Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/716 E. 2018/1047 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/716
KARAR NO : 2018/1047

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 22/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirketten faturalardan doğan alacaklarından ötürü …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı şirket yetkilisinin borca itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasındaki borcun sebebinin, 20.09.1999 tarihli … – … nolu 12.661,56 USD bedelli, 25.01.2000 tarihli … nolu 20.131,55 USD bedelli, 16.06.2000 tarihli … nolu, 20.325,23 USD bedelli, 21.07.2000 tarihli … nolu 81.836,70 USD bedelli, 15.08.2000 tarihli … nolu, 18.855,84 USD bedelli, 18.09.2000 tarihli … nolu 14.845,81 USD bedelli, 07.02.2001 tarihli … nolu 3.194,60 USD bedelli, 26.03.2001 tarihli … nolu 33.474,60-USD bedelli, 19.07.2001 tarihli … nolu 8.575,00-USD bedelli, 20.07.2001 tarihli … – … nolu 25.108,48 USD bedelli, 07.09.2001 tarihli … nolu 17.497,00 USD bedelli, 24.09.2001 tarihli … nolu 24.966,47 USD bedelli faturalardan kalan bakiye alacağı olduğunu, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazında borcun zamanaşımına uğradığını defi olarak ileri sürmüş ise de; taraflar arasında mal alım-satımı söz konusu olup, alacağın yukarıda dökümü yapılan faturalardan kaynaklandığından. Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi davalının iddiasının aksine 5 yıl değil on yıl olduğunu, ayrıca borçlunun 22.08.2001 tarihli yapmış olduğu 25.000,00 USD ödeme ile söz konusu sürenin kesildiğini ve zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başladığını, davalının, faturaların Türk parası üzerinden düzenlenmesinin yasal zorunluluk olduğunu ileri sürmüş ise de; Vergi Usul Kanunu’nun 215/2 maddesinde “Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz” seklinde düzenleme getirilmiş olup bu düzenlemeye göre yabancı para üzerinden fatura tanzim edilmesine herhangi bir engel bulunmadığını, davalının fatura adresi Aşkabat / Türkmenistan olup, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların usulüne uygun olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacağa fatura tarihlerinden itibaren işleyecek dövizli mevduata uygulanan faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,davalının %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili şirketin Ankara ikametgahlı olması nedeniyle Ankara mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak davalı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı şirketin kendi defter ve kayıtlarını incelemeden sadece faturalara dayalı ve kötü niyetle takip başlattığını, takip talebinde asıl alacağın dışında 99.653,08 USD birikmiş temerrüt faizi talebinin gerçekleşmesi için B.K. 101.md hükmü uyarınca borçlunun alacaklı tarafından ihtarname ile temerrüde düşürülmesinin yasal zorunluluk olduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı şirketin kendi defter ve kayıtlarını incelemeden sadece faturalara dayalı ve kötü niyetle takip başlattığını, takip talebinde asıl alacağın dışında 99.653,08 USD birikmiş temerrüt faizi talebinin gerçekleşmesi için B.K. 101.md hükmü uyarınca borçlunun alacaklı tarafından ihtarname ile temerrüde düşürülmesinin yasal zorunluluk olduğunu, müvekkilinin icra takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden birikmiş faiz talebinin haksız ve dayanaksız olduğunu, T.C. Usul ve yasalarına göre, tanzim olunacak faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlemesinin yasal zorunluluk olup, alacak talebinin döviz olarak tahsilinin de yasal dayanağı bulunmadığı gibi icra takibinden sonrası için talep edilen döviz faizi isteminin de yasal olmadığını, takibe konu faturaların tek başına bir alacağın delili olamayacağını, Yüksek Yargıtay Hukuk Daireleri’nin yerleşmiş inançlarına göre, takip alacaklısının davaya dayanak faturalarını karşı tarafa tebliğ ettiğinin ve ayrıca faturalar içeriği işi yaptığının veya faturalarda belirtilen malın alıcıya teslim ettiğinin, takip alacaklısı tarafından ispatının zorunlu olduğunu, ancak takibe konu faturaların dava açıldıktan sonra dahi dava dilekçesi ile birlikte davalıya tebliğ edilmediğini, müvekkili şirket kayıtlarında şimdilik tespit edebildikleri kadarıyla, davacının müvekkili adına düzenlediği faturaların büyük bölümünün kapalı fatura yani bedeli ödenmiş fatura olarak düzenlendiği, bir kısım faturaların ise davalıya tebliğ edilmeyen faturalar olduğunu, davacının herhangi bir alacağının olmadığını bilmesine rağmen, kötü niyetli olarak müvekkili hakkında icra takibi başlattığını ve huzurdaki davayı açtığını belirterek, davanın reddi ile davalı yararına %40’dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli deliller de celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen …. İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine fatura alacağına istinaden 256,472,84 USD asıl alacak, 99.653,08 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 356.125,92 USD alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine, yetkili icra dairesinin Ankara İcra dairesi olduğundan bahisle yetkisine itiraz ettiği, yine faturaların kendilerine tebliğ edilmediğinden faturaların içeriğini bilmediklerini ve takip alacaklısının 10 seneden fazla süre geçmesine rağmen müvekkilinden bir bir alacak talebinde bulunmadığından takibe konu alacağın tümünün zamanaşımına uğradığından bahisle itiraz ettiği takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 17/02/2012 tarihli celsesinde davalı vekilinin icra dosyasına ve mahkememizin yetkisine vaki itirazının dava tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Yasası 73. maddesi uyarınca götürülecek borçlardan olması nedeniyle davacı şirketin dava tarihindeki Karaköy/İstanbul adresi itibariyle mahkememiz yetkili olmakla, icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine vaki itirazın reddine karar verilerek dosyanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Davalı vekili zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de; dava tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar 125. maddesi gereğince dava konusu alacak; 10 yıllık genel zaman aşımı süresine tabi alacaklardan olduğundan zaman aşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak, davalı kayıtlarının değerlendirilmesi, faturalarla ilgili kayıtların tutarlılığı, taraf iddilarının değerlendirilmesi için SMM bilirkişi … marifeti ile inceleme icra edilerek konuya ilişkin 14/12/2015 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporlarında özetle;
“Davacı şirket tarafından, davalı şirket aleyhine 20.09.1999 – 24.09.2001 tarih aralığını kapsayan, aşağıdaki ayrıntılı dökümü verilen 12 adet fatura dayanak gösterilmek suretiyle, 256.472,84 USD asıl alacak, 99.653,08 USD işlemiş faiz toplamı 356.125,92 USD alacağa, takip tarihindeki T.C. Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Karşılığı, harca esas olmak üzere (1,57 x 356.125,92 USD= 559.117,69 TL) döviz alacağının aslına, takip tarihinden itibaren, 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işletilecek dövizli mevduata uygulanan %7 faizi ile birlikte tahsili amacıyla 07.07.2010 tarihinde yapılan ilamsız takipte ödeme emrinin, 21.07.2010 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, 26.07.2010 tarihinde davalı vekilince yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, mevcut davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığının anlaşıldığı,
Davalıya ait ticari defterlerin 6762 sayılı TTK’nun 69.maddesinde öngörülen “noter açılış onaylarına” ilişkin vecibelerini yerine getirildiği ancak TTK’nun 70/son. maddesindeki dönem sonu “noter kapanış onaylarına” ilişkin vecibelerini ise yerine getirmediği görülmüş olup, davalı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşımadığının anlaşıldığı,
Davacının davalı adına tanzim ettiği yukarıda ayrıntıları verilen 8 adet ve toplam 205.325,89 USD tutarındaki faturalar (toplam tutarı 32.793,11 TL olan iki adet kapalı fatura) davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalının bu faturalara istinaden 198.059,69 USD ödemede bulunduğu, yapılan ödemenin mahsubu sonrasında, davalının davacıya 7.266,20 USD bakiye borcu kaldığının tespit edildiği,
Davalı şirketin 2001 yılı ticari defterlerinde alt hesap kullanılmayıp, ana hesap bazında kayıt yapıldığından, davacının düzenlediği faturalar ve davacı tarafça varsa yapılan ödemelerin tespiti, kayıt ayrıntılarını taşıyan yevmiye fişleri ile defterler karşılaştırılarak tespit edilmeye çalışıldığı, bu şekilde yapılan incelemede, davacının 2001 yılında düzenlediği iki adet fatura ile, davalının yapmış olduğu bir adet ödemenin yukarıdaki şekilde kayıtlı olduğu, ancak aşağıda dökümü verilen 4 adet ve toplam 76.146,95 USD tutarındaki faturanın ise ticari defterlere kaydedilmediğinin görüldüğü,
Davalının teslim edilmediğini ileri sürerek kayıtlarına işlemediği faturalardan 19.07.2001 tarih ve … no.lu, 8.575,00 TL bedelli faturanın kapalı olduğu, toplam 67.571,95 TL tutarındaki üç adet ve faturanın ise açık fatura olarak düzenlendiği,
Bir fatura düzenlendiği zaman Vergi Usul Yasası’nın 231. maddesi hükümlerine göre faturanın baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya yetkili olanların imzasının bulunması gerektiği, bu fatura Vergi Usul Yasası’nın 229. maddesine göre müşterinin borçlandığı meblağı gösterdiği, bu iki ifadeyi ve yasa hükmünü dikkate alarak düşündüğümüzde, bir faturanın düzenlenerek baş tarafının iş sahibi veya adına yetkili kimselerin imzası ile müşteriye verilmesi halinde, bu fatura müşterinin borçlandığı meblağı gösterdiği, yani bedeli satıcı tarafından tahsil edilmediği, piyasa düzenindeki ifadesi ile bu fatura, açık fatura olduğu, faturanın alt kısmının satıcı veya adına yetkili kimselerce imzalanması müessesenin kaşesinin vurulması ve bedeli alınmıştır ifadesinin yazılarak tarih atılması ile faturanın bedelinin satıcı tarafından tahsil edilmesi hali oluştuğu, bu durumdaki fatura, kapalı fatura olduğu, kapalı fatura, diğer bir anlamı ile makbuz niteliği de taşımadığı, satıcı, satmış olduğu malın veya sunmuş olduğu hizmetin bedelini aldığını beyan ettiği,
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 31.01.2005 tarih ve E: 2004/12416, K: 2005/1100 sayılı kararının özeti şu şekilde olduğu, “İcra takibine dayanak faturanın incelenmesinde faturanın kapalı fatura niteliğinde bulunduğu anlaşıldığı, faturanın kapalı olarak düzenlenmesi, faturaya konu mal ve hizmetin bedelinin tahsil edildiğine karine teşkil ettiği, faturanın kapalı olarak düzenlenmesi ve davalının savunması birlikte değerlendirildiğinde fatura konusu bedelin ödenmediğini ispat etmek yükümlülüğünün davacıda bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu, ispat yükü davacıda olduğu için de, kendisine ispat yükü düşmeyen davalının teklif ettiği yeminde hukuki sonuç doğurmayacağı,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.09.1997 tarih ve Esas No: 1997/5184 Karar No: 1997/5705 sayılı kararının özeti şu şekilde olduğu, ” Davacı satıcı, davalı alıcının almış olduğu ekmek bedelini ödemediğini ileri sürmüş ve davalı da, faturalarla bedelin ödendiğini savunmuştur. Taraflar delillerini ibraz etmiş ve incelenen belgelerin suret olduğu anlaşılmıştır. Taraflar bu delillere dayanmış olmasına göre,delillerin asılları getirtilmeli ve faturaların kapalı olup olmadığı belirlenmelidir. Kapalı fatura ibrazı halinde, bu faturaların davalı alıcı tarafından ödendiğinin kabulü gerekir. Aksi halde, yani faturalar açık ise,bu taktirde de, satış bedelinin ödenmediğinin kabulü ile ispat külfetinin davalıya düştüğünün kabulü zorunlu olur.” şeklinde olduğu,
Mevcut davada davacı … Ltd. Şti. … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında, 20.09.1999 – 24.09.2001 tarih aralığını kapsayan, 12 adet faturaya dayalı olarak, 256.472,84 USD asıl alacak, 99.653,08 USD işlemiş faiz toplamı 356.125,92 USD alacağa, takip tarihindeki T.C. Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Karşılığı, harca esas olmak üzere (1,57×356.125,92 USD= 559.117,69 TL) döviz alacağının aslına, takip tarihinden itibaren, 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işletilecek dövizli mevduata uygulanan %7 faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, davacı şirket vekilince ise, müvekkili şirket kayıtlarında şimdilik tespit edebildikleri kadarıyla, davacının müvekkili adına düzenlediği faturaların büyük bölümünün kapalı fatura yani bedeli ödenmiş fatura olarak düzenlendiği, bir kısım faturaların ise davalıya tebliğ edilmeyen faturalar olduğunu, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının olmadığını savunduğu,
Davalı kayıtları ile davacının dosyaya sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinden, davalı şirketin kapanış tasdikleri bulunmadığından sahibi lehine delil niteliği taşımayan ticari defterlerinde, davacı tarafça adına düzenlenen 8 adet (bir adedi kapalı fatura) ve toplam 205.325,89 USD tutarındaki fatura kayıtları yer aldığı, davacı şirketin davalı şirkete düzenlediği bir adedi kapalı olmak üzere 4 adet ve toplam 76.146,95 USD tutarındaki faturalar ticari defterlerde yer almadığı, ancak, söz konusu faturalar ve faturalar muhteviyatı eşyanın davalı şirkete teslim edildiğine dair Gümrük Çıkış Beyannameleri mevcut olduğu,
Davalı şirkete teslim olgusu kanıtlanan 4 adet faturadan 8.575,00 USD tutarlı faturanın kapalı fatura olduğundan, bu fatura bedelinin ödenmediğini ispat etmek yükümlülüğünün davacıda bulunduğunun kabulü gerektiği, diğer üç adet ve toplam 67.571,95 USD ve davalı şirket kayıtlarında yer alan toplam 205.325,89 USD tutarlı fatura genel toplamı 272.897,84 USD olduğu, davalı şirketin davacı şirkete ödediği banka hesap ekstreleri ve dekontlarla sabit olan (1999 ve 2000 yılında düzenlenen kapalı fatura bedelleri ile birlikte) toplam 198.059,69 USD nin bu tutardan mahsubu sonrasında, 07.07.2010 olan takip tarihi itibariyle, davacı şirketin davalı şirketten 74.838,15 USD bakiye alacağının bulunduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce alınan talimat raporu, davacı taraf ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde SMM bilirkişi … ve hukukçu bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 22/01/2018 rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporlarında özetle;
“Davacı … Ltd. Şti. vekili, “Bilirkişi raporuna ilişkin beyan’ konulu 04.01.2016 UYAP tarihli dilekçesinde özetle; davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile dosyaya sunulan 14.12.2015 tarihli rapor 1le; müvekkilinin davalı şirketten 74.836,15 USD alacaklı olduğunun tespit edildiği, müvekkilinin fatura muhteviyatı malları, davalı şirketin Aşkabat’taki şantiyesine gönderdiği, malların gümrüğe beyan edilerek gönderildiğini ve malların davalı şirkete teslim edilmekle davalının fatura bedellerinden sorumlu olduğu,
Bilirkişinin 8.575,00 USD tutarındaki faturanın kapalı fatura olması nedeniyle ödendiğini kabul ettiği, bu fatura yönünden ödenmediğinin davacı tarafından ispatının gerektiğini belirttiğini, müvekkilinin; davalı şirkete duyduğu güvenle bazı faturalarını kapalı olarak düzenlediği, ödemelerini sonrada tahsil ettiği, ömeğin; 20.09.1999 tarih … no.lu 12.661,56 USD lik fatura kapalı tanzim edilmiş, davalı şirket tarafından 22.09.1999 tarihinde ödendiği, 25.01.2000 tarih … no.lu 20.131,55 USD lik fatura kapalı tanzim edilmiş ve davalı şirket tarafından 03.03.2000 tarihinde ödemesinin gerçekleştirildiği,
Bu hususun müvekkil şirket tarafından kapalı olarak tanzim edilen faturaların da; davalı şirket tarafından sonradan ve banka yoluyla ödendiğini gösterdiği, bu durumun 6.575,00 USD kapalı faturanın ödenmediğine bir kanıt olduğu, davalı kayıtlarında herhangi bir ödemenin yer almadığı, bunun faturanın kapalı olmasına rağmen ödenmediğini gösterdiği, 74.838,15 USD ile birlikte 8.575,00 USD bedelli fatura yönünden de alacaklarının olduğunu beyanla, taktir sayın mahkemeye ait olmak üzere itirazları doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği,
Davalı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. vekili, “bilirkişi raporuna karşı beyan’ konulu 08.01.2016 teslim tarihli dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda belirlenen; davacı tarafından düzenlenen 12 adet faturanın 8 adet faturaya dair tespitlere bir diyeceklerinin olmadığını, ancak bilirkişinin davacının müvekkiline kestiği, 19.07.2001, 20.07.2001, 07.09.2001, 24.09.2001 tarihli faturalardan davacının alacaklı olduğu kanaatinin yanlış olduğu, mali Müşavir bilirkişinin uzmanlığına girmeyen ispat hukukuna ilişkin görüş bildirme yetkisinin olmadığı, bu hususta hukukçu bilirkişi dahi heyette bulunsa kanaat bildiremeyeceğini, bu hususun sayın mahkemenin görev ve alanında olduğu, gümrük çıkış beyannamelerinin olmasının 4 adet faturaya dayanan malların teslim edildiğini kanıtlayamayacağı, Türkiye’den çıkan malların Türkmenistan’da müvekkiline teslim edildiğine karine olmadığı, mallann başkasına testim edilebileceği, yolda telef olmasının mümkün olduğu, davacının müvekkiline 4 adet faturayı teslim ettiğine ilişkin herhangi bir belge sunmadığı, ispat yükünün davalı müvekkilinde değil davacıya ait olduğu, davacının iddiasının henüz kanıtlayamadığı, MK. mad. 6/1 ve 2. bendine göre; kuralın istisnasını oluşturacak herhangi bir karine veya olgu bulunmadığı, davacının alacaklı olması durumunda 10 yıla yakın süre beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ispat yükünün davacıda olduğu, yönünde beyanda bulunduğu,
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile defterlerin incelenmesi neticesinde; taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmamasına rağmen, birbirlerindeki alacaklarını ayrı ayrı istemekten karşılıklı atarak vazgeçip, bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden çıkacak bakiyeyi isteyebilecekleri açık cari hesap olarak çalıştıktan anlaşıldığı, davacının 281.975.84 USD alacaklı olduğu, davalıdan 22.08.2001 tarihinde gelen 25.000,00 USD’nin bu tutardan mahsup edilmesi ile; davacının icra takibine konu 256.975,84 USD alacaklı olduğunu iddia ettiği, buna göre; davacı tarafından davalıdan sadece 25.000,00 USD aldığı ve 256.675.84 USD alacaklı olduğu, başkaca bir ödeme alınmadığı beyan ettiği, davacının alacağına dayanak olarak 12 adet (açık veya kapalı fatura) ve 281.472,84 USD fatura sunduğu ve yukarıdaki gümrük beyannamelerini sunduğu, sunulan faturaların ve gümrük beyannamelerinin tümünde ise; ödeme şeklinin ‘mal mukabili” 2 olarak şerh edildiğinin anlaşıldığı, davalı … tarafından; … … Şubesine ait USD … nolu banka hesabından davacı …’ın … Şübesine toplamda 198.059,69 USD ödeme yapıldığı, buna göre; davacı tarafından davalıdan tahsil edildiği beyan edilen 25.000,00 USD’nin yanında ayrıca 173.059,69 USD daha tahsil ettiğinin belirlendiği,
Davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde tanzim edilen; 14.12.2015 tarihli SMMM bilirkişi raporunda davacının 4 adet ve 76.146,95 USD faturaların kayıtlı olmadığı görüldüğü,
Davacının 19.07.2001 tarih … no.lu 8.575,00 USD ve 20.07.2001 tarih … no.lu … Müd. Beyannamesi ile davalı adına yurt dışı edilen malların kara yoluyla … plakalı araçlar ile ve … Nak. Ltd. Şti. ve … Nak. A.Ş. tarafından gönderildiği, gümrük işlemlerinin İstanbul’da mukim … Ltd. Şti. tarafından yapıldığı, Sayın Mahkemeye cevaben … Gümrük Müd. tarafından 24.04.2013 tarih …/… no.lu yazı ile; ” … Nak. Ltd. Şti. ve … A.Ş. tarafından tescil edilen … sayılı 28.07.2001 tarihli özet beyanla, 28.07.2001 tarihinde yurtdışı edilmiştir.” bilgisi verildiği,
Davacının 20.07.2001 tarih … no.lu 25.108,48 USD ve 20.07.2001 tarih … no.lu … Müd. beyannamesi ile davalı adına yurt dışı edilen malların kara yoluyla ve … Nakliyat vasıtasıyla ve … plakalı araçlar ile gönderildiği, gümrük işlemlerinin İstanbul’da mukim … Ltd. Şti. tarafından yapıldığı, sayın mahkemeye cevaben … Gümrük Müd. tarafından 24.04.2013 tarih … no.lu yazı ile; “… Nakliyat tarafından tescil edilen … sayılı 21.07.2001 tarihli özet beyanla, 23.07.2001 tarihinde yurtdışı edilmiştir.” bilgisi verildiği,
Davacının 07.09.2001 tarih … no.lu 17.497,00 USD ve 07.09.2001 tarih … no.lu …. beyannamesi ile davalı adına yurt dışı edilen malların kara yoluyla ve …/… plakalı araçlar ile gönderildiği, gümrük işlemlerinin Ankara’da mukim … Ltd. Şti. tarafından yapıldığı,
Davacının 24.09.2001 tarih … no.lu 24.966,47 USD ve 26.09.2001 tarih … no.lu … beyannamesi ile davalı adına yurt dışı edilen malların kara yoluyla ve …/… plakalı araçlar ile gönderildiği, gümrük işlemlerinin Ankara’da mukim … Ltd. Şti. tarafından yapıldığı,
Davacının davalıya kestiği faturaları Gümrük İdaresi onayına sunduğu ve davalıya göndermek üzere, Nakliye firmaları vasıtasıyla ve tek tek araç plakaları belirtilerek yurtdışı ettiği, dava dosyası kapsamında davacının olağan olarak ihracat prosedürlerini işlettiği ve Gümrük Müşavirlik firması ile bu işlemleri yürüttüğü, davacının davalıya yurt dışı ettiği 4 adet fatura ve Gümrük Beyannameleri ile 76.146,95 USD mal ve hizmet gönderdiği,
Ayrıca davalının adına davalı tarafından kabul edildiği görülen ve dava tarafından kapalı olarak fatura edilen; 20.09.1999 tarih … no.lu 12.661,50 USD faturanın yine davalının … A.Ş. … Şb.sinden 22.09.1999 tarihinde 12.661,50 USD olarak ödendiği, (fatura ve gümrük beyannamesinde mal mukabili yazmaktadır), 25.01.2000 tarih … no.lu 20.131,55 USD faturanın yine davalının … A.Ş. … Şubesi’ne 20.131,55 USD alarak ödendiği, davacının alacaklı olduğuna hükmedilmesi halinde; tarafların dosyada yer alan bilgi ve belgeler doğrultusunda, yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere; davacının davalıya kestiği 12 adet ihracat faturaları ve gümrük beyannamelerinden kaynaklı 281.472,84 USD davalıdan alacaklı hale geldiği, davalının 198.059,69 USD davacıya banka dekonttan ile tevsik edilen ödemeler yaptığı, netice itibariyle davacının; davalıdan (281.472,84 USD kestiği faturaların davalının 198.059,69 USD) olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı,
Davacının 07.07.2010 takip tarihinde davalıdan 256.472,84 USD asıl alacak ve 99.653,06 USD İşlemiş faiz talep ettiği,
Tarafların dosyada yer alan bilgi ve belgeler doğrultusunda, davacının davalıya kestiği 12 adet ihracat faturalan ve gümrük beyannamelerinden kaynaklı 281.472,64 USD davalıdan alacaktı hale geldiği, davalı tarafından 196.059,69 USD davacıya banka dekonttan ile teşvik edilen ödemeler yaptığı,
Netice itibariyle davacının; davalıdan (281.472,84 USD kestiği faturalar -davalının 198.059,69 USD =) 83.413,15 USD alacaklı olduğu, dosya içeriğinde davalının icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir noter ihtar ve/veya benzeri bir temerrüt ihtarı bulunmadığı, bu halde davacının işlemiş faiz talebinin Sayın Mahkeme’nize ait olduğu, 07.07.2010 takip tarihi itibariyle fiili olarak 1 yıllık USD mevduata uygulanan azami yıllık faiz oranının 961,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 83.413,15 USD alacağına takip tarihinden itibaren yıllık 961,75 oranında değişen oranlarda döviz faizi yürütülebileceği faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce iddia ve savunma kapsamında mal mukabili yapıldığı belirtilen satışın şekli de nazara alınarak dosyadaki gümrük çıkış beyannameleri incelenmek suretiyle davacı tarafın malların teslim edildiğine yönelik itirazlarının karşılanması babında SMM bilirkişi …, hukukçu bilirkişi … ve gümrükçü bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 27.09.2018 rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Davacı vekilince dosyaya sunulmuş olan (27.12.2011) günlü cevaba cevap dilekçesinde; takibe konu faturalara dayanak teşkil eden malların, davalının Aşkabat’taki şantiyesine gönderildiği, malların yurtdışına çıkarıldığına ilişkin gümrük beyannamelerini delil listesinde sundukları, gümrük beyannamelerinin, malların davalıya teslimini gösterdiği, aynca davalı şirketin müvekkili şirketle aralarındaki ticari ilişkiyi kabul ettiği, davalının, müvekkilinin faturalarının kapalı fatura olduğunu beyan ederek ödendiğini iddia ettiği, hususları belirtildiği, davalı şirket vekili tarafından dosyaya sunulmuş olan (09.09.2011) tarihli cevap dilekçesinde ise; yetki yönünden itiraz ettikleri, davalı müvekkilinin, defter kayıtlarına göre, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı, sadece faturalara dayanarak ve kötü niyetle davacının takip başlattığı, takibe konu faturaların tek başına bir alacağın delili olamayacağı, faturalar içeriği işi yaptığının veya faturalarda belirtilen malı alıcıya teslim ettiğinin, takip alacaklısı tarafından ispatının zorunlu olduğu, ancak takibe konu faturaların dava açıldıktan sonra dava dilekçesi ile birlikte davalıya tebliğ edilmediği, hususları söz konusu edildiği,
Davacının, … Gümrük Müdürlüğü’nce tescil edilen çıkış beyannamesiyle malların davalı adına kara yoluyla … Nak. Ltd. Şti. ve … Seyahat Nak. A.Ş. tarafından gönderildiği, gümrük işlemlerinin İstanbul’da mukim … Ltd. Şti. tarafından yapıldığı, bu nakliyecilerden alınan cevapta söz konusu malların yurtdışı bilgisi verildiği;
Davacının, … Gümrük Müdürlüğü’nce tescilli çıkış beyannamesi muhteviyatı malların … Nak. vasıtasıyla gönderildiği, gümrük işlemlerinin İstanbul’da mukim “… Ltd. Şti.” tarafından yapıldığı ve alınan cevapta söz konusu malların (23.07.2001) tarihinde yurtdışı edildiği bilgisi verildiği;
(07.09.2001/…) No’lu …’nce tescilli çıkış beyannamesi muhteviyatı malların kara yolu ile yurtdışına gönderildiği, gümrük işlemlerinin Ankara’da mukim “… Ltd. Şti tarafından yapıldığı;
(26.09.2001/…) günlü ve sayılı …’ nce tescilli çıkış beyannamesi muhteviyatı malların kara yoluyla yurtdışına gönderildiği, gümrük işlemlerinin Ankara’da mukim “… Ltd. Şti.” tarafından yapıldığı;
Sn. Mahkemece, nakliyeci firmalar, … Ltd. Şti.’ne yazılan yazılara verilen cevaplarda; (09.09.2009) tarihinde meydana gelen sel felaketinde evrakların zayi olduğu, sistem kayıtlarının bulunmadığı, talep edilen mallann yurtdışındaki alıcısına teslim edildiğine dair evrakların çok eski tarihli olması ve saklama müddetinin geçmiş olması sebebiyle herhangi bir bilgi temin edilemediği, hususları belirtildiği, olayla ilgili olarak yapılan incelemede; davacı firmaca Türkmenistan’a (Aşkabat)’taki davalı alıcı firmaya gönderilen; (12) Adet Gümrük Çıkış Beyannamesi muhteviyatı malların … Gümrük Müdürlüğü sınır kapısından çıkış yaparak söz konusu ülkeye gitmiş olduğu, çıkış beyannamesi tescil işlemlerinin … ve …’nce yapılmış olduğunun anlaşıldığı,
(…/27.01.2000),(…/19.6.2000),(22.07.2000/…),(17.08,2000/…),(19,09.2000/…),(08.02.2001/okunamadı),(27.03.2001/…),(20.07.2001/…),(20.07.2001/…),(07.09.2001/…),(26.6.2001/okunamadı)(26.09.2001 …) 12 Adet, tescil sayılı ve günlü gümrük çıkış beyannamelerinin arkasında mevcut kaşelerde, ihraç konusu malların yurtdışına çıkmış olduğu hususlarının, belirtildiği anlaşıldığı,
(4458) Sayılı Gümrük Kanunu’na göre yayınlanmış olan Gümrük Yönetmeliğinin, konu ile İlgili “Fiili ihracat” Başlıklı (416). Maddesinde; “Eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesini, (Türkiye Cumhuriyeti topraklarım kapsar, Türkiye Karasuları, İç suları ve hava sahası gümrük bölgesine dahildir) terk ettiği tarih; Kara ve demir yolu ile çıkışlarda, gümrük idaresince çıkış işlemleri tamamlanıp kara sınırından yabancı bir ülkeye fiilen çıktığı tarih olarak kabul edilir.” Hükmü bulunduğu,
Bu hükme göre yurtdışı edilen söz konusu çıkış beyannameleri muhteviyatı mallarının gideceği ülkeye, gümrük mevzuatı bakımından ihraç edilmiş sayılacağı, sonucuna varıldığı,
Gümrük çıkış beyannameleri muhteviyatı malların tamamının teslim şeklinin mal mukabili olduğu anlaşıldığı,
Mal mukabili şeklinde satışı yapılan gümrük çıkış beyannameleri muhteviyatı malların gümrük mevzuatı gereğince yurtdışı edilerek fiilen ihraç edilmiş olduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava; faturaya dayalı cari hesap alacağının tahsili için yapılan takibe ilişkin itirazın iptali isteminden ibarettir. Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında; mal-alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafça davalıya satışı gerçekleştirilen ve teslim edilen ürünlerin bir kısmının bedelinin ödendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacı tarafça davalıya satışı gerçekleştirilerek teslim edilen ancak bedeli ödenmeyen ürün bedelinden kaynaklı davacının davalıdan cari hesaptan bakiye alacağının olup olmadığı, var ise miktarı ve davalıdan talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Mahkememizce alınan mübrez 22.01.2018 tarihli ve 27.09.2018 tarihli ek raporlarda; netice itibariyle davacının; davalıdan (281.472,84 USD kestiği faturalar – davalının 198.059,69 USD =) 83.413,15 USD alacaklı olduğu, dosya içeriğinde davalının icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir noter ihtar ve/veya benzeri bir temerrüt ihtarı bulunmadığı, bu halde davacının işlemiş faiz talebinin Sayın Mahkeme’nize ait olduğu, 07.07.2010 takip tarihi itibariyle fiili olarak 1 yıllık USD mevduata uygulanan azami yıllık faiz oranının 961,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 83.413,15 USD alacağına takip tarihinden itibaren yıllık 961,75 oranında değişen oranlarda döviz faizi yürütülebileceği faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği, gümrük çıkış beyannameleri muhteviyatı malların tamamının teslim şeklinin mal mukabili olduğu, mal mukabili şeklinde satışı yapılan gümrük çıkış beyannameleri muhteviyatı malların gümrük mevzuatı gereğince yurtdışı edilerek fiilen ihraç edilmiş olduğu mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce her ne kadar dayanak faturalara konu malların mal mukabili gümrük çıkış beyannameleri ile alıcısına sevk edilmesine rağmen araçların yüklendiği kamyonların ürünleri fiilen alıcısına teslim edip etmediği noktasında ilgili nakliyat firmalarına yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazıların teslim belgelerinin üzerinden uzun zaman geçmiş olması nedeniyle teğmenin edilemediğinden bahisle bila ikmal yanıt verildiği ve teslimin kanıtlanamadığı kanaatiyle davacı tarafa bu hususta yemin teklif hakkı hatırlatılmış ve davacı tarafça yemin metni hazırlanarak karşı tarafa tebliğ edilmiş ve karşı taraf yeminini eda etmiş ise de; mahkememizce mal mukabele gümrük beyanıyla çıkış hususunun yanlış yorumlanması neticesi davacı tarafa bilimin hakkının hatırlatıldığı, esasen yemin öncesinde davacı tarafın mal mukabili gümrük çıkış beyannameleriyle mal teslimini kanıtladığı, kanıtlanan hususla ilgili yemin teklifinin hatırlatılamayacağı, dolayısıyla hak kaybına sebebiyet verilmemesi adına ispat hukuku açısından “yemine ilgili işlemler” mahkememizce yeminin konusunu oluşturan hususlar yemin öncesinde kanıtlanmış olduğundan yok hükmünde sayılmıştır.
Davacı tarafça; 83.413,15 USD davalıdan alacaklı olduğu kanıtlandığından, takip öncesi temerrüde ilişkin usulüne uygun ihtarnamede ibraz edilemediğinden kanıtlanan asıl alacak üzerinden davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kısmen kabulü ile … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 83.413,15 USD alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara ilişkin itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi gereğince işleyecek yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalı tarafın %20 icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:gerekçesi gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 83.413,15 USD (145.973,00 TL) alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara ilişkin itirazın İPTALİNE,
Bu miktara takipten itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi gereğince işleyecek yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
Davalı tarafın alacağın %20’sine tekabül eden 29.194,60 TL icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 9.971,40 TL karar harcının, peşin olarak, Mahkeme ve İcra veznesine yatırılan toplam: 5.979,60 TL’nin mahsubu ile bakiye, 3.991,80 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
2-Davacı azilden önce kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 14.427,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı gideri 4.514,00 TL’nin davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 1.467,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından, Mahkeme-İcra veznesine yatan harçlar toplamı: 6.000,90 TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 24.121,24 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı gideri 50,00 TL’nin davanın red-kabul oranına göre hesaplanan 33,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı şirket temsilcisi ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/11/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

TAVZİH KARARI

Mahkememizin 22/11/2018 tarihli kısa kararında dava dosyasına konu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının yazım hatası sonucunda tutanağa sehven … olarak yazıldığı anlaşılmakla; meydana gelen hata yazım hatasından kaynaklı maddi hata olduğundan, hükmün daraltılması ve genişletilmesi yoluna gidilmediğinden tutanağa sehven … olarak yazılan icra dosya numarasının … olarak düzeltilmesine oy birliği ile karar verildi.07/12/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …