Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1200 E. 2020/507 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1200
KARAR NO : 2020/507

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/12/2016
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı … plakalı aracın… sevk ve idaresinde iken, 14.02.2016 tarihinde sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu maddi hasarlı ve yaramalı trafik kazası meydana geldiğini, araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin yaralandığını, iş bu kaza sonucunda sürekli sakat kaldıklarını, kazadan sonra tedavi gördüklerini beyanla müvekkilleri için geçici ve sürekli sakatlık tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesinde özetle; davacı yan netice-i talebini davacı …için 1.168,32-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 52.561,49-TL sürekli sakatlık tazminatı, davacı…için ise; sürekli sakatlık tazminatını 309.000,00-TL artırarak; davacı … için 2.168,32-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 53.561,49-TL sürekli sakatlık tazminatının, davacı … için ise; 500,00-TL geçici iş göremezlik ile 310.000,00-TL sürekli sakatlık tazminatının kaza tarihi olan 14.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bahsi geçen aracın 23.06.2015-23.06.2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, poliçeden doğan sorumlulukların sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, davacının geçici iş göremezlik talebinin yerinde olmadığını, işbu talepten Sosyal Güvenlik Kurumu ‘nun sorumlu olduğunu, davacıların müvekkil şirketçe sigortalı araçta hatır taşıması suretiyle sehayet ettiklerinin açık olduğunu, bu nedenle davacıların maluliyetinin tespiti halinde tazminat hesaplamasında belirlenen tutardan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davacıların müvekkili şirkete K.T.K.’nun 99.maddesi ile belirtilen şartlara uygun bir şekilde başvuru yapmadığını, usulüne uygun başvuruları bulunmadığından dava şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …talimat sayılı dosyası aracılığı ile dosya kapsamına alınan …Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın …-… sayılı davacı… hakkında oluşturulan raporunda; “…’de 14.02.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında sternum ve kot fraktürü oluştuğu, göğüs cerrahisi kliniğine yatışının yapılarak on gün kadar yatarak medikal tedavi gördüğü, takip ve tedavilerinin sona erdiği, yara iyileşme sürecinin tamamlandığı ve kazaya bağlı olarak sekel mahiyetinde akciğerlerinde hafif derecede fonksiyonel kısıtlılık meydana geldiğinin anlaşıldığı,
30.03.2013 tarih ve 28603 Resmi Gazete sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkinde yönetmelik’e göre; Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Arızalarına göre kişinin genel beden özür oranının %20 olduğu,
Şahsın geçirdiği trafik kazası neticesinde 50 gün süre ile geçici iş göremezlik süresi içerisinde olacağı ” şeklinde mütaalada bulunulduğu anlaşılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … talimat sayılı dosyası aracılığı ile dosyamız arasına alınan …Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın…-… sayılı…hakkında oluşturulan raporunda; “…’in 14.02.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında sağ 2.,3.ve 4.kotlarda parçalı fraktür ve fraktür komşuluklarında akciğer parankiminde hemorajik kontüzyon, plevral pnömotoraks ,T3 vertebra korpusunda kompresyon fraktürü, T7 vertebra sağ transvers proçeste lineer fraktür, T12 vertebra korpus anterior kesiminde fraktür oluştuğu, gögüs cerrahisi kliniğine yatışının yapılarak medikal tedavi gördüğü, takip ve tedavilerinin sona erdiği, yara iyileşme sürecinin tamamlandığı ve kazaya bağlı olarak sekel mahiyetinde torakal vertebra fraktürü ve solunum fonksiyon testlerinde orta derecede kısıtlılık meydana geldiği anlaşıldığı,
30.03.2013 tarih ve 28603 Resmi Gazete sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkinde yönetmelik’e göre;
Birinci lezyon (T3 vertebra korpusunda kompresyon fraktürü, T7 vertebra sağ transvers proçeste lineer fraktür, T12 vertebra korpus anterior kesiminde fraktür) : Kas İskelet Sistem Arızaları, Tablo 1.1e göre lomber omurganın özürlülük oranını ayrı ayrı değerlendirilip Balthazard uygulanmış ve %22 olduğu,
İkinci Lezyon (2., 3.ve 4.kotlarda parçalı fraktür ve fraktür komşuluklarında akciğer parankiminde hemorajik kontüzyon, plevral pnömotoraks yaralanmalarına bağlı solunum fonksiyon testlerinde orta derecede kısıtlılık) ; Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Arızalarına göre kişinin genel beden özür oranının %40 olduğu,
Şahsın lezyonları ayrı ayrı değerlendirilip Balthazard formülü uygulanmış ve kişinin genel beden özür oranı %53.0 olduğu,
Şahsın geçirdiği trafik kazası neticesinde 90 gün süre ile geçici iş göremezlik süresi içerisinde olacağı” şeklinde mütaalada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan maluliyet oranının tespitine ilişkin ATK raporları nazara alınarak düzenlenen 20.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Davalı tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan… plakalı araç sürücüsü …’in kusursuz olduğu,
Kazanın lastik patlaması şeklinde mi ani ortaya çıkan teknik arızadan kaynaklandığı,
Bu konudaki Yargıtay kararlarında araç lastiği yada frenin patlaması, rotun çıkması gibi durumların teknik arıza olduğu ve bu durumların yasanın öngördüğü anlamda mücbir sebep olarak nitelendirilemeyeceği belirtilmektedir. Yine bu konudaki Yargıtay kararlarına göre teknik aızadan işleten sorumlu olup, davalı sigorta şirketi de işletenin sebep olduğu zararları güvence altına almaktadır. Aracı sigorta ettiren ise dava dışı Fevzi Atlağ isimli kişi gözükmektedir. Bu durumda;
İşletenin ve buna bağlı olarak sigorta şirketinin sorumluluğunda bulunanve olayda %100 oranında etkili olan teknik arızaya bağlı kaza nedeniyle, davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre;
Davacı … ‘in ;
-geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararın = 2.168,32-TL
-sürekli iş göremezlik dönemine ait
maluliyeti ile ilgili maddi zararın, =43.502,77-TL olduğu,

Davacı …’in;
-geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararın = 3.902,97-TL
-sürekli iş göremezlik dönemine ait
maluliyeti ile ilgili maddi zararın, =293.273,62-TL olduğu,

Davacıların yukarıda belirlenen maddi zararlarının poliçe limitini aşmadığı,
Davalının 05.12.2016 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği,
Sigortalı aracın kullanım amacının ticari olduğuna dair dosyada bir belgeye rastlanılmadığı ” şeklinde mütaalada bulundukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 12.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“kusur durumuna ilişkin olarak; değişiklik gerektirmeyen 20.12.2018 tarihli raporda belirlendiği gibi;
Davalı tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış … plakalı araç sürücüsü…’in kusursuz olduğu,
Kazanın lastik patlaması şeklinde ani ortaya çıkan teknik arızadan kaynaklandığı,
Tazminat hesabına ilişkin olarak;
Bu konudaki Yargıtay kararlarında araç lastiği yada frenin patlaması, rotun çıkması gibi durumların teknik arıza olduğu ve bu durumların yasanın öngördüğü anlamda mücbir sebep olarak nitelendirilemeyeceği belirtilmektedir. Yine bu konudaki Yargıtay kararlarına göre teknik arızadan işleten sorumlu olup, davalı sigorta şirketi de işletenin sebep olduğu zararları güvence altına almaktadır. Aracı sigorta ettiren ise dava dışı… isimli kişi gözükmektedir. Bu durumda;
Takdir mahkemeye ait olmak üzere; işletenin ve buna bağlı olarak sigorta şirketinin sorumluluğunda bulunan ve olayda %100 oranında etkili olan teknik arızaya bağlı kaza nedeniyle, %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre;
Davacı… ‘in ;
-geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararın = 2.168,32-TL
-sürekli iş göremezlik dönemine ait
maluliyeti ile ilgili maddi zararın, =53.561,49-TL olduğu,

Davacı S…in;
-geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararın = 3.902,97-TL
-sürekli iş göremezlik dönemine ait
maluliyeti ile ilgili maddi zararın, =363.484,73-TL olduğu

Davacının yukarıda belirlenen maddi zarar toplamının davalı zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden kaza tarihi itibariyle sorumlu olduğu 310.000,00-TLlik sakatlık teminat limitini aşması nedeniyle davacı …bakımından;
Davalının sorumluluğunun = 310.000,00-TL’lik limit ile sınır olacağı,
Davalı bakımından en erken temerrüt tarihinin 05.12.2016 dava tarihi olarak belirlendiği,
Sigortalı aracın kullanım amacının ticari olduğuna dair dosyada bir belgeye rastlanılmadığı” şeklinde mütaalada bulundukları anlaşılmıştır.
Dava; Trafik kazası nedeniyle açılan geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda somut olaydaki uyuşmazlığın; 14/02/2016 tarihinde davacıların yolcu olarak bulunduğu, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketine ZMSS ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde meydana gelen kazada kusur durumunun tespiti, davacıların geçici ve sürekli iş göremezliğe/ bakım ihtiyacına düçar olup olmadığı, davacı yanın talep ettiği maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilip verilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Huzurdaki davada; davalı sigorta şirketinin ZMSS ile sigortaladığı ve davacı yanın yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı trafik kazası neticesinde kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik hükümlerinden (Özürlülük ölçütü ve sınıflandırılması hakkındaki yönetmelik hükümleri) yararlanılarak yapılan inceleme neticesinde; davacılardan …’in sürekli iş göremezlik oranının %53 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 90 güne kadar uzayabileceği, yine davacı …’in sürekli iş göremezlik oranının %20 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 50 güne kadar uzayabileceğinin tespit edildiği anlaşılmış olup ayrıca davacı vekilinin 09/10/2020 yürürlük tarihli … Esas ve …Karar sayılı Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı kapsamında yeniden inceleme talebinin bulunmadığı anlaşılmakla; ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun tanzim edilmekle Mahkememizce itibar edilir bulunan kusur/aktüerya bilirkişi raporu kapsamında; kazanın aracın seyir halinde iken lastiğinin patlaması sebebiyle meydana geldiğinden teknik arıza kapsamında dava dışı sürücü …’in ve araçta yolcu olarak bulunan davacıların kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Anılı kusur tespitleri kapsamında ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun hazırlanan aktüer bilirkişi raporundaki tespitler, taleple bağlılık ilkesi ve davacı yanın ıslah dilekçesi kapsamında davacı …’in; 2.168,32-TL geçici maluliyet tazminatı ile 53.561,49-TL daimi maluliyet tazminat olmak üzere toplam 55.729,81-TL maddi tazminat ile davacı … yönünden ise; 500,00-TL geçici maluliyet tazminatı ile 309.500,00-TL daimi maluliyet tazminatı olmak üzere poliçe limiti olan toplam 310.000,00-TL maddi tazminata ilişkin zararı davalı sigorta şirketinin tazminle mükellef olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 87/1. maddesinde “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir” düzenlemesine yer verilmiş; aracın hatır için verildiği ya da hatır için taşıma yapılan durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan kanun hükmünün atıf yaptığı genel hükümler, Türk Borçlar Kanunu’nun sorumluluğa ilişkin hükümleri olup, böylesi durumda 6098 sayılı TBK.’nın 51. maddesi uygulama alanı bulacaktır.
Her ne kadar davalı tarafça hatır taşıması indirimi yapılması talep edilmiş ise de; dava dışı araç sürücüsü …, davacılardan …’in ağabeyi, diğer davacının da akrabası olduğu, davacıların dava dışı sürücünün kullandığı araçta yolcu olarak bulunması sırasında sürücünün babasının hastanede yapılan tedavisi amacıyla hastaneye giderken davaya konu trafik kazasının meydana geldiği kolluk ifade tutanakları kapsamından anlaşılmıştır. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. İşletenin veya sürücünün, araçta taşınandan, doğrudan doğruya ücret almasa bile taşıma, maddi veya manevi menfaati bulunuyorsa, bu durumda hatır ilişkisinin varlığından söz edilemez. Aile bireylerinin taşınması yakıt, aşınma ve diğer giderlere dönük maliyet gerektirmesinin olağan ulaşım araçları ile yolculuk seçeneğinin tercihi halinde yapılması zorunlu harcamaların yerini tutacak olması nedeniyle hatır taşıması olarak kabul edilemez. Bu nedenle kardeşin ve akrabanın taşınması hatır taşıması kabul edilemez. Çünkü bir kimsenin kardeşini veya bir akrabasını taşıması ahlaki bir görevin ifası niteliğinde olup, bu taşımada maddi ve manevi yararları olduğundan davacıların araçta hatır için taşındığının kabul edilemeyeceği anlaşılmış ve tazminattan indirim yapılmamıştır.
Son olarak temerrüt tarihinin tespiti ve faiz türü noktasında inceleme yapılmış olup; 2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği, davacı tarafın dava öncesinde davalı sigorta şirketini temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir belge ibraz edilmediğinden temerrüdün dava tarihi itibariyle gerçekleştiği, sigortalı aracın ticari vasıfta olduğuna ilişkin de bir delil ibraz edilmediğinden avans faiz isteminin yerinde olmadığı, bu nedenle yasal faize hükmedilmesinin gerektiği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
2.168,32-TL geçici maluliyet tazminatı ile 53.561,49TL daimi maluliyet tazminat olmak üzere toplam 55.729,81-TL tazminatın dava tarihi olan 05/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı yandan alınarak davacı …’e verilmesine,
500,00-TL geçici maluliyet tazminatı ile 309.500,00-TL daimi maluliyet tazminat olmak üzere toplam 310.000,00-TL tazminatın dava tarihi olan 05/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı yandan alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 24.983,00-TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 1.270,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 23.712,80-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafça yapılan 12.256,40-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 99,86) hesaplanan 12.239,67-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yerolmadığına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 34.051,09-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 500,00-TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8- Davacı tarafça yatırılan 29,20-TL peşin, 29,20-TL başvuru ve 1.241,00-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.299,40-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/10/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip