Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/388 E. 2018/683 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/388
KARAR NO : 2018/683
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2013
NİHAİ KARAR TARİHİ: 05/07/2018
Taraflar arasında mahkememizde görülen asıl ve birleşen alacak (Ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle;
… …ı içerisinde yer alan … ve … akaryakıt istasyonlarının tahsis hakkının, intifa hakkı sahibi … otobüsleri derneği tarafından düzenlenen ticari işyeri tahsis belgesi ve intifa hakkı devir belgesi uyarınca, 05.05.2019 tarihine kadar … Aş’ye verilmiş olup, …nin de … ve … akaryakıt istasyonlarında inşa edilmiş yada edilecek olan tüm satış yerlerinin işletme haklarını müvekkiline devrettiğini ve müvekkili ile … arasında 30.10.2010 tarihli beş yıl süreli istasyonlu bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin de işletme hakkını devraldığı … …ı … ve … Akaryakıt istasyonlarının alt işletme hakkını davalı … Akaryakıt Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti’ye 24.12.2008 tarihli işletme sözleşmesi ile verdiğini, sözleşmenin 3.2.4 maddesi uyarınca davalı yanın … İstasyonu için aylık 40.000 TL … İstasyonu için 20.000 TL kira ödemesi yapması gerekmesine rağmen 7 aydır kira ödemesi yapmadığını ve nakit satışlardan elde ettiği gelirin % 50′ sini de uhdesinde tuttuğunu, müvekkilinin hesaplarına aktarmadığını, taraflar arasındaki mevcut anlaşma uyarınca, müvekkil şirketin kredi kartı ile yapılan satışların % 50’sini davalı hesabına, davalının da nakit satışlardan elde ettiği gelirlerin % 50’sini müvekkili hesabına aktarmasının gerektiğini, akabinde müvekkilince keşide edilen ihtarname ile sözleşmenin feshedilerek 685.177,14 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, davalı yanın halen istasyonu işlettiğini, davalı yanın istasyondaki satış rakamları ile ilgili müvekkiline bilgi verilmediği gibi, tanklarda bulunan akaryakıtlara el koyduğunu, müvekkilinin hisseleri piyasada işlem gören halka açık şirket olduğunu ve SPK’ya hesap verdiğini belirterek öncelikle ihtiyati tedbiren davaya konu akaryakıt istasyonlarının yönetimine yeddi adil atanmasını ve davaya konu faaliyetin özellik arz etmesi nedeniyle akaryakıt işletmeciliği konusunda deneyimli müvekkili çalışanlarından birinin yeddi adil olarak görevlendirilmesini, esasa ilişkin olarak ise 685.177,14 TL’nin 30.05.2013 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı 24.12.2008 tarihli sözleşmenin taraflar arasında 12.03.2010 tarihli yeni sözleşme akdedilmiş olması nedeniyle geçerliliğini yitirdiğini, müvekkili şirketin davacıdan 2.191.627,61 TL alacaklı olduğunu, bu alacağın vergilerden kaynaklandığını, davacının sözleşme ile yükümlendiği vergi ödemesini yerine getirmediğini, tedbirin yasal şartlarının oluşmadığını, davacının herhangi bir zararının olmadığını, davacının lisans sahibi olması nedeniyle …nden akaryakıt alımının durmuş olduğunu, 28.05.2013 tarihi itibarıyle davacı yanın kendi tek taraflı iradesi ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin durduğunu, müvekkilinin kira ödemelerini, … Otobüsçüler Derneği … Otobüs Aş. ile akdettiği kira sözleşmeleri kapsamında buraya ödendiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacıya kira borcunun bulunmasının mümkün olmadığını belirterek yasal süre içinde cevap hakları saklı kalmak kaydıyla hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetli hukuka aykırı tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleştirilen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
31.05.2013 tarihli ‘Tespit Raporu”nda da belirtildiği üzere müvekkili şirketin, davalı yana borçlu bulunmayıp, tam tersine davalı yandan 2.191.627,61 TL cari hesap alacağının bulunduğu; bahsi geçen tespit raporunda da açıkça belirlendiği üzere, davalı yanın müvekkili şirketten bir alacağının bulunmadığı, davalı yanın fesih ihtarnamesinde belirtmiş olduğu alacak iddiasının gerçek dışı olup feshini haksız kıldığı, davalı şirketin müvekkili şirkete yüklü miktarda borcunun mevcut olduğu; müvekkili şirket adına keşide olunan ve davalı yanın müvekkili şirket aleyhine keşide etmiş olduğu … 7. Noterliği’nin 28.05.2013 tarih ve … yev. no.lu ihtarnamesine cevaben verilen … 40. Noterliğinin 06.06.2013 tarih ve … no.lu ihtarnamesi ile davalı yana bildirildiği, davalı yanın müvekkili şirket tarafından keşide olunan ihtarnameyi 10.06.2013 tarihinde tebellüğ etmiş olmasına rağmen bugüne kadar müvekkili şirkete ödeme hususunda bir dönüş yapmamış olduğundan işbu davayı açmak zaruretinin doğduğu, gerek taraflar arasında geçerli olan 12.03.2010 tarihli sözleşmenin, gerekse öncesinde akdedilen tüm sözleşmelerin 05.05.2019 tarihine kadar geçerli olmak üzere akdedildiği; davalı tarafın, sözleşmeyi haksız olarak feshettiği 28.05.2013 tarihinden sözleşmenin bitim tarihi olan 05.05.2019 tarihine kadar müvekkili şirketin elde edeceği ancak fesih nedeniyle mahrum kaldığı kârını müvekkili şirkete ödemek zorunda olduğu, sözleşme feshedilmemiş olsaydı sözleşme süresi sonuna kadar müvekkili şirket ne kadar kâr elde edecekse o kâr bedelinden davalı şirketin hukuken sorumlu olduğu, davalı tarafa keşide edilen ihtarnamede gelecek 6 yıllık kâr mahrumiyeti olarak 12.000.000,00 TL talep ettikleri tazminat miktarının, geçmiş yıllık ortalama kâr bedelleri baz alınmak suretiyle hesaplanarak belirli hale gelecek olması nedeniyle bilirkişi incelemesinde netleşecek tutar üzerinden ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla talep etme zaruretinin hasıl olduğu hususlarını beyanla; müvekkili şirketin davalı şirketten olan 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.034.512,96 TL sözleşmeden kaynaklanan vergi yükü alacağından ibaret toplam 4.226.140,57 TL alacağının, temerrüt (ihtarnamenin tebliğ tarihi 10.06.2013 tarihinden) itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı ve hukuka aykırı olarak haksız şekilde feshedilmiş olması nedeniyle müvekkili şirketin, sözleşmenin feshedildiği tarih olan 28.05.2013 tarihinden, sözleşmenin bitim süresi olan 05.05.2019 tarihine kadar uğradığı 6 yıllık (fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik) 1.000.000,00 TL kâr kaybının, sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleştirilen ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı yanın dava dilekçesinde talepte bulunduğu alacak kalemlerinin öncelikle hangi sözleşmelere istinaden ileri sürüldüğünün açıklanmasının zorunluluk arz ettiği; taraflar arasında 2008-2012 yılları arasında … …ında bulunan … ve … Akaryakıt İstasyonlarına ilişkin olarak 24.12.2008 tarihli, 12.03.2010 tarihli ve 01.09.2012 tarihli olmak üzere 3 sözleşme akdedildiği, bu aşamada esasa ilişkin her türlü beyan ve itirazlar saklı tutulmak kaydıyla, sayın mahkemeden öncelikle davalı yanın 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağı ve 12.000.000,00 TL kâr mahrumiyeti alacağı taleplerini hangi sözleşmeye istinaden talep ettiğini açıklaması için, kesin süre verilmesine karar verilmesini talep etme zorunluluğunun doğduğu, … ve … Petrol İstasyonları davacı şirket tarafından müvekkili şirkete 22.12.2008 tarihli alt kira sözleşmesi ile kiralanmamış olsaydı, bu durumda akaryakıt istasyonlarını işletmek için elinde ruhsat bulunmayan davacı şirketin, bu akaryakıt istasyonlarının işletme hakkını elde edemeyeceği, yukarıda bahsi geçen nedenle tarafların akaryakıt istasyonlarını işletme hakkı bulunan müvekkili şirkete bu yeri 22.12.2008 tarihli alt kira sözleşmesi ile kiralamak suretiyle aynı zamanda müvekkili şirketin, … A.Ş. ile yapmış olduğu Bayilik Sözleşmesi gereğince bu petrol istasyonlarını işletme hakkına dolaylı olarak sahip oldukları, davalı tarafın dava dilekçesinde bahsettiği 12.03.2010 tarihli sözleşmenin her iki tarafça imzalanmış olmasına rağmen bu sözleşmenin hiçbir zaman yürürlüğe girmediği, 24.12.2008 tarihli işletme sözleşmesinin 3.2.4. maddesi gereğince davacı şirketin, davalı şirkete her iki akaryakıt istasyonunun işletilmesi amacıyla 60.000,00 TL ödemeyi kabul etmiş iken; davalı tarafın ibraz ettiği 12.03.2010 tarihli sözleşmenin 7. maddesi gereğince bu kez tam tersine müvekkili şirketin bu iki akaryakıt istasyonunun kira-işletme bedeli olarak davacı şirkete 60.000,00 TL ödemeyi kabul etmiş gözüktüğü, taraflar arasındaki ihtilaflı hususun; 24.12.2008 tarihli kira-işletme sözleşmesinin 3.2.4. maddesi gereğince davacı şirketin, müvekkili şirkete her iki akaryakıt istasyonunun işletilmesi amacıyla aylık 60.000,00 TL mi ödeyeceğinin yoksa davacı tarafın sunmuş olduğu 12.03.2010 tarihli kira-işletme sözleşmesinin 7. maddesi gereğince müvekkili şirketin her iki petrol istasyonunun işletilmesi amacıyla davacıya 60.000,00 TL mi ödeyeceğinin anlaşılmakta olduğu, tarafların en son istek ve arzularının davacının huzurdaki davadaki iddialarının aksine 01.09.2012 tarihli ek sözleşme olduğunun açıkça görüldüğü; işbu ek sözleşme incelendiğinde taraflar arasındaki mevcut sözleşmeler gereği müvekkilinin “kiralayan sıfatını taşıdığı” davacı şirketin ise “kiracı sıfatını taşıdığı “nın belirtildiği, bahsi geçen ek protokolün “Protokolün konusu ve Gerekçesi” başlıklı 2. maddesi ile kiracı davacı şirket tarafından işletilen iki akaryakıt istasyonundaki kira pay oranlarının yeniden düzenlenmesinin amaçlandığı ve buna göre kira bedellerini ödeme yükümlülüğünün davacı şirkete ait olduğu; anılan ek protokolün 3. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere davacı şirketin kiracı sıfatını taşıdığı; 3. maddeye istinaden davacı şirketin kendi işletmesinde bulunan iki akaryakıt istasyonu nedeniyle elde ettiği gelirin %35 ‘ini müvekkili şirkete vermesinin kararlaştırıldığı, 01.09.2012 tarihli ek protokolün 4. maddesi ile tarafların geçerli olan sözleşmenin 24.12.2008 tarihli asıl sözleşme olduğunu açıkça belirttikleri, davacı yanın alacak taleplerinin, hiçbir zaman yürürlüğe girmemiş olan 12.03.2010 tarihli sözleşmeye dayanması nedeniyle bu taleplerin açıkça hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğu, müvekkili şirketin feshettiği sözleşmenin 24.12.2008 tarihli sözleşme olduğu; 12.03.2010 tarihli sözleşmeyi feshetmediklerine göre bu sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle tazminat istenmesinin de mümkün olmayacağı, davacı yanın yürürlükte olmadığını ve geçersizliğini iddia ettiği 24.12.2008 tarihli sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talep edebilmesinin mümkün olmadığı hususlarını beyanla; her iki davanın arasında irtibat bulunması ve bir davadan verilecek hükmün diğer davayı da etkileyecek olması sebebiyle, HMK 166/1 açık hükmü gereğince, huzurdaki davanın, ilk davanın açıldığı …3. ATM’nin … E. sayılı dosya üzerinden birleştirilmesine, davacı yanın kâr kaybına ilişkin olarak talep etmiş olduğu miktarı belirlemiş olması sebebiyle, belirsiz alacak davası açamayacağından, davasının bu talep yönünden usulden reddine, bu talep kabul edilmediği takdirde, bu aşamada esasa ilişkin her türlü beyan ve itiraz haklarını saklı tuttuklarını belirterek, sayın mahkemeden öncelikle davacı yanın 2.191.627,61 TL cari hesap alacağını, 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağını ve 12.000.000,00 TL kâr mahrumiyeti alacağı taleplerini hangi sözleşmeye istinaden talep ettiğini açıklaması için kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde açıklayıcı beyanda bulunulmaması halinde davanın reddine, davacı yanın müvekkili şirkete karşı varlığını iddia etmiş olduğu cari hesap, vergi yükü ve kâr kaybı tazminatı alacağı iddialarının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığından ve müvekkili şirketin Davalıya borçlu değil, davacıdan 28.05.2013 tarihi itibariyle 685.177,14 TL alacaklı bulunduğundan, davacının haksız ve mesnetsiz tüm alacak taleplerinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
HSYK’ nın 26/8/2014 tarih ve 1876 sayılı müstemir yetkilere ilişkin kararı gereğince, Kapatılan …3. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyaları mahkememize devredilmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Kapatılan ve mahkememize devredilen …3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ve mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gereken deliller de celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
…3.Asliye Ticaret Mahkememisi’nce ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi maksadıyla görevlendirilen bilirkişiler Prof. Dr. …, sektör bilirkişisi …, mimar bilirkişi … marifetiyle mahallinde yapılan inceleme neticesinde ibraz edilen 25/07/2013 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alımıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
”Dava konusu taşınmazlar, … …ı No:… ve … kapı numaralı … Akaryakıt istasyonu ve … Akaryakıt İstasyonu dur. … Akaryakıt İstasyonu: … bayiliğinin yapıldığı istasyonda 8 adet Pompa, Market ve Yıkama Yağlama binası mevcuttur. Pompalar, koruma bandıyla çevrilmiş olup, keşif sırasında hiçbir pompanın çalışmadığı görülmüştür. 8 adet 40 Tonluk gömme Akaryakıt Tankının olduğu anlaşılmıştır. Tanklarda ki akaryakıt seviyeleri elektronik kontrol sistemiyle ölçülmüş olup buna göre; 1 .Tank: %2 – 2.Tank: %2 – 3.Tank: %2 – 4 Tank: %2 – 5.Tank: %2 – Ö.Tank: %2 – 7.Tank: %3 -8.Tank:%2 seviyesinde olup tanklardaki petrol seviyeleri pompa emiş sevilerinin altında kalmaktadır. Market ve Yıkama Yağlama hizmetlerinin verildiği tespit edilmiştir.
… Akaryakıt İstasyonu: … bayiliğinin yapıldığı istasyonda 6 adet Pompa, Market ve Yıkama Yağlama binası mevcuttur. Pompalar, koruma bandıyla çevrilmiş olup, keşif sırasında hiçbir pompanın çalışmadığı görülmüştür. 8 adet 10 ve 20 Tonluk gömme Akaryakıt Tankının olduğu anlaşılmıştır. Tanklarda ki akaryakıt seviyeleri elektronik kontrol sistemiyle ölçülmüş olup buna göre; 1 .Tank 10 Ton: %4 – 2.Tank 20 Ton: %2 – 3.Tank 20Ton: %2 – 4.Tank 20Ton: %2 – 5.Tank 20 Ton: %2 – 6.Tank 20 Ton: %2 – 7.Tank 20 Ton: %2 – 8.Tank 10 Ton:%3 seviyesinde olup tanklardaki yakıt seviyeleri pompa emiş sevilerinin altında kalmaktadır. Market ve Yıkama Yağlama hizmetlerinin verildiği tespit edilmiştir.” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
…3.Asliye Ticaret Mahkememisi’nce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda işletme iktisatçısı Prof. Dr. … ile hukukçu Prof. Dr. … ve sektör bilirkişisi … ile makine bilirkişi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler 19/06/2015 tarihli raporlarında özetle;
”Davacının … Otobüs İşletmeleri Tic. ve Ltd. Şti ve … Otobüsçüler Derneği ile akdettiği sözleşme ile … ve … Akaryakıt İstasyonu Bölgesi olarak tanımlanan yerde istasyonun yapımını ve işletme hakkını elde etmiştir. Daha sonra 11.3.2008 tarihinde bu yerlerde intifa hakkı sahibi olan … ile sözleşme aktedilmiş ve bayilik verilmesi kararlaştırılmıştır. (Aynı taraflar 30.11.2010 tarihli başka bir bayilik sözleşmesi daha imzalamışlardır). Davalının daha sonra … Turizm Petrol Ürünleri AŞ. ile 24.12.2008 tarihli akdettiği sözleşme ile 05.05.2019 yılına kadar istasyon yapım işinin ve kiralama yada işletme hakkının davacıya verileceğinin davalı tarafından taahhüt edildiği görülmektedir. Sözleşmede kira bedeli 60.000 TL olarak kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında aktedilmiş 24.12.2008 tarihli sözleşmede de kira bedeli 60.000 TL olarak kararlaştırılmıştır. Yapılan aynı tarihli işletme sözleşmesinde de akaryakıt satışları için fatura veya fiş tanzim edileceği aksine davranışın fesih sebebi olacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşme ile kiracının alt kira hakkı olmadığı belirlenmiştir (m. 3.2.6). Ek Sözleşme ile … çekleri ile davalı tarafından …ne ödeme yapılacağı, ödememeden davalının sorumlu olmayacağı kararlaştırılmıştır. Yine taraflar arasında 12.3.2010 tarihli sözleşme ile yukarıda belirlenen yerde akaryakıt istasyonlarının inşası … Turizm AŞ. ye verilmiş, ayrıca işletme hakkı da …ya verilmiş ve … tarafından talep edilmesi halinde üçüncü kişilere intifa hakkı kurulacağı taahhüt edilmiştir. İşletmeden doğan tüm maliyetler ve vergiler … AŞ. tarafından ödenecektir.
01.09.2013 tarihli sözleşme ile 12.3.2010 tarihli sözlşemeye bir yıl geçerli olmak üzere ek hüküm getirilmiştir. Buna göre kiracının akaryakıt istasyonlarından elde ettiği gelirden %65 inin kendisine, %35′ inin ise davalı kiraya verene verileceği kararlaştırılmıştır. Bu hüküm 01.09.2013-01.09.2014 arasında geçerli olacaktır.
Taraflar arasında hangi sözleşmenin geçerli olacağı sorununa bakarsak; ilk sözleşmenin 22.12.2008 tarihli olduğu görülmektedir. Ancak bu sözleşmeden sonra 12.3.2010 tarihli sözleşme aktedilmiş ve bu sözleşmede de kira bedeli 60.000 TL olarak belirlenmiştir. Daha sonra aktedilen sözleşmelerin bu sözleşmenin belli hükümlerinde değişiklik yaptığı görülmektedir. 2010 tarihli sözleşmenin 2008 tarihli sözleşmenin yerini aldığı açıkça hükümde yer almamasına rağmen iki sözleşmenin birarada uygulanması mümkün değildir. Daha az detaylı olan 2010 tarihli sözleşmenin ya 2008 tarihli olanın yerini aldığı yada açık hüküm olmadığından 2010 tarihli sözleşmenin açıkça düzenlemediği alanlarda 2008 tarihli sözleşmenin geçerli olduğu söylenmelidir. Bu sözleşmede de kira bedelinin 60.000 Tl olduğu belirtilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde taraflar arasındaki anlaşma uyarınca, satış üzerinden elde edilecek kârın yarı yarıya bölüşülmesi hususunda anlaşmaya vardıklarını; bu anlaşma uyarınca, kredi kartı yoluyla yapılan satışların % 50’sinin müvekkili tarafından davalıya, nakit satışlardan elde edilen bedelin de davalının uhdesinde doğması nedeniyle davalı tarafından %50 oranında müvekkili hesaplarına aktarılması konusunda mutabık kalındığını; sözleşmenin 3.2.4. maddesi uyarınca herhalukârda Davalının … İstasyonu için aylık 40.000,00 TL, … İstasyonu için aylık 20.000,00 TL kira ödemekle mükellef olduğunu; davalı şirketin yaklaşık 7 aydan beri kira ödemesi yapmadığını; nakit satışlardan elde ettiği gelirin % 50’sini uhdesinde tuttuğunu ve bu meblağın her geçen gün arttığını; davalı şirketin, müvekkili şirkete bildirmekte olduğu satış rakamlarından anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin alacağının 28.05.2013 tarihi itibarıyla 685.177,14 TL olduğunu belirterek bu bedeli talep etmektedir. Dava tarihi 3.6.2013 olup Ek Protokol davadan sonraki tarih olan 1.9.2013 de aktedildiğinden davacı talebi için uygulama bulmamaktadır. Davacı talebi bakımından uygulanacak sözleşme 12.3.2010 tarihli olup buna göre davacının toplam 60.000 TL kira bedeli talep hakkı vardır. Davacının peşin satışlarda bedel alacağına ilişkin talebinin sözleşmede hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Başka bir sözleşme ile bu yönde bir taahhüdün olduğu dosyadan da anlaşılmamaktadır. Ancak belirtelim ki sözleşmede yer almamasına rağmen tarafların uygulaması ile sözleşme değişikliği yaratılmış olabilir. Türk Borçlar Kanunu m. 13, geçerlilikleri kanunen şekle tabi tutulan sözleşmelerdeki değişikliklerin yazılı yapılması gereğini düzenleyerek (TBK. m. 13; BK. m. 12), kanunen şekle tabi olmayan sözleşmeler taraflarca yazılı şekilde yapılmışlarsa değişikliklerin şekle tabi olmadığını hükme bağlamaktadır (N. Kocayusufpaşaoğlu, Borçlar Hukukuna Giriş-Hukuki İşlemler-Sözleşme, İstanbul, 2008, s.305). Sözleşme değişikliği de sözleşme gibi icap-kabul iradelerinin birleşmesi ile yapılır.
İcap-kabule ilişkin irade beyanı açık olabileceği gibi zımni de olabilmektedir. Zımni irade beyanları susma veya irade faaliyeti (icraatı-etkinliği- kanaat verici davranış) şeklinde tezahür edebilir. Dolayısıyla taraflar aralarında sözleşmede yer almayan bir uygulamayı yürürlüğe sokarak ve uzun süre bunu uygulayarak zımni irade beyanı ile bir sözleşme değişikliği yapmış olabilirler. Bu durumda kiracı davalının kira parası yanında kiralayana ödemesi gereken diğer yükümlülükleri de bu zımni irade uyuşması ile kurulmuş olan sözleşme ile doğmuş olabilir. Bu nedenle eğer böyle bir borcun doğduğu anlaşılabiliyorsa bu bedelin ödenip ödenmediği önem arzetmeketdir. Davalı bu borcu ödediğini ispatlamadığı takdire bu bedelden sorumludur.
Birleşen dava ise davalı tarafından haksız fesih nedeniyle kar yoksunluğuna ilişkin olarak açılmıştır. Davacı tarafından yöneltilen fesih davalının sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerinin yerine getirilmediği iddiasına dayandığından haksız fesih olup olmadığının belirlenmesi için bu yükümlülüklerin yerine gelip gelmediğini bilmek gerekir.
Asıl dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmeler ve sözleşmenin feshedildiği tarihi kadar geçen süreçte davacı şirketçe oluştuğu belirtilen alacak bakiyesinin tahsili talebinden kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede davacı şirketin dava konusu iddiası, davalı şirketten 28.05.2013 tarihi itibarıyla 685.177,14 TL tutarında alacaklı bulundukları yönünde olup, bu asıl alacak tutarının 31.05.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili talep edilmektedir.
Davacı şirket ticari defterlerinden 2009 – 2010 yıllarına ait yevmiye ve envanter defterleri ile 2011 yılına ait envanter defterinin noterlik görüldü-kapanış onayı bulunmadığı, dolayısıyla da TTK. hükümlerine uygun tutulmadıkları anlaşılmakla, delil kabiliyetleri sayın mahkemenin takdirindedir.
Davacı şirketçe ibraz edilen ticari defter kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde yapılan tespitler aşağıda maddeler halinde sıralandığı gibidir: (a) Davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki çerçevesinde hesap hareketlerinin 2009 yılından başlayarak “320 Satıcılar” ve “120 Alıcılar” defteri kebir hesapları altında açılmış iki ayrı yardımcı-muavin hesapta izlenmekte olduğu anlaşılmıştır. (b)2009 yılındaki hesap hareketlerinin 30.05.2009 – 01.12.2009 tarihine kadar bölümünde, davalı şirket tarafından kesilen kira faturaları ve karşılığında yapılan ödemelerin “320 Satıcılar” defteri kebir hesabı altında açılmış “01.454” kodlu … Akaryakıt yardımcı-muavin hesapta izlendiği, 01.12.2009 tarihinde “cari hesap mutabakat gereği” açıklamasıyla davalı şirket borcuna yapılan kayıt ve sonrasındaki kayıtlar ile birlikte davalı şirketten 326.494,23 TL olarak görünen alacak bakiyesinin “120 Alıcılar” defterikebir hesabı altında açılmış “03.016” kodlu … Akaryakıt yardımcı-muavin hesabın borcuna aktarıldığı anlaşılmaktadır. (c) 2009 yılından sonra, taraflar arasındaki sözleşme feshi ile ilgili davacı ihtarnamesinde esas alınan 28.05.2013 tarihine kadarki dönemde ise, taraflar arasındaki ilişkiye yönelik işlemlerin, davacı şirket ticari defterlerinde yüzlerce kayıttan oluşan hesap hareketlerine dayalı olarak raporlandığı görülmektedir. (d) Davacı şirketçe iddia edilen tutarda olmak üzere ve 28.05.2013 tarihi itibarıyla davalı şirketten alacaklı görünüp görünmediğine yönelik olarak yaptığımız incelemede; davacı şirketin, kendi ticari defterlerine göre alacak bakiyesinin ihtarnamede esas alınan 28.05.2013 tarihi itibarıyla hem de dava tarihi (03.06.2013) itibarıyla daha yüksek göründüğü anlaşılmıştır. Davacı şirketin kendi ticari defterlerinde dava tarihi itibarıyla davalı şirketten alacak bakiyesi olarak görünen tutar 1.302.033,71 TL olduğu halde, dava konusu asıl alacak talebi 685.177,14 TL ile sınırlı bulunmaktadır. Davalı şirket ticari defterlerinden 2009 – 2010 yıllarına ait yevmiye ve envanter defterleri ile 2011 yılına ait yevmiye defterinin noterlik görüldü-kapanış onayı bulunmadığı, dolayısıyla da TTK. hükümlerine uygun tutulmadıkları anlaşılmakla, delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirindedir.
Davalı şirketçe ibraz edilen ticari defter kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde yapılan tespitler aşağıda maddeler halinde sıralandığı gibidir:
(a) Davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki çerçevesinde hesap hareketlerinin 2009 yılından başlayarak “320 Satıcılar” ve “120 Alıcılar” defteri kebir hesapları altında açılmış iki ayrı yardımcı-muavin hesapta izlenmekte olduğu anlaşılmıştır. (b) 2009 yılındaki hesap hareketlerinin, davacı şirket kayıtlarında olduğu gibi 30.05.2009 tarihinden itibaren başladığı görülmekte, fakat davacı şirket ticari defterlerinde görünen davacı faturalarının bazıları ile hesap mutabakatı ile ilgili bir kayda rastlanmamaktadır. (c)Davalı şirket ticari defterlerinde de davacı şirket ticari defterlerinde olduğu gibi 2009 yılından sonra, taraflar arasındaki sözleşme feshi ile ilgili davacı ihtarnamesinde esas alınan 28.05.2013 tarihine kadarki dönemde yüzlerce kayıttan oluşan hesap hareketlerinin yer aldığı görülmektedir. (d)Davalı şirket ticari defterlerine göre, davacı şirketin ihtarname tarihinde esas alındığı belirtilen 28.05.2013 tarihi ve dava tarihi olan 03.06.2013 tarihi itibarıyla raporlanan bakiye tutarlar ise aşağıdaki tablolarda listelendiği gibi tespit edilmiştir. Aşağıdaki tablolarda görüldüğü üzere, davalı şirket de, kendi ticari defter kayıtlarına göre alacaklı durumda görünmekte, dolayısıyla da taraflarca ibraz edilen ticari defter kayıtları arasında sayısal yönden büyük bir fark bulunmaktadır. Tespitlerimize göre, bu kez davalı şirketin kendi ticari defterlerine göre ise, dava tarihi itibarıyla davacı şirketten görünen alacak bakiyesi 2.182.711,01 TL düzeyindedir. Davalı şirket ticari defter kayıtlarındaki bu bakiyede birleşen dava konusu taleplerinden olan 2.191.627,61 TL’lik tutar ile uyumlu bulunmamaktadır.
Yukarıda ayrı ayrı taraf ticari defter kayıtlarından aktarılan bakiye tutarlar arasındaki farklar dikkate alındığında, karşılıklı olarak uyumlu bulunmayan bakiyeler farkı toplamı aşağıda hesaplandığı gibi her iki taraf ticari defter kayıtlarına göre toplamda 3.484.744,72 TL’ye ulaşan bir hesap uyumsuzluğu bulunduğu açıklıkla görünmekte; buna karşın taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde 30.05.2009 – 31.05.2013 tarihleri arasında kalan dönem itibarıyla kayıtlara yansıyan hesap hareketleri ile ilgili olarak, karşılıklı hesap mutabakatı yapıldığına ilişkin herhangi objektif denetime elverişli veriye ise rastlanmamaktadır.
Dolayısıyla da gerek asıl dava konusu talep, gerekse birlesen dava konusu ilk talep çerçevesinde uyuşmazlığın özü itibarıyla analiz ve değerlendirme yapılabilmesi, öncelikle taraflar arasında yıllara yayılan ve yüzlerce işlem kaydından oluşan hesap mutabakatının sağlanmasına ve uyumlu bulunmayan kayıtlar bazında denetim prosedürüne de muhtaç bulunmaktadır. Bu bağlamda taraflarca ibraz edilen ticari defterler dayanağı belgeler ve inceleme sürecinde sunulan açıklamalar da dikkate alınmak suretiyle, bilirkişi kurulumuzca bu aşamada finansal yönden yapılan incelemede karşılıklı olarak uyuşmayan hesap hareketleri ve bunlara yönelik kapsamlı dayanak belgelerle ilgili ibraz ve açıklama gerekleri ile istasyon gelirlerinin karşılıklı paylaşımı ve ödemelerde fiilen kayıtlara yansıyan işlemlere ilişkin hesaplamaların nasıl yapıldığına yönelik analitik değerlendirmeye elverişli dayanak ve verilerin sunulması gereği tespit edilmiş ve bu tespitlerimiz ile ilgili her yıl – her iki taraf ve her uyumsuz işlem bazındaki ayrıntılı listelere maddeler halinde yer verilmiştir.
Bu yılda her iki taraf ticari defter kayıtlarında, incelemenin bu aşaması itibarıyla eklenmesi ve düşülmesi gerektiği sonucuna ulaşılan tutarlar bulunmaktadır.
Bu nedenle öncelikle; taraflar arasında dava tarihine kadar geçen süreçte mutabakat yapılarak cözülenmedigi anlaşılan genel bakiye farkı, aşağıda özet tablo halinde tarafımızca tespit edilmiş olup; sonrasında ise tarafların ticari defterlerinde raporlanan bakiyeler ayrı ayrı analize tabi tutulmuş ve yılsonu bakiyeleri itibarıyla denge kurulmuştur. Taraflar arasında dava konusu sözleşmelere dayalı ilişki sürecinde, yaklaşık 4 yıllık zaman aralığına yayılan çok sayıdaki hesap hareketleri üzerinde yoğun bir inceleme gerçekleştirilmiş ve yüzlerce işlemin gerçekleştiği uzun bir zaman aralığında taraflarca yapılmamış durumdaki karşılaştırmalı mutabakat analizi bilirkişi kurulumuzca yapılmak zorunda kalınmıştır. Sonuç itibarıyla de; yukarıda işaret edilen ayrıntılı tespitler yapılmış ve mutabakatsızlığın kaynaklandığı yüzlerce hesap hareketinin tamamına yakını tarafımızca ortaya konulmuş olup, kaynağı tespit edilemeyen fark sadece 2013 yılındaki 2.544,62 TL’lik fark ile sınırlı bulunmaktadır.
Yukarıda sunulan işlemler bazında karşılıklı olarak mutabakata, açıklanmaya ve dayanakları ile hesaplama verilerinin sunulmasına muhtaç bulunan hesap hareketleri ile ilgili netlik sağlanmadan, tarafların gerek asıl davaya konu gerekse birleşen davaya konu karşılıklı alacak iddialarının öz itibarıyla irdelenmesi fınansal yönden olanaklı bulunmamaktadır.
Bu noktada belirtilmesi gereken diğer husus ise, karşılıklı olarak yüzlerce kayıtta uyumsuzluk bulunması dikkate alındığında, yukarıda yılsonları itibarıyla hesaplanan bakiyelerin, salt fark analizine yönelik bulunduğu, dolayısıyla da ulaşılan bakiyelerin tarafların birbirlerinden olan alacak ya da borç bakiyeleri olarak görülmesinin bu aşamada söz konusu olamayacağı hususudur. Davacı tarafın asıl davaya konu alacak talebinde olduğu gibi, davalı şirketin birleşen davaya konu alacak talebi de bu hesap hareketleri ile ilgili dayanakların sunulması ve çözümlemenin tamamlanmasına muhtaç bulunduğu gibi; davalının birleşen davaya konu diğer talepleri de genel hesap durumu çözümlemesine ve sözleşme feshi ile ilgili değerlendirmelere muhtaç bulunmaktadır.
Bilirkişi görev tanımı doğrultusunda ve taraflarca sunulan kayıt ve belgeler ile sınırlı olarak yapılan incelemelere dayalı olarak; taraflar arasındaki ilişkiye uygulanacak sözleşme 12.3.2010 tarihli olup buna göre davacının toplam 60.000 TL kira bedeli talep hakkı olduğu, davacının peşin satışlarda bedel alacağına ilişkin talebinin bu sözleşmede hukuki dayanağının bulunmadığı; başka bir sözleşme ile bu yönde bir taahhüdün olduğunun da dosyadan anlaşılamadığı, taraflarca zımni irade uyuşması ile sözleşme değişikliğine gidilip gidilmediği hususunda taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin ifa işlemlerinin incelenmesi gerektiği, karşı dava bakımından da davacının haksız fesihte bulunup bulunmadığının önem kazandığı, bu hususu tespit bakımından davalının iddia edilen borçla yükümlü olup olmadığının tespiti gerektiği, rapor içerisinde listelenen yüzlerce işlem bazında karşılıklı olarak mutabakata, açıklanmaya ve dayanakları ile hesaplama verilerinin sunulmasına muhtaç bulunan hesap hareketleri ile ilgili netlik sağlanmadan, tarafların gerek asıl davaya konu gerekse birleşen davaya konu karşılıklı alacak iddialarının öz itibariyle irdelenmesinin fınansal yönden olanaklı bulunmadığı, davacı tarafın asıl davaya konu alacak talebinde olduğu gibi, davalı şirketin birleşen davaya konu alacak talebinin de bu hesap hareketleri ile ilgili dayanakların sunulması ve çözümlemenin tamamlanmasına muhtaç bulunduğu gibi; davalının birleşen davaya konu diğer taleplerinin de genel hesap durumu çözümlemesine ve sözleşme feshi ile ilgili değerlendirmelere muhtaç kaldığı” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce rapor sonrası taraflara ticari defter kaydına dayanak belge ve bilgilerle var ise mutabakat belgelerinin ibrazı için süre tanınmıştır. Davacı birleşen dosya davalısı … … tarafından ibraz edilen mutabakat belgesi altındaki imza davalı ve birleşen dosya davacısı … Akaryakıt firmasınca inkar edilmiştir.
Mahkememizce dava konusu mutabakat belgesindeki mutabakat belge asılları üzerinde konu ile ilgili diğer belgeler ile karşılaştırılmak üzere bilirkişiler …, … ve … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 07/12/2015 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştr.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“İnceleme konusu ve mukayese imzaların binoküler stereomikroskop, lup, uv ışık kaynağı ve diğer büyütme ve aydınlatma cihazlarından müteşekkil inceleme ortamından grafolojik, grafometrik ve kaligrafik metotlarla yapılan incelenmesinde tespit edilen bulgular aşağıda belirtilmektedir. 1. İnceleme konusu imza ile mukayese edilmek üzere 04.11.2015 tarihli tutanakta belirtildiği gibi davalı şirket yetkilileri olarak istiktab imzaları alman …. … ve …’mn imzalarının asılları esas alınmıştır. … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden ek evrak mahiyetinde temin edilen mukayese belgelerin de katılımıyla oluşan imza portföynde adı geçen şahısların mutabakat belgesinin tanzim tarihinden önceki ve sonraki tarihleri içeren imzalarının yer aldığı görülmekte, mevcut mukayese imzaların kendi aralarında grafolojik yönden tutarlılık gösterdikleri izlenmektedir. Tetkik konusu imza ile adı geçen şahısların mevcut mukayese imzalarının tamamen farklı strüktürde imzalar oldukları görülmekte, münker imza ile mukayese imzaların, genel imza kompozisyonu ve tersim karakteristiği, imzaların başlangıç özellikleri, gövde bölümündeki ara figürlerin yapılandırılış ve bağlanış özellikleri, imzaların bitiriliş karakteristiği, noktalama alışkanlıkları, imza bölümlerinin birbirlerine göre oran ve konumları, presyon varyantlan bakımından farklı grafolojik özellikte imzalar oldukları görülmektedir.
Genel grafolojik parametrelerle ifade edildiğinde tetkik konusu imza ile mukayese imzalar arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, meyil ve istikamet, seyir, sürat, istif, itiyatları ve baskı unsurları bakımından uygunluk ve benzerlikler bulunmadığı tespit edilmiştir.” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce kök raporu hazırlayan heyetin yanına mali müşavir …’ın da dahili ile tarafların itirazlarının karşılanması yönünde gerektiğinde HMK 278/son maddesi gereğince bilirkişilere verilen gerek ticari defterler ve gerekse istasyonlar üzerinde inceleme icra edilerek ticari defterler arasındaki cari hesap farklılığının fatura dökümününde yapılarak denetlenmesi ve tarafların karşılıklı davaları yönünden alacak değerlendirilmelerinin yapılarak neticeten hükme esas mütalaa içerir ek rapor ibrazı istenilmiş ve bilirkişilerce de hazırlanan 13/02/2017 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Sayın Mahkemenize bilirkişi heyetince arz edilmiş olan 19.06.2015 tarihli kök raporun sonuç bölümünde, aynen;
“Bilirkişi görev tanımı doğrultusunda ve taraflarca sunulan kayıt ve belgeler ile sınırlı olarak yapılan incelemelere dayalı olarak; taraflar arasındaki ilişkiye uygulanacak sözleşme 12.3.2010 tarihli olup buna göre davacının toplam 60.000,00 TL kira bedeli talep hakkı olduğu, davacının peşin satışlarda bedel alacağına ilişkin talebinin bu sözleşmede hukuki dayanağının bulunmadığı; başka bir sözleşme ile bu yönde bir taahhüdün olduğunun da dosyadan anlaşılamadığı, taraflarca zımni irade uyuşması ile sözleşme değişikliğine gidilip gidilmediği hususunda taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin ifa işlemlerinin incelenmesi gerektiği, karşı dava bakımından da davacının haksız fesihte bulunup bulunmadığının önem kazandığı, bu hususu tespit bakımından davalının iddia edilen borçla yükümlü olup olmadığının tespiti gerektiği, rapor içerisinde listelenen yüzlerce işlem bazında karşılıklı olarak mutabakata, açıklanmaya ve dayanakları ile hesaplama verilerinin sunulmasına muhtaç bulunan hesap hareketleri ile ilgili netlik sağlanmadan, tarafların gerek asıl davaya konu gerekse birleşen davaya konu karşılıklı alacak iddialarının öz itibarıyla irdelenmesinin fınansal yönden olanaklı bulunmadığı, davacı tarafın asıl davaya konu alacak talebinde olduğu gibi, davalı şirketin birleşen davaya konu alacak talebinin de bu hesap hareketleri ile ilgili dayanakların sunulması ve çözümlemenin tamamlanmasına muhtaç bulunduğu gibi; davalının birleşen davaya konu diğer taleplerinin de genel hesap durumu çözümlemesine ve sözleşme feshi ile ilgili değerlendirmelere muhtaç kaldığı yolundaki tespit ve değerlendirmelerimizi” takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere saygıyla sunmuş idik. Bu defa, sayın mahkemenizce “Önceki celse ara kararlardaki eksiklikler giderildiğinde celse arası talep halinde veya resen inceleme günü belirlenmek kaydı ile bilirkişi heyetinin yanına Mali …’ın da dahili ile tarafların itirazlarının karşılanması yönünde gerektiğinde HMK 278/son maddesi gereğince bilirkişilere verilen gerek ticari defterler ve gerekse istasyonlar üzerinde inceleme icra edilerek ticari defterler arasındaki cari hesap farklılığının fatura dökümünde yapılarak denetlenmesi ve tarafların karşılıklı davaları yönünden alacak değerlendirilmelerinin yapılarak neticeten hükme esas mütalaa içerir ek raporun mahkemeye ibrazının istenilmesine” karar verilerek dava doyası, birleşen dosya ve eklerinin heyetimize yeniden tevdi edilmesi üzerine taraf itiraz ve beyan dilekçeleri ile dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yapılan tetkikatın değerlendirme ve sonuçlan aşağıda arz edilmiştir.
Davacı-karşı davalı şirket tarafından ibraz edilen 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yılı ticari defterleri ile aynı yıllara ait muavin defterlerin incelenmesinde tespit edilen hususlar aşağıda arz edilmiştir.
Davacının, davalı şirket ile olan ticari ilişkisinin 120.02.035, 120.02.048, 120.04.034 muhasebe kodlu müşteriler, 320.01.026, 320.01.454, 320.02.344 muhasebe kodlu satıcılar ve 128.01.010. … Akaryakıt Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. muhasebe kodlu şüpheli alacaklar hesaplarında ayrı ayrı takip edildiği, işbu hesapların yıl itibari ile birleştirilmesi ile yeniden oluşturulan muavin hesabın incelenmesinde; 2009 yılında; Taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2009 yılı Mayıs ayında başladığı, yıl içersinde hesaba toplam 526.494,23 TL tutarın (kira ödemesi, satış faturaları, ch mutabakatı= 306.704,37 TL) borç olarak, toplam (-) 200.000,00 TL tutarında (kira faturaları) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2009 tarihi itibari ile davacı …’in davalı … Akaryakıt Ltd.’den 326.494,23 TL alacaklı olduğu görülmüştür. 2010 yılında; 01.01.2010 tarihli açılış kaydında davacının davalıdan 326.494,23 TL alacaklı olarak devrettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 2.619.085,23 TL tutarın (kira ödemesi, satış faturaları, çek çıkışı, virman= 1.621.153,23 TL) borç olarak, toplam (-) 2.820.822,77 TL tutarında (virman= -1.206.547,49 TL, alım faturaları, kira faturaları, tahsilatlar) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2010 tarihi itibari ile davacı …’in davalı … Akaryakıt Ltd.’den 104.966,83 TL alacaklı olduğu görülmüştür. 2011 yılında; 01.01.2011 tarihli açılış kaydında davacının davalıdan 104.966,83 TL alacaklı olarak devrettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 2.949.5 (88,60 TL tutarın (kira ödemesi, satış faturaları, açıklamada ödeme olarak belirtilenler) borç olarak, toplam (-) 3.049.922,75 TL tutarında (virman= -468.924,78 TL, alım faturaları, kira faturaları, tahsilatlar) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2011 tarihi itibari ile davacı …’in davalı … Akaryakıt Ltd.’den 4.632,68 TL alacaklı olduğu görülmüştür. 2012 yılında: 01.01.2012 tarihli açılış kaydında davacının davalıdan 4.632,68 TL alacaklı olarak devrettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 4.800.265,08 TL tutarın (kira ödemesi, satış faturaları, açıklamada ödeme olarak belirtilenler) borç olarak, toplam (-) 4.060.833,76 TL tutarında (alım faturaları, kira faturaları) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2012 tarihi itibari ile davacı …’in davalı … Akaryakıt Ltd.’den 744.064,00 TL alacaklı olduğu görülmüştür. 2013 yılında: 01.01.2013 tarihli açılış kaydında davacının davalıdan 774.064,00 TL alacaklı olarak devrettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 6.493.506,07 TL tutarın (çek çıkışı,satış faturaları) borç olarak, toplam (-) 5.935.536,36 TL tutarında (gelen havaleler, alım faturaları, kira faturaları, diğer tahsilatlar) alacak olarak kaydedildiği, hesapta Mayıs ayından sonra başka kaydın olmadığı, dolayısıyla davacının ticari defterlerine göre 31.05.2013 itibari ile davacı …’in davalı … Akaryakıt Ltd.’den 1.302.033.71 TL alacaklı olduğu bu bakiyenin 31.12.2013 tarihi itibari ile de devam ettiği görülmüştür.
Davacı-karşı davalı … A.Ş.’nin talebi doğrultusunda davalı-karşı davacı … Akaryakıt adına dava dışı … (… Terminal)’e havale ile ödendiği belirtilen toplam 1.105.654,63 TL ile ilgili yapılan inceleme; davacı-karşı davalı …’in beyanları ile ilgili olarak gerek davacı gerekse davalı şirkete ait muavin hesapların irdelenmesinde davacı tarafından davalı adına dava dışı (…) … Terminalce ait … Bankası … nolu hesabına internet üzerinden 15.06.2012-02.01.2013 tarih aralığında 15 adet işlem karşılığı toplam 690.000,00 TL ve 2 adet çekle toplam 330.000,00 TL olmak üzere 1.020.000,00 TL ödendiği, işbu ödemelerin tamamının davalı-karşı davacı şirket kayıtlarına işli olduğu, geriye kalan 85.654,63 TL’lik kısmın 25.654,63 TL’sinin yanlış talep olduğu, zira bu tutarın davalıya yapılmış bir ödeme olmadığı, dekontun irdelenmesinde bu paranın davacı tarafça kendi hesabından çekilen nakit işlemi olduğu, dolayısıyla dikkate alınmaması gerektiği, diğer 60.000,00 TL’nin ise davacı tarafından 03.03.2012 tarihinde davalıya 20.000,00 TL ve 40.000,00 TL olarak ödendiği iddia edildiği, ancak bu tutarın davalı kayıtlarında olmadığı gibi davacı şirket tarafından da ödendiğini kanıtlayan belge veya dekontun hali hazırda ibraz edilmediğinden, bu tutarın dikkate alınmamış olup, taraflar arasındaki fark tablosunda da bu tutar “belgesi dosyada yok” olarak gözükmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere davacı-karşı davalının davalı-karşı davacı adına dava dışı şirkete ödediğini belirttiği 1.105.654,63 TL tutardan 1.020.000,00 TL’sinin zaten davalı tarafın kayıtlarında işli olduğu, bakiye 60.000.00 TL’sinin belgesinin olmadığı, 25.654,63 TL’yi ise kendisinin hesabından çektiği tespit edilmiştir.
Davalı-karşı davacı şirket tarafından ibraz edilen 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yılı ticari defterleri ile aynı yıllara ait muavin defterlerin incelenmesinde tespit edilen hususlar aşağıda arz edilmiştir. Davalının, davacı şirket ile olan ticari ilişkisinin 120.02.008 muhasebe kodlu müşteriler ve 320.10.055, 320.11.072-… … Petrol ve Tesisleri San. ve Tic. A.Ş. muhasebe kodlu satıcılar hesaplarında ayrı ayrı takip edildiği, işbu hesapların yıl itibari ile birleştirilmesi ile yeniden oluşturulan muavin hesabın incelenmesinde; 2009 yılında; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2009 yılı mayıs ayında başladığı, yıl içersinde hesaba toplam 200.000,00 TL tutarın (kira faturaları) borç olarak, toplam (-) 201.350,41 TL tutarında (kira tahsilatı, alım faturaları) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2009 tarihi itibari ile davalı …’ın davacı …’e (-) 1.350,41 TL borçlu olduğu görülmüştür. 2010 yılında; 01.01.2010 tarihli açılış kaydmda davalının davacıya (-) 1.350,41 TL borçlu olarak devrettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 1.064.400,00 TL tutarın (kira faturaları, satış faturaları, pos farkları) borç olarak, toplam (-) 864.661,92 TL tutarında (kira tahsilatı, alım faturaları) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2010 tarihi itibari ile davalı …’ın davacı …’ten 198.387,97 TL alacaklı olduğu görülmüştür. 2011 yılında; 01.01.2011 tarihli açılış kaydında davalının davacıdan 198.387,97 TL alacaklı olarak devrettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 2.098.871,90 TL tutarın {kira faturaları, satış faturaları, pos farkları) borç olarak, toplam (-) 1.531.532,84 TL tutarında {kira tahsilatı, alım faturaları) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2011 tarihi itibari ile davalı …’ın davacı …’ten 765.727,03 TL alacaklı olduğu görülmüştür. 2012 yılında: 01.01.2012 tarihli açılış kaydında davalının davacıdan 765.727,03 TL alacaklı olarak devrettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 4.001.109,70 TL tutarın (kira faturaları, satış faturaları, pos farkları) borç olarak, toplam (-) 2.378.611,03 TL tutarında (kira tahsilatı, alım faturaları) alacak olarak kaydedildiği, tüm bu işlemlerin sonucunda 31.12.2012 tarihi itibari ile davalı …’ın davacı …’ten 2.388.225,70 TL alacaklı olduğu görülmüştür. 2013 yılında: 01.01.2013 tarihli açılış kaydında davalının 2.388.225,70 TL alacağının devam ettiği, bu yıl içersinde hesaba toplam 6.220.429,90 TL tutarın (kira faturaları, satış faturaları, pos farkları) borç olarak, toplam (-) 6.425.944,59 TL tutarında (kira tahsilatı, alım faturaları) alacak olarak kaydedildiği, hesapta Mayıs ayından sonra başka kaydın olmadığı, dolayısıyla davalının ticari defterlerine göre de 31.05.2013 tarihi itibari ile davalı …’ın davacı …’ten 2.182.711.01 TL alacaklı olduğu, bu bakiyenin 31.12.2013 tarihi itibari ile de devam ettiği görülmüştür.
Sayın mahkemenize arz etmiş olduğumuz kök raporda ve yukarıdaki bölümlerde arz edilen tarafların kayıtların incelenmesinde 31.05.2013, esas dava tarihi 03.06.2013 ve birleşen karşı dava tarihi olan 18.06.2013 itibari ile; davacının ticari defterlerine göre; davacı …’in, davalı … Akaryakıt Ltd.’den 1.302.033,71 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre de; davalı …’m, davacı …’ten 2.182.711,01 TL alacaklı olduğu, dolayısıyla, tarafların cari hesalan arasında toplam 3.484.744,73 TL tutarında bir farkın olduğu,
Sayın mahkemenize arz etmiş olduğumuz kök raporda ve yukarıdaki bölümlerde arz edilen tarafların kayıtların incelenmesinde 31.05.2013, esas dava tarihi 03.06.2013 ve birleşen karşı dava tarihi olan 18.06.2013 itibari ile; davacının ticari defterlerine göre; davacı …’in, davalı … Akaryakıt Ltd.’den 1.302.033,71 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre de; davalı …’ın, davacı …’ten 2.182.711,01 TL alacaklı olduğu, dolayısıyla, tarafların cari hesalan arasında toplam 3.484.744,73 TL tutarında bir farkın olduğu, kayıtlardan tespit edilen 4 ayrı farkın oluşumunun incelenmesinde; Fark-1 (davacı …’te olan, davalıda olmayan kayıtlar); toplam (+) 2.885.321.35 TL’lik farkın, (+) 2.716.966,89 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına borç ve alacak olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı var) “fatura, ödeme, tahsilat” açıklamalı işlemlerin davalı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlere ait dava dosyasında belgede olmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap bakive tespitinde bu tutarın davacı kayıtlarından çıkartılması gerektiği, (+) 252.385,33 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına “cari hesap mutabakat gereği borç kaydı” ile “hesaplar arası borç ve alacak virmanı” olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı var) işlemlerin davalı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlere ait dava dosyasında belgede olmadığı, nasıl oluştuğunun örtüştürülemediği, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap bakive tespitinde bu tatannddavara kayıtlarından çıkartılması gerektiği, (+) 233.274,68 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına “motorin satışı, pompa tamiri, ve komisyon faturası” olarak kaydedilmiş (fark tablosunda detayı var) işlemlerin davalı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlerin dava dosyasında belgesi olduğu, dolayısıyla davacı hesap bakiyesi içerisinde yer alan işbu farkı oluşturan fatura bedellerinin de davalı tarafça kayıtlarına davacı olarak kaydedilmesi gerektiği, (+) 887,76 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına 01.08.2010 tarihinde … yevmiye nosu ile davalı adına borç olarak işlenen … nolu satış faturası kaydı olup bu kaydın mükerrer olduğu, zira işbu fatura davacı tarafça kayıtlara zaten 13.07.2010 tarihinde … yevmiye nosu ile kaydedilmiş olduğu, dolayısıyla mükerrer olan bu kaydın iptal veya ters kavıt ile davacı kayıtlarından çıkartılması gerektiği. (+) 25.654,63 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına 05.06.2012 tarihinde davalı adına borç olarak işlenen havale bedeli kaydı olup belgesinin/banka dekontunun irdelenmesinde işbu işlemin havale olmadığı, davacının kendi hesabından para çekiş işlemi olduğu, dolayısıyla da sehven davalı adına hesaba borç olarak kaydedilen işbu kaydın iptal veya ters kayıt ile davacı kayıtlarından çıkartılması gerektiği. (-) 2.067,20 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına davalı alacağı olarak kaydedilmiş (fark tablosunda detayı var) 2 adet faturanın davalı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, dolayısıyla davacı hesap bakiyesi içerisinde yer alan işbu farkı oluşturan fatura bedellerinin de davalı tarafça kayıtlarına davacı borcu olarak kaydedilmesi gerektiği, (-) 122.151,58 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına “banka hesaplarına davalı taraf çalışanlarınca yatırılan” olarak kaydedilmiş (fark tablosunda detayı var) iki adet banka işleminin davalı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu banka yatan hareketlerinin dava dosyasındaki banka ekstresinden tespit edildiği, dolayısıyla davacı hesap bakiyesi içerisinde yer alan işbu para yatırma bedellerinin de davalı tarafça kayıtlarına davacı borcu olarak kaydedilmesi gerektiği, (-) 219.629,16 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına 16.01.2013-30.01.2013 tarih aralığında davalı adına alacak olarak işlenen “hesaba yatan” kaydı olup belgesinin/banka dekontunun dosyada olmadığı, ancak dosyada mevcut banka hesabına ait cari hesap ekstresinin irdelenmesinde ise işbu işlemlerin hiçbirisinin banka ekstresinde olmadığı, dolayısıyla da davacı kayıtlarında davalı adına hesaba alacak olarak kaydedilen işbu kavdın iptal veya ters kayıt ile davacı kayıtlarından çıkartılması gerektiği. Fark-2 (davalı …’da olan, davacıda olmayan kayıtlar); toplam (+) 601.997,44 TL’lik farkın, (+) 39.932,74 TL’lik kısmının davalı tarafça kayıtlarına borç ve alacak olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı var) “fatura ödemeleri, tahsilatlar ve pompa geliri” açıklamalı işlemlerin davacı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlere ait dava dosyasında belgede olmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap bakiye tespitinde bu tutarın davalı kayıtlarından çıkartılması gerektiği, (+) 405.189,77 TL’lik kısmının davalı tarafından davacı adına tanzim edilmiş davalının kayıtlarında yer alan davacının kayıtlarında yer almayan 31.05.2013 tarih … nolu 121.283,51 TL tutarlı ‘… istasyon komisyon-mayıs’ ve … nolu 283.906,26 TL tutarlı “… istasyon komisyon-mayıs” açıklamalı faturalar ile borç olarak kaydettiği faturaların davacı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu faturalarla ilgili olarak davalı tarafça davacıya … 2. Noterliğinden 24.07.2013 tarihinde … yevmiye nolu ihtarname gönderildiği, ancak faturalar davacı tarafça kabul edilmediğinden kayıtlarında işli olmadığı, bu faturalarla ilgili olarak davacı ve davalı tarafın kayıtlarının incelenmesinde taraflar arasındaki ticari ilişki ile ilgili olarak kar paylaşımı ile ilgili olarak … İstasyonu için Ocak 2010, … İstasyonu için Mayıs 2010 tarihinden itibaren bu faturaların düzenlendiği, düzenlenen bu faturaların hem davacının hem de davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tüm düzenlenen faturalar ve eki tabloların incelenmesindehepsinin aynı hesaplama mantığı ile düzenlenmiş olduğu, Mayıs 2013 ayına ait faturalarında aynı şekilde düzenlendiği ve davacı tarafından sözleşmenin 28.05.2013 tarihinde feshedildiği göz önüne alındığında bu faturalarında kayıtlarına davalı alacağı olarak kaydetmesi gerektiği, (+) 940,10 TL’lik kısmının davalı tarafça kayıtlarına borç olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı var) “cari hesap ödemesi” açıklamalı işlemlerin davacı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlere ait dava dosyasında davalı şirketçe düzenlenmiş borç dekontu ile dava dışı şirketçe düzenlenmiş tahsilat makbuzlarının olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap bakiye tespitinde belgesi olan işbu tutarı da davacının kayıtlarına davalı alacağı olarak kaydetmesi gerektiği, (+) 187.427,77 TL’lik kısmının davalı tarafça kayıtlarına borç olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı var) “iş bank yatan-… nolu davacı hesabı” açıklamalı işlemlerin davacı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, ancak davacıya ait dosyada mevcut … nolu banka hesabına ait cari hesap ekstresinin irdelenmesinde işbu işlemlerin tamamının banka ekstresinde yer aldığı, dolayısıyla da davacı kayıtlarında gözükmeyen ancak davalı tarafça banka hesabına yatan işbu tutarı da davacının kayıtlarına davalı alacağı olarak kaydetmesi gerektiği, (-) 31.492,94 TL’lik kısmının davalı tarafça kayıtlarına alacak olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı var) “… fatura ve poliçe bedeli” açıklamalı işlemlerin davacı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlere ait dava dosyasında fatura ve poliçe olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap bakiye tespitinde belgesi olan işbu tutarı da davacının kayıtlarına davalı borcu olarak kaydetmesi gerektiği, Fark-3 (davacı … ve davalı … Ma olan-olmavan kayıtlar); (-) 2.544,62 TL’lik farkın davacı tarafta “05.01.2013-25.05.2013 arası satışlar-…, …” açıklamalı 5.298.644,62 TL’lik tutar borç olarak, davalı tarafta ise “01.01.2013-31.05.2013 arası-akaryakıt pompa geliri” açıklamalı (-) 5.301.189,24 TL’lik tutar alacak olarak işli olmasından kaynaklandığı, dolayısıyla cari hesap bakiye tespitinde belgesi olmayan işbu tutarı davacının kayıtlarına davalı borcu olarak kaydetmesi gerektiği, Fark-4 (davacı …-davalı … küsürat farkı); (-) 29,45 TL’lik farkın ise taraflar arasındaki 2010-2013 tarih aralığındaki bir takım işlemlerin (fark tablosunda detayı var) hesaplara farklı farklı tutarlar ile işlenmesi ile oluşan küsürat farkları olduğu anlaşılmaktadır.
…3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına 25.07.2013 tarihinde sunulan Teknik Bilirkişi Raporunun İnceleme bölümünde de; … Akaryakıt İstasyonundaki tanklarda ki akaryakıt seviyelerinin elektronik kontrol sistemiyle ölçüldüğünü, 1. tankın %2, 2. tankın %2, 3. tankın %2, 4. tankın %2, 5. tankın %2, 6. tankın %2, 7. tankın %3 ve 8. tankın %2 seviyesinde olup tanklardaki petrol seviyelerinin pompa emiş seviyelerinin altında kaldığını, … Akaryakıt İstasyonundaki tanklarda ki akaryakıt seviyelerinin elektronik kontrol sistemiyle ölçüldüğünü, 10 tonluk 1. tankın %4, 20 tonluk 2. tankın %2, 20 tonluk 3. tankın %2, 20 tonluk 4. tankın %2, 20 tonluk 5. tankın %2, 20 tonluk 6. tankın %2, 20 tonluk 7. tankın %2 ve 10 tonluk 8. tankın %3 seviyesinde olup tanklardaki petrol seviyelerinin pompa emiş seviyelerinin altında kaldığım, her iki istasyonunda Market ve Yıkama Yağlama hizmetlerini verdiğini tespit ettikleri görülmüştür. Ancak aytıı bilirkişi raporunda ne kadar satış yaptıklarının incelendiği ve yapılan satış miktarım gösteren herhangi bir beyanın verilmediği görüldüğünden davacımn “Teslim Alınmayan Akaryakıt Bedeli” talebi ile ilgili olarak bir tespitin yapılması mümkün olamamıştır.
,,, … A.Ş’den gelen bilgiler ile davacı vekili tarafından Sayın mahkemenize sunulan ve tarafımıza tevdii edilen flash bellek içerisinde yer alan 2012-2013 yıllarına ait satış tablolarının karşılaştırılmasında ,,, … A.Ş’den gelen bilgilerde 115.019.763,10 TL., … A.Ş. tablosunda 114.730.669,77 TL. olduğu aralarında 289.093,33 TL. fark olduğu görülmektedir.
Yukarıda arz edilen tabloda görüleceği üzere kar payı dağıtım faturalarına esas olan tablolarda 115.010.669,77 TL., … A.Ş. tablosunda 114.730.669,77 TL. olduğu aralarında 279.550,65 TL. fark olduğu görülmektedir.
Dava dosyasında mevcut belgelerde nakit satışla ilgili olarak bilgi bulunmadığı, ,,, … A.Ş den gelen CD içerisinde yer alan tablolarda da “Satış Tipi” olarak Nakit İşlemler (Cash), Kurumsal ve Lojistik Kart olarak belirtildiği, ancak Nakit İşlemler (Cash), olarak yer alan hareketlerin toplamı ile dosyada yer alan herhangi bir bilgininkarşılaştırılması mümkün olmamıştır. Yukarıda arz edilen detay ve icmal tablolarda da görüleceği üzere satış tabloları arasında dahi farkların bulunduğu, birbirleri ile örtüşmediği görülmektedir.
Tarafımıza sunulan davacıya ait 2012 ve 2013 yıllarına ait banka ekstreleri tek tek taranmak suretiyle davacının banka hesaplarına … ve … İstasyonlarının nakit satışları ile ilgili olarak yatırılmış bedeller tespit edilmiş, bilahare bu bedellerle ilgili olarak taraf kayıtlarının incelenmesinde 2013 yılı öncesinde tarafların kayıtlarında nakit satışlarla ilgili herhangi bir kayıt olmadığı, 2013 yılında ise hem davacı hem davalı kayıtlarında nakit satışlarla ilgili tahakkukların yapıldığı ve ödemelerin de kayıtlı olduğu görülmüştür. Dolayısıyla davacı ve davalı taraf kayıtlarında 2012 yılında yapılan aşağıda dökümü arz edilen banka ödemelerinin kayıtlı olmadığı görülmüştür.
2013 yılında banka ekstrelerinden tespit edilen 4.321,358,05 TL ödemelerinin davacının kayıtlarında 4.353.557,80 TL olarak, davalı kayıtlarında 4.280.673,23 TL olarak kayıtlı olduğu görülmüştür.
2013 yılında ise davacı taraf ile davalı tarafın kayıtları arasında 72.882.57 TL davacı tarafın kayıtları ile banka kayıtları arasında 32.199.75 TL ve davacı tarafın banka kayıtları ile davalı tarafın kayıtları arasında 40.682,82 TL fark olduğu görülmektedir.
Dava dosyasında yer tüm belgeler, taraf kayıtları ve taraflarca sunulan belge ile bilgilerin, EPDK’ ye …nden gelen belge ve CD lerin birlikte değerlendirilmesinde … ve … istasyonlarının nakit satışları ile ilgili olarak 2013 yılı öncesine ait bir banka ödemeleri dışında bir tespit yapmak mümkün olamamıştır. 2013 yılı ile ilgili olarak yapılan incelemelerde de: davacı ve davalı kayıtlarında nakit satışlarla ilgili olarak tahakkukların yapıldığı ve ödemelerin kaydedildiği görülmektedir. 2013 yılında nakit satışlarla ilgili olarak davalı kayıtlarının incelenmesinde; Tahakkuk eden Nakit Satış Tutarının 5.301.189,24 TL nakit satışlarla iligili olarak bankaya yatan 4.280.675,23 TL 2013 yılı nakit satıs-ödeme farkı_1.020.514,01 TL’dir. 2013 yılında davalı tarafından davacıya nakit satışlarla ilgili olarak 1.020.514,01 TL eksik ödeme yapıldığı görülmekte olup, ancak bu eksik ödeme davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, bu tutar cari hesap bakiyesinin içerisinde de yer almaktadır.
Bu durumda davacının dilekçesinde belirttiği 2.828.758,26 TL eksik gelen nakit satış tutarının 1.020.514,01 TL’ lik kısmı davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve cari hesap bakiyesinin içerisinde yer aldığı görülmektedir. Davalı-karşı davacı … Akaryakıt Ürünleri Ltd. Şti.’nin vergi yükü talebi île ilgili olarak yapılan incelemelerde: taraflar arasında imzalanan 22.12.2008 ve 12.03.2010 tarihli iki ayrı sözleşmede aynı madde numaraları ve aynı ifade içeren “Madde 10-Tesislerde yapılan satışlara ilişkin doğacak KDV ve diğer vergi resim ve harçlar … tarafından ödenecektir.” hükmü yer aldığı görülmektedir. Sözleşmenin işbu ilgili maddesinden de görüldüğü üzere KDV ve Kurumlar vergisi yükünün davacı-karşı davalı … … Petrol ve Tesisleri Tic. A.Ş.’ne ait olduğu görülmektedir.
Davalı-karşı davacı … Akaryakıt Ürünleri Ltd. Şti. tarafından sözleşmenin fesih tarihinden itibaren sözleşmenin bitim tarihi 05.05.2019 tarihine kadar kar kaybı talep edildiği görülmüş olup yapılan hesaplamalar aşağıda arz edilmiştir.
… … A.Ş.’den gelen CD’de yer alan satış litreleri ile davetli tarafından davacı adına tanzim edilmiş tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olan Kar paylaşımı ile ilgili olarak tanzim edilmiş faturaların tutarları esas alınmak sureti ile … … İstasyonu için faaliyet döneminde gerçekleşen karlılık rakamları hesaplanmış, gerçekleşen satış rakamlarının ortalaması alınarak son yılın karlılık rakamı olan 0,3707 TL baz alınarak hesaplama yapılmak sureti ile ileriye dönük tahmini satış rakamlarına ulaşılmıştır.
Bu hesaplamalar sonucunda aşağıdaki tablolardan da görüleceği üzere … … İstasyonunda tarafların her ikisinin de hissesine düşen toplam kâr payı (01.09.2012 tarihli ek protokol baz alınırsa karın) % 65’lik tutarı olan 4.620.035,28 TL’dir. Taraflar arasında daha önce imzalanan 24.12.2008 tarihli sözleşme baz alınırsa ise kârın % 50’si olan bu tutar 3.553.873,29 TL’dir.
… … A.Ş.’den gelen CD’de yer alan satış litreleri ile davalı tarafından davacı adına tanzim edilmiş tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olan Kar paylaşımı ile ilgili olarak tanzim edilmiş faturaların tutarları esas alınmak sureti ile … … İstasyonu için faaliyet döneminde gerçekleşen karlılık rakamları hesaplanmış , gerçekleşen satış rakamlarının ortalaması alınarak son yılın karlılık rakamı olan 0,2450 TL baz alınarak hesaplama yapılmak sureti ile ileriye dönük tahmini satış rakamlarına ulaşılmıştır.
Bu hesaplamalar sonucunda aşağıdaki tablolardan da görüleceği üzere … … istasyonunda tarafların her ikisinin de hissesine düşen toplam kâr payı (01.09.2012 tarihli ek protokol baz alınırsa karın) % 65’lik tutarı olan 17.297.801,20 TL’dir.
Taraflar arasında daha önce imzalanan 24.12.2008 tarihli sözleşme baz alınırsa ise kârın % 50’si olan bu tutar 13.306.000,92 TL’dir. Taraflar arasındaki sözleşmelerden hangisinin geçerli olacağı konusunda kök raporda yapılan yorumlarımızda sehven tarih hatası yapılmıştır. Ek sözleşmenin tarihi 01.09.2012 olmakla beraber tarihin 01.09.2013 olduğu kanaatiyle bu sözleşmenin taraflar arasındaki uyuşmazlıkta uygulanmayacağı belirtilmiştir. Ancak kök raporda mali incelemeler itibariyle sonuca varılmamış olduğundan bu hatanın raporda verilmiş ve yine işbu ek rapora yansıyan bir sonuca etki etmediğini belirtelim. Ek rapor itibariyle taraflar arasında 01.09.2012 tarihli ek sözleşmedeki paylaşım oranının 1 yıl süre ile %65-%35 olarak geçerli olacağını belirtmeliyiz. Kar oranı bakımından 2012 Eylülünden itibaren tarafların ek sözleşmedeki %65-35 oranını uygulandığı mali kayıtlarla sabittir. Bu tarih öncesinde gerek 2008 gerekse 2010 tarihli sözleşmede kararlaştırılmış olan %50 paylaşım oranı uygulanmıştır. Diğer bir ihtilaf 2010 tarihli sözleşmenin 2008 tarihli sözleşmenin yerini alıp almadığına ilişkindir. 2008 tarihinde davalı, davacı ile yaptığı sözleşme ile işletme hakkı elde etmişse de bu hak davacının kendi hakkını devir yolu ile verdiği hak olarak görünmektedir. Davacı lisansı14.05.2010 tarihli ve BAY/939-82/27719 sayılı “Bayilik Lisansı” doğrultusunda elde ettiğinden bu tarihte tekrar sözleşme yapıldığı anlaşılmaktadır. Son olarak da 1.9.2012 tarihli sözleşme aktedilmiş ve bu sözleşmede 2008 tarihli sözleşmeye atıf yapılmıştır. 2010 tarihli sözleşmenin uygulanıp uygulanmadığı veya 2012 tarihli ek sözleşmede sadece 2008 tarihli sözleşmeye atıf yapıldığından 2010 tarihli sözleşmenin yürürlükten kalkıp kalkmadığı sorunu doğmaktadır. Belirtelim ki eğer taraflar açıkça yürürlükten kaldırmadan aynı konuda yeni bir sözleşme akdederlerse her iki sözleşmenin aynı anda uygulanıp uygulanmayacağına bakılır ve uygulanmayan hükümlerin yürürlükten kalktığı diğer hükümlerin geçerli olduğu sonucuna varılır. Ancak hükümler çatışmamakta ise sözleşmeye ek yapıldığı sonucu çıkar. Aynı yorum ek sözleşme bakımından da yapılır. 01.09.2012 tarihli sözleşme 2008 tarihli sözleşmeye atıf yaptığından onun her zaman yürürlükte kaldığı düşünülmelidir. Ancak yeni düzenlemeler bakımından Ek sözleşmedeki hükümler 2008 tarihli sözleşmedeki hükümlerin yerine geçmiştir. Bu yorum bize 2010 tarihli sözleşmenin uygulanma süresi bakımından da yardım edecektir. 2010 tarihli sözleşme 2008 tarihli sözleşme ile çatışan hükümler bakımından onun yerini almıştır. 2012 yılına kadar 2010 tarihli sözleşme hükümleri uygulanacaktır. 01.09.2012 tarihi itibariyle 2010 tarihli sözleşmenin ek sözleşme ile çatışan hükümleri uygulanamayacaktır. Taraflar arasında 2008 tarihinden itibaren kayıt düzeni incelendiğinde karşılıklı faturalar düzenlendiği ve 2013 Mayıs ayı hariç bu faturalara davacı tarafından itiraz edilmediği sabittir. İtiraz edilmeyen faturalara ilişkin alacak miktarı kesinleştiğinden miktara artık itiraz edilemeyecektir.
Mali incelemede davacının davalı tarafından kendisinden saklanan nakit alacağa ilişkin bir delili olmadığından, ve yine mali kayıtlara göre davalının cari hesap alacağı bulunduğundan davacı alacağını ispat edememiştir.
Bu durumda davacı tarafından yapılan fesih davalının sözleşme ihlaline dayandığı ispat edilemediğinden sebepsiz fesih durumuna gelmiş olup karşı dava bakımından davalı/karşı davacı taleplerine ilişkin değerlendirmeler mali bölümde yapılmıştır. Bu bağlamda davalı/karşı davacının kar kaybı talebi taraflar arasındaki sözleşmelerle kararlaştırılmış iki oran üzerinden de (%50 ve %65-35) yapılmıştır. Her ne kadar 2012 tarihli Ek sözleşmedeki %65-35 oranının bir yıl için geçerli olacağı kararlaştırılmış olup gelecekte hangi kar oranının uygulanacağı belirsiz olsa da, daha önceki uygulamaların gelecekte de olabileceği en yakın öngörüdür. Hangi oran üzerinden talebin kabul edileceği ve bu miktarda indirim kalemlerinin uygulanıp uygulanmayacağı Sayın mahkemenin takdirindedir. Cari hesaplar arasındaki farklardan 2.716.966,89 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına borç ve alacak olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı rapordadır), “fatura, ödeme, tahsilat” açıklamalı işlemlerin davalı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlere ait dava dosyasında belge olmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap bakiye tespitinde bu tutarın davacı kayıtlarından çıkartılması gerektigi, cari hesaplar arasındaki farklardan 2.716.966,89 TL’lik kısmının davacı tarafça kayıtlarına borç ve alacak olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı rapordadır), “fatura, ödeme, tahsilat” açıklamalı işlemlerin davalı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu hareketlere ait dava dosyasında belge olmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap bakiye tespitinde bu tutarın davacı kayıtlarından çıkartılması gerektigi, diğer fark miktarının da rapor içinde açıklanan nedenlerden dolayı çıkarılması gerektiği, Davacının alacağını ispatlayamadığı ;davalı … bakiyesinin 2.033.751,83 TL olduğu, teslim edilmeyen akaryakıtla ilgili taleple ilgili yapılan incelemede; mali tablolarda yer alan değerlerin teyidi ile ilgili olarak tüm dosya muhteviyatı belgeler flash bellek içerisinde yer alan bilgiler, davacı tarafından sunulan dilekçe ekinde yer alan belgelerin tek tek incelenmesinde tabloda belirtilen tarihlerdeki alışları gösteren ya da yakıt cinsine göre satışları gösteren herhangi bir belgenin sunulmadığı, ,,, … A.Ş tarafından verilen Excel de euro dizel ile prodizel dökümleri bulunduğu başka bilgi ve belge bulunmadığının görüldüğü, ,,, … A.Ş tarafından tablolarda detayları verilen satış tutarlarının sunulan veriler ile örtüşmediğinin görüldüğü;…3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına 25.07.2013 tarihinde sunulan Teknik Bilirkişi Raporunun İnceleme bölümünde’ de tanklardaki petrol seviyelerinin pompa emiş seviyelerinin altında kaldığını ve her iki istasyonunda Market ve Yıkama Yağlama hizmetlerini verdiğini tespit ettiklerinin görüldüğü, aynı bilirkişi raporunda ne kadar satış yaptıklarının incelendiği ve yapılan satış miktarını gösteren herhangi bir beyanın verilmediği görüldüğünden davacının “Teslim Alınmayan Akaryakıt Bedeli” talebi ile ilgili olarak bir tespitin yapılmasının mümkün olamadığı, ,,, … A.Ş. vekili tarafından Sayın Mahkemenize sunulan 18.10.2016 tarihli dilekçede taraflarından 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 yıllarında yapılan akaryakıt satış miktarlarının bildirilmesinin talep edildiğini, ancak Otomasyon Sisteminin Haziran 2011 dönemi itibari ile başlamış olması sebebi ile 2011, 2012, 2013 yıllarındaki satış dokümanlarının yazı ekinde CD içerisinde verildiğinin belirtildiği, CD içerisinde yer alan bilgilerin dökümünün rapor içinde apıldığ; dava dosyasında mevcut belgelerde nakit satışla ilgili olarak bilgi bulunmadığı, ,,, … A.Ş den gelen CD içerisinde yer alan tablolarda da “Satış Tipi” olarak Nakit İşlemler (Cash), Kurumsal ve Lojistik Kart olarak belirtildiği, ancak Nakit İşlemler (Cash), olarak yer alan hareketlerin toplamı ile dosyada yer alan herhangi bir bilginin karşılaştırılmasının mümkün olmadığı, raporda arz edilen detay ve icmal tablolarda da görüleceği üzere satış tabloları arasında dahi farkların bulunduğu, birbirleri ile örtüşmediğinin görüldüğü, dosyaya sunulmuş davacıya ait 2012 ve 2013 yıllarına ait banka ekstreleri tek tek taranmak suretiyle davacının banka hesaplarına … ve … İstasyonlarının nakit satışları ile ilgili olarak yatırılmış bedellerin tespit edildiği, bilahare bu bedellerle ilgili olarak taraf kayıtlarının ilgili herhangi bir kayıt incelenmesinde 2013 yılı öncesinde tarafların kayıtlarında nakit satışlarla ilgili herhangi bir kayıt olmadığının tespit edildiği, sonuç olarak davacı ve davalı taraf kayıtlarında 2012 yılında yapılan raporda dökümü arz edilen banka ödemelerinin kayıtlı olmadığının görüldügü, 2013 yılında ise hem davacı hem davalı kayıtlarında nakit satışlarla ilgili tahakkukların yapıldığı ve ödemelerin de kayıtlı olduğunun görüldüğü, 2013 yılında banka ekstrelerinden tespit edilen 4.321.358,05 TL ödemelerin davacının kayıtlarında 4.353.557,80 TL. olarak, davalı kayıtlarında 4.280.673,23 TL olarak kayıtlı olduğu görülmüş olup ödemelerin tarafların kayıtlarındaki dökümlerinin raporda belirtilen gibi olduğu, rapordaki tablolardan görüleceği üzere, 2012 yılına ilişkin banka hareketlerinin davacı ve davalı taraf kayıtlarında yer almadığı, 2013 yılında ise davacı taraf ile davalı tarafın kayıtları arasında 72.882,57 TL davacı tarafın kayıtları ile banka kayıtları arasında 32.199.75 TL ve davacı tarafın banka kayıtları ile davalı tarafın kayıtları arasında 40.682.82 TL fark olduğu; dava dosyasında yer tüm belgeler, taraf kayıtları ve taraflarca sunulan belge bilgilerin, EPDK ve …nden gelen belge ve CD lerin birlikte değerlendirilmesinde … ve … İstasyonlarının nakit satışları ile ilgili olarak 2013 yılı öncesine ait bir banka ödemeleri dışında bir tespit yapmanın mümkün olmadığı, 2013 yılı ile ilgili olarak yapılan incelemelerde de davacı ve davalı kayıtlarında nakit satışlarla ilgili olarak tahakkukların yapıldığı ve ödemelerin kaydedildiğinin görüldüğü 2013 yılında nakit satışlarla ilgili olarak davalı kayıtlarının incelenmesinde 2013 yılında davalı tarafından davacıya nakit satışlarla ilgili olarak 1.020.514,01 TL eksik ödeme yapıldığının ve bu eksik ödemenin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, bu tutarın cari hesap bakiyesinin içerisinde de yer aldığı; bu durumda davacının dilekçesinde belirttiği 2.828.758,26 TL eksik gelen nakit satış tutarının 1.020.514,01 TL’lik kısmının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve cari hesap bakiyesinin içerisinde yer aldığının görüldüğü, davalı-karşı davacı … Akaryakıt Ürünleri Ltd. Şti.’nin Vergi Yükü talebi İle ilgili olarak yapılan incelemelerde, taraflar arasında imzalanan 22.12.2008 ve 12.03.2010 tarihli iki ayrı sözleşmede tesislerde yapılan satışlara ilişkin doğacak KDV ve Diğer vergi resim ve harçların … tarafından ödeneceği hükmünün yer aldığı;Sözleşmenin işbu ilgili maddesinden de görüldüğü üzere KDV ve Kurumlar vergisi yükünün davacı-karşı davalı … … Petrol ve Tesisleri Tic. A.Ş.’ne ait olduğunu, Hesaplanan Toplam Vergi Yükünün 2.034.512,96 TL olduğu, davalının alacağı varken davacının sözleşme ihlaline dayanarak sözleşmeyi feshetmesi karşısında davalının … … İstasyonu için karşı davada talep ettiği kar kaybının sözleşmelerde konu edilen iki oran üzerinden hesaplandığında % 65’lik tutarın 4.620.035,28 TL, % 50’lik tutarın 3.553.873,29 TL olduğu; … İstasyonu için % 65’lik miktarın 17.297.801,20 TL, % 50′ üzerinden bu tutarın 13.306.000,92 TL olduğu, sonuç olarak Davalı-karşı davacı … Akaryakıt Ürünleri Ltd. Şti. ile davacı-karşı davalı … … Petrol ve Tesisleri Tic. A.Ş. arasında devam eden işbu davada alt işletme sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında davalı-karşı davacı … Akaryakıt Ürünleri Ltd. Şti. yönünden talepler nazara alındığında yapılan hesaplamalar sonucunda oluşan tablonun aşağıdaki gibi özetlenebilir.
Cari hesap alacağı olarak 2.033.751,83 TL
Vergi yükü alacağı olarak 2.034.512,96 TL
… istasyonu ileriye dönük %65 Kâr kaybı 4.913.564,49 TL
… istasyonu ileriye dönük %65 Kâr kaybı 15.934.152,20 TL
Toplam 24.915.981,49 TL

Cari hesap alacağı olarak 2.033.751,83 TL
Vergi yükü alacağı olarak 2.034.512,96 TL
… istasyonu ileriye dönük %50 Kâr kaybı 3.779.665,00 TL
… istasyonu ileriye dönük %50 Kâr kaybı 12.257.040,15 TL
Toplam 20.104.969,94 TL’dir. elbette ki takdir sayın mahkemededir.” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce davacı birleşen dosya davalısının itirazlarının karşılanması özellikle birleşen davada alternatifli olarak yeni bir alt kira ilişkisi kurulması için gerkeli makul sürenin belirlenerek buna göre alternatifli kar mahrumiyeti hesabının yapılması, birleşen dosya davacısı asıl dosya davalısının 24.07.2013 tarihli ihtarnamesi ve benzer ihtarnamelerdeki beyanları da değerlendirilerek gerekli takdirin mahkememizce kullanabilmesi açısından yine alternatifli olarak taraflar arasında dava konusu her iki istasyonun işletilmesine ilişkin olarak adi ortaklık kurulduğu ihtimali nazara alınarak bilirkişi heyetinde yer alan Prof. Dr. …’ın aynı zamanda adi ortaklık tasfiye memuru olarak atanmasına ve her ikli istasyonunu işletilmesine ilişkin olarak gelir ve gider hesaplarının yapılarak tasfiye bilançosunun tasfiye memurunca hazırlanmasına, taraflarca sözleşmelerde betimlenen kira bedellerinin üst kiraya verene aktarılmış olması halinde bu miktarlarında gider olarak düşülmesi suretiyle aktif ve pasiflerinin belirlenmesine, hasıl olacak sonuca göre tarafların tasfiye paylarının tespit edilerek var ise tasfiye paylarına göre asıl ve birleşen davada tarafların sorumluluk halinin, temerrüt hali ile birlikte belirlenmesi suretiyle kök ve ek raporu hazırlayan bilirkişiler marifetiyle hazırlanan 07/03/2018 tarihli 2. ek rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı 2.ek raporlarında özetle;
“Kök ve Ek Rapor sonrasında dava dosyasına YMMM … tarafından hazırlanmış olan 14.04.2017 tarihli Yeminli Mali Müşavirlik Özel Amaçlı Rapor’un ve Prof. Dr. … tarafından hazırlanmış olan 17.04.2017 tarihli Hukuki Mütalaa’nın sunulduğu görülmüştür.
2-) Davacı/karşı davalı (…) vekilinin Sayın Mahkemenize hitaben düzenlediği 16.03.2017 tarihli Ek Bilirkişi Raporuna karşı itiraz dilekçesi içerisinde; Cari Hesap Alacağına İlişkin Değerlendirmelere İtirazları bölümünde Ek bilirkişi raporunda; Tarafların cari hesapları arasındaki farklılıklara ilişkin değerlendirmelerde, dosya kapsamındaki beyanları ve nakit satışlara ilişkin olarak sundukları ve celp edilen belgelerin hiçbir şekilde dikkate alınmadığının belirtildiği görülmüştür.
Bu beyanları ile ilgili olarak kök raporda 31 ila 49.sayfaları arasında, ek raporda da 29 ila 34. sayfaları arasında yer verildiği ve davacı …’in 1.300 satırdan oluşan muavin hareketleri ile davalı …’ın 1.070 satırdan oluşan muavin hareketlerinin birbirleri ile örtüştürülmek sureti ile “davacıda olan davalıda olmayan” ve “davalıda olan davacıda olmayan” şeklinde belirtilmiş çok detaylı bir fark tablosu oluşturulmuştur. Davacı/karşı davalı …’in tarafından dosyaya ibraz edilmiş tüm belgeler tek tek tarafların muavinlerinden kontrol edilmiş olup, bir kısmının davalı tarafça işli olduğu, bir kısmının ise davalı kayıtlarında yer olmadığı, işbu kayıtlarında zaten taraflar arasındaki fark tablosu içerisinde yer aldığı, görülmüştür. Bu farklarla ilgili olarak kök rapordan sonra taraflarca sunulan belgeler ve taraf vekillerinin de hazır bulundukları tarafımıza verilen ticari defterlerin yerinde incelenmesi yetkisi ile davacı şirket merkezinde yapılan incelemede de farklarla ilgili olarak talep edilen ve bilahare davacı tarafça sunulan belgeler detaylı olarak incelenmiştir. Fark tablosundan da görüldüğü üzere tarafların cari hesapları arasındaki farkın büyük bir bölümünün aşağıdaki tabloda detayı arz edilen “davacı …’te görünen davalı …da gözükmeyen; fark-1 + fark-b ve fark-c” de yer alan hareketlerden kaynaklanmaktadır. Bu hareketlerle ilgili olarak gerek davacı taraftan gerekse davalı taraftan herhangi bir belge sunulmadığından dolayı da tarafımızca bir değerlendirme yapılmamıştır.
Nakit satışlarla ilgili olarak da tarafımıza davacı/karşı davalı …’in … Bankası hesap ekstreleri sunulmuş olup, Ek raporun 41 ila 64.sayfalan arasındaki detay tabloda görüleceği üzere davacı/karşı davalı …’in … bankası hesabına yatan paraların hareketlerinin sunulduğu, tablodan da anlaşılacağı üzere davacı/karşı davalıya ait 2012 ve 2013 yıllarına ait banka ekstreleri tek tek taranmak suretiyle uzun ve meşakkatli bir çalışma ile davacı/karşı davalı …’in banka hesaplarına … ve … İstasyonlarının nakit satışları ile ilgili olarak paralar yatırıldığı tespit edilmiş, bilahare bu bedellerle ilgili olarak tarafların kayıtlarının incelenmesinde de 2012 yılında bankaya yatan paraların ise her nedense ne davacı şirket ticari defterlerine nede davalı şirketin ticari defterlerine işlenmediği, ancak 2013 yılı taraf ticari defterlerinde hem davacı hem de davalının tablodaki tutarları kayıtlarına işlediğini tespit: edilmiş, hatta yine taraf fark tablosundan da görüleceği üzere bankaya yatırılan bazı tutarlarında birbirlerinin hesaplarında işli olmaması sebebiyle fark tablosunda kalem kalem detaylı olarak tespit edilmiştir. Bu durumda kök raporda ve ek raporda tespit edilen farklarla ilgili olarak sunulan belgelerle tarafımızca detaylı incelemeler yapılmış olup, ancak sunulamayan belgeler için de inceleme yapılamayacağından, ek raporda yaptığımız tespitlerimizin aynen devam ettiği sayın mahkemenizin takdirlerindedir.
Fark 2: Davalı …’da olup, Davacı …’te olmayan kayıtlar “başlıklı bölüme ilişkin değerlendirmelerde ek rapor sayfa 31′ de tablosu sayfa 33′ te de (+) 405.189,77 TL’lik kısmının davalı tarafından davacı adına tanzim edilmiş davalının kayıtlarında yer alan’ davacının kayıtlarında yer almayan 31.05.2013 tarih … nolu 121.283,51 TL tutarlı “… istasyon komisyon-mayıs) ve … nolu 283.906,26 TL tutarlı “… istasyon komisyon-mayıs” açıklamalı faturalar ile borç olarak kaydettiği faturaların davacı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, işbu faturalarla ilgili olarak davalı tarafça davacıya … 2. Noter liginden 24.07.2013 tarihinde … yevmiye nolu ihtarname gönderildiği, ancak faturalar davacı tarafça kabul edilmediğinden kayıtlarında işli olmadığı, bu faturalarla ilgili olarak davacı ve davalı tarafın kayıtlarının incelenmesinde taraflar arasındaki ticari ilişki ile ilgili olarak kar paylaşımı ile ilgili olarak … İstasyonu için Ocak 2010, … İstasyonu için Mayıs 2010 tarihinden itibaren bu faturaların düzenlendiği, düzenlenen bu faturaların hem davacının hem de davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tüm düzenlenen faturalar ve eki tabloların incelenmesinde hepsinin aynı hesaplama mantığı ile düzenlenmiş olduğu, Mayıs 2013 ayına ait faturalarında aynı şekilde düzenlendiği ve davacı tarafından sözleşmenin 28.05.2013 tarihinde feshedildiği göz önüne alındığında bu faturalarında kayıtlarına davalı alacağı olarak kaydetmesi gerektiğişeklinde tespitimiz yer almış olup, bu tespitimizi değiştirecek herhangi bir belge sunulmadığından bu tespitimizin aynen devam ettiği Sayın Mahkemenizin takdirlerindedir.
Bilirkişi raporunun yapılan değerlendirmelerde, (+) 187.427,77 TL yönünden, işbu bedellerin “davalı kayıtlarında gözüktüğü ve dosya kapsamında banka hesabına ait cari hesap ekstrelerinde de gözüktüğü” ifade edilmek suretiyle; bu kayıtların da davalı alacağı olarak dikkate alınması gerektiğinin belirtildiği,
Ek rapor sayfa 31 de tablosu sayfa 33 te de “(+) 187.427,77 TL’ lik kısmının davalı tarafça kayıtlarına borç olarak kaydettiği (fark tablosunda detayı var) “iş bank yatan-… nolu davacı hesabı” açıklamalı işlemlerin davacı tarafta işli olmamasından kaynaklandığı, ancak davacıya ait dosyada mevcut … nolu banka hesabına ait cari hesap ekstresinin irdelenmesinde işbu işlemlerin tamamının banka ekstresinde yer aldığı, dolayısıyla da davacı kayıtlarında gözükmeyen ancak davalı tarafça banka hesabına yatan işbu tutarı da davacının kayıtlarına davalı alacağı olarak kaydetmesi gerektiği” şeklinde tespitimiz olduğu, davacı …’in “Bu kayıtların da davalı alacağı olarak dikkate alınması gerektiğinin belirtildiği” tespitimizi değiştirecek herhangi bir belge sunulmadığından tespitimizin aynen devam ettiği Sayın mahkemenizin takdirlerindedir.
Davacı /karşı davalı vekilinin vergi yükü hesaplamasına ilişkin itirazları ile ilgili olarak heyetimizce Sayın Mahkemenize sunulan Ek Raporumuzun 65-66-67 Sayfalarında “Taraflar arasında imzalanan 22.12.2008 ve 12.03.2010 tarihli iki ayrı sözleşme aynı madde i numaraları ve aynı ifadeyi içeren Madde 10 – Tesislerde yapılan satışlara ilişkin doğacak KDV ve Diğer vergi resim ve harçlar … tarafından ödenecektir” hükmünün yer aldığı belirtilmiş ve tarafımızca davacı/karşı davalı tarafından davalı/karşı davacı adına tanzim edilmiş kâr payı faturaları tek tek incelenmek ve davalı/karşı davacının kayıtlarında hangi hesapta (120.02.008-… … Petrol ve Tesisleri Tic. A.Ş. hesabında) yer aldığı yevmiye maddeleri yazılmak sureti ile detayı yıl bazında rapora yazılmış, bu faturalarda yer alan KDV tutarları da hesaplanmıştır.
Tabiî ki bu fatura bedellerinin KDV’leri de dahil olmak üzere hesaplarda yer aldığı tarafımızca da incelenmiş ve kayıtlı oldukları yevmiye maddeleri de rapora yazılmıştır. Burada esas olan taraflar arasındaki ticari ilişkide davalı/karşı davacı ile davacı/karşı davalı arasında imzalanan sözleşme ile alt işleticilik ilişkisi bulunduğu, davacı/karşı davalının lisans ve tahsis haklan uyarınca, … A.Ş. ile 30.11.2010 tarihli “İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi”ni imzaladığı ve 5 yıl süre ile akaryakıt alımım … A.Ş.’nden yapacağını taahhüt ettiği, ve İ istasyonda satılan akaryakıtın Petrol Ofısi’nden davacı/karşı davalı tarafından temin edildiği, akaryakıt alımına ait faturaların davacı/karşı davalı adına tanzim edildiği, dolayısı ile bu suretle faturaların KDV’lerinin de indirim konusu yapıldığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince satış üzerinden elde edilecek kârın bölüşülmesi hususunda anlaşmaya varılmış olup, davalı/karşı davacı tarafından davacı/karşı davalı adına Kâr Paylaşım faturalarının tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Bu faturalara ait hesaplama tablolarının incelenmesinde hesaplamalarda KDV dahil hesaplama yapıldığı ve tanzim edilecek fatura tutarlarının da KDV içinde hesaplandığı, bu KDV tutarlarının davacı/karşı davalı tarafından indirim konusu yapıldığı, davalı/karşı davacı tarafından da hasılat KDV olarak hesaplara intikal ettirilmek sureti ile Vergi dairesine ödendiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalı/karşı davacının sözleşme gereği bu KDV’lerini talep etme hakkı olduğu düşünülerek hesaplama yapılmıştır.
Kök raporumuzda arz edilen … … A.Ş.’den gelen CD’de yer alan 01.07.2011 tarihinde başlayan 31.05.2013 tarihine kadar ki satış litreleri esas alınmak sureti ile her iki istasyon için Aylık Ortalama Satış Litresi hesap edilmiştir. Davalı tarafından davacı adına tanzim edilmiş tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olan Kar Paylaşımı ile ilgili olarak tanzim edilmiş faturalardaki son 2013 yılı kar payının KDV’siz tutarı hesap edilmiş ve ilgili istasyonun aylık ortalama satış litreleri ile çarpılmak sureti ile 2013 yılı son 7 aylık dönemi için hesaplama yapılmıştır. Sonraki 2014, 2015, 2016, 2017 yılları için 2013 yılı kar payının KDV’siz tutarına, …’nin İstanbul/Bayrampaşa bölgesindeki KDV’siz Akaryakıt Satış Fiyatlarındaki (Motorin Prodizel 10) (EK: 1) artış/azalışları ilave edilmek veya düşülmek sureti ile ilgili istasyonun aylık ortalama satış litreleri çarpılması ile hesaplama yapılmıştır 2018 ve 2019 yıllarında da 2017 yılındaki artış/azalış tutan esas alınarak diğer yıllardaki gibi hesaplama yapılmıştır.
Davalı/Karşı davacı şirketin 2013 yılı Mayıs sonu itibari ile mizanlarından, giderlerle ilgili muavin defler dökümlerinden, … bildirgelerinden, davacı/karşı davalı tarafından tanzim edilmiş İşletme Gideri Masraf Payı faturalarından Masraf gider paylan + elektrik giderleri + işçilik giderleri tespit edilmiştir. İşçilik giderlerinin tespitinde; 2013 yılı mizanında ve muavinlerde yer alan tutarların istasyonlarda çalışan personel sayısı, … bildirgelerindeki brüt ücretler ve buna ilave olarak da … işveren hissesi ile işsizlik işveren hissesi ilave edilmek sureti ile ayrıştırılması yapılarak … ve … istasyonlarına ait 2013 yılı personel giderleri hesaplanmıştır. Bilahare yıllar itibari ile asgari ücret tutarları üzerinden bu tablolar üzerinde 2014, 2015, 2016, 2017 yıllarının giderleri hesaplanmış, 2018 ve 2019 yıllarında da yaklaşık enflasyon artış oranı gözetilmek sureti ile %12 oranında artış yapılmak sureti ile hesaplama yapılmıştır. 2018 ve 2019 yıllarında yaklaşık enflasyon artış oranı gözetilmek sureti ile %12 oranında artış yapılmak sureti ile hesaplama yapılmıştır.
Elektrik giderlerinin hesaplamasında; Şirketin akaryakıt satışı faaliyeti dışında market satışı ve yıkama-yağlama ünitesi olması sebebi ile 2013 yılı mizanından ve muavin defter dökümlerinden tespit edilen Elektrik Giderlerinin istasyonlar için %60’ı esas alınmıştır. Sonraki yıllar içinde Türkiye istatistik Kurumu Haber Bülteninde (EK: 2) yer alan yıllar itibari ile Elektrik fiyatlarındaki artış/azalış tutarları esas alınmak sureti ile hesaplama yapılmıştır. Elektrik giderlerinin İstasyon bazında hesaplamasında iş hacmine göre … İstasyonu için %60, … İstasyonu için %40 oranı esas alınmıştır.
İşletme Gideri Masraf Paylarında; Bu giderleri davacı/karşı davalı tarafından davalı/karşı davacı adına tanzim edilmiş “İşletme Gideri Masraf Payı Faturaları” oluşturmaktadır.
Bu faturaların muhteviyatının; istasyonların sigorta poliçe giderlerinden, TTS (Taşıt Tanıma Sistemi) komisyonundan, NETBUS kart sistemi komisyonlarından, tamir bakım giderlerinden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda bu giderlerin istasyonların büyüklükleri ve ciroları ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre 2013 yılı İşletme Gideri Masraf Payının 31.05.2013 tarihli mizanda tutardan 7 aylık tutarın hesaplanması ile 436.360,00 TL ye ulaşılmış, bu giderlerin İstasyon bazında hesaplamasında iş hacmine göre … İstasyonu için %60, … İstasyonu için %40 oranı esas alınmıştır.
Sonraki yıllar için 2013 yılı aylık tutarlarının her yıl … İstasyonu için %4, … İstasyonu için %2 arttırılmak sureti hesaplama yapılmıştır.
Sayın Mahkemenizin 04.05.2017 tarihli duruşmasında verilen ara kararında ….”birleşen davada alternatifli olarak yeni bir alt kira ilişkisi kurulması için gerekli makul sürenin belirlenerek buna göre alternatifli kâr mahrumiyeti hesabının yapılması” tarafımızdan talep edilmiş olup, yeni bir alt kira ilişkisi kurulması için gerekli makul sürenin hesaplanması yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmede; genelde bu alt kira ilişkisinde petrol şirketlerinden bayilik alan akaryakıt istasyonları bazı şirketleri taşeron olarak bu davada olduğu gibi tayin edebilirler. Ancak bu çok ender olan bir olaydır. Bu sebeple davalı/karşı davacı … şirketinin böyle bir alt kira ilişkisi kurma ihtimali çok zayıf, hemen hemen yok gibi olduğu, diğer bir deyişle belki 3 sene, 5 sene, 10 sene olabilir veya hiç böyle bir ilişki kuramayabilir.
Bilirkişi kurulumuzun ek görev tanımı doğrultusunda yapılan incelemeler çerçevesinde; davacı – birleşen davada davalı taraf itirazlarının sunulu kayıt ve belgeler ile sınırlı olarak irdelendiği ve taraflar arasındaki borç – alacak durumu yönünde önceki raporda sunulan mali tespitler ile ilgili bir değişikliğin söz konusu olmadığı; bu çerçevede, Davalı – Birleşen Davada Davacı şirketin asıl dava karşı dava tarihleri itibarıyla alacaklı göründüğü bakiyenin 2.033.751,83 TL düzeyinde bulunduğu ve vergi yükü alacağının da 2.034.512,96 TL olarak göründüğü dikkate alındığında, anılan iki kalemden kaynaklanan toplam alacak bakiyesinin 4.068.264,79 TL olarak hesaplandığı, sektörel yönden Davalı – Karşı Davacı şirketin benzer bir alt kira ilişkisi kurma ihtimalinin çok zayıf olduğu yönündeki değerlendirme de dikkate alınmak suretiyle ve davacı itirazları da dikkate alınmak suretiyle yeniden yapılan hesaplara dayalı olarak; %50 kâr payı seçeneğinde mahrum kalınan kâr tutarının 15.446.255,80 TL; %65 kâr payı seçeneğinde ise 22.831.820,09 TL olarak bulunduğu, sayın mahkemenin tasfiye memurluğu ile ilgili görev tanımı çerçevesinde; bilirkişi kurulumuzun mali inceleme çerçevesinde tespit edilen tutarların Sayın Mahkemece de benimsenmesi halinde, dava konusu sözleşmenin sonlanma tarih olan 05.05.2019 tarihi itibarıyla tasfiye bilançosunun aşağıda sunulduğu gibi oluşacağı; (davacı şirketten alacak 4.068.264,79TL+ davacı şirkettin adi ortaklığa muhtemel net kâr borcu 40.064.803,44 TL olmak üzere aktif toplamı 44.133.068,23 TL, davalı şirkete borç 4.068.264,79 TL, sözleşmenin sonlanma tarihi itibarıyla muhtemel kâr 40.064.803,44TL, muhtemel gelir: 49.237.095,30 TL, muhtemel gider: – 9.172.291.85 TL olmak üzere pasif toplamı 44.133.068,23 olarak hesaplanmıştır.” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Davalı birleşen dosya davacısı … Akaryakıt Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili mahkememize sunmuş olduğu 07/06/2018 tarihli ıslah dilekçesinde; dava dilekçesinde 1.000.000,00 TL olarak talep ettiği kar kaybı alacak talebini 21.831.820,09 TL arttırarak 22.831.820,09 TL olarak ıslah etmiş ve 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağı, 22.831.820,09TL kar kaybı alacağının birleşen davalıdan tahsiline, asıl davada davacının davasının reddine, her iki dava açısından da yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Taraflar arasında …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasında tanklarda kalan akaryakıt bedeline ilişkin dava dosyası mevcut ise de; dosyamızın neticesini etkilemeyeceğinden bekletici mesele yapılmamıştır.
Asıl dava; taraflar arasında aktedilen sözleşme gereğince işletme hakkı davacı birleşen dosya davalısı … firmasına ait olan … …ı içerisinde yer alan … ve … akaryakıt istasyonlarının davalı birleşen dosya davacısı … Akaryakıt firmasına kiralanmasına kira bedeli ile kar paylaşımından kaynaklı cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Birleşen dava; taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden işletilen Büyük … …ı içerisinde yer alan … ve … akaryakıt istasyonlarının işletilmesinden kaynaklı taraflar arasındaki cari hesaba istinaden oluşan cari hesap alacağı ile davacı birleşen dosya davalısının … firmasının sözleşme gereğince yükümlüğünde olmasına rağmen birleşen dosya davacısı tarafından ödendiği belirtilen vergi ödemesi alacağı ve sözleşmenin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kar mahrumiyeti talebine ilişkindir.
Taraflar arasında; 24.12.2008 tarihli sözleşme ile dava dışı … firması ile yaptığı akaryakıt bayilik sözleşmesine istinaden işletme hakkı davacı birleşen dosya davalısı … firmasına ait olan istasyonların fiilen işletilmesine ilişkin olarak sözleşme akdedildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin fesih tarihine kadar devam ettiği ve sözleşmenin davacı birleşen dosya davalısı … firması tarafından 28.05.2013 tarihinde feshedildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Taraflar arasındaki ihtilaf; akdedilen sözleşmelerin vasıf ve niteliği, taraflar arasında imzalanan 24.12.2008 tarihli sözleşme haricindeki 12.03.2010 tarihli sözleşme ile 01.09.2012 tarihli ek protokolün geçerli olup olmadığı, asıl ve birleşen dosya kapsamında tarafların alacak iddialarının yerinde olup olmadığı ve miktarına ilişkindir.
Öncelikle taraflar arasındaki ticari ilişki; 24.12.2008 tarihli sözleşmeyle başlanmış olup diğer sözleşmeler devam sözleşmesi niteliğindedir. Dolayısıyla irdelenmesi gereken sözleşme 24.12.2008 tarihli sözleşme olup anılan sözleşmenin mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Sözleşmenin yorumunda asıl olanın tarafların kullandıkları kelimeler ve tanımlardan ziyade ne amaçladıkları ve sözleşmenin uygulanması sırasındaki eylem ve davranışlarıdır. Anılı sözleşmede her ne kadar kira bedelinden bahsedilmekte ise de; asıl olanın istasyonların fiilen davalı birleşen dosya davacısı … Akaryakıt firması tarafından işletilerek gelirin paylaşılmasına ilişkin olup sözleşmede özellikle nakit satış gelirlerinin paylaşım oranlarınında düzenlendiği ve ayrıca davacı birleşen dosya davalısı … firması tarafından keşide edilen 24.07.2013 tarihli ihtarnamesindeki taraflar arasındaki ortaklığa ilişkin beyanı da nazara alındığında, taraflar arasında istasyonun işletilmesine ilişkin olarak adi ortaklık sözleşmesi kurulduğu mahkememizin kabulündedir.
Davacı … firması vekili taraflar arasında geçerli sözleşmenin 24.12.2008 tarihli sözleşme olup, kendilerince bu sözleşmenin feshedildiğini, 12.03.2010 tarihli sözleşmenin hiç yürürlüğe girmediğini iddia etmiş, davalı birleşen dosya davacısı vekili ise; yürürlükte olan sözleşmenin 01.09.2012 tarihli sözleşme olduğunu savunmuştur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 24.12.2008 tarihinde belirli süreli adi ortaklık sözleşmesi olarak başladığı daha sonra yapılan sözleşme ve ek protokollerle yenilendiği, dolayısıyla belirsiz süreli istasyonların işletilmesine ilişkin adi ortaklık sözleşmesine dönüştüğü anlaşıldığından sözleşmelerinin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve son olarak imzalanan sözleşmelerdeki farklı hükümlerin uygulanmasının gerektiği, öncelikle sözleşmelerdeki aykırı olmayan hükümlerinde geçerliliğini koruduğu mahkememizce benimsenmiştir.
Tartışılması gereken diğer husus tarafların karşılıklı olarak sorumluluklarıdır.
Asıl davada; davacı birleşen dosya davalısı … firması alacaklı olduğunu savunmuş ve ticari defterlerindeki kayda dayanmış ise de; mali incelemede davacının davalı tarafından kendisinden saklanan nakit alacağa ilişkin bir delili olmadığından, ve yine mali kayıtlara göre davalı birleşen dosya davacısı cari hesap alacağı bulunduğu davacı birleşen dosya davalısı alacağının dayanaklarını sunamadığı, alacağını kanıtlayamadığı, ayrıca kira bedellerinin dava dışı üst kiracıya ödendiği, kira bedelinden kaynaklı alacak talebinin yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme adi ortaklık sözleşmesi olmakla cari hesap dayanağını da kanıtlayamadığından bu yöndeki alacak talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla asıl davanın reddi gerekmiştir.
Birleşen dava yönünden davacı taraf cari hesap alacağını, davalı adına ödediği vergi alacağını ve sözleşmeden kaynaklı kar mahrumiyetini talep etmiştir.
Mübrez raporla da tespit edildiği üzere birleşen davada davacı … firmasının kanıtlanan cari hesap alacak talebi 2.033.751,83 TL üzerinden yerinde görülmüştür.
Mübrez raporla da tespit edildiği üzere birleşen davada davacı; davalı … firmasının sözleşmeden kaynaklı vergi ödemelerinden sorumluluğu nedeniyle adı geçen firma adına ödediği vergilerden dolayı rücu hakkına istinaden 2.034.512,96 TL alacak talebi mahkememizce yerinde görülmüştür.
Tartışılması gereken diğer husus; birleşen davada kar mahrumiyeti istemine ilişkindir. Mübrez raporda her ne kadar sözleşmenin davacı birleşen dosya davalısı … firması tarafından haksız feshedildiğinden bahisle sözleşme süresi sonuna kadar kar mahrumiyeti hesabı yapılmış ve bilahare mahkememizce yeni bir bayilik oluşturulması için gerekli makul süre üzerinden hesap yapılmasına ilişkin ek rapor talebi doğrultusunda hazırlanan ek raporda böyle bir ticari ilişkinin hiç kurulamayabileceği mütala edilerek hesaplama yapılamamış ise de; taraflar arasındaki sözleşme mahkememizce adi ortaklık sözleşmesi olarak benimsendiğinden ve taraflar arasındaki ihtilaf adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında giderilecek olmakla sözleşme davalı birleşen dosya davacısının tespit edilen herhangi bir kusuru olmaksızın nedensiz feshedildiğinden, yeni bir bayilik oluşturulmasına ilişkin makul süre taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve sözleşmenin niteliğine uygun olmadığından ve ayrıca adi ortaklık sözleşmelerinde;
“Ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için yada ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunması. Adi ortaklık sözleşmesi belirli süreli yapılmışsa, kural olarak sona erme sözleşme süresinin bitmesi ile gerçekleşir. Ancak sözleşmeye hüküm konularak, adi ortaklık ilişkisini sözleşme süresini bitmeden ortaklara fesih bildirimi ile ortaklığı bitirme hakkı tanınabilir. Bu durumda fesih bildirim hakkı kanundan değil, sözleşmeden doğan bir hak olacağından, ortakların daha sonra oy birliği ile alacakları bir kararla fesih bildirim hakkını kaldırmaları mümkündür. Fesih bildirim hakkının sözleşme ile tanınmasında eşitlik ilkesinin uygulanması gerekmemektedir. Fesih bildirim hakkı bu sebeple bütün ortaklara tanınabileceği gibi bir veya birkaç ortağa da tanınmış olabilir. Sözleşme özgürlüğüne aykırılık yoktur. Anonim ve limited şirketlerde olduğu gibi adi ortaklıkta eşit işlem ilkesi yoktur (Bk. TTK md 357, md 627.) Ancak ortaklık sözleşmesi belirsiz süreli ise veya belirli süreli ortaklık TBK. md. 640/3 gereği belirsiz süreli hale gelmişse, bütün ortakların yasadan kaynaklanan fesih bildirim hakkı vardır (TBK md 640/1). Yasadan kaynaklanan bu fesih bildirim hakkı adi ortaklık sözleşmesi ile kısıtlanamaz veya kaldırılamaz. TBK. tüm belirsiz süreli sözleşmelerde fesih bildirim hakkını zaten tanımaktadır. Ancak ortak ister TBK. md. 639 bend 6’da bahsedilen sözleşmesel fesih bildirim hakkını ister TBK. md. 640/1’de bahsedilen yasal fesih bildirim hakkını kullanmış ve böylece adi ortaklığın iradi sona erme sebeplerinden birisini gerçekleştirmiş olsun, diğer ortakların fesih bildiriminde bulunan ortağı çıkararak, ortaklığa kendi aralarında devam etmeleri mümkündür. Bunun için TBK. md. 633 iki koşul öngörmektedir; adi ortaklık sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunması ve diğer ortakların fesih bildiriminde bulunan ortağa onu çıkardıklarına dair yazılı bildirimde bulunmaları. Fesih bildirimi sonucu sona erme gerçekleşmişse, adi ortaklık tasfiye edilir. Ancak fesih bildiriminde bulunan ortak ortaklıktan çıkarılırsa, adi ortaklık değil, çıkarılan ortağın ortaklık payı tasfiye edilir. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararı. Adi ortaklığın feshini haklı gösterecek sebepler ortakların şahsından kaynaklanabileceği gibi ortaklığın kendisinden de kaynaklanabilir. Fesih için haklı sebebi her somut olayın özelliğine göre mahkeme takdir etmelidir. Ancak uygulamada bazen ortak, sadece katılım payının iadesi istemi ile dava açmakta, bu istemin aynı zamanda ortaklığın feshi istemini de içerip içermediği tereddüt yaratmaktadır. Bir ortağın katılım payının iadesi talebi, aynı zamanda ortaklık ilişkisinin sona ermesi istemidir. Keza katılım payı olmadan ortaklık ilişkisi kurulamaz. Her ortağın para, alacak veya başka bir mal ya da emek koyarak, ortaklığa bir katılım payı koyma (Yargıtay HGK 23.10.2013 tarih 2013/25 E …2 K) fiilen sona eren adi ortaklık için yapılan giderlerin davalı ortaktan tahsili için dava açılması talebinde, ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteğinin de bulunduğunun kabulü gerekir. Zira bu durum usul ekonomisine de uygun düşmektedi”. (Yargıtay 3. HD, 29.04.2014 tarih, 2014/2569 E 2014/6532 K ): “Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar.” Adi Ortaklığın Tasfiyesi ve Mahkemelerin Görevi yükümlülüğü vardır, TBK. md. 621. Ortaklıktan katılım payının geri ödenmesini talep eden ortağın katılım payının ödenebilmesi için, ortağın çıkarılması mümkün değilse, ortaklığın tasfiye edilmesi zorunludur. Bunun için ortaklığın sona ermesi gerekir.” şeklindeki izahtan da anlaşılacağı üzere TBK’ nın 640. maddesi gereğince mahkememizce ard arda yapılan yenileme sözleşmeleri ile belirsiz süreli hale gelen taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin taraflarca 6 aylık feshi ihbar süresi vermek koşuluyla her zaman nedensiz ve iradi olarak feshedilebileceği anlaşılmakla davalı birleşen dosya davacısı ancak 6 aylık kar mahrumiyeti talebinde bulunabilir.
Bu durumda taraflar arasındaki karın paylaşımına ilişkin son olarak yapılan değişikliğe yönelik ek sözleşme geçerli olmakla karın %65’inin birleşen dosya davacısına ait olacağı seçeneği esas alınarak mübrez raporda 59 ay kalan sözleşme süresine göre hesap edilen 22.831.820,09 TL kar mahrumiyeti üzerinden (22.831.820,09×6 ay :59 ay) =2.321.880 TL altı aylık kar mahrumiyet üzerinden davalı birleşen dosya davacısının kar mahrumiyet talebi kısmen yerinde görülmüştür.
Bakiye kar mahrumiyeti talebinin reddine karar vermek gerekmiştir
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; asıl davanın reddine, birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davacının davasının kısmen kabulü ile 2.033.751,83TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96 TL vergi yükünden kaynaklı alacak ve 2.321.880,00 TL kar mahrumiyeti alacağı olmak üzere toplam 6.390.144,79 TL’nin 26.06.2013 temerrüt tarihinden işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte birleşen dosya davalısından tahsili ile birleşen dosya davacısına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:gerekçesi gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Asıl davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL. Karar harcının, peşin yatırılan 11.701,15 TL. Harçtan mahsubu ile, bakiye 11.665,00 TL. Harcın, karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Davacı giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Gereğince hesaplanan 41.357,08 TL. Vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalının yaptığı gider olmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında: davacının davasının kısmen kabulü ile 2.033.751,83TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96TL vergi yükünden kaynaklı alacak ve 2.321.880,00TL kar mahrumiyeti alacağı olmak üzere toplam 6.390.144,79TL’nin 26.06.2013 temerrüt tarihinden işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte birleşen dosya davalısından tahsili ile birleşen dosya davacısına ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 436.510,80 TL. Karar harcının, peşin ve ıslahla yatırılan toplam 462.082,50 TL. Harçtan mahsubu ile, bakiye 25.571,70 TL. Harcın, karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 129.101,44 TL. Vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan harçlar toplamı: 436,538,80 TL.nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 10.714,95 TL. Yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 2.528,70 TL.nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 271.878,15 TL. Vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/07/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …