Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1230 E. 2019/974 K. 13.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1230 Esas
KARAR NO : 2019/974
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/12/2016
KARAR TARİHİ : 13/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkillerinin … ve davacı müvekkillerinden … yolcu olarak bulundukları …ın sevk ve İdaresindeki … plakalı araç ile …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu 17.08.2014 tarihinde tek tarafllı ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza neticesinde davacı müvekkillerin kızı … vefat etmiş, davacı müvekkil … ise malul olduğunu, kaza sonrasında … plakalı araç sürücüsü … asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsü … ise tali kusurlu bulunduğunu, müvekkillerinin araçta sadece yolcu olduklarını ve herhangi bir kusurlarının bulunmadığı, bu durum … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esassayılı dosyası için alınan kusura ilişkin Adli Tıp raporu ile olduğunu, davalı … şirketi kusurlu araç olan … plakalı aracı sigortalayan olduğundan dolayı sigorta şirketine dava açmamız zorunlu olduğunu, her ne kadar davalı … Şirketi, davacı müvekkillere gerek vefat gerekse de …ın maluliyetine ilişkin yapılan başvuru sonucu bir miktar ödeme yapmış ise de Sayın Mahkemeağ bilirkişi vasıtasıyla yapılan aktüer hesaplamada görüleceği üzere bu miktarın son derece yetersiz olduğundan, 2918 sayılı KTK’ııun 111/2 maddesine dayanılarak ibranamenin iptali ile davalı sigortı şirketinden tahsil edilmesi gerekmekte olduğunu, davalı … şirketine eksik ve yetersiz ödemeden dolayı ikinci başvuru yapılmış, ancak başvuru davalı … şirketi tarafından red edilmesi üzerine davanın açıldığını, müvekkillerinin kızının vefat etmesinden dolayı derin bir üzüntü ve acı çektiklerini, bahse konu kazandan sonra bu kaybın müvekkillere vereceği acının ve ruhsal çöküntünün maddi karşılığı olmayacağı açıksa da müvekkillerin acısını kısmen de olsa giderilmesi gerekmekte olduğunu belirterek davanın kabulü ile vefat eden …’ın anne ve babası … ve … için destekten yoksun kalma tazminatı olarak aktüer hesabı yaptırılmasına ve kaza tarihinden işleyecek avans faiz ile birlikte fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL, …’ın maluliyet oranı için kaza tarihinden işleyecek olan avans faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2000 TL madid tazminatın davalılardan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir .
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların 17.08.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde işbu davayı 13.12.2016 tarihinde açmış olup davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, davaya konu aracın işleteni olan …’a davanın ihbar edilmesi gerektiğini, ilgili kaza nedeniyle hesaplanan tüm tazminat davacıya ödenmiş olmakla müvekkil şirketin sorumluluğu kalmadığnıı, müvekkil şirket sorumluluğunu yerine getirdiğini, davaya konu talep bakımından ibra edildiğini, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, teminat limitlerimizi belirtmemiz davayı kabul anlamına gelmemekte olduğunu, müvekkil şirkete yazı yazılarak söz konusu kaza nedeniyle davacılara veya diğer hak sahiplerine veya kurumlara yapılan ödemelerin sorularak poliçe limitinin belirlenmesi ve ödemelerin poliçe limitinden indirilmesi gerektiği, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalımızın kusuru ile sınırlı olup dava konusu kazanın meydana gelmesine sebep olan tarafların kusurlarının tespiti için dosyanın adli tıp kurumu’na gönderilmesi gerekmekte olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacının maluliyet tazminatına ilişkin talebi bakımından sürekli sakatlık halinin adli tıp kurumu 3. ihtisas dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, davayı asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla; bilirkişi incelemesi yapılırken 28.01.2015-12.01.2016 ödeme tarihlerindeki veriler dikkate alınmalı ve işlemiş faizi güncelenmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacılar murisi yönünden, destekten yoksunluk hesabı yapacak olan bilirkişi raporu yargıtay’ın değişen içtihatları neticesinde yetersiz kalmamalıdır. davacılar tarafından destekten yoksun kaldıkları makul ve muteber delillerle ispatlanması gerektiğini cenaze ve defin gideri” poliçe teminatı içerisinde değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze defin masrafı ile davacı anne yönünden sürekli geçici iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacılara ait mirasçılık belgesi, poliçe / hasar dosyası, araç tescil kayıtları celp edilmiştir.
SGK’ya yazı yazılarak davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmıştır.
… Belediyesi ve Müftülüğü’ne müzekkere yazılarak, 17/08/2014 vefat tarihi itibari ile cenaze için defin, dini tören ve ritüeller, ikram, vb. gibi hususlar için gereken masraf miktarı hususunda mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
… Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyası Uyap üzerinden celp edilmiştir.
Davacı …’a ait tedavi evrakları celp edilmiş ve maluliyet raporu temin edilmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi kapsamında zamanaşımı defi ileri sürdüğü görülmekle iş bu savunma öncelikli olarak irdelenmiştir. Bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde; 2918 sayılı KTK’nun 109. maddesi gereğince, haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli olup, bunun dışında fail hakkında ceza davasının açılması ya da mahkumiyet kararı verilmesi gibi bir koşul aranmamaktadır. Ceza zamanaşımının uygulanması ilişkin kural, hem dava hem de kısmi dava olarak açılan davada ıslah yoluyla talep edilen miktarın artırılması (ıslahı) durumunda uygulama alanı bulmaktadır. Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında ölümlü ve yaralamalı trafik kazasından kaynaklı eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK kapsamında öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında 17/08/2014 kaza tarihi ve 13/12/2016 dava tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla; zamanaşımı savunmasının yerinde olmadığı sonucuna varılmış ve yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce davaya konu olay teknik bilgiyi gerektirdiğinden 24/01/2019 tarihinde alanında uzman bilirkişiler … ve …’dan rapor alınmış ve alınan raporda özetle; “… Meskun mahal dışında olan olay mahallinde vakit gündüz, yol iki yönlü, asfalt, kuru ve kavşak tali yol ile ana yolun kesiştiği üç yönlü T kavşak, yol genişliği 11 m, kavşakta hız limiti trafik işaret levhası ile belirlenmiş olup 30 km/saat olduğu, dava dosyasında bulunan Trafik Polisi Memuru … imzalı Bilirkişi raporunda kaza incelenmiş ve sürücü … ‘nin yönetimindeki otobüsün takometresinden kaza sırasındaki hızının 78 km/saat olduğunun anlaşılması üzerine, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamış olması nedeniyle 2918 sayılı KTK 52/1-a maddesini ihlal etmiş olduğundan tali kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise tali yoldan ana yola girişinde yolu kontrol etmemiş ve yoldaki trafiğe geçiş önceliği vermemiş olması nedeniyle Madde 84/h’yı ihlal etmiş olması nedeniyle asli kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiştir. Rapor ekinde bulunan kaza yeri krokisinden kazanın tali yolun ana yola bağlandığı ağızda meydana gelmiş olduğu, tali yoldan sola dönmek üzere çıkan araca sağ şerit içinde yandan çarpan otobüsün 25,90 m sürtünme izi bırakarak sürüklemiş olduğu görülmekte olduğunu, dava dosyasında bulunan 05.09.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda da olay incelenerek irdelenmiş ve sürücü …’nin yönetimindeki otobüsün takometresinden kaza sırasındaki hızının 78 km/saat olduğunun anlaşılması üzerine, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamış olması nedeniyle tali kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise tali yoldan ana yola girişinde yolu kontrol etmemiş ve yoldaki trafiğe geçiş önceliği vermemiş olması ile Madde 84/h’yı ihlal etmiş olması nedeniyle asli kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiş olup dava dosyasında bulunan … Ağır Ceza Mahkemesi 06.05.2016 tarihli duruşmasında bulunan ifadesinde sürücü … kendisinin ana yolda seyirle geldiği kavşağa tali yolun bağlandığı noktada tali yoldan çıkan araçların kendisine yol vermesini beklediğini, kavşağa selektör yaparak yaklaştığını, tali yoldan gelen İki araçtan Öndekinİn beklemeden yola çıktığını, arkadakinİn ise önce durakladığını, kendisinin aracın duracağım düşündüğünü, ancak sonra aracın hareketlenerek yola çıktığını ve kazanın meydana geldiğini belirtmiştir. Dava dosyasında bulunan … Ağır Ceza Mahkemesi 15.11.2016 tarihli kararında bulunan sürücü …’nin savunma ifadesinde, otobüs kavşağa yaklaşırken farlarıyla sürekli ikaz ettiği halde diğer aracın kavşağı kontrol etmesi gerekirken önce duraklayıp sonra önünde bulunan aracın geçmesinden cesaret alıp yola çıkınca kurtaramayarak çarptığı belirtil olup dava dosyasında yapılan inceleme sonucunda sürücü …’nin yönetimindeki otobüsün takometresinden kaza sırasındaki hızının 78 km/saat olduğunun anlaşılması üzerine, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamış olması nedeniyle 2918 sayılı KTK Hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamakla ilgili “madde 52 – Sürücüler; a) Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere dar köprü ve menfezlere yaklaşırken yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak zorunda olduğu %25 oranında tali kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise tali yoldan ana yola girişinde yolu kontrol etmemiş ve yoldaki trafiğe geçiş önceliği vermemiş olması nedeniyle 2918 sayılı KTK “madde 84- Araç sürücüleri trafik kazalarında; Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama, (…) hallerinde asli kusurlu saydırlar.'” Kuralına göre %75 asli kusurlu olduğu kanaatine varılmış olup sonuç olarak delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 17.08.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; dava dışı … plakalı araç sürücüsü …’nin %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu, davacıların içerisinde yolcu olarak bulunduğu ve davalı tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’m %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu, davalı tarafın %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre;…’ın vefatı nedeniyle geride kalan hak sahiplerinden; 1-Secenekte; Hatır taşıması indirimi dikkate alınmaksızın a)Davacı Anne …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 26.086.49 TL. b)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının= 25.597.85 TL. Olduğu,2.Seçenekte; Sayın Mahkemece olayda hatır taşımasının varlığının ve bu nedenle yapılacak indirim oranının %2Q olarak kabulü halinde;= 17.869.58 TL. = 18.780.02 TL. Olduğu, a)Davacı Anne …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının b)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının davacıların zorunlu cenaze gideri nedeniyle maddi zararının = 172,50 TL olduğu, davacıların maddi zararlarının poliçe limitleri içinde kaldığı, davalı bakımından en erken temerrüt tarihinin 28.01.2015 ödeme tarihi olarak belirlendiği, -Sigortalı aracın kullanım amacının hususi gözüktüğü, B)Davacı …’ın yaralanması nedeniyle: 1,Seçenekte: Hatır taşıması indirimi dikkate alınmaksızın Sürekli iş göremezlik dönemine ait %22,2 maluliyeti ile ilgili maddi zararının(94.334,91-25.346,67) = 68.988,24 TL olduğu, 2.Seçenekte: Sayın Mahkemece olayda hatır taşımasının varlığının ve bu nedenle yapılacak indirim oranının %20 olarak kabulü halinde: Sürekli iş göremezlik dönemine ait %22,2 maluliyeti İle ilgili maddi zararının= 50.121.26 TL. olduğu, davacının maddi zararının poliçe limitleri içinde kaldığı, davalı bakımından en erken temerrüt tarihinin 12.02.2016 ödeme tarihi olarak belirlendiği, sigortalı aracın kullanım amacının hususi gözüktüğünün…”mütalaa edildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah dilekçesi sunduğu, dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği görülmüştür.
Somut olayda uyuşmazlığın; 17/08/2014 tarihinde meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacı anne ve babanın destekten yoksun kalma sebebine dayalı maddi tazminat, cenaze defin masrafı ve davacı anne yönünden ayrıca sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı hususunda toplandığı anlaşılmıştır. Huzurdaki davada ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesinde düzenlenmekte olup haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kişilerin anılan düzenleme gereğince uğradığı zararın tahsilini talep hakkı bulunmaktadır. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekmektedir. Esasında destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, düzenli bir yardımı ifade etmektedir. Mevcut olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak kimse destek olarak kabul edilmektedir. Huzurdaki davada 17/08/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat edenin, davacıların çocuğu olduğu, ölenin, ölüm meydana gelmeseydi davacılara destek olacağı açık olduğundan davacı anne ve babanın desteğini yitirdiği ve zarara uğradığı kabul edilmiştir. Davacı annenin ve davacıların desteğinin yolcu olarak bulunduğu davalı … şirketine ZMSS ile sigortalı araç sürücüsünün %75 kusuru ile meydana gelen kaza nedeni ile dosyada mübrez aktüerya bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli ve kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine uygun hesaplama ilkeleri hazırlanmakla hükme esas alınmaya elverişli olduğu, kaza tarihindeki kanuni düzenlemelere uygun olarak poliçe limiti gözetilerek talep edilebilecek destekten yoksun kalma tazminat miktarının davacı anne yönünden 26.086,49-TL, diğer davacı baba yönünden 25.597,85-TL olarak, davacı annenin %22.2 oranındaki sürekli iş göremezlik kaybı nedeni ile ise maddi tazminat miktarının 68.988,24-TL hesaplandığı, davacıların davasını bu miktar üzerinden ıslah ettiği tespit edilmiştir.
Davalı … şirketinin cevap dilekçesinde huzurdaki davada hatır taşımasının bulunduğunu ileri sürmesi nedeni ile anılı savunmaların tazminat talebi üzerindeki etkisi ayrıca tartışılmıştır. Nitekim 2918 sayılı KTK’nun 87/1. maddesinde; “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.” düzenlemesine yer verilmiş ve aracın hatır için verildiği ya da hatır için taşıma yapılan durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Huzurdaki davaya bakıldığında ise kazaya neden olan sigortalı araçta yolcu olan davacı anne ve vefat eden küçük ile araç sürücüsü arasında enişte – yeğen şeklinde yakın akrabalık bağı bulunduğu anlaşılmış olup maddi ve manevi menfaatin bulunduğu enişte – yeğen arasındaki bu taşımada hatır taşımasının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Son olarak TBK’nın 53. maddesi kapsamında davacıların ayrıca cenaze/defin gideri istemlerinin mevcut olduğu görülmüştür. Bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda; Belediye ve İlçe Müftülükleri’nin cevabi yazısında defin ve cenaze giderleri yönünden kurum bünyesinde 172,50-TL ücret alındığının bildirildiği görülmekle anılı kalem yönünden istemin kısmen kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle; kazaya neden olan aracın hususi kullanım vasfında olması nedeni ile yasal faize hükmedilmesinin gerektiği, ıslah dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden HMK’nın 26. maddesi uyarınca temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiği, davalı tarafın en erken ödeme tarihi olan 12/02/2016 tarihinde mütemerrit olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
A- Davacı … yararına 26.086,49-TL destekten yoksun kalma tazminatın 12/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
B- Davacı … yararına sürekli iş göremezlikten kaynaklı 68.988,24-TL maddi tazminatın 12/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
C- Davacı … yararına 25.597,85-TL destekten yoksun kalma tazmianatının 12/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
D- Davacılar yararına 172,50-TL cenaze ve defin masrafından kaynaklı maddi tazminatın 12/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Karar tarihi itibarıyla kabul edilen miktar üzerinden hesaplanarak alınması gereken 8.254,93 TL nispi karar ve ilam harcının davacılar tarafından yatırılan 429,2 TL harçtan mahsubu eksik kalan 7.825,73 TL harcın karar davalıdan tahsiline,
3-Davacılar tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru Harcı, 29,20 TL Başvuru HArcı ve 400 TL Islah Harcı olmak üzere toplam 458,40 TL ‘nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 1200 TL bilirkişi ücreti, 432,90 TL tebligat posta giderleri olmak üzere toplam 1.632,90 TL yargılama giderlerinin, kabul ve red edilen miktarlar dikkate alınarak hesaplanan 1.624,49 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, arta kalan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 13.441,51 TL vekalet ücretinin ( Davacı … Yönünden 10.369,77 TL ve davacı … yönünden 3.071,74 TL olmak üzere) davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 327,50 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır