Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/109 E. 2019/772 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/109 Esas
KARAR NO : 2019/772
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2016
KARAR TARİHİ : 18/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 20/11/2019 tarihinde ” Bilet Satış Sözleşmesi” ve “Yazılım Sözleşmesi” akdedildiğini, bu yazılı metinler çerçevesinde sözleşmenin 02/01/2015 tarihinde yenilendiğini, … yazılım sözleşmesi tadil prokotolü doğrultusunda; online ortamda satılan bilet bedelleri, satış günü esas alınarak …’in çalıştığı bankanın serbest kalma gününü takip eden ilk cuma günü müvekkil şirkete ödendiğini ancak bahse konu ödemelerin ödenmediğini, müvekkil şirket tarafından hakkında itirazın kaldırılması talep edilen borçlulara karşı; … Noterliği 18.06.2015 tarih, … yevmiye nolu 22.774,45 TL, …. Noterliği 02.07.2015 tarih, … yevmiye numaralı 25.928,30 TL; …. Noterliği 04.09.2015 tarih, … yevmiye numaralı 104.271,58 TL, … Noterliği, 04.09.2015 tarih, … yevmiye nolu 104.271,58 TL ve son olarak …. Noterliği 02.10.2015 tarih, … yevmiye nolu 112.136,62 TL’den olmak üzere 5 adet keşide edildiğini, Keşidelerden anlaşılacağı üzere müvekkiline 2015 yılından beri hiç ödeme yapılmadığını, müvekkil şirket alacakların ödenmemesinden dolayı sözleşmesi feshettiğini ancak davalı şirketin internet sitesi üzerinden bilet satışlarına devam ettiğini, alacağın tahsili amacıyla …. İcra Dairesinde … icra takibi başlatıldığı ancak davalının haksız ve kötü niyetli olmasından kaynaklı itiraz ettiğini belirterek borçlunun borca, faize ve fer’ilere itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalıya usulünce tebliğ edilmiş ancak davalı davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; bilet satış / yazılım sözleşmesinden kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış ve tarafların delilleri toplanmıştır. Davaya konu …. İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyası celp edilerek dosyamız içerisinde alınmış olup dosyanın incelenmesinde; “…Davacı vekili tarafından 104.271,58 TL asıl alacak, 1349,82 TL işlemiş faiz, 7.865,04 TL bilet satışından kaynaklı alacak, 31,68 TL işlemiş faiz, 520,07 TL bilet satışından kaynaklı alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından borca ve ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğu…” görülmüştür.
Mahkememizce konusunda uzman bilirkişiler …, … ve …’dan kök (ön) bilirkişi raporu ve ek rapor alınmıştır. 22/08/2017 tarihinde bilirkişilerce sunulan kök/ön raporda; ” … Dava dosyası içerisinde bulunan belgelerle taraflar arasındaki borç-alacak ilişkisinin bulunup bulunmadığını belirlemenin mümkün olmadığı…” belirtilmiş olup dosya içerisindeki eksik belgeler giderildikten sonra dosyamız ek rapora gitmiş olup 17.04.2019 tarihinde bilirkişi raporu alınmış, alınan raporda; “… Davacı tarafın 2015 yılı ticari defterlerinden yalnızca envanter defteri ve defter kebiri incelenmek üzere taraflarına ibraz edildiği ancak yevmiye defterlerinin ibraz edilmediği, davalının herhangi bir belge ve ticari defter sunmadığından inceleme yapılamadığını…” mütalaa ettikleri anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; … yazılım sözleşmesi tadil protokolüne dayalı anılı metin gereğince online ortamda satılan bilet bedellerinin, satış günü esas alınarak davalı …’in çalıştığı bankanın serbest kalma gününü takip eden ilk cuma günü yapılması gerektiği iddia olunan ödemelerden kaynaklı alacak isteminin yerinde olup olmadığı, davalı yanın bu amaçla başlatılan icra takibine itirazın iptaline karar verilip verilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından ibraz edilen sözleşme/ fesih protokolü, 8 adet fatura içerikleri incelendiğinde taraflar arasında davalı tarafından yazılım kurulması, çalıştırılması, lisansının verilmesi karşılığında davacı tarafından davalıya ödenecek bedele ilişkin düzenlemelerin mevcut olduğu, 20/11/2009 tarihli bilet satış sözleşmesi gereğince davacının biletlerinin davalı tarafından satılması hususlarının düzenlendiği, sözleşme uyarınca davalının bilet başına %10 + KDV komisyon alacağının kararlaştırıldığı, tarafların 02/01/2015 tarihli protokol ile 21/11/2014 tarihi itibariyle bilet satış sözleşmesini karşılıklı olarak feshettikleri, bu haliyle taraflar arasındaki bilet satışına ilişkin ticari ilişkinin 20/11/2009 tarihinde 21/11/2014 tarihine kadar göründüğü tespit edilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.”
Anılı kanuni düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında mahkememizce davacının dava ve takip konusu bilet satışına ilişkin faturaya dayalı alacağının varlığını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği sonucuna varılmakla davacı vekiline ticari defterlerinin ibrazı için süre verilmiş ancak davacı vekili tarafından yalnızca faturalar ile defteri kebir ve envanter defterlerinin ibraz edildiği, faturaların tebliğine ilişkin herhangi bir belgenin ibraz edilmediği gibi faturaların/ mevcut ise ödemelerin kayıtlı olup olmadığının tetkik edilmesi gereken envanter defterlerinin de her iki ihtara rağmen ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/12574 esas, 2014/16692 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere fatura içeriği hizmetlerin verildiği hususununda ispat külfeti davacı tarafa aittir. Ayrıca tek başına faturanın düzenlenmesi de alacağı kanıtlamaya yeterli olmayıp hizmetin verildiği/ faturanın tebliğ edilip itiraza uğramadığı hususlarının da davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Huzurdaki davada ise davacı taraf yalnızca fatura ibraz etmekle ispat külfetini yerine getirememiş olup son celse dayanılan tüm delillerin sunulduğu beyanı ile başkaca bir delile dayanılmadığı davacı tarafça beyan edilmekle sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibarıyla alınması gerekli 44,40 TL maktu red karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 1.377,30 TL peşin harçtan mahsubu ile arta kalan 1.332,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Bakiye gider avansının hüküm kesinleştiğinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/09/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır