Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/797 E. 2020/271 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/797
KARAR NO : 2020/271
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 03/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket … Mah. … Sok. No: … Apt Şişli/İstanbul adresinde faaliyet gösteren bir yapım şirketi olduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 11/04/2012 tarihinde müvekkil şirkete tam donanımla güvenlik hizmeti sağlanması üzere, bir sözleşme akdedilmiş ve işbu sözleşme gereği davalı şirketçe müvekkil davacı şirket merkezine … alarm sistemi ile güvenlik hizmeti verilmeye başlandığını, bu hizmet ilişkisi süresi içinde müvekkil şirket merkezinde ciddi bir hırsızlık vakası meydana geldiğini ve bu sırada davalı şirket tarafından verilen güvenlik hizmetinin aksatıldığı ve yeter oranda özen gösterilmediği anlaşılmış, işbu sebeple müvekkil şirket oldukça büyük zararlara uğradığını, 27/03/2013 tarihi, saat 04:00 sularında … Genel Müdürlüğü, müvekkil şirket yetkilisi …’ü arayarak şirket merkezinden sinyal alındığı bilgisini verdiğini, bunun üzerine şirket yetkilisi …, kolluk kuvvetleri ile birlikte şirket merkezine intikal etmiş ve olay yerinde hırsızlık hadisenin vuku bulduğu anlaşıldığını, olay sonucu, medya sektöründe Yapımcı olan müvekkil şirketin iş kapsamı gereği zaruri olan tüm bilgileri o güne değin yapılmış olan tüm TV programları şirketin ticari alanını oluşturan programları belgesel çalışmaları kısacası şirketin varlık amacına hizmet eden tüm unsurlarını yer aldığı ana sistem bilgisayarının kasası açılmak sureti ile en önemli parçaları ve 1 adet diz üstü bilgisayarın çalındığını, polis merkezinde müvekkil şirket yetkilisinin ifadesi alındığını, polis soruşturması … numaralı dosyadan devam etmekte olup henüz faile ulaşılamadığını, sonuç olarak davalı şirketin güvenlik sistemi devreye girmediğinden ve hizmetin gerektiği gibi sunulamamasından dolayı hırsızlık olayı meydana geldiğini ve müvekkil şirkete ait tüm ham görüntüler, ana sistem bilgisayarının büyük bir bölümü ve bir adet diz üstü bilgisayarın çalındığını, işbu sebeple tarafına yapılan ve tahkikat sonucunda müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın tam ve kesin olarak belirlenmesi ve davalı şirketten tahsili için işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, tahkikat sonucunda müvekkilin maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik asgari 10.000,00-TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 26/03/2013 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özelte; Davacı uğramış olduğu zarar miktarının tam olarak belirli olmadığını iddia etmekte olduğunu, bu sebep dolayısı ile belirsize alacak davacı açtığını, davacı dilekçesinde belirtmiş olduğu ekleri tarafına tebliğ etmekten imtina ettiğini, davacı müvekkil şirketin bilirkişi raporundaki eksiklikler ve hatalı tespitler nedeniyle itirazda bulunduğu … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/51 Değişik iş sayılı dosyasını usule aykırı olarak delil gösterdiğini, müvekkil şirket … tarafı olduğu hizmet sözleşmesi ile yüklendiği tüm borçları en iyi şekilde ifa etmiş olduğunu, söz konusu hırsızlık olayı bakımından …in herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacıya … tarafından verilen hizmet ile meydana gelen hırsızlık neticesi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, davacı dava dilekçesinde maddi zararı tutarını afaki göstermeye çalıştığını, hayatın olağan akışına ve piyasa şartlarına aykırı iddialar ileri sürdüğünü, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil şirketin bir an için sorumluluğu olduğu kabul edilse dahi, davacı zararını kesin olarak ispatla mükellef olduğunu, konu ile ilgili her türlü önemli almış olmasına rağmen, gerçekleşen bu olay bakımından …in kusurlu olduğu varsayımında dahi, söz konusu durumda müterafik kusur gündem gelmeli ve oluşan zarar tarafların kusur oranlarına göre birlikte tazmin edilmesi gerektiğini, davacı tarafından yöneltilen mesnetsiz iddialar karşısında huzurdaki davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 03/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketin sistem bilgisayarındaki/ serverındaki yedekleme yaptığını, bilgisayardaki önemli bilgiler ile o güne değiş çekilmiş olan tüm TV programları ve şirketin faaliyet alanını oluşturan diğer tüm verileri taşıyan parçaları ve 1 adet diz üstü bilgisayar çalınmış olduğunu, hırsızlık olayının davalı şirketin alarm sisteminin devrede olduğu bir sırada gerçekleştiğini, hırsızın hangi saatte nereden ofise girdiğinin, içeride ne kadar kaldığı ve neler yaptığın açıkça görüldüğünü, davacı şirketin faaliyet alanını oluşturan tüm verilerin birçoğunun telafisinin olmadığını, logolu olduğu için TV kanallarından görüntülerin tekrar tedarikinin söz konusu olamayacağını, yurt içinde ve yurt dışında tekrar çekilebilecek olan görüntülerin davacı şirkete yeni ve yeniden ekstra maliyete mal olacağını, bu maddi ve manevi zararın fikri ve mali yönlerinin olduğunu, ham görüntülerin çalınmasıyla geçmiş ve gelecekte yapılabilecek anlaşmalar bakımından davacının büyük bir zarara uğradığını, elindeki arşivi kaybettiği için aktif iş hayatına devam etmesinin çok zor hatta imkansız hale geldiğini, çekilmiş olan görüntülerin kısıtlı/belirli bir ömrü bulunmayan nitelikte olduğunu, çekilmiş olan görüntülerin pek çok kanala parça parça veya bütün halinde defalarca satılabileceğini, bazı yapım ajanslarının ekip ve ekipman kiralama hizmetlerini de verdikleri eğer böyle bir durum davacı şirket için de geçerli ise davacının bu yönden de ekstra bir maddi kayıp yaşayabileceğini, tazminat bedeli belirlemede, hangi görüntülerin, hangi kanalda hangi kuşakta hangi programın veya haberin içinde ne kadar süre ile yayınlandığı çok etkili bir değişken olarak karına çıktığı için ajansların kanallarla yaptığı sözleşmeler için sabit bir ücret belirlemenin çok zor hatta imkansız olduğunu, ancak emsal bedel teşkil etmesi açısından TV kanallarının görüşlerine başvurulabileceğini, davacı taraf ile davalı taraf arasında tam donanımla güvenlik hizmeti üzerinden bir sözleşme yapılmış olduğunu, bu sebeple de davacı tarafın kendi üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmiş, ucuz bir sistem tercih etmemiş olduğunu, davalı yetkilileri tarafından giriş pır dedektörünün algılama yapmadığı şeklindeki servis inceleme raporunun da mevcut olduğunu, davacı tarafın kendi üzerine düşen bir diğer sorumluluğu da yerine getirip, yedekleme yaptığını, ancak sistem bilgisayarının bir parçasının da çalınmış olduğunu, çalınan bilgisayar kasasında gerçekten dava konusu kayıtların mevcut olup olmadığının en doğru sonuçlarına davacının daha önce iş yaptığı TV kanallarından gelecek cevaplar doğrultusunda karar verilebileceğini, davalı tarafın vermeyi taahhüt ettiği hizmetleri doğru ve eksiksiz veremediği için davacının mağdur olduğu ve olmaya devam ettiğini, davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan çekim ve hizmet giderlerinin toplanarak hesaplanabileceği bir maddi tazminat bedelinin belirlenebileceğini, ancak yılar itibariyle yapılması gereken bu işlemin oldukça zor ve ayrı bir çalışma gerektirmesi, ayrıca yapılacak çalışma sonucunda ortaya çıkacak giderlerin talep edilen tazminat miktarından çok daha yüksek çıkacağı kanaatin oluşmaması sebebiyle, davacı tarafın talep etmiş olduğu tazminat miktarıyla yetinilmesinin yerinde olacağını, manevi tazminatın tamamen Mahkememizin taktirinde olduğunu, ancak bedeli ödenemeyecek telafisi olmayan çekimlerin, iş gücü emek ve zaman kayıplarının da söz konusu olduğunu, teknik bilirkişi değerlendirmesi neticesinde, davalı şirketinin kurmuş olduğu sistemin gerektiği gibi çalışmadığı ve güvenlik zaafının bulunduğunu, dolayısıyla meydana gelen hırsızlık olayında doğrudan doğruya sorumlu olduğunu, buna göre davacı tarafın istemiş olduğu 10.000,00-TL tutarındaki tazminatın ödenmesi hususunun tarafınca uygun görülmekle konunun Mahkememizin takdirlerinde olduğunu, Mahkememiz tarafından tazminatın ödenmesine karar verilmesi halinde olayın meydana geldiği 26/03/2013 tarihinden ödeme tarihine kadar ticari faiz uygulanmasının yerinde olacağını, ancak bu hususun da Mahkememizin takdirlerinde olduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 13/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı ticari defterlerinin usulüne uygunluk yönünden tetkik edilmesini, davacı şirket tarafından incelemeye sunuluna 2012-2013 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı davacı şirkete ait yevmiye defterinin yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması sebebi ile davacı şirketin 2012/2013 yıllarına ait ticari defterlerin TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tasdik edilmediğini, davacı şirket ticari defterleri üzerinde yapmış olduğu muhasebesel incelemelerde değerleri 5.000,00-TL tutarlı 2 adet laptop bilgisayar kayıtlı olduğunu, davacı şirketin sistem bilgisayarındaki yedekleme yaptığı server içerisindeki bilgilerin ve değerlerinin tarafından belirlenemediğini, davacı şirketin hizmet sözleşmesinin düzenlendiği tarih olan 11/04/2012 tarihinde tüzel kişiliğinin olmadığını, davacı şirkete ait 2012 ve 2013 yılı ticari defterleri üzerinde yapmış olduğu muhasebesel sonucunda davacı şirketin 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerinde çekim ve hizmet bedeli adı altında herhangi bir gider kaydına rastlanılmadığını, Mahkememizin de benimsemesi halinde davacı şirketin defterlerinde kayıtlı olan ve 27/03/2013 tarihli … İlçe Emniyet Müdürlüğü … Polis Merkezi Amirliğinin Müşteki …’e ait ifade metninde yer alan 1 adet … marka laptop bilgisayarın bedelinin 2.500,00-TL olabileceğini, davacı yan açısından 3095 sayılı yasaya istinaden 26/03/2013 tarihinden itibaren değişik oranlarda faiz talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 06/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının resim ticari defterlerine göre yapılan hesaplamaya göre davacının 31/05/2013 tarihi itibariyle 31.161,63-TL asıl ve 514,17-TL tutarınca işlemiş faiz alacağının bulunduğunu, ayrıca davacının çalınan hard disk ve yedekleme ünitesi bedellerini talep edebileceğini, kurulda çalınan demirbaşların rayiç değerlerini belirleyecek uzman olmadığından, bu konuda değerlendirme yapılamadığını, sektörel açıdan …’la … isimil gezi-belgesel programının gelir ve gider hesaplarının yapılabilmesi için tek tek belirtilen giderlerin ülke ülke gider belgeleri ile birlikte çalışanlara verilen ücretler, otel faturaları, uçak faturaları vb dosyaya ibraz edilmesi gerektiğini, ayrıca gelirlerin belirlenebilmesi için televizyon kanallarına ve prodüksiyon firmalarına kesilen faturaların ve varsa bu şirketler ile yapılan sözleşmelerin dosyaya ibraz edilmesinden sonra sektörel açısından kar mahrumiyeti hesaplanabileceğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 15/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Hesaplamaların detaylı olarak izah edildiği üzere, pek çok farklı kritere göre değişebildiğini, hangi ülkede kaç gün çekim yapılacağını, kaç kişilik bir çekim ekibinin o ülkeye gideceğini, çekimler için gidilen dönem teknik ekibin yol, konaklama ve yiyecek-içecek ihtiyaçlarının karşılanmasını, kalınan otelin kalitesi nerelerin çekimlerinin yapılacağını, izin alınan yerlerde yapılan ödemeler, çekimler sonrasında programın kurgulanması, çeşitli görsel ve işitsel efektlerin eklenmesini, gerekli bölümlerin altına müziklerin döşenmesini, müziklerin telif bedellerini, programın başına ve sonuna jenerik eklenmesi gibi unsurlar da eklenince ortaya çıkabilecek çekim bütçesini, unsurlara göre değişkenlik göstereceği için dosyaya tüm faturalar ibraz edilmediği sürece kesin olarak bir bedel belirlemenin mümkün olmadığını, davacı tarafından hem çekimleri, hem kurgusu yapılmış yayına hazır hale getirilmiş bir saatlik bir gezi belgesel programının ilk yayın için davacının küçük ölçekli bir kanaldan talep edebileceğini, bedelin bölüm başına 5.000-7.500,00-TL olabileceğini, ulusal kanallar için ise bu bedelin bölüm başına 10.000-15.000,00-TL arası olabileceğini, hard disk içinde varlığı iddia edilen ham görüntüler blok olarak satıldığında, küçük ölçekli ulusal olmayan kanallardan bölüm başı 2.000-5.000,00-TL arası talep edebileceği gibi izleyici kitlesi daha fazla olan büyük ulusal kanallardan bölüm başına 5.000-10.000,00-TL arası talep edilebileceğini, bazı durumlarda taraflar arasında farklı süreli ya da gösterim üzerinden sözlemeler imzalanabildiğini, bazı durumlarda ise görüntülerin teliflerinin ya da geçici teliflerinin kanallara verilebildiğini, sektörel açıdan mahrum kalınan kar yönünden davacının ne sıklıkla söz konusu programı ya da ham görüntüleri satıp satamayacağının tespit edilemeyeceğini, TRT tarafından sunulan belgenin o dönemdeki piyasa değerlerinin üstünde olduğu kanaatinin Mahkememizin takdirlerinde olduğunu, mali açıdan ise fatura ve harcama belgeleri sunulmadan hesaplamanın tam olarak yapılamayacağı beyan edildiğinden davacı tarafın kök raporda incelenen ticari defterleri ile uyumlu olan mali verilerine göre 31.161,63-TL asıl ve 514,17-TL işlemiş faiz alacağının bulunduğunu, ancak Mahkeme aksi kanaatte ise; internetten yapılan araştırmadan hard diskin içinde 30 bölümün bulunduğu varsayıma göre program başına ortalama 5.000,00-TL (5.000,00-*30 bölüm) 150.000,00-TL ve ham görüntüler üzerinden de ortalama 3.000,00-TL (3.000,00*19 ülke) 57.000,00-TL olmak üzere davacının toplam 207.000,00-TL isteyebileceği söylenebilecek olmakla birlikte, bu konuda nihai karar ve konunun hukuki yorumunun Mahkememizin takdirinde olduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 27/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Programın yapım maliyeti ayrı bir zarar kalemi, satışından elde edilen gelir ise farklı bir zarar kalemini oluşturduğundan bunların birlikte talep edilebileceğini, program çekim maliyeti davacının mevcut zararını oluşturduğundan bunun tazminini talep etmenin mümkün olduğunu, kazanç kaybı bakımından inceleme yapıldığında ise davacının kazanç mahrumiyetini somutlaştırmış olması aranacağından, ancak hırsızlığın gerçekleştiği tarihte bu görüntülere ilişkin alınan bir sipariş vs gibi davacının hazır müşterisi olması bulunduğunun ispatı durumunda kazanç kaybının talep edilebileceğini, bu zarar kaleminin talep edilebilmesi için kaydedilen kazancın spekülatif değil somutlaşmış olması gerektiğini, görüntülerin farklı kişilere pazarlanması nedeniyle bir çekimden birden fazla kez kazanç elde edilebildiğine göre, her bir müşterinin ayrı ayrı değerlendirileceği ve dolayısıyla daha önce yapılan satışlardan elde edilen kazancın mahsup edilemeyeceğini, tüm sermayesinin çalınan kayıtlar olduğunu ifade eden davacının, anılan kayıtları iş yerinden farklı bir yerde yedekleyerek tedbir almamış olması nedeniyle müterafik kusurunun bulunduğunu, tazminattan indirimin gündeme getirilebileceğini, bunun takdirinin ise Mahkemede olduğunu, itiraz edilen diğer hususlara kök raporda cevap verilmiş olduğunu, kök rapordaki görüş ve değerlerini değiştirecek yeni bir husus tespit edilemediğinden değerlendirmelerde bir değişiklik olmadığını mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesinde özetle; Maddi tazminat talebi hakkında 197.000,00-TL’lik kısmi ıslah talebinin kabulü ile davanın toplamda 207.000,00-TL üzerinden kabulüne ve 26/03/2013 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Davacının iş yerinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle uğradığı iddia edilen maddi zararının davalı yandan tahsili istemine ilişkin tazminat davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 11/04/2012 tarihinde davacı şirkete güvenlik hizmeti sağlanması için bir sözleşme akdedildiği ve işbu sözleşme gereği davalı şirketçe, davacı şirket merkezine … alarm sistemi ile güvenlik hizmeti verilmeye başlandığı, bu hizmet ilişkisi süresi içinde davacı şirket merkezinde bir hırsızlık vakası meydana geldiği, olay sonucu davacı şirketin iş kapsamı gereği zaruri olan tüm bilgileri ve o güne değin yapılmış olan tüm TV programlarının yer aldığı ana sistem bilgisayarının kasası açılmak sureti ile en önemli parçaları ve 1 adet diz üstü bilgisayarın çalındığı, davalı şirketin güvenlik sistemi devreye girmediğinden bahisle davacı şirkete ait tüm ham görüntülerin, ana sistem bilgisayarının büyük bir bölümü ve bir adet diz üstü bilgisayarın çalındığı iddia edilerek davacı şirketin uğradığı zararın tahsili talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucunda; Dava, taraflar arasında imzalanan 11.04.2012 tarihli alarm sisteminin kurulması ve işleyişi ile ilgili sözleşmeden doğan tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6.1. maddesinde; “… alarm merkezi hizmetinden faydalanan müşterilerin elektronik alarm sisteminden gelen sinyalleri 24 saat gözetmeyi, gerektiği takdirde ilgili mercilere, müşteri ve müşterinin belirleyeceği kişi ve kuruluşlara haber vermeyi kapsayan bir hizmet sunar.” belirtilmiş olup, bu madde gereğince, müşterinin (davacının) işyerine hırsız girmesi veya teşebbüs edilmesi halinde sistemin alarm merkezine haber vermesi ve haberi alan davalı şirketin ise durumdan müşteriyi haberdar etmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda, hırsızlık olayının faili tarafından davacının işyerine girildiği 22.30 ila 23.05 saatleri boyunca davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, yine davalı şirketin teknik ekip elemanlarının 27.03.2014 tarihinde yerinde yaptığı incelemede; sistemin devrede olmakla birlikte “Giriş PIR detektörünün algılama yapmadığı” hususunun belirlendiği, bu hususun abone olay raporunda da belirtildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/51 D.İş. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere olay yerinde yapılan incelemelerde; hırsızlık olayının mutfak penceresindeki demir parmaklıklarının kesilerek ve havalandırma camı kırılarak gerçekleştirildiğinin belirlendiği; bu bağlamda davaya konu hırsızlık olayında davacının çalışma saati sonunda işyerini terkederken muhafaza tedbirlerini yeterince aldığı, mutfak camı üzerinde demir parmaklıklar bulunduğundan dışarıdan kolaylıkla bir girişin sağlanamayacağı, olay sırasında demir parmaklıkların kesilmesi ve havalandırma camının kırılarak girilebilmesi için özel uğraş sarfedildiği, olayın oluş şekli nazara alındığında başka gerekli tedbirler alınmış olsaydı hırsızlık olayının önlenebileceğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle davacı yan gerekli önlemleri almasına rağmen hırsızlık olayı gerçekleştiği; ancak davalı yanın sözleşme ile yüklendiği edimini yerine getirmediği ve alarm siteminin devreye girmemesi sebebiyle davalı yanın kusurlu olduğu ve bu hususta davacı yanın müterafik kusurundan bahsedilemeyeceği açıktır; ancak medya sektöründe yapımcı olan davacı şirketin iş kapsamı gereği zaruri olan tüm bilgileri, o güne değin yapılmış olan tüm TV programları, şirketin ticari alanını oluşturan programları, belgesel çalışmaları kısacası şirketin varlık amacına hizmet eden tüm unsurlarının yer aldığı ana sistem bilgisayarındaki tüm kayıtların hırsızlık sonucu kaybedildiğine ilişkin iddiası değerlendirildiğinde; davacı şirketin tüm ticari faaliyetine ilişkin görüntülerin yedeklenmesi konusunda tüm tedbirleri aldığından bahsedilemeyeceği, zarar görenin zararını azaltmak için gerekli tüm tedbirleri alması bekleneceğinden çalınan kayıtların da şirketin tüm sermayesi olduğu iddia edildiğinden bu kayıtların yedeklenmemesinin zararı artırıcı bir tutum olduğunun kabulü ile davacı yanın bu sebeple müterafik kusurlu olduğu, davacı yan tacir olup tüm bilgi, beceri ve koruma tedbirlerini almak zorunda olduğundan bu hususa ilişkin kusur durumunun ise; somut olay ve dosya kapsamına sunulan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda %25 oranında (tali) olacağı takdir ve tespit edilmiştir.
Dosya kapsamına alınan 13.05.2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; dava dışı TV kanalları ve yapımcıların müzekkere yanıtları ile internet ortamından yapılan araştırmalar sonucunda; davacı yanın çalınan hard diskinin içinde belirlenebilir olarak “…’la …” isimli programın ve programlara ait ham görüntülerin mevcut olduğu ve bu programın ilk yayın tarihi ile dava tarihi arasında 30 program yayınlandığının tespit edildiği, 30 bölümün bulunduğu yönündeki belirleme gereğince de; program başına zararın 5.000,00-TLx30=150.000,00-TL ve ham görüntülerin maliyeti üzerinden zararın da; 3.000,00-TLx19 ülke= 57.000,00-TL olmak üzere davacı zararının toplam 207.000,00-TL olarak belirlendiği anlaşılmış, davacı yan ise bilirkişi raporu ile belirlenen bu tutar üzerinden davasını ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Gerçek zararın kanıt yükü davacı yandadır. Davacı yanın yoksun kalınan kar talebine ilişkin bu programın satışından elde edilecek gelire ilişkin kazanç mahrumiyetini somutlaştırılması gerektiği açıktır. “…’la …” isimli programın daha önce başka kanallara satılarak gelir elde edildiğinin belirlendiği; ancak hırsızlık olayının gerçekleştiği tarihte bu görüntülere ilişkin alınan bir siparişin olduğu ve hırsızlık olayı sebebiyle siparişin yerine getirilemediğine ilişkin bir delil de sunulamadığı, bu bağlamda davacı yanın somut bir kazanç kaybı bulunduğu ispat edilemediğinden kazanç kaybına ilişkin 150.000,00-TL’lik talebinin reddi gerekmiştir. Davacı yan ayrıca programın yapım (çekim) maliyetini de talep etmiş olup; bu talebi davacı yanın gerçek zararını oluşturduğundan bu zararının davalı yandan tazminini talep edebileceği gibi; görüntülerin farklı kişilere pazarlanması sebebiyle ham görüntülerden bir kaç kez kazanç elde edilebilmesi sebebiyle mahsup yapılmasının da somut olayın gereği olarak ayrı ayrı değerlendirilmesi sebebiyle gerekli olmadığının belirlendiğinden davacının gerçek zararını oluşturan ham görüntülerin çekim maliyeti olarak hesap edilen 57.000,00-TL tazminattan belirlenen davacı yanın %25 kusur indirimi sonucu hesap edilen 42.750,00-TL tazminattan davalı yanın sorumlu olduğu anlaşılmış, davacı yan her ne kadar haksız fiil tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep etmişse de; davalı yan haksız fiili doğrudan gerçekleştiren faili olmadığı değerlendirilerek dava tarihi olan 31/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı yandan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
42.750,00-TL tazminatın dava tarihi olan 31/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı yandan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan 3.365,00-TL ıslah harç, 170,80-TL peşin harç olmak üzere toplam 3.535,80-TL’den, alınması gereken 2.920,25-TL harcın mahsubu ile artan 615,55-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan peşin ve ıslah harcından mahsuben alınan 2.920,25-TL harç ile 24,30-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 2.944,55-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.357,50-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13 maddesi 3.bendine göre hesaplanan 6.357,50-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 5.149,10-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 4.085,70-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına; artan 1.063,40-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarf edilen 40,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 8,27-TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına; artan 31,73-TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/07/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır