Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/972 Esas
KARAR NO : 2018/291
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2015
KARAR TARİHİ : 28/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … AŞ ile davalı arasında yapılan anlaşma neticesinde … ili … ilçesi … mevkii … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde … … şirketi lehine 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, söz konusu taşımazın üzerinde kurulu … istasyonunun işleticiliği taraflar arasında akdedilen 25/08/2010 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik özleşmesi ile müvekkil … gaz tarafından davalı tarafa verildiğini, davalı tarafın münakit bayilik anlaşmasını süresinden önce tek taraflı olarak feshetmesi üzerine müvekkil tarafından keşide edilen … 34. Noterliğinin 30/03/2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile müvekkilin fesihten kaynaklı kar kaybı alacağı olan 38.923,00USD’nin 15 gün içinde müvekkil şirkete ödenmesi talep edildiğini, davalı tarafın bayilik sözleşmesinin süresinden önce feshi nedeniyle müvekkili uğradığı kar kaybına da müvekkil şirkete ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenlerle 38.923,00USD tutarındaki kar kaybı alacağımızın şimdilik 5.000,00USD’sinin müvekkil şirketin 14/03/2012-05/08/2015 tarihleri arasında hesaplanan 1.239.000,00USD tutarındaki cezai şart alacağının şimdilik 1.000,00USD’sinin temerrüt tarihi olan 19/04/2012 tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalının üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının ikametgahı olan yetkili yer mahkemesi … Asliye Hukuk Mahkemesi de genel yetkili mahkeme olarak yetkili mahkeme olduğunu, huzurdaki davada ecrimisil talebi, müvekkil şirket ile … … A.Ş. Arasında akdedilen İntifa sözleşmesinden -İntifa hakkından- ileri geldiği iddia edildiği ve davacının gerek dava dilekçesinde gerekse deliller arasında intifa sözlemesine dayandığı dikkate alındığında, intifa hakkının tarafı olmayan davacının İntifa hakkına dayanarak ecrimisil talebi mesnetsiz olduğunu, dava dışı … … A.Ş. İle müvekkil arasında yapılan İntifa sözleşmesi ile davacının lehine veya aleyhine bir düzenleme bulunmamadığı gibi, sözleşmenin nisbiliği gereği intifa sözleşmesi ancak taraflar açısından sonuçlar doğuracağını, bu sebeple davacının yer almadığı bir intifa hakkına dayanarak ecrimisil talebinde bulunulduğu için husumet itirazında bulunduğunu, kar mahrumiyeti talebi sözleşmede düzenlenmemiş bir konu olup, genel haksız fiil hükümlerine göre ikamesi gereken davalardan olması hasebi ile bu uyuşmazlığa Bayilik sözleşmesi hükümleri uygulanmayacağını, başka ifade ile ortada artık sözleşme ilişkisi kalmadığı için sözleşme hukuku çerçevesinde bu uyuşmazlık incelenemeyecek, sözleşme dışı haksız fiil sorumluluğuna ilişkin düzenlemelere göre değerlendirme yapmak gerekeceğini, dava dışı … … ….A.Ş. ile müvekkil şirket arasında … İli, … İlçesi, … Mevkii, … Mevkii,…-…-…-… parseller ile … Ada, …-… parseller, … Ada, …-…-…-…-…- parsellerde bulunan taşınmaza ilişkin yapılmış sözleşme olduğunu, davacı taraf, anılan intifa hakkını kullanarak, 25.08.2010 tarihli dava konusu sözleşmeyi imzalattığını, istasyonun üzerinde bulunduğu taşınmaz üzerinde 200.000-TL.miktarlı dava dışı … … ….A.Ş. lehine ipotek mevcut olup, işbu ipotekler halen kaldırılmadığını, davacı yanca müvekkil şirketin mağdur edildiğini, kar mahrumiyeti talebi, artık sözleşme ilişkisi sona erdiği için sözleşmeye göre talepte bulunulamayacağı açık olduğunu, zira, bayilik sözleşmesi tüm yönleri ile hukuken sona ermiş, mevcudiyetini ve geçerliliğini yitirdiğini, artık bu sözleşmeye dayanarak bir talepte bulunulması düşünülemeyeceğini, bu nedenlerle davanın usulden reddini, husumet itirazı kabulü ile husumet yönünden dava şartları oluşmayan işbu davanın HMK …4.maddesi gereğince usulden reddini, yetki itirazı kabulü ile dosyanın yetkili yer mahkemesi olan … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın reddini, haksız ve mesnetsiz işbu davanın esastan reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından 29/ 07/2005 tarihli … ili … ilçesi … mevkii … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde … … dağıtım ve pazarlama Aş lehine 15 yıl süreli intifa hakkına ilişkin tapu ve intifa senet sureti, taraflar arasındaki 25/ 08/ 2010 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi sureti, rekabet kurulu kararı, davalı tarafın davacı tarafa keşide ettiği … 1. Noterliğinin 28/02/2012 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarname sureti, davacının davalı tarafa keşide ettiği … 34. Noterliğinin 30/ 03/2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname sureti ibraz edilmiştir.
… 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazı yazılarak davalı yanın derdestlik itirazına konu olan … esas ve … karar sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilmiştir. İlgili dava dosyası kapsamında 08/09/2015 tarihinde HMK’nın 150/ son maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, böylece derdestlik durumunun bulunmadığı anlaşılmıştır .
Davalı taraf yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğundan bahisle yetki ilk itirazında bulunmuş ise de taraflar (tacirler) arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin 27. maddesi uyarınca İstanbul mahkemelerinin yetkili mahkeme olarak kararlaştırıldığı, böylece huzurdaki davada mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce görevlendirilen … uzmanı bilirkişi …, mali müşavir bilirkişi … ve hukukçu bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 04/…/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…… dağıtım şirketlerinin … bayilik anlaşması ve lehine tesis edilen intifa hakkı sahibi olarak iştiraki bir … … dağıtım şirketi varsa ya da bir partnerlik anlaşması yapmışsa ilgili … satışına ilaveten aynı zamanda da iştiraki ya da partnerlik anlaşması yaptığı … … şirketi ile de bayilik anlaşması yapması bayi adaylarına ön şart olarak sundukları ve gerekli yatırımları yaparak anlaştıkları, dava dışı … AŞ … … sektöründe … Gaz markası ile faaliyet gösterdiği ve her iki şirketin de dava dışı … AŞ nin bir iştiraki olarak sektöründe ticari faaliyetlerine devam ettiği, dosya kapsamında davalı dava dışı … AŞ ile yapmış olduğu bayilik ve lehine tesis etmiş olduğu intifa anlaşması sonrası davacı … AŞ ile ilgili istasyonda … … satışı yapmak amacıyla ayrıca bayilik anlaşması yaptığı dosya kapsamında sabit olduğu ve bu durum Genel Sektörel uygulamalar içinde yer bulduğu, … … dağıtım şirketi olan davacı … AŞ ile arasında 25/08/2010 tarihinde akdedilen … … bayilik anlaşmasının da son bulma tarihi rekabet kurumu kararları doğrultusunda … AŞ ile olan dikey ilişkinin son bulacağı 05/08/2015 tarihiyle paralel olacağı, bayiliği veren fesihten sonra kalan süre içinde o bölgede başka bir bayilik açılmasını temin etmiş olması durumunda onun kar kaybının bir zarara uğradığından bahsedilemeyeceği, keza bayilik veren o bölgede başka bir bayilik açmamış olsa dahi yine kaideten ve onun zararı azaltma yükümü yönündeki umumi görevine uygun davranmamış olması sebebiyle yeni bir bayilik açması için gereken makul süre için tazminat isteyebileceği, fakat sözleşmede kar kaybı hesabının anlaşma süresini sonuna kadar hesap edileceği belirtildiği, bu durumun iki şekilde yorumlanabileceği, 1- Bayiliği veren o bölgede başka bir bayilik açmış olsa veya bayilik açmak için gereken makul süreyi geçirmiş olsa ve dolayısıyla gerçekte bir zararı bulunmasa dahi sözleşmeye göre anlaşma süresinin sonuna kadar hesaplama yapılacağı, fakat bu hesaplamanın ortada zarar söz konusu olmadığından artık bir zarar hesabı değil cezai şart hesabı mahiyetinde olacağı, yani tarafların zararın bulunup bulunmamasından bağımsız olarak bu tutarın ödenmesini kabul ettiği, başka bir ifade ile taraflar her ne kadar burada bir kar kaybı zararı hesabından bahsetmiş olsalar da bu hesabın zararın varlığından bağımsız olduğundan gerçekte bir cezai şart mahiyetinde olduğu, eğer tarafların gerçekten kar kaybını kastettikleri sonucuna varıldığı takdirde hesaplamanın anlaşma süresinin sonuna kadar değil, fiilen yeni bayiliğin verildiği veya makul süre içinde verileceği tarihe kadar yapılacağı, sektörel olarak … na paralel yaklaşımla hareket ederek ve her ili ayrı bir pazar olarak değerlendirmek kaydıyla davacının dava konusu istasyonun bulunduğu ilde yeni bir bayilik oluşturacağı istasyon bayiliği için makul süre olarak 3 ayı tespitle ve bunun hiçbir zaman asgari mesafe tahdidi ya da mesafe kısıtlaması ile bir ilgili olmadığı kanaatine varıldığı, davacının kar mahrumiyeti dışındaki bir diğer talebi fesih sonrası davalıya ait istasyonda kendisine ait malzemenin iade edilmemesi nedeniyle sözleşmede günlük bazda öngörülmüş cezai şart olduğu, ne var ki davalı tarafın fesih ihtarında tebligatın davacıya ulaştığı andan itibaren en geç 3 gün içinde sökülerek teslim alınmasını aksi takdirde hiçbir şekilde mesuliyet alınmayacağını bildirdiği, böyle bir bildirim karşısında davacının bu bildirime rağmen davalının bildirimin gereğini yapmadığını, iyi niyetli olmadığını ve tesellüme davetinin eylemli olmayıp gerçeği yansıtmadığını, budan kaçındığını kanıtlaması gerektiği, davalının davacıya ait malzemeyi vermeye hazır olduğunu bildirmesine rağmen bu bildirimin gerçeği yansıtmadığı davalının buna yanaşmadığını ispat kültesinin davacıya düşeceği, davacının işbu ispat külfetini dosyaya mübrez deliller muvacehesinde yerine getirmediğinden günlük cezai şart talebinde bulunma hakkında yoksun olduğu, sonuç olarak taraflar arasında geçerli olduğu Rekabet Kurumu kararı ile sabit olan dava konusu bayilik sözleşmesinin davalı bayi tarafından süresinden önce haksız şekilde fesih edildiği, davacının 3 aylık mahrum kaldığı kar tazminatı talep edebileceği ancak bu miktarın belirlenebilmesi hesaplanabilmesi için dosyada hiçbir veri ve belgi bulunmadığı, davacı tarafından hesaplamaya elverişli delil ibraz edilmesi halinde 3 aylık kar mahrumiyetinin belirlenmesinin imkan dahiline gireceği, davacının malzemelerinin teslim edilmemesi nedeniyle günlük olarak cezai şart talebinin kabule şayan sayılamayacağı…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen … uzmanı bilirkişi …, mali müşavir bilirkişi … ve hukukçu bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 27/10/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…Dava dışı … AŞ, … … sektöründe … gaz markası ile faaliyet gösterdiği ve her iki şirketin de dava dışı … AŞ’nin bir iştiraki olarak sektörde ticari faaliyetlerine devam ettiği heyetimizce malum olduğu, taraflar arasında 25/08/2010 tarihli … … BAYİLİK SÖZLEŞMESİ akdedildiği, dosya kapsamında davalı dava dışı … aş ile yapmış olduğu bayilik ve lehine tesis etmiş olduğu intifa anlaşması sonrası davacı … aş ile ilgili istasyonda … … satışı yapmak amacıyla ayrıca bayilik anlaşması yaptığı dosya kapsamında sabit olduğu ve bu durumun Genel Sektörel uygulamalar içinde yer bulduğu, bayiliği verenin fesihten sonra kalan süre içinde o bölgede başka bir bayilik açmış temin etmiş olması durumunda onun kar kaybından bir zarara uğradığından bahsedilemeyeceği, keza bayilik veren o bölgede başka bir bayilik açmamış olsa dahi yine kaideten ve onun zararı azaltma yükümü yönündeki umumi görevine uygun davranmamış olması sebebiyle yeni bir bayilik açması için gereken makul süre için tazminat isteyebileceği, fakat sözleşmede kar kaybı hesabının anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edileceği belirtildiği, bu durum iki şekilde özetlenebileceği;
Bayiliği veren o bölgede başka bir bayilik açmış olsa veya bayilik açmak için gereken makul süreyi geçirmiş olsa ve dolayısıyla gerçekte bir zararı bulunmasa dahi sözleşmeye göre anlaşma süresinin sonuna kadar hesaplama yapılacağı, fakat bu hesaplamanın ortada zarar söz konusu olmadığından artık bir zarar hesabı değil, cezai şart hesabı mahiyetinde olacağı, yani tarafların zararının bulunup bulunmamasından bağımsız olarak bu tutarın ödenmesini kabul ettiğini, baka bir ifade ile taraflar her ne kadar burada bir kar kaybı zararı hesabından bahsetmiş olsalar da bu hesap zararın varlığından bağımsız olduğundan gerçekte bir ceza i şart mahiyetinde olduğu,
