Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1241 E. 2018/792 K. 14.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1058
KARAR NO : 2018/814

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2015
KARAR TARİHİ : 19/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan alacağının tahsili talebi ile … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, davalının borçlu takibe itiraz etmiş olup icra takibini durdurduğunu, müvekkilinin alacağı fatura ve ticari defter kayıtlarına da dayanmakta olup borçlu itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkil ile aralarındaki ticari ilişki neticesinde mal alımı yapan davalının bu mal bedeli ve dayanak fatura bedellerini ödememiş olmasına rağmen borca haksız ve kötü niyet ile itiraz ettiğini, borçlunun itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatı talebiyle mahkememize başvuru zorunluluğunun doğduğunu, bu sebeplerle borçlunun … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinde asıl alacak 38.144,96 TL’ye itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalı aleyhine %20 icra tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibinde bulunduğunu, davalı şirketin borca ve fer’ilerine itiraz edip takibi durdurduğunu, fatura, ticari defter ve kayıtlarına göre davacının alacağının olmadığını ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; Dava; faturaya dayalı alacak istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
… İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından takibe dayanak alacağa ilişkin konu fatura suretleri, mutabakat belgesi ibraz edilmiştir.
Davacı ve davalı şirketlerin bağlı olduğu vergi dairesine yazı yazılarak takibe ve davaya konu fatura suretleri eklenmek suretiyle davacı ve davalı şirketin BA/BS kayıtları celp edilmiştir.
Davalı tarafça davacı şirkete ciro edilen ve karşılıksız çıkan Teb bankasına ait 32.500-TL bedelli çek yönünden çek çıkış bordrolarının dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 01/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Davalı tarafın ticari defter ve belgelerini tarafına ibraz etmediğini, davacı tarafın 2014-2015 yılı ticari defterler ve belgelerini 28/11/2017 tarihinde tarafına ibraz ettiğini, davacının ibraz edilen ticari defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığını ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğunu görülmüş olup mevcur tespitlere göre davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşıdığını, davacının ibraz ettiği ticari defterlerde takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalıdan 38.114,96 TL alacağı olduğunun tespit edildiğini, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmede taraflar arasında ticari faaliyeti düzenleyen sözleşme olmadığının görüldüğünü, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148,149 ve mükerrer 257.maddelerinin Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanılarak 350(2) sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle bilanço esaasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu(From BA)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form BS)” ile bildirimleri yükümlülüğünün yerine getirildiğini, BA/BS formlarının hakkında kurumsal bilgiler özet olarak aşağıda maddeler halinde verildiğini;
Belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form BA)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu(Form BS)” ile bildirme yükümlülüğü, bilanço esasına göre defter tutan mükellefleri kapsadığını,
Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın BA-BS bildirim formlarına dahil edileceğini,
Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak haddin 5.000 TL olarak yeniden belirlendiğini, buna göre bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form BA)” ile bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form BS)”nun Tablo II alanında bildirileceğini,
Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerektiğini,
Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirecekleri aylık dönemler ve bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlendiğini,
Mükelleflerin söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00’a kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlü olduğunu,
BA ve BS bildirim formlarını da elektronik ortamda https://e-beyanname.mb-ggm.gov.tr/ adresinden vermek zorunda olduğunu,
Bildirimlerdeki alış/satış bedelleri, Türk Lirası (TL) olarak doldurulacak ve kuruş bilgilerinin gösterilemeyceğini, bir kişi veya kurumdan yapılan alış ve/veya satışlarda birden fazla belge olması halinde kuruş ihmalinin belge bazında değil, belgelerin toplam tutarı üzerinden yapılacağını, diğer taraftan birden fazla sayfadan oluşan (nakli yekunu) faturaların tek fatura olarak kabul edileceğini,
Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde “1111111111” ihracat işlemlerinde ise “2222222222” olarak kodlanacağını,
Bildirim formlarını bu tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükelelfler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunun mükerrer 355.maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacağını,
Söz konusu cezai işlemin uygulanmasında BA ve BS bildirim formlarının tek bir form olarak değerlendirileceğini ve tek özel usulsüzlük cezası kesileceğini, bildirimlerin verilme süresi içerisinde yapılan düzenlemelerde herhangi bir ceza uygulanmayacağını, bu süre geçtikten sonra yapılan düzenlemelerde ise düzeltilen her bir form için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanununun mükerrer 355.maddesi hükmü uyarınca işlem yapılacağı şeklinde olduğunu, davalının vergi dairesi olan … vergi dairesi tarafından mahkememize gönderilen 13/02/2017 tarih ve 3707 yazıda davalının davacıdan aldığı KDV hariç toplam tutarları ve adetlerinin tablo olarak sunduğunu ve BA/BS formlarının tetkikinde tespit edildiğini, ibraz edilen BA/BS formlarına göre davacının davalı adına tanzim ettiği ve davalı tarafından BA formunda bildirilen tutarları tablo şeklinde sunduğunu, davacı tarafından davalıya tebliğ edildiği veya mal teslimi yapıldığı ispata muhtaç faturaları tablo şeklinde sunduğunu, davacının davalı adına tanzim faturalar karşılığında bedelini talep ettiğini, davalının ise davacıya borcu olmadığını ifade ettiğini, davacı tarafın ticari defter ve belgeleri taraflarına ibraz etmiş olup ibraz edilen ticari defterlerde davalıdan 38.144,96 TL alacağı olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın ise ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğini, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden diğer tarafın kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğunu, faturayı alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayıldığını, davalı tarafın davacı tarafından tanzim edilen faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediği gibi faturalarda yazılı hizmetleri teslim almadığı yönünden herhangi bir itirazı da olmadığını, diğer taraftan telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişinin bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayıldığını, yine malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiğini, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, davacı taraf bakımından davalı adına tanzim edilen faturalar ile ilgili olarak faturalarda yazılı mal ve hizmet teslimlerini somut olarak ispat edemeyeceğini ancak BA/BS formlarında davalının aylık yasal sınırı aşan tutarda olan faturaları aldığı ve vergi dairesine bildirdiğinin görüldüğünü, şu halde vergi dairesine bildirilen faturaların davalı tarafından tebliğ alındığının açık olmakla birlikte faturalara yasal süresi içinde herhangi bir itiraz gelmediğini dosya üzerinden tespit edildiğini, bu aşamada davalı tarafından yasal süresinde itiraz edilmeyen faturaların davalı nezdinde kesinleştiğinin açık olduğunu, bu durumda davacı alacağının 38.144,96 TL davacı cari hesap alacağı, -13.292,93 TL davalıya mal teslimi ve tebliği ispatlanmayan fatura tutarı olmak üzere toplamda 24.852,03 TL net alacak tutarı olduğunu, ancak davalının davacıya keşidecisi dava dışı … olan 19/03/2015 keşide tarihli … nolu ve 32.500,00 TL tutarlı çek verdiğini ve mevcut çekin 27/03/2015 tarihinde 31.300,00 TL’lik kısmının karşılıksız olduğunun görüldüğünü, kural olarak çekin de aralarında bulunduğu kambiyo senetlerinin soyut (sebebi gösterilmeyen) borç ikrarını içeren senetler olduğunu, hukukumuzda soyut borç ikrarının kural olarak geçerli olup soyut borç ikrarında bulunan borçlu karşısında alacaklının alacağın sebebini ispat etmesinin kural olarak zorunlu olmadığını, kambiyo senetlerinde de geçerli olan soyutluk prensibinin en önemli işlevinin ispat açısından kendisini gösterdiğini, buna göre bir kambiyo senedi ile borç altına giren kimse borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu husuus ispat etmek yükümlülüğü altına girdiğini(ispat soyluluğu), bu bakımdan bir kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddia edilmesi sureti ile açılan menfi tespit davasında ispat külfetinin davacı borçluya düştüğünü, Yüksek Mahkeme’nin yerleşmiş içtihatları ve öğretideki görüşlerin de bu yönde olduğunu, bu değerlendirmeler ışığında sebebi gösterilmeyen (soyut) bir borç ikrarı niteliğinde olan bir kambiyo senedinin bedelsiz ligini ileri süren tarafın önce borcun sebebini daha sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini yahut geçersizliğini veya sebebe bağlı olarak ödeme gibi borcu sona erdiren bir olguyu ispat etmesi gerektiğini, eğer bu gerçekleşmemiş ise kendisine karşı tarafa yemin teklif edebileceği hatırlatılarak buna göre karar verilmesi gerektiğinin Yargıtay kararlarında sıklıkla ifade olunduğunu, yapılan bu değerlendirmeler sonrasında davalı tarafından davacıya verilen 19/03/2015 keşide tarihli … nolu ve 32.500,00 TL tutarlı çek verdiğini, çekin 27/03/2015 tarihinde 31.300,00 TL kısmının karşılıksız olduğunun tespit edilmiş olup davacının davalıdan tarihinde 31.300,00 TL kadar alacağının olduğu şeklinde kanaate varıldığını ve sonuç olarak faturaya dayalı bakiye alacağı tahsil edilmediği gerekçesi ile 08/06/2015 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün … dosya numarası ile 38.144,96 TL asıl alacak ve 456,15 TL (toplam 38.601,11 TL) işlemiş faiz üzerinden davalı aleyhine takibe geçtiğini, davalının icra takibine, takip miktarına, borca, faiz ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiği, bu itiraz üzerine davacının davalı aleyhine yaptığı takibin devamı için huzurdaki davayı açtığını, davacı tarafın 2014/2015 yılı ticari defterler ve belgelerini tarafına ibraz ettiğini, davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunu, açılış ve kapanış tasdikleri yaptırıldığını ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğunun görüldüğünü, mevcut tespitlere göre davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşımakla birlikte nihai kararın mahkememize ait olduğunu, davacının ibraz ettiği ticari defterlerde takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalıdan 38.144,96 TL alacağı olduğunu, davalı tarafın ticari defter ve belgelerini tarafına ibraz etmediğini, ancak davalının davacıya keşidecisi dava dışı … olan 19/03/2015 keşide tarihli … nolu ve 32.500,00 TL tutarlı çekiborcuna karşılık davacıya verdiğini, mevcut çekin 27/03/2015 tarihinde 31.300,00 TL kısmın karşılıksız olduğunu, taraflar arasında ticari ilişkileri düzenleyen mevcut bir sözleşmenin tarafına ibraz edilmediğini, somut olayda davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürmediğinden temerrüt şartlarının oluşmadığını, ibraz edilen bilgi ve belgelere göre davacının davalıdan 31.300,00 TL alacağı olduğunu…” mütalaa etmiştir.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın faturaya dayalı alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davalı şirketin davaya cevap verdiği ancak ticari defterlerin ibrazı için mahkememizce çıkarılan meşruhatlı tebligatın tebliğine rağmen ticari defterlerini ve sair herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği, bu nedenle yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, davacı tarafın alacak talebine konu faturaların ait olduğu dönem itibari ile 2014 – 2015 yılına ait ticari defter ve belgelerini ibraz ettiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin davacı lehine delil vasfını haiz olduğu saptanmıştır.
Mahkememizce celp edilen ve mali müşavir bilirkişi marifeti ile irdelenen BA/BS formlarında davalının aylık yasal sınırı aşan tutarda olan faturaları aldığı ve vergi dairesine bildirdiğinin görüldüğü, vergi dairesine bildirilen faturaların davalı tarafından tebliğ alındığı açık olmakla birlikte faturalara yasal süresi içinde herhangi bir itirazın yöneltilmediği, bu aşamada davalı tarafından yasal süresinde itiraz edilmeyen faturaların davalı nezdinde kesinleştiği, bu kapsamda davacı alacağının (davacı ticari defterlerine göre) 38.144,96-TL cari hesap alacağından, 13.292,93-TL davalıya mal teslimi ve tebliği ispatlanmayan fatura tutarı mahsup edilmekle neticeten davacıya ait 24.852,03-TL net alacak tutarı hesaplanmıştır.
Bununla birlikte davalının, davacıya keşidecisi dava dışı … olan 19/03/2015 keşide tarihli … nolu ve 32.500,00TL tutarlı karşılıksız çıkan bir adet çek ciro etmesi karşısında çekin borç ikrarını içeren kambiyo vasfında olması ve kambiyo senetlerinde sebebi gösterilmeyen (soyut) bir borç ikrarı niteliğinde olan bir kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafın önce borcun sebebini daha sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini yahut geçersizliğini veya sebebe bağlı olarak ödeme gibi borcu sona erdiren bir olguyu ispat etmesinin gerektiği ancak davalı tarafından aksi yöndeki bu olguların ispat edilemediği, bu hali ile sorumluluk bedelinin ödenmediği ve karşılıksız çıktığı tespit edilen çek kapsamında davacının davalıdan (çek bedeli olan) 32.500-TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu noktadan sonra alacak bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin ise işbu alacak tutarını ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delillerle ispat edemediği anlaşılmıştır.
Anılı gerekçeler ışığında asıl alacak üzerinden ikame edildiği tespit edilen dava kapsamında davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 32.500-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 32.500-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki davalı yanın itirazının iptali ile takibin; 32.500 TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takipten itibaren yıllık % 10.50 oranını geçmemek üzere avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-Mahkememizce alacak likit bulunduğundan, alacağın % 20’sine tekabül eden 6.500-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 2.220,08-TL harçtan, alınan 458,42 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.761,66 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 458,42 TL peşin harç ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 486,12 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Ret ve kabul oranına göre davacı tarafça yapılan tebligat, posta, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 736,50 TL yargılama giderinin 627,50-TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.900-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/09/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza