Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/790 E. 2018/386 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2015/790 Esas
KARAR NO : 2018/386
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 27/07/2015
KARAR TARİHİ: 26/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/07/2008 tarihli bir protokol akdedildiğini, iş bu protokolde belirtilen davalıya ait gayrimenkulün ve burada inşa edilmiş ya da daha sonra inşa edilecek satış yeri üzerinde müvekkili lehine 17 yıllık süre için intifa hakkı tesis ettirme hususunda tarafların anlaştığını, taraflar arasında ayrıca İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ve Otogaz Bayilik Sözleşmesi’ nin akdedildiğini, bu sözleşmelerin 01/08/2013 tarihinde sona erdiğini ve yenilenmediğini, söz konusu protokol ve sözleşmeler hükümleri gereği müvekkilinin tüm edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu kapsamda davalının intifa bedeli açıklamalı, 3.981.615,00TL tutarlı faturayı müvekkiline düzenlendiğini, akabinde ise 26/04/2009 tarih, …. nolu, 239.625,00.-TL tutarlı faturanın, intifa kur farkı bedeli olarak müvekkiline düzenlendiğini, iş bu fatura bedellerinin davalı şirketin banka hesaplarına ödendiğini, Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarih, 09-09/187-56 sayılı kararları ve duyuruları gereği; akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleri ile bağlantılı yapılan intifa ve benzer etkiye sahip ekipman kredi, kira gibi ayni ve şahsi haklar içeren sözleşmelerin rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağı, bu tür anlaşmaların varlığı halinde beş yılı aşan süreler bakımından 2002/2 sayılı tebliğ ile tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacak olması nedeniyle müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki sözleşmeler azami hadde indirilmesi ilkesi gereğince beş yıl süre ile rekabet kurumunun … nolu tebliğinde yer alan muafiyetten yararlandığını, bakiye kısım için ise intifa hakkını terkin etmek zorunda kaldığını, bu nedenle daha önceden davalıya peşin olarak ödenen İstasyon nakdi yatırım bedelinin bir kısmının iadesi için 29/05/2015 tarihinde davalıya 2.844.910,10.-TL’lik fatura düzenlendiğini, ancak davalının faturayı kabul etmediğini ve faturaya itiraz ettiğini, müvekkilinin intifa hakkından yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısma ait bedelin müvekkiline iadesinin gerektiğini, davalının sebepsiz zenginleştiğini beyanla neticeten davanın kabulü ile müvekkilinin intifa süresinin tamamı nazara alınarak davalıya peşinen ödediği intifa ivazının, geçersiz ve müvekkili tarafından kullanılamayacak intifa süresine karşılık gelen 2.884.910,10.-TL kısmının davalıya ödenme tarihinden itibaren değişen oranlarda en yüksek ticari faiz oranından hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, ve aynca faizin KDV sinin de davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, söz konusu bedelin dava tarihine kadar davalı nezdinde kalması sebebiyle, kaldığı bu sürede bu iktisap sayesinde davalının elde ettiği tüm semerelerin ve müvekkili şirketin bu bedelden yoksun kalması sebebiyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı belirsiz alacak davası hükmünde ve asgari miktar olarak 1.500,00.-TL semerenin en yüksek faiz oranından hesaplanacak ticari faiziyle birlikte ve faizin KDV si ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçlar Kanunu’nun ve Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un ilgili maddeleri kapsamında, dava konusu sözleşmelerin 01/07/2013 tarihinde hukuken geçersiz hale geldiğini, dava tarihinin ise 27/07/2015 olduğunu, bu nedenle alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında akdedilen intifa hakkının bedelinin, ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenen resmi senette 432.000,00.-TL olarak belirlendiğini, bu nedenle bu tutarın üzerinde bir bedele itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davacının kendi iddialarının dahi tutarsız ve çelişkili olduğunu, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 28/07/2005 tarihinde başladığını, ilgili dönem için davacı tarafından başkaca bir ödeme veya maddi imkanın sağlanmadığını, dava konusu bedelin aynı zamanda bu döneme de sayılacağının davacı tarafından müvekkiline söylendiğini, bu nedenle müvekkilinin bu dönemde bedelsiz olarak davacı adına çalıştığını, taraflar arasında bir prim anlaşmasının imzalandığını, iş bu anlaşma uyarınca davacı tarafından müvekkiline 100.00,000.-USD lik ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak bu bedelin davacı tarafından ödenmediğini, dava tarihinden önce müvekkilinin temerrüdünün söz konusu olmadığını, davacının da bu konuda herhangi usulî bir işleminin de bulunmadığını, dava tarihinden önceki dönem için faiz ya da uyarlamaya hukuken hükmedilmesi imkanının bulunmadığını, 07/07/2013 tarihinde oluştuğu iddia edilen [sebepsiz zenginleşme durumunun o tarihte davacı tarafından talep edilebileceğini, ancak davacının o tarihte bir talepte bulunmadığını ve bu nedenle bu dönem için aynca faiz talep edemeyeceğini, davacı tarafından talep edilen KDV tutarı iadesinin ise dava konusu yapılamayacağını, KDV tutarının devlete ödenen vergiden mahsup konusu yapıldığını ve bu nedenle müvekkilinin zenginleşmesinin söz konusu olmadığını beyanla neticeten davanın öncelikle zamanaşımı itirazları doğrultusunda reddine, yine dilekçelerinde açıklanan esas hakkındaki itirazlar doğrultusunda esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gereken deliller de celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı taraf her ne kadar zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; davacı tarafın iade davasına konu ettiği intifa bedeli taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında ödendiğinden Borçlar Kanunu’nun 146 maddesi kapsamında 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmakla zamanaşımı itirazı yerinde görülmediğinden davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda mali müşavir …, ile hukukçu … ve ve … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 29/04/2016 tarihli ra…r teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı ra…rlarında özetle;
“Mübrez defterler ile dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yapılan inceleme sonuçları aşağıya çıkarılmıştır.
Huzurdaki dava bir alacak davası olup davacı, taraflar arasında akdedilen 01/07/2008 tarihli bir protokol ile intifa süresinin tamamını nazara alarak davalıya ödendiği iddia edilen intifa ivazının kullanılmayacak intifa süresine karşılık gelen 2.844.910,10.-TL lik kısmının, davalıya ödenme tarihinden itibaren, değişen oranlarda en yüksek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep etmektedir.
Davalı ise, alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında akdedilen intifa hakkının bedelinin, ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenen resmi senette 432.000,00.-TL olarak belirlendiğini, bu nedenle bu tutarın üzerinde bir bedele itibar edilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 28/07/2005 tarihinde başladığını, ilgili dönem için davacı tarafından başkaca bir ödeme yapılmadığını, dava konusu bedelin aynı zamanda bu döneme de sayılacağının davacı tarafindan taraflarına söylendiğini, bu nedenle bu dönemde bedelsiz olarak davacı adına çalışıldığını, taraflar arasında bir prim anlaşması imzalanarak davacının, taraflarına 100.000,00.-USD lik ödeme yapmasının kararlaştırıldığını, ancak bu bedelin davacı tarafından ödenmediğini, dava tarihinden önceki dönem için faize hükmedilmesi imkanının bulunmadığını, 07/07/2013 tarihinde oluştuğu iddia edilen sebepsiz zenginleşme durumunun o tarihte davacı tarafindan talep edilebileceğini, ancak davacının o tarihte bir talepte bulunmadığını ve bu nedenle bu dönem için ayrıca faiz talep edemeyeceğini, davacı tarafından talep edilen KDV tutarı iadesinin ise dava konusu yapılamayacağını, KDV tutarının devlete ödenen vergiden mahsup konusu yapıldığını ve bu nedenle taraflarının zenginleşmesinin söz konusu olmadığını beyan etmektedir.
Davacı … A.Ş. ile davalı … Petrol Eğitim Hizm.Tic. A.S. arasında 01/07/2008 tarihinde akdedilmiş bir istasyonlu bayilik sözleşmesinin mevcut olduğu görülmüş olup, söz konusu sözleşmenin altında tarafların kaşe ve imzalarının mevcut olduğu görülmektedir.
Mevcut sözleşmenin kayıtlar başlıklı 20. maddesi «…İşbu sözleşme kapsamındaki ticari ilişkiler sebebiyle. Bayi’nin … karşısında alacak ve borçlarının miktarı ile herhangi bir ürünün özü, miktarı maliyeti ve teslimat tarihi …’nun defterlerine ve kayıtlarına göre belirlenecektir. Buna uygun, olarak taraflar. … defter ve kayıtlarının HMK kapsamında kesin delil teşkil edeceğini ve iş bu keyfiyetin delil sözleşmesi oluşturacağını kabul ederler..” şeklindedir.
Diğer yandan dosyada 01/07/2008 tarihli Davacı … A.S. ile davalı … Petrol Eğitim Hizm. San, ve Tic. A.Ş. arasında akdedilmiş bir protokolün mevcut olduğu görülmüş olup, söz konusu protokolün altında davalının kaşesinin ve imzaların mevcut olduğu görülmektedir.
Protokol’ün konu başlıklı 2. maddesi: bayi adayı, maliki olduğu …. İli, … İlçesi, … Köyü, … Pafta, … ada, … Parsel’de kayıtlı ve 2498.43 metrekare gayrimenkul ve burada inşa edilmiş yada daha sonra inşa edilecek satış yeri üzerinde. … lehine. 17 yıllık süre için intifa hakkı tesis ettirmeyi kabul ve taahhüt etmiş olup, karşılığında … da söz konusu gayrimenkul üzerinde inşa edilmiş yada daha sonra inşa edilecek satış yerinin işletilmesi hususunda bayi adayı ile bayilik sözleşmesi akdetmeyi kabul ve taahhüt etmiştir.» şeklindedir.
Dosyadaki mevcut tapu senedi fotokopisinden söz konusu … İli. … İlçesi. … Köyü … Pafta … ada. … Parsel’de kayıtlı ve 2498.43 metrekareli gavrimenkulün intifa hakkının 27/06/2025 tarihine kadar davacı … A.Ş.ye 01/07/2008 tarihinde verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
İnceleme esnasında davacı tarafindan ibraz edilen ticari defterlerinin tetkikinde; davacı ile olan ticari münasebetini 120 alıcılar hesabı altında … nolu müşteri kodunda takip etmekte olduğu, davalıya düzenlemiş olduğu faturaları bu hesabın borcuna kaydetmiş olduğu, buna karşılık yapmış olduğu tahsilatları ise bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu görülmektedir.
Davacı yan huzurdaki davaya cari hesabı konu etmemiştir. Davacı tarafindan bu davaya ra…rumuzun 1. maddesinde belirtilen hususlar konu edilmiştir. Davalı tarafindan inceleme esnasında ibraz edilen 2008 yılı yevmiye defteri suret fotokopilerine göre davacıya düzenlemiş olduğu faturalar ile davacının yapmış olduğu intifa bedeli ödemelerini ticari defterlerine kaydetmiş olduğu görülmektedir.
Davacı taleplerine ilişkin tespitlerimiz aşağıda arz edildiği gibidir:
Taraflar arasında akdedilen 01/07/2008 tarihli bir protokol ile intifa süresinin tamamını nazara alarak davalıya ödendiği iddia edilen intifa ivazının kullanamayarak intifa süresine karşılık gelen 2.844.910,10.-TL lik kısmının, davalıya ödenme tarihinden itibaren değişen oranlarda en yüksek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi talebine ilişkin tespitlerimiz;
Taraflar arasında akdedilen 01/07/2008 tarihli protokolün 7. maddesi: “…bayi adayı maliki olduğu mezkur gayrimenkul ve burada mevcut satış yeri üzerinde. … lehine 17 yıllık süre için intifa hakkı tesis ettirmeyi beyan, kabul ve taahhüt etmiştir. Taşınmazın 17 yıllık intifa ivazı olan 2.750.000.00.$ + KDV aşağıdaki şartların sağlanması şartı ve sırasıyla ödenecektir.
Tapuda intifa tesisi sonrası ve teminat maddesindeki teminat mektubunun verilmesini müteakiben bavi adayı 2.750.000.00.-USD + KDV yi fatura tarihindeki kurdan faturasını düzenleyerek …’ya ibraz eder. … faturanın kesilmesini müteakiben 2.000.000.00.-USD ve tüm faturanın KDV bedelini fatura tarihindeki …ez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk lirasına çevrilerek, nakden ve defaten bayi adayına ödeyecektir. İntifa bedeli için TL olarak fatura edilen tutar ile ödeme tarihlerinde yapılan tutarları TL karşılığı arasında kur farkından kaynaklanan farklılıklar karşılıklı olarak kur farkı faturasına konu edilir.
İntifa bedelinin 750.000,00USD’lik kısmı ise 2009 Ocak ayının ilk ödeme gününde geçerli merkez bankası döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek nakden ve defaten bayi adayına ödenecektir…” şeklindedir.
Davacı tarafından dava dilekçesi ile sunulan ödeme dekontlarında, davacı tarafından davalıya 16/07/2008 tarihinde 1.518.054,50.-TL, 12/01/2009 tarihinde 920.250,00.-TL ve 10/02/2009 tarihinde 239.625,00.-TL olmak üzere toplam 2.677.929,50.-TL tutarın ödenmiş olduğu görülmektedir.
Akabinde davacı yanın sunmuş olduğu 25/02/2016 tarihli dilekçesinde:”…dava dilekçesinde müvekkili şirketin ödeme bilgileri sehven eksik olarak yer aldığını, 16/07/2008 tarihinde yapılan 1.518.054,50.-TL lik ödemenin aynı tarihte farklı saatlerde iki kez yapıldığı..” şeklinde beyanları mevcut olup, ödeme dekontunun dilekçe ekine sunulmuş olduğu görülmektedir.
Buna göre davacı tarafından davalıya; 16/07/2008 tarihinde 1.518.054,50.-TL, 16/07/2008 tarihinde 1.518.054,50.-TL 12/01/2009 tarihinde 920.250,00.-TL, 10/02/2009 tarihinde 239.625,00.-TL lik toplam 4.195.984,00.-TL lik ödemenin yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından yapılan ödemelerde sözleşmeye göre davalı tarafından düzenlenen faturalardaki KDV dahil tutarların ödeme tarihindeki TL karşılıkları dikkate alınarak yapılmıştır.
Yapılan hesaplamaya göre davacının davalıdan talep edebileceği intifa hakkı bedelinin 2.972.399.09.-TL olduğu hesaplanmış ise de; davacı talebi 2.844.910,10.-TL olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerekmektedir.
Davacı tarafından kullanılamayacak intifa süresine karşılık gelen 2.844.910,10.TL lik tutarın davalıya ödenme tarihinden itibaren değişen oranlarda en yüksek ticari faiz oranında faiz talebi mevcut olup, ancak dosyanın tetkikinde davacının düzenlediği 2.844.910,10.-TL lik faturanın davalıya tebliğine ve yine davalıya düzenlenmiş herhangi bir ihtarnameye rastlanılmadığından tarafımızca faiz hesaplaması yapmak mümkün olmamıştır. Her ne kadar TBK.m.117 gereğince sebepsiz zenginleşmede zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş sayılır ise de, yine aynı hüküm gereğince sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. Davalının sebepsiz zenginleşmede iyiniyetli olduğu görüldüğünden ve dosyada ayrıca bir temerrüt ihtarına rastlanmadığından, dava tarihinden itibaren davacı alacağına ticari faiz işletilmek gerekecektir.
Davacı ile davalı arasında tek bir ilişki üç ayrı sözleşmeye (bayilik ilişkisinin kurulmasına esas teşkil eden Protokol, intifa ve bayilik sözleşmelerine) konu edilmiştir. Bu durumda intifa ve bayilik sözleşmelerinin tarafları (Malik/Bayi, Dağıtıcı) arasında iktisadi ilişki bütünlüğü, diğer bir açıklama ile dikey anlaşma olduğu görülmektedir. Hal böyle olduğundan işbu dikey anlaşmaların 18.09.2005 tarihinden sonra 01.07.2008 tarihinde protokol, intifa hakkı, akaryakıt ve otogaz bayilik sözleşmeleri akdedildiğinden Rekabet Kurulu’nun 12.03.2009 tarihinde resmi internet sitesinde yayınlanan 05.03.2009 tarihli kararı, ve 2002/2 sayılı tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden 01.07.2013 tarihine değin yararlanabileceğini, bu tarih itibariyle intifa hakkının konusuz hale geldiğini, fiilen sona erdiğini kabul etmek gerekecektir. Rekabet Kurulunun işbu duyurusu ve söz konusu tebliğ gereğince bayilik sözleşmesiyle bağlantılı olarak yapıldığı anlaşılan söz konusu intifa hakkının rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağı için davacı şirket tarafından dava konusu intifa hakkının 01.07.2013 tarihi itibariyle tapu sicilinden terkin edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki yasanın 5. maddesi çerçevesinde bireysel muafiyet koşullarını taşımadığı takdirde aynı kanunun 4. maddesi kapsamında yasak bir anlaşma olarak değerlendirileceği, bu durumun özel hukuk alanındaki sonucunun anlaşmanın 5 yılı aşan süreler bakımından 4054 sayılı yasanın 56. maddesi gereği geçersiz hale geleceği, rekabeti kısıtlayıcı anlaşmanın geçersizliğinin bir diğer sonucu da bu anlaşmaya göre ifada bulunmuş olan tarafın yerine getirdiği edimleri isteme hakkının ortaya çıkacağı, 4054 sayılı yasanın 56. maddesinde daha önce yerine getirilmiş edimlerin geri istenmesi halinde tarafların iade borcunun Borçlar Kanununun 63. ve 64. maddesine tabi olacağı açıklanmıştır. 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki yasanın 56. maddesi gereğince geçersiz hale geldiği, fiilen sona erdiği anlaşılan işbu intifanın geriye kalan süresinin muafiyetten yararlandığı azami tarih 01.07.2013 – intifanın bitiş tarihi 26.06.2025= geçersiz kalan süre) 11 yıl, 11 ay, 25 gün olduğu ortaya çıkmaktadır. Davacı … Şti.nin , davalı yana para olarak ödediği dava konusu intifa bedelinin geriye dönüşünü, diğer bir anlatımla 27.06.2025 tarihine kadar, bu akaryakıt istasyonunda satacağı akaryakıt ürünlerinden elde edeceği geliri teminat altına olmak adına söz konusu intifa hakkının tesis edildiği anlaşılmaktadır. Zaten, bu sektörde dağıtım şirketleri sözleşme sürelerini intifa süresi ile teminat altına alırlar. İşbu intifa süresinin Rekabet Kurulunun duyurusu ve tebliğ ile kısaltılmasından dolayı davacı yana ödenen intifa bedelinin geriye kalan kısmının sebepsiz kaldığı ve de davalı yanın bu miktar iade borcunun olduğu, dolayısıyla davacının geriye kalan süreye tekabül eden kısmı talep hakkına sahip olabileceğini kabul etmek gerekecektir. Dava konusu intifa bedelinin toplam 4.195.984.-TL. olduğu ve işbu bedelin davacı … tarafından davalı yana (bayiye/malike) para olarak ödendiği dosyaya sunulan dekontlardan görülmekte ve anlaşılmaktadır. Tapuda intifa hakkı tesis edilirken; ödenecek olan tapu harç bedelini daha az ödemek, dolayısıyla maliyetini azaltmak için kararlaştırılan, ödenen intifa bedeli tapu senetlerinde düşük gösterilmektedir. O nedenle, dava konusu intifa bedelinin resmi senette 432.000.- TL. olarak düşük gösterildiği görüş ve kanaati edinildiğinden, davalı yanın 4.195.984.-TL. bedele değil, 432.000.-TL. bedele itibar edilmeli, esas alınmalıdır yönündeki iddiası yerinde değildir.
Bu açıklamalar kapsamında, davalı yana para olarak ödenen 4.195.984.-TL. intifa bedelinin geriye kalan kısmının sebepsiz kaldığı, dolayısıyla davalı yanın bu miktar iade borcunun olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak kurulumuz, davacının önceden ödediği intifa bedeli bakımından intifa süresinin boşa çıkan kısmı için sebepsiz zenginleşen davalıdan, talebi veçhile 2.884.910,10.-TL talep edebileceği, davalı sebepsiz zenginleşmede kötüniyetli sayılamayacağından ve davalıyı temerrüde düşüren bir ihtara rastlanmadığından, ancak dava tarihinden itibaren davacı alacağına ticari temerrüt faizi işletilmek gerekeceği” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuştur.
Mahkememizce davalı vekilinin itirazlarının karşılanması babında önceki heyetteki bilirkişiler marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 09/11/2016 tarihli ek ra…r teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı ra…rlarında özetle;
”Davalının kök ra…ra vaki itirazlarının kök ra…rda, herhangi bir değişiklik gerektirmediği, oradaki tespit ve görüşlerin aynen muhafaza edilmesi icap ettiği, davalı itirazları dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre davacının davalıdan 2.491.721,87 TL intifa hakkı bedeli talep edebileceği değerlendirilmektedir.” şeklinde beyan ve mütaalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce … Tapu Sicil Müdürlüğünden celp edilen terkin akit tablosunun yapılan tetkikinde; taşınmaz üzerindeki intifanın 13/09/2013 tarihinde terkin edildiği ve ”yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerindeki lehtar olduğu intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim/ederiz.” şeklinde kaydın yer aldığı görülmüştür.
Mahkememizce icra edilen 26/04/2018 tarihli celsede davacı vekili ”önceki beyanlarımızı ve dilekçelerimizi tekrar ederim, müvekkilin intifa bedelini ödediği tarafların ticari defter ve kayıtları ile sabittir. Buna rağmen davalı tarafın intifanın bedelsiz terkin edildiği yönündeki savunması öncelikle savunmanın genişletilmesi kapsamındadır bizim buna muvafakatımız yoktur ayrıca yerinde de değildir. Tapu sicil müdürlüğünün sistemindeki terkin için oluşturulan seçenekler sınırlıdır ve işlemin devamı için en uygun seçenek sçeilmek suretiyle işlem yapılmıştır. İntifa bedelinin sözleşmenin uygulanmayan dönemine tekabül eden kısmını sözleşme hükümler çerçevesinde iadesini talep ediyoruz, miktar da yüklü bir miktardır bunun resmi yolla iadesi gerekir ve iade edilmemiştir. Davamızın kabulünü diliyoruz, mahkeme aksi kanaatte ise ayrıca taputa belirtilen tutar ile bizim talep ettiğimiz tutar birbirinden farklıdır tapuda 420.000,00TL intifa ivaz bedeli belirtilmektedir oysa ticari defterlere göre 4.195.984,00TL’lik bir ödeme yapılmıştır. Dolayısıyla bu rakamlar dikkate alınarak aradaki farkın sebepsiz zenginleşme kapsamında müvekkile iadesi gerekir” şeklinde beyanda bulunmuş devam eden beyanında ise ”müvekkilimin iradesi hakkından feragat yönünde olmamıştır davamızın kabulüne karar verilsin” şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Davalı vekili ise ” önceki beyanlarımızı ve dilekçelerimizi tekrar ederim, Yargıtay ….HD’nin yine davacının başka bir dosyasında intifa bedeline ilişkin mahkemenin kabul kararını bozduğu emsal bir kararı vardır, dosyaya da bu önceki dönemlerde sunulmuştur. İlgili bozma kararı hukukun herkese eşit uygulanması ilkesi gereğince müvekkil şirkete de uygulanmalıdır bu konuda birçok emsal karar vardır, bu aşamada aldığımız dilekçeyi kabul etmiyoruz, davanın reddini istiyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava; taraflar arasında akdedilen … İli, … İlçesi, … Köyü, … Pafta, … ada, … Parsel’de kayıtlı ve 2498.43 metrekare gayrimenkul üzerinde yer alan akaryakıt ve otogaz istasyonuna yönelik bayilik sözleşmesi ve bu kapsamda akdedilen 01/07/2008 tarihli protokole istinat eden 17 yıl süreli intifa sözleşmesinin rekabet kurulunun beş yılı aşan sözleşmelerin 2002/2 sayılı tebliğde tanınan rekabet yasağına ilişkin muafiyet koşullarının ortadan kalktığına ilişkin 05/03/2009 tarihli ve 12/03/2009 tarihinde yayınlanan kararı gereğince beş yılı aşan kısım için uygulanamayan süresine denk gelen intifa bedeli ödemesinin iadesi talebine ilişkindir. Davalı yan davanın reddini savunmuştur.
Yanlar arasındaki ihtilaf; ödenen intifa bedelinin beş yılı aşan süresine ilişkin kısmının iadesinin talep edilip edilemeyeceği ve miktarına ilişkindir.
Davaya konu intifanın dava öncesinde sicilden terkin edildiği dosya kapsamı ile sabittir.
Mübrez kök ve ek ra…rla davacının sözleşmelerin kararlaştırılan süreden önce sona ermiş olması nedeniyle 2.884.910,10TL’nin sebepsiz zenginleşme kapsamında davalı taraftan iadesinin talep edilebileceği mütalaa edilmiş ise de; mahkememizce celp edilen … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün intifanın terkinine ilişkin akit tablosunun yapılan tetkikinde davacı tarafın intifa bedelini tamamen almış olması nedeniyle intifanın çıplak mülkiyet malikleri lehine terkini beyanında bulunduğu, resmi senette davacı yanın intifa bedelini aldığı hususunun sabit olduğu ve her ne kadar davacı taraf intifa senedinde intifa bedelinin 420.000,00TL olarak gösterilmesine rağmen gerçekte 4.195.984,00TL ödendiğini beyan etmiş ise de; hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak hak iddia edemeyeceği, davacının bu yöndeki iddiasının mesmu olmadığı ve dinlenemeyeceği, izah edilen nedenlerle davacının kullanılmayan süreye tekabül eden bakiye intifa bedeli alacağını talep edemeyeceği, yine davacı yanın intifa bedeli alacağının semeresine ilişkin talebi yönünden ise sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak açısından davacının ancak temerrüt tarihinden itibaren semere talebinde bulunabileceği, öncesinde temerrüde düşürüldüğünün kanıtlanamadığı gibi i…tek akit tablosunda da semere talebinin saklı tutulmadığı, dolayısıyla intifa bedeli alacağının semeresine yönelik talepte de bulunamayacağı sübuta erdiğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmişir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 48.609,57TL peşin harçtan 35,90 TL ‘ nin mahsubu ile arda kalan 48.573,67TL’lik kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 92.896,15TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 33,00TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/04/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …