Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/821 E. 2018/1156 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/821
KARAR NO : 2018/1156

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 06/08/2015
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili şirket aleyhinde …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile takip başlatıldığını, müvekkili şirketçe … adresinde bulunan … restoranın işletmesi yapılmakta olup davalı şirketçe de süt ve süt ürünleri satışı yapıldığını, davalı şirketçe müvekkil şirket aleyhinde takibe konulmuş olan senetin müvekkili şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket ile olan ticari ilişki başlangıcında davalı şirkete yapılacak ticari ilişkinin teminatı olarak avans niteliği ile verilmiş bir senet olduğunu, müvekkili ile davalı şirket cari hesap ilişkisi ile çalışmış olup bu cari hesap ilişkisinin başında müvekkili şirketçe davalı şirkete davaya konu senetin bu ilişkinin teminatı olarak verildiğini, davalı tarafça müvekkili şirkete fatura karşılığı teslim edilmiş olan malların bedelinin ödenmemiş olması halinde elbette ki davalının davaya konu senedi takibe koyma hakkı bulunduğunu, lakin müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcu bulunmamasına rağmen davalı şirketçe davaya konu senetin davalı tarafça ticari ilişkinin sonlandırılması ile takibe konulduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ki ticari ilişkinin de davalı şirketçe fatura kesilerek müvekkili şirkete teslim edilmiş olan malların tamamının ödemesinin yapıldığını, müvekkili şirketin, davalı şirkete kesilmiş bir fatura ve teslim edilmiş bir mal karşılığı olarak ödemesi gereken bir borç bulunmadığını, müvekkili şirket ile davalı şirkete ait ticari defterler incelendiğinde müvekkili şirketin davalı şirkete borcu olmadığının ispat edilmiş olacağını, takibe konu senetin şirket yetkilisi … tarafından da kefil sıfatı ile imzalandığını, davalı şirkete müvekkili şirketin borcu bulunmayıp şirket yetkilisi …’ında kefil sıfatı ile borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, takibe konu senetin müvekkili şirket yetkilisi … tarafından ticari ilişki başlangıcında avans niteliği ile davalıya verilmiş bir senet olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket cari hesap ilişkisi ile çalışmakta iken davalı şirketçe bu ticari ilişkinin sonlandırıldığını, ticari ilişkinin sonlandırılmasının ardından da takibe konu senet 9.696,38 TL bedel ile takibe konulduğunu, müvekkilinin davalı şirkete takibe konu borcunun bulunmadığını, iş bu sebep ile bu davanın açılmasının zorunluluk olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhinde takibe konulmuş olan senetin ticari ilişkinin başında cari hesap ilişkisi ile yapılacak olan ticari ilişkinin teminatı olarak avans niteliği ile davalıya verildiğini, oysa ki davalı tarafça müvekkiline bugüne kadar takibe konu senet bedelini karşılayacak mal teslimi yapılmadığını, müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki davalı tarafça sonlandırılmış olamakla bu ilişkinin sonlandırılması ile de iş bu senetin kötü niyetli olarak takibe konulduğunu, dava tarafları tacir olmakla ticari defterlerin incelenmesi neticesi ile müvekkili şirketin davalıya borcunun olmadığını, bu güne kadar teslim alınmış olan tüm mallarının ödemesinin yapılmış olduğunun ispat edilmiş olacağını, sonuç olarak bu nedenler ile; davalı tarafça … İcra Müdürlüğü … E. … Sayılı dosyası ile müvekkil aleyhinde başlatılmış olan icra takibinde müvekkillerin davalıya borcu olmadığının tespiti ile … Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasının öncelikle teminatsız olarak aksi halde teminat karşılığı ile takibin durdurulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde sözü edilen delillerin hiçbirinin mahkememiz dosyasına sunulmadığını ve taraflarına da tebliğ edilmemiş olup bu durumun savunma haklarını kısıtlar nitelikte olduğundan delillerin taraflarına tebliğinden sonra bilahare beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, mahkememizce de bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nun ilgili hükümleri uyarınca takip dayanğı bono sebepten mücerret borç ikrarını içerir bir belge olduğunu, 6100 sayılı HMK’nun ilgili hükümleri gereği ispat yükü, borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa ait olup senede karşı senet ilkesi gereğince de iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, beyanları saklı kalmak kaydıyla takibe konu senedin teminat olarak verildiği iddiasının doğruluğu bir an için kabul edilse davacılardan … ltd. şti ile müvekkili şirket arasındaki sözleşme hükümleri gereği müvekkili şirketin cezai şart alacağı bulunduğunu, sonuç olarak bu nedenlerle huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına dayanak bononun ticari ilişkinin teminatı olarak avans niteliğinde verildiği iddiasına dayalı olarak takip dosyası kapsamında (dava değeri asıl alacak üzerinden belirtilmekle) menfi tespit istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası celp edilmiştir. Takip dosyasının tetkikinde; 19/03/2013 tanzim ve vade tarihli 17.400-TL bedelli davacıların keşideci / avalist sıfatıyla imzalarının mevcut olduğu, 1 adet bono dayanak tutularak davalı tarafından davacılar aleyhine 9.696,38-TL asıl alacak, 2.715,71-TL işlemiş faiz, 29,09-TL komisyon olmak üzere toplam 12.441,18-TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 29/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı tarafça ibraz edilen 2013-2014-2015 yılı ticari defter bilgilerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davalı tarafça ibraz edilen 2013-2014-2015 yılı ticari defter bilgilerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davalı tarafın davacıdan 19.03.2013 keşide tarihli I9.03.20l3 vade tarihli ve 17.400,00-TL tutarlı bononun 9.696,38-TL tutarlı kısmını ödemediği gerekçesi ile 08.07.2015 tarihinde … İcra Müdürlüğünün … dosya numarası ile 9.696,38-TL asıl alacak 2.715,71-TL işlemiş faiz ve 29,09-TL komisyon üzerinden davacı aleyhine takibe geçtiğini; bunun üzerine davacının huzurdaki menfi tespit davası açtığının tespit edildiğini, taraflar arasında 29.03.2013 tarihinde imzalanmış olan ev dışı kanalı Satış sözleşmesi olduğunun tespit edildiğini, davacının 2013, 2014 ve 2015 yılı ticari defterinin taraflarına ibraz ettiğini, ibraz edilen ticari deftere göre taraftar arasındaki ticari ilişkinin 2013 yılında başladığının görüldüğünü, davacı tarafın davalı taraftan mal alımı yaptığını ve (süt ürünleri) karşılığında bedelini ödemekte olduğunun görüldüğünü, davalının davacıya sözleşme şartlarında 2013 fatura karşılığı ödediği reklam promosyon bedellerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davacı tarafın sözleşme şartlarına göre 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki faturayı davalı tarafa gönderdiğini, bu faturanın davacı ticari defterlerinden tespit edilemediğini, normal şartlarda faturanın davalı cari hesabına kayıt edilmesi gerekirken cari hesaba kayıt edilmediğinin görüldüğünü, faturanın cari hesaba kayıt edilmemesi nedeninin anlaşılamadığını, davalı 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki faturaya davacıdan aldığını ve bedelinin 30.04.2013 tarihinde davacıya ödediğinin görüldüğünü, davacının daha sonra 13.08.2013 tarihinde davalıya 19.638,98-TL tutarında reklam ve promosyon bedeli adı altında fatura tanzim ettiğini, davalının da bu bedeli 30.10.2013 tarihinde davacıya ödediğinin tespit edildiğini, diğer taraftan 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki fatura davacı cari hesabına kayıt edilmediğinden cari hesapta davalının davacıdan 8.680,79-TL alacağı ortaya çıkmış olup davacının bu tutarı gelir hesaplarına kayıt ederek cari hesaptan çıkardığını, davacının bu borcunu gelir hesaplarına doğrudan nedensiz olarak kayıt etmesinin kural dışı olarak değerlendirildiğini, bunun tablo şeklinde sunulduğunu, tablodan görüleceği üzere davacının takip tarihi (08.07.2015) itibariyle davalıya 1.370,50-TL borcu olduğunun görüldüğünü, davacının ibraz ettiği ticari defterlerinde normal şartlarda nedensiz olarak gelir hesaplarına kayıt ettiği 8.680,79-TL borcu ile mal alımından kaynaklanan 1.370,50-TL borcu olup toplamda davalının davacıya (8.680,79-TL + 1.370,50-TL) 10.051,29-TL borrcu olduğuna kanaat getirildiğini, davalının 2013, 2014 ve 2015 yılı ticari defterini tarafına ibraz ettiğini, ibraz edilen ticari deftere göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2013 yılından başladığının görüldüğünü, davalı tarafın davacıya taraflar arasındaki sözleşme kapsamında ( süt ürünleri ) satışı yaptığını, davalının ibraz edilen ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davacıdan davalıdan alacağının olmadığının (128 HS 1 TL önemsiz kabul edildiğinde) görüldüğünü, taraflar arasında 29.03.2013 tarihinde ev dışı satış sözleşmesi olduğu sözleşmenin davalı tarafında imza edildiğinin görüldüğünü, sözleşmenin Özel hükümler başlıklı 1. Maddesinde davalının davacıya 8.691,40-TL destek verileceğinin hüküm altına alınmış olup mevcut destek tutarının davalı tarafından davacıya fatura karşılığı verildiğinin görüldüğünü, sözleşmenin özel hükümler başlıklı 2. maddesinde davacının belirtilen ürünleri ve belirtilen kota miktarları dahilinde sözleşme süresi boyunca satın almayı taahhüt ede şeklinde alup davacının sözleşme dönemi için de ( 29.03.2013-29.03.2015) 300 ml kutu ayrandan 4.500 koli almayı taahhüt ettiğini, sözleşme dönemi içinde ibraz edilen bilge ve belgelere göre davacının davalıdan 1.473 koli 300 ml ayran aldığı tespit edilmiş olup, mevcut tespitlere göre 4.500 koli – 1.473 koli = 3.027 koli 300 ml ayran davacı tarafından alınmadığının görüldüğünü, diğer taraftan taraflar arasındaki sözleşmenin 5/e maddesinde “İş bu Sözleşme hükümleri sebebiyle oluşacak ihtilaflarda …’ın defter ve kayıtlarının tek ve kesin delil niteliğinde olduğu, taraflarca kabul edilmiştir” Şeklinde olup davalı tarafın ticari defterlerinin kesin delil olduğunun taraflarca kabul edildiğini, sözleşmenin Cezai Şart başlıklı 4 maddesinin, “İşletmeci, Sözleşme süresi içinde işyeri(ler)ini çalıştırmaması, işyeri(ler)inde iş değişikliği yapması, devir halinde işyeri(ler)ini devir alanın Sözleşme hükümlerini kabul etmemesi ve işletmecinin bu Sözleşme ile üstlendiği edim, taahhüt ve yükümlülüklerinden herhangi birini yerine etmesi ve/veya devir alanın iş bu Sözleşme hükümlerinin herhangi birine aykırı hareketi halinde, işletmeci, 17.400,00 TL Cezai şartı, Sözlcşıne’nin yürürlükte kaldığı süre içerisinde gerçekleşen alım mikarı dikkate alınmaksızın, hiçbir ihtara ve ayrıca hüküm teminine hacet kalmadan nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” Şeklinde olduğunu, şu halde davacı sözleşme şartlarına göre sözleşme dönemi için 300 ml olan 4.500 koli ayranı davalıdan aldığını ispatlamak zorunda olduğunu, davalı tarafın sözleşme dönemi içinde davacı tarafından sözleşme şartlarına uygun 300 ml olan 4.500 koli ayranı alınmaması üzerine elinde bulundurduğu 17.400,00-TL bononun 9.696,38-TL tutarlı kısmını takibe koyduğunu, takibe konu olan bononun tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiğini, davalı tarafın davacıdan alınan 19.03.2013 keşide tarihli 19.03.2013 vade tarihli ve 17.400,00-TL tutarlı bono sözleşme teminatı olarak alındığı görüldüğünü, davacı tarafın sözleşme şartlarının uymadığı durumda davalının bono bedelini davacıya karşı ileri sürebileceğini, nitekim tespitlerinde davacının sözleşme şartların sözleşmede taahhüt ettiği kadar malı almadığının görüldüğünü, davacının sözleşmede taahhüt ettiği 300 ml olan 4.500 koli ayranı sözleşme süresi içinde davalıdan neden almadığının yasaya deliller ile ispat etmek zorunda olduğunu, dava dosyasında bu yönde bir delil olmadığını, şu halde mevcut şartlarda davacının davalıya kendi ticari defterlerinde 1.370,50-TL borcu olduğuna kanaat getirildiğini, ayrıca 8.680,79-TL davalı alacağını gelir hesaplarına nedensiz olarak kayıt ettiğini, yine davacının taraflar arasında sözleşme hükümlerine göre davalıdan 300 ml olan 4.500 koli ayranı sözleşme süresi içinde davalıdan almadığını ve bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin 4 maddesinde 17.400,00-TL cezai şart bedeline ödemesi gerekirken davalının davacının mal alımına bağlı ve orantılı olarak 9.696,38-TL asıl alacak üzerinden icra takibi yaptığının görüldüğünü, mevcut duruma ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının …. İcra Müdürlüğünün … dosya numarası ile davalıya borcu olmadığı yönündeki menfi tespit talebinin; davacının sözleşme şartlarına uymadığını, delil olarak ibraz ettiği ticari defterinde 8.680,79-TL davalı alacağını gelir hesaplarına nedensiz olarak kayıt ettiğini, ticari defterlerinde 1.370,50-TL borcu olduğu gerekçesi ile menfi tespit talebinin yerinde olmadığı şeklinde kanaate ulaşıldığını, sonuç olarak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının … İcra Müdürlüğünün … dosya numarası ile davalıya borçu olmadığı yönündeki menfi tespit talebinin; Davacının sözleşme şartlarına uymadığını, delil olarak ibraz ettiği ticari defterinde 8.680,79-TL davalı alacağını gelir hesaplarına nedensiz olarak kayıt ettiğini, ticari defterlerinde 1.370,50-TL borcu olduğu gerekçesi ile menfi tespit talebinin yerinde olmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Bilirkişi raporunda davalı tarafın davacıya 8.680,79TL reklam ve pormosyon bedelinin ödendiği, davacının da bu ödmeye ilişkin faturayı davalıya keşide ettiği ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespitine rağmen davacı defterlerinde nedensiz gelir kaydı olarak gösterilmesindeki muğlaklık ve çelişkinin giderilmesi, davalı defterlerinin fatura dökümleri yapılacak şekilde cari hesabının denetlenmesi ve buna göre davacının davalıya cari hesaptan kaynaklı mevcut ise borç tespitinin yapılmasının istenmesi, neticeten cezai şartla birlikte dosyanın değerlendirilerek davacının davalıya dava konusu bono nedeni ile borçlu olup olmadığının mevcut ise borç miktarının tespiti amacı ile ek rapor tanzimi istenilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 30/04/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “… Davacı tarafın sözleşme şartlarına göre 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki faturaya davalı tarafın gönderdiğini, bu faturanın davacı ticari defterlerinden tespit edilemediğini, davacı tarafın 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki faturayı ticari defterlerine kayıt etmediğini, bu durumun usul ve esası aykırı bir durum olduğunu, ancak bedelin 30.04.2013 tarihinde davalıdan aldığının görüldüğünü, bu durumda olması gerekenin davacının 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki faturayı cari hesaba kayıt edip davalının banka aracılığı ile gönderdiği para ile fatura alacağının kapanması gerektiğini, ancak bu durumun gerçekleşmediğini, 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki fatura cari hesaba kayıt edilmediğinden davalının banka aracılığı ile gönderdiği 8.680,79-TL fatura tutarının davacı kayıtlarında avans borç olarak yer aldığını, davacının da bu avans borcu, borç hesaplarından çıkartmak için mevcut tutarı gelir hesabına kayıt ettiğini, yapılan işlemin muhasebe usul ve esasına aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafından tanzim 29.03.2013 tarih, … nolu ve 8.680,79-TL tutarındaki faturanın davacı ticari defterlerinde mutlaka kayıtlı olması gerekirken ticari defterlerde kayıt olmamasının sebebinin davacıdan kaynaklandığını, davalı defterlerinin fatura dökümlerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davalının ibraz edilen ticari defterine göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2013 yılından başladığının görüldüğünü, davalı tarafın davacıya taraflar arasındaki sözleşme kapsamında ( süt ürünleri) satışı yaptığını, davalının ibraz edilen ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalının davacıdan alacağının olmadığının (128 Hesapta 1 TL alacak olup önemsiz kabul edildiğinde) görüldüğünü, cezai şartla birlikte dosyanın değerlendirilerek davacının davalıya bono nedeniyle borçlu olup olmadığının, mevcut ise borç miktarının tespiti amacıyla taraflar arasında 29.03.2013 tarihinde ev dışı satış sözleşmesi olduğu sözleşmenin davalı tarafında imza edildiğinin görüldüğünü, sözleşmenin özel bükümler başlıklı 1. Maddesinde davalının davacıya 8,691,40-TL destek verileceği hüküm altına alınmış olup mevcut destek tutarının davalı tarafından davacıya fatura karşılığı verildiğinin görüldüğünü, sözleşmenin özel hükümler başlıklı 2. Maddesinde davacının belirtilen ürünleri ve belirtilen kota miktarları dahilinde sözleşme süresi boyunca satın almayı taahhüt edecek şeklinde olup davacının sözleşme dönemi için de ( 29.03.2013-29.03.2015) 300 ml kutu ayrandan 4.500 koli almayı taahhüt ettiğini, sözleşme dönemi içinde ibraz edilen bilge ve belgelere göre davacının davalıdan 1.473 koli 300 ml ayran aldığı tespit edilmiş olup, mevcut tespitlere göre 4.500 koli – 1.473 koli = 3.027 koli 300 ml ayran davacı tarafından alınmadığının görüldüğünü, diğer taraftan taraflar arasındaki sözleşmenin 5/e maddesinin “iş bu Sözleşme hükümleri sebebiyle oluşacak ihtilaflarda SÜTAŞ’ın defter ve kayıtlarının tek ve kesin delil niteliğinde olduğu, taraflarca kabul edilmiştir” Şeklinde olup davalı tarafının ticari defterleri kesin delil olduğunun taraflarca kabul edildiğini, sözleşmenin Cezai Şart başlıklı 4 maddesinin “işletmeci, Sözleşme süresi içinde işyeri(ler)ini çalıştırmaması, işyeri(ler)inde iş değişikliği yapması, devir halinde işyeri(ler)ini devir alanın Sözleşme hükümlerini kabul etmemesi ve işletmeci’nin bu Sözleşme ile üstlendiği edim, taahhüt ve yükümlülüklerinden herhangi birini yerin« etmesive /veya devir alanın işbu Sözleşme hükümlerinin herhangi birine aykırı hareketi halinde, işletmeci, 17.400,00 TL. Cezai şartı, Sözleşme’nin yürürlükte kaldığı süre içerisinde gerçekleşen alım mikan dikkate alınmaksızın, hiçbir ihtara ve ayrıca hüküm teminine hacet kalmadan nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” Şeklinde olduğunu, şu halde davacının sözleşme şartlarına göre sözleşme dönemi için 300 ml olan 4.500 koli ayranı davalıdan aldığını ispatlamak zorunda olduğunu, davalı tarafın sözleşme dönemi içinde davacı tarafından sözleşme şartlarına uygun 300 ml olan 4.500 koli ayranı alınmaması üzerine elinde bulundurduğu 17.400,00-TL bononun 9.696,38-TL tutarlı kısmını takibe koyduğunu, takibe konu olan bononun tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiğini, davalı tarafın davacıdan alınan 19.03.2013 keşide tarihli, 19.03.2013 vade tarihli ve 17.400,00-TL tutarlı bono sözleşme teminatı olarak alındığının görüldüğünü, davacı tarafın sözleşme şartlarının uymadığı durumda davalının bono bedelini davacıya karşı ileri sürebileceğini, nitekim tespitlerinde davacının sözleşme şartların sözleşmede taahhüt ettiği kadar malı almadığının görüldüğünü, davacının sözleşmede taahhüt ettiği 300 ml olan 4.500 koli ayranı sözleşme süresi içinde davalıdan neden almadığının yasaya deliller ile ispat etmek zorunda olduğunu, dava dosyasında bu yönde bir delil olmadığını, diğer taraftan davalının davacının kendisinden 300 ml olan 4.500 koli ayranı alınmaması üzerine elinde bulundurduğu 17.400,00-TL bononun 9.696,38-TL tutarlı kısmını takibe koyduğunu, davalının esasında 17.400,00-TL bononun tamamını takibe koyabilecek olduğunu, ancak davalının davacının kısmen mal alımına bağlı olarak 9.696,38-TL tutarlı kısmını takibe koyduğunu, sonuç olarak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının … İcra Müdürlüğünün … dosya numarası ile davalıya borcu olmadığı yönündeki menfi tespit talebinin; davacının sözleşme şartlarına aykırı davrandığı sözleşme dönemi için de ( 29.03.2013-29.03.2015) 300 ml kutu ayrandan 4.500 koli almayı taahhüt ettiğini, sözleşme dönemi içinde ibraz edilen bilge ve belgelere göre davacının davalıdan 1.473 koli 300 ml ayran aldığı tespit edilmiş olup, mevcut tespitlere göre 4.500 koli – 1.473 koli = 3.027 koli 300 ml ayran davacı tarafından alınmadığının görüldüğünü ve davacının ticari defterlerinde 1.370,50-TL borcu olduğu gerekçesi ile menfi tespit talebinin yerinde olmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada taraflar arasında 29/03/2013 başlangıç tarihli ev dışı kanalı satış sözleşmesine dayalı olarak ürün satış ilişkisine dayalı ticari ilişkinin tesis edildiği noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olaydaki ihtilafın davalı şirketin takibe konu ettiği bononun davacılar tarafından teminat / avans niteliğinde verilip verilmediği, avans niteliğinde verilmiş ise davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere yürürlükte bulunan hukuk sistemimizde akit serbestisi prensibi kabul edilmiştir. Taraflar kanuna, ahlak ve adaba, kamu intizamına, şahsiyet haklarına aykırı olmamak şartıyla aralarında her konuda serbestçe sözleşme yapabilirler. Somut olayda ise davalıya ait ürünleri satmak için taraflar anlaşmış olup sözleşmenin 4. maddesi kapsamında davacı şirket, sözleşmesel yükümlüklerinin ihlali halinde davalı şirkete 17.400-TL bedeli cezai şart adı altında ödeyeceğini taahhüt etmiştir. Hal böyle olunca takibe dayanak bononun sözleşme başlangıç tarihinden önce keşide edilmesi, cezai şart bedeli ile aynı miktarda düzenlenmesi ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin vasıf ve mahiyeti nazara alındığında davaya konu bononun sözleşme ilişkisinin teminatı olarak verildiği kanaatini uyandırmıştır. Bununla birlikte sözleşmenin özel hükümler başlıklı 2. maddesi davacının belirtilen ürünleri ve belirtilen kota miktarları dahilinde sözleşme süresi boyunca satın almayı taahhüt edecek şeklinde düzenlenmiş olup davacının sözleşme dönemi içinde ( 29.03.2013-29.03.2015) 300 ml kutu ayrandan 4.500 koli almayı taahhüt ettiği, sözleşme dönemi içinde ibraz edilen defter ve belgelere göre davacının davalıdan 1.473 koli (300 ml) ayran aldığı tespit edilmiş olup, mevcut tespitlere göre (4.500 koli – 1.473 koli ) sözleşmesel asgari alım taahhüdüne aykırı olarak 3.027 koli (300 ml) ayranın daha alınması gerekirken yapılmadığı, ayrıca sözleşmenin 5/e maddesi gereğince davalı şirketin defter ve kayıtlarının münhasır delil niteliğinde olduğu, davacının sözleşme ile üstlendiği alım taahhüdünü yerine getirmemesi nedeni ile davaya konu 17.400,00-TL bononun 9.696,38-TL tutarlı kısmının takibe konulması kapsamında davalının cezai şart alacağının sübut bulduğu anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 22. maddesi uyarınca tacirin kararlaştırılan cezanın aşırı olmasından dolayı indirilmesini talep etme hakkı mevcut olmamakla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.1974 günlü ve 1970/T-1053 E. 1974/222 K. sayılı kararı uyarınca, ceza, tacirin iktisaden mahvına neden olabilecek derecede ağır ise tamamen kaldırılabileceği gibi tenkis yoluna gidilebilmesi TBK’nın 182. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde mümkündür. Somut olayda ise talep edilen miktarın davacıların iktisaden mahvına sebep olmayacağı kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle takibe ve davaya konu asıl alacak 9.696,38-TL yönünden menfi tespit isteminin yerinde olmadığı anlaşılmakla; davanın reddine, tedbir kararı verilmemesi nedeni ile takibin durmadığı görülmekle davalı yanın tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınan 165,59-TL peşin harçtan, alınması gereken 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 139,69-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan masrafın kendi üzerine bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Davalı tarafça yapılan toplam 300-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza