Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/82 E. 2019/182 K. 08.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/82
KARAR NO : 2019/182
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2015
KARAR TARİHİ : 08/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … Asliye Ticaret Mahkemesi’Nin 29.11.2012 tarih … E. … K. Sayılı … Bankası A.Ş … Şubesi 15.06.2012 keşide tarihli … seri numaralı 25.000-TL bedelli keşidecisi müvekkili olan çeki yetkili hamil olarak iptal ettirdiğini ve bu çek iptali kararına istinaden …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibinin yapıldığı, müvekkil hakkında yapılan bu icra takibinden tebligat muhtarlığa yapıldığından itiraz süresi dolduktan sonra haberdar olmuş bu yüzden takipe karşı itiraz edemeden takibin kesinleştiğini, müvekkil takibe konu çeki davalılardan … şirket yetkilisi olan …’e verdiğini, … 04.06.2012 tarihinde müvekkile müracaat ederek 15.06.2012 keşide tarihli çeki çaldırdığını bu çekle iligli mahkemeden ödeme yasağı kararı aldıklarını bildirerek yeniden kendisine çek verilmesi talebinde bulunmuş ve 04.06.2012 tarihli tutnakla çalıntı olan 15.06.2012 keşide tarihli 25.000-TL bedelli çekin yerine 39.000-TL bedelli 20.09.2012 keşide tarihli yeni çekin verildiğini, verilen bu çeki de davalı … şirketi yetkilisi … tahsil ettiğini, davalı … diğer davalı … yetkilisine çekin çalındığını bildirmesi üzerine bu şirket yetkilisi …’te çekin keşidecisi olarak müvekkile müracaat ettiğini ve hukuki bilgisizliğinden yararlanarak çalınan çek ile diğer yazılan 40.000-TL’lik çekin müvekkile iade edilmesi karşılığında 04.06.2012 tarihli tutanakta belirtilen çekler müvekkil tarafından …’e tekrardan verildiğini, çalıntığı olduğu bildirilen çekin yerine 20.09.2012 keşide tarihli 39.000-TL bedelli .ekin verildiği tutanakla sabit olduğunu, iş bu çekinde … tarafından tahsil edildiğinin de sabit olduğunu, dolayısı ile müvekkilin icra takibine konu çekle her hangi bir borcunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle müvekkil herhangi bir borcu bulunmadığından icra takibinin ödeme nedeniyle iptali …. İcra Mahkemesinin … E. Sayılı davası ile dava açtığını, ancak davanın ödemeye ilişkin protokol takipten evvel olduğu yapılan icra takibine itiraz edebileceği gerekçesi ile reddedildiğini, iş bu nedenle bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, sonuç olarak, mağduriyetin artmaması için icra takibinin durdurulması için tedbir kararının verilmesini, daha sonra davanın kabulü ile borçlu olmadıklarının tesbitini ve icra takibinin iptalini alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi için bu davayı açtığını, icra takibi incelendiğinde yapılan takibin ilamsız takip olduğunu ve müvekkil şirketin de takip alacaklısı olarak yer almadığının görüleceğini, müvekkil takip alacaklısı olmadığına göre bu davanın müvekkil şirkete yöneltilmemesi gerektiğini, bu nedenle müvekkil şirketin pasif husumet ehliyetnin olmadığını, …’in müvekkil şirketin yetkilisi olmadığını, davacı bu şahsın müvekkil şirketin yetkilisi olduğunu iddia ettiğine ögre ispat etmesi gerektiğini, …’in ”…” adlı bir işyerinin olduğunu ve kendi nam ve hesabına burda mimarlık hizmeti vermekte olduğunu, bu husus davacı tarafından sunulan protokol ile sabit olduğunu, dava dilekçesi protokol incelendiğinde hukuki işlemlerin davacı ile davalı … şirketi ve dava dışı …’in arasında gerçekleştiğinin görüleceğini, bu neden davacı tarafından sunulan protokole ve dava konusu edilen olaylara müvekkil taraf olmadığından bu yönden de müvekkilin pasif husumet ehliyetinin olmadığını, davalı haksız ve kötüniyetli olduğunun ortada olduğunu, bu nedenle %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, sonuç olarak, haksız ve yersiz açılan davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş … Şubesi 15.06.2012 keşide tarihli … seri numaralı 25.000-TL bedelli çekin 18/05/2012 tarihinde müvekkilin evinden çalındığını, bu sebeple … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … E. Sayılı ihtiyati tedbir talepli çek iptali davası açılıp çek iptali kararının alındığını, söz konusu çek için …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı kararıyla ilamsız takip yapıldığını, takibe süresi içinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini ve davacı …’a karşı haciz işlemlerine başlandığını, … tarafından 04/06/2012 tarihinde bankaya müracaat edilip söz konusu çeke ödeme yasağı konulması için mahkeme müzekkeresi teslim edildiğini, bu tarihe kadar banka kayıtlarında ödeme yasağı kararı bulunmadığını, bu sebeple de davacı taraf dilekçesinde müvekkilin … yetkilisi …’e verdiği takibe konu çekin bu şahsın 04/06/2012 tarihinde müvekkile müracaat ederek çalınan çekle ilgili ödeme yasağı kararı alındığı beyanının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın …’e 15/06/2012 tarihli 25.000,00-TL’lik çalınan çek yerinde 20/09/2012 tarihli 39.000,00-TL’lik çek vererek borcunu ödemiş olduğu iddiasının hukuki dayanağının olmadığını, çek bedellerinin dahi birbirini tutmadığını, 39.000,00-TL’lik çeke dayanarak borcun ortadan kalktığı beyanının hukuka aykırı olduğunu, davacı ve müvekkili şirketin birbirleriyle doğrudan ticaret ilişkilerinin olmadığını, 25.000,00-TL’lik çek yerine 39.000,00-TL’lik çek verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 39.000,00-TL’lik çekin müvekkil şirket tarafından doğrudan davacıdan alınmadığını ve müvekkil şirketin kendi müşterisiyle yaptığı ticaret sonucu alındığını, 39.000,00-TL’lik çekin icra takibine konu çeke isitnaden verilodiği iddiasının gerçekdışı olduğunu, davacının bu iddiayı ispat etmesi gerektiğini, davacı ile müvekkil şirket arasında doğrudan ticaret ilişkisi bulunmadığı için davacının yaptığı ödemede definin muhattabının müvekkil şirket olmadığını, davacının icra takibinin iptali talebiyle müvekkil şirket aleyhine …. İcra Hukuk Mahkemesi’nde … E. Sayılı davayı açtığını ancak haksız olduğu için talebinin mahkemece reddedildiğini, dava konusu çek tutarlarının birbirinden farklı olması ve diğer bütün açıklamaların müvekkil şirketin davacı tarafından alacaklı olduğunu gösterdiğini, davanın reddinin gerektiğini ifade ederek, bu sebeplerden dolayı davanın reddedilmesini, davacı tarafın haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; takibe dayanak çek yönünden menfi tespit istemine ilişkindir.
…. İcra Hukuk Mahkemesi’ne ait … esas sayılı dosya aslı celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından 04/06/2012 tarihli tutanak, çek tahsilatına ilişkin dekont suretlerinin ibraz edildiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı çek zayi kararının ve kesinleşme şerhinin ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 08/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Dava konusu çekin davacı tarafından kelide edilerek dava dışı …’e verildiğini, daha sonra çekin davalılardan … şirketine geçtiği, … şirketinin çekin çalınmış olduğu iddiasıyla ziya ve iptal davası açtığını, mahkemece çekin iptaline karar verildiğini, … tarafından çekin ilamsız takibe konu edildiğini ve takibin kesinleştiği hususlarında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporunuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problem; dava dışı …’e çek verilmesi nedeniyle dava konusu çekten doğan sorumluluğun sonra erip ermeyeceği noktasında toplanmakta olduğunu, öncelikle dava dışı …, davalılardan … şirketinin yetkili temsilcisi olmadığından, … şirketinin dava konusu çeke herhangi bir taahhüdü ve talebi bulunmadığından, davanın bu davalıya yöneltilmesinin herhangi bir hukuki dayanağı bulunmamakta olduğunu, davalılardan … şirketinin çekin zayi ve iptali davacı açmış olduğu ve davanın lehine sonuçlandığı dikkate alındığında; her ne kadar yapılan ilamsız olsa da, … şirketinin takip alacağının dayanağı kambiyo senedine dayanmakta olduğunu, TTK. Maddesi 645 hükmüne göre kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak. Senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez, TBK. Maddesi 103 hükmüne göre; borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve borcun tamamı ödenmişse, buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebileceğini, borcun tamamı ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine işlenmesini isteyebileceğini, yine TBK. M. 104 hükmüne göre borç senedi borçlıya geri verilmişse, borç sona ermiş sayılır, hükümlerden de anlaşıldığı üzere, kıymetli evraka bağlı olan hak münhasıran senedi takip ettiği için, senedin alacaklının elinde olması hali, senet bedelinin ödenmediğinin bir karinesini teşkil ettiğini, aksini ispat külfeti, borçluya düşer Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 08.10.1969 gün ve E. 518 K. 741 sayılı kararındaki hususu aynen tekrar ettiğini, bu nedenle davacının, dava konusu çeki ödediğini yazılı belgeyle ispatlaması gerektiğini, davacı taraf, dava konusu çekin bedelinin 20.09.2012 tarihli ve 39.000,00-TL’lik bir çek ile …’e ödendiğini beyan ederek bu konuda bir tutanak sunulduğunu, çekin zayi ve iptali davasının … şirketi tarafından açılması gerektiğini, dava dışı … lehine verilmiş bir karar bulunmaması gibi hususlar dikkate alındığında; dava konusu çek bedelinin davacı tarafından … şirketine ödenmesi gerektiğinin açık olduğunu, davacı tarafından çek bedenin dava dışı …’e ödenmiş olduğunu ve böylece çekten doğan borcun sonra erdiği ileri sürülmül ise de …’in çek alacaklısı … şirketinin yetkili temsilci olmaması karşısında davacının bu iddiasının kabulüne olanak olmadığını, dava konusu çek bedeli ile dava dışı …’e çek verilmek suretiyle yapılan ödemenin miktarlarının farklı olması da varılan sonucu desteklediğini, anılan nedenlerle davacının iddiasının kabulüne olanak olmadığını, dava dışı …, davalılardan … şirketinin yetkili temsilcisi olmadığından, … şirketinin dava konusu çekte herhangi bir taahhüdü ve talebi bulunmadığından, davanın bu davalıya yöneltilmesinin herhangi bir hukuki dayanağının bulunmadığını, çekin zayi ve iptali davasının … şirketi tarafından açılması, dava dışı … lehine verilmiş bir karar bulunmaması gibi hususlar dikkate alındığında; dava konusu çek bedelinin davacı tarafından … şirketine ödenmesi gerektiğini, bu konuda dava dışı …’e bir ödeme yapılması davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağının kaanatine varıldığını…” mütalaa ettiği anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada; davacının çek keşidecisi olup, …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası kapsamında dayanak …. ATM’nin … esas, … karar sayılı zayi kararına konu … Bankası’nın … Şubesi’ne ait 15/06/2012 tarihli 25.000-TL bedelli çek yönünden menfi tespit isteminin ileri sürüldüğü, anılı çekin … ATM’nin … esas, … karar sayılı kararı ile zayi nedeniyle iptaline karar verildiği, davacı yanın anılı çekin yerine 39.000TL bedelli yeni bir çekin düzenlenerek davalı takip alacaklısına 39.000-TL ödeme yapılmasına rağmen zayi kararına konu çek nedeni ile hakkında başlatılan takip kapsamında borçlu olmadığı iddiasının somut olayda irdelenmesinin gerektiği, bu kapsamda yargılama devam etmekte iken takibe dayanak çekin davacı tarafından … limited şirket temsilcisine verilmesi iddiası nedeni ile takibi başlatan … şirketinin yanında anılı şirketin de davalı olarak gösterildiği ancak davacı yanın davaya konu ticari ilişkiyi tesis ettiği şirketin … şirketi olup maddi hata kaynaklı taraf değişikliği talebini ileri sürdüğü, bu noktada HMK’nın 124/4. maddesinin; “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” düzenlemesi kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda her iki şirketin ticaret ünvanlarının benzerliği ve dava konusu olmayan çekler kapsamında davalı olarak gösterilen şirket ile başkaca ticari ilişkilerin mevcut olması göz önünde bulundurularak değişiklik talebinin dürüstlük kuralına aykırı olmayıp maddi hata kaynaklı olduğu sonucuna varılmakla taraf değişikliği talebinin kabulü ile davalı olarak gösterilen … şirketi hakkında karar tesisine yer olmadığına, HMK 124/4 maddesinin son cümlesi gereğince davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen şirket lehine yargılama giderlerine hükmedilmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır. Takip alacaklısı … şirketi ile davalı olarak HMK 124. maddesi gereği yargılamaya dahil olan … şirketi yönünden zayi nedeni ile iptaline karar verilen çek nedeni ile davacı aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında yapılan inceleme neticesinde ise TTK’nın 651. maddesine göre; “Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir.” TTK’nın 652/1. maddesinde ise; “İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da dermeyan veya yeni bir senet ihdasını talep edebilir.” hükmüne yer verilmiş olmakla iptal kararının niteliğinden doğan iki önemli sonucun ortaya çıktığı görülmüştür. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/11763 esas, 2017/6962 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere bunlar, iptal kararının olumsuz ve olumlu sonuçları olarak ifade edilmektedir.
İptal kararının verilmesiyle kıymetli evrakın en önemli özelliklerinden birisi olan senedin hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkmaktadır. Bu husus, iptal kararının olumsuz sonucu olarak belirtilmektedir. Bu durumda iptal kararını alan kişi, borçludan, kendisine senedi ibraz etmeden ödemede bulunmak hakkını kazanmaktadır. Borçlu da hile ve ağır kusuru bulunmadıkça iptal kararını ibraz edene karşı ödemede bulunmakla borcundan kurtulmaktadır. İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak ortaya çıkmaktadır. Buna göre, iptal kararı kişinin (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratmaktadır. İptal kararının her iki etkisi de hak sahipliğinin teşhisi (hak sahipliğinin tespiti) meselesine ilişkindir. Başka bir anlatımla, iptal kararı sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla bu durumda borçlu, iptal kararı hamilinin sadece kararı ibraz etmesi ve kararda adı geçen alacaklının kendisi olduğunu ispatlaması üzerine, ağır kusur ve hilesi bulunmaksızın borcunu ifa ederse, borcundan kurtulmaktadır. Anılı açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalı zayi kararını alan … şirketi iptal kararına dayanarak keşideci/ davacı aleyhine takip başlatmış ise de davacı keşidecinin zayi kararı nedeni ile düzenlenen yeni çek nedeni ile davalı şirket yetkilisine yapılan ödeme ile borcun anılı yasal düzenlemeler gereği sona erdiği iddiasını ileri sürmekte haklı görüldüğü, ancak diğer davalı şirket yönünden ciro ve tahsilata rastlanılmamakla menfi tespit isteminin diğer davalı şirkete ileri sürülmesine cevaz verilemeyeceği anlaşılmakla; … Ltd. Şti yönünden HMK’nun 124/3 maddesi gereğince taraf değişikliği talebinin kabulü nedeniyle ilgili şirket hakkında karar tesisine yer olmadığına, davalı … Şirketi yönünden açılan davanın reddine, davalının koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine, davalı … Ltd. Şti yönünden açılan davanın kabulü ile … İcra Müd.’nün … esas sayılı dosyası kapsamında dayanak … ATM’nin … E, … K. Sayılı zayi kararına konu … Bankası’nın … Şubesi’ne ait 15/06/2012 tarihli, 25.000-TL bedelli çek yönünden davacının anılı davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 tazminat ile sorumlu tutulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalı … Ltd. Şti yönünden HMK’nun 124/3 maddesi gereğince taraf değişikliği talebinin kabulü nedeniyle ilgili şirket hakkında karar tesisine yer olmadığına,
2-Davalı … Şirketi yönünden açılan davanın REDDİNE, davalının tazminat talebinin REDDİNE,
3-Davalı … Ltd. Şti yönünden açılan davanın KABULÜ İLE,
…. İcra Müd.’nün … esas sayılı dosyası kapsamında dayanak ….ATM’nin … E, … K. Sayılı zayi kararına konu … bankasının … Şubesine ait 15/06/2012 tarihli, 25.000 TL bedelli çek yönünden davacının anılı davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 tazminat ile sorumlu tutulmasına,
4-Alınması gereken 1.707,75-TL harçtan peşin alınan 426,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,81-TL harcın davalı … şirketinden alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 27,70-TL başvuru harcı, 426,94-TL peşin harç, 2.000-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 359,50-TL olmak üzere toplam 2.814,14-TL yargılama giderinin davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.000-TL vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.000-‘er TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti. ve … Şirketi’ne verilmesine,
8-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/03/2019

Katip …

Hakim …