Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/342 E. 2019/957 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/342 Esas
KARAR NO : 2019/957
DAVA : Alacak
KARŞI DAVA : Alacak
ASIL DAVA T. : 04/12/2013
KARŞI DAVA T. : 26/12/2013
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının (asıl ve karşı dava) yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalılar arasında 01/06/2012 tarihinde yürürlüğe giren fuar organizasyonuna ilişkin 1 yıllık sözleşme akdedildiğini, müvekkili şirketin sözleşmede kararlaştırılan başlangıçta ödemesi gereken 150.000,00.-TL yi davalıların ortak olduğu … Ltd.Şti nin hesabına gönderdiğini, ayrıca davalılar tarafından şirkete getirelen ekip için ofis alanı tahsis ettiğini, bu konuların tüm masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, müvekkili şirketin sözleşme gereği üzerine düşen tüm edimlerini gerçekleştirdiğini, davalıların sözleşme ile üstlendikleri projeleri yerine getirmediklerini, müvekkilinin bu nedenle zarar ettiğini, davalılar tarafından … Noterliğinin 21/06/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeyi fesih ettiğini, tüm bu süre içerisinde sözleşmeye aykırılıkları gidermekle yükümlü olan davalıların hiçbir uğraşının olmadığını beyanla neticeten müvekkili şirketin iş başlangıcında … ve ortağı olduğu … Ltd.Şti. hesabına gönderdiği 150.000,00 TL’nin şimdilik 15.000 TL sinin yasal ticari faizi ile birlikte taraflarına iadesine, davalılar tarafından şirkete getirilen ekibin, sözleşme uyarınca, taraflarınca ödenen 1 yıllık maaş, prim, ssk ve tüm yan giderlerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000 TL ‘sinin yasal ticari faizi ile birlikte iadesine, yapılan ilk organizasyon olan … organizasyonu ile ilgili olarak da zarar edilen miktarın yarısı olan 85.000,00 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.000 TL’sinin iadesine, sözleşme uyarınca davalılarca gerçekleştirilmeyen organizasyonlarla ilgili olarak, oluşan menfi zararın hesap bilirkişisi tarafından tespit edilerek yasal ticari faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000 TL’sinin taraflarına iadesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davacı şirket arasında 01/06/2012 yürürlük tarihli bir yıl süreli sözleşme yapıldığını, sözleşme gereğince müvekkillerinin sunduğu dört adet fuarın birer kez düzenlenmesi ve elde edilecek karın sözleşme hükümlerine göre paylaşılmasının kararlaştırıldığını, müvekkillerinin tüm çabalarına karşın davacının sözleşmeye aykırı hareket etmesi, sözleşmenin yüklediği edimleri ve taahhütleri yerine getirmemesi nedeni ile üç adet fuarın düzenlenemediğini, bununla birlikte davacının hukuka, usule ve ticari örf ve adete aykırı tutum ve davranışlarının müvekkilleri tarafından tespit edildiğini, bu nedenlerle bilcümle tazminat ve alacak hakları saklı kalmak kaydıyla tarihinde sözleşmenin yenilenmeyeceğinin davacıya bildirildiğini, müvekkillerinin tüm bilgi birikimlerini, emeklerini, zamanlarını sarf ederek sözleşme şardarına riayet ettiklerii, edimlerini ifa ettikleri halde müvekkillerinin maddi, manevi zarar gördüğünü, davacı şirketin tüm iddialarının dayanaksız olduğunu, sözleşmeye göre yalnızca karın paylaşılmasının söz konusu olduğunu, müvekkillerinin proje sabihi olduğunu, fikir ve emekleri ile sözleşmenin tarafı olduğunu beyanla neticeten davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davacı şirket arasında 01/06/2012 yürürlük tarihli bir yıl süreli bir sözleşme akdedilmiş olduğu, müvekkillerinin iş birliği sözleşmesi gereğince tüm edimlerini yerine getirdiklerini, ancak sözleşme konusu …, …, … isimli etkinliklerin gerçekleşmediğini, bu nedenle toplam 261.800 Euro kardan yoksun kaldıklarını iddia ederek şimdilik 68.000TL müsbet zarara uğradıklarını beyanla neticeten dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 68.00 TL müspet zarar kapsamındaki yoksun kalınan karın, 25/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline, hak edilmiş olan 12.000.-TL kar payının 25/06/2013 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline, müvekkillerin her biri için 10.000 TL olmak üzere toplam 20.000 TL manevi tazminatın işleyecek faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline, masraf ve vekalet ücretinin karşı davalıya yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin karşı davacılarla 01/06/2012 tarihinde yürürlüğe giren 1 yıllık iş birliği sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşmede kararlaştırılan iş başlangıcında ödenmesi gereken 150.000,00TL’yi ödediğini, ayrıca karşı davacılar tarafından şirkete getirilen ekip için ofis alanı tahsis ettiğini, ofisin tüm hak ve yetkilerini serbest olarak kullandırıldığını, tüm masrafların ise müvekkilince karşılandığını, yine karşı davacıların şirkete getirmiş oldukları ekibin sözleşme uyarınca tüm maaş, prim, sgk ve yan giderlerinin 1 yıl boyunca müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin sözleşmeye konu tüm edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ayrıca karşı davacıların ilk organizasyonuyla ilgili olarak da zarar edildiğini, karşı dava dilekçesinin aksine, tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları projeleri karşı davacıların kendi kusurlarıyla yerine getirmediğini, fuarların yapılamamasının tek nedeninin karşı davacılar olduğunu, karşı davacıların sözleşmede üzerlerine düşen edimleri yerine getirmediği gibi müvekkili tarafından gönderilen ihtarları da dikkate almadıklarını beyan ederek haksız ve mesnetsiz karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Tahkikat;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gereken deliller de celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce; HMK’nun 267. ve 268. maddeleri uyarınca bilirkişi olarak dosya kapsamı nazara alındığında Mali Müşavir …, fuar alanında uzman bilirkişi …,sözleşme hukuku konusunda uzman bilirkişi Prof. Dr. … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Huzurdaki dava bir alacak davası olup davacı, davalının taraflar arasında mevcut olan sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirmediğini, ayrıca söz konusu sözleşmeyi haksız fesih etmesi nedeniyle zarara uğradığı iddiası ile davalıdan alacak talebinde bulunmakta olup, bu talebin dayanaklarını aşağıdaki gibi detaylandırmaktadır.
Sözleşme başlangıcında … ve ortağı olan … Ltd.Şti. hesabına gönderilen 150.000,00 TL’den şimdilik 15.000 TL, davalılar tarafından şirkete getirilen ekip için, sözleşme gereğince taraflarınca ödenen 1 yıllık maaş, prim, ssk ve tüm yan giderlerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000 TL’ sinin, davalılar tarafından şirkete getirilen ekibin, davacı şirket ofis alanını istediği şekilde kullanmasından dolayı uğranıldığı iddia edilen zarar tutarı olan 5.000 TL, yapılan ilk organizasyon olan … organizasyonu ile ilgili olarak da zarar edilen miktarın yarısı olan 85.000,00TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.000 TL’sinin iadesi, rakamların defter kaydı talep edilmiş, bunun üzerine tabloda adı geçen şahısların davacının bir başka firması olan … A.Ş. bünyesinde kayıtlı olarak gösterildikleri tarafımıza beyan edilmiştir. Bu nedenle adı geçen şahısların ve bunlara ilişkin giderlerin dava dışı firma defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle davacı defterlerinde bu talebe ilişkin herhangi bir kayda rastlanmamıştır.
Davalının getirdiği elemanların davacı şirket ofis alanını kullanmaları nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zarara ilişkin talep açısından; iddia olunan zararın ne şekilde oluştuğuna ilişkin dava dilekçesinde detaylı herhangi bir açıklama ve hesaplama mevcut olmadığı gibi, inceleme esnasında da bu talebe ilişkin olarak tarafımıza herhangi bir defter kaydı sunulmamıştır.
Yapılan … organizasyonundan 170.223.66 TL zarar edildiği ve bunun yarısının davalılardan tahsili talebi açısından; iddia edilen zarara ilişkin olarak tarafımıza raporumuza ekli … gelir gider tablosu sunulmuş olup, tablodan da anlaşılacağı üzere 2012 ve 2013 yılında bu organizasyon ile ilgili olarak toplam 720.163,87.-TL gider yapıldığı, buna karşılık 2012 ve 2013 yılında toplam 527.709,01TL gelir elde edildiği görülmekte olup, sonuç olarak bu organizasyondan ( 720163,87 – 527.709,01=) 192.454,86 TL zarar edildiği anlaşılmaktadır.Bu 192.454,86 TL’lik zarar rakamının % 50’si ( 192.454,86 / 2 = ) 95.727,43.-TL yapmaktadır.
Tarafımıza sunulan tablodaki gerek gider ve gerekse gelir rakamlarının defterlerde kayıtlı olduğu tarafımızca görülmüştür. Ancak bu gelir ve giderlerin iddia edildiği üzere iş bu … organizasyonuna ilişkin olduğuna dair birebir herhangi bir belge sunulu olmadığı gibi, belge sunulması durumunda bunların içeriğinin talebe uygun olup olmadığının tespiti uzmanlık alanımıza girmemektedir.
Sözleşme uyarınca davalılarca gerçekleştirilmeyen organizasyonlarla ilgili olarak, oluştuğu iddia edilen menfi zarar açısından; davacı tarafından bu taleple ilgili olarak dava dosyasına herhangi bir açıklama ve hesaplama sunulmadığından davacının bu talebi ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapmak mümkün olmamıştır. Ancak aşağıdaki hukuki ve sektörel teknik bilirkişinin değerlendirmelerine göre, gerektiği takdirde hesaplama yapmak mümkün olabilecektir.
Karşı dava yönünden inceleme , Davalı/K.davacılar tarafından ikame edilen davada ise; davacılar özetle kendilerinin iş birliği sözleşmesi gereğince tüm edimlerini yerine getirdiklerini, ancak sözleşme konusu …, …, … isimli etkinliklerin davacı taraf daha sonra 27.06.2013 tarihli bir Noter İhtarı ile davalının sözleşmeye aykırı eylemi bulunduğunu ve bunun 30 gün içinde giderilmesini, aksi takdirde sözleşmeyi fesih edeceğini ihtar etmiştir. Davacının bu ihtarının herhangi bir etkisi ve önemi yoktur; zira sözleşme davalının 21.06.2013 tarihli yenilememe ihtarı ile esasen son bulmuş durumdadır. Sona ermiş bir sözleşme için, davalının 30 gün içinde sözleