Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1231 E. 2018/271 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1231
KARAR NO : 2018/271
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2016
KARAR TARİHİ : 27/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin gerçekleştirmiş olduğu kontroller esnasında davalının kaçak usulsüz elektrik kullanmış olduğu tespit edilerek hakkında kaçak tüketim tahakkuku işlemi gerçekleştirildiğini, davalı kendisine tahakkuk ettirilen işbu bedeli ödemekten kaçındığını, bu sebeple müvekkil şirket, kaçak olarak kullanılmış elektriğin bedeli olarak yapılan tahakkukun tahsili için davalı aleyhine … 25. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını ve davalıya ödeme emri gönderdiğini, söz konusu ödeme emrinden, davalının beyanına göre, davalı 14/12/2015 tarihinde haberdar olduğunu, davalı borçlu bulunduğu miktarı ödemediği gibi borcunun olmadığı iddiasıyla icra takibine 15/12/2015 tarihinde, haksız ve dayanaktan yoksun olarak salt takibi durdurmak ve müvekkil şirketin alacağına kavuşmasını engellemek niyetiyle itiraz ederek takibin kötüniyetli olarak durmasına sebep olduğunu, davalı borçlunun haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile … 25. İcra Müdürlüğünün .. esas sayılı icra takibinin devamını, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi halinde yukarıda açıklandığı nedenlerle davanın reddini, müvekkile yöneltilen haksız takip nedeniyle alacaklının %20 haksız takip tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 25. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında özetle; “31.293,75-TL tutarındaki toplam alacağın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %16,80 oranındaki gecikme faizi ve işleyecek gecikme faizine ilişkin %18 KDV, icra gideri ve vekalet ücreti ile birlikte… ” tahsilini talep ettiği, davalı tarafın borca ve takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 28/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tutanak tarihi itibarıyla yürürlükte olan müşteri hizmetleri yönetmeliği’nin 13.maddesi b hükmü gereği davalı tarafça kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu duruma rağmen, davacı kurumca EPDK 622 sayılı kurul karar hükümleri uygulanmadığını, fatura içeriğine akitf tüketim bedelinin 1,5 katı oranında ceza enerji bedeli yansıtılmadığını, tutanak tarihi itibarıyla sayaç üzerinde tespit edilen 47382 kwh.lik tüketim üzerinden normal fatura tahakkuku yapıldığını, endeks döküm kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde; tutanakta tespit edilen 37131476 seri nolu sayaca herhangi bir miktar tüketim doğrultusunda fatura tahakkuk ettirilmediği, davacı tarafça davalıdan mükerrer talepte bulunulmadığı, sadece tutanak ile tespit edilen 47382 kwh.lik tüketime tekabül eden 13.599,90-TL bedelin talep edildiği tespit edildiğini, Yargıtay yerleşik içtihatlarında kaçak elektrik tespit tutanakları aksi ispat edilmediği sürece geçerli olduğuna ilişkin açık hüküm bulunmakta olduğunu, yukarıda yapılan değerlendirmeler doğrultusunda; davalı vekilinin itirazında haklı olmadığı, davacı tarafça dava konusu edilen 11/08/2009 tarihli tutanak için, takibin 13.599,90-TL asıl alacak; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin içtihadına göre 14.994,78-TL avans faizi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/7-502 Esas, 2012/707 Karar sayılı 10/10/2012 tarihli emsal ilamındaki içtihadına göre 2.699,07-TL avans faiz KDV’si olmak üzere toplam 31.293,75-TL üzerinden davalı adına yürütülmesi gerektiğini mütalaa etmiştir.
Dava; Kaçak elektrik kullanım bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki İtirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı şirket tarafından davalı …’nun kaçak elektrik kullandığından bahisle hakkında kaçak tüketim tahakkuku işlemi gerçekleştirilerek davalı aleyhine … 25. İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyasında takibe girişildiği, davalı tarafın vaki itirazının iptaliyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça, öncelikle davada husumetin … Ev Eşyaları Ltd. Şti’ye yöneltilmesi gerektiğinden davanın husumet yönünden reddi talep edilmiştir.
Dosya kapsamına sunulan 11/08/2009 tarihli kaçak-usulsüz elektrik tespit tutanağında tesisat numarasının .. ve … Ev Eşyaları Ltd. Şti. … olarak belirtildiği, tutanağın çalışanı olduğu belirtilen … huzurunda tutularak reşit olmadığı için imzasının alınmadığı anlaşılmıştır.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 14/02/2018 tarihli müzekkere cevabında; dava dışı .. Ev Eşyaları Ltd. Şti.’nin 28/04/2009 ile 15/02/2016 tarihlerinde Davalı …’nun münferiden yetkilisi olduğu, bu tarihten itibaren yetkilisinin ise; … olduğu anlaşılmıştır. Yine davacı kuruma yazılan 29/12/2016 tarihli müzekkere cevabında; davaya konu …. numaralı tesisatta Davalı … adına şirket kayıtlarında yapılan sorgulama neticesinde bir abonelik kaydının bulunmadığı, ancak kaçak tutanağı tespit edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Alacak davalarında davalı olma sıfatı, alacağın borçlusuna, haksız fiillerde zarar sorumlularına, itirazın iptali davalarında ise hakkında takip yapılan ve itiraz etmesi nedeniyle hakkındaki takip kısmen ya da tamamen duran borçluya aittir. Borçlu veya zarar sorumluları dışında üçüncü bir kişiye karşı dava açılması durumunda davanın sıfat yokluğu, bir başka deyişle husumet yönünden reddine karar verilmesi zorunludur. Husumet defi olmayıp bir itirazdır. Bu niteliği dikkate alındığında yargılamanın her aşamasında öne sürülebileceği gibi, taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması ve husumet sorunu çözümlendikten sonra işin esasına girilmesi gerektiği açıktır.
Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49. maddesine göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3. maddesinde haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir.
Somut olayda ise; davacı taraf, davalının işyerinde kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini öne sürerek, kaçak elektrik borcunun tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlatmış; asıl alacak, işlemiş faiz ile faizin KDV’si olmak üzere toplam alacağın tahsilini talep etmiştir. Her ne kadar davalının kaçak elektirik tutanağında adı geçen şirketin tutanağın tutulduğu tarihte temsilcisi olduğu belirlenmiş ise de; davaya konu kaçak elektrik tutanağına ilişkin aboneliğin davalı adına değil dava dışı şirket adına kayıtlı olduğu, davadan önce davacı tarafça düzenlenen ihtarnamelerin de bu sebeple dava dışı şirket adına düzenlendiği, anlatılan nedenlerle davalı yetkili ile dava dışı şirket arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, bu sebeple davaya konu takibin davalı ve dava dışı şirket aleyhine başlatılması gerekirken yalnızca davalı adına takibe girişilmesinin taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle mümkün olmadığı, davalının dava dışı şirketle birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu anlaşılmış, bu nedenle davalı adına açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın pasif hususmet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 534,42-TL harçtan 35,90TL’in mahsubu ile artan 498,52-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nın 7.maddesine göre hesaplanan 2.180,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/03/2018

Katip Hakim