Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/704 E. 2018/901 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/704
KARAR NO:2018/901

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:01/07/2015
KARAR TARİHİ:11/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacının, … A.Ş. ‘ndeki 11.120.000 adet şirket hissesini her bir beher hisse 84 kuruş bedelden 21.08.2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalı tarafa 9.340.800,00 TL devir bedeli karşılığında devrettiği; o sözleşmenin 2. maddesi uyarınca işbu devir bedelinin, müvekkiline 15.05.2014 tarihinde tamamen ödenmesi gerektiği;sözleşmenin devir bedelinin ödenmesine ilişkin teminat teşkil etmek üzere davalı tarafından Sözleşmenin imzalanması ile eş zamanlı olarak “… … Bölgesi … Cad. No:…, … …/…” adresinde mukim … …. A.Ş. (…) şirketinde sahip olduğu her biri 1-TL bedelli toplam 2.000.000-TL nominal değerinde 2.000.000 adet, her türlü takyidattan ve muvazaadan ari hissesini müvekkili davacıya rehnedeceğini,ödemenin gerçekleşmesi halinde müvekkili tarafından rehnin kaldırılacağını; davalı tarafın vadesinde hisse bedelini ödememesi nedeniyle aleyhine girişilen ….İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına vaki davalının haksız itirazın iptalini, takibin devamını ve davalı tarafın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına talep ve dava etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sayın mahkemenin … esas sayılı dosyasına halen yargılaması devam etmekte olan davada, işbu davanın davacısının davalı konumunda olduğu, anılan dosya incelendiğinde de görüleceği üzere müvekkili tarafından itiraz edilmiş olan ve bu davanın konusunu oluşturan takipteki alacağın hiç doğmadığı; zira, taraflar arasındaki sözleşmenin hüküm ve sonuçlarını doğurmadığı; işbu davanın davacısınında aralarında yer aldığı … eski hissedarlarının Hedef ünvanlı 10.000.000 TL sermayeli halka açık bir şirket aldıkları, sonrada … Dış Ticaret Anonim şirketi ünvanlı bir şirket kurarak bu şirketin 10 yıllık projeksiyonunu yaptıkları, bu şirkete indirgenmiş nakit akımı yöntemiyle 125.000.000 TL’lik değer tespiti yaptıkları, …’nın bu değeri çok yüksek bulunmasından sonra ise; bu değeri 75.000.000 TL’ye çevirdikleri, … tarafından bu birleşmeye önce izin verilmediği, ardından izin çıkarılarak birleşmenin tamamlandığı, işbu davanın davacısının da aralarında bulunduğu hissedarlara 75.000.000 adet hisse verilmiş olduğu, 2013 yılında da bu şirketin … Anonim Şirketine satıldığı ve alınan 75.000.000 adet hissenin daha önce sattıkları dışındaki 63.000.000 adet hisseyi de 0.84 TL bedelle satmış oldukları, konu ile ilgili iyiniyet anlaşması, birleşme yol haritası ve birleşme sözleşmeleri ile ilgili anlaşmaların tamamlanarak …’a bildirildiği, bu safhada şirketin … Anonim Şirketi olan unvanının 23.11.2013 tarihinde … Holding A.Ş olarak değiştirildiği, ayrıca davalı müvekkilinin bu şirketi aldığında, yapılan anlaşmalara uygun olarak Holding’in içerisindeki … Dış Ticaret’in davacıya 21.450.000 TL bedel ile geri satılması işleminin devam etmekte iken, …’nın “Bu satışın Genel Kurul’da oy ve karar ile alınması” isteği üzerine müvekkili şirketin 2013 yılında yaptığı Genel Kurul’da bunu oylayarak, oy çokluğu ile Genel Kurul ’dan geçirdiğini, …’nın bu işlemle ilgili olarak eski hissedarların tamamı için “1 yıl önce 75.000.000,00 TL olarak değerlenen bu şirketin, 21.450.000 TL’ye geri çıkarılmasına dair anlaşma yaparak, aslında halka açık şirketi zarara uğrattıkları ” şeklinde bir suçlamada bulundukları; … Bülteni ile … Holding A.Ş. ‘ne bu konudaki zararını tahsil etmek zorunda olduğunun bildirildiğini; işbu davanın davalısının hissedarı olduğu şirket olan … Holding A.Ş. tarafından Sayın Mahkeme ‘de görülmekte olan diğer davanın açıldığını, gelinen safha itibariyle hiç hüküm ve sonuç doğurmamış alışverişten kaynaklı iş bu davaya konu alacağın hiç doğmamış olması nedeniyle haklı olarak takibe itiraz ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları ispat etmek zorunda olduğunu beyanla davanın reddini savunmuş ve davalı tarafın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatıyla sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sayın mahkemenin 2014-1103 esas sayılı dosyasına kayden yargılaması devam etmekte olan davada, işbu davanın davacısının davalı konumunda olduğu, anılan dosya incelendiğinde de görüleceği üzere müvekkili tarafından itiraz edilmiş olan ve bu davanın konusunu oluşturan takipteki alacağın hiç doğmadığı; zira, taraflar arasındaki sözleşmenin hüküm ve sonuçlarını doğurmadığı; işbu davanın davacısınında aralarında yer aldığı … eski hissedarlarının Hedef ünvanlı 10.000.000 TL sermayeli halka açık bir şirket aldıkları, sonrada … Dış Ticaret Anonim şirketi ünvanlı bir şirket kurarak bu şirketin 10 yıllık projeksiyonunu yaptıkları, bu şirkete indirgenmiş nakit akımı yöntemiyle 125.000.000 TL’lik değer tespiti yaptıkları, …’nın bu değeri çok yüksek bulunmasından sonra ise; bu değeri 75.000.000 TL’ye çevirdikleri, … tarafından bu birleşmeye önce izin verilmediği, ardından izin çıkarılarak birleşmenin tamamlandığı, işbu davanın davacısının da aralarında bulunduğu hissedarlara 75.000.000 adet hisse verilmiş olduğu, 2013 yılında da bu şirketin … Anonim Şirketine satıldığı ve alınan 75.000.000 adet hissenin daha önce sattıkları dışındaki 63.000.000 adet hisseyi de 0.84 TL bedelle satmış oldukları, konu ile ilgili iyiniyet anlaşması, birleşme yol haritası ve birleşme sözleşmeleri ile ilgili anlaşmaların tamamlanarak …’a bildirildiği, bu safhada şirketin … Anonim Şirketi olan unvanının 23.11.2013 tarihinde … Holding A.Ş olarak değiştirildiği, ayrıca davalı müvekkilinin bu şirketi aldığında, yapılan anlaşmalara uygun olarak Holding’in içerisindeki … Dış Ticaret’in davacıya 21.450.000 TL bedel ile geri satılması işleminin devam etmekte iken, …’nın “Bu satışın Genel Kurul’da oy ve karar ile alınması” isteği üzerine müvekkili şirketin 2013 yılında yaptığı Genel Kurul’da bunu oylayarak, oy çokluğu ile Genel Kurul ’dan geçirdiğini, …’nın bu işlemle ilgili olarak eski hissedarların tamamı için “1 yıl önce 75.000.000,00 TL olarak değerlenen bu şirketin, 21.450.000 TL’ye geri çıkarılmasına dair anlaşma yaparak, aslında halka açık şirketi zarara uğrattıkları ” şeklinde bir suçlamada bulundukları; … Bülteni ile … Holding A.Ş. ‘ne bu konudaki zararını tahsil etmek zorunda olduğunun bildirildiğini; işbu davanın davalısının hissedarı olduğu şirket olan … Holding A.Ş. tarafından Sayın Mahkeme ‘de görülmekte olan diğer davanın açıldığını, gelinen safha itibariyle hiç hüküm ve sonuç doğurmamış alışverişten kaynaklı iş bu davaya konu alacağın hiç doğmamış olması nedeniyle haklı olarak takibe itiraz ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları ispat etmek zorunda olduğunu beyanla davanın reddini savunmuş ve davalı tarafın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatıyla sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli deliller de celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen …. İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine hisse devir sözleşmesinden kaynaklı alacağının tahsili için 9.340.800,00TL asıl alacak, 221.684,05TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.562.484,05TL için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine ve yetkisine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce banka kayıtları ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda hukuk bilirkişi Murat Yusuf Akın , iktisadi bilirkişi Münir Şakrak marifeti ile inceleme icra edilerek konuya ilişkin 21/11/2016 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Somut olayda davacı, şirket hissesi satışından doğan alacağının tahsili için dava açmış; davalı ise anılan şirket hissesi satışının hata hükümleri gereğince geçerli olmadığı, dolayısıyla davacıya bir borcu olmadığı savunmasını getirdiği, bu bağlamda öncelikle belirtilmesi gereken husus, dava dışı şirkete ait ticari defter kayıtlarının ibraz edilmemiş olmasının uyuşmazlık kapsamında önemli olmadığı, zira dava hisse satışından doğan bedelin tahsili istemine ilişkin olup, işbu davadaki hukuki uyuşmazlık dava dışı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde çözüme kavuşturulabilecek nitelikte olmadığı, Türk Borçlar Kanunu m. 30 gereğince “Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz” Yanılma, ya irade beyanının istenmeyerek arzuya uygun olmaması veya arzunun (iradenin) oluşmasına etken olan bir hususta düşüncenin (tasavvurun) gerçek duruma uygun olmamasıdır. İlk halde “açıklamada yanılma”, İkincisinde ise arzunun oluşmasına yol açan “’’saikte yanılma” olduğu, TBK m. 30’da açıklandığı şekilde her yanılma sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyeceği, sadece sözleşme yapılırken düşülen esaslı hatalar sözleşmenin geçerliliğini etkileyeceği, TBK m. 32 ise saik yanılmalarının ne zaman esaslı yanılma sayılacağını düzenlediği, buna göre “Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmayacağı, yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması hâlinde yanılma esaslı sayılacağı, ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerektiği, TBK m. 31’de yer alan “özellikle” ifadesi hata hallerinin tahdidi nitelikte olmadığı, ortaya koyduğundan, hükümde yer alanların dışında da hata halleriyle karşılaşılması mümkün ise de, hakim bunun takdirinde TBK m. 31’de yer alan prensiplerle bağlı olduğu, TBK m. 31’de 5 bend halinde belirtilenler dışındaki bir yanılma halinin esaslı sayılıp sayılmayacağı bu bendlerde yer alan ve 32. maddede temel saik yanılmasın düzenlenirken ifade edilen dürüstlük kuralına dayanan esas göz önünde tutularak tespit edileceği, somut olayda davalı taraf saikte yanılma olgusuna işaretle (hisse satış) sözleşme(si)nin geçersiz olduğunu ileri sürdüğü, kural olarak saikte hata, esaslı değildir. Bununla birlikte TBK m. 32/c. 2 ve 3’te öngörülen şartlar varsa saik hatası, esaslı hata haline bürüneceği, TBK m. 32 bağlamında bir hatanın sözleşmeyi geçersiz hale getirmesi için temel hatası olması gerektiği, bir hatanın temel hatası olması içinse aşağıda aranan dört unsurun varlığı, bir taraf sözleşme yapma arzusunun oluşmasına etki yapan bir hususta yanılmış olduğu, örneğin bir eşyayı antika diye alan kimse, eşya antika değilse şeyin maddi niteliğinde yanıldığı, inşaat yasağı bulunan bir arsayı bu durumu bilmediği için inşaat yapmak üzere satın alan kimse, arsanın hukuki niteliğinde yanıldığı, yanılmanın geçmişe veya şimdiye ilişkin olması mümkün olduğu, gelecekteki bir yanılmadan söz edilip edilemeyeceği ise tartışması gerektiği, örneğin bir başka şehre tayin kararı çıkan kişi tayin edildiği şehirde bir ev kiralarsa ve fakat kira ilişkisinin kurulmasından tayin kararı iptal olunursa bunun hukuki ilişki üzerindeki etkisi ne olacaktır? Bir görüş gereğince böyle hallerde sözleşmenin yapılmasına yol açan düşünce ile sözleşmenin yapılması sırasındaki gerçek arasında bir farklılık olmadığı, sonradan gerçekleşen değişiklik sözleşmenin yapıldığı tarihteki gerçeği etkilemeyeceği, dolayısıyla bu halde bir temel hatasından bahsedilemeyeceği, aksi görüş ise gelecekteki beklentinin boş çıkması halinde de -eğer bu husus öngörülebilir nitelikteyse- yanılma hükümlerinin uygulanabileceğini savunacağı, bu bağlamda yanılanın gelecekteki belirli olayın gerçekleşeceğine kesin gözü ile bakmasının, bu husus diğer tarafça bilinebilir olmak kaydıyla, yeterli sayılmak gerekeceği, yanılma konusu husus, yanılan bakımından sözleşmeyi yapması için bir condition sine qua non teşkil eden hususa ilişkin olması gerektiği, diğer bir deyimle yanılan kişinin bu hususta yanıldığını bilmesi halinde sözleşmeyi hiç yapmayacağı kabul edilebilmesi gerektiği, yanılma konusu saik, karşı tarafça bilinebilir olması gerektiği, yanılmanın esaslı olması (temel hatası) için karşı tarafın kendisine beyanda bulunanın yanıldığını bilmesi veya bilecek durumda olması gerektiği, onun sadece bu beyanın temel saikini bilmesi veya bilebilecek durumda olması yeterli olduğu, örneğin, satıcı (A) elindeki tabloyu almak isteyen (B)’nin bu tabloyu ressam (X) yaptığı için aldığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa; sonradan tablonun ressam (Y) tarafından yapıldığı ortaya çıktığında (A) da tabloyu ressam (X) yaptı sanmış olsa dahi (B) yanılma sebebiyle sözleşmeyi iptal edebilir. Ancak (A), (B)’nİn bu tabloyu ressam (X)’e ait sanarak aldığını bilecek durumda değilse ve (B)’nin ressamın (Y) olduğunu bilerek tabloyu aldığını düşünmüşse, artık (B) yanılma sebebiyle sözleşmeyi iptal edemeyeceği, iş hayatındaki dürüstlük kuralları, yanılmanın sözleşmenin geçerliliğini etkilemesini haklı gösterdiği,
Somut olaya uygulandığında hisseyi satan tarafın (davacı) hisseyi satın alan tarafın (davalı), hisseyi birleşmeye bağlı olarak aldığını bilmediği halde, hisseyi satın alan davalının temel hatasına dayanarak sözleşmeyi iptal etmesi mümkün olmayacağı, eğer davacı taraf bu durumu biliyorsa bu halde ilk maddede yer alan hususa ilişkin bir değerlendirme yapılıp, birleşmenin gerçekleşeceğine kesin gözüyle bakmanın mümkün olup olmayacağı , hukukumuzda birleşme genel kuruldan çıkacak bir karar olup, önceden genel kurulun kararının hangi yönde tecelli edeceğini tespit etmek hele çok ortaklı yapılarda kural olarak mümkün olmayacağı, ancak bunun da olduğu varsayımında -diğer bir deyimle olumlu oy kullanacak çoğunluğun garanti altına alınmış olması ihtimali- son olarak dördüncü unsura bakılmak gerekeceği, davalının satın almış olduğu hisselerin parasını hataya düşülme olgusuna bağlı olarak ödemek istememesi, bu işlemi yaparken onun aynı zamanda ticaret hayatının gerekleri çerçevesinde davranma yükümünün önünde bir engel değildir. Sicil kayıtlarına bakıldığında davalı tarafın biri halka açık olmak üzere iki şirketin yönetim kurulu başkanı ve bu şirketleri temsil ve ilzama yetkili olduğu görülmektedir. Dolayısıyla iş hayatında deneyimli, hatta yönetim kurulu başkanı sıfatıyla özenli ve basiretli davranma yükümü olan bir kimse olduğu, tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde yukarıda sayılan 4. unsurun somut olayda tahakkuk etmemiş olabileceği, davalının yukarıda yer alan şartların varlığı halinde hata/yanılma olgusuna binaen sözleşmenin iptalini isteyebileceği, aksi halde satış sözleşmesinden doğan hisse bedeli borcunu ödemekle mükellef olacağı…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce itirazlar noktasında bilirkişilerden ek rapor döneminde dosyamız arasına katılmıştır
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Dava konusu takip tarihinde davacı tarafça 9.340,800,00 TL asıl alacak ve 221.684,05 TL tutarında işlemiş faiz talebinde bulunulduğu, takip talebinde işlemiş faiz hesabının 15.05.2014 – 17.07.2014 dönemini kapsadığı belirtilmekte ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ve takip giderleri ile birlikte tahsili talep edildiği, davacı iddiasının, İzmir 25. Noterliği kanalıyla davalıya gönderilen 23.05.2014 tarihli ve 15238 sayılı İhtarnamesinde de belirtildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin 2 (1) maddesi uyarınca davalı tarafça yapılması gereken ödemenin 15.05.2014 tarihinde yapılmaması nedeniyle temerrüdün doğduğu yönünde olduğu, hisse devir sözleşmesinin 2 (L) maddesi özetle aşağıda aktarıldığı gibi; “Devre konu hisselerin bedeli 9.340.800- TL, en geç 15 Mayıs 2014 tarihînde tamamen devralan tarafından devreden ‘in belirteceği hesaba ödenecektir. ” bilirkişilerin de tespit ettiği üzere, müvekkilinin basiretli bir tacir olduğu, ancak bunun yanında dürüstlük kurallarına riayetle nam salmış, sadece sektörünün olmadığı, ülkemizin de en dürüst tacirlerinden olduğu; o zaman müvekkile sunulan ve objektif olarak elde edilebilen bilgi ve belgelerle birleşme olmamasını öngörme şansının bulunmadığı, şirket birleşmesi ellerinde olmayan ve hatta öngörülebilir olmayan nedenlerle gerçekleşmeyince, bu davaya esas alacağın doğmayacağının da aşikar olduğu; basiretli tacir olan müvekkilin ticaret hayatının gerekleri çerçevesinde hisse devrine ancak şirket birleşmesi için razt olduğu;
Belirtilen sebeplerle, bilirkişilerin raporlarında belirttikleri 4 şartın birden varlığını ispat etmiş olmakla, esaslı hata olgusuna dayalı olarak sözleşmenin iptalini talep edebilecekleri, nitekim dosyaya mübrez ihtarname ile bunu gerçekleştirdikleri ve bu bağlamda artık geçersiz sözleşmeden doğan hisse bedeli borcunu ödemekle mükellef olmadıklarının sabit hale geldiği… hususlarını beyanla; ,. .ispatlanamamış davanın reddine ve davacı tarafın asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine… karar verilmesini talep ettiği, bilirkişi görev tanımı doğrultusunda, dava dosyası ile davalı şirket ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemeler çerçevesinde; Kök rapordaki değerlendirmenin değişmesini gerektiren bir durumun mevzubahis Davacı tarafça takîp konusu asıl alacak talebinde bulunulabileceğinîn Sayın Mahkece benimsenmesi seçeneğinde; anılan sözleşme maddesi uyarınca davalmm temerrüdünün 15.05.2014 tarihi itibarıyla doğduğunun kabulü de Sayın Mahkemenin takdirinde olmak üzere, dava konusu takip tarihi olan 17.07.2014 itibarıyla işlemiş talep edilen yasal faiz tutarının 147.117,60 TL olarak hesaplandığı…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava; … Anonim Şirketi’ndeki davacı hissesinin satış bedeli alacağının teminatını teşkil eden hisseler üzerindeki taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe yönelik itirazın iptali iptali isteminden ibarettir.
Davalı yan; … A.Ş. hisselerinin … A.Ş. tarafından birleşmek amacıyla satın alındığı, Birleşme Niyet Mektubu, Birleşme Sözleşmelerinin İmzalandığı, … ile birleşme sonrası ünvanını … Holding olarak değiştirdiği, … iştiraki olan … Dış Ticaretin 89.000.000 TL bedelle satın alınmasına rağmen dava dışı …’a 21.400.000 TL’ye satılarak Holding’in zarara uğratıldığı, anılı davanın mahkememizin … esasında derdest olduğu, alım- satım işleminin diğer çek bir işleme dayanmadığı ve gerçekleşmediği, dolayısıyla borçlu olmadığı hususlarını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki ihtilaf ; … Anonim Şirketi’ndeki davacı hissesinin satış bedeli alacağının davalıdan talep edilip edilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Dosya kapsamından de anlaşılacağı üzere; davalı yan her ne kadar … A.Ş. hisselerinin … A.Ş.tarafından birleşmek amacıyla satın alındığı, Birleşme Niyet Mektubu, Birleşme Sözleşmelerinin İmzalandığı, … ile birleşme sonrası ünvanını … Holding olarak değiştirdiği, … iştiraki olan … Dış Ticaretin 89.000.000 TL bedelle satın alınmasına rağmen dava dışı …’a 21.400.000 TL’ye satılarak Holding’in zarara uğratıldığı, anılı davanın mahkememizin … esasında derdest olduğu, alım satım işleminin diğer çek bir işleme dayanmadığı ve gerçekleşmediği, dolayısıyla borçlu olmadığı savunmasını ileri sürmüş ise de; … Dış Ticaret ile … ayrı tüzel kişilikler olup … Dış Ticaret, … iştirakidir. Mahkememizin … esasındaki dava ise; … Dış Ticaret hisselerinin alım satımı nedeniyle Holding’in zarara uğratıldığı iddiasına dayalı sorumluluk davasından ibarettir. Dosyamızın konusu …’deki davacı hissesinin davalı …’ya satışına ilişkin satış bedeli alacağı istemine yöneliktir. Davalının dayandığı birleşme sözleşmeleri … ile … A.Ş. arasında imzalanmış olup birleşme sözleşmelerinde dava konusu hissesinin satışı birleşme şartına bağlanmamıştır. Ayrıca davacı tarafça dava konusu … Anonim Şirketi’ndeki davacı hissesinin satışına ilişkin sözleşmeye yönelik hata ve sair irade fesadı halleri de kanıtlanabilmiş değildir. Dolayısıyla davacının dayandığı hisse satışı sözleşmesi geçerli olup satış bedeli alacağına ilişkin talebi yerindedir.
Mahkememizce icra edilen yargılanma ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kısmen kabulü ile; ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 9.340.800,00TL asıl alacak, 147.117,60TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.487.917,60TL alacaklı olduğunun tespiti ile, bu miktara vaki itirazın iptaline, asıl alacak 9.340.800,00TL’ye takipten itibaren değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalının kabul edilen miktarın % 20’ne tekabül eden 1.897.583,50TL. icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki kararın verilmesi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1- Davanın kısmen kabulü ile; ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 9.340.800,00TL asıl alacak, 147.117,60TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.487.917,60TL alacaklı olduğunun tespiti ile, bu miktara vaki itirazın iptaline,
Asıl alacak 9.340.800,00TL’ye takipten itibaren değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
Davalının kabul edilen miktarın % 20’ne tekabül eden 1.897.583,50TL. icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 648.119,70 TL karar harcının, peşin olarak, Mahkeme ve İcra veznesine yatırılan toplam: 163.303,30 TL’nin mahsubu ile bakiye, 484.816,4 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
2-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 160.097,17 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 8.552,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı gideri 2.571,25 TL.nin davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 2.497,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından, Mahkeme-İcra veznesine yatan harçlar toplamı: 163.335,10 TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …