Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/226 E. 2022/296 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/226 Esas
KARAR NO : 2022/296
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/02/2015
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin tekstil ürünleri imalat ve pazarlama işini yürüten büyük çapta bir firma olduğunu, müvekkili şirketin Bağcılar İstanbul adresinde bulunan gerçekleşen büyük çaptaki hırsızlık olayından dolayı, şirket içerisinde bulunan, kasada olmadığını düşündükleri bazı çekler ile doğrudan kasa içerisinde bulunan birçok çekin kasanın parçalanması suretiyle çalındığını, müvekkilinin hırsızlık olayından sonra çalınan ve ciro edilen bu çeklerden dolayı binlerce zararının oluştuğunu, müvekkil şirketçe imzalanan, aynı zamanda boş olan çeklerden dolayı başkaca zararların doğmasının ihtimalinin de yüksek olduğunu, … ATM’nin 2014/… esas sayılı dosyası ile çalınan çekler üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve çeklerin iptallerine karar verilmesini talep ettiklerini, çeklerin müvekkili hiçbir ticari ilişkisi bulunmayan davalı … isimli şahıs tarafından ilgili bankaya ibraz edildiğini ve tahsilini talep edildiğini, mahkemenin biraz geç ödemeden men yasağı kararı vermesinden dolayı yazının bankaya geç ulaştığını, bankanın çekin ibrazı üzerine müvekkilini aradığını, müvekkili tarafından bankanın çeklerin çalıntı olduğuna dair bilgilendirildiğini, buna rağmen banka tarafından çek bedellerinin haksız olarak ödendiğini, davalı bankanın en azından çek bedelinin banka nezdinde tutularak belli bir süre verilerek mahkemenin bir kararının olup olmadığı ve varsa bu kararın bankaya ulaştırılmasının istenebileceğini beyanla müvekkilinin uğramış olduğu zarardan dolayı 75.000 TL tazminatın davalı banka tarafından müvekkiline ödenmesini, diğer davalının ise sebepsiz zenginleşmesi nedeniyle çek bedeli kadar almış olduğu paranın mükerrer tahsilat olmaması kaydıyla müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazlarının bulunduğunu, çekin ibraz süresi içinde ibraz eden meşru hamiline ödendiğini, ödeme tarihinde tedbir kararı ya da ödemeden men talimatının bulunmadığını, müvekkil bankanın hukuka aykırı bir fiilinin söz konusu olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili bankanın kusurunun bulunmadığını, muhataba ödeme yasağı talimatı verme yetkisinin sadece keşidecide olduğunu, lehtar, ciranta, hamil ya da üçüncü kişilerin ödemeyi yasaklama yetkilerinin bulunmadığını, çek cirantası davacı tarafın ödemeden men talimatı vermesinin de hukuken mümkün olmadığını, davacının gerçek hak sahibi olduğunu ispat etmesinin gerektiğini, çeki süresinde bankaya ibraz eden ve çeki elinde bulunduran diğer davalının yasa gereği meşru hamil durumunda olduğunu, davada tazminat şartlarının bulunmadığını, davacının zararının bulunmadığı gibi iddia olunan zarar ile müvekkil banka eylemi arasında illiyet bağının da bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı … … – … …’in usulüne uygun tebligata rağmen davaya karşı herhangi bir yanıt vermediği görülmüştür.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çeke ilişkin vade tarihi gelmeden önce çek iptali davası açılarak tedbir talebinde bulunulduğunu, davanın açıldığına dair banka şubesine bilgi verildiğini, yalnızca mahkemece tedbir kararının bankaya geç gönderildiğini, gerek sözlü olarak gerekse faks çekerek söz konusu hırsızlık olayının ve anılı çekin çalınmış olduğu bilgisinin de bankaya verildiğini, bu bildirimin yapılmasına rağmen davalı banka tarafından diğer davalıya çek bedelinin ödendiğini, bankanın iyi niyetli olmadığını, davalı bankanın tamamen kusurlu olduğunu, davalı bankanın husumet itirazlarını kabul etmediklerini, bankanın basiretsiz davrandığını, sorumluluklarının bulunduğunu beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce tarafların ve Cirantalardan …’in (davacı beyanına göre müflis) ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda mali müşavir … ve hukukçu Yar. Doc. Dr. … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 07/03/2017 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişilerin anılı raporlarında özetle;
“Davacının talebi, dava konusu çekin çalınmış olması nedeniyle yapılan ödemenin haksız olduğu dolayısıyla çek bedeli oranında davalıların sorumlu olmaları gerektiği yönündedir. Öncelikle yukarıda, mali inceleme bölümünde, dava konusu çekin davacının ticari defterlerinde yer aldığı tespit edildiğinden; davacının ticari defterlerinin lehine delil oluşturması ve yaşanan hırzılık olayına ilişkin tanık ifadeleri ve tutığlan tutanaklar dikkate alınarak; davacının, dava konusu çeki beyaz ciroyla … Tekstil’den iktisap eden ciranta olduğunun ve dolayısıyla da çekin bedeline ilişkin olarak dava açabileceğinin kabulü gerekir.
Yine, çek, ibraz edildiğinde ödenmesi gereken bir kıymetli evrak olduğundan (TTK. m. 795/1), 15.09.2014 tarihinde davalı bankaya ibraz edilerek ödenmesi talep edildiğinden, mahkemece verilen tedbir kararı ibraz tarihinden sonra 17.09.2014 tarihli olduğundan, ibraz edilmiş olduğu tarih itibariyle çek üzerinde herhangi bir ödeme yasağı veya tedbir kararı bulunmadığından, davalı hamil, düzgün ciro silselesiylile çeki iktisap eden meşru hamil konumunda bulunduğundan (TTK. m. 790), bankanın kötüniyetle ödeme yapmış olduğuna ilişkin herhangi bir somut delil bulunmadığından; bankanın yapmış olduğu ödemenin hukuka uygun olduğunun ve bankanın bu ödeme nedeniyle herhangi bir kusurunun bulunmadığının kabulü gerekir.
Davalı … …, dava konusu çeki ciro yoluyla devralmıştır. İlke, kambiyo senetlerinin temel ilişkiden bağımsız (soyut) olması ve borçlunun temel ilişkiden doğan defi ve savunmalarını senedi ciro ile devralan hamile karşı ileri sürememesidir. TTK. m. 687/1 hükmü, bu kuralın istisnasını “hâmilin poliçeyi (çeki) iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması” şeklinde ifade etmektedir. Diğer bir anlatımla hamil, çek kendisine ciro edilirken bu ciro sonucunda borçlunun (keşidecinin) cirantaya karşı sahip olduğu bazı savunmaları kaybedeceğinin bilincinde olmalıdır.
Hukuk Gerel Kurulu vermiş olduğu bir kararında bu hususu şu şekilde dile getirmiştir: “.Basiretli bir tacirin ciro edilip imzalanmış vaziyette bir müşteri çekini bu şekilde araç içinde bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, başka bir anlatımla, inandırıcılığı üzerinde durulmamıştır. Davalı çeke ciro yoluyla hamildir. TTK.nun 599 maddesi uyarınca kötüniyetli hamil olup olmadığı, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılarak, yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir …” (HGK’nın E. 2012/19-185, K.2012/386 sayı ve 13.06.2012 tarihli kararı).
Somut olayda olduğu gibi çekin çalıntı olduğuna ilişkin bir iddia da kişisel bir def’i oluşturup bu yöndeki iddianın da cirantaya karşı ileri sürülebilmesi için cirantanın kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir.
Gerçekten de, yukarıda ifade edilmiş olduğu üzere, çekte de uygulama alanı bulan TTK. m. 686/1 hükmüne göre: “ Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır”. Davalı … …’in dava konusu çek üzerindeki hakları müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılmaktadır. Yine çekte de uygulama alanı bulan TTK. m. 687/1 hükmüne göre: “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap edarken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun”. Bu durumda, davacı tarafından, çekin çalıntı olduğunun ve bu hususun da davalı … … tarafından bilindiğinin, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiğinin, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğunun ispat edilmesi gerekir.
Bir Hukuk Genel Kurulu kararında da “. Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle dava konusu çekin lehtar kısmında yazılı “Ç.. Ticaret” ibaresinin geçerli bir ticaret unvanı olup olmadığı tartışılmış ve sözkonusu ibarenin geçerli bir ticaret unvanı olmadığı, bu nedenle çekin hamiline yazılı çek olarak kabulü gerektiği, hamiline yazılı çekte de ciro imzasının sahte olmasının bir öneminin olmadığı, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olmasının yeterli olduğu ve davalı faktoring şirketinin çeki ilgili yönetmeliğin hükümlerine uygun olarak elinde bulundurduğu anlaşıldığına göre yetkili hamil sayıldığından, davacının çekin istirdadı isteminde bulunamayacağı oyçokluğu ile kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu çekin geçerli bir ticaret unvanı emrine düzenlenmediğinden hamiline yazılı çek olduğu ve söz konusu çekte ciro silsilesinin görünüşte de olsa düzgün olduğu, davalı faktoring şirketinin usulüne uygun olarak çeki elinde bulundurmakla yetkili hamil olduğunun kabulü ile davacının çekin istirdadına yönelik davasının reddedilmiş olması; sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun olup; bu nedenle karar onanmalıdır..” denilerek varılan sonuç teyid edilmiştir.(HGK’nın 2011/19-228 E., 2011/328 K. sayı ve 08.05.2011 tarihli kararı).
Davacı tarafından, çekin çalıntı olduğu ve bu hususun da davalı … … tarafından bilindiği, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğu hususları geçerli delillerle ispat edilememiştir. Dosyaya sunulan evraklar incelendiğinde, davalı … …’in dava konusu çeki cirantalar … Ltd. Şti., … Tekstil, …, … Ltd. Şti. ve … A.Ş.’den sonra devraldığı da anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı … …’in kötüniyetli olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Sonuç olarak;
a)Davacının dava konusu çeki beyaz ciroyla … Tekstil’den iktisap eden ciranta olduğu ve dolayısıyla da çekin bedeline ilişkin olarak dava açabileceği,
b)Bankanın yapmış olduğu ödemenin hukuka uygun olduğu ve bankanın bu ödeme nedeniyle herhangi bir kusurunun bulunmadığı,
c)Davacı tarafından, çekin çalıntı olduğu ve bu hususun da davalı … … tarafından bilindiği, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğu hususlarının geçerli delillerle ispat edilemediği, dolayısıyla anılan davalının da sorumluluğuna gidilemeyeceği,” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava, … Şubesine ait 13/09/2014 keşide tarihli … seri numaralı 75.000 TL bedelli davacının cirantası olduğu çekin 06.09.2014 tarihinde yaşanan hırsızlık sonucu davacı işyerinden çalınması üzerine çek hakkında çek iptali davası açılmış ve mahkemece ödeme yasağı kararı verilmiş olmasına rağmen davalı bankanın haksız olarak çeki ibraz eden diğer davalıya ödeme yapması sebebiyle davacıyı zarara uğrattığından bahisle açılan tazminat davası ile çeki bankaya ibraz eden diğer davalıdan çek bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; ayrıntılı ve gerekçeli olmakla mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, çek iptali davasının açıldığı mahkemece verilen ödeme yasağı kararından önce dava konusu çekin davalı bankaya ibraz edilmiş olması sebebiyle, davalı bankanın ödeme yasağı kararının varlığına rağmen ödeme yaptığından bahsedilemeyeceği, davalı bankanın yasaya uygun işlemi sebebiyle kusurlu bir davranışının söz konusu olmadığı, davalı … aleyhine açılan tazminat davasının reddinin gerektiği, diğer davalı yönünden; söz konusu davalı görünüşte usulüne uygun ciro silsilesi ile çeki iktisap etmiş olduğundan yetkili ve meşru hamil olduğu, davacı yanın çekin bu davalı tarafça kötü niyetle iktisap edildiğini ispat külfeti altında bulunduğu, dosya kapsamına birçok ceza dosyası kazandırılmış ise de, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/… soruşturma nolu dosyası haricinde dava konusu çek ve davalı ile ilgili bir dava ya da soruşturma dosyasının bulunmadığı, neticesi beklenilen ilgili dosyada davalı … … hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından dava konusu çek nedeniyle takipsizlik kararı verildiği ve takipsizlik kararına itiraz edilmeyerek kararın kesinleştiğinin tespit edildiği, böylece davacı tarafça davalı … …’in çeki kötü niyetle iktisap ederek bedelini tahsil ettiği hususunun dosya kapsamında ispatlanamadığı, bu nedenle bu davalı aleyhine açılan davanın da reddinin gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 1.280,82 TL peşin harçtan 80,70 TL’nin mahsubu ile arta kalan 1.200,12 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/4. maddesine göre hesaplanan 5.100 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza