ile 27.07.2011 tarihleri arasında ticari nitelikli taşıt ve ihtiyaç kredilerine uyguladığı akdi faizin denetlenebilmesi için, Rekabet Kurulu Kararında adı geçen 12 banka dışında kalan diğer bankalar arasından seçilebilecek 12 bankanın (Bu bankalar: … Banka A.Ş., …., … Bank A.Ş., -… A.Ş., – … A.Ş., … Bank A.Ş., … A.Ş., … Bank A.Ş., … Bank A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. olabilir) 02.11.2009-21.5.2010 -21.9.2010 ve 27.07.2011 tarihlerinde 12 ay vadeli taksitli ticari kredi (ihtiyaç kr.) ve taşıt kredilerine fiilen uyguladıkları akdi faiz oranlarının celp edilmesi halinde yeniden bir değerlendirme yapılabileceği” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Dava, davalı Banka tarafından Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine aykırı hareket edilerek serbest rekabet ortamına göre daha fazla kredi faizi alınmasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, kredi türünün Rekabet kurulu kararı kapsamında olup olmadığı, davacının zarara duçar olup olmadığı ve alacak talebinde bulunup bulunamayacağı hususlarına ilişkindir.
Rekabet Kurulu tarafından; 02.11.2011 tarih, 11-55/1438-M sayılı kararı uyarınca Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin, çeşitli bankacılık hizmetlerine yönelik uygulanan faiz oranlarını ve ücretleri birlikte belirlemek üzere rekabeti sınırlayıcı nitelikte eylemlerde bulundukları, söz konusu eylemlerin mevduat (kamu bankaları açısından kamu mevduatı da dahil olmak üzere), kredi ve kredi kartı hizmetlerini konu edinen bir uzlaşma kapsamında vuku bulduğu, uzlaşmanın ortak paydasını, fiyat stratejilerinin birlikte belirlenmesinin oluşturduğu, uzlaşmanın unsurlarının belirlenmesi, uygulanması ve takibinin ise taraflar arasında gerçekleştirilen bir dizi iletişim, bilgi paylaşımı ve mutabakat vasıtasıyla ifa edildiği, uzlaşmaya ilişkin olarak, yerinde yapılan incelemelerde belgeler elde edildiği, bu belgelerin içeriklerinden soruşturmaya taraf bankalar arasında rekabete hassas bilgilerin bir anlaşma kapsamında paylaşıldığı, bazı belgelerde pazarda rekabet eden bankaların üst yöneticilerinin kahvaltılarda buluştukları, bu buluşma ve görüşmeler neticesinde bir anlaşmanın varlığını ortaya koyar nitelikte bilgi paylaşımlarının yapıldığı dosyada bulunan belgelerden anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının belirtilen rekabete aykırı davranışlarıyla Kanun’un ilgili maddesini ihlal ettiği anlaşıldığından, 2011 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayrisafi gelirlerinin takdiren % 1’i oranında olmak üzere davacıya ?-TL idari para cezası verilmesine karar verilmiş, vaki temyizi üzerine Danıştay tarafından yapılan temyiz incelemesinde Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmayarak karar onanmıştır.
Davalı vekili talebin zamanaşımına uğradığını beyanla zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; Danıştay’ın kararı onama tarihide nazara alındığında talep zamanaşımı süresi içinde ileri sürüldüğünden zamanaşımı itirazı yerinde görülmüştür.
Davalı vekili davacının kullandığı kredi türünün Kurul kararı kapsamında olmadığını savunmuş ise de; Kurul kararında kredi türü itibariyle bir sınırlama bulunmadığından bu yöndeki savunma yerinde görülmemiştir.
Mübrez raporda ” Rekabet Kurulu inceleme dönemi olan 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığından sonra ise 2 adet toplam 200.000.- TL tutannda nakdi kredi kullandırdığı, bu kredilerden 6 adet toplam 432.000.- TL tutarında BCH kredisi ile (kredi kullandıran faiz oranlan CD içeriğinde mevcut değildir) 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığından sonra kullandırılan 2 adet toplam 200.000.- TL tutarında nakdi kredinin huzurdaki davanın konusuna girmediğinin tespit edildiği, davalı bankaca davacı şirkete kullandırılan ihtiyaç ve taşıt kredisi faiz oranlarının Rekabet Kurulu Kararının 42. sayfasında davalı bankaca ilan edilen kredi faiz oranlarının altında bulunduğu, uygulamada ticari/kurumsal şirketlerin bankalarla pazarlık yapma gücü bulunduğu, bankalar, şirketlerden kredi dışında elde edebileceği yan gelirleri (maaş ödemesi, vadesi mevduat temini, sigorta muhtelif bankacılık işlemleri vb) dikkate alarak, ticari şirketlere daha düşük faiz oranından kredi kullandırabilmekte olduğu, bu teknik ve mali incelemelere göre dava konusu ihtilafta davalı bankanın RKHK m. 4’e aykırı bir eyleminin tespit edilemediği ve RKHK m. 57 vd hükümlerinde düzenlenen sorumluluğun ilk koşulu olan “hukuka aykırı bir fiil” koşulunun, yani kartel oluşturmak suretiyle rekabeti kısıtlama/sınırlama eyleminin gerçekleşmediği ” belirlenmiş olmakla Kurul kararının ilişkin olduğu dönemde davacı tarafça kullanılan şirkete kullandırılan ihtiyaç ve taşıt kredisi faiz oranlarının Rekabet Kurulu Kararının 42. sayfasında davalı bankaca ilan edilen kredi faiz oranlarının altında bulunduğu, dolayısıyla iddia edilen zararın oluşmadığı, bu somut durum karşısında diğer bankaların faiz oranlarının araştırılmasının neticeye etkili olmayacağı dolayısıyla ek rapora ihtiyaç bulunmadığı sübuta ermekle kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 200,00 TL peşin harçtan 35,90 TL ‘ nin mahsubu ile arda kalan 164,10TL’lik kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.180,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/09/2018

Katip …

Hakim …