Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1003 E. 2019/948 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1003 Esas
KARAR NO : 2019/948
DAVA : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/06/2014
KARAR TARİHİ : 06/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/03/2013 günü Çorum istikametinden gelip Laçin istikametine giden … … yönetimindeki … plakalı otomobil ile karşı istikametten gelen … … yönetimindeki … plakalı otomobil ile çarpıştıklarını, kazada … plakalı otomobilin içinde yolucu konumunda bulunan müvekkili … …’ın ağır yaralandığını ve vücudunda fonksiyon kaybı oluştuğunu, Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre …plakalı otomobil sürücüsü … … asli, … Plakalı otomobil sürücüsü … … tali kusurlu olduğunu, … … yönetimindeki … plakalı otomobil davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından düzenlenmiş … nolu poliçe çerçevesinde ZMMS ile sigortalı olduğunu, hastanede gördüğü tedaviler sonrası eski sağlığına kavuşamadığını beyan ederek müvekkilinin geçici ve kalıcı iş göremezlik kaydının tespiti ile, şimdilik 200 TL tutarındaki tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusunun trafik kazasının Çorum Merkez’de meydana geldiğini, müvekkil şirketinin işyeri adresi İstanbul, Poliçe tanzim yeri Çorum olduğunu, müvekkil şirketinin yasada öngörüldüğü şekilde Ankara’da şubesinin bulunmadığını, bununla birlikte … nda … Sigorta A.Ş. ‘nin kaydı bulunmadığını, Davanın Ankara mahkemelerinde açılmasına yasıl olarak imkan sağlayacak hiçbir dayanak bulunmadığını, yetkili yer mahkemesi müvekkil şirketin ticari merkezinin bulunduğu yer olan İstanbul mahkemeleri olduğunu, davanın yetkisiz yer mahkemesinde açılmış olduğunu, davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında ve poliçe teminat limitleri ile sınırlı olduğu iddiası ile davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edildiği ve davalı tarafça görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu beyan edilmiş ise de mahkememizin ZMSS poliçesine dayalı olarak açılan işbu dava kapsamında görevli ve yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış ve tarafların delilleri toplanmıştır.
Davacıya ait tedavi evrakları celp edilmiştir.
Davalı sigorta şirketine yazı yazılarak poliçe ile hasar dosyaları celp edilmiştir.
SGK’ya yazı yazılarak davacı tarafa trafik kazası nedeni ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmıştır.
Mahkememizce talimat yoluyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan 12/09/2018 tarihinde rapor alınmış ve alınan raporda özetle; “…… …’ın trafik kazasına bağlı sekel mahiyetinde arızasının bulunmadığı, … Hastaneleri 24.10.2017 tarihli Psikiyatri Sağlık Kurulu Raporu’nda: … … 18.10.2017 tarihinde … Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Adlı Sağlık Kurulunda değerlendirilmiş olduğu, alman öykü, incelenen evrak ve yapılan ruhsal durum muayenesi sonucunda adı geçen kaza sonrası Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtilerinin geliştiği, süreçte Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtilerinin düzeldiği, Organik Beyin Sendromu belirtilerinin bulunmadığı kanaatine varılmış olduğu, Sonuç: Alınan öykü, incelenen evrak ve yapılan muayene sonucunda, sekel mahiyetinde arızasının olmadığ kanaatine varıldığı belirtilmekte olup şahsın maluliyetinin hesaplanmasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oram Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınmıştır. Şahsın olay anındaki yaşı: 48, MGN:1, Sekel niteliğindeki nöbet için A cetveli I. Liste ASN: 2-A AAÖ: 57 (ağırlığı ölçüsünde 1/5 ile orantılanarak), SİGS:A olarak alındığında vücut genel çalışma gücünden kayıp oram % 14.3 (yüzdeondörtnoktaüç) olarak hesaplanmış olup sonuç olarak; yukarıda muayene ve rapor tetkik bulguları bildirilen … ve … kızı, 1965 doğumlu … …’in 23.03.2013 tarihinde meydana gelen yaralanmasından dolayı; Vücut genel çalışma gücünden % 14.3 (yüzdeondörtnoktaüç) nispetinde kaybettiği, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının…” mütalaa edildiği görülmüştür.
Mahkememizce 06/03/2019 tarihinde alanında uzman bilirkişiler … ve …ndan kusur/ aktüerya bilirkişi raporu alınmış olup, alınan raporda özetle; “…Olay mahallinde yol 14,10 m genişliğinde, çift yönlü, üç şeritli, dönemeç ve asfalt kaplama olup vakit gündüz, hava kar yağışlı ve görüş kısıtlı, zemin ıslak ve meyilsizdir. Kaza mahallinde hız limiti 30 km/saat olarak trafik işaret levhası ile belirtilmiştir. Kaza yeri krokisinde kazanın dönemeçte meydana gelmiş olduğu, her iki yönde de yolun trafik işaretlemelerİyle iki şeride indirildiği, davacının geliş yönüne göre sağ şeridin arıza nedeniyle kapatılmış olduğu ve bu nedenle davacı sürücünün orta şeritten seyre zorunlu olduğu, davalıya sigortalı aracın sürücüsü … …’in ise sağ şeritten seyredebilecekken orta şeritte seyirle dönemece girdiği ve her iki aracın da orta şeritte tam dönemeçte karşılıklı çarpışmış oldukları, mahalde fren izi bulunmadığı görülmekte olduğu, Trafik kazası tespit tutanağında kaza açıklanarak davalıya sigortalı aracın sürücüsü … …’in 2918 sayılı KTK’nun asli kusurlarından “şeride tecavüz” kusurunu İşlemiş olduğu ve Madde 52-1 b) hızını yük, teknik özellik, hava ve yol şartlarına uygun düzeyde tutma şartını ihlal etmiş olduğu, davacı sürücü … …’ın ise Madde 52-1 b) hızını yük, teknik özellik, hava ve yol şartlarına uygun düzeyde tutma şartını ihlal etmiş olduğu belirtilmekte olduğunu, davalıya sigortalı aracın sürücüsü … …, dava dosyasında bulunan ifadesinde kendisinin, üç şeritli yolun orta şeridinden 50-60 km/saat hızla seyrettiğini, karşı yönden gelen aracın aynı şeritte üzerine geldiğini, direksiyonu kırıp sağa geçtiğini ancak karşıdaki aracın da aynı yöne geçmesi üzerine çarpıştıklarını belirtmiştir. … … ifadesinde kendi seyri yönüne göre sağ şeritte çarpıştıklarını belirtmiş olmakla birlikte trafik kazası tutanağında ve ekindeki kaza yeri krokisinde çarpışma noktası orta şerit olarak belirlendiği, davacının bulunduğu aracın sürücüsü … … araçları ile kendi şeritlerinde seyrettiklerini, karşıdan gelen aracın kendi şeritlerinde bulunduğunu görünce orta şeride geçerek kaçmaya çalıştıklarını, bu sırada da kazanın meydana gelmiş olduğunu beyan etmiştir. Kaza sırasında davacının aracında, ön koltukta yolcu olarak bulunan tanık Sıddık … da davacının ifadesini doğrulamakta olduğunu, dava dosyasında bulunan 03.04.2014 tarihli ve Trf. Kaz. İne. Uzm. … … imzalı raporda kaza incelenmiş ve fotoğraflarla birlikte değerlendirme yapılmış olup, kazanın trafik kazası tesbit tutanağında belirtildiği şekilde olmayıp, şerit tecavüzü yapanın sürücü … … değil, rampa aşağı fren yapınca direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeritten seyreden aracın sol yan tarafına çarpmış olan davacının bulunduğu aracın sürücü … … olduğu ve dolayısıyla … …’ın kazada %100 kusurlu olduğu, sürücü … …’in ise kendi şeridinden rampa yukarı seyrederken, karşı şeritten gelen davacı yönetimindeki aracın yolun ıslak ve karlı olması nedeniyle frenle birlikte kaymasıyla aracının sol yanına çarpmış olmasında bir kusurunun bulunmadığı kanaati ifade edilmiştir. Rapora ekli bulunan fotoğraflarda da davacının bulunduğu aracın sürücü … … yönetimindeki aracın ön kısmı ile sürücüsü … … yönetimindeki aracın sol ön köşesine çarpmış olduğu ve … … yönetimindeki aracın kendi sağ şeridinden orta şeride doğru çapraz durumda, diğer aracın ise orta şeritte bulunduğu görülmektedir. Ancak raporda kaza mahallinde trafik işaretleri ve levhalarla … …’ın geliş yönüne göçe sağ şeridin kapatılmış olduğu ve orta şeritin … …’ın seyir yönüne tahsis edilmiş, … m seyir yönüne göre en sağındaki şeridin ise … …’in seyir yönüne tahsis edilmiş durumda bulunduğu ve hız limitininde 30 km/saat olduğu hususları dikkate alınmadığını, fotoğraflarda da çarpışma noktasının orta şeritte olduğu görülmekte olduğunu, dava dosyasında bulunan 22.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda kaza incelenmiş ve yolun trafik işaret ve levhaları ile iki şeride indirilmiş olması ve orta şeridin davacının bulunduğu aracın sürücü … …’ın seyir yönüne tahsis edilmiş bulunması, kazada ise diğer sürücü … …’in orta şeritte seyrettiğinin sabit olduğu, bu durumda şerit ihlali yapan tarafın davalıya sigortalı aracın sürücüsü … … olduğu ve kendisinin %100 oranında kusurlu olduğu, davacının bulunduğu aracın sürücü … …’a atfedilecek kusur bulunmadığı kanaati ifade edilmiştir. Raporda davacının bulunduğu aracın sürücü … …’ın hızının, karlı ve sınırlı görüş altında, ıslak ve kaygan olduğu anlaşılan zeminde ve üstelik trafik işaretleri ile hız limiti düşürülmüş mahalde, yeterince hızını düşürmemiş olduğu hususu değerlendirilmemiştir. Dava dosyasında bulunan bütün belge, tutanak, ifade, fotoğraf ve raporlar incelendikten sonra davalıya sigortalı aracın sürücüsü … …’in trafik işaret ve levhalarıyla iki şeride indirilmiş olan mahalde, kendine tahsis edilmiş olan sağ şerit yerine karşı yöne tahsis edilmiş şeritte seyretmesi ve karlı ve sınırlı görüş altında, ıslak ve kaygan olduğu anlaşılan zeminde ve üstelik trafik işaretleri ile hız limiti düşürülmüş mahalde, yeterince hızını düşürmemiş olması nedenleriyle asli kusurlu olduğu, davacının bulunduğu aracın sürücü … …’ın ise karlı ve sınırlı görüş altında, ıslak ve kaygan olduğu anlaşılan zeminde ve üstelik trafik işaretleri ile hız limiti düşürülmüş mahalde, gerektiği anda durabileceği biçimde hızını düşürmemiş olması nedeniyle tali kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmekle sonuç olarak; delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 23.03.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; davalı tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunun … plakalı aracın dava dışı sürücüsü … …’in % 75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu, davacının bulunduğu aracın sürücüsü … …’ın % 25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu, davalının %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı … …’ın;a)Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının = 5,350.46TL, b)Sürekli(daİmi) iş göremezlik dönemine ait % 14,3 maluliyeti ile İlgili maddi zararının = 50.035.56 TL olduğu, davacının maddi zararlarının zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limiti aşmadığı, davalının 17.06.2014 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, Sigortalı aracın kullanım amacı hususi gözükmekte olup, avans faizi talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığının…” mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin rapor tebliğine müteakip ıslah dilekçesi ibraz ettiği, ıslah dilekçesinin davalı yana tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Huzurdaki davada; davalı sigorta şirketinin ZMSS ile sigortaladığı, dava dışı sürücünün idaresindeki araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu dava dışı sürücünün idaresindeki aracın 23/03/2013 tarihinde karıştığı trafik kazası neticesinde iş göremezliğe dayalı maddi tazminat isteminin müteselsil sorumluluk hükümleri gereğince ileri sürüldüğü görülmüş olup kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik hükümlerinden yararlanılarak yapılan inceleme neticesinde davacının %14,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş olduğu ve geçici iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayacağının tespit edildiği anlaşılmıştır. Ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun tanzim edilmekle mahkememizce itibar edilir bulunan kusur / aktüerya bilirkişi raporu da gözetilerek kapsamında davalıya sigortalı dava dışı araç sürücüsünün %75 oranında, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu noktada davacı yanın talebini kusur oranına göre paylaştırmadan müteselsil sorumluluk hükümlerine göre ileri sürdüğü görülmekle zararın tamamının borçluların birisinden istenip istenemeyeceği meselesi üzerinde durulmuştur. Görüldüğü üzere 6098 sayılı TBK’nın 61 ve 62. maddelerinde düzenlenen müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanmakta ve müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri borcun tamamından sorumlu kabul edilmektedir. Bununla birlikte TBK’nın 167. maddesi uyarınca sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. Ayrıca KTK’nın 88/1 maddesi gereğince de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulmaktadır. Dolayısıyla anılı kanuni düzenlemeler gereğince zarara sebebiyet verenlerin müteselsil sorumluluk esaslarına göre zararın tümünden sorumlu olacakları açıktır. Somut olayda davacının davasını teselsül hükümlerine göre açması, zararın tamamını davalıdan müteselsilen tahsilini talep etmesi, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olması, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm zarar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi sadece bunlardan birisinden de zararın tamamını isteyebilmesine göre yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği davalının müşterek ve müteselsil sorumluluk ilkeleri gereğince tazminatın tamamından sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır. (Emsal karar: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/5539 esas,2019/2997 karar sayılı ilamı) Kaza tarihinde yürürlükte olan düzenlemelere uygun hesaplama yöntemi gereğince taleple bağlılık kuralı da gözetilerek davacının geçici iş göremezliğe dayalı maddi zararının 7.133,95-TL, sürekli iş göremezliğe dayalı maddi zararının 66.714,07-TL olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Talep edilen maddi tazminat miktarının zorunlu poliçe limitini aşmadığı, tüm bu nedenlerle ve anılan kanuni düzenlemeler gereğince davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında, davacının iş göremezlikten doğan işbu maddi zararını tazminle mükellef olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği, davacı tarafın dava tarihinden önce başvuru yapmaması üzerine temerrüt halinin davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17/06/2014 tarihi itibari ile başladığı, her ne kadar avans faizi isteminde bulunulmuş ise de kazaya neden olan aracın ticari vasfının bulunmadığı, hususi nitelikte olduğu görülmekle yasal faize hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davacı yararına 7.133,95-TL geçici iş göremezlikten kaynaklı, 66.714,07-TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı olmak üzere toplam 73.848,02-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 17/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihi itibariyle kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 487,32 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 270,2 TL harcın mahsubuyla eksik kalan 217,12 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yatırılan 25,2 TL başvurma harcı, 270,2 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.337,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır