Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/831 E. 2019/347 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/831 Esas
KARAR NO : 2019/347
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/08/2015
KARAR TARİHİ : 18/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkette her biri 1 TL nominal değerli 90.943 adet hisseye ve dolayısıyla 90.943 TL sermayeye sahip olduğunu, davalı şirketin 09.06.2015 tarihinde yapılan ve müvekkilinin de vekili vasıtasıyla iştirak ettiği 2014 yılma ait Olağan Genel Kurul Toplantısının 7. maddesinde alınan kararın kanuna, hukuka ve afakî-objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin bu maddede alınan kararlara toplantı esnasında da muhalif kaldığını ve muhalefet şerhlerini tutanağa işlettiğini, toplantının 7. maddesinde; hiçbir somut ve hukuki sebebe dayanmadan henüz 25 yaşında olan yönetim kurulu başkanına aylık 15.000,00 TL, diğer yönetim kurulu üyesi …’na 10.000,00 TL ve diğer yönetim kurulu üyesi …’ye aylık 5.000,00 TL ödenmesine karar verildiğini, yılda toplam 360.000,00 TL eden bu net ödemelerle, şirketin elde ettiği gelirlerin ve kârın yönetim kurulu üyesi olmayan diğer ortaklardan kaçırılmasının amaçlandığını, davalı şirketin yalnızca tek bir taşınmazı ve bu taşınmazdan elde ettiği kira gelirinin bulunduğunu, başkaca geliri bulunmadığını, dolayısıyla davalı şirketin, yalnızca bu taşınmazı kiralamak ve buradan kira geliri elde etmek adına var olan bir şirket olup, yapılan bu ödemelerin anlamı ve amacının kira gelirinin yalnızca yönetim kurulu başkanı ve üyelerine ödenmesi, ortaklara ise ödenecek bir kar bırakılmaması olduğunu beyan ederek; ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirketin 09.06.2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ait Genel Kurul Toplantısının 7. maddesinin yürütmesinin durdurulmasına ve alınan kararın iptaline ve / veya yokluğunun tespitine, bütün yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, müvekkili şirketin 09.06.2015 tarihli 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 7 numaralı kararın iptaline veya yokluğunun tespitine ve yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini, bu nedenle öncelikli olarak, bir Genel Kurul Kararının yokluğunun tespit edilebilmesi için, genel kurul toplantısının hiç yapılmamış veya toplantıda hiç karar alınmamış olmasının gerektiğini, yine ilgili karar metninde “ücret ödenmesi” ifadesine yer verilerek, söz konusun bedellerin ücret mahiyetinde olduğunun açıkça ifade edildiğini, yönetim kurulunun yaptığı görev ve hizmet karşılığında ödenebilecek mali haklar huzur hakkı, kazanç payı, ikramiye veya ücret şeklinde öngörülebilir ve bu tercihte bulunmanın da genel kurulun yetkisi dahilinde olduğunu, yönetim kurulunun ise şirket esas sözleşmesi uyarınca şirketin maksat ve amacı olan her türlü gayrimenkulün edinilmesi, geliştirilmesi ve imarı yönünde projeler hazırladığını ve yatırım kararları almayı planladığını, bu sebeple davacı yanın, yönetim kurulunun hiçbir iş yapmadığı yönündeki iddiasının kesinlikle doğru olmadığını beyan ederek; haksız ve mesnetsiz davanın ve yürütmenin geri bırakılması talebinin reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gereken deliller de celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce; davalı şirketin genel kurul tutanakları, hazirun cetvelleri, pay defterleri vs. Defterleri ile dosya üzerinde, iddia doğrultusunda mali bilirkişi … ile hukukçu Doç. Dr. … ve sektör bilirkişisi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 11/06/2018 havale tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
”Davacı taraf davalı şirketin ortağı olup Davalı Şirketin 09.06.2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ait genel kurul toplantısının 7. maddesinin yürütmesinin durdurulmasına, davalı şirketin 09.06.2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısının 7. maddesinde alınan kararın iptaline ve / veya yokluğunun tespitine, bütün yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalıya yüklenmesine, karar verilmesini talep etmektedir. Davalı şirketten çeşitli tarihlerde 2006-2007-2008-2009-2010-2011-2012-2013-2014-2015 yılı ticari defterleri talep edilmiş olmakla birlikte 2012,2013,2014,2015 yılı ticarî defterleri ibraz edilmiş olmakla birlikte diğer 2006-2007-2008-2009-2010-2011 ticari defterler ibraz edilmemiştir. Bu nedenle çalışmamızda dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılacaktır.
Davalı … Tic. ve Paz. A.Ş. hakkında tespitler ve bilgiler;
Davalı … Tic. ve Paz. A.Ş. İstanbul ticaret sicil müdürlüğüne 15.09.2000 tarihinde … sicil numarası ile tescili yapılarak kurulmuş olduğu görülmektedir. Her türlü gayrimenkulün edinilmesi, geliştirilmesi, imarı ve üzerinde konut veya işyerleri veya her ikisinden oluşan merkezler oluşturulması, yönetiminin sağlanması her türlü gayrimenkul oluşturulması, her türlü menkul ve gayrimenkul edinebilir, üzerinde tasarruf edebilir, her türlü inşaatı kendisi yapabileceği gibi yaptırabilir, menkul ve gayri menkullerini kiralayabilir, başkalarına ait her türlü menkul ve gayrimenkulleri kira ile tutabilir, kendi borçlarının teminatı olarak menkulleri üzerinde rehin tesis edebileceği gibi gayrimenkulleri üzerinde ipotek kurabilir ve bunları fek edebilir, alacaklarının teminatı olarak üçüncü kişilere ait menkuller üzerinde rehin, ticari işlemler üzerinde ticari işletme rehin alabileceği gibi gayrimenkulleri üzerinde kendi lehine ipotek tesis edebilir ve kaldırabilir, bu hakları tapu siciline tescil veya terkin ettirebilir ve sözleşmesinde yazılı olan diğer isler.,. şeklindedir.
Davalı şirketin ödenmiş sermayesi 457.000.-TL olup … Cad, … No. … / İstanbul adresinde faaliyette olduğu görülmektedir. Davacı …’nın davalı şirkete 2003 yılında ortak olduğu ve 17/11/2003 tarihli yönetim kurulu kararı ile şirket yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği ve yönetim kurulu üyesi olarak Aralık 2013 tarihine kadar davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı ibraz edilen ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarından tespit edilmiştir.
Davalı şirkette alınan yönetim kurulunun ve davalının aldığı net huzur hakkı tutarları şu şekildedir (2006-2007 yılı yönetim kurulu üyeleri ait huzur hakkı ödemelerini içeren ücret bordoları talep edilmesine, beklenilmesine rağmen ibraz edilmediğinden 2006-2007 yılları için değerlendirme yapılmamıştır.) Huzurdaki davada davacı taraf 2015 yılından yapılan genel kurulda yönetim kurulu üyelerine ödenmesi kararlaştıran yönetim kurulu huzur haklarına ait tutarların iptalini talep etmektedir,
Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu üyelerine huzur hakkının ödenmesinin gerekip gerekmediği, ödenecekse bunun ne kadar olması gerektiği hakkında kesin bir hüküm bulunmamaktadır. TTK m. 394 maddesi gereğince “Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebilir.” Görüldüğü üzere; bu ödeme yapılabileceği gibi, genel kurulun takdirine bağlı olarak yapılmayabilir de; davalı şirkette 2000 yılında kurulmasına rağmen 2005 yılından günümüze kadar sürekli olarak yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı adı altında ve ödeme adı altında bir tutarın ödenmesinin karara bağlanmış olduğu görülmektedir.
2014 yılında Yönetim Kurulu üyelerine 10.000 Euro aylık net (yıllık 120.000,00 Euro) huzur hakkı ödemenin yapılmasının kararlaştırıldığı ve buna davacının muhalefet şerhi koyduğu görülmektedir. 2015 yılında Yönetim Kurulu üyelerine 30.000 TL aylık net yıllık 360.000 TL huzur hakkı ödemesinin yapılmasının kararlaştırıldığı ve buna davacının muhalefet şerhi koyduğu görülmektedir.
Davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde yönetim kurulu üyelerine ödenen huzur hakkı tutarları ile davacının dava konusu yaptığı dönem huzur hakkı tutarları davalı şirketin mali değerleri ile ayrıca karşılaştırılmıştır.
Davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde Yönetim Kurulu üyelerine ödenen huzur hakkının brüt tutarları davalı şirketin genel yönetim giderleri hesabında gösterilmiştir. Bu durumda genel yönetim giderleri hesabının gelir tablosunda faaliyet giderleri olarak raporlanmış olup kayıt edilen Yönetim Kurulu brüt huzur hakkı tutarları faaliyet karının veya zararının oluşmasında önemli bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Davacının Yönetim Kurulu üyesi olduğu 2008-2013 dönemi faaliyet karı tutarı ortalamasının -18.093,18 TL (faaliyet zararı) olduğu tespit edilmektedir. Diğer taraftan aynı dönemde gider olarak kabul edilen brüt huzur hakkı tutarının 432.165,89.-TL olduğu tespiti yapıldığında bu dönemde (2008-2013) huzur hakkı ödenmeseydi davalı şirketin faaliyet karı tutarı ortalaması (432.165,89 – 18.093,18 = 414.072,71) 414.072,71.-TL olarak gerçekleşecektir. Taraflar arası uyuşmazlık konusu dönemi olan 2015 yılı faaliyet döneminde faaliyet karının 57.233,31 TL olduğu tespit edilmektedir. Diğer taraftan aynı dönemde gider olarak kabul edilen brüt huzur hakkı tutarının 485.989,01.-TL olduğu tespiti yapıldığında 2015 yılı faaliyet döneminde huzur hakkı ödenmesiydi davalı şirketin faaliyet karı (485.989,01 + 57.233,31 = 543.222,32) 543.222,32 TL olarak gerçekleşecektir.
Neticeten mübrez ibraz edilen ticari defterlerde dava dosyasındaki bilgî ve belgelere göre şirketin huzur hakkı ödemelerinin dava konu olan dönemde davacının yönetim kurulu üyesi bulunduğu döneme göre daha düşük oranda olduğu görülmektedir.
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşme ile veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı verilmesi mümkündür (TTK m. 394). Huzur hakkı Yönetim Kurulu üyelerine her toplantı için ödenen, hizmet ve katılım giderlerini karşılayan parasal bir bedel olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda da şirket genel kurulunda alınan kararla huzur hakkı Yönetim Kurulu üyelerine tanınmıştır. Bu durumun yukarıdaki inceleme çerçevesinde davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde de şirket pratiği olduğu gözlemlenmektedir. Davacının yönetim kurulu üyesi olmadığı dönemde ise davacının bu uygulamaya (yönetim kurulu üyelerine ödeme yapılması) karşı çıktığı görülmektedir. Mezkûr durumun davacı bakımından çelişkili davranış yasağına girip girmeyeceği sayın Mahkemenin takdirindedir.
Diğer taraftan dikkate alınması gereken bir başka husus Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin (E. 2016/5118, K. 2017/4360, T. 14.09.2017) kararıdır. Yargıtay 11. HD, gene aynı taraflar arasında aynı konuda (yönetim kurulu üyelerine ödeme yapılması) bir önceki mali yıl (2013) olağan genel kurul toplantısında alınan karara ilişkin açılmış olan … Asliye Ticaret Mahkemesinin E. …, K. …, 10.12.2015 tarihli kararı üzerine gerçekleştirdiği temyiz incelemesinde “….Bilirkişi raporuyla da belirlendiği üzere işletme konusu sadece bir arsanın üzerine üst hakkı kurulması suretiyle taşınmazın kiraya verilmesi olan ve tek geliri de bu taşınmazın kirasından elde edilen gelir olan davalı şirketin elde ettiği yıllık kira gelirinin 230.000 Avro, yönetim kurulu üyelerine ödenen yıllık toplam ücretin ise yıllık 120.000 Avro olduğu dikkate alındığında şirketin elde ettiği gelirin yarısından fazlasının yönetim kurulu üyelerine ücret olarak dağıtılmasına karar verildiği görülmektedir. TTK 507/1.maddesi uyarınca “Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına payı oranında katılma hakkını haizdir…”. Şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma haklarının zayıflatıldığı, belli ortaklara örtülü kâr dağıtılması sonucunu doğuracağı bir gerçektir. Dolayısıyla şirketin elde ettiği gelir ile yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilen ücretler nazara alındığında, yönetim kurulu üyelerine verilmesine karar verilen huzur hakkının şirketin geliri, yapılacak işler ve yönetim kurulunun görevleriyle orantılı olmadığı, dava konusu genel kurulun 5 numaralı maddesinde alınan kararın belli ortaklara örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu kabul edilmeli, bu kararın eşitlik dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğu nazara alınmalıdır. …”şeklinde bir hüküm tesis etmiştir. Bu hükmün karar düzeltmeye konu olup olmadığı, oldu ise akıbeti hakkında dosyaya mübrez bir bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır.
11. HD kararında geliri yılda 230.000 Avro’luk kira ödemesinden müteşekkil olan bir şirketin yönetim kurulu üyelerine 120.000 Avro huzur hakkı ödenmesini uygun bulmamış ve bunun bir çeşit örtülü kar payı transferi olduğuna işaret etmiştir. Ancak özel daire ne oranda bir huzur hakkı ödemesi yapıldığı takdirde bunun örtülü kar payı transferi olmayacağı hususunda bir değerlendirmede bulunmamış, sadece yönetim kurulu üyelerine ödenmesi gereken tutarın görevleriyle orantılı olması lazım geldiğine karar vermiştir.
Dava konusu yapılan dönemde ise davalının faaliyet karı 57.233,31 TL olup Yönetim Kurulu üyelerine ödenen brüt huzur hakkı tutarları ise 485.989,01 TL’dir. Bu çerçevede bu ödemelerin bir çeşit örtülü kar payı transferi olup olmadığı, bununla birlikte davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde benzeri bir biçimde şirketten ödeme almasından sonra yönetim kurulu üyeliği sona erdikten sonra bu neviden ödemelere itiraz etmesinin çelişkili davranış yasağına girip girmediği ve eğer davranışı bu bağlamda mütalaa olunabilirse TMK m. 2’nin norm düzeltici etkisinin (somut olay adaletinin tesisi adına normun/ilkenin bir seferlik uygulanmaması hali) kullanılıp kullanılamayacağı sayın mahkemenin takdirindedir.” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce; tarafların rapora karşı itirazlarının karşılanması babında kök raporu hazırlayan bilirkişiler marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 28/01/2019 havale tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
”Mübrez ticari defterlerde dava dosyasındaki bilgi ve belgelere göre şirketin huzur hakkı ödemelerinin 2005 yılından beri gerçekleştirdiği ve 2008 yılından itibaren benzer miktarlarda huzur hakkını yönetim kurulu üyelerine ödediği, bu durumun şirket bakımından mutad bir uygulama niteliğinde görüldüğü, dava konusu olan dönemde davacının yönetim kurulu üyesi bulunduğu döneme göre daha düşük oranda olduğu, dava konusu yapılan dönemde ise davalının faaliyet karı toplamının 57.233,31 TL olup yönetim kurulu üyelerine ödenen brüt huzur hakkı tutarları ise 485.989,01 olduğu, bu çerçevede bu ödemelerin bir çeşit örtülü kar payı transferi olup olmadığı, bununla birlikle davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde benzeri bir biçimde şirketten ödeme almasından sonra yönetim kurulu üyeliği sona erdikten sonra bu neviden ödemelere itiraz etmesinin çelişkili davranış yasağına girip girmediği ve eğer davranışı bu bağlamda mütalaa olunabilirse TMK. m. 2’nin norm düzeltici etkisinin (somut olay adaletinin tesisi adına normun/ilkenin bir seferlik uygulanmaması hali) kullanılıp kullanılamayacağı hususlarının hukuki tavsif, değerlendirme ve takdirinin münhasıran sayın mahkemeye ait olduğu” şeklinde beyan ve mütalaada bulundukları görülmüştür.
Dava; davalı şirketin 09/06/2015 tarihinde icra edilen 2014 yılı genel kurul toplantısında alınan ve muhalefet şerhi düşülen gündemin 7.maddesindeki kararın iptali ve/veya yokluğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davalı yan; dava konusu genel kurulda alınan kararın ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Davacı yan; dava konusu edilen kararın öncelikle yok hükmünde olduğunu ileri sürmüş ise de; anılı kararın yok hükmünde olmasını gerektirecek hukuka aykırılık hali tespit edilememiştir. Ancak; davalı şirketin ana sözleşmesinde faaliyet alanı “Her türlü gayrimenkulün edinilmesi, geliştirilmesi, imarı ve üzerinde konut veya işyerleri veya her ikisinden oluşan merkezler oluşturulması, yönetiminin sağlanması her türlü gayrimenkul oluşturulması, her türlü menkul ve gayrimenkul edinebilir, üzerinde tasarruf edebilir, her türlü inşaatı kendisi yapabileceği gibi yaptırabilir, menkul ve gayri menkullerini kiralayabilir, başkalarına ait her türlü menkul ve gayrimenkulleri kira ile tutabilir, kendi borçlarının teminatı olarak menkulleri üzerinde rehin tesis edebileceği gibi gayrimenkulleri üzerinde ipotek kurabilir ve bunları fek edebilir, alacaklarının teminatı olarak üçüncü kişilere ait menkuller üzerinde rehin, ticari işlemler üzerinde ticari işletme rehin alabileceği gibi gayrimenkulleri üzerinde kendi lehine ipotek tesis edebilir ve kaldırabilir, bu hakları tapu siciline tescil veya terkin ettirebilir ve sözleşmesinde yazılı olan diğer işler” şeklinde tanımlanmış olup davalı şirketin iptali talep edilen kararın ilişkin olduğu dönem içinde faaliyet karının 57.233,31 TL olup yönetim kurulu üyelerine ödenen brüt huzur hakkı tutarları ise; 485.989,01 TL olduğu tespit edilmiştir. Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin (E. 2016/5118, K. 2017/4360, T. 14.09.2017) sayılı kararında da ifade edildiği üzere yönetim kurul üyelerine ödenen huzur hakkı yaptıkları görevle orantılı olması gerektiği, davalı şirketin faaliyet karı nazara alındığında yönetim kurulu üyelerine ödenen 485.989,01 TL’nin örtülü kazanç aktarımı olduğu, davacının kendisinin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde yönetim kurulu üyelerine benzer mahiyette huzur hakkı ödenmesinin ve davacı açısından bu durumun çelişkili davranış yasağı oluşturup oluşturmamasının iptali talep edilen kararın davacı açısından kişisel nitelik arz etmemesi, şirket faaliyetlerine yönelik olması nedeniyle önem arz etmediği, neticeten mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kabulü ile; davalı … A.Ş.’nin 09/06/2015 tarihinde icra edilen 2014 yılı genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretleri düzenleyen gündemin 7.maddesinin kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; davalı … A.Ş.’nin 09/06/2015 tarihinde icra edilen 2014 yılı genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretleri düzenleyen gündemin 7.maddesinin kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle İPTALİNE,
2-Alınması gerekli harç peşin alınmakla harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725,00 TL ücret-i vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.152,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/04/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …