Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1368 E. 2018/1189 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1272
KARAR NO : 2018/1197

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/10/2014
KARAR TARİHİ : 26/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/11/2010 tarihinde müvekkilinin yaya olarak … mah … sk üzerinde yürüdüğü sırada arkasından gelen sürücüsü ve plakası bilinmeyen aracın müvekkiline çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinde ciddi mahiyette kalıcı maluliyete duçar olduğunu, müvekkilinin tüm tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığını ve esaslı oranda daimi sakat kaldığını, bu kazanın oluşumunda kusurlu olan aracın plakası bilinmediğinden …’nın tazminatı gerektirir derecede kusurlu olduğunu, müvekkilinin kalıcı maluliyetten ileri gelen halihazırda ve istikbale dönük ciddi bir kazanç mahrumiyetinin bahis konusu olduğunu, poliçe kifayetsizliğinin son derece açık olduğunu, bu olumsuz olgunun, KTK mevzuatı uyarınca … adlı kurumun doğrudan sorumluluğunu sonuçladığını, bu cümlelerden olarak doğrudan dava hakkını kullandıklarını, müvekkilinin kalıcı sakatlıktan mütevellit esaslı getiri kaybı tezahür ettiğini, KTK hüküm ve klozlan icabı davalı kurumun tam tazminatla mükellef olduğunu, mezkur davalı şirkete ihbar/müracaat edildiğini, bu çerçevede oluşturulan 111318 sayılı hasar dosyası marifetiyle 13/11/2012 tarihinde 7.308 TL gibi kısmi bir ödence (tazminat) ifa edildiğini, müvekkilinin daimi sakatlığından mütevellit esaslı getiri kaybı tezahür ettiğini, sigorta klozlan icabı davalı şirketin tam tazminatla mükellef olduğunu, husumet yöneltmenin kaçınılmaz yol olduğunu, anılan gerekçelerle fiili ve müstakbel zararın tam manasıyla tazmini gayesiyle dava açma zarureti hasıl olduğunu, sonuç olarak bu nedenlerle maddi tazminat manasında fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalarak davanın kabulü ile müvekkili için kalıcı iş göremezlikten ileri gelen 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınması zaruretiyle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kaza tarihinden, aksi halde ihbar tarihini müteakip 8 iş günün bitiminden, olanaklı değilse son tahlilde dava tarihinden başlayarak işleyecek ticari faiziyle veya yasal faiziyle ile birlikte 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tazmin ve tahsilini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmeslne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız fiile ilişkin iş bu davanın kazanın vukuu bulduğu ceza yargılamasının yapıldığı Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, iş bu kazaya sebebiyet verenlerin sorumluluğu değerlendirildiği keşif incelemeler ceza yargılamasının yapıldığı Antalya Mahkemeleri ortak yetkili yerde davanın görülmesi usul ekonomisi gereği olduğunu, mahkememizin yetkisiz olduğunu, öncelikle yetki itirazlarının karara bağlanmasını talep ettiklerini, dava konusu talepin zamanaşımına uğradığını, huzurdaki davanın belirsiz dava şeklinde açıldığını, 6100 sayılı HMK 109/2 maddesi kapsamında bu davanın kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığını, dava konusu tazminatın tespit edilebilir nitelikte olduğunu, iş bu davanın usul yönünden reddinin gerektiğini, davacının bu kaza sebebiyle diğer sorumlulara açılmış davaları ve alınmış ödemelerini açıklaması gerektiğini, ödeme ve ibra sözleşmesi gereğince haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, …nın sorumluluğunun olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen kazadaki kusur durumu ve kusurlu hareket ile meydana geldiği iddia edilen zarar arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla varsa maluliyet oranının ispatlanması gerektiğini ve zararın sorumlu aktüer bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini, davacıya bu kaza sonucu Sosyal Güvenlik kurumu tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurunun söz konusu olduğunu, dava konusu kaza ile ilgili ceza dosyasının celbinin gerektiğini, faiz istemi, başlangıç tarihi ve yargılama gideri isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sonuç olarak bu sebeplerle ve sair hususlar hakkındaki beyan hakları saklı kalmak kaydıyla, usule yönelik itirazlarının karara bağlanmasını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama gideri ve ücreti vekâletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
…’na müzekkere yazılarak, davacının başvuru evrakları ile birlikte hasar dosyasının celp edildiği anlaşılmıştır.
SGK’ya müzekkere yazılarak, davacıya dava konusu kazaya ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davacıya ait tedavi evrakları celp edilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu marifeti ile tanzim edilen maluliyete ilişkin rapor temin edilmiştir.
ATK … İhtisas Kurulu’nun 25/09/2017 tarihli raporu kapsamında; “… oğlu, 1983 doğumlu …’in 13.11.2010 tarihinde geçirdiği araç dışı trafik kazası sonucunda meydana geldiği bildirilen diz eklem hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak;
Gr1 XII(22İa……10)A %14
E cetveline göre %11.3(yüzdeonbirnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
İyileşme (işgöremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen kusur bilirkişi … ve aktüer bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 13/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Olayla ilgili olarak “Trafik Kazası Tespit Tutanağı” tanzim olunmadığını, kroki çizilmediğini, davacı yayanın % 233 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, davacı yaya …’in hastanede verdiği 22.11.2010 tarihlî ifadesinde olay günü saat 01.00 sıralarında Yeniemek mahallesi, … sokak üzerinden evine gitmekte olduğunu, sokak üzerinden karşıya geçerken arkasından gelen far ışıklarından taksi olduğunu tahmin ettiği bir aracın kendisine çarptığını, çarpma ile yere düştüğünü, daha sonra tekrar kalkmak istediğini ve kalkamayıp tekrar yere düştüğünü, çevreden gelenlerin ambulansa haber verdiklerini, ambulans ile hastaneye geldiğini, kendine çarpan aracı ve sürücüsünü görmediğini beyan ettiğini, davacının ifadesine göre davacı yayanın önce yaya kaldırımı bulunmayan yolda arkası gelen trafiğe dönük olarak yürüdüğünü, sonra karşıya geçmeye başladığını, bu sırada arkadan gelen trafiği kontrol etmediğinin anlaşıldığını, olay yerinin ve yol şartlarının bilinmemesine göre …’ten kazanın meydana geldiği sokağın görüntüsüne ulaşıldığını ve rapora eklendiğini, fotoğrafa göre yol tek yönlü ve takriben 9 m. genişliğinde olup yaya kaldırımı ve aydınlatma olmadığını, kaza İle ilgili olarak davalı … tarafından Makine Mühendisi …’den rapor alındığını, verilen raporda davacı yaya ile araç sürücüsü müterafik ve 4/8’er oranında kusurlu bulunduğunu, bu kusur oranına göre davacıya 7.308,00 TL ödeme yapıldığını, Karayolları Trafik Kanunun yayalarla ilgili 68/b maddesine göre taşıt yolunu karşıya geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu yaya ve okul geçitleri ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmelerinin yasak olduğunu, ancak 100 m. mesafe içinde yaya geçidi ve kavşak bulunmayan yerlerde yayalann taşıt trafiği için engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebileceklerini, olayda ileri derecede alkollü olan davacı yaya aksine davranarak yolu gereği gibi kontrol etmeden ve taşıt trafiğine engel oluşturacak şekilde geçiş yapmak istediğini, yakın mesafede olan aracın önüne kontrolsüz çıktığı için olayda kusurlu olduğunu(KTK Mad.68/b), meçhul sürücünün ise meskun mahal dahilinde hızlı, dikkatsiz ve tedbirsiz seyrettiğini, bu nedenle yolun sağında gördüğü yayayı gördüğünde yayayı ışık ve korna ile ikaz etmediğini, yayanın yola girip karşıya geçmeye başlaması üzerine yayaya çarptığını, böylece olayda trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen kuralın yasak ve zorunluluk veya yükümlülüklere uymadığını(KTK Mad.47/d), hızını kullandığı aracın teknik özelliği, görüş, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı için olayda kusurlu olduğunu,(KTK Mad.52/a), olayda kaza yerini durmaksızın terk eden sürücünün de alkollü olup olmadığı, kazayı önleyici tedbir alıp almadığı, çarpma noktasının yeri belli olmadığı için tarafların müterafik kusurlu olduklarının kabulünün uygun olacağının mütalaa olunduğunu, yukarıdaki incelemeye göre olayda meçhul sürücünün % 50 (yüzdeelli) oranında kusurlu olduğunu, davacı yaya …’in % 50 (yüzdeelli) oranında kusurlu olduğunu, olayın meydana gelmesinde; plakası belirlenemeyen meçhul araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğunu, davacının %50 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, … Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde; “Madde 9 – (1) (Değişik; RG-19.06.2009-27263) Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak; a)Sigortalının veya sigortayı yaptırmakta sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, b)Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, c)Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları için, ç) Sigorta şirketinin mali bünye zaafıyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için, d)Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için başvurulabilir.” denildiğini, … yönetmeliğine göre; davalı … meçhul araç sürücüsünün kusuru oranında davacıya karşı sorumlu olduğundan, iş bu raporda davalının %50 kusur oranındaki sorumluk durumuna göre zarar hesabı yapılarak takdire sunulacağını, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının iyileşme sûresinin 9 ay olarak belirlendiğini, bu durumda; her ne kadar dava dilekçesinde kalıcı iş görmezlikten dolayı zarar talebi mevcut ise de; usul ekonomisi açısından davacının 9 aylık geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının % 100 malul gibi hesaplanarak takdire sunulacağını, davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararının, iyileşme döneminin sona erdiği tarihten itibaren maluliyetiyle orantılı olarak hesaplanacağını, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının maluliyet oranı %11,3 olarak belirlenmiş olup, anılan orana göre davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı hesaplanacağını, 12.04.1983 doğumlu davacının, olay tarihinde 27 yıl, 7 ay, 1 günlük olup, 28 yaşında kabul edilerek P.MF.1931 işaretli yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (39)yıl ve muhtemelen (67)yaşına kadar yaşayacağını, Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif olarak çalışabilme yaşı 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre davacının aktif çalışma hayatının (60)yaşına kadar süreceği kabul olunarak bakiye aktif hayat süresi (60-28)= 32 yıl ve pasif devresi 7 yıl olduğunu, dava dosyasında davacının kaza tarihinde asgari ücretin üzerine kazanç sağladığını gösterir yazılı belge bulunmadığından zorunlu olarak hesaplamaların yasal asgari ücretlere göre yapılacağını, buna göre; kazalının 13.11.2010-13.11.2018 arası geçen 8 yıllık bilinen dönemdeki aktif devre net kazançlarının tablo şeklinde sunulduğunu, davacının işlemiş ve bilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacağını, ancak işleyecek ve bilinmeyen bakiye devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacağını, bu duruma göre, kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık gelirinin ise; 1.603,12 x 12 Ay = 19.237,44 TL, olup, anılan tutarın işleyecek aktif devre maddi zarar hesabına esas alınacağını, diğer yandan; davacı aktif devre sonunda pasif dönemde de emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden Yargıtay’ın bu konudaki kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar hesabına da asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın belirlenen net asgari ücretin yıllık tutarı olan (7.450,91 x 12 )= 17.410,92 TL esas alınacağını, buna göre (31) yıllık işleyecek aktif ve pasif devrenin peşin değerinin hesaplanarak tablo şeklinde sunulduğunu, davalı tarafından davacıya %8 özür oranı ve %50 kusur durumuna göre aktüeryal yönteme göre yapılan hesaplama sonucu 13.11.2012 tarihinde 7.308,00 TL ödeme yapıldığını, iş bu raporda davacının maluliyet oranı %11,3 olarak belirlenmiş olup, ödemeye esas alınan özür oranı ile arasında %40 gibi bir fark bulunduğunu, aktüeryal yönteme göre yapılan hesaplamalarda zarar tutarının, Yargıtay tarafından kabul gören progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamadan daha az çıktığını, bu durumda da ödemeye esas veriler ve hesap tekniği ile iş bu raporda belirlenen maluliyet oranı arasında açık fark bulunduğundan ve buna göre de ödemenin ödeme tarihindeki verilere göre zararı karşılaması mümkün gözükmediğinden gereksiz yere ödeme tarihindeki verilere göre hesap yapma yoluna gidilmeyeceğini, diğer yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/4-824 E. 2012/134 K. ve 14.03.2012 tarihli bu konudaki en son kararında özetle; ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile güncellenerek güncel tutarın hesaplanan tazminattan indirileceği yönünde olduğunu, buna göre daha önce yapılan ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş faizi ve güncel tutarının tablo olarak sunulduğu şeklinde olduğunu, belirlenen güncel tutarın davacının maddi zararından edileceğini, SGK tarafından davacıya bu olay nedeniyle toplam 7.162,99 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini, bu durumda; olayın meydana gelmesinde davacının %50 ve plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün %50 kusurlu olması nedeniyle 6098 Sayılı Borçlar Kanunun 55.maddesine göre ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin %50 kusur karşılığı olan (7.162,99x %50)- 3.581,50 TL’si rücuya tabi olduğundan anılan tutarın davacının geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararından tenzil edileceğini, buna göre; kazalının geçici iş göremezlik dönemdeki maddi zararı ve kazalının sürekli (kalıcı) iş göremezlik dönemindeki maddi zararının hesaplarının yapılıp tablo şeklinde sunulduğunu, olay tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden …nın sorumluluk üst limitinin 175.000,00 TL olduğunu, daha önce yapılan ödemenin tenzili sonucu davalının bakiye sorumluluk limitinin 175.000,00 – 7.308,00 = 167.692,00 TL üzerinden devam ettiğini, davacının yukarıda belirlenen bakiye maddi zararı poliçe limiti içinde ve kapsamında kaldığını, KarayoIlan Trafik Kanunun 99.maddesinde; “… Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutarıadını veva bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırlan içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” denildiğini, bu durumda; davalı tarafından 29.06.2012 tarihinde yapılan başvuru ekinde 99.maddeye uygun belgeler yer almadığından davalının daha önce ödeme yaptığı 13.11.2012 tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediğini, sonuç olarak meçhul sürücünün % 50 (yüzdeelli) oranında kusurlu olduğunu, davacı yaya …’in % 50 (yüzdeelli) oranında kusurlu olduğunu, davalının plakası belirlenemeyen aracın meçhul sürücüsünün %50 kusur oranındaki sorumluk durumuna göre; davacı …’in geçici iş göremezlik döneminde uğradığı maddi zararının SGK tarafından yapılan ödeme ile karşılanmış olması nedeniyle hu dönem için maddi zararının belirlenemediğini, sürekli( kalıcı) iş göremezlik dönemine ait %11,3 maluliyeti ile ilgili bakiye maddi zararının = 27.103,45 TL olduğunu, davacının maddi zararının poliçe limitleri içinde ve kapsamında kaldığını, davalı bakımından Karayolları 99.Maddesine göre en erken temerrüt tarihinin 13.11.2012 ödeme tarihi olarak belirlenebildiğini, her ne kadar dava dilekçesinde ticari faizi talebinde bulunulmuş ise de; kazaya karışan aracın tespit edilememiş olması ve buna göre de ticari nitelikte olduğunun belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle ticari faiz talebine ilişkin takdirin mahkememize ait bulunduğunu…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Davacı vekilinin 15/08/2018 tarihinde ıslah dilekçesi sunduğu, 27.103,45-TL sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminatın 13/11/2012 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiği görülmüştür.
… Yönetmeliği’nin “Hesaba Başvurulabilecek Haller” başlıklı 9.maddesi; ”Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için …’na başvurulabilir.” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Anılı kanuni düzenlemeler, ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olmakla itibar edilir bulunan bilirkişi raporu ve dosya kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; kaza tarihi olan 13/11/2010 günü poliçe kapsamında olmayan dava dışı araç sürücünün %50 kusuru ile meydana gelen trafik kazası neticesinde %11,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılan davacının maddi zarar toplamı olarak hesap edilen 27.103,45-TL sürekli iş göremezlik dönemine ait maddi tazminatı davalı … hesabının tazminle mükellef olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kazaya neden olan aracın hususi nitelikte olması nedeni ile yasal faize hükmedilebileceği, ıslah dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden HMK’nın 26. maddesi uyarınca talep edilen temerrüt tarihinden (ödeme tarihi 13/11/2012) itibaren faiz işletilmesinin gerektiği anlaşılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
27.103,45-TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın, 13/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 1.851,43-TL harçtan peşin alınan 25,20-TL peşin harç ve 92-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.734,23-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 25,20-TL peşin harç, 92-TL ıslah harcı, 1.200-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 306,50-TL olmak üzere toplam 1.648,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.252,41-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza