Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1288 E. 2018/574 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1288
KARAR NO : 2018/574
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
Taraflar arasında Mahkememizde görülen Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında; başlangıç periyodu sonu 31.12.2014 olan “Distribütörlük Sözleşmesi” imzalandığını ve bu sözleşme ile davalı şirketin tasarladığı, geliştirdiği ve pazarladığı masaüstü tüketici ve kurumsal ürünlerinin dağıtım hakkının müvekkili şirkete verildiğini, işbu sözleşmenin imzalanmasını takiben de; 29.03.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 26.04.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 31.05.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 28.06.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 02.08.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 30.08.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 27.09.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 01.11.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 29.11.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek, 27.12.2014 tarihli 50.000-USD bedelli çek olmak üzere toplam 500.000,00 USD bedelli çeklerin davalı şirkete “avans çeki” olarak verildiğini, müvekkili şirketin sözleşme başlangıcından itibaren sözleşmeye esas ürünlerin davalı şirketten alınarak gerek bayi kanalı aracılığıyla, gerekse doğrudan nihai tüketiciye ulaştırılması noktasında distribütörlük yükümlülüklerini azami çaba ile yerine getirdiğini, müvekkili şirketin 1992 yılından itibaren bilgisayar sektöründe dağıtıcı, toptancı, ithalatçı ve sistem entegratörü olarak faaliyet gösterdiğini, …, … ve … ‘da ofislerinin olduğunu, kanal yapısı olarak yurt çapında 3.000 civarında bayi ağına sahip, saygın ve köklü bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin; sadece davalı şirketten aldığı bu ürünlerin dağıtımı için Nisan 2014 tarihinde …’da ayrı bir ofis açması ve bu ofiste 11 kişilik satış, pazarlama ve teknik servis personeli istihdam etmesinin, sözleşme konusu ürünlerin dağıtıcılığına verdiği önemin bir göstergesi olduğunu, müvekkili şirketin yaptığı yatırımın büyüklüğü ve cari giderleri dikkate alındığında, bu dağıtıcılığı ne kadar ciddiye aldığını ve nasıl uzun vadeli bir yatırım perspektifiyle hareket ettiğinin açık olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmenin 6.1. maddesinde belirtilen distribütör pazarlaması kapsamında “…” sloganıyla Doğu ve Güneydoğu illerinden başlamak üzere davalı şirket çalışanlarından …’nun da katılımıyla 18 ilde bayi tanıtım faaliyetlerini gerçekleştirdiğini, yine yurt çapında kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör firmaları ve bayi kanalında pazarlama faaliyetlerinin yürütüldüğünü, müvekkili şirketin, avans olarak verdiği çeklerle altına girdiği finans yükü, personel istihdamı, kanal yapısmı harekete geçirmek için yaptığı ciddi pazarlama faaliyetleri ve tüm iyi niyetli çabalarına rağmen; Bireysel Internet Güvenliği Ürünleri ve Kurumsal Uç Nokta İnternet Güvenlik Ürünlerinde karşılaşılan teknik sorunlar nedeniyle son derece sıkıntıya düştüğü, bayileri ve kurumsal müşterileri nezdinde zor durumda kaldığını, diğer taraftan sözleşme konusu ürünler içerisinde yer alan ve müvekkili şirketin özel önem verdiği Birleşik Tehdit Yönetimi … ürünlerinin bir türlü hazır hale getirilip pazara sunulamadığını, … ürünlerinin önemini anlamak için aşağıdaki noktaların dikkate alınmasında fayda olduğunu, … … Pazar büyüklüğünün 2013 yılı için yaklaşık 20 Milyon USD, 2014 yılı içinse yaklaşık 25 milyon USD olduğunun değerlendirildiğini, müvekkili şirketin … ürünlerinin 2006 yılından itibaren pazarlama ve satışını yaptığını, bu ürünlerin pazarlama, satış ve satış sonrası teknik destek konularında uzman personeli olduğunu, yine bu ürünlerin satışına yoğunlaşmış bayi ağı ve geniş bir müşteri portföyünün bulunduğunu, müvekkili şirketin … ürünlerinin satışından oldukça stabil, yüksek satış ciroları elde ettiğini, müvekkili şirketin son 4 yılın … cirolarının 2012 yılında 1.052.672-USD, 2013 yılında 1.080.344-USD, 2014 yılında 1.059.022-USD, 2015 yılında 1.107.638-USD (29.12.2015 tarihi itibariyle) olduğunu, sektörde 5651 olarak bilinen İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununun kurumlara erişim log kayıtlarını t…a mecburiyetini getirdiğini, hem internet güvenliği sağlayan, hem de erişim log kayıtlarını tutan … ürünlerinin pazarlamasında bu kanuni mecburiyetten gelen bir kolaylığın da söz konusu olduğunu, gerek … ürünlerinin pazar büyüklüğü, gerek müvekkili şirketin … ciroları, gerekse de müvekkili şirketin bu ürünlerin satış ve pazarlamasındaki uzmanlığı, bayi ağı ve mevcut müşteri portföyü dikkate alındığında; müvekkili şirketin sözleşme kapsamındaki ürünler içerisinde en önemli ürün kaleminin … ürünleri olduğunun aşikar olduğunu, hal böyle iken, müvekkili şirketin portföyünde sözleşmede belirtilen … ürünleri bu kadar önemli bir yere sahipken; davalı şirketin, sözleşme başlangıç periyodunun bitimine yaklaşık 1 ay kala 26.11.2014 tarihinde ve müvekkili şirketin yeni yılda sözleşmeye devam etmeyeceğini bildirmesinden sonra bir e-posta aracılığı ile … ürünlerinin duyurulduğunu bildirdiğini, gerek Bireysel İnternet Güvenlik Ürünleri ile Kurumsal Uç Nokta İnternet Güvenlik Ürünlerinde yaşanan problemlerin, özellikle de sandbox ve kilitlenme problemleri, gerekse … ürünlerinin zamanında pazara sunulamaması gibi nedenlerle zor durumda kalan müvekkili şirketin, sözleşmeyi ayakta tutabilmek adına uzun uğraş verdiği, ancak sonuç alamayınca yeni yılda sözleşmeyi devam ettirmeyeceğini beyan eden fesih yazısını gönderdiğini, sözleşmenin feshini takiben, davalı şirkette kalan avans çeklerinin iadesi gibi konularda sulh yolu ile anlaşmazlığın sonlandırılması için yapılan görüşme ve yazışmalar da sonuçsuz kalınca işbu davayı ikame etme gereğinin hasıl olduğunu, faturası kesildiği halde müvekkili şirkete teslim edilmeyen Kurumsal Uç Nokta İnternet Güvenliği … lisans anahtarları için 21.01.2014 tarih ve … no’lu fatura ile birim fiyatı 3,00 USD olmak üzere 16.667 adet (fatura tutarı KDV dahil 59.001,18-USD) 25.07.2014 tarih ve … no’lu fatura ile birim fiyatı 0,50 USD olmak üzere 78.800 adet (fatura tutarı KDV dahil 59.000,00-USD) … ürünü satın aldığı, ancak bunlardan sadece 5.580 adedinin lisans anahtarının müvekkili şirkete verildiğini, lisans anahtarı verilen 5.580 adetlik … ürünlerinin, ilk faturadaki 3,00 USD’lik birim fiyat esas alındığında KDV dahil 19.753,20-USD tuttuğunu, her iki faturanın toplamlarının KDV dahil 118.001,18-USD olup, verilen lisans anahtarlarının bedeli çıkartıldığında gönderilmeyen eksik lisans bedellerinin tutarının KDV dahil 98.247,98-USD olduğunu, bu tutarın davalı şirketten temerrüde düştüğü ihtarname tarihi olan 30.12.2014 tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil edilerek müvekkili şirkete verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sözleşme başında avans olarak verdiği 500.000-USD bedelindeki çekler ve ayrıca yaptığı ödemelerin toplamından satın aldığı malların bedeli mahsup edildikten sonra cari hesapta alacaklı olarak göründüğü 355.873,05-USD’nin müvekkili şirkete iadesini talep ettiklerini, esasen, bu talebin müvekkili şirketin, davalı şirketin sözleşmedeki taahhütlerinin yerine getirilmesiyle alakalı ihtarnamesine karşı … 18. Noterliği tarafından keşide edilen 15.12.2014 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesindeki öncelikli talebi olduğunu, bu talebin ret edilmesi halinde müvekkili şirketin alternatif olarak 500.000-USD toplam bedelli avans çeklerden bakiye kalan tutarın tamamlanması için sözleşmenin 7.1 maddesi gereği tespit ve taraflarca kabul gören 20.08.2014 tarihli son … faturasında belirlenen fiyat üzerinden verilen siparişin de davalı şirket tarafından kabul edilmediğini, sözleşmenin 5.1 maddesinin; “… yerine getirilmeyen siparişleri yerine getirmek için elinden gelen tüm makul ticari çabaları gösterecek veya yerine getirilmeyen sipariş için ödenmiş olan meblağın geri ödenmesini sağlayacaktır” hükmünü amir olduğunu, ancak davalı şirketçe teslim edilmeyen ürünlerin bedellerinin de müvekkili şirkete iade edilmediğini, ayrıca, taraflar arasındaki sözleşme bittikten sonra, davalı şirket tarafından 20.02.2015 tarih ve … numaralı fatura ile “Sözleşme Taahhüt Bedeli” olarak kesilip gönderilen 400.000,00 USD + KDV.’lik haksız faturanın, müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek yasal süresi içinde 05.03.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı … 18. Noterliğinden keşide edilen ihtarname ile iade edildiğini, bu haksız faturanın davalı şirket tarafından tanzim edilmesinin de, müvekkili şirketin verdiği avans çekleri karşılığında davalı şirketin ürün teslim etmediğini açıkça gösterdiğini, keza fatura içeriğine yazılan “sözleşme taahhüt bedeli” kaydının, davalı şirketin bedel iade etme yükümlülüğünü ortadan kaldırmak için yöneldiği haksız bir çaba olduğunu, davalı şirketin bu faturayı tanzim etmek suretiyle borcu ortadan kaldırmak için birtakım gerçekdışı ve hukuken korunması mümkün olmayan gerçeklere sığınmakta ise de, aslına bakıldığında müvekkili şirkete borçlu olduğunu, kendi uhdelerinde halen müvekkili şirkete ait en az 400.000,00 USD+KDV’nin var olduğunu ikrar ettiğini beyan ederek;500.000 USD bedelli toplam çeklerin 454.121,03 USD sinin iadesinin gerektiğinden bahisle müvekkili şirketin dava konusu ettiği 454.119,85 USD’nin 355.873,05 USD’lik kısmı için davalı şirketin temerrüde düştüğü 15.12.2014 tarihinden, 98.247,98 USD lik kısmının ise 30.12.2014 tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil edilerek müvekkili şirkete verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların ilk 2012 yılında bir araya geldiklerini, bu dönemde davacı ürünlerinin dava dışı … Basım Yayın LTD şirketinden tedarik ederek satış yaptığını, 2012 yılı içerisinde ürünlerin satılması için masrafları müvekkili tarafından karşılanarak çeşitli pazarlama faaliyetlerinin yürütüldüğünü, 2013 yılında davacının ürünleri satmaya devam ettiğini, 2013 Haziran ayında davacının müvekkilinden tek satıcılığı üzerine almayı teklif ettiğini, bu dönem içerisinde müvekkilinin … yapılandırmasına başladığını ve … ……’te yazılım geliştirmek için … Yazılım AŞ’nin kurulduğunu, 2013 Kasım ayında taraflar arasındaki davaya konu tek satıcılık sözleşmesinin imzalandığını, yine 2013’te karşı tarafın talebiyle sözlü olarak sınırsız … ürünü talebi yapıldığını ve davaya konu çeklerin teslim edildiğini, daha sonra yine emaillerden anlaşılacağı gibi karşı tarafın sınırsız … talebinden vazgeçtiğini, nisan 2014 tarihine kadar bir satış yapılmadığını, bu tarihten sonra karşı tarafın verdiği çekleri geri alabilmek için sözleşmedeki “geri dönüş” maddelerini kullanabilmek için tek taraflı yerel birkaç şikayeti davalıya iletmeye başladığını, yerel de olsa davalının ilgili şikayetleri değerlendirdiği ve her seferinde karşı taraftan çözüldüğü bilgisini aldığını, sözleşmedeki hükümleri kullanarak çekleri iade alamayacağını anlayan davacının bu defa davalı şirketin yetkilisi … ‘de ikamet eden … ile e-posta yazışmalarına başladığını, 15 aylık bir sürecin kayıp olmaması adına davalı müvekkilinin gerekirse taahhüt süresinin uzatılabileceğini, parasal bir sıkıntı varsa kendilerine destek olunabileceğini teklif ettiğini, bu defa karşı tarafın bunu kabul etmediği ve yazışmaların sonlandığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin bir tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre somut iki ödeme taahhüdü konusunun olduğunu, birincisinin tek satıcılık sözleşmesi ekindeki ürünler açısından en az ifa yükümlülüğü sebebiyle 500.000 ABD Doları ve ikinci olarak en az 50.000 adet … (Antivirüs yazılımı) ürünleri alımı olduğunu, bu sözleşmenin doğal gereği olarak tek satıcılık görevini üstlenen tarafın sürümü artırmak için her türlü girişimi yapması gerektiğini, pazarlama için sistem kurulması, tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesi gibi hususlarda sayın muhatabın bir taahhüdünün bulunmasının bir gereklilik olmadığını, aksine bir tek satıcının olduğu ortamda müvekkilinin tanıtım giderlerini karşılaması hususundaki desteğinin iyiniyetli bir istisna olduğunu, muhatabın tek satıcılık sözleşmesinin doğal gerekliliği olan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini, müvekkilinin tüm tanıtım masraflarını karşılayarak ekstra destek sunduğunu, müvekkilinin davacıya giderek tek satıcı olmasını teklif etmediğini, davacının müvekkilinden tek satıcılık talebinde bulunduğunu, … Internet …., antivirüs güvenlik ürünü (…) dünya çapında 75 milyona yakın kullanıcısı olan, 500 USD para iade ve memnuniyet garantisi verilen bir ürün olduğunu, davacının ilgili ürünleri müvekkilinin tek satıcı olmadan öncede satmakta olup işbu sözleşme öncesi de ürünü tanıdığını, sözleşme ilişkisi başlamadan önce de müvekkilinin bütün ürünlerinden büyük övgüyle bahsettiğini ve sattığını, dilekçede bahsi geçen bütün olumsuz ifadelerin müvekkilinin en az edim tutarı bir yana pazar payı kaybettirmesi yönündeki tazminat taleplerinin önüne geçmek için oluşturulan, en hafif ifade ile bahaneler olduğunu, davacının, oluşturduğunu ifade ettiği satış ekibini sözleşmeden çok sonra nisan 2014′ te meydana getirdiğini, eğer varsa bu satış ekibinin de …, Zafiyet Testi, …., … için de yeterli sipariş vermediğini, bununla birlikte bu ekibin sadece müvekkilinin ürünleri için kurulmadığını, davacının ifade ettiği gibi müvekkilinin rakip ürünlerinin dahi satışını yaptığını, yani mağduriyetinin olmadığını, aksine müvekkilinin mağdur edildiğini, bir yabancı üretici olan müvekkilinin amacının yılda 500.000 USD kazanmak olmadığını, müvekkili için çok daha önemlisinin yerel pazar payının oluşturulmak olduğunu, davacının ilgili ürünleri bilerek ve öncesinde kullanıp test ederek taahhütleri verdiğini, zaten karşı tarafın da beyan ettiği gibi konusunda uzman bir satıcı olduğunu, fakat taraflarından bilinmeyen, bir sebeple davacının daha ilk başta verdiği çekleri geri alabilmek için çeşitli eylemlere giriştiğini, davacının taahhüt ettiği rakamın yaklaşık beşte birini ancak satacak kadar gayret gösterdiğini, diğer taahhüdü olan 50.000 kutu antivirüs ürünlerinden de 16.000 adet kutu almış olup, ne kadarını sattığının taraflarınca bilinmediğini, davacının, sözleşmedeki “geri dönüş” maddesini müvekkilinin aleyhine kullanmak için bu tarihlerde geri dönüşlere başladığı, müvekkilinin de tüm dünyada satılan ürün için muhatabın taleplerini ciddiye aldığı, yerel geliştirmeler yaptığı, sorun olduğu iddia edilen hususları çözmesine ve özel kutu maliyetlerine girmesine rağmen davacı … satışlarını artırmak bir yana, artık sözleşmeye dayalı olabilecek başka bahane kalmaması üzerine bu defa sözleşmeyi yenilemek istemediğini olumlu bir yazı, ile belirttiğini, müvekkilinin bu yerel özel geliştirmeler için de zaman harcadığını, ürün hatası gibi gösterilmeye çalışılan konularda, müvekkilinin ne dünya çapındaki satışlarında ne de yerel müşteri hizmetleri servisinde bu şikayeti almadığını, hiçbir kabul anlamına gelmemek üzere davacı çalışanı …’ın, elektronik posta ile geri dönüş verdiği, müvekkilinin derhal konuyu ciddiyetle araştırdığı, her sonucu da karşı tarafın test ettiğini, en sonunda sorun çözüldü dediğini ve müvekkilinin tek taraflı bu iddialara ve sonuçlara itibar ettiğini, bu noktada davacının tek taraflı olarak hata varmışçasına yaptığı, bildirimlerin bir kusur olarak kabulünün mümkün olmadığını, diğer bir konu olan … cihazları için sözleşme süresinde ancak sona ermek üzereyken sipariş geçmeleri için talep göndermelerinin de zarara sebep olduğunun beyan edildiğini, … cihazının sözleşme imzalandığı tarihte de hazır olmadığını, davacının bunu bildiğini, hatta e-posta yazışmalarından görüleceği gibi davacının da geliştirme sürecini yakından takip ettiğini, davacıya bu cihazların hazır olacağı tarih ile ilgili de bir taahhüt verilmediğini, bu sözleşmenin bir yıl için imzalanmadığını, uzun soluklu olması planlanan tek satıcılık devam ederken bu ürünlerin de piyasaya sunulduğunu, karşı tarafın her ne kadar zarar ettiğini beyan etmek için müvekkilinin … ürünü ile aynı nitelikte başka bir marka ile satış rakamlarını paylaşmışsa da aslında bu yaptığı satışların kendisinin dile getirdiği gibi mağdur olmadığını da gösterdiğini, çünkü karşı tarafın müvekkilinin ürününün muadilini satabildiğini, tek satıcılık sözleşmelerinde tarafların yatırımım geri alması için en az 5 yıllık süreler öngörüldüğünü, her ortaklıkta olduğu gibi ilgili sözleşmenin uzun soluklu olmak üzere imzalandığını, karşı tarafın tek taraflı satışı durdurması ve bu durdurma sebebiyle de kârdan mahrum kalması gibi ticari mantık, sözleşmeyi iyi niyetle sürdürmek isteyen bir tacir davranışı olmadığını, ayrıca bu durdurmanın da müvekkilinin müşteri kaybına neden olan bir başka zarar sebebi olduğunu, bir anlık davacının tüm iddiaları doğru kabul edilse dahi; taahhüt edilen … alımının yapılmaması, diğer ürünler için en az alımın yapılması sebepleri ve mahrum kalınan iş ortaklan yapısı ile birlikte karşı tarafın müvekkiline karşı çok daha fazla borç altında olduğunu, müvekkili için önemli olan hususun iş ortaklığı ağını kurmak, girdiği …. pazarında yer edinmek olduğunu, maalesef iş ortaklığı ağının kurulamadığını, dolayısıyla yeterli son kullanıcı sayısının da sağlanamadığını, neredeyse hiç satış yapılmadığını, müvekkili şirket CEO’su ile karşı tarafın şirket yetkilisi arasındaki email yazışmalarından açıkça görüleceği gibi müvekkili varsa maddi sorunu, bunu çözmek için dahi parasal destekte bulunabileceğini bildirecek kadar da kendilerine sahip çıkıldığını, müvekkilinin gerekirse taahhüt süresinin 2015 yılına da kaydırılabileceği seçeneğini de karşı tarafa sunduğunu, buna rağmen karşı tarafın sözleşmeyi ayakta t…ak için her şeyi yaptık demesinin gerçekçi olmadığını, tüm bunlarla birlikte sözleşmeye konu ürünlerin … dahil tüm dünyada satılması sebebiyle ürün ile ilgili davacıya bir garanti de verilmediğini, ilgili hususun ayrıntılı şekilde Tek Satıcılık Sözleşmesinin 10. maddesinde düzenlendiğini, müvekkilinin, davacı için sipariş üzerine bir üretim yapmış olmadığını, zaten var olan ve olduğu gibi satılması gereken ürünlerin satışı için anlaşıldığını, müvekkilinin ürünlerinin kusurlu olduğu iddiası ile davacının fahiş 15 milyon lisans talebinin bir çelişki olduğunu, davacının gönderdiği ihtarname ile tek birim fiyattan 0,05$’dan 15 Milyon civarında,ancak neye göre kategorilendirildiğini anlayamadıkları şekilde talepte bulunduğunu, davacının dilekçesine bedele dayanak yaptığı ilgili birim fiyatın 20.08.2014 tarihli fatura da aynı tarihli elektronik posta yazışmalarından anlaşılacağı gibi ücretsiz olarak tanıtımlarda dağıtılacak promosyon … ürünleri için stokta gösterilmek üzere kesilmesi istenen fatura olduğunu, buradaki birim fiyat olan 0,05$’ın göstermelik bir bedel olduğunu, bu hususun davacı tarafından bilinmesine rağmen hesaplamaların bu rakam üzerinden yaparak iyi niyetlerine gölge düşürdüklerini, 15 ay boyunca yeterli satış yapmayıp bir anda 15 milyon lisans talep edilmesinin iyi niyetle açıklanmasının mümkün olmadığını, aksi düşünce ile sınırsız lisans satın alma statüsüne sahip bir bayinin, sipariş yokken örneğin 100 milyon adet lisans satın alarak sonsuz bir satış hakkına sahip olabileceğini, işte bu nedenle de geçerli bir sipariş olmadan stok yapılmasının da hakkın kötüye kullanımı olduğunu, yine aynı şekilde diğer faturalardaki bedellerin de gönderilen çeklere karşılık gelmesi ve karşı tarafın stok kaydı gerekçesi ile belirlenmiş rakamlar olduğunu, nitekim 25.07.2014 tarihli A012189 tarihli faturada davacının 0,50 USD üzerinden kesilen bedele karşılık … ürünlerin kendisine teslim edilmediğini belirtirken aynı faturadaki 36 USD ve 70 USD bedelli ürünlerden bahsedilmediğini, ürünün gerçek fiyatı 0,50 USD veya 20.08.2014’te olduğu gibi 0,05 USD olsaydı, aynı faturada bu rakamların bulunmayacağını, karşı tarafın 25.07.2014 tarihli A012189 tarihli faturaya konu gerçek rakamlar üzerinden geçtiği 100’er adet … lisansı teslim edildiğini, şu durumda 150 kat gibi fiyat farkı olan iki rakamın aym fatura olması 0,50 USD ve 0,05 USD rakamlarının stok kapatmak için kesildiğinin göstergesi olduğunu, davacının halen bu bedeller üzerinden kesilen faturaya lisanslar taraflarına teslim edilmemiştir yaklaşımının dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, karşı tarafın ek 5 olarak sunduğu 48750 yev. numaralı ihtarname ekinde gönderilmeyen … talepleri şeklinde de bir döküm ile 89.885 adet ürün istendiğini, oysa yukarıda arz edildiği gibi aynı faturada gerçek fiyattan ürünler olduğunu, bunları çek karşılığı stok kapatmak için olduğunu, davacının bu inanılmaz düşük rakamları esas alarak bunlar da gönderilmemiştir diyerek yok hükmündeki fahiş talebinin geçtiğini, buna karşılık bu rakamların kabul edilemez olduğunu, rayiç bedelden talep geçmelerinin istendiğini, davacıya iyiniyetle gönderilen en az edim ifa yükümlüğünü hatırlatan yazıya, 15 ay yeterli satış yapamayan ve bunun için bahanelerle gayret göstermeyen davacının birden bire süre ve bedel bakımından geçersiz 15 milyon lisans isteği ile dönülmesindeki amacın çekleri geri alma girişimi olduğunu, davacının, fahiş rakamdaki ürünü piyasaya arz ederek ürünün fiyatlarını diplere çekme amacını güttüğünü, davacının hakkı olmayan bir talepte bulunması, taleplerinin gerek sözleşmeye gerekse ticaret hayatının olağan akışına aykırı olması, ilgili bedelin süre ile sınırlı bir taahhüt bedeli olması, … talebi için esas alınan birim fiyatın gerçeği yansıtmaması sebebiyle davacının 15 Milyonluk talebinin uygulanabilir olmamasından dolayı kabul edilemeyeceğinin bildirildiğini, tüm bunlarla birlikte müvekkiline gönderilen yenilememe yazısında cevap tarafın ifade ettiği gibi olumsuzlular sebebiyle sözleşmenin yenilenmeyeceğinin de yazmadığını, bu nedenle de davacının haklı olarak, olağanüstü bir yolla sözleşmeyi feshettiği gibi bir izlenim yaratılmasının kabulünün mümkün olmadığını, o dönem yazılı olarak dile getirilmeyen hususların, şu an yukarıdaki senaryolarla birlikte dile getirilmesinin haklı gerekçe yaratma çabası olduğunu, karşı tarafın cari hesap tablosuna göre talebini kabul etmediklerini, nitekim bu hesaplamanın içerisinde taraflar arasındaki, bu sözleşme kapsamında olmayan her türlü alışverişin söz konusu olduğunu, karşı tarafa kesilen 400.000 USD+KDV faturanın da işlenmemiş olup, davalı tarafta karşı tarafın gönderdiği cari döküme göre karşı tarafın müvekkiline 326.926,69 TL borçlu olduğunu, bu hesabın içerisinde; 16.000 adet kutu antivirüse karşılık gelen fatura bedelleri, ilk 10 çekten, 2 çeke karşılık gelen 21.01.2014 ve 25.07.2014 tarihli faturanın KDV’si olduğunu, müvekkilinin karşı tarafa fatura k…iş olmasının da dayanağının, karşı tarafın taahhüt ettiği sözleşme olduğunu, sonuçta karşı tarafın taahhütte bulunduğu, kendi kusuru sebebiyle ürünlerin satılmadığı, kendi rızası ile daha sözleşmenin başında ödemeyi yaptığını, müvekkilinin de sözleşmenin karşılığı olarak bu faturayı gönderdiğini, buna ek olarak 34 bin adet antivirüs ürünü alım taahhüdünün ihlali, portföy ve zaman kaybı gibi zararlar verdiğini, faturaların bir sipariş değil, karşı tarafın ödediği bedel için stok kapatmak adına kesilen bir fatura olduğunu, ilk anda karşı tarafın çekleri verip sınırsız lisans talep ettiği için de 3 USD’ den ürünlerin çıkışının yapıldığını, kalan kısımların da gerçek rakamın kat ve kat altına karşı tarafın yönlendirmesi ile kesildiğini, karşı tarafın ihtarname ile geçtiği 0,05 USD gibi sıradışı rakamın sebebinin de yine promosyon olması ve stok kapatmak için istenmesinden olduğunu ve bunların e-postalar da yazdığını, karşı tarafın bedel ödeyip karşılığını alamadığını iddia ettiğini, fakat hakkın kötüye kullanımı hükmünde olan, imkansız bir sipariş isteyip, sonra da karşılığını alamadık denilmesinin de yersiz olduğunu, karşı tarafın sunduğu 2003 tarihli Yargıtay kararına taraflarınca ulaşılmadığını, fakat dikkat edilirse bu kararda yerel mahkemenin tarafların iddiaları oranında haklı bulduğu, kısmi kabul ile taraflar arasında bir takas uygulamasına gittiğini, 2014 tarihli kararda ise klasik bir alışverişin konusu olduğunu, bir taahhüt içeren tek satıcılık anlamında bir sözleşmenin olmadığını, dolayısı ile çek dışında olaylarıyla bir bağlantısının bulunmadığını, karşı tarafın talepleri karşısında da müvekkilinin en az edim yükümlülüklerini neden yerine getirmediği sorusunun gündeme geldiğini, karşı tarafın sözleşme süresi içerisinde ürünleri alıp satsaydı, bugün bu tartışmanın gündeme gelmeyeceğini veya karşı tarafın baştan çekleri vermeseydi bu defa müvekkilinin en az edim taahhütleri sebebiyle dava açacağını, nitekim hem 500.000 USD’lik alınmayan ürün ve pazar kaybı zararının hem de alınmayan 34.000 adet kutu antivirüs zararının bir de buna faturaların KDV’leri eklendiğinde karşı tarafın alacağından daha fazla borcu ve verdiği zarar karşılığı tazminat çıktığını, tek satıcılık taahhüdü açısından; davacının, 15 aylık süre içerisinde taahhüt ettiği satışları yapmadığı için müvekkilinin zarara uğradığını, davacının göndermiş olduğu çekler de KDV’nin hariç olduğunu ve müvekkilinin en son gönderdiği 400.000 USD karşılığı faturanın KDV’sinin de müvekkili tarafından ödendiğini, … ürünleri açısından 16.000 adet CIS ürününün henüz ödemesinin yapılmadığını, ayrıca 34.000 adet ürün alım taahhüdü bakiye kaldığını, en az ifa yükümlüğü için ihtarname gönderildiği fakat muhatapça dayanaktan yoksun fahiş bir talepte bulunulduğunu, … antivirüs yazılımı açısından bildirime rağmen alım yapılmaması nedeniyle temerrüde düşüldüğünü, bir anlık uzlaşma ile ödenen bedelden alınan antivirüs yazılım ürün bedelleri düşülse, hatta SSL de dahil edilerek kalan kısmın da taahhüt miktarına sayılarak taraflar arasındaki borç ilişkisinin sonlandırılabileceği düşünülse dahi müvekkili için çok daha önemli olanın yaklaşık l5 aylık zaman kaybının ve mahrum kaldığı iş ortağı ağının olduğunu, özel bir pazarlama departmanı olmayan müvekkilinin bu süre içerisinde başka hiçbir şirkete ürünlerini satma yetkisi vermediğini, fakat müvekkilinin amacı en az 500.000 USD kazanmak olmadığını, müvekkili ilk kez …’de yerel bir ticari bayi ağı kurmak istediği bunu da hiçbir siber güvenlik şirketinin sahip olmadığı bir ARGE merkezi ile desteklediğini, bir yılda milyonlarca dolar alım-satımın yapıldığı sektörde, müvekkilinin yatırımı ile de karşılaştırınca 500.000 USD’nin gerçekten çok ama çok düşük olduğunu, şayet davacının müvekkiline 500.000 USD ödeme yapmasaydı, bu defa müvekkili Tek Satıcılık Sözleşmesindeki taahhütlerini yerine getirmeyen davacıya dava açmış olacağını, karşı tarafın yaptığı satışların taraflarınca bilinmemesi, ilgili hususun bilirkişi incelemesi gerektirmesi sebebiyle mahrum kalınan kazancın şu an taraflarınca hesaplanamadığını beyan ederek; alacağın mevcut olmamasından dolayı haksız davanın reddine, taahhüt miktarı kadar yaptığı ödemeyi geri isteyen davacının, aynı zamanda 34.000 adet antivirüs ürününü zamanında almaması, 500.000 USD taahhüt miktarının çok altında alım yapması, boşa geçen bu süreç içerisinde müvekkilinin zarara uğraması, ilgili faturalara ait vergilerin de zarara dahil olması, tek satıcılık sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirilmemesi sebebiyle tespit edilecek alacağın karşı taraftan tahsilini, davacının asıl alacağının varlığının kabulü halinde takas taleplerinin kabulü ile fazla alacaklarının taraflarına ödenmesi ile masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda işletme iktisatçısı Prof. Dr. … ile hukukçu Prof. Dr. … ve mali müşavir … ve Bilgisayar ve Yazılım Uzmanı … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler 14/12/2016 tarihli raporlarında özetle;
”Davacının, davalı … ile olan ticari ilişkisinin 320.34.2206 muhasebe kodlu satıcılar, 159.21.001 muhasebe kodlu Verilen Sipariş Avansları ve 159.001 muhasebe kodlu Yurtiçi Verilen Sipariş Avansları torba hesapta takip edildiği, hesapların yıllar itibari ile incelenmesinde;
a-) 320,34,2206 kodlu satıcılar hesabı;
2013 yılında: hesaba 21.10.2013-31.12.2013 tarih aralığında toplam 14.239,49 TL’nin davalı adına borç, toplam (-) 1.673,71 TL’nin de davalı adına alacak olarak kaydedildiği, hesapta başka kaydın olmadığı, dolayısıyla 31.12.2013 tarihi itibari ile davacının davalıdan 12.565,78 TL alacaklı olduğu, bu tutarında tamamının yıl sonu işlemleri sebebiyle 159.001 kodlu verilen sipariş avansları hesabına aktarıldığı görülmüştür.
2014 yılında: 01.01.2014 tarihli açılış kaydında davacının 12.565,78 TL alacağının 159.001 kodlu hesaptan geri aktarıldığı, yıl içerisinde hesaba 02.01.2014-31.12.2014 tarih aralığmda toplam 1.358.316,21 TL’nin davalı adına (virmanlar, kur farkları, havaleler, iade faturaları) borç olarak işlendiği, bu tutar içerisinde 159 hesaptan 02.01.2014 tarihinde virman ile gelen 988.000,00 TL = 500.000,00 USD’lik 10 adet x 50.000 USD’lik avans çeki bedellerinin de dahil olduğu, hesaba toplam (-) 1.370.881,99 TL’nin de davalı adına (alım faturaları, kur farkı, virman) alacak olarak kaydedildiği, bu tutar içerisinde davacı tarafından davalıdan ayrıca talep ettiği 21.01.2014 tarih 59.001,18 USD ve 25.07.2014 tarih 59.000,00 USD tutarlı “…” ürün alımı fatura kaydının da olduğu, tüm bu işlemlerin sonucunda davacının ticari defterlerine göre 31.12.2014 tarihi itibari ile davacının davalı satıcı şirkete verdiği avans çeklerinden dolayı 825.583,70 TL = 355.873,04 USD alacaklı olduğu görülmüştür.
2015 yılında: 01.01.2015 tarihli açılış kaydında davacının davalı satıcıdan olan 825.583,70 TL = 355.873,04 USD alacağının devam ettiği, yıl içerisinde hesaba Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında kur farkı tahakkukları yapıldığı, işbu kur farkları sonrasında hesabın bakiyesinin 1.035.105,34 TL = 355.873,04 USD ye ulaştığı, hesapta başka kaydın olmadığı, bu tutarın da tamamının yıl sonu işlemleri sebebiyle izlenmek üzere 31.12.2015 tarihinde 196191 nolu yevmiye maddesi ile 159.21 kodlu verilen sipariş avansları hesabına virman ile aktarıldığı ve işbu 320 nolu hesabın da kapatıldığı görülmüştür.
b-) 159.001 kodlu Verilen Sipariş Avansları hesabı;
2013 yılında: hesaba 24.10.2013 tarihinde … nolu yevmiye maddesi ile davalı satıcıya avans olarak verilen toplam 500.000,00 USD = 988.000,00 TL tutarında 10 adet 50.000 USD bedelli çekin davalı adına borç olarak kaydedildiği, hesapta başka kaydın olmadığı, dolayısıyla 31.12.2013 tarihi itibari ile davacının davalıdan 500.000,00 USD = 988.000,00 TL alacaklı olduğu görülmüştür.
2014 yılında: 01.01.2014 tarihli açılış kaydında davacının 500.000,00 USD = 988.000,00 TL alacağının devam ettiği, işbu tutarında tamamının 02.01.2014 tarihinde … nolu yevmiye maddesi ile izlenmek üzere 320 nolu satıcılar hesabına virman ile aktarıldığı ve işbu 159 nolu hesabın da kapatıldığı görülmüştür.
c-) 159.21.001 kodlu Verilen Sipariş Avansları hesabı;
2015 yılında: hesaba 31.12.2015 tarihinde 320 hesaptan virman ile gelen ve 1.034.736,45 TL = 355.873,04 USD kaydın davalı borcu olarak işli olduğu, hesapta başka kaydın olmadığı, dolayısıyla davacının ticari defterlerine göre 31.12.2015 tarihi itibari ile davacının davalı satıcı … Yazılım’dan 1.034.736.45 TL = 355.873.04 USD ve 368.89 TL alacaklı olduğu görülmüştür.
2-) Davacı şirket tarafından işbu alacak davasında davalıya avans olarak verdiği 10 adet x 50.000 USD = 500.000,00 USD tutarındaki döviz çeklerinden bakiye kalan 355.873,04 USD ile birlikte ayrıca 98.247,98 USD tutarı talep ettiği görülmüş olup, davacının bu talebi irdelendiğinde;
Davacının talebi olan 98.247,98 USD tutarı oluşturan birim fiyatı 3,00 USD olan alım faturaları ve hesap şeklinin aşağıdaki işlemlerden oluştuğu anlaşılmış olup detayı aşağıda arz edilmiştir.
Davalı … Yazılım A.Ş. tarafın davacı adına tanzim edilmiş … ürün faturalarının; toplam 118.001,18 USD (davalıdan alınan 2 adet fat. top.) olduğu, davacı tarafından, davalı … Yazılım’dan satın aldığı işbu … ürünlerinden sadece 5.580 adedi için “Lisans anahtarı” nın firmalarına verildiğini beyan ederek davalıdan alınmayan “Lisans anahtarı” bedelinin de; 5.580 adet x 3,00 USD = 16.740,00 USD olduğu, 3.013.20 Usd %18 KDV. ilavesi ile 19.753,20 USD hesap edildiği, 2 adet … içerikli alış faturası toplamı 118.001,18 USD’den 19.753.20 USD düşüldüğünde eksik lisans alacağı olarak belirterek bu tutarı talep ettikleri görülmüştür.
Davalı şirket tarafından ibraz edilen 2013, 2014 ve 2015 yılı ticari defterleri ile aynı yıllara ait muavin defter dökümlerinin incelenmesinde tespit edilen hususlar aşağıda arz edilmiştir.
Davalının, davacı Çözüm … Donanım Elektronik îç ve Dış Tic. A.Ş. ile olan ticari ilişkisinin 320.01.Ç001 muhasebe kodlu satıcılar, 120.01.Ç002 muhasebe kodlu müşteriler ve 340.01.01 muhasebe kodlu Avans Çekleri (500.000 USD) hesaplarında takip edildiği, hesapların yıllar itibari ile incelenmesinde;
a-) 340,01.01 kodlu Avans Çekleri (500.000 USD) hesabı;
2013 yılında; hesaba 24.10.2013 tarihinde … nolu yevmiye maddesi ile davacıdan alman toplam 500.000,00 USD = 988.000,00 TL tutar 10 adet 50.000 USD bedelli çekin davacı adına alacak olarak kaydedildiği, yıl sonu itibari ile de senetlere ait (-) 79.150,00 TL lik kur farkının da hesaba davacı alacağı olarak kaydedildiği, hesapta başka kaydın olmadığı, dolayısıyla 31.12.2013 tarihi itibari ile davalının davacıya (-) 1.067.150,00 TL = (-) 500.000,00 USD borçlu olduğu görülmüştür.
2014 yılında; 01.01.2014 tarihli açılış kaydında davalının (-) 1.067.150,00 TL = (-) 500.000,00 USD borcunun devam ettiği, bu yıl içerisinde de hesaba Mart, Haziran ve Eylül aylarında kur farkı tahakkukları yapıldığı, hesapta başka kaydın olmadığı, hesap bakiyesinin de kur farkları ile birlikte (-) 1.139.450,00 TL (-) 500.000,00 USD olduğu, bu tutarında tamamının izlenmek üzere 31.12.2014 tarihinde … nolu yevmiye maddesi ile … nolu satıcılar hesabına virman ile aktarıldığı ve işbu … nolu hesabın kapatıldığı görülmüştür.
b-) … kodlu satıcılar hesabı;
2013 yılında; hesaba 31.10.2013-31.12.2013 tarih aralığında toplam 1.673,71 TL nin davacı adına borç, toplam (-) 14.239,49 TL’nin de davacı adına alacak olarak kaydedildiği, hesapta başka kaydın olmadığı, dolayısıyla 31.12.2013 tarihi itibari ile davalının davacıya (-) 12.565,78 TL borçlu olduğu görülmüştür.
2014 yılında; 01.01.2014 tarihli açılış kaydında davalının (-) 12.565,78 TL borcunun devam ettiği, yıl içerisinde hesaba 20.01.2014-31.12.2014 tarih aralığında toplam 519.227,31 TL’nin davacı adına (satış faturaları) borç, toplam (-) 1.332.264,44 TL’nin de davacı adına (iade faturaları, gelen havale, kur farkı) alacak olarak kaydedildiği, bu tutar içerisinde 340 hesaptan 31.12.2014 tarihinde virman ile gelen (-) 1.139.450,00 TL = (-) 500.000,00 USD’lik 10 adet x 50.000 USD’lik avans çeki bedellerinin de dahil olduğu, tüm bu işlemlerin sonucunda davalının ticari defterlerine göre 31.12.2014 tarihi itibari ile davalının davacı alıcı şirkete avans çeklerinden dolayı (-) 825.602,91 TL = (-) 355.873,04 USD borçlu olduğu görülmüştür.
2015 yılında; 01.01.2015 tarihli açılış kaydında davalının davacı alıcıya olan (-) 825.602,91 TL = (-) 355.873,04 USD borcunun devam ettiği, işbu bu tutarında tamamının izlenmek üzere 02.01.2015 tarihinde 13 nolu yevmiye maddesi ile 120 nolu müşteriler hesabına virman ile aktarıldığı ve işbu 320 nolu hesabın da kapatıldığı görülmüştür.
120.01.C002 kodlu müşteriler hesabı;
2015 yılında; hesaba 02.01.2015 tarihinde 320 hesaptan virman ile gelen (-) 825.602,91 TL = (-) 355.873,04 USD davalı borcunun işli olduğunun görüldüğü, hesaba ayrıca davalı tarafça 20.02.2015 tarih … no ile tanzim edilmiş davacı tarafta kaydı olmayan ve kabul edilmeyen 400.000,00 USD + %18 KDV 72.000,00 USD = 472.000,00 USD tutarlı “Sözleşme Taahhüt Bedeli E.S.K. hizmeti” açıklamalı faturanın 20.02.2015 tarihinde … nolu yevmiye maddesi ile davacı adına borç kaydedildiği, hesapta başka kaydın olmadığı, dolayısıyla davalının ticari defterlerine göre işbu fatura sonrasında bu defa 31.12.2015 tarihi itibari ile davacıdan 326,926,69 TL = 116.126,96 USD alacaklı olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından davacı adına 20.02.2015 tarihinde … no ile tanzim edilmiş, ancak davacı kayıtlarında yer almayan 400.000,00 USD + %18 KDV 72.000,00 USD = 472.000,00 USD tutarlı “sözleşme taahhüt bedeli … hizmeti” açıklamalı fatura oluşumu aşağıda arz edilmiştir.
500.000,00 Usd (sözleşmeye göre davacı taahhüdü) 90.000,00 Usd %18 Kdv.si 590.000,00 USD (Kdv.dahil sözleşme taahhüt bedeli) 472.000,00 Usd (KDV dahil davalının kestiği-davacının kabul etmediği fatura) 118.000,00 USD (sözleşmeye göre kalan taahhüt)
Bu tutarında davalıya ait muavin hesapta davacı ile olan diğer faturalardan kaynaklı borç ve alacak işlemleri sonrası davalının davacıdan alacaklı olduğu bakiyenin 116.126,96 USD olarak kayıtlarda yer aldığı görülmüştür.
Tek satıcılık, bir sözleşme uyarınca, yapımcı veya üreticinin ürünlerinin tamamını ya da bir kısmını bedeli karşılığında satın alan ve bunları tekel halinde belirli bir yer veya coğrafi bölgede devamlı olarak kendi ad ve hesabına satan gerçek veya tüzel kişilerdir. Tek satıcı uygulamada distribütör, ana bayi, genel yetkili satıcı şeklinde de isimlendirilmekte ancak netice itibariye aynı kuruma işaret edilmektedir. Tek satıcılık sözleşmesi ile üretici ve yapımcılar dağıtım ağını bizzat kurmadan, ürettiği ya da tedarik ettiği mal veya hizmetleri ilgili piyasalarda satma ve böylece mal veya hizmetlerinin sürümünü artırma imkanına sahip olurlar.
Huzurdaki davaya konu olayda, taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi adı altıda bir tek satıcılık sözleşmesinin düzenlendiği görülmektedir. Tek satıcılıktan bahsedilebilmesi için taraflar arasında süreklilik taşıyan bir sözleşmesel ilişkinin olması, tek satıcıya tekel hakkı verilmesi ve tek satıcının bağımsız olarak kendi ad ve hesabına işlem yapması unsurlarının bir arada bulunması gerekmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde ise bir sözleşme çerçevesinde sürekli bir ilişkinin kurulmuş olduğu; davacı tek satıcıya tekel hakkının sözleşmenin 4.3 maddesi ile; “Distribütöre verilen dağıtım hakkı, … Cumhuriyeti Sınırları için münhasırdır. Bununla birlikte Distribütör, hiçbir şarta bağlı olmaksızın …’nun “Bölge” içerisindeki bazı kurum ve kuruluşlar ile özel kurumlara direkt olarak satış ve pazarlama yapmasına rıza gösterecektir ve … bu satışlar için Distribütöre hiçbir bedel ödemeyecektir.” şeklinde tanınmış olduğu görülmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki müvekkilin, tek yetkili satıcıya bırakılan bölgede kendisinin de satış yapma hakkını saklı t…ası tek satıcılığın niteliğine aykırılık teşkil etmez ve bu durum sözleşmenin niteliğinin değişmesi sonucunu doğurmaz. Son olarak ise davacının ürünleri kendi ad ve hesabına alıp, daha sonra bunları satmak suretiyle, alış-satış arasındaki fiyat farkından kar elde etmek suretiyle gelir sağladığı sözleşmeden anlaşılmaktadır. Netice itibariyle taraflar arasındaki sözleşmenin bir tek satıcılık sözleşmesi olduğu sonucuna varılabilecektir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.2.3 maddesi uyarınca, “Herhangi bir tarafça, kendi takdir yetkisinde olarak, başlangıç veya yenileme periyodunun sona ermesinden en az otuz (30) gün önce yazılı fesih bildiriminde bulunması” ile sözleşmenin sona ereceğinin belirlendiği görülmektedir. Davacının da sözleşmedeki bu hükme dayanarak sözleşmeyi yenilemediği ve taraflar arasında bu husus ile ilgili olarak bir uyuşmazlık bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla davacı tek satıcı, sözleşmedeki hükme dayanarak sözleşmeyi yenilememiş ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi 31.12.2014 tarihi itibariyle sona erdirilmiştir.
Taraflar arasında yer alan uyuşmazlık, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle davacı tarafından sözleşmenin haklı sebeplerle feshedilmesi ve bunun sonucu olarak da davacının yapmış olduğu avans ödemeleri ve cari hesaba göre bakiye alacağını talep etmesinden ibarettir. Davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırılıkları bağlamında; 1- eksik lisans anahtarları ve kutulu … ürünleri gönderilmesi, 2- çift aktivasyon sorunu, 3- Sandbox sorunu, 4- kilitlenme sorunu, 5-sözleşme konusu … ürünlerinin tedarikindeki gecikmeyi ileri sürmüş, davalı taraf ise söz konusu aykırılıkların kendisinden kaynaklanmadığını belirterek davacının sözleşme uyarınca eksik ürün sipariş ettiğini ve bu sebeple de kendisine verilmiş olan avans çeklerini bu bağlamda alacaklarına takas ettiğini ileri sürerek davacıya herhangi bir borcu olmadığını ifade etmiştir.
Somut olaydaki uyuşmazlık konuları bu şekilde belirlendikten sonra, davaya konu sözleşmeye aykırılıkların tespit edilmesi gerekecektir. Raporun teknik yönden yapılan incelemeleri neticesinde; … (Endpoint Security Manager) olarak adlandırılan sistemin son kullanıcılara satılan yazılımlar için lisans üretmeye olanak sağlayan ara yüz olduğu, teknik açıdan bakıldığında, üreticiye bağlı veya üreticinin ürünlerini satabilen yetkili dağıtıcı, yetkili satış noktaları vb. kurumlarda lisanslama için bir portal olma zorunluluğunun bulunmadığı, bu şekilde bir panelin bulunmamasının, satış açısından ekstra bir engel teşkil etmeyeceği ancak … ve …’ye benzer araçların varlığı durumunda satışı hızlandırabileceği ve hatta kolaylaştırabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar … ile ilgili durum bu şekilde olsa da taraflar arasında yapılan sözleşme ve sözleşmenin EK-1 kapsamında “… Endpoint Security (…)”nin verileceğinin taahhüt edildiği görülmektedir. Bu bağlamda, …’nin davacıya sözleşmenin geçerli olduğu tarihten itibaren kullanılabilir şekilde teslim edilmiş olması gerektiği görülmektedir.
… fiyatı konusunda ise 3$, 0,5$ ve 0,05$ gibi üç farklı rakam olduğu ve bu rakamlardan en düşük olan 0,05$’ın gerçeği yansıtmadığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmaktadır. Endpoint Security dive tabir edilen antivirüs çözümleri pazarda rekabetin en yüksek olduğu ürün grubundan biridir. Kârın neredeyse hiç olmadığı ve satışının en zor olduğu ürün gurubundandır. Ücretsiz olarak verilen ürünlerin bu konuda etkisi bulunmaktadır. Çoğu zaman güvenlik üreticilerinin, büyük ölçekli referans oluşturabilmek adına antivirüs çözümlerini l $’ın altına verebildiği gibi bedava da verebildiğinin bilindiği ve burada ticari açıdan bakıldığında kazanç getiren bir iş olması veya müşteri kazanma saiki güdüldüğü düşünülürse ürünlerden bedel alınmamasının dahi ticari hayatta olağan karşılanabileceği ifade edilmiştir. Dolayısıyla raporumuzun teknik inceleme kısmında yapılan bu belirleme kapsamında, taraflar arasındaki birim fiyatı üzerindeki uyuşmazlığın çözümünün belirtilen şekilde olacağı kanaatindeyiz.
Anti virüs ve benzeri yazılımlarda üreticilerin aktivasyon olarak çeşitli yöntemlerin bulunduğu, davaya konu olayda ise çift aktivasyon olduğu ve bu durumun üreticinin tercihinde olduğu teknik incelemede belirtilmiştir. Dolayısıyla da aktivasyonun yapılması sürecindeki sorumluluğun tamamen son kullanıcıda olup davalı üreticinin bu kapsamda bir sorumluluğunun olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının Sandox çözümü ve kilitlenme sorunu iddialarına ilişkin olarak ise raporumuzun teknik inceleme kısmında, Sandbox çözümü konusundaki iddiaların gerçek hayatta yer bulmadığı; kilitlenme sorununa ilişkin olarak ise, kilitlendiği ileri sürülen ilgili bilgisayarlar üzerinde söz konusu davalı ürününün yüklenmesi sonrası yapılan çeşitli işlemler sonucunda bir yavaşlama olmadığı, ayrıca bilgisayar üzerindeki CPU, RAM ve Disk işlemlerinin normal seviyede olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki iddiaları bakımından haklı olduğunu gösterir bir sonuca varılmadığı yapılan teknik inceleme neticesinde görülmüştür.
Davalının sözleşme konusu … ürünlerini geciktirmesi hususu ile ilgili olarak ise, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.3.2 maddesinde, “… İnternet Güvenliği hariç olmak üzere, diğer Ürünler için toplamda en az Beş yüz bin ($ 500.000) ABD Doları tutarında alım yapmayı taahhüt eder” hükmünün yer aldığı ve sözleşmeye dahil diğer ürünlerin sözleşmenin EK 1 kısmında, … … ürünlerinin de sayıldığı görülmektedir. Dolayısıyla davalı tarafın … ürünlerini davalı tek satıcıya sağlama yükümlülüğü altında olduğu görülmektedir. Söz konusu ürünlerin davacıya sağlanmamış olması da sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. Bu noktada uyuşmazlığa konu … (…) ürünlerinin zamanında hazır edilmemesinin, özellikle bilgi güvenliği alanı düşünüldüğünde ciddi bir etken olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Antivirüs gibi çözümlerde kârlılık çok yüksek olmamasına karşın … (…) gibi çözümlerde hem kârlılık hem de rakamın büyüklüğü açısından önemli bir kalem olduğu gözlemlenmiştir.
Nitekim sözleşmenin devam ettiği süreçteki her iki ürün türü bakımından teknik bilirkişi tarafından belirlenen Pazar payları da göz önünde bulundurulduğunda, … ürünlerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Ancak davalı tarafından söz konusu ürünlerin sözleşme kapsamında davacıya teslim edilmemesinin davacı tarafa verdiği zararın belirlenmesi bilirkişi kurulumuz tarafından mümkün olmamaktadır. Bu noktada davacının sözleşme süresi boyunca … ürünlerini satamaması sebebiyle uğradığı zararını açık bir şekilde ortaya koyması gerekmektedir. Elbette bu belirleme yapılırken davacı tek satıcının başka markaların … ürünlerini satıp satmadığı gibi unsurların da dikkate alınması gerekmektedir.
Davalı taraf iddialarında ise davacının, sözleşmedeki satın alım taahhüdünü yerine getirmediğini ileri sürerek bu sebeple davacının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini belirtmiştir. İlk olarak belirtmek gerekir ki davacı taraf gerek 50.000 adet … İnternet Güvenliği Lisansı, gerek de EK l’de belirtilen diğer ürünlerden 500.000 USD’lik satın alımı yapmadığı dosya kapsamında anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı taraf sözleşme ile girdiği yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Bu noktada davacının, sözleşme ilişkisini yenilemeyeceğini belirtmesinden sonra 15 milyon adetlik ürün siparişi geçmesinin taahhüdüne etkisinin de tartışılması gerekecektir. Tek satıcılık sözleşmesinde müvekkilin amacı ürettiği ürünlerin farklı pazarlarda satılması ve bu sayede bilinirliğinin arttırılmasının sağlanmasıdır. Tek satıcının da bu kapsamda ürünlerin sürümünü artırmak için faaliyette bulunma borcu bulunmaktadır. Davacı tarafın ise somut olayda sözleşmeyi yenilememe iradesini ortaya koymasının ardından belirli bir üründen 15 milyon adet sipariş vermesi, tek satıcının özellikle ürünleri indirimli satın alması ve sonraki dönemde pazarda bu ürünleri uzun bir süre satarak kazanç elde etmesini ve bu şekilde kendisinden sonra gelecek tek satıcıyı ve davalı tarafı zarara uğratabilecek bir sonucu doğurması kaçınılmazdır. Kaldı ki davacının bu alım talebini ayıplı olduğunu ileri sürdüğü ürünlerden yapması ve çok yüksek miktarda ürün talebinde bulunması talebinin, hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini göstermektedir. Dolayısıyla davacının 15 milyon adetlik siparişinin TMK 2’ye aykırı olması sebebiyle geçerli kabul edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, her iki tarafın da sözleşme ile kendilerine yüklenen yükümlülüklerini ihlal ettiği görülmektedir. Davacı her ne kadar taahhütlerini yerine getirmemiş olsa dahi davalının da gerek eksik lisans anahtarları ve kutulu … ürünleri göndermesi gerek de sözleşmeye aykırı bir şekilde ve Pazar payının yüksek olduğu belirtilen … ürünlerinin davacıya sözleşmede belirtilen şekilde verilmemesi sebebiyle tarafların müterafık kusurlarının olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı taraf özellikle … ürünlerinin kendisine teslim edilmemesi sebebiyle zarara uğradığını iddia etmekte ancak buna ilişkin zararını açık bir şekilde ortaya koymamaktadır. Her ne kadar özel hukukta kusuru ispat yükü yer değiştirebiliyor olsa da zararın ispatı daima iddia sahibinin üzerindedir. Dolayısıyla davacının bu sebeple uğramış olduğu zararlarını ispat etmesi gerekmektedir. Bu noktada yapılacak zarar belirlemesinde davacının, başka bir firmanın ikame ürününü (…) satabiliyor olması halinde zararın da buna göre belirlenmesi gerekecektir. Dosya kapsamında, davacının 2014 ve 2015 yıllarına ait … satışından elde ettiği cirolara yer verdiği de görülmektedir. Davacının halihazırda başka bir firmanın … ürünlerini satıyor olması karşısında artık davalının bu noktadaki sözleşmeye aykırılığının davacıyı hangi oranda zarara uğrattığının da belirlenmesi büyük bir zorluk taşımaktadır. Bu durumda 6098 sayılı TBK md. 114/11 hükmünün yollamasıyla haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanacaktır. Bu bağlamda haksız fiilde tazminatın belirlenmesine ilişkin TBK md. 50-52 hükümleri uyarınca hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler (TBK 51/1). Ancak bu noktada zarar görenin, zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen ortadan kaldırabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır (TBK 52/1). Dolayısıyla somut olayda tarafların karşılıklı olarak sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle tazminatın miktarının bu aykırılıkların ağırlığı oranında mahkemece belirlenmesi gerekecektir.
Ayrıntıları yukarıdaki bölümlerde arz edilen davacı ve davalı şirket tarafından ibraz edilen ticari defterler ve tüm dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yapılan incelemelerde; huzurdaki davaya konu olayda, taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi adı altıda bir tek satıcılık sözleşmesinin düzenlendiği, bu sözleşme kapsamında davacı tek satıcının 50.000 adet … Internet Güvenliği Ürün Lisansı ve … İnternet Güvenliği hariç olmak üzere, … Endpoint Security (…) ürünleri, … Pentest Zafiyet tarama ürünleri ve hizmetleri, … … ve … … Ürünlerinden toplamda en az Beş yüz bin ($ 500.000) ABD Dolan tutarında alım yapmayı taahhüt ettiği, davalı müvekkilin de belirtilen ürünleri sağlamakla yükümlü olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 8.2.3 maddesi uyarınca, “Herhangi bir tarafça., kendi takdir yetkisinde olarak, başlangıç veya yenileme periyodunun sona ermesinden en az otuz (30) gün önce yazılı fesih bildiriminde bulunması| ile sözleşmenin sona ereceğinin belirlendiği, davacının bu hakkını kullandığı ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 31.12.2014 tarihi itibariyle sona erdiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle davacı tarafından sözleşmenin haklı sebeplerle feshedilmesi ve bunun sonucu olarak da davacının yapmış olduğu avans ödemeleri ve cari hesaba göre bakiye alacağını talep etmesinden ibaret olduğu, davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırılıkları bağlamında; 1- eksik lisans anahtarları ve kutulu … ürünleri gönderilmesi, 2- çift aktivasyon sorunu, 3- sandbox sorunu, 4- kilitlenme sorunu, 5- sözleşme konusu … ürünlerinin tedarikindeki gecikmeyi ileri sürdüğü, davalı tarafın ise söz konusu aykırılıkların kendisinden kaynaklanmadığını, davacının sözleşme uyarınca eksik ürün sipariş ettiğini ve bu sebeple de kendisine verilmiş olan avans çeklerini alacaklarına takas ettiğini ileri sürdüğü, davacı iddiaları incelendiğinde, eksik lisans anahtarları ve kutulu … ürünleri gönderilmesi hususunda, taraflar arasında yapılan sözleşme ve sözleşmenin EK-1 kapsamında “… Endpoint Security (…)”nin verileceğinin taahhüt edildiği, bu bağlamda, …’nin davacıya sözleşmenin geçerli olduğu tarihten itibaren kullanılabilir şekilde teslim edilmiş olması gerektiği ve davalının sözleşmeye aykırı davranmış olduğu, çift aktivasyon sorunu, sandbox sorunu ve kilitlenme sorunları ile ilgili olarak teknik inceleme neticesinde davalı tarafa atfedilecek bir aykırılığa rastlanmadığı, … ürünlerinin tedariki bakımından ise sözleşmede açıkça yer alan bu ürünlerin davacıya teslim edilmemesinin açık bir sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği, davalı taraf iddiaları incelendiğinde, davacının, sözleşmedeki satın alma taahhüdünü yerine getirmediği, davacı taraf gerek 50.000 adet … Internet Güvenliği Lisansı, gerek de EK l’de belirtilen diğer ürünlerden 500.000 USD’lik satın alım yapmadığı, davacımn 15 milyon adetlik siparişinin TMK 2’ye aykırı olması sebebiyle geçerli kabul edilmemesi gerektiği, her iki tarafın da sözleşme ile kendilerine yüklenen yükümlülüklerini ihlal ettiği, davacı her ne kadar taahhütlerini yerine getirmemiş olsa dahi davalının da gerek eksik lisans anahtarları ve kutulu … ürünleri göndermesi gerek de sözleşmeye aykırı bir şekilde ve pazar payının yüksek olduğu belirtilen … ürünlerinin hazır edilmemesi sebebiyle tarafların müterafık kusurlarının olduğu, davacının uğradığını iddia ettiği zararını ispatlamakla yükümlü olduğu, davacının zararını ispat edememesi durumunda ise 6098 sayılı TBK md. 114/11 hükmünün yollamasıyla haksız fiilde tazminatın belirlenmesine ‘ilişkin TBK md. 50-52 maddeleri’ uyarınca hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığım göz önüne alarak belirlemesi gerektiği” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce taraf vekillerinin rapora vaki itirazlarının karşılanması ve var ise davacı alacağının ve davalı yanın takas mahsuba konu ettiği alacak kalemlerinin tartışılması suretiyle belirlenmesi babında kök raporu hazırlayan bilirkişiler marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 12/03/2018 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
”Kök raporda da belirtildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliği tek satıcılık sözleşmesidir. Sözleşmenin 4.3 maddesinde, “Bununla birlikte Distribütör, hiçbir şarta bağlı olmaksızın …’nun “Bölge” içerisindeki bazı kurum ve kuruluşlar ile özel kurumlara direkt olarak satış ve pazarlama yapmasına rıza gösterecektir ve … bu satışlar için Distribütöre hiçbir bedel ödemeyecektirhükmü yer almaktadır. Bu hüküm ile davalı şirket, davacı tek satıcının tekel hakkına istisna getirerek, o bölgede kendisinin de satış yapabilme hakkını saklı t…uştur. Tek satıcılık sözleşmesine konulan bu hüküm, sözleşmenin niteliğini değiştirmeyeceği gibi geçersizliğine sebep olacak nitelikte bir hukuka aykırılık da teşkil etmemektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı tarafından yapılan satışların sözleşmeye aykırılık teşkil etmeyeceği sonucuna varılacaktır.
Davalının … ürünlerini kutulu ve ambalajlı olarak göndermemesi kök raporda da belirtildiği üzere sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. Zira sözleşmenin 5.1 maddesi, “…, Distribütörden gelen bir siparişin kabulünü müteakip sipariş edilen Ürünleri Distribütöre Ek 1’de belirtilen vadeye uygun olarak faturalayıp gönderecektir. Sipariş edilen Ürünler kutulu ve ambalajlı olarak satışa hazır bir şekilde Distribütöre sevk edilecektir. …, gönderilmeyen siparişleri yerine getirmek için elinden gelen tüm makul ticari çabalan gösterecek veya yerine getirilmeyen sipariş için ödenmiş olan meblağın geri ödemesini sağlayacaktır şeklinde olup, ürünlerin kutulu ve ambalajlı olarak tek satıcıya gönderileceği açık bir şekilde kararlaştırılmıştır. Sözleşme kapsamında … ürünlerinin bu yükümlülükten istisna edildiğine ilişkin bir düzenleme yer almadığından sözleşmeye aykırı bir fiil söz konusudur.
Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki, gerek tarafların sözleşmenin kurulmasından sonra tarafların … ürünlerinin kutusuz ve ambalajsız gönderilmesi konusunda aynca anlaşmış olmaları; gerek işin niteliği gereği … ürünlerinin kutulu ve ambalajlı olarak teslim edilmelerinin gerekmediği açık bir şekilde ortaya konulabiliyorsa, söz konusu ürünlerin kutulu ve ambalajlı olarak teslim edilmemelerinin sözleşmeye aykırılık teşkil etmeyebileceği söylenebilecektir. Mahkemece yapılacak değerlendirmede, bu hususun sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğinin belirlenmesi durumunda ise, aykırılığın ağırlığı ve davacının bu sebeple uğradığı zarar göz önünde bulundurularak tazminatta bir belirlemeye gidilmesi gerekecektir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.3.2 maddesinde, “… Internet Güvenliği hariç olmak üzere, diğer Ürünler için toplamda en az Beş yüz bin ($ 500.000) ABD Dolan tutarında alım yapmayı taahhüt eder” hükmünün yer aldığı ve sözleşmeye dahil diğer ürünlerin, sözleşmenin EK 1 kısmında, … … ürünlerini de kapsadığı görülmektedir. Dolayısıyla davalı tarafın … ürünlerini davalı tek satıcıya sağlama yükümlülüğü altında olduğu açıktır. Ancak dosya kapsamında yapılan incelemelerde, davalının bu ürünü sözleşmenin yapıldığı tarihten sonraki bir dönemde kullanıma hazır hale getirdiği anlaşılmaktadır. Söz konusu ürünlerin sözleşme kapsamında yer alması ve fakat bu ürünlerin zamanında davacı tek satıcının satışın yapabilmesi için kendisine sunulamamış olması sebebiyle sözleşmeye aykırılığın mevcut olduğu görülmektedir.
Davacının açık hesabına dayalı davalı ile olan ticari ilişki kapsamında 15.12.2014 temerrüt tarihinde davalıdan 355.873,04 USD cari hesaptan kaynaklı alacağının bulunduğu, davacı tarafın işbu USD cinsinden asıl alacağına temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmünce USD cinsinden yıllık % 1,25 orandan başlayarak ve (yukarıda belirtildiği üzere) değişen oranlarda döviz faizi yürütülebileceği, yukarıda belirtilen asıl alacağa takip talebindeki istemle bağlı kalınarak fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının davalı tarafından, davacıya ödenebileceği, taraflar arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin 4.3 maddesi ile davalının ilgili bölgede satış yapma hakkını saklı t…ası sebebiyle, bu bölgede davalı tarafından doğrudan yapılan satışların sözleşmeye aykırılık teşkil etmeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1 maddesi uyarınca ürünlerin ambalajlı ve kutulu olarak tek satıcı davacıya sevk edileceğinin kararlaştırıldığı, dolayısıyla … ürünlerinin kutulu ve ambalajlı olarak teslim edilmemesinin sözleşmeye aykırılık teşkil edeceği, ancak sözleşmeye aykırılığın ağırlığının ve davacının zararına olan etkisinin belirlenmesi hususunda yetkinin Sayın Mahkemenizde olduğu, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yer alan ürünler içerisinde … ürünlerinin de bulunduğu, dolaysıyla davacı tek satıcının 500.000 USD tutarındaki satın alma hedefi içinde bu ürünlerin de yer aldığı, ancak dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde davalının bu ürünleri davacı tek satıcıya sözleşmenin kurulmasından sonra hazır ettiği ve bu gerekçeyle sözleşmeye aykırı bir fiilin söz konusu olduğu ” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Dava; davalı şirketin tasarladığı, geliştirdiği ve pazarladığı masaüstü tüketici ve kurumsal ürünlerinin dağıtım hakkının davacı şirkete verilmesine ilişkin taraflar arasında aktedilen 31.12.2014 olan “Distribütörlük Sözleşmesi” kapsamında verilen ve ödenen çeklerden kaynaklı cari hesap alacağının sözleşmenin sonra ermiş olması nedeniyle tahsili istemine ilişkindir. Davalı taraf; taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin davacı tarafça haksız olarak feshedildiğinden bahisle müvekkilinin zarara uğradığını ve taraflarınca 20.02.2015 tarihinde … no ile tanzim edilmiş, ancak davacı kayıtlarında yer almayan 400.000,00 USD + %18 KDV 72.000,00 USD = 472.000,00 USD tutarlı “sözleşme taahhüt bedeli … hizmeti” açıklamalı faturaya istinaden davacıdan alacaklı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında; davalı şirketin tasarladığı, geliştirdiği ve pazarladığı masaüstü tüketici ve kurumsal ürünlerinin dağıtım hakkının davacı şirkete verilmesine ilişkin 2012 tarihinde başlayan ticari ilişki kapsamında “Distribütörlük Sözleşmesi” nin imzalandığı ve sözleşmenin 26.11.2014 tarihinde yapılan bildirim ile 31 12 2014 tarihi itibarıyla davacı tarafça sona erdirildiği, bu sözleşme kapsamında davacı tarafça davalıya 500.000 USD bedelli 10 adet çek verildiği ve ödendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Taraflar arasındaki ihtilaf; tarafların karşılıklı olarak sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı, davacı tarafın sözleşmeyi haksız olarak sonra erdirip erdirmediği, davalı tarafça düzenlenen 472000 USD bedelli faturadan dolayı davalının davacıdan alacaklı olup olmadığı, davacının dava dilekçesi kapsamında davalı taraftan 454.121,03 USD nin iadesini talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.2.3 maddesi uyarınca, “Herhangi bir tarafça, kendi takdir yetkisinde olarak, başlangıç veya yenileme periyodunun sona ermesinden en az otuz (30) gün önce yazılı fesih bildiriminde bulunması” ile sözleşmenin sona ereceğinin belirlendiği görülmektedir. Davacının da sözleşmedeki bu hükme dayanarak sözleşmeyi yenilemediği ve taraflar arasında bu husus ile ilgili olarak bir uyuşmazlık bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla davacı tek satıcı, sözleşmedeki hükme dayanarak sözleşmeyi yenilememiş ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi 31.12.2014 tarihi itibariyle sona erdirilmiştir.
Mübrez raporda; davacı taraf kayıtlarına göre 2015 yılında: 01.01.2015 tarihli açılış kaydında davacının davalı satıcıdan olan 825.583,70 TL = 355.873,04 USD alacağının devam ettiği, yıl içerisinde hesaba Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında kur farkı tahakkukları yapıldığı, işbu kur farkları sonrasında hesabın bakiyesinin 1.035.105,34 TL = 355.873,04 USD ye ulaştığı, hesapta başka kaydın olmadığı, bu tutarın da tamamının yıl sonu işlemleri sebebiyle izlenmek üzere 31.12.2015 tarihinde … nolu yevmiye maddesi ile 159.21 kodlu verilen sipariş avansları hesabına virman ile aktarıldığı ve işbu 320 nolu hesabın da kapatıldığı,Davacı şirket tarafından işbu alacak davasında davalıya avans olarak verdiği 10 adet x 50.000 USD = 500.000,00 USD tutarındaki döviz çeklerinden bakiye kalan 355.873,04 USD ile birlikte ayrıca 98.247,98 USD tutarı talep ettiği görülmüş olup, davacının bu talebi irdelendiğinde; davacının talebi olan 98.247,98 USD tutarı oluşturan birim fiyatı 3,00 USD olan alım faturaları ve hesap şeklinin aşağıdaki işlemlerden oluştuğu anlaşılmış olup detayı aşağıda arz edilmiştir. Davalı … Yazılım A.Ş. tarafın davacı adına tanzim edilmiş … ürün faturalarının; toplam 118.001,18 USD (davalıdan alınan 2 adet fat. top.) olduğu, davacı tarafından, davalı … Yazılım’dan satın aldığı işbu … ürünlerinden sadece 5.580 adedi için “Lisans anahtarı” nın firmalarına verildiğini beyan ederek davalıdan alınmayan “Lisans anahtarı” bedelinin de; 5.580 adet x 3,00 USD = 16.740,00 USD olduğu, 3.013.20 Usd %18 KDV. ilavesi ile 19.753,20 USD hesap edildiği, 2 adet … içerikli alış faturası toplamı 118.001,18 USD’den 19.753.20 USD düşüldüğünde eksik lisans alacağı olarak belirterek bu tutarı talep ettikleri,davalı taraf kayıtlarına göre; 2015 yılında; hesaba 02.01.2015 tarihinde 320 hesaptan virman ile gelen (-) 825.602,91 TL = (-) 355.873,04 USD davalı borcunun işli olduğunun görüldüğü, hesaba ayrıca davalı tarafça 20.02.2015 tarih … no ile tanzim edilmiş davacı tarafta kaydı olmayan ve kabul edilmeyen 400.000,00 USD + %18 KDV 72.000,00 USD = 472.000,00 USD tutarlı “Sözleşme Taahhüt Bedeli E.S.K. hizmeti” açıklamalı faturanın 20.02.2015 tarihinde … nolu yevmiye maddesi ile davacı adına borç kaydedildiği, hesapta başka kaydın olmadığı, dolayısıyla davalının ticari defterlerine göre işbu fatura sonrasında bu defa 31.12.2015 tarihi itibari ile davacıdan 326,926,69 TL = 116.126,96 USD alacaklı olduğu ağrıi açıdan mütalaa edilmiştir.
Mübrez raporun teknik mütala kısmında ise “Davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırılıkları bağlamında; 1- eksik lisans anahtarları ve kutulu … ürünleri gönderilmesi, 2- çift aktivasyon sorunu, 3- Sandbox sorunu, 4- kilitlenme sorunu, 5-sözleşme konusu … ürünlerinin tedarikindeki gecikmeyi ileri sürmüş, davalı taraf ise söz konusu aykırılıkların kendisinden kaynaklanmadığını belirterek davacının sözleşme uyarınca eksik ürün sipariş ettiğini ve bu sebeple de kendisine verilmiş olan avans çeklerini bu bağlamda alacaklarına takas ettiğini ileri sürerek davacıya herhangi bir borcu olmadığını ifade etmiştir.
Taraflar arasında yapılan sözleşme ve sözleşmenin EK-1 kapsamında “… Endpoint Security (…)”nin verileceğinin taahhüt edildiği görülmektedir. Bu bağlamda, …’nin davacıya sözleşmenin geçerli olduğu tarihten itibaren kullanılabilir şekilde teslim edilmiş olması gerektiği görülmektedir
Anti virüs ve benzeri yazılımlarda üreticilerin aktivasyon olarak çeşitli yöntemlerin bulunduğu, davaya konu olayda ise çift aktivasyon olduğu ve bu durumun üreticinin tercihinde olduğu teknik incelemede belirtilmiştir. Dolayısıyla da aktivasyonun yapılması sürecindeki sorumluluğun tamamen son kullanıcıda olup davalı üreticinin bu kapsamda bir sorumluluğunun olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının Sandox çözümü ve kilitlenme sorunu iddialarına ilişkin olarak ise raporumuzun teknik inceleme kısmında, Sandbox çözümü konusundaki iddiaların gerçek hayatta yer bulmadığı; kilitlenme sorununa ilişkin olarak ise, kilitlendiği ileri sürülen ilgili bilgisayarlar üzerinde söz konusu davalı ürününün yüklenmesi sonrası yapılan çeşitli işlemler sonucunda bir yavaşlama olmadığı, ayrıca bilgisayar üzerindeki CPU, RAM ve Disk işlemlerinin normal seviyede olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki iddiaları bakımından haklı olduğunu gösterir bir sonuca varılmadığı yapılan teknik inceleme neticesinde görülmüştür.
Davalının sözleşme konusu … ürünlerini geciktirmesi hususu ile ilgili olarak ise, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.3.2 maddesinde, “… İnternet Güvenliği hariç olmak üzere, diğer Ürünler için toplamda en az Beş yüz bin ($ 500.000) ABD Doları tutarında alım yapmayı taahhüt eder” hükmünün yer aldığı ve sözleşmeye dahil diğer ürünlerin sözleşmenin EK 1 kısmında, … … ürünlerinin de sayıldığı görülmektedir. Dolayısıyla davalı tarafın … ürünlerini davalı tek satıcıya sağlama yükümlülüğü altında olduğu görülmektedir. Söz konusu ürünlerin davacıya sağlanmamış olması da sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. Bu noktada uyuşmazlığa konu … (…) ürünlerinin zamanında hazır edilmemesinin, özellikle bilgi güvenliği alanı düşünüldüğünde ciddi bir etken olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Antivirüs gibi çözümlerde kârlılık çok yüksek olmamasına karşın … (…) gibi çözümlerde hem kârlılık hem de rakamın büyüklüğü açısından önemli bir kalem olduğu gözlemlenmiştir.
Nitekim sözleşmenin devam ettiği süreçteki her iki ürün türü bakımından teknik bilirkişi tarafından belirlenen Pazar payları da göz önünde bulundurulduğunda, … ürünlerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Ancak davalı tarafından söz konusu ürünlerin sözleşme kapsamında davacıya teslim edilmemesinin davacı tarafa verdiği zararın belirlenmesi bilirkişi kurulumuz tarafından mümkün olmamaktadır. Bu noktada davacının sözleşme süresi boyunca … ürünlerini satamaması sebebiyle uğradığı zararını açık bir şekilde ortaya koyması gerekmektedir. Elbette bu belirleme yapılırken davacı tek satıcının başka markaların … ürünlerini satıp satmadığı gibi unsurların da dikkate alınması gerekmektedir.” şeklinde mütalaya yer verilmiştir.
Ayrıca mübrez raporda “Davalı taraf iddialarında ise davacının, sözleşmedeki satın alım taahhüdünü yerine getirmediğini ileri sürerek bu sebeple davacının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini belirtmiştir. İlk olarak belirtmek gerekir ki davacı taraf gerek 50.000 adet … İnternet Güvenliği Lisansı, gerek de EK l’de belirtilen diğer ürünlerden 500.000 USD’lik satın alımı yapmadığı dosya kapsamında anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı taraf sözleşme ile girdiği yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Bu noktada davacının, sözleşme ilişkisini yenilemeyeceğini belirtmesinden sonra 15 milyon adetlik ürün siparişi geçmesinin taahhüdüne etkisinin de tartışılması gerekecektir. Tek satıcılık sözleşmesinde müvekkilin amacı ürettiği ürünlerin farklı pazarlarda satılması ve bu sayede bilinirliğinin arttırılmasının sağlanmasıdır. Tek satıcının da bu kapsamda ürünlerin sürümünü artırmak için faaliyette bulunma borcu bulunmaktadır. Davacı tarafın ise somut olayda sözleşmeyi yenilememe iradesini ortaya koymasının ardından belirli bir üründen 15 milyon adet sipariş vermesi, tek satıcının özellikle ürünleri indirimli satın alması ve sonraki dönemde pazarda bu ürünleri uzun bir süre satarak kazanç elde etmesini ve bu şekilde kendisinden sonra gelecek tek satıcıyı ve davalı tarafı zarara uğratabilecek bir sonucu doğurması kaçınılmazdır. Kaldı ki davacının bu alım talebini ayıplı olduğunu ileri sürdüğü ürünlerden yapması ve çok yüksek miktarda ürün talebinde bulunması talebinin, hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini göstermektedir. Dolayısıyla davacının 15 milyon adetlik siparişinin TMK 2’ye aykırı olması sebebiyle geçerli kabul edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz.” değerlendirilmesinde bulunulmuştur.
Öncelikle; her ne kadar mübrez raporda sözleşmenin tarafların karşılıklı müterafik kusuruyla sonra erdirildiği mütalaasına göre verilmiş ise de; sözleşmenin davacı tarafça 8.2.3 maddesi uyarınca, “Herhangi bir tarafça, kendi takdir yetkisinde olarak, başlangıç veya yenileme periyodunun sona ermesinden en az otuz (30) gün önce yazılı fesih bildiriminde bulunması” düzenlemesine uygun olarak 26.11.2014 tarihinde bildirime istinaden usulüne uygun sonra erdirildi dosya kapsamıca sabittir. Taraflar arasındaki sözleşme her ne kadar ani edeyim sonucuna bağlı olmayan ve süreklilik arz eden distribütörluk sözleşmesi ise de ;süreklilik arz eden sözleşmeler makul süre verilme kaydıyla taraflarca her zaman fesh edilebilir.Taraflar ise; sözleşmede sözleşmenin sonra erme koşullarını belirlenmişlerdir ve sözleşmenin 8.2.3. maddesi bu anlamda geçerlidir. Dolayısıyla davacı taraf sözleşmeyi sözleşmede düzenlenen usule uygun olarak sona ermiştir.
Aksi düşünülse dahi; mübrez raporda ifade edildiği üzere; taraflar arasında yapılan sözleşme ve sözleşmenin EK-1 kapsamında “… Endpoint Security (…)”nin verileceğinin taahhüt edildiği görülmektedir. Bu bağlamda, …’nin davacıya sözleşmenin geçerli olduğu tarihten itibaren kullanılabilir şekilde teslim edilmiş olması gerekmekle birlikte teslim etmediği anlaşılmakla davalı tarafta sözleşmedeki taahhüdüne aykırı davranmıştır, her ne kadar davacı tarafın sonra erdirme beyanından sonra yüklü miktarda ürün siparişi vermesi sözleşme ilişkisi çerçevesinde dürüstlük kuralına uygun bir davranış olarak değerlendirilemeyecek ise de;davalı tarafın … ürünlerinde teslim etmediği sabittir. Ayrıca davalı taraf her ne kadar davacının gerekli satış performansını göstermediği, yaptığı ödemenin iadesini temin maksadıyla bahaneler ürettiğini savunmakta ise de; dosya kapsamınca davalı tarafın davacıyı bu noktada temelde düşürdüğü de kanıtlanamamıştır. Dolayısıyla taraflar sözleşmenin sonra ermesinde raporda mütalaa doğrultusunda müterafik kusurlu kabul edilse dahi davacı tarafça sözleşmenin haksız vesinden bahsedilemez.
Bu durumda tartışılması gereken diğer husus davalı tarafın 472000 USD bedelle faturasına ilişkindir. Bu faturaların köşede tarihine kadar tarafların ticari defter ve belgeleri maliye açımdan uyumluluk arz etmekte ve davacı lehine 355.873,04 USD alacak bakiyesi vermektedir. Davalı tarafça sözleşmenin sonra erdirilmesi sonrasında 20.02.2015 tarih 009446 no ile t davacı tarafta kaydı olmayan ve kabul edilmeyen 400.000,00 USD + %18 KDV 72.000,00 USD = 472.000,00 USD tutarlı “Sözleşme Taahhüt Bedeli E.S.K. hizmeti” açıklamalı fatura düzenlenmişse de zaten davalı taraf temerrüt halinde olduğundan bu faturaya itibar edilmemiştir.
Ayrıca davacı tarafça her ne kadar 355.873, 05 USD dışında; davalı … Yazılım A.Ş. tarafın davacı adına tanzim edilmiş … ürün faturalarının; toplam 118.001,18 USD (davalıdan alınan 2 adet fat. top.) olduğu, davacı tarafından, davalı … Yazılım’dan satın aldığı işbu … ürünlerinden sadece 5.580 adedi için “Lisans anahtarı” nın firmalarına verildiğini beyan ederek davalıdan alınmayan “Lisans anahtarı” bedelinin de; 5.580 adet x 3,00 USD = 16.740,00 USD olduğu, 3.013.20 Usd %18 KDV. ilavesi ile 19.753,20 USD hesap edildiği, 2 adet … içerikli alış faturası toplamı 118.001,18 USD’den 19.753.20 USD düşüldüğünde 98.247,98 USD eksik lisans alacağı olarak belirterek bu tutarı talep ettikleri görülmüş ve mahkememiz tarafından her ne kadar 5580 adet lisans anahtarı dışındaki anahtarların teslimi hususuna ilişkin olarak davalı tarafa süre verilmiş ise de; toplam 118.001,18 USD bedelli faturaların davacı taraf defterlerinde kayda alınmış olması ve davacı tarafın ticari defterlerinde davalıdan 355.873,05 USD alacak kaydının bulunması nazara alındığında 98.247,98 USD lisans anahtar bedeline ilişkin alacak talebi yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kısmen kabulü ile 355.870,05 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4 a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD cinsi mevduata uygulanan 1 yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak ve TBK’nun 99. maddesinin infazda nazara alınması kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 355.870,05 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4 a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD cinsi mevduata uygulanan 1 yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak ve TBK’nun 99.maddesinin infazda nazara alınması kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 70.983,70 TL. Karar harcından, peşin alınan 22.630,61 TL.nin mahsubu ile, bakiye 48.353,10 TL. Harcının davalıdan alınarak, hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince kabul edilen kısım yönünden hesaplanan 55.124,20 TL. Vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Gereğince red edilen kısım yönünden hesaplanan 23.163,04 TL. Vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 9.302,25 TL. Yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 7.293,70 TL.nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan harçlar toplamı: 22.662,41 TL.nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalının yaptığı gider olmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının yatırdığı gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/06/2018

Başkan

Üye

Üye

Katip