Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/679 E. 2019/1194 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/679 Esas
KARAR NO : 2019/1194
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/06/2015
KARAR TARİHİ : 24/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 22/11/2014 tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün asli kusuru ile yaya olan müvekkil …’e çarpması neticesinde müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde ağır olarak yaralandığını beyanla 5.000 TL iş göremezlik tazminatının kaza tarihi itibariyle ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşının cinsinin, plakasının ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatının gerektiğini, ATK aracılığı ile maluliyet oranının ve kusur oranının tespiti gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren aracın plakasının ve sürücüsünün tespit edilemeyen beyaz renkte bir minübüs oldğuğunun Savcılık dosyasının celbi halinde belirlenebileceğini, kazanın araç sürücüsünün asli kusuru ile gerçekleştiğini, maluliyetin ATK aracılığı ile tespitinin gerektiğini beyan etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini; hastane evrakları, ATK raporu, SGK müzekkere cevabı, makine mühendisi … ve hesap uzmanı …’dan alınan bilirkişi heyet raporu ve tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
İstanbul ATK … İhtisas Kurulu … sayılı raporunda özetle;
“Dursun oğlu, 17/01/1972 doğumlu …’in 22/11/2014 tarihinde geçirmiş olduğu araç dışı trafik kazasına bağlı kafa travması ve kemik defekt alanı, sağ omuz ekleminde hareket kısıtlılığı ve tibia kırığı arızalar sebebiyle 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan çalışma gücü ve meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit işlemleri yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak;
E cetveline göre %79 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 22/11/2014 tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda kusur uzmanı … ve aktüerya uzmanı … marifetiyle denetime elverişli rapor almak üzere inceleme icra edilerek konuya ilişkin 06/03/2019 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Yerleşim yeri dışı olan olay mahallinde yol iki yönlü, üç şeritli, asfalt, kuru, vakit akşamüstü, hava alacakaranlık ve açıktır. Trafik Kazası Tespit Tutanağında bulunan kaza yeri krokisinden iki yönlü ve üç şeritli olan yolun iki şeridinin Gaziantep yönünde, bir şeridinin ise Nurdağ yönünde olduğu, otobüsün yolcusunu Gaziantep yönündeki sağ şeritte sağa yanaşarak indirdiği ve yolcunun otobüsün arkasından karşıya geçerken Nurdağ yönündeki en son şeritte Nurdağ yönüne giden plakası belirsiz bir aracın yayaya çarpmış olduğu görülmektedir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza açıklanarak plakası belirsiz aracın kimliği belirsiz sürücüsünün 2918 sayılı KTK madde 47/1-d’de belirtilen trafik işaret levhalarına uymamak, KTY 145/e’de belirtilen yaya veya araç trafiğinin güvenliğini tehlikeye düşürmek nedenleriyle kusurlu olduğu, davacı yaya …’in ise madde 68/1-a-2’ye göre araç yolu üzerinde bulunması nedeniyle kusurlu olduğu belirtilmektedir.
Dava dosyasında bulunan ifadelerinde … plakalı otobüste yolcu olarak bulundukları anlaşılan tanıklar …, … ve … köyü yol girişine geldiklerinde otobüsün içinde bulunan bir yolcunun inmek istemesi üzerine otobüsün durarak yolcuyu indirdiğini, hareket etmeye başladığında otobüsten inen … isimli yolcuya araba çarptığının söylenmesi üzerine otobüsün tekrar durduğunu ve sürücü …’nın otobüsten inerek …’e yardım ettiğini, ancak yardım sırasında Gaziantep yönünden gelen … plakalı bir aracın otobüs sürücüsü …’ya çarptığını ve …’nın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirtmişlerdir.
Dava dosyasında bulunan ifadesinde otobüs sürücüsü …’ya çarptığı anlaşılan … plakalı aracın sürücü … kaza mahallinde orta şeritte ortalama 90 km/saat hızla seyrettiğini, yolun karanlık ve herhangi bir işaretleme bulunmadığını, önünde duran ya da giden herhangi bir araç bulunmadığını, ansızın karşısına yolda duran bir şahsın belirdiğini, duramayarak sonradan isminin … olduğunu öğrendiği şahsa çarptığını, çarptığı şahsı gördüğü sırada aynı zamanda sağda ilk şeridin bitiminde yerde yatan ikinci bir şahıs da görmüş olduğunu belirtmiştir.
Jandarmanın kaza sonrası 23.11.2014 günü olay yerinde yapmış olduğu incelemede davacıya çarpan beyaz renkli minibüsün plakasının ve sürücüsünün belirlenememiştir.
Dava dosyasında yapılan inceleme sonucunda, tanık ifadelerine göre beyaz renkli bir minibüs olan plakası belirsiz aracın kimliği belirsiz sürücüsünün 2918 sayılı KTK hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamakla ilgili “MADDE 52/ Sürücüler (…) b) Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak, (…) zorundadırlar” hususuna uymamış olması ve aynı kanunun KTY Tedbirsiz ve Saygısız Araç Sürme ile ilgili “Madde 145- Karayollarında, kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde; (…) e) Özel amaçlarla keyfi veya kasıtlı davranışlarda bulunmak suretiyle yaya veya araç trafiğinin seyir emniyetini ihlal etmek veya tehlikeye düşürmek, suretiyle tedbirsiz ve saygısız davranışlarda bulunmaları ve araç sürmeleri yasaktır.” hususuna aykırı dikkatsiz araç kullanması nedenleriyle kusurlu olduğu, davacı yaya …’in ise 2918 sayılı KTK’nun Yayaların uyacakları kurallarla ilgili “MADDE 68- (…) a) Yayalar, aşağıda sayılan haller dışında, taşıt yolu bitişiğinde ve yakınında yaya yolu, banket veya alan varsa burada yürümek zorundadırlar.(…) Ancak, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler.” hususlarına uymayarak yolu kontrol etmeden geçmek istemesi nedeniyle kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki incelemeye göre olayda;
Plakası belirsiz aracın kimliği belirsiz sürücüsü %50 (yüzde elli) oranında kusurlu,
Davacı yaya … %50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. 
Kusur değerlendirmesinde davacının %50, plakası belirsiz araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
… Yönetmeliğinin ilgili maddeleri aşağıdaki gibidir;
Hesaba başvurulabilecek haller
MADDE 9 – (1) (Değişik: RG-19.06.2009-27263) Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak;
Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları için,
Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için,
Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada,13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için başvurulabilir.
… Yönetmeliğine göre davacı, plakası ve sürücüsü belirlenemeyen araç sürücüsünün kusuru nispetinde davalı …ndan maddi tazminat talebinde bulunabileceğinden; somut olayda davalının %50 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır.
17.01.1972 doğumlu davacı, olay tarihinde 42 yıl, 10 ay, 5 günlük olup, 42 yaşında kabul edilerek, P.M.F.1931 işaretli yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (27)yıl ve muhtemelen (70)yaşına kadar yaşayacaktır.
Yargıtay kararlarında kazaya uğrayan kişi küçük de olsa “tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir” demektedir. Yine bu konudaki yerleşmiş Yargıtay kararları aktif çalışma süresi sonunda pasif dönem içinde zarar hesabı yapılması gerektiği yönündedir.
Somut olayda da davacı kazadan önce akıl hastalığı nedeniyle kısıtlı olarak vesayet altına alınmıştır. Bunun dışında da davacının aktif olarak bir işte çalıştığına dair bir belge bulunmamaktadır. Bu durumda;
Bu konudaki Yargıtay kararlarından hareketle her ne kadar kazalı, her hangi bir işte çalışmasa da; kazalının emsallerine oranla maluliyeti ile orantılı olarak daha fazla efor sarf ederek yaşamsal faaliyetini sürdüreceği ve bu şekilde zarara uğradığı kabul edilerek kaza tarihinden itibaren zarar hesabı yapılacaktır. Buna göre;
Her ne kadar Yargıtay kararlarına aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte ise de; kısıtlı olan davacı her hangi bir işte çalışmadığından bakiye ömür süresi olan 27 yılın tamamı pasif dönem kabul edilecektir.
Adli Tıp Kurumu tarafından davacının iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Diğer yandan;
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/17502 ile 2014/8884 E sayılı kararlarında yaşı küçük olan, gelir getiren bir işte çalışmayan ve eğitim de görmeyen küçüğün iyileşme döneminde mahrum kaldığı bir kazancının olmaması nedeniyle geçici iş göremezlik dönemi için zararının bulunmayacağı belirtilmektedir. Bu durumda;
Somut olayda kısıtlı olan davacının gelir getiren bir işte çalıştığına ilişkin bilgi ve belge ibraz edilmediğinden aynen küçük çocuklardaki gibi davacının geçici iş göremezlik dönemi için zarar hesabı yapılmayacaktır.
Kaldı ki; dava dilekçesinde de geçici iş göremezlik dönemi için açıkça zarar talebinde bulunulmamıştır.
Adli Tıp Kurumu tarafından davacının maluliyet oranı %79 olarak belirlenmiş olup, anılan orana göre davacının sürekli iş gücü kaybı maddi zararı hesaplanacaktır.
Her ne kadar akıl hastalığı nedeniyle kısıtlı olan kazalı çalışarak her hangi bir kazanç sağlamamakta ise de; kazalının yaşamsal faaliyetine devam ettirmek için sarf edeceği emek ve mesainin parasal değerinin yasal asgari ücretlerin altında olmayacağı kabul edilecektir. Ancak hesaba esas alınan asgari ücret, ücretli çalışılarak elde edilen bir kazanç olmadığından, brüt asgari ücretler netleştirilirken asgari geçim indirimi dikkate alınmayacaktır. Buna göre;
Kazalının 22.11.2014-22.11.2019 arası geçen (5)yıllık işlemiş devre net kazançları toplamı 78.064,15 TL.’dir.
Davacının işlemiş ve bilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak;
İşleyecek ve bilinmeyen bakiye devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
Kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık geliri ise;
1.829,02 x 12 Ay = 21.948,24 TL. olup, anılan tutar işleyecek devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Buna göre (22)yıllık işleyecek pasif devrenin peşin değeri toplamı 482.861,28 TL.’dir.
Kazalının maddi zarar toplamı 221.565,55 TL.’dir.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sakatlık teminatı bakımından sorumluluk üst limiti 268.000,00 TL.dır.
Davacının yukarıda belirlenen maddi zararı poliçe limitini aşmamaktadır.
Dava dilekçesinde davalıya dava tarihinden önce Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesine uygun olarak başvuru yapıldığını gösterir belge bulunmadığından davalının 24.06.2015 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiştir.
Kazaya karışan aracın plakası belli olmadığından aracın kullanım amacını ticari olduğu belirlenememiştir.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Davacı vekili 28/05/2019 tarihli dilekçesi ile; 5.000 TL iş göremezlik tazminat talebini 216.565,55 TL artırarak, toplam talebini 221.565,55 TL olarak ıslah etmiştir.
Dava; Trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı davanın reddini savunmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; 22/11/2014 tarihinde yolcu otobüsünden inen davacıya plakası belirlenemeyen beyaz renkli minibüsün çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yararlandığından bahisle eldeki tazminat davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla KTK’nun 97. maddesi gereğince sigorta şirketine başvuru dava şartı düzenlemesi yürürlükte değildir.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulunun 26/11/2018 tarihli raporunun kaza tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne uygun olarak düzenlendiği, davacının sürekli maluliyetinin %79, geçici maluliyet süresinin 12 ay olarak tespit edildiği, kazada davacının KTK’nun 68. maddesini ihlal ederek %50 ve plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün KTK’nun 52. ve 145. maddelerini ihlal ederek %50 kusurlu olduğu, kaza tarihi itibarıyla yürürlükte olan PMF yaşam tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin tespit edildiği, aktüer hesabında 221.565,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatının bulunduğu, davacının kısıtlı olması nedeniyle herhangi bir işte çalışmadığı anlaşıldığından geçici iş göremezlik tazminatı hesaplaması yapılmadığı, kaza tarihi itibarıyla …nın poliçe limiti 268.000 TL olmakla hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatının bu limiti aşmadığı, davadan önce davalıya bir başvuru yapılmadığından davalının en erken dava tarihi itibarıyla temerrüde düştüğü, davacıya çarpan araç tespit edilemediğinden avans faizi talebinin haklılığı aracın kullanım amacının hususi mi yahut ticari mi olduğu bakımından değerlendirilememiş olup, bu nedenle yasal faize hükmedilmesinin gerektiği anlaşılmakla, davanın kabulü ile, 221.565,55 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın temerrüt tarihi olan dava tarihi 24/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
1-Davanın KABULÜ İLE,
221.565,55 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın temerrüt tarihi olan dava tarihi 24/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 15.135,14 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 767,70 TL’nin (ıslah harcı da dahil) mahsubu ile 14.367,44 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin, 27,70 başvurma harcı ve 740 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 795,40 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisine vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 19.243,93 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.511,84 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/12/2019

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA