Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1253 E. 2018/568 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1253 Esas
KARAR NO : 2018/568
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2016
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket … BİLGİ TEKNOLOJİLERİ ŞTİ ile davalı … arasında 11/02/2011 tanzim tarihli ve 2 yıl süreli ve yine 31/01/2014 tanzim tarihli ve 2 yıl süreli online rezervasyon sistemleri kullanım sözleşmesi akdedildiğini, müvekkil şirket trafından 8 adet faturanın davalı borçlu tarafından taahhüdüne aykırı olarak ödenmediğini, …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası tahtında başlatılan takibin mesnedini teşkil eden 8 adet fatura düzenlendiğini, işbu fatura muhteyivatları borçlu şirket aleyhine kesinleştiğini, kesinleştiği halde fatura bedelleri vadelerinde borçlu şirket tarafından ödenmediğini, 1.477,64TL üzerinden 07/12/2015 tarihinde kanuni takibe geçildiğini, davalı borçlunun borca, takibe, ve tüm ferilere itiraz ettiğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz itiraz sebebiyle %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun tebligat çıkarılmasına rağmen cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturadan kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesine dayalı iptali istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir. Anılı dosyanın tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 1.056,04 TL asıl alacak, 421,60TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.477,64TL üzerinden takibin başlatıldığı, davalı takip borçlusunun borca, faize ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, işbu itirazın iptali davasının kanuni süresi içerisinde ikame edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki itiraza uğramayan 11/02/2011 ve 31/01/2014 tarihli tarihli online rezervasyon sistemi kullanım sözleşmesi ve takibe dayanak fatura suretlerinin ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … ve finans uzmanı bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 08/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Taraflar arasındaki hukuki ihtilafın davacı yanın 07/12/2015 tarihinde davalı borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile 1.056,04TL tutarlı asıl alacağı için icra takibi başlatılması karşısında davalı yanın takibe itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunduğu,
Hizmetlerin aylık olarak hizmetin ait olduğu ayın son günü faturalandırıldığını, otel hizmetlerin ait olduğu ayı takip eden ayın 15. Günü ilgili faturayı ödemekle yükümlü olduğunu, bu fatura ödeme günü taraflar arasında kesin vade hükmünde olup vade tarihinde ödenmeyen borçlar ayrıca ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşmüş kabul edildiği,
Davacı yan tarafından davalı yana 8 adet 1.056,04TL tutarlı fatura düzenlendiği,
Salt fatura düzenlemesi adına fatura düzenlenen kişiyi borçlu kılmayacağı, adına fatura düzenlenen kişinin fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için ya düzenlenen faturayı tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde fatura ve münderecatına itiraz etmemiş olması ya da faturanın ihtiva ettiği mal veya hizmetin tarafına teslininin yapılmadığınıispatlaması gerektiği,
Davacı şirket tarafından davalı yan ünvanına düzenlenmiş olduğu,
Davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,
Faturaların muhteviyatının hizmet bedeli olduğu,
Faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden düzenlendiği,
Faturalara davalı yan tarafından 8 gün içinde itiraz edilmediği,
Faturaların usulüne uygun olarak düzenlendiği,
Davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 07/12/2015 takip tarihi itibariyle takibekonu faturalardan dolayı 1.056,04TL alacaklı olduğu,
Davacı yan 07/12/2015 tarihli icra takibinde asıl alacağına 421,60TL faiz talep ettiği,
Bir alacağa faiz talep edilebilmeis için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması, taraflar arasında faiz yönünden bir sözleşme olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerektiği,
Davacı yan davalı yandan olan 1.056,04TL tutarlı asıl alacağına 397,02TL faiz talep edebileceği,
Davacı yanın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip takihi olan 07/12/2015 tarihinden itibaren alacaklarğına 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda avans fazi talep edebileceği,
Davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2012 yılına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmadığı,
Davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2013/2014 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu,
Davalı yan incelemeye gelmeyerek ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği,
Dosyaya sunulu faturaların usulüne uygun olarak düzenlendiği,
Davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 07/12/2015 takip tarihi itibariyle takibe konu faturalardan dolayı 1.056,04TL alacaklı olduğu,
Davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 07/12/2015 takip tarihi itibariyle …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında 1.056,04TL asıl, 397,02TL faiz olmak üzere toplam 1.453,06TL alacaklı olduğu,
Davacı yanın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 07/12/2015 tarihinden itibaren alacaklarına 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda avans faiz talep edebileceği…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada uyuşmazlık; davacı tarafın faturaya dayalı alacak isteminde haklı olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.”
Uyuşmazlık noktalarının tespiti, anılı kanuni düzenleme ve içtihatlar doğrultusunda yargılama sonucunda yapılan değerlendirme neticesinde; davacı tarafın online rezervasyon sistem hizmetinden kaynaklı fatura alacağına dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davalı tarafın meşruhatlı davetiye ile ihtarına rağmen ticari defterlerini ve sair herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği, bu nedenle yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamakla hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davacı tarafın ticari defter ve belgelerini ibraz ettiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında davalı şirketin cari hesap muavvin defter dökümü yevmiye maddeleri, fatura tarih ve bilgileri, ödeme bilgileri borç alacak durumunu gösteren tablonun detaylı şekilde eklendiği, dava konusu hesabı oluşturan alacağın davacının defter ve kayıtlarında davalı şirket müşteri hesabına borç olarak kaydedildiği, davacının defterlerinde 1.056,04-TL alacaklı göründüğü, davalı tarafın faturaya karşı hizmetin verilmediğine yönelik açıkça itiraz yahut savunmasının mevcut olmadığı, ticari defterler, dosyada mübrez fatura, sözleşmenin tetkiki neticesinde davacı şirket tarafından davalıya online rezervasyon hizmeti verildiği sonucuna varıldığı, bu hali ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 1.056,04TL asıl alacak, sözleşmenin 2/e maddesi uyarınca hesap edilen 397,02TL işlemiş faiz olmak üzere neticeten 1.453,06TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu noktadan sonra hizmet alım bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalının davacı/satıcıya olan hizmet bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 1.453,06-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın fatura alacağına dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 1.056,04 TL asıl alacak, 397,02 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.453,06 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla ayne devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Alacağın % 20’si oranındaki 291TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 99,25TL ilam harcından peşin alınan 29,20TL’nin mahsubu ile bakiye 70,05-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç, başvuru harcı 29,20TL olmak üzere toplam 58,40-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 1.453,06 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafça yapılan 1.200 TL bilirkişi ücreti, 109,50 TL posta masrafı toplam 1.309,50TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.287,71TL ‘sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, dava miktarı itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/06/2018

Katip e-imza Hakim e-imza