Eğer tarafların gerçekten kar kaybını kastettikleri sonucuna varıldığı takdirde hesaplama anlaşma süresinin sonuna kadar değil fiilen yeni bayiliğin varıldığı veya makul süre içinde verileceği tarihe kadar yapılacağı, bunun için de o bölgede fesihten sonra fiilen yeni bir bayiliğin verilmiş olup olmadığının verilmemişse makul süresinin araştırılması gerekeceği, sektörel olarak …’na paralel yaklaşımla hareket ederek ve her ili ayrı bir pazar olarak değerlendirmek kaydıyla davacının dava konusu istasyonunun bulunduğu ilde yeni bir bayilik oluşturacağı istasyon bayiliği için makul süre olarak 3 ayı tespitle ve bunun hiçbir zaman asgari mesafe tahdidi ya da mesafe kısıtlaması ile bir ilgisi olmadığı kanaati olduğu, sektörel manada ifade edilen 3 aylık süre genel olarak sektör ortalamalarına göre bayilik ağı oluştururken dağıtım şirketlerinin yeni bir bayilik kazanana kadar geçen ortalama bir süre olarak alınması gerektiği umumi kanaatinden kaynaklandığı, davanın tarafları arasındaki bayilik sözleşmesinin 05/08/2010 tarihinde 5 yıl süreli olarak akdedildiği, davalı tarafın … 1. Noterliğinden davacıya 28/02/2012 tarihinde gönderdiği Fesih ihbarnamesi ile bayilik sözleşmesini görülen lüzum üzerine fesih ettiğini ve kurumsal kimlik ve demirbaşların, tebligatın muhataba ulaştığı andan itibaren en geç 3 gün içinde sökülerek teslim alınmasını, aksi takdirde hiçbir şekilde mesuliyet alınmayacağı, bu itibarla davalının sözleşmeyi herhangi bir süre vermeden davacının borca aykırı bir davranışı olmasızın olağanüstü biçimde fesih ettiği, olağanüstü fesih hallerinin hiçbirinin somut olayda olmadığı, esasen davalının böyle bir savunmasının da bulunmadığı, yürürlükte kalacağı 5 sene boyunca karşılıklı yükümler doğuran dava konusu bayilik sözleşmesinin görülen lüzum üzerine fesih edilmesi hukuken mümkün olmadığı, böyle bir fesih beyanı artık sözleşmenin ifasına devam edilmeyeceği anlamına geleceği, davalı tarafın sözleşmeyi haksız olarak fesih ettiği ve sona erdirdiği, işbu haksız fesih yüzünden davacının uğradığı zararları tazmin etmek zorunda olduğu, bu zararların arasında davacının uğradığı kar kaybının da bulunduğu,
davacının huzurdaki davada kar kaybı olarak talep ettiği 38.923 Amerikan Doları miktarına nasıl ulaşıldığı anlaşıldığı, kural olarak kar kaybı tazminatı isteyen davacının zararının miktarının açıklamak, ispat etmek zorunda olduğu, somut verilerek dayanan bir zarar ispatlanabilmiş olmadığı, dolayısıyla davacının 3 aylık kar mahrumiyetinin davacının tazmini gereken zararı olarak belirlenmesi gerektiği, davacının itiraz dilekçesinin ekinde sunduğu hesaplamada 05/05/2012 ila 25/08/2015 tarihleri arasında tahmini gelir kaybının 38.334Dolar olduğunu gösteren bir şema sunduğu, bu tarihler arasında yaklaşık 3 sene 3 ay yani toplam 39 aya göre bir hesaplama yapıldığı, buna göre aylık ortalama gelir kaybı 3.334:39=2.948,76Amerikan Doları olarak hesaplandığı, davacının bunun üzerindeki talebinin dayanağı olmadığı, davacının kar mahrumiyeti dışındaki bir diğer talebinin fesih sonrası davalıya ait istasyonda kendisine ait malzemenin iade edilmemesi nedeniyle sözleşmede günlük bazda öngörülmüş cezai şart olduğu, ne var ki davalı taraf fesih ihtarında tebligatın davacıya ulaştığı andan itibaren en geç 3 gün içinde sökülerek teslim alınmasını, aksi takdirde hiçbir şekilde mesuliyet alınmayacağını bildirdiği, böyle bir bildirim karşısında davacının bu bildirme rağmen davalının bildirimin gereğini yapmadığını, bundan kaçındığını kanıtlamasını, davalının davacıya ait malzemeyi vermeye hazır olduğunu bildirmesine rağmen bu bildirimin gerçeği yansıtmadığı, davalının buna buna yanaşmadığını ispat külfeti davacıya düşeceği, davacının işbu ispat külfetini dosyaya mübrez deliller muvacehesinde yerine getirmediğinden, günlük cezai şart talebinde bulunma hakkından yoksun olduğu, sonuç olarak davacının sadece 3 aylık mahrum kaldığı kar tazminatı talep edebileceği, davacının kalan sürenin tamamı için yaptığı hesaplamanın kabule şayan olmadığı, davacının talep edebileceği 3 aylık gelir kaybının 2.948,76 Amerikan Doları olarak hesaplandığı, davacının malzemelerinin teslim edilmemesi nedeniyle günlük olarak cezai şart talebinin dayanağının bulunmadığı, bu itibarla davacının kök rapora vaki itirazlarının raporda herhangi bir değişiklik gerektirmediği, orada tespit ve görüşlerin aynen muhafazası icap ettiği…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada uyuşmazlık; davacı yanın … bayilik sözleşmesi nedeniyle sözleşmenin kararlaştırılan süreden önce davalı tarafça feshi nedeniyle kar mahrumiyeti ile … istasyonunda bulunan malzemelerin teslim edilmemesinden dolayı cezai şart talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat sonucunda; taraflar arasında akdedilen 25/08/2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin davalı tarafın … 1. Noterliğinden keşide ettiği fesih ihtarnamesi ile görülen lüzum üzerine feshedildiği ve kurumsal kimlik ile demirbaşların tebligatın muhataba ulaştığı andan itibaren en geç üç gün içinde sökülerek teslim alınması aksi halde hiçbir şekilde mesuliyet alınmayacağının davacı tarafa ihtar edildiği, davalı tarafın sözleşmeyi herhangi bir süre vermeden ve davacının sözleşmeye aykırı herhangi bir davranışı olmaksızın feshettiği, bu haliyle davalı tarafın sözleşmeyi haksız olarak feshettiği sonucuna varıldığı, bununla birlikte sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshinden kaynaklı kar kaybına dayalı tazminat isteyen davacının işbu zararlarını ispat etmekle mükellef olduğu ancak dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda somut verilere dayanan herhangi bir zararın davacı tarafça ispatlanamadığı, davacı tarafın mahkememizin 15/06/2016 tarihli ara kararı ile ticari defterlerin ibrazı için yapılan ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, davalı tarafın kök bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin ekinde sunduğu tek taraflı tanzim edilen tahmini gelir kaybına ilişkin evrakın dayanaksız olması nedeniyle itibar edilebilir bulunmadığı, davalı tarafın fesih ihtarnamesinde ihtarnamenin davacıya ulaştığı andan itibaren en geç üç gün içinde istasyonda davacıya ait malzemenin sökülerek teslimi alınması aksi halde hiçbir mesuliyet alınmayacağını ihtaren bildirdiği, bu bildirim karşısında davacının, davalının bildirim gereğini yapmadığını ve tesellüme davetinin eylemli olmayıp gerçeği yansıtmadığını ve davacıya ait malzemelerin iadesinden kaçındığını kanıtlamasının gerektiği, buna karşın davalı tarafın noter kanalıyla davacıya ihtar ettiği bildirimin gerçeği yansıtmadığını davacının dosya kapsamında ispatlayamadığı anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınan 312,87 TL peşin harçtan, alınması gereken 35,90 TL ret harcının mahsubu ile artan 276,97 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.198,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
6-Hükümden sonra, gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliğine, masrafın talep eden tarafça karşılanmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/03/2018
Katip …
e-imza
Hakim …
e-imza