Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/400 E. 2020/611 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/400
KARAR NO : 2020/611
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/09/2012
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … inşatının yapılmasına ilişkin üç ayrı sözleşme akdedildiğini, birinci sözleşme yükümlülükleri çerçevesinde inşaatın ikmal ve teslimi iş karşılığında davalı tarafından 13.117.754,24 TL + KDV ödeneceğinin belirlendiğini, ikinci sözleşme yükümlülükleri çerçevesinde ikmal ve teslim iş karşılığında davalı tarafından davalı tarafından 2.560.211,86 TL + KDV ödeneceği konusunda anlaşıldığını, üçüncü sözleşme çerçevesinde davacı tarafından bitirildiğinde davalı tarafından 6.133.176,83-TL ödeneceğinin belirlendiğini, müvekkilince sözleşme yükümlülüklerinin ifaya devamı sırasında davalı tarafından imalata uygun hakedişlerin düzenlenmediğini, inşaat imalat miktarının çok altında ödemeler yapıldığını davacı şirketin zarara ugratıldığını, üç sözleşmenin de haksız olarak feshedildiğini, her üç sözleşmeye istinaden yapılan imalat seviyesinin tespiti amacıyla … Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin 2008/… Değişik iş sayılı dosyası ile bilirkişi raporu aldırıldığını, bu raporda imalat bedellerinin belirlendiğini, davacı tarafından alacağa ilişkin davalıya fatura kesildiği ancak davalı tarafından muhasebeleştirilmeden faturanın kendilerine iade edildiğini, hakedişe bağlanmayan gerçekte imal edilip bedelinin davalıdan tahsil edilemeyen 3.007.552,55-TL + KDV = 3.548.912,00-TL’den davalının davacının adına ödeme yaptığı … AŞ ve SSK Prim Ödemeleri vs.gibi bir takım bedellerin düşürülerek kalan 2.500.000,00-TL nin ödenmesi için …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/… Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibinde bulunulduğunu, ancak davalı şirketin icra takibine itiraz ederek durduğunu belirterek vaki itirazın iptalini, 2.500.000,00-TL bakiye alacağın kendilerine ödenmesine, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki yönünden davanın reddini talep ettiklerini, sözleşmelerin ihtarname ile feshedildiğini, davacının davalıdan talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacı tarafa borcu olmadığını, icra dairesi dosyasında bahsi geçen hizmetin satın alınmadığını, davalının muhasebe kayıtlarında davacı şirketin alacağının gözükmediğini, aksine müvekkilinin yüksek miktarda alacağının bulunduğunu, bu nedenle fatura asıllarının ihtarname ile davacı tarafa geri iade edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler gereği fazla ödemeler yapıldığını, buna rağmen davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, malzeme aldığı firmalara inşaatta çalışanlara yapması gereken ödemeleri ve SSK prim ödemlerini yapmadan işi yarım bırakarak inşaat mahallini terk edip gittiğini, davacı tarafından gıyaplarında … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/… Değişik iş sayılı dosyası ile usul ve yasaya aykırı tespit yaptırıldığını, düzenlenen bilirkişi raporunda davalı tarafın davacıya hakedişlerinin dışında 1.444.076,00-TL fazla ödeme yaptığının da tespit edildiği, bunun için davacı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün 2010/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itiraz edilmemesi üzerine alacağın kesinleştiğini, davacı şirketin iki aracına haciz konulduğunu, mal varlığının tespit edilemediğini, davalı şirketin davacıya borcu olmadığını, aksine fazla ödeme yapmak zorunda kalınan imalat ve işçilik ödemeleri ve başkaca şirketlere yapılan ödemeler sebebiyle davalı şirketin davacı şirketten alacaklı olduğunu, bu nedenle kendilerine yapılan haksız icra takibi ve iş bu dava nedeniyle davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar mahkum edilmesini, müvekkili şirketin satışı yapılan dairelerin alıcılara teslim edilerek cezai şarttan kurtulmak için 2008 yılı sonu ve 2009 yılı içinde 6.774.318,00-TL harcamak zorunda kalındığını, gecikme nedeniyle arsa sahiplerine ve daire alıcılarına tazminat ödendiğini, bu konuda halen bir kısım davaların devam ettiğini, davacının icra takibi ve itirazın iptali davalarında ödenmesini istediği takip müstenidi fatura bedelinin bir kısmını talep etmesinin samimi olmadığını gösterdiğini, olmayan borcun faizinin de talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tarafıça; … İcra Müdürlüğü’nün 2012/… Esas sayılı dosyası üzerinden davalı şirket aleyhine yapıldığı anlaşılan 31.01.2012 tarihli ilamsız icra takibinde; Asıl Alacak 2.500.000,00-TL tutarındaki alacağın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla takip tarihinde itibaren, asıl alacağa, işleyecek değişen oranlarda yasal faizi (faiz oranındaki artışa ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla), icra giderleri ve icra vekalet ücreti ile birlikte, fazlaya ilişkin talep ve alacak hakları saklı kalmak kaydıyla ödenmesi B.K.’nın 100. maddesi gereğince yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz, masraf vc ferilere mahsubuyla tahsili talep edilmiştir.
Dosya kapsamına alınan 18/02/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Muhasebe kayıtlarına göre; davacı … İnşaat’ın, Davalı …’a toplam 2.450.614,40-TL borçlu olduğu,
Bilirkişi raporu değerlendirmesine göre ise; davacı … İnşaat’ın, Davalı …’tan toplam 3.548.912,00-TL alacaklı olduğu,
Borç alacak mahsup edildiğinde; davacı … İnşaat’ın, Davalı …’tan 1.098.297,60-TL alacaklı olduğu,
Diğer taraftan sayın mahkemenizin 3. sözleşme konusu için Hakemde çözümlenmesi konusunnda karar verilmesi nedeniyle işbu dava 1. ve 2. sözleşme konularını kapsamaktadır. Ancak; dava dosyasına ibraz edilen bilgi ve belgelerden, sözleşmelere ait gerek hak ediş faturaları, gerekse ödemeleri ayrı ayrı gösterilmediğinden ayrıştırma yapılamamış dolayısıyla yukarıda belirttiğimiz davacı … İnşaat’ın, Davalı …’dan olan 1.098.297,60-TL’lik alacağının tefriki gerçekleştirilememiştir.” şeklinde mütaalada bulundukları anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 19.11.2014 tarihli ek bilirkişi raporunda;
“Taraflar arasındaki akdi ilişkinin sona ermesinin gösterdiği özellik ve raporda uygulanan hesaplama tekniği konusundaki nihai takdir bütünüyle Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, raporda kabul edilen esaslar üzerinden davacı yüklenicinin birinci ve ikinci sözleşmeler kapsamında davalı iş sahibine karşı toplam 1.916.073,84 TL alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır. ” şeklinde mütalaada bulundukları görülmüştür.
Dosya kapsamına alınan 17/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“1. ve 2. sözleşmeden;
Tarafların karşılıklı muhasebe hesaplarında (taraflar arasında çekişmesiz olan SSK Prim ödemesi ve …’e ödenenler dışında) yer alan kayıtlara göre düzenlediğimiz Tablo:2’ye göre, davalının davacıya 380.790,79-TL borçlu olduğu,
Tarafların karşılıklı muhasebe hesaplarında (borç veya alacak kaydı oluşturulmadığından ) yer almayan (Davacının … Dış Tic. ödemesinden doğan alacağı ile davalının icra masrafı ve kur farkı olarak davacıyı borçlandırdığı) kayıtlara göre davalının icra masrafı ve kur farkı olarak davacıyı borçlandırdığı kayıtlara göre düzenlediğimiz Tablo :3 ye göre ise; davalının davacıya 849.720,64-TL borçlu olduğu, ” şeklinde mütaalada bulundukları anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 19.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda;
“..Mahkemeye yapılan işlerin sözleşmelere göre iş programlarının sunulmadığı , bunun için işin ilerleme yüzdesinin belirlenmediği,
Şantiye defterlerinin sunulmadığı sunulması sonucu hangi sözleşmede hangi imalatın ne kadarı ne zamanda yapıldığı tespit olunacaktır.
İş bitimlerinin işveren tarafından dikkate alınmadığı , alınmış olsaydı uyarı ikazları işveren tarafından yüklenici firmaya yazılı olarak bildirilmesi gerekirdi. Bu tür uyarı yazıları istenmiş olup mahkemeye işveren tarafından bildirilmemiştir.
Sonradan yüklenici adına eksik kusurlu imalatlar deyip bedel çıkarılması ancak imalatların kontrolü ve bilirkişi heyetinin zamanında yapılması gereken tespitleridir. Eksik kusurlu ayıplı imalat olmadığı görülmektedir. Bu tür işler için yapılan uyarı yazıları istenmiş olup mahkemeye işveren tarafından bildirilmemiştir.
Fesh yapılmasında takip edilen yol sözleşmeye eki şartnamelere aykırı olduğu görülmektedir.
Ara hakedişler avans niteliğinde olmasına rağmen , birer tespit evraklarıdır. Muhasebeleşme konuları haricinde hakedişlere ve mahkeme dosyasına sunulan faturalara göre ve sözleşmelere göre fiyat farkları ve teminat kesintileri dikkate alındığında KDV dahil yüklenici … İnşaat Firması 1.ve2.sözleşmelerden 798.195,01 Lira borçlu, yüklenici … İnşaat Firması 3.sözleşmeye göre tahkimden 3.949.375,61 + KDV 710.887,61 Toplam 4.660.263,22 Lira alacaklı olduğu görülmektedir.
Dosyada bulunan hakediş ve faturalara göre tarafından iki ayrı hesap çıkartılmıştır. Direk defterlerden değiş hakedişlere bakılarak defterlerden kayıtların takip edilmesi gerekir. Sözleşme gereği belirtilen fiyatlar üzerinden fiyat farkı hesaplarının da yapılması gereklidir. Defterlere göre ayrıca sigorta borcuydu veya başka ödemelere ait alacak verecek hesapların mali müşavir bilirkişinin görevi olup gereğini bilgilerinize arz ederim. ” şeklinde mütalaada bulundukları görülmüştür.
Dosya kapsamına alınan 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Davacı şirket vekilince kök raporumuza sunulu itirazları ayrı ayrı irdelenmek suretiyle, ayrıntılı analiz ve değerlendirmelerimizin raporumuz içerisinde sunulduğu,
Kök raporumuzda Sayın Mahkemenin takdirlerine sunulan hesaplama yöntemine dayalı olarak işbu ek raporumuzda ayrıca üç seçenek halinde sunulu hesaplamalar da dikkate alındığında “dava konusu takip tarihi itibariyle taraflar arasındaki iki sözleşme kapsamında davacı şirketçe talep edilebilir bir alacak bakiyesinin kalmamış durumda göründüğü yolundaki değerlendirmemizde bir değişikliğin olmadığı” şeklinde mütaalada bulundukları anlaşılmıştır.
Dava; Eser sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağına ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında “… ” inşatının yapılmasına ilişkin üç ayrı sözleşme akdedildiği, birinci sözleşmede davacı yanın yükümlülükleri çerçevesinde inşaatın ikmal ve teslimi işi karşılığında davalı tarafından 13.117.754,24 TL + KDV ödeneceğinin belirlendiği, ikinci sözleşmede davacı yanın yükümlülükleri çerçevesinde ikmal ve teslim işi karşılığında davalı tarafından 2.560.211,86 TL + KDV ödeneceği konusunda anlaşıldığı, davacı yanın üçüncü sözleşmede yükümlendiği edimini yerine getirdiğinde ise; davalı tarafından 6.133.176,83-TL ödeneceğinin belirlendiği, davacı yanca; taraflar arasındaki sözleşme yükümlülüklerinin ifaya devamı sırasında davalı tarafından imalata uygun hakedişlerin düzenlenmediği, inşaat imalat miktarının çok altında ödemeler yapıldığı, davacı şirketin zarara uğratıldığı ve sonuç olarak üç sözleşmenin de haksız olarak feshedildiğinden bahisle hakedişe bağlanmayan gerçekte imal edilip bedelinin davalıdan tahsil edilemediği iddia edilen 3.007.552,55-TL + KDV = 3.548.912,00-TL’den davalının davacının adına ödeme yaptığı … A.Ş. ve SSK Prim Ödemeleri vs. gibi bir takım bedellerin düşürülerek kalan 2.500.000,00-TL nin ödenmesi için … İcra Müdürlüğü’nün 2012/… Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibine girişildiği, davalı yanın takibe vaki itirazının iptali istemi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Kapatılan) 2012/… Esas ve 2013/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 18/06/2013 tarihinde; “..Mahkememizce tahkim itirazının süresinde olduğu görülmekle, tahkim itirazı sözleşmeler bazında tahkim şartının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında incelenmiş ve … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosya kapsamı ve Yargıtay ilamı nazara alınarak tahkim itirazının 3 nolu sözleşme açısından yerinde olduğu görülmekle, 3 nolu sözleşmeye konu 450.000,00-TL davacı talebi açısından tahkim itirazının kabulü ile bu kısma ilişkin davanın hakemde görülmesi gerektiğinden usulden reddine, 1 ve 2 nolu sözleşmelere konu 2.050.000,00-TL’ye ilişkin davalı talebi açısından sözleşmelerde ihtilafların hakemde çözümleneceği kesin olarak belirlenmediğinden ve Mahkememiz bu sözleşmelere konu talepler açısından görevli olmakla yerinde görülmeyen tahkim itirazının reddine ve bu kısmın dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına ve yargılamaya bu esastan devam olunmasına..” dair karar verildiği, karar gereğince söz konusu talep dosyadan tefrik edilerek Mahkememiz yukarıdaki esasına kaydı yapılmış ve bu esas üzerinden yargılamaya devam olunmuştur. Bu sebeple eldeki davada uyuşmazlık; davaya konu 1 ve 2 nolu sözleşmelere ilişkin ve eldeki davanın konusu olmayan 3 nolu sözleşmeye konu 450.000,00-TL’lik kısmın düşümü sonucu kalan 2.050.000,00-TL’lik bakiye fatura alacağı talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmelere istinaden yapılan imalat seviyesinin tespiti amacıyla … Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin 2008/… Değişik iş sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına alındığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi kök ve ek raporlarında da belirlendiği üzere; Dava konusu icra takibinde; davacı tarafça takibe dayanak olarak 02.02.2009 ödeme tarihli 3.548.912,00-TL tutarında faturadan bakiye 2.500.000,00-TL’lik kısmının talep edildiği, dayanak faturada KDV hariç 3.007.552,55-TL olarak görünen imalat bedelleri ile ilgili; “… konutluk site, bina inşaatı, otopark, altyapı, çevre düzenlemesi ve sosyal tesis inşaatına ilişkin hakedişe bağlanmayan … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/… Değişik İş sayılı dosyasında bilirkişiler tarafından 21 sayfalık rapor ile tespit edilen ve 3 farklı sözleşmeye göre hesaplanan imalat bedelleri” olarak belirtildiği, davalı borçlu şirketin icra takibine itiraz dilekçesinde; alacaklıya böyle bir borcunun bulunmadığını, kısmi talep edilen fatura asıllarının … Noterliği’nin 10.02.2009 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile alacaklıya geri iade edildiğini, takibe konu olan faturalarda bahsi geçen hizmeti satın almadıklarını, bu nedenle bir borcun bulunmadığını; aksine alacağının bulunduğunu iddia ederek takibin durdurulmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Eldeki davaya konu sözleşmeler kapsamı itibarıyla belirlenen yapım bedellerine ilişkin dava konusu uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki sözleşmelerden davaya konu ilk iki sözleşme kapsamında talep edilebilecek alacak bakiyesi bulunup bulunmadığı, düzenlenen hakediş tutarları ile davalı tarafça yapılmış ödemeler ve varsa karşılıklı mahsuplaşma işlemlerine ilişkin verilerin esas alınması sonucunda davacı yanın talep edebileceği alacak bakiyesinin bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı yan taraflar arasındaki ve davaya konu sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerin çok büyük bir kısmını tamamlamış ve davalı yanca fesih daha sonra ileriye etkili olarak yapılmıştır. Dolayısı ile davacının fesih anına kadar gerçekleştirmiş bulunduğu inşaat işlerinin karşılığının kısmi ifa olarak kabul edilmek suretiyle davacıya ödenmesi gerekir. Her ne kadar davalı yan taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında ifa edilmeyen kısımlara ilişkin zarar iddiasında bulunmuşsa da; bu hususta açılmış bir davası bulunmadığından var ise zararının mahsubundan söz edilemez.
Bu bağlamda; tarafların ticari defter ve belgeleri ile muhasebe ve muavin kayıtlarının incelenmesi sonucunda; davacı yanın, davalı yandan aldığı avans bedeli olan 1.444.076,22-TL borçlu göründüğü, davalı yanın ise kayıtlarında; davacı yandan 2.450.614,40-TL alacaklı durumda olduğu tespit edilmiştir.
Davacı şirketçe düzenlenen hakedişlere konu faturalar bazında yapılan inceleme sonucunda tespiti gereken husus; bu faturaların davalı şirket kayıtlarında nasıl yer aldığı olup, bu çerçevede dava dosyasına sunulu kayıt örnekleri üzerinde yapılan incelemede ise; davalı şirket kayıtlarında Hakediş Belgeleri ve KDV tutarları toplamının, davacı şirket alacağı olarak belirlendiği, sonuç itibarıyla tarafların ticari defterlerinde yer alan hakedişlere ilişkin faturaların KDV dahil toplamının (13,367,687,88 + 2.406.183,94=) 15.773.871,82-TL düzeyinde olduğu, buna karşın taraflar arasındaki üç sözleşme kapsamında yapılması konusunda anlaşma sağlanan iş bedellerin KDV dahil toplam tutarının ise; 25.737.148,16-TL olduğu, her iki tarafın da kayıtlarında yer aldığı anlaşılan davacı şirket faturaları ve ilgili hakediş belgeleri içeriği olan işlerin hangi sözleşmeler kapsamında bulunduğunun tespitinin gerektiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporlarında yapılan tespitler çerçevesinde; davalı şirketçe, davacı şirkete hakediş faturaları nedeniyle ödenen bedellerin toplam tutarı itibarıyla taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın düğümlendiği nokta ise; davalı şirketçe yapılan ödemelerin dava konusu ilk iki sözleşme ile tahkim yargılaması sürecindeki üçüncü sözleşme itibarıyla nasıl dağıtılması gerektiği hususudur. Davalı şirketçe; davacı şirkete yapılmış durumdaki ödemelerin sözleşmeler itibarıyla dağılımında uygulanabilecek yöntem ise, her bir sözleşmenin farklı tarihlerde imzalanarak ilgili inşaat işlerinin başladığının kabulünden hareketle, ilk sözleşmeden başlatılmak suretiyle ve sırasıyla olacak şekilde üç sözleşmeye dağılımının yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında tartışmalı bulunan ödeme ve mahsup işlemleri hariç olmak üzere, davacı şirketin dava konusu takip tarihi itibarıyla ve huzurdaki davaya konu 1 ve 2 sayılı sözleşmeler kapsamında talep edebileceği asıl alacak bakiyesinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında tartışmalı olan hususlardan birincisi; tarafların kendi ticari defter kayıtlarında yer almakla birlikte karşı tarafta yer almayan ödeme-mahsup kayıtlarının irdelenmesi hususu, ikinci husus ise; davacı şirketin kusurlu imalatları nedeniyle, dava dışı üçüncü şahıslara yaptırıldığı ve bu nedenle davalı yanın zarara uğradığı iddia edilen tutarların da dikkate alınması gerektiği yönündeki davalı savunması olduğu, bu bağlamda bilirkişi ek raporlarında yapılan inceleme sonucunda; davalı şirket kayıtlarında, davacı şirket borcuna kayıtlı görünen; fakat davacı şirket kayıtlarında yer almadığı anlaşılan; davalı şirketçe ödenmiş SSK primi 288.309,47-TL, davalı şirketçe mutfak dolapları için dava dışı … firmasına ödenmiş bedel olan 600.950,00-TL, icra masrafı talebi 75.032,00-TL, Kur Farkından kaynaklı 42.246,70-TL olmak üzere; toplam 1,006.538,10-TL olarak belirlendiği, dava dosyasına sunulu belgelere göre; davalı şirketçe SSK Primi olarak ödenmiş görünen 288.309,47-TL ile mutfak dolapları için … A.Ş.’ye ödenmiş görünen 600.950,00-TL olmak üzere toplam 889.259,47-TL’lik tutarın davalı şirketçe, davacı şirkete borç olarak kayda alınabileceğinin belirlendiği; ancak sonuç itibarıyla bu halde dahi huzurdaki davaya konu 1. ve 2. sözleşmeler kapsamında olmak üzere takip tarihi itibarıyla davacı şirketçe talep edilebilir borç bakiyesinden söz edilemeyeceğinin belirlendiği, davacı şirket kayıtlarında davalı şirket borcuna kayıtlı görünen; ancak davalı şirket kayıtlarında yer almayan tutarlar ise; Katan Dış Ticaret nedeniyle (31.12.2007) 456.754,88-TL, Katan Dış Ticaret nedeniyle (29.02.2008) 38,940,00-TL, kule vinç bedeli nedeniyle 64.900,00-TL olmak üzere toplam 560.594,88-TL ve 02.02.2009 tarihli demir zam farkı tutarı olan 595.000,00-TL’nin davacı şirket lehine dikkate alınması halinde dahi bu durumun yalnızca 3. sözleşme kapsamındaki alacak bakiyesini artıracağı; ancak huzurdaki davaya konu l ve 2. sözleşmeler kapsamında olmak üzere takip tarihi itibarıyla davacı şirketçe talep edilebilir borç bakiyesinden yine söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan üç sözleşmeden kaynaklanan alacak iddiasının dava konusu icra takibine konu edildiği ve dava konusu takipte takip tarihi itibarıyla talep edilen asıl alacak tutarının 2.500.000,00-TL olduğu, dava dışı 3. sözleşme ile ilgili olarak 450.000,00-TL tutarındaki talebin eldeki davadan tefriki nedeniyle takip konusu sözleşmeler kapsamındaki alacak talebinin yalnızca ilk iki sözleşme ile sınırlı olarak huzurdaki davanın kapsamını oluşturduğu, dava konusu takip tarihi itibarıyla taraflar arasındaki iki sözleşme kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporları gereğince davacı şirketçe talep edilebilir bir alacak bakiyesinin bulunmadığı anlaşılmış olup, davacı yanca açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacı yanın takipte haksız olduğu; ancak ayrıca kötüniyetinin ispat edilemediği anlaşılmakla davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin davanın reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Davalı yanın kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
2-54,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafca yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 100.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …