Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/297 E. 2018/156 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/297 Esas
KARAR NO: 2018/156
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/03/2015
KARAR TARİHİ: 28/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında imzalanan 26/01/2005 tarihli elektrik aboneliği sözleşmesi uyarınca müvekkilin davalının abonesi olduğunu, müvekkil adına düzenlenen mart 2005 ile şubat 2010 tarihleri arasında tüketilen elektrik bedellerine ilişkin faturaların tamamının davalı tarafından düzenlendiğini, müvekkilin fabrikasında kullandığı elektrik tüketim miktarına göre fatura düzenlendiğini, müvekkilin son faturası 19/01/2010 tarihli olduğunu ve bu tarihten sonra müvekkilin aboneliğinin sona erdiğini, faturaların her ay müvekkil tarafından düzenli olarak ödendiğini, müvekkilden faturalarda kayıp kaçak bedeli adı altında para tahsil edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafından müvekkil adına düzenlenen faturaların hiçbirinde kayıp kaçak bedeli açıkça belirtilmemiş, sadece ilgili ayda müvekkil tarafından ödenmesi gereken toplam miktarın belirtildiğini, bu nedenlerle müvekkilin faturalarına kayıp kaçak bedeli adı altında yansıtılan ve müvekkilden tahsil edilen haksız ve hukuka aykırı olduğunun hükmen tespitini, hiçbir faturaya kayıp kaçak bedeli açıkça yazılmadığı için fazlaya ve saire ilişkin ve ayrıca dava değerini yargılama aşamasında yaptırılacak bilirkişi incelemesinde tespit edilecek miktara göre artırmak haklarımız saklı kalması kaydıyla mart 2005 ile şubat 2010 tarihleri arasında davalı tarafından müvekkil adına düzenlenen faturalar ile müvekkilden kayıp kaçak bedeli adı altında haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 20.000,00TL’nin müvekkilden tahsil edildiği tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekillik ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkil şirketten 2637086 tesisat numarası ile elektrik enerjisi temin ettiğini, davaya bakmakla görevli mahkemenin Danıştay olduğunu, davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, davacı taleplerinin konusunu oluşturan faturalardan davacı şirketin ödediği bedellerin belli olduğunu, faturalarda hangi hizmet bedeli için ne kadar tutar ödeneceğinin açıkça yer aldığını, bu nedenle alacak miktarının belirsiz olduğu yönündeki davcı beyanlarını kabul etmediğini, ülke genelinde 21 elektrik dağıtım şirketi tarafından uygulanacak tarifeler gereği müşterilerden tahsil edilecek kayıp kaçak, sayaç okuma ve iletim bedeli gibi bedellere ilişkin düzenlemeler, dağıtım şirketlerinin elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuat kapsamında EPDK tarafından belirlendiğini, kayıp kaçak bedelinin 2011 yılı öncesinde de perakende satış lisansına sahip olan dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketicilere aktif enerji bedeli içinde tahakkuk ettirilen bir bedel olduğunu, bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturaya yansıtılan kayıp kaçak bedelinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle haksız tahsil edilen bedellerin iadesi istemine ilişkindir.
Faturaya yansıtılan kayıp kaçak bedelinin iadesinin talep edilip edilemeyeceği hususunda en önemli referanslardan birisini Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararı teşkil etmiştir. Nitekim istikrarlı surette atıf yapılan karar uyarınca; ”…Kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ..şeffaflık hukuk devletinin ayrılmaz parçasıdır…” gerekçeleri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde pek çok hüküm verilmiştir.
Dava tarihinden sonra 04/06/2016 tarihinde kabul edilen ve 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 6446 sayılı yasada bir takım değişiklikler yapılmıştır. 6719 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre; Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmü uygulanacaktır. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik, 6446 sayılı kanunun 17/10. maddesine göre de Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Aynı zamanda yürürlükteki 6719 sayılı yasayla değişik 6446 sayılı yasanın geçici 20. maddesi gereği bu Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış davalarda da uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle bilirkişi tarafından yapılması gereken iş yalnızca 6719 sayılı yasa ile değişik, 6446 sayılı yasanın 17/10 maddesi gereği davalı kurum tarafından yapılan tahakkukların EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Mahkememizce görevlendirilen elektrik mühendisi bilirkişi Kayhan Gülez ve SMM bilirkişi Suna Öztürk marifetiyle hazırlanan 28/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacının, gereksinim duyduğu elektrik enerjisini ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde farklı dönemlerde davalı şirketten tedarik etmekte olduğu, davacının dava dosyasında sunulan elektrik enerjisi tüketimine ilişkin faturaları incelendiğin de ilgili tesisatın sanayi grubunda olup tüketmiş olduğu elektrik enerjisinin tarifesinde belirtilen abone sanayi grubuna ait orta gerilim tek terimli aktif enerji tarifesine göre faturalandırıldığı, kayıp kaçak miktarının dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiği, kayıp ve kaçağın birbirinden tamamen ayrı iki olay olduğu, kayıp tabirinin sistemdeki hat, trafo, kablo vb elemanların direnci sebebiyle ısı şeklinde atmosfere yayılan ve miktarı abonenin tüketimine bağlı olan elektrik enerjisi kaybını ifade ettiği, kaybın teknik olarak olması önlenemeyen ve tamamen sıfırlanamayan, işletme gereği olması doğal olan ve bu şebekeden enerji alan abonenin tüketimi nispetinde bedelini ödemesi gereken bir tüketim bileşeni olduğu, kaçak tüketimin ise kötü niyetli abone veya kallanıcıların elektrik tesisatına veya ölçü sistemine, sayaca tüketimin doğru ölçülmesini engellemek maksadıyla müdahale ederek yasal olmayan bir şekilde bedelini ödemeden veya eksik ödeyerek elektrik enerjisi kullanması ile ortaya çıktığı ve kaçak tüketimin oluşmasında faturalarını ödeyen dürüst tüketici durumundaki davacının bir kusurunun bulunmadığı, bu teknik değerlendirme doğrultusunda davacının kaçak bedelinden sorumlu olmasının teknik olarak uygun olmadığı, davacının sadece tüketimi nispetinde oluşumuna sebep olduğu kayıp tüketim bedelini ödemesinin gerektiği, elektrik şerketlerinin kayıp kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli adı altında tüketicilerden bedel alınamayacağına hükmedilen emsal Yargıtay kararları gereğince davacıya elektrik faturaları ile tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli kayıp kaçak bedeli tutarlarının davalıdan alınarak fatura son ödeme tarihlerinden itibaren davacı aboneye faiziyle birlikte göre ödenmesinin uygun olduğu, davalı şirket tarafından davacı şirkete geri ödenecek kayıp kaçak bedellerine ait her bir fatura için fatura son ödeme tarihinden dava tarihine kadar işleyecek faiz tutarlarının hesaplanabileceği…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bahsedilen yasal düzenlemeler kapsamında dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Mahkememizce görevlendirilen elektrik mühendisi bilirkişi Kayhan Gülez ve SMM bilirkişi Suna Öztürk marifetiyle hazırlanan 15/06/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…Davacının, gereksinim duyduğu elektrik enerjisini ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde farklı dönemlerde davalı şirketten tedarik etmekte olduğu, davacının dava dosyasında sunulan elektrik enerjisi tüketimine ilişkin faturaları incelendiğin de ilgili tesisatın sanayi grubunda olup tüketmiş olduğu elektrik enerjisinin tarifesinde belirtilen abone sanayi grubuna ait orta gerilim tek terimli aktif enerji tarifesine göre faturalandırıldığı, kayıp kaçak miktarının dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiği, kayıp ve kaçağın birbirinden tamamen ayrı iki olay olduğu, kayıp tabirinin sistemdeki hat, trafo, kablo vb elemanların direnci sebebiyle ısı şeklinde atmosfere yayılan ve miktarı abonenin tüketimine bağlı olan elektrik enerjisi kaybını ifade ettiği, kaybın teknik olarak olması önlenemeyen ve tamamen sıfırlanamayan, işletme gereği olması doğal olan ve bu şebekeden enerji alan abonenin tüketimi nispetinde bedelini ödemesi gereken bir tüketim bileşeni olduğu, kaçak tüketimin ise kötü niyetli abone veya kallanıcıların elektrik tesisatına veya ölçü sistemine, sayaca tüketimin doğru ölçülmesini engellemek maksadıyla müdahale ederek yasal olmayan bir şekilde bedelini ödemeden veya eksik ödeyerek elektrik enerjisi kullanması ile ortaya çıktığı ve kaçak tüketimin oluşmasında faturalarını ödeyen dürüst tüketici durumundaki davacının bir kusurunun bulunmadığı, bu teknik değerlendirme doğrultusunda davacının kaçak bedelinden sorumlu olmasının teknik olarak uygun olmadığı, davacının sadece tüketimi nispetinde oluşumuna sebep olduğu kayıp tüketim bedelini ödemesinin gerektiği, elektrik şerketlerinin kayıp kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli adı altında tüketicilerden bedel alınamayacağına hükmedilen emsal Yargıtay kararları gereğince davacıya elektrik faturaları ile tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli kayıp kaçak bedeli tutarlarının davalıdan alınarak fatura son ödeme tarihlerinden itibaren davacı aboneye faiziyle birlikte göre ödenmesinin uygun olduğu, davalı şirket tarafından davacı şirkete geri ödenecek kayıp kaçak bedellerine ait her bir fatura için fatura son ödeme tarihinden dava tarihine kadar işleyecek faiz tutarlarının hesaplanabileceği, 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayım tarihinden itibaren yürürlüğe giden 6719 sayılı kanun yayım tarihinden sonraki dönemi kapsamakta olduğu, geçici maddelerin kapsadığı dönem açısından hukuki yorumun mahkemeye ait olduğu, 6719 sayılı kanunun dava konusu kapsamı ile ilgili madde ve geçici maddeleri için yapılan itirazların Anayasa Mahkemesi’nde inceleme aşamasında bulunduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Anılan yasa değişiklikleri ve bilirkişi raporu bütün olarak değerlendirildiğinde; EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan davalar, yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır. Bu gerekçelerle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Son olarak değerlendirilmesi gereken husus, yargılama giderleri ile yükümlü olan tarafın belirlenmesi noktasındadır. Davacı taraf izah edilen gerekçelerle davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Dolayısıyla davanın açılmasına sebebiyet veren taraf, davaya konu bedelleri tahsil eden davalıdır. Karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur ve dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu ortadadır. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2534 esas, 2017/3956 karar sayılı ilamı) Tüm bu nedenlerle; davacı yararına maktu vekalet ücreti ile davacının yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınan 1.086,55TL peşin harçtan, alınması gereken 35,90 TL harcının mahsubu ile bakiye 1.050,65 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili kendisini vekille temsil ettirmiş ise de; dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeniyle dava konusuz kaldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dava, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden davacı tarafça yapılan 1.150TL bilirkişi ücreti, 197,5 TL posta masrafı, 27,70TL harç masrafı olmak üzere toplam 1.375,20TL masrafın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı yararına karar tarihindeki AAÜT gereğince 2.180,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza