Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1234 E. 2018/266 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1234
KARAR NO: 2018/266
DAVA TARİHİ: 16/12/2015
KARAR TARİHİ: 27/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı arasında 13/02/2012 tarihli dökme LPG ikmal ve ariyet tesis teslim sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalı, dökme LPG tesisi almayı, müvekkil şirket ise karşılığında talep edilecek LPG’yi davalıya satmayı ve teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, yine sözleşmeye göre müvekkil şirket sözleşmenin 4.1 maddesinde belirtilen propan cinsindeki LPG ‘yi davlanın belirttiği sevkiyat adresine, ariyet mukabili olarak teslim edeceğini, sözleşmenin 10.maddesi uyarınca ise davalı, LPG bedelini teslim aldığı tarihi takip eden 10 gün içerisinde nakden ödeyeceğini, taraflar arasındaki yukarıda açıklanıldığı şekilde sürdürülen sözleşmeye dayalı ticari ilişki kapsamında, müvekkil şirket tarafından davalı adına vade farkı bedeli olarak tahakkuk ettirilen 2014 dönemine ait 5 adet fatura bedelleri ödenmediğini, davalıya karşı İstanbul 36. İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı dosyası ile 2.960,33-TL tutarında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın takibe itiraz ettiği, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak koşuluyla, itirazın iptalini, haksız ve kötüniyetli olan davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından icra dosyası ile tarafına borçlu olduğu gerekçesiyle ödeme emri gönderilmiş olup, süresi içerisinde söz konusu icra takibine itiraz ettiğini, zira davacıya hiçbir borcu bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul 36. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında özetle; “2.960,33-TL tutarındaki alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren sair alacaklara işleyecek 22/09/2014 vadeli asıl alacak için %11,75 ticari ile birlikte..” tahsilini talep ettiği, davalı tarafın borca ve takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 06/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından incelemeye sunulan yevmiye kebir ve envanter defterlerinin 6102 sayılı yeni TTK 64.maddesi hükmü uyarınca açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, yevmiye defterinn 6102 sayılı yeni TTK 64/5 maddesi hükmüne göre bulunması gereken kapanış tasdikinin mevcut olduğu görüldüğünden, davacı şirkete ait ticari defterlerin 6102 sayılı yeni TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğunu, davacı şirket ile davalı arasında 18/02/2012 tarihli sözleşme mevcut olduğu, davalının taşınmazdaki kendi namına gaz kullanımını iptal ettirdiğine dair bir bilginin mevcut olmadığını, davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarına gre Mahkememize ait olmak üzere 1.960,33-TL tutarında alacaklı göründüğünü, davacı şirket ile davalı arasında temerrüde ilişkin bir sözleşmenin ibraz edilmemiş olması, ayrıca davacı şirket tarafından davalı şirkete temerrüt ihtarının bulunmaması sebepleri ile temerrüdün takip tarihinde başladığı, bu sebeple işlemiş faiz talebinin Mahkememizin takdirine ait olduğunu mütalaa etmiştir.
Dava; İtirazın iptali talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde; kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme yukarıdaki açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde tüketici işlemi niteliğinde olup, davalı tarafın tüketici sıfatına haiz olduğu, sözleşmeye konu dökme LPG sisteminin davalı tarafın konutunda kullanıldığı, her ne kadar davacı vekilince söz konusu tesisin ariyet olarak verildiği, bu nedenle davaya konu uyuşmazlıkta genel mahkemelerin görevli olduğu iddia edilmişse de; somut uyuşmazlığın ariyet verilen sistemden değil, LPG kullanım bedelinden kaynaklandığı nazara alınarak dava tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 3, 73-1 ve 83-2 maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerinde olduğu anlaşılmış, bu nedenle HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/03/2018

Katip …

Hakim …