Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/429 E. 2018/642 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/429 Esas
KARAR NO : 2018/642
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/07/2012
KARAR TARİHİ: 27/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin 10/07/2007 tarihinde sokakta oynarken plakalı belirlenemeyen bir arabanın çarpması sonucu ağır şekilde yaralandığını, kaza tarihine kadar başarılı bir öğrenci olan müvekkilin kazanın izlerini hayatı boyunca taşıyacağını, poliçe klozları gereği davalı şirketin tam tazminatla mükellef olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla sürekli iş gücü kaybına uğrayan müvekkil için 100TL davalı güvence hesabına başvuru tarihi itibari ile 8 iş günü bitiminden başlayarak işleyecek kanuni faiz ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, T.T.K. 1268. Maddesinde dava zamanaşımı süresinin iki yıl olduğunu, huzurda açılmış davanın uzadığını ve zamanaşımı süresi dahiline uygulanamayacağını, bahse konu kazanın 10/07/2007 tarihinde yapıldığını ve iki yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddinin gerektiğini, dava öncesi vekil eden kuruma başvuruda bulunmuş olup açılan dosyada noksan belgelerin ikmali yapılamadığından vekil eden davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, tazminata konu olayın trafik kazası neticesinde meydana gelip gelmediğinin ispatlanmasının gerektiğini, “Geçici İş Göremezlik” tazminati ile “Gelir Kaybı” durumlarında müvekkil kurumun zorunlu olduğu bir tazminat türü olmadığını, talep edilen maddi tazminatın dayanağının belirtilmediğini, müvekkilinin temerrüdü söz konusu olmadığından faiz talebi ve faiz tarihini kabul etmediklerini, davanın zamanaşımı yönünden reddine, haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddini, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı maluliyete dayalı tazminat istemine ilişkindir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/11/2014 tarihli ve … esas, … karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği, Güvence Hesabının sorumluluğunun TTK.nun 1483/I. Maddesinden kaynaklandığı ve TTK’ nın 4. maddesine göre TTK’ dan kaynaklanan uyuşmazlıkların ticari dava sayılacağının açıkça belirtildiği, bu hali ile mahkememizin somut uyuşmazlık bakımından görevli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de kaza tarihi olan 10/01/2007 tarihi ve dava açılış tarihi itibari ile 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla işbu savunmaya itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır.
… Dr … Devlet Hastanesi’ne müzekkere yazılarak, davacının tedavi evraklarının celp edildiği görülmüştür.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … esas sayılı daimi arama kararının mevcut olduğu soruşturma evrakları UYAP üzerinden celp edilmiştir.
Kaza tarihi itibari ile davacının yaş küçüklüğü nazara alınarak … ‘ya yazı yazılmamıştır.
Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 08/03/2014 tarihli raporu temin edilmiştir. Anılı ATK raporunda davacı …’ın E cetveline göre %6.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, geçici iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayacağı yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen makine mühendisi/ kusur bilirkişi … ve aküerya hesap uzmanı bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 16/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Olay yeri krokisi mevcut olup kroki ve mevcut delillerden olay yerinin meskun mahal olduğu, davacının babası …’ın, evde oturması sırasında komşularının çocuğun kaza geçirip yerde yatmakta olduğunu söylemeleri ile olayı öğrendiğini beyan ettiği, dosya içinde kazanın oluş şeklini gören tanık ifadesi bulunmadığı, krokide aracın çarpma yerinin yolun ortasında olduğu, Karayolları Trafik Kanununun 52.maddesinde, sürücülerin kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak, hızlarım kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorunda oldukları belirtildiği,
Plakası tespit edilemeyen araç olay sırasında yayaların bulundukları ve çocukların oyun oynadıkları sokak içinde seyrettiği, bu durumda hızım yol şartlarına göre ayarlaması, daha yavaş ve dikkatli seyrederek yoldaki çocukları uyarıp kenara çekildiklerini tespit ettikten sonra yoluna devam etmesi gerektiği, bu tedbirleri almadan seyrederek yolda bulunan çocuğa çarptığından olayda asil kusurlu görüldüğü,
Davacı … olay sırasında yolda bulunuyor olması nedeni ile dikkatli davranıp gelmekte olan aracı fark etmesi, böylece kendi can güvenliğini dikkate alarak aracın seyir yolundan çekilmeye özen göstermesi gerektiği, bu tedbirleri almadan araçların seyrettiği yolda bulunduğundan olayda kusurlu görüldüğü,
Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 06.03.2017 tarih ve 2016/7855 esas, 2017/2291 K. sayılı kararında Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2017 tarih ve 2014/24748 Esas, 2017/1841 K. Sayılı kararında. Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16.01,2017 Tarih ve 2014/14716 Esas, 2017/80 K. Sayılı kararında. Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 08.04.2013 tarih ve 2012/7104 Esas, 2013/6433 K. Sayılı kararlarda ve Yüksek Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 10.02.2014 tarih ve 2013/17973 Esas, 2014/1793 Karar sayılı kararlarında, muhtemel yaşam süreleri CSO 1980 İşaretli yaşam tablosuna ve TRH yaşam tablosuna göre değil; PMF 1931 yaşam tablosuna göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca 17. Hukuk Dairesi’nİn 09,10.2012 tarih 2011/1106G Esas, 2012/10762 K. Sayılı kararında. Hazine Müsteşarlığının 2010/4 sayılı genelgesine göre değerlendirme yapılmaması gerektiği belirtildiği, bu nedenle bu raporda, PMF 1931 tablosuna göre değerlendirme yapılacağı,
10.01.2007 doğumlu olan … 10.01.2007 kaza tarihi itibariyle 13 yaşında olup, P.M.F 1931 işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel baki ve ömrü 52 ve muhtemelen 65 yaşına kadar yaşayacağı,
Yargıtay 17. H.D’ nin 25.12.2014 Tarih, … Esas, … Karar sayılı kararında: Çatışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeniyle; evde ya da dışarıda aileye yardımcı olmar eğitim alma, yeme, içme ve tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç bir ekonomik değer olarak görülmesi gerektiği ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerektiği,
Yüksek Mahkemenin yukarıdaki kararı doğrultusunda; kaza tarihi itibariyle 13 yaşında ve okul çağında olan davacı çocuk, okula giderken, oynarken ve yaşamsal faaliyet ferini sürdürürken % 100 sağlam olan emsallerine nazaran maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf edeceği ve sarf etmesi gereken bu fazla efor ve a üçün orasal değerlerinin yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacağı kabul edileceği,
Yüksek Yargıtay ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kadın-erkek ayırımı yapılmaksızın aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edildiği, bu itibarla; davacının aktif çalışmasını 60 yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek, kaza tarihi itibariyle 13 yaşından itibaren 60 yaşına kadar 1 yıllık askerlik süresi dışında zarar gördüğü bakive aktif havat süresi 61 yıl olduğu,
Yüksek Yargıtayın son içtihatlarına göre 60 yaşından sonra geçecek olan emeklilik ve pasif devre zararının da hesaplanması gerektiği belirtildiğinden 60 yaşından sonra geçecek olan pasif devreye alt dönem için de maddi zarar hesaplanacağı, o halde kazalı davacının 60-65 yaşları arası geçecek olan pasif devresi 5 yıl olduğu,
Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulunun 08.03.2017 tarihli raporunda kazalı davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle;
KG oranında meslekte kazanma ve çalışma gücünden kaybettiği belirtildiği,
Davacının sürekli maluliyet oranı %6 olduğundan 10.01.2007 kaza tarihinden itibaren %5 oranındaki maluliyetine göre hesaplanacağı,
Yargıtay 17. H.Df nin 25-12.2014 Tarih, … Esas, … Karar savılı kararından hareketle davacı kaza tarihi itibariyle 13 yaşında ve okul çağında olan kazalı çocuk, okula giderken oynarken, ders çalışırken ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken %100 sağlam olan emsallerine nazaran maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf ederek yaşamsal faaliyetini sürdüreceği ve bu şekilde zarara uğradığı kabul edilerek kaza tarihinden itibaren zarar hesabı yapılacağı,
Bu husustaki hukuki durumun takdiri de Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacı çocuğun aktif devresi kaza tarihi itibariyle 13 yaşından itibaren başlatılarak değerlendirme yapılacağı,
Yargıtay 17. H.D nin 25,12.2014 Tarih, … Esas, … Karar sayılı karan gereği; kaza tarihi itibariyle 13 yaşında ve okul çağında olan davacı çocuk, okula giderken, oynarken ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken % 100 sağlam olan emsallerine nazaran maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf edeceği ve sarf etmesi gereken bu fazla efor ve gücün parasal değerlerinin yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacağı ve ayrıca; davacı çalışma hayatına katıldığında elde edebileceği kazançlar yasal asgari ücretlerin altında olamayacağından yasal asgari ücretlere göre değerlendirme ve hesaplama yapılacağı,
10.01.2007-10.01.2017 arasındaki 10 yıllık işlemiş aktif devrede net kazancı toplamının 80.442,64TL olduğu,
10.01.2017 dan itibaren işleyecek bakiye aktif devre sonuna kadar geçecek süre içinde ekonomik konjonktür, iş hayatındaki Toplu Sözleşme ve pazarlık düzeni, sigortalının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normların altında olması, ülke gerçekleri, miflî gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi unsurlar, uygulama ve yüksek Yargı ayrıca da benimsendiği üzere davacının yıllık kazançlarında işleyecek aktif devre başından sonuna kadar meydana gelecek asgari artış nispetinin ve peşin ödeme nedeniyle yapılacak iskontonun %10 olarak belirlenmesini,
Yüksek Yargıtay 9-10. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlarda nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı ayrı %10 artı ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskonto esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacağı,
Kazalının işleyecek aktif devre başındaki Net Aylık ücreti 1.404,06 TL olduğu,
Davacının işleyecek aktif devre başındaki net yıllık kazancı = 1.404,06 TL. x 12 Ay = 16.848,72 TL olduğu,
Yüksek Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 25-09.2006 tarih ve 2006/8286 E sayılı ve diğer yerleşmiş içtihatlarında pasif dönem zararının yasal asgari ücrete göre hesaplanması gerektiği belirtildiğinden anılan içtihat doğrultusunda davacının pasif devreye ait maddi zararı yasal asgari ücrete göre tespit ve hesaplanacağı,
01-01.2017-den itibaren uygulanmaya başlanan 1.777,50 TL aylık brüt yasal asgari üretin yasal kesintilerden sonra asgari geçim indirimine tabi tutulmayan net aylık tutarı = 1.270,75 TL, olup buna göre 1 yıllık emeklilik geliri = 1,270,75TL ,12 Ay = 15.249,00 TL olduğu, anılan yıllık emeklilik gelirinin her yıl asgari %10 artış kaydedeceği kabul edilerek 01.01.2017 tarihinden itibaren 60 yaşına ulaşacağı 36 yıl sonraki bulmamıza yarayan n devre sonundaki Kn formülüne göre hazırlanmış tablodan istifade suretiyle 37 yıl için bulunan 34,0039 % 10 artış kat sayısına itibar olunarak kazalının 60 yaşında ulaşacağı tarihte 1 yıllık emeklilik geliri = 15,249,00 TL. x 34,0039 = 518.526,21TL ye ulaşmakta olup, pasif devre hesabına esas alınaccağı,
Kazalının 36 yıllık İşleyecek aktif devrede peşin defter tutarının 606.553,92TL olduğu,
Davacının ilk 10 Yıllık maddi zararı 10.01.2007-10.01.2017 tarihleri arası geçmiş yılları kapsamakta olup, Yüksek Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre geçmiş 10 yıllık işlemiş aktif devredeki maddi zararlar herhangi bir ıskontoya tabi tutulmayacağı,
10 Yıllık İşlemiş Aktif Devred Iskontosuz Maddi Zararı:
80,442,64 TL x % 6,0 Maluliyet
36 Yıllık İsleyecek Aktif Devrede % 10 Artış Ve % 10 Iskontolu Maddi Zararı:
606.553,92 TL x % 6,0 Maluliyet
315 Yıllık İsleyecek Pasif Devrede % 10 Artış Ve % 10 Iskontolu Maddi Zararı:
76.245,00 TL x % 6,0 Maluliyet
Davacının Maluliyeti Nedeniyle Maddi Zarar Toplamı 45.794,49TL olduğu,
Olayın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen araç sürücüsü %65 oranında kusurlu olduğundan, %65 kusura isabet eden maddi zarar tutarı davacı yararına dikkate alınacağı, başka bir anlatımla davacının %35 kusuru oranında kusur indirimi yapılacağı,
Kaza tarihi itibarı İle davacı küçüğün … lı çalışan olması mümkün olmadığından 5510 sayılı yasaya göre davacı …’ a aylık bağlanması da mümkün olmadığı, o halde; rücuya tabi ödemeler hususunda hesaplanan zarar tutarından bir indirime yer bulunmadığı,
Davacıya ödeme yapıldığına ilişkin bilgi ve belge olmadığından hesaplanan maddi zarar tutarından ödeme tenzili yapılmasına yer bulunmadığı,
Davacı …’ ın nihai ve gerçek maddi zararı 45.794,49 TLx %65 kusur = 29.766,42 TL olduğu,
Davalı Güvence Hesabına sorumluluk yöneltilmesinin gerekçesi davacının yaralanmasına sebep olan aracın ve araç sürücüsünün kimliği meçhul olması,
5664 sayılı Sigorta Kanununun 14/2/a maddesinde sigortalısının tespit edilemediği araçların neden olduğu bedensel zararlar İçin Güvence Hesabına başvuru yapılacağı düzenlendiği,
Güvence Hesabına yapılan başvurular sebebiyle yapılacak tazminat ödemelerinde ilgili zorunlu sigortanın teminat miktarları dikkate alındığı,
Davacının sakatlanmasına neden olan araç ve sürücüsünün kimliğinin meçhul olduğu hususu sabit olup, dava konusu edilen talep, iş göremezlik tazminatı talebine ilişkin olması nedeniyle bedensel zarar kapsamında olduğu, davacının 5684 sayılı Sigortacılık Kanun unun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddeleri uyarınca Güvence Hesabına başvuru şartları oluştuğu,
Dava konusu olayda söz konusu olan zorunlu poliçe, Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi olup, tazminatın varlığının değerlendirilmesinde Trafik Poliçesi genel şartları ve KTK hükümleri dikkate alındığı, kaza tarihi itibarı ile Hazine Müsteşarlığınca belirtenmiş olan ZMSS poliçe limitleri sakatlık halinde 60.000,00 TL olduğu,
Davacının nihai ve gerçek maddi zararları toplamı 29.766,42 TL olduğu, 60.000,00 TL tutarındaki teminat limitinin altında kaldığı,
Dava dilekçesinde davacı vekili tarafından davalı sigorta şirketinden başvuru tarihinin 8 iş günü sonrası oJan tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiği,
Dosyadaki belgelere göre her ne kadar davacı taraf davalıya 04.04.2011 tarihinde İhtarname ile tazminat talebini tebliğ etmiş ise de davalının 28.06.2012 tarihli cevabından tazminat hesabına esas eksik belgelerin olduğu anlaşıldığı,
İşleyecek faiz talep ile bağlı kalınarak yasal faiz olduğu,
Plakası tespit edilemeyen aracın sürücüsünün olayda % 65 (yüzde atmrş beş) oranında kusurlu olduğu,
Davacı yaya …’ ın olayda % 35 oranında kusurlu olduğu,
Davacının sürekli iş göremezlik nedeniyle nihai ve gerçek maddi zararı 29.766,42 TL olduğu,
Temerrüt başlangıç tarihinin 02.08.2012 tarihi olduğu,
İşleyecek faizin yasal faiz olduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 14/12/2017 tarihli bedel artırım dilekçesiyle 29.766,42-TL tazminatın davalının temerrüte düştüğü 02/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, anılı dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin “Hesaba Başvurulabilecek Haller” başlıklı 9.maddesi; ”Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabı’na başvurulabilir.” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Anılı kanuni düzenlemeler, ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olmakla itibar edilir bulunan bilirkişi raporu ve dosya kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; kaza tarihi olan 10/01/2007 günü kimliği ve araç plakası tespit edilemeyen dava dışı sürücünün %65 kusuru ile meydana gelen trafik kazası neticesinde %6 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılan ve geçici iş göremezlik süresinin 4 aya kadar uzayabileceği saptanan davacının maddi zarar toplamı olarak hesap edilen 29.766,42TL maddi tazminatı davalı güvence hesabının tazminle mükellef olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar davacı kazanın meydana geldiği tarihte 13 yaşında olsa da kaza nedeniyle hükme esas alınan ATK raporuna göre % 6 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığı, yine aynı raporda iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayacağı ve bu süre zarfında %100 malul sayılmasının gerektiği, davacının meydana gelen iş gücü kaybı nedeniyle normal insanlara göre daha fazla efor sarfetmek zorunda olup günlük aktiviteleri için daha fazla çaba göstermek zorunda kalacağı, bu nedenle kaza tarihinden, davacının çalışmaya başlayacağı tarihe kadarki geçen süre için asgari ücret üzerinden tazminat isteminde haklı bulunmuştur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/13386 esas, 2015/4873 karar sayılı ilamı)
Kazaya neden olan aracın hususi nitelikte olması nedeni ile yasal faize hükmedilebileceği, talep arttırım dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden HMK’nın 26. maddesi uyarınca temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiği, davacı vekilinin 14/12/2017 tarihli dilekçesi ile tazminat miktarının 02/08/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği ve talebin HMK 26. maddesi gereğince aşılamayacağı anlaşılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
29.766,42-TL nin 02/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınan 123,15TL peşin ve ıslah harcından, alınması gereken 2.033TL harcın mahsubu ile bakiye 1.909,85-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 21,15 başvuru harcı, 102TL ıslah harcı, 1.000TL bilirkişi ücreti, 271,15TL posta masrafından oluşan toplam 1.394,30TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.572-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili tarafa iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
6-Hükümden sonra, gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliğine, masrafın talep eden tarafça karşılanmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/06/2018

Katip e-imza Hakim e-imza