Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/974 E. 2020/58 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/974 Esas
KARAR NO : 2020/58
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanan 12.06.2008 tarihli sözleşme kapsamında davalı tarafın ürettiği … marka araçların ülkemizde satışına ilişkin münhasır distribütörlüğün müvekkili tarafından üstlenildiğini ve sözleşme gereğince üstlenilen yükümlülüklerin yerine getirilerek gerekli yatırımların gerçekleştirilmesine rağmen davalı tarafın mevcut sözleşmeyi yenilemediği gibi yeni bir sözleşme imzalanacağı yönünde müvekkilinde oluşturduğu güvene rağmen yeni bir sözleşmede imzalamadığından müvekkilin oluşturulan güven nedeniyle yaptığı masraf ve yatırımlardan kaynaklı zararı kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 743.000 TL zararın davalı taraftan değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 12.06.2008 tarihli sözleşmenin 18.1. maddesinde tahkim şartı düzenlendiğini, öncelikle tahkim ilk itirazında bulunduklarını, ayrıca zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, huzurdaki uyuşmazlıkta uygulanması gereken hukukun Çin Halk Cumhuriyeti hukuku olduğunu, bu kapsamda Çin Halk Cumhuriyeti hukuku doğrultusunda da tahkim itiraz yönünden davanın reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak taraflar arasındaki 12.06.2008 tarihli sözleşmenin 11.07.2013 tarihinde sonra ereceği düzenlenmiş olup tarafların yeni bir sözleşme yapmaya zorlanamayacağını, ayrıca davacı tarafın sözleşmeyi ihlal ettiğini, müvekkilinin, davacı taraf ile çalışmaktan memnun kalmadığını, davacı tarafın herhangi bir delil ibraz etmediğini, müvekkili şirketin zımni veya sarih bir şekilde yeni bir sözleşme akdetme sözü vermediğini beyan ederek; davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddini savunmuştur.
Mahkememizce icra edilen ön inceleme duruşmasında;
Davacı vekili ” tahkim itirazını kabul etmiyoruz biz sözleşmenin feshinden kaynaklı talepte bulunmadık biz güven ilişkisine dayalı olarak zararımızın tazminini talep ettik. Bu husus da bize göre tahkim sözleşmesinin kapsamında değildir. Tahkim anlaşmasında sadece distribütörlük sözleşmesinden kaynaklanan ihtilaflar kapsamındadır. Bu sebeple biz tahkim itirazının reddini istiyoruz. Biz bu anlamda mahkemenizin de uluslararası yetkiye haiz olduğunu düşünüyoruz ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili ise “davacı taraf, uzatılmasını düşündükleri sözleşmenin uzatılmadığından bahisle zarara uğradıklarını iddia etmektedir. Bu husus açıkça sözleşme ile ilgilidir. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede uygulanması gereken hukukun Çin Halk Cumhuriyet Hukuku olduğu açıkça düzenlenmiştir. Biz öncelikle davanın usulden reddine aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunuyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce öncelikle, davalı yanın tahkim itirazı incelenmiştir.
Yanlar arasındaki 12.06.2008 tarihli münhasır distribütörlük sözleşmesi 18. maddesinde “İşbu sözleşmeye Çin Halk Cumhuriyeti hukuku uygulanır ve sözleşme bu ülke hukukuna göre yorumlanır. İşbu anlaşma ile ilgili ve anlaşmadan kaynaklı tüm uyuşmazlıklar mümkünse dostane müzakerelerle çözülmeye çalışılacaktır. Anlaşmaya varılamazsa, söz konusu uyuşmazlık taraflardan birinin talebinin olması halinde tahkim yoluyla çözüme kavuşturulur. Tahkim yeri İsveç’tir. Tahkim Stockholm Ticaret Odası Tahkim Merkezi’nde gerçekleştirilir ve uyuşmazlığın çözümünde buranın tahkim kuralları uygulanır. Bu merciin vereceği karar kesin olup, tarafları bağlar.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
4686 sayılı yasanın 2. maddesi gereğince davalının Çin Halk Cumhuriyetinde yerleşik olması nedeniyle somut olayda yabancılık unsurunun bulunduğu anlaşılmıştır.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 5.maddesinde ”Tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa; karşı taraf, tahkim itirazında bulunabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tâbidir. Tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder.” şeklindeki düzenleme gereğince; davalı yanın tahkim itirazının süresinde ve yerinde olduğu anlaşılmakla, tahkim itirazının kabulü ile; yanlar arasındaki 12/06/2008 tarihli sözleşmenin 18.maddesi ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 5.maddesi gereğince davanın tahkim dava şartı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı yanın tahkim itirazının kabulü ile yanlar arasındaki 12/06/2008 tarihli sözleşmenin 18.maddesi ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 5.maddesi gereğince davanın tahkim dava şartı nedeniyle usulden reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan 12.688,60 TL peşin harçtan 54,40 TL‘ nin mahsubu ile arda kalan 12.634,20TL’lik kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Hükümden sonra, gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliğine, masrafın talep eden tarafça karşılanmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/02/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …