Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/488 E. 2022/669 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/488 Esas
KARAR NO : 2022/669
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2015
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firmanın gerçekleştirdiği taş ocağı faaliyetleri nedeni ile müvekkili şirketin taşocağı sahasında bulunan işçilerin bulunduğu yatakhane, kumanda odası ve inşaatlarda zararlar meydana geldiğini, söz konusu alanda müvekkili firmaya ait binanın davalı firmanın faaliyetleri sonucu yıkıldığını, davalı tarafa … Noterliği’nin ihtarıyla söz konusu hususların bildirildiği halde meydana gelen zararların karşılanmadığını ve faaliyetlere devam edildiğini, müvekkili şirkette meydana gelen zararların miktarının tespiti amacıyla … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tespit davası açıldığını, yapının değerinin 59.100,00 TL olabileceğinin tespit edildiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 59.100,00 TL ‘nin bina yıkım tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı firmadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı , karşı davada davacı vekilince sunulan cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1983 yılından bu yana 32 senedir delme-patlatma metodu ile taş istihraç ettiğini, en gelişmiş patlatma tekniklerini kullandığını, patlatma esnasında meydana gelen titreşimi en aza indirgemiş olduğunu, aynı bölgede on beş adet maden ocağı bulunduğunu, hepsinin aynı metodla üretim yaptığını, davacının zarar gördüğünü iddia ettiği yapılarının zararından müvekkilinin sorumlu tutulmasının davacının kötüniyetinin göstergesi olduğunu, taraflar arasında 30.07.2008 başlangıç tarihli 3 yıl süreli rödovans sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin tek taraflı fesih hakkının bulunduğunu, sözleşmenin feshedildiğini ve kiralanan sahanın terki gereğinin davacıya ihtarname ile bildirildiğini, davacının sahadaki varlığını ısrarla sürdürmesi ile kötüniyetli olarak bu davayı açtıklarını , davacı şirket tarafından işgal edilen sahanın elli yıllık kullanımı bulunduğunun ileri sürüldüğünü, ancak müvekkili tarafından yine karşı tarafa binanın terk edilmesinin bildirildiğini, madencilik faaliyetleri ruhsata tabi faaliyetlerden olup, karşı tarafın ruhsatının bulunmadığını, ilk ihtarname tarihinden sonra karşı tarafın müdahalesini sonlandırmadığından ileride artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL ecrimisil ile 5.000 TL maddi tazminatın ilk ihtar tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile karşı taraftan tahsiline karar verilmesini , karşı davalarının kabulü ile asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1950 yılından beri madencilik faaliyetlerini madencilik ruhsatı kapsamında söz konusu alan içerisinde sürdürdüğünü, müvekkili şirketin uzun yıllar boyunca taşocağı işletmeciliği yaptığını, bölgedeki ilk ruhsat sahiplerinden olduğunu, ruhsat süresi bitmiş olsa dahi müvekkili şirketin geçmiş taş ocağı işletme ruhsatından kaynaklı kazanılmış hakları sebebiyle karşı tarafın müvekkili şirketin ruhsat sahibi olduğu dönemde yapılmış olan yapıları yıkma hakkı bulunmadığını, ihtarname ile belirtildiği üzere söz konusu alanın tapusunun müvekkili şirkete ait olduğunu, karşı tarafın söz konusu alanda gerçekleştirmiş olduğu çalışmalarda haksız fiil arzettiğini ve müvekkilinin uğradığı zararın tazmininin gerektiğini beyanla karşı davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE:
Asıl Dava; davalı tarafın taş ocağı faaliyetleri sorasında yıkım ve zarara yol açtığından bahisle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Karşı Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin feshine rağmen söz konusu alanın işgaline devam edildiğinden bahisle ecrimisil ve bu sebeple üretimde meydana gelen azalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına alınan Bilirkişiler … ve … … tarafından hazırlanan 23.06.2016 tarihli raporunda özetle;
“…
Dava konusu zarar gördüğü tespit edilen yapıların ve bulunduğu yerin … nolu parselde ve … nolu Ruhsat alanı içinde kaldığı,
Maden sahası içerisinda yapı yapılmasına ( üretim ve üretimi dasteklemeye yönelik ) Maden Kanunu açısından İzin verilebildiği,
Dava konusu yapıların altındaki rezervin alınıp alınmadığının tespiti için , sahaya ait 2012 – 2013 – 2014 yılları İmalat haritalarının …’nden temin edilmesiyle tespitin mümkün bulunduğu ” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Dosya kapsamına alınan Bilirkişiler …, … ve … tarafından hazırlanan 28.07.2017 tarihli raporunda özetle;
“…
Dava konusu İstanbul ili , … İlçesi , … Köyü … parselde ve … nolu ruhsat alanı içinde kalan yıkıldığı beyan edilen taşınmazın 04.05.2015 dava tarihi ile hesaplanan bedeli; 41.370,- TL olarak hesap ve tesbit edilmiştir. ” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Dosya kapsamına alınan Bilirkişiler … ve … … tarafından hazırlanan 12.09.2018 tarihli raporunda özetle;
“…
1) Asıl Dava Yönünden,
a. Davacı-Karşı Davalı … SAN. VE TİC.LTD. ŞTİ.. söz konusu alanda İstanbul ili … İlçesi … Mevki … palta, … parsel mülkiyeti kendisine ait olan bu alan içerisinde Davalı-Karşı Davacı firmanın yapmış olduğu faaliyetler neticesinde bir bina yıkıldığını ve yıkılan yapının bedelinin bilirkişi 41.370 TL olarak tespit edildiğini fakat mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde yatakhane ve kumanda odasının da zarar görerek, kendilerine ail olan taş kırma tesisinin de hasar uğradığını beyan etmiştir.
b. Davalı-Karşı Davacı … L.TD. ŞTİ. söz konusu yıkım olan yerin yaklaşık 40 metre ilerisindeki alanı stok alanı olarak kullanmaktadır. Bu alanda yapılan herhangi bir maden üretimi söz konusu değildir. Nitekim Davacı-Karşı Davalı … SAN, VE TİC. LTD. ŞTİ. bu alandaki tüm tesislerini kaldırmış olup, günümüzdeki hasar durumu tespit edilememiştir. Bu nedenle Davacı-Karşı Davalı’nın dilekçesinde belirtilen Elek (4 adet), Bant (250 metre), İstinaf Duvarları, Silolar (3 adet), Seconder Kırıcı (4 adet). Çeneli Kırıcı ve 10 göz betonarme silo gibi tesis unsurlarının hasar durumunun belirlenmesi havatın olağan akışına terstir.
Nitekim söz konusu yapının yapılması ile ilgili kanunda da açıkça belirtildiği Üzere bu yapıların İl Özel İdaresi’ne bildirilmesi gerekmektedir. Fakat İl Özel İdaresi tarafından mahkemeye sunulan dilekçede bu yapıların kayıt altına alınmadığı belirtilmiştir. Bu durumda söz konusu yapılar kaçak durumundadır. Çünkü bu yapı maden kırma-eleme tesisinin bir parçası ya da olmazsa olmaz bir elemanı değildir. Eğer öyle olsaydı Maden Kanunu çerçevesinde madencilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi gerekecek ve herhangi bir izin alımına gerck duyulmayacaktı. Fakat bu yapı maden kirma-eleme tesisinden bağımsız olarak başlı başına ayrıca inşa edilmiş olup tesisin amacına uygun olarak hizmet vermemektedir.
Davacı-Karşı Davalı … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Rödövans sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren de maden sahası içe’ isinde bulunmaktadır. 10/07/2014 tarihinde tesisin üstünün kapalı ve yerinde olduğu, yıkıldığı belirtilen binanın ise küçük bir alanı kapladığı; 04/05/2014 tarihinde ise tesisin tamamen kaldırılmasına rağmen yıkıldığı belirtilen binanın genişletilerek yaklaşık 54 m?’den yaklaşık 197 m2 ye büyütüldüğü belirlenmiştir.
Dava dosyası içerisinde binaya ait ayrıntılı resimler bulunmadığından önceki bilirkişi raporundaki belirlemeye aynen katılmak yanlış olacaktır. Ayrıca binanın yapılan eklemeleri de yıkılıp çatısının onarıldığı ve eski haline getirildiği de görülmüşlür.
Bu durumda söz konusu binanın yıkımı ile tesis arasında doğrudan bir illiyet bağının kurulması söz konusu olmayacak olup, ikisinin yapım-yıkım durumunun ters ilişkide olduğu da göz önünde bulundurulduğunda ve Davacı-Karşı Davalı … LTD. ŞTİ.,’nin herhangi bir zararın söz. konusu olmadığı belirlenmiştir.
Aynıca bina ile stok sahası arasındaki mesafe de göz önünde bulundurulduğunda Davalı-Karşı Davacı … TİC, LTD. ŞTİ.’nin madencilik faaliyetlerinin bu yapıyı etkilemeyeceği ve maden mühendisliği parametreleri açısından da etki etmesinin söz konusu olmadığı görülmüştür.
2) Karşı Dava Yönünden;
a.Davalı-Karşı Davacı … LTD. ŞTİ.’nin yasal uyarılarına rağmen Davacı-Karşı Davalı … İNŞAA’T SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. maden sahası içerisinde bulunan tesis ve yapılarını boşaltmaması sebehiyle o bölgedeki maden rezervlerini kullanamadığı için maddi zarara uğradığını iddiu etmiş ve yasal gerekçeler ile karşı dava ile davacı-karşı davalının maden ruhsatının iptal edildiği tespit edilerek maddi zararlarımızın tazınini ile ccri misil talep etmiştir.
Davacı-Karşı Davalı … LTD. ŞTİ. ile aralarında Rödevans Sözleşmesi’nden kaynaklı olan 283.200 ‘VL’lik ticaretin olduğu görülmüştür.
Davalı-Karşı Davacı … LTD. ŞTİ. söz konusu yıkım olan yerin yaklaşık 40 metre ilerisindeki alanı stok alanı olarak kullanmaktadır. Bu alanda yapılan herhangi bir maden üretimi söz konusu değildir.
Tesisin kapladığı alan ile ilgili, ruhsat sahibi olan Davalı-Karşı Davacı … LTD. ŞTİ.’nin bu alan ile ilgili Maden Kanunu’ndan kaynaklı hakları bulunmaktadır. Bu nedenle bu alanın kullanım durumu kendi insiyatifindedir.
Tesis alanının tamamının üretilmeye uygun rezerv içerdiği kabul edilmiştir. Bölgede yapıları çalışmalarda da bu husus orlaya konulmaktadır. En alt üretim kotunun bulunması mühendislik açısından basit bir işlemdir. Fakat maden sahası için dikkat edilmesi gereken husus işletme izin sınırlarının işletme ruhsal sınırı tarafından sınırlandırılmasıdır.
Ruhsat sahibi tarafından söz konusu sınırların korunması için bu alanın stok alanı olarak değerlendirildiği de göz önüne alındığında, en alt üretim kotunun stoğun en Üst katu olması gerektiği açık ve nettir.
Bu kapsamda yapılan incelemede tesisin bulunduğu alanda üretimi yapılmamış kalker tonajının 781.172,22 Ton olduğu,
MİGEM’in kalker üretimi ile ilgili 2017 yılı ocak başı satış fiyatı için 11,50 TL/ton esas alındığında taplam 8.983.480,43 TL’lik maden rezervinin tesis alanı tarafından engellendiği ” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Dosya kapsamına alınan Bilirkişiler … tarafından hazırlanan 05.02.2020 tarihli raporunda özetle;
“…
22/10/2019 tarihinde vermiş olduğu 1 nolu kararda belirtilen ve 2 nolu kararın da temelini oluşturan “tam tahliye edilme tarihinin bildirilmesi hususunda 2 haftalık kesin süre verilmesine” şeklindeki kesin süre belirten bu karara her iki tarafın da uymadığını belirtmek gerekecektir. Davacı/Karşı Davalının bu hususta hiçbir sayın mahkemeye hiçbir beyanı olmamış olup, Davalı/Karşı Davacı ise 22/11/2019 tarihinde UYAP üzerinden bayanda bulunmuştur. Bu durumda sayın mahkemece verilen iki haftalık kesin süre aşılmıştır.
Yukarıdaki başlıkta açıklandığı üzere Bilirkişi Raporu’na yapılan taraf itirazların hukuki nedenden yoksun olduğu ve gerekli açıklamalarım halihazırda Bilirkişi Raporu’nda yapıldığı, bu kapsamda yeniden değerlendirme yapılmasına gerek duyulmadığı,
Sayın mahkemece belirtilen Yüksek Yargıtay … Hukuk dairesi başkanlığının 2016/… esas ve 2016/… Karar sayılı 07.06.2016 tarihli ilamı kapsamında değerlendirme yapılmasının, dosya münderecatı kapsamında mümkün olmadığı, bu değerlendirme için … Genel Müdürlüğü (Yeni adı : … Genel Müdürlüğü)’ne müzekkere yazılarak Davalı/Karşı Davacı’nın 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018, 2019 yıllarına ait İşletme Faaliyet Bilgi Formu ve Satış Bilgi Formlarının dava dosyasına eklenmesinin gerektiği,
Tüm değerlendirmeler sonrasında, Bilirkişi Raporu’nda sunmuş olduğumuz değerlendirmelerin değiştirilmediği ” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacının, davalının ruhsat sahibi olduğu ve ruhsat alanı içinde kalan kalker ocağında 30/07/2008 tarihli ve 3 yıl süreli Rödevans Sözleşmesi uyarınca kiracı olduğu, davalının faaliyetleri sırasında taşocağı sahasında bulunan işçilerin bulunduğu yatakhane, kumanda odası ve inşaatlarda zararlar meydana geldiğinden bahisle maddi zarar talebi ile asıl davanın ikame edildiği, mahkememizce alınan bilirkişi raporlarında görüldüğü üzere 2014 yılında var olan bazı yapıların 2015 yılında yıkılmış olduğu, yani davacının davalıya ihtarname yolladığı 11.08.2014 tarihinde yıkıldığı belirtilen yapıların aslında mevcut olduğu, davalının yıkım alanını ve 40 metre ilerisini maden üretimi için değil stok alanı olarak kullandığı, yıkım ile tesisler arasında doğrudan illiyet bulunmadığı, aralarındaki mesafeye ve yapılan madencilik faaliyetlerine bakıldığında yıkımın, davacı tarafça yıkıldığı belirtilen yerleri doğrudan etkileyemeyeceği ve yıkıma neden olmayacağı böylece davalının eylemleri ile davacıyı zarara uğrattığından bahsedilemeyeceği anlaşılmakla asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden yapılan incelemede;
Takipsiz bırakılan ecri misil talebi bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu yer terkedilmiş olmakla men’i müdahale talebi konusuz kaldığından esası hakkında karar tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.
Maddi tazminat istemi bakımından alınan bilirkişi raporlarında belirlendiği üzere davaya konu yerlerin baraka ve stok alanı olarak kullanıldığı, aktif olarak bir maden üretiminin bulunmadığı, her ne kadar 12.09.2018 tarihli raporda alanın tamamı maden rezerv alanı olarak kabul edilmiş ve buna göre bir hesaplama yapılmış ise de bu hesaplamanın farazi olduğu ve davacının ispat edilebilmiş somut bir zararının bulunmadığı anlaşılmakla karşı davanın da reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın REDDİNE,
-Karşı davada;
Maddi tazminat talebinin REDDİNE,
Müdahalenin men’i talebi konusuz kalmakla esası hakkında karar tesisine yer olmadığına,
Ecri misil talebi takipsiz bırakıldığından bu hususta davanın açılmamış sayılmasına,
2-Asıl dava yönünden; davacı-karşı davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.009,29 TL harçtan, 80,70 TL karar ve ilam harcının düşümü sonucu başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kalan 928,59 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı-karşı davalıya İADESİNE,
3-Karşı dava yönünden; davalı-karşı davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.009,00 TL harçtan, 80,70 TL karar ve ilam harcının düşümü sonucu başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kalan 928,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davalı-karşı davacıya İADESİNE,
4-Asıl davada davalı-karşı davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.456,00 TL vekalet ücretinin …’nden alınıp …ne ödenmesine,
5-Asıl davada davacı-karşı davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin …nden alınıp …’ne ödenmesine,
6-Taraflarca yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır