Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1053 E. 2018/929 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1053
KARAR NO : 2018/929

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 23/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının vekil aracılığıyla verdiği 20/03/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesi ile 23/07/2013 tarihinde davalı ile sözleşme imzaladıkları, bu kapsamda davalının kendilerine 115 ton rafine fındık yağını sözleşmede belirlenen birim fiyatlar üzerinden satmayı ve kendilerinin de bu koşullar ile almayı kabul ve taahhüt ettikleri, bu kapsamda belirlenen birim fiyatlar üzerinden belli bir miktar yağı satın aldıkları, ancak davalının bakiye malı taahhüt ettiği birim fiyattan satıp teslimat yapmadığı, gerekçe olarak hammadde kalmadığını ileri sürdüğü, daha sonra kalan parti malları sözleşmede belirlenen miktardan daha yüksek bir rakamla satılacağını bildirdiği, bu durumun kendilerini mağdur ettiği ve davalının sözleşmeye aykırı davrandığı, davalının bu eylemi nedeniyle başka firmalardan yağ temini yoluna gittikleri ve bu nedenle zarara uğradıkları, yaptıkları ikame alım yönünden başka firmaya ödedikleri bedel ile davalının teslim temerrüdüne düştüğü bakiye miktardan mahsubu yapılarak tespit edilecek bedelin zarar olarak tazmini, bu bağlamda şimdilik 10.000,00-TL lik zararın davalıdan tahsili talep ve dava olunmuştur.
Davalıya usulüne göre tebligat gönderilmiş, vekil aracılığıyla uzatılan esasa cevap süresi içerisinde cevapların sunulduğu, öncelikle davacının dayandığı 23/07/2013 tarihli sözleşme varlığının kabul edildiği ve bu sözleşmede yetkili mahkemenin ihtilaf halinde İstanbul ya da Afyonkarahisar mahkemeleri olacağının düzenlendiği, HMK’nun 17.maddesinin bu doğrultuda tacir olan tarafların doğmuş ya da doğabilecek uyuşmazlık halinde sözleşmede bir ya da birden fazla mahkemeyi yetkili kılmaları halinde, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılacağını düzenlediği, tarafların da tacir olmaları sebebiyle bu sözleşmede belirlenen mahkemelerden İstanbul mahkemelerinde davanın görülmesini talep ettikleri anlaşılmıştır. Ayrıca davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının HMK’nun 107.maddesine uygun olmadığı, esas yönünden de sözleşme uyarınca mutabakat yapıldığı, ancak özel şartlarda düzenlenen hükümler çerçevesinde acil sevkiyat planlarının bildirilmemesi sonucu kendilerinin de davacı ile çalışmalarının mümkün olmadığı ve siparişlerin bu mevcut şartlarla yerine getirilemeyeceğinin bildirildiği, kendi borcunu ifa etmiş olmayan davacının satıcının temerrüde düştüğünü ileri süremeyeceği gerekçesiyle davanın reddini istediği anlaşılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında 09/05/2014 tarihinde yetkisizliğine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyasına ilişkin 13/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Alıcı firma ile satıcı firma arasında 115 ton rafine fındık yağı alım satım sözleşmesi imzalandığını, bu mallardan 12/08/2013-617809 faturayla 16.700kg 23/08/2013-617941 faturayla 26.540kg sevkiyat yapıldığını, alıcı firmanın 7,50-TL’den mal tedarik ettiğini göz önüne alarak 7,50-TL-5,95-TLkg bazında 1,55-TL alamadığı 71.760kg r.fındık yağı için toplamda 111.228,00-TL zarara uğradığını mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 08/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Sözleşme hükümlerinde belli bir tarihten sonra davalı satıcının yeni birim fiyat belirleme yetkisine sahip kılındığını, bu yetkiye dayanan davalının belirlediği yeni fiyatın davacı alacı tarafından kabul edilmediğini, davalının yeni fiyat belirlemesinin piyasada artan fiyatlardan ileri geldiği ve keyfi ve afaki sayılamayacağını, bu itibarla davalı satıcının sözleşmeye aykırı bir davranışının tespit edilemediğini ve davacının tazminat talebinin kabule şayan olmadığını, Mahkememiz aksi kanaatte ise davacı alıcının 111.228,00-TL zararının bulunduğunu, ancak davada 10.000,00-TL talep ettiğinden taleple bağlılık kuralının işlemesi gerektiğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyasına ilişkin 22/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı şirkete ait 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerin, Vergi Usul Kanunu’nun 220.maddesinde sayılan tasdik ettirilmesi zorunlu defterlerden olduğunu, vergi usul kanununun 221,223,224 ve 225 maddelerinde belirtildiği zaman ve şekilde tasdik ettirilmiş olduğunu, davalı şirkete ait 2012 ve 2013 yılı yevmiye defterlerinin, 6102 sayılı TTK’nın 64.maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne göre kapanış noter tasdiklerinin yaptırılmış olduğunu, davalı şirkete ait 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerin, 26/12/1992 tarihli mükerrer 21447 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak yürürlüğe giren 1 seri nolu muhasebe sistemi uygulama genel tebliği hükümlerine uygun olarak tutulduğunu, davalının incelenen yasal defter kayıtlarında davacı şirket ile ilgili olarak, dava tarihi itibariyle herhangi bir cari hesap borç veyahut alacak bakiyesinin bulunmadığını mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 26/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Kök rapora vaki itirazlarının raporda herhangi bir değişiklik gerektirmediğini, oradaki tespit ve görüşlerin aynen muhafazası icap ettiğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 12/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı yanın sözleşmeden kaynaklı seçimlik haklarını kullanarak davalıya sevkiyata ilişkin bakiye malları göndermeme hakkını kullanmakta haklı olduğunu, bu sebeple davacının davasında haklı olamayabileceğinin değerlendirilebileceğini, davacı yanın davadaki savlarında haklı olduğu mütalaasında bulunursa, bu seçenekte, 13/10/2015 tarihli sektör bilirkişisinin raporunda yer alan 111.228,00-TL tutarındaki tazminatın talep edilebileceğini mütalaa etmiştir.
Dava; Sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; 23/07/2013 tarihinde taraflar arasında satış sözleşmesi imzaladığı, bu kapsamda davalının 115 ton rafine fındık yağını sözleşmede belirlenen birim fiyatlar üzerinden satmayı ve kendilerinin de bu koşullar ile almayı kabul ve taahhüt ettiklerini, bu kapsamda belirlenen birim fiyatlar üzerinden belli bir miktar yağı satın aldıklarını; ancak davalının bakiye malı taahhüt ettiği birim fiyattan satıp teslimat yapmadığı, gerekçe olarak hammadde kalmadığını ileri sürdüğü, daha sonra kalan parti malları sözleşmede belirlenen miktardan daha yüksek bir rakamla satılacağını bildirdiği, bu durumun kendilerini mağdur ettiği ve davalının sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının bu eylemi nedeniyle başka firmalardan yağ temini yoluna gittikleri ve bu nedenle zarara uğradıklarını, yaptıkları ikame alım yönünden başka firmaya ödedikleri bedel ile davalının teslimde temerrüde düştüğünden bahisle şimdilik 10.000,00-TL lik zararlarının davalı taraftan tazmini istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında da belirlendiği üzere; Taraflar arasında imzalanan ve tarafları bağlayıcı bulunan 23/07/2013 tarihli satım sözleşmesinin konusu 115 ton fındık yağının davalı satıcı tarafından davacı alıcıya teslim edilmesidir. Sözleşmede sevkiyat tarihi, Ağustos ayının ilk haftası olarak belirlenmiştir. Fındık yağı emtiasının fiyatının piyasada değişken olduğu, sözleşmenin akdinden kısa bir süre sonra yükseldiği tarafların mail yazışmalarından anlaşılmaktadır. Bir kısım malı teslim eden davalı satıcı, mail yazışmalarında fiyatların arttığını ve sözleşmedeki fiyattan kalan malı teslim edemeyeceğini belirtmiş, bu husus ise davacı tarafından kabul edilmemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, fiyatların artması karşısında davacının sözleşme fiyatı ile rayiç fiyat arasındaki farkı sözleşmeye aykırılık (satıcının temerrüdü) nedeniyle davalıdan talep edebilip edemeyeceği noktasında toplanmıştır.
Somut olayda; bir defada teslim edebilecek bir mal söz konusu olsa idi ve satıcı bunun vadesinde teslim etmeseydi, sonra da fiyatların artması nedeniyle kalan kısmı teslimden kaçınsa idi, böyle bir durumda satıcı temerrüde düşmüş sayılacaktı ve davacı somut veya soyut metoda göre hesaplanacak zararının tazminini isteyebilecek idi. Oysa somut olayda; sözleşme konusu emtia 115 ton fındık yağı olup, işin mahiyeti icabı partilerle teslimi söz konusudur. Sözleşmede sevkiyat tarihi Ağustos ayının ilk haftası olarak öngörülmüş ve sözleşmenin özel şartlar kısmında ise; “Son sevkiyat tarihine kadar çekilmeyen malların kalan miktarının sevk edilip edilmeceği satıcı opsiyonundadır. Yeniden fiyat belirleme satıcı opsiyonundadır.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm ile Ağustos ayının ilk haftası sonuna kadar teslim edilmemiş miktar bakımından satıcı davalı bir seçim hakkına sahip kılınmış veya malları sevk etmeme ya da yeniden fiyat belirleme yetkisine sahip olmuştur. Fındık yağı emtiasının piyasada oynak bir fiyat seyri izlediği dosya kapsamı ile belirlendiğinden, sözleşmenin bu hükmünde, alıcı davacının menfaatlerine dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan bir aykırılık tespit olunmamıştır. Ağustos ayının ilk haftasının sonuna kadar 115 ton ürünün teslimi gerektiği de ileri sürülemeyeceği ve davacının kendisine yapılan kısmi ifa için ödemesi gereken bedel bakımından geç ifada bulunduğu mail yazışmalarından anlaşılmaktadır. Ağustos ayının ilk haftası sonuna kadar 115 tonun tesliminin gerçekleşmemesinde davalı satıcının bir kusuru bulunmadığı gibi, davacı alıcının da tesliminin mutlaka Ağustos ayının ilk haftası sonuna kadar gerçekleşmesi doğrultusunda bir ihtarı ve talebi de yoktur. Ağustos ayının ilk haftası sonuna kadar fiyat sabittir, ancak bu tarihten sonra davalı sözleşmeye göre yeniden fiyat belirleme yetkisini (seçimlik hakkını) kazanmış durumdadır. Ağustos ayının ilk haftası geçince davalı satıcı mail mesajı ile kalan mal kısmı için yeni fiyat belirlemiş ve bu fiyat davacı tarafından kabul görmemiştir. Bu durumda davalı satıcı, 23/07/2013 tarihli sözleşmede kararlaştırılan 5.950-TL/KG+KDV birim fiyat ile bağlı sayılamaz. Sonuçta sözleşme hükümleri gereğince davalının 2013 Ağustos ayının ilk haftası sonunda yeniden fiyat belirleme yetkisi nedeniyle eldeki davada davacının tazminat talebinin kabule şayan sayılamayacağı ve davalı satıcının sözleşmeye aykırı bir davranışı tespit olunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİ İLE;
2-Davacı tarafından yatırılan 170,80-TL harçtan 35,90-TL’in mahsubu ile artan 134,90-TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 2.180,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 1.084,00-TL masrafın davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/10/2018

Katip …

Hakim …