Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1142 E. 2020/562 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1142 Esas
KARAR NO : 2020/562
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/11/2015
KARAR TARİHİ : 04/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … Ltd. Şti. ile davalı … arasında 15.05.2012 tarihinde Rezervasyon Sistemi Kullanım sözleşmesi, 18.06.2012 Web Hotelier Hotel Channel Management Kullanım Taahhütnamesi imzalandığı, bu sözleşmeler ilgili süre maddeleri hükmünce hali hazırda geçerli ve taraflar arasında hüküm sürdüğü, tarafların fesih yönünde bir ihtar veya itirazı da bulunmadığı, taraflarca imzalanmış Rezervasyon hizmetleri sistem kullanım sözleşmesinin 8. Maddesinde bu sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıklarda İstanbul merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olacağı kesin olarak hükme bağlandığı, davalının yetki itirazının mesnetsiz ve sözleşmeye aykırı olduğu İstanbul icra daireleri takibe yetkili olduğundan İtirazın bu yönden iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, taraflar arasında belirtilen Sözleşmeler akdedildiği ve bu sözleşmeler kapsamında borçlu şirket tarafından işletilmekte olan otellerin odalarının online satış mecralarında satılmasına yönelik satış kanalları online yönetim yazılım hizmetleri ve sözleşmelerde geçen diğer hizmetleri Alacaklı/Davacı tarafından borçlu şirkete sunulduğu, Davalı şirket ise bahsi geçen hizmetler karşılığı davacı servis sağlayıcısına sözleşmelerde düzenlenmiş kurulum, senelik bakım veya rezervasyon başına komisyon gibi ücretleri ödemek yükümlülüğü altına girdiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı şirket yükümlülüklerini yerine getirmiş, online rezervasyon sistemlerinin kurulumunu gerçekleştirdiği ve davalı şirketin işletmekte olduğu otellere bahsi geçen hizmetlerin verildiğini İcra takibine konu olan ödenmeyen alacaklardan önce 2012 yılından 2014 yılı Eylül ayına kadar borçlu şirketin sunulan hizmetlere ilişkin faturalarını kabul ettiği ve ticari defterlerine işlediğini, borcun kaynağı olan cari hesap ekstresinde görülen yaklaşık 35.000TL’lik fatura tarafların ticari defterlerinde mevcut olduğunu borçlu tarafından itirazsız kabul edildiğini, borçlunun bilinmeyen bir şekilde 01.09.2014’den itibaren hizmet faturalarına Alacaklıya iade etmeye başladığı, borçlu şirket, alacaklıya gönderdiği 4 adet ihtarname ile 10 adet faturayı iade etttiği, taraflar arasında cari hesap tutulduğu, borçlu 2012 ve 2013 yıllarında 9 ayrı kalemde ödemeler yaptığı, ödenmeyen borcun büyük kısmı itiraz edilmeyen faturalara olduğunu, borçlu tarafından iade edilen faturalara konu hizmetler, taraflar arasındaki sözleşmelerde düzenlenmiş olan yıllık sabit ücretler, bakım-destek ücretleri, rezervasyon başına toplam rezervasyon bedelinin belli bir yüzdesinden ibaret olan komisyon ücretleri olduğu bu hizmetlerin tümü alacaklı tarafından borçluya verildiği, bu komisyon ücretlerine ilişkin rezervasyonların yapıldığı online sistem kayıtlarında mevcut olduğu, davalının fatura borçlarına temel olan dördüncü borç kalemi ise Sözleşmenin 7. Maddesinde geçen Borçlunun haksız şekilde ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde mevcut borçlarına ilave olarak doğacağı düzenlenen cezai şart bedeli olduğunu, davalının Sözleşme ilişkisi ile yükümlülük altına girdiği ve Alacaklı tarafından sunulan hizmet bedellerine ilişkin faturalara dayanan, kısmen iade edilmiş olsa dahi iadeleri için hiçbir sebep olmadığından iadenin haksız olduğundan itirazlarının iptali ve borcu ödemeye mahkûm edilmelerini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava dilekçesinde ve icra takibinde dayanmış olduğu sözleşmeyi kabul etmedikleri, müvekkili şirket tarafından imzalanan böyle bir sözleşmenin söz konusu olmadığı, bu husustaki itirazlarını icra takibine yapılan itirazlarında da beyan ettiklerini, dava dilekçesi ekinde bulunan sözleşmenin müvekkiline tebliğ edilmediğini dava dosyasına eklenmiş olan sözleşme fotokopisi üzerinde yapmış oldukları inceleme de dahi sözleşmenin her sayfasında bulunan imzaların farklı farklı olduğu, bir birine benzemediği açık şekilde görüldüğünü, müvekkili şirket yetkilileri tarafından böyle bir sözleşmeyi imzaladıklarını iddia edilen imzalarında müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığı, sözleşmede bulunan imzaların sahte olduğunu, bu sebeple davacı tarafın sahte, imzaları müvekkiline ait olmayan sözleşmeye dayanarak ileri sürmüş olduğu tüm taleplerin hiç bir hukuki dayanağının olmadığını, davacının dayanmış olduğu sözleşme hakkında HMK 208 vb. maddeleri gereğince sahtecilik iddiasında bulunduklarını sahtecilik iddialarının sayın mahkemeniz tarafından bir ön sorun olarak değerlendirilmesi ve buna göre işlemlerin yapılmasını, davacı tarafın alacağın Esasına yönelik olarak ileri sürmüş olduğu beyan ve iddiaları da kabul etmediklerini, davacı tarafın iddia etmiş olduğu 2012 ile 2014 yılları arasındaki faturaların Rezervasyon Komisyon Bedeli olduğu zira davacı tarafın müvekkili şirketin otelinin odalarını internet üzerinden satışını yapmış ve yapılan bu satışlardan payına düşen komisyon bedellerine dair fatura kesmiş ve bu komisyon bedellerini müvekkili tarafında ödemesinin yapıldığını, davacı tarafın müvekkili tarafından taahhüt edilmemiş olan, ayrıca davacı tarafça verilmeyen hizmetlere dayalı alacak talebinde bulunmaya başlaması ile söz konusu faturalara itiraz edilerek iade edildiği, davacı tarafın varlığını ifade ettiği cari hesabın oda satışlarından doğan komisyon bedellerine ilişkin cari hesap olduğu, müvekkili şirketin davacı şirketten yıllık sabit ücret, bakım-destek ücreti gibi bir taahhüt altına girmediği, davacı taraftan da böyle bir hizmet, destek ve bakım hizmeti almadığı hizmet, bakım ve destek hizmetlerinin verildiğine dair dosya sunulan bir belge de söz konusu olmadığı, bu bakım, destek ve hizmetler ne zaman kime ne vasıl verildiği fiili olarak beli olmadığı, bu sebeple davacı tarafın belirtmiş olduğu alacakları talep etme hakkı söz konusu olmadığını, davacının alacak kaleminin bir kısmının da taraflarınca sahtecilik iddiasında bulundukları sözleşmeye dayalı cezai şart talebi olduğunu açıkladıklarını sözleşmenin kendisinin sahte iken sahte sözleşme maddelerine dayanılarak alacak ve cezai şart talebinde bulunulamayacaklarını ve davacı tarafın bu talebinin hükmü olmadığını, davacı tarafın davasına dayanak yapmış olduğu sözleşmenin sahte olması nedeni ile sahtecilik iddiamızın ön mesele yapılarak sözleşmenin sahteliğinin incelenmesi için gerekli yazı, imza örneklerinin alınmasını, sahtecilik iddiasında bulundukları sözleşme aslının davacı tarafça ibrazının sağlanmasını, davaya dayanak yapılan belgenin sahte olması nedeni ile sahtecilik ön sorunun çözümü, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olması nedeni ile yetkisizlik karar verilmesini, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, davacı tarafın icra inkâr tazminatına ve kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesi, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; rezervasyon sistemi kullanım sözleşme ilişkisinden kaynaklı faturaya dayalı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki rezervasyon sistemi kullanım sözleşmesi, faturalar, cari hesap ekstresi, ihtarname suretleri, online sistem kayıtlarına ilişkin delillerin ibraz edildiği görülmüştür.
Davalı tarafça takibe itirazında İcra Müdürlüğü’nün, cevap dilekçesinde ise mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de tatbiki gereken HMK’nın 10. ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca para borçları yönünden ifa yerinin alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olması, böylece davacının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olması ve sözleşmedeki yetki şartı kapsamında (imza incelemesi neticesinde sözleşmenin bağlayıcı olduğu tespit edilmekle) İstanbul İcra Müdürlüğünün ve mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış olup davalı yanın yetki itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 05/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Davacı taraf delil listesinin 7. Sırasında “komisyon ücretlerine ilişkin rezervasyonların yapıldığı online sistem kayıtları” hususuna yer verildiğini, yine aynı şekilde davacı tarafça 29.02.2016 tarihinde verilen beyan ekinde herhangi bir belge dosyada bulunmadıklarını, davacı tarafça davalıya kesilen faturaların davacı tarafça davalıya teslim edilip edilmediği hususunda yapılan incelemelerde; dava dosyasına faturaların sunulduğu ancak söz konusu faturalar üzerinde herhangi bir teslim alındığına dair imzaya rastlanılmamış olup incelemeye de bu yönde herhangi bir tebliğ/teslim belgesi sunulmadığını, davacı tarafça davalıya kesilen fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davlıya verilip verilmediği hususunda davacı şirketin yerinde yapılan teknik incelemelerde ise; davacının sunmuş olduğu rezervasyon hizmetinin, davalının “… Hotel” için 2012 yılından 2015 yılına kadar kullandığı, davalının “… ” için 2012 yılından 2014 yılına kadar kullandığı, rezervasyon sisteminin sorunsuz çalıştığı, davacının, davalının talepleri doğrultusunda, fiyatlandırma bilgilerini güncellediği, internet ortamında müşterilerin rezervasyon yapabilmeleri için internet sitesine gerekli kurulum ve güncellemeleri yaptığı tespit edildiğini, yapılan teknik değerlendirmeler neticesinde davacı tarafça davalıya düzenlenen fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verildiği kanaatine varıldığını, davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak tutarı 41.925,33 TL olarak hesaplandığını, davacı tarafça icra takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmediğinden icra takip tarihine kadar işlemiş faiz hesaplanamadığını, davacı tarafça incelemeye ibraz edilen; 2012, yılına ait yasal defter tasdikinin süresinde yapıldığı ancak kapanış tasdikinin yapılmadığı, 2013 ve 2014 yıllarına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığını, davalı tarafça inceleme yasal defter kayıtları ibraz edilmediğinden dava konusu olaylar yönünden davalı yasal defter kayıtları üzerinde herhangi bir tespit yapılamadığını, davacı yasal defter kayıtları incelendiğinde davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 41.925,33 TL alacaklı olduğu yönde bakiyesinin bulunduğunu, davacı tarafça davalıya kesilen faturaların davacı tarafça davalıya tebliğ/teslim edilip edilmediği hususunda davacı tarafça dosya ya herhangi bir teslim belgesi sunulmadığını, davacı tarafça davalıya kesilen fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verilip verilmediği hususunda davacı şirketin yerinde yapılan teknik incelemelerde ise; davacının sunmuş olduğu rezervasyon hizmetinin, davalının “… Hotel” için 2012 yılından 2015 yılına kadar kullandığı, davalının “… ” için 2012 yılından 2014 yılına kadar kullandığı, rezervasyon sisteminin sorunsuz çalıştığı, davacının, davalının talepleri doğrultusunda, fiyatlandırma bilgilerini güncellediği, internet ortamında müşterilerin rezervasyon yapabilmeleri için internet sitesine gerekli kurulum ve güncellemeleri yaptığının tespit edildiğini, yapılan teknik değerlendirmeler neticesinde davacı tarafça davalıya düzenlenen fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verildiği kanaatine varılmış olup, davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak tutarı 41.925,33 TL olarak hesaplandığını, davacı tarafça icra takibinde 44.176,00 TL Asıl alacak talep edildiği, davacı tarafça icra takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmediği, bu nedenle icra takip tarihine kadar işlemiş faiz hesaplanmadığı…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 30/12/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; ”…Davacı tarafça incelemeye ibraz edilen yasal defterleri incelendiğinde davacının davalıdan 06.03.2015 icra takip tarihi itibariyle 41.925,33 TL tutarında alacaklı olduğu yönde bakiyesinin göründüğü tespit edildiğini, davacı taraf davalı adına düzenlenen 15.09.2014 tarih ve … nolu 1.263,58 TL bedelli faturanın sehven başka bir müşterisi olan ‘‘… ’’ cari hesabına kaydedildiği davalının cari hesabına kaydedilmemesi nedeniyle davalının alacak bakiyesine dahil edilmediğini belirterek incelemeye yasal defter kayıtları, söz konusu fatura ve davacı nezdindeki ‘‘… ’’ cari hesabını sunduğunu, davacı tarafça incelemeye ibraz edilen söz konusu belgeler incelendiğinde davacı tarafça davalı adına düzenlenen ancak davalı cari hesabında yer almayan 15.09.2014 tarih ve 982030 nolu 1.263,58 TL bedelli faturanın sehven ‘‘… ’’ cari hesabına kaydedildiği tespit edildiğini, söz konusu faturanın davacı tarafça davalı adına düzenlendiği ancak sehven başka bir cari hesaba kaydedildiği anlaşıldığından 1.263,58-TL fatura bedelinin davacı alacağına ilave edilmesi gerektiği kanaatine varıldığını, söz konusu fatura bedeli davacı nezdindeki davalı cari hesabına ilave edildiğinde davacının alacaklı olarak göründüğü tutar (41.925,33 + 1.263,58=) 43.188,91 TL olarak hesaplandığını, bilirkişi kök raporunda da belirtildiği üzere yapılan teknik incelemeler çerçevesinde; davacının sunmuş olduğu rezervasyon hizmetinin, davalının “… ” için 2012 yılından 2015 yılına kadar kullandığı, davalının “ … ” için 2012 yılından 2014 yılına kadar kullandığı, rezervasyon sisteminin sorunsuz çalıştığı, davacının, davalının talepleri doğrultusunda, fiyatlandırma bilgilerini güncellediği, internet ortamında müşterilerin rezervasyon yapabilmeleri için internet sitesine gerekli kurulum ve güncellemeleri yaptığı tespit edildiğini, yapılan teknik değerlendirmeler neticesinde davacı tarafça davalıya düzenlenen tüm fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verildiği kanaatine varıldığını, davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak tutarı 43.188,91 TL olarak hesaplandığını, davacı tarafça icra takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmediğinden icra takip tarihine kadar işlemiş faiz hesaplanamadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada; davacı yanca rezervasyon sistemi kullanım sözleşmesi kapsamında hizmet ifasına dayalı faturaya bağlı alacak isteminin takibe konu edildiği, vaki itiraz üzerine huzurdaki davanın ikame edildiği görülmekle birlikte davalı yanın sözleşme ilişkisini inkar edip metin üzerindeki imzanın şirket yetkililerine ait olmadığını beyan ettiği anlaşılmakla öncelikle taraflar arasında geçerli ve bağlayıcı bir sözleşme ilişkisinin tesis edilip edilmediği meselesi üzerinde durulmuştur. Bu noktada Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/06/2001 tarih ve 2001/12-466 e – 2001/483 k. sayılı kararında işaret edildiği üzere; ”Herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.” Anılı tespitler kapsamında mahkememizce davaya konu alacak istemine dayanak, imza inkarı yöneltilen sözleşme aslı getirtilmiş, davalı şirket yetkililerinin uygulamaya elverişli imza asılları, davaya ve imza inkarına konu sözleşmenin düzenleme tarihinden önceki dönemlere ait mukayeseye elverişli belgeler, yine sözleşmenin düzenlenme tarihinden önceki döneme ait şirket yetkililerinin resmi kurumlar önünde atılmış imzaları celp edilmiş ve mahkeme huzurunda imza örnekleri alınmak sureti ile grafoloji uzmanı bilirkişi heyeti marifeti ile inceleme icra edilmiştir. Anılı izahlara uygun şekilde icra edilen incelemede sözleşme üzerindeki imzanın davalı şirket yetkililerinden …’ya ait olduğu tespit edildiği gibi şirket yetkililerinin münferiden yetkili oldukları görülmekle sözleşme ilişkisinin taraflar arasında geçerli ve bağlayıcı olduğu sonucuna varılmış olup devamında esasa yönelik incelemeye geçilmiştir. Bu noktada yürütülen yargılama sonucunda yapılan değerlendirme neticesinde; davacı tarafın online rezervasyon sistem hizmetinden kaynaklı faturalara bağlı bakiye alacağına dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davalı tarafın meşruhatlı davetiye ile ihtarına rağmen ticari defterlerini ve sair herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği, usule ilişkin itirazların tetkiki sonrasında esasa yönelik incelemeye geçilebilmesi kapsamında yargılamanın makul sürede tamamlanmasına önem verilmesinin gerektiği, her iki inceleme kapsamında usul ekonomisi ilkesi gözetilerek talimat yazılmasına yer olmadan davalı ticari defterlerinin (ödeme ve hizmetin verilmediği savunmasına ilişkin) ilgili kısımlarının HMK’nun 219. maddesine uygun örneklerinin mahkememize ibraz edilmesi istenilmesine rağmen sunulmadığı, bu nedenle yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi, teknik sistem üzerinde ise Bilgisayar Programcısı bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça ibraz edilen 2013-2014-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında davalı şirketin cari hesap muavvin defter dökümü yevmiye maddeleri, fatura tarih ve bilgileri, ödeme bilgileri borç alacak durumunu gösteren tablonun detaylı şekilde eklendiği, dava konusu hesabı oluşturan alacağın davacının defter ve kayıtlarında davalı şirket müşteri hesabına borç olarak kaydedildiği, davacının defterlerinde kök rapor kapsamında 41.925,33-TL alacaklı göründüğü, ancak ek rapor kapsamında davacı tarafça düzenlenen 15.09.2014 tarih ve … nolu 1.263,58 TL bedelli faturanın sehven başka bir müşterisi olan ‘‘… ’’ cari hesabına kaydedildiği, davalının cari hesabına kaydedilmemesi nedeniyle davalının alacak bakiyesine dahil edilmediği anlaşıldığından 1.263,58-TL fatura bedelinin davacı alacağına ilave edilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, söz konusu fatura bedeli davacı nezdindeki davalı cari hesabına ilave edildiğinde davacının alacaklı olarak göründüğü tutarın (41.925,33 + 1.263,58=) 43.188,91-TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Teknik bilirkişi marifeti ile sistem üzerinde yapılan inceleme neticesinde ise davacının sunmuş olduğu rezervasyon hizmetinin, davalının “… Hotel” için 2012 yılından 2015 yılına kadar kullanıldığı, davalının “… ” için 2012 yılından 2014 yılına kadar kullanıldığı, davacının, davalının talepleri doğrultusunda, fiyatlandırma bilgilerini güncellediği, internet ortamında müşterilerin rezervasyon yapabilmeleri için internet sitesine gerekli kurulum ve güncellemeleri yaptığının tespit edildiği, yapılan teknik değerlendirmeler neticesinde davacı tarafça davalıya düzenlenen fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verildiğinin tespit edildiği anlaşılmış olup bu hali ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 43.188,91-TL alacaklı olduğu, bu noktadan sonra hizmet bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalının davacıya hizmet bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 43.188,91-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın fatura alacağına dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğünün 2015/… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 43.188,91-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 43.188,91-TL takip tarihinden itibaren yıllık %12,50 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2- Alacağın % 20’si oranındaki 8.637,78-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.950,23-TL ilam harcından peşin alınan 733,54-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.216,69-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 733,54-TL peşin harç ve 27,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 761,24-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.414,56-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 987,09-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Davacı tarafça yapılan 2.870,30-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 2.806,16-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Davalı tarafça yapılan 276,50-TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 6,18-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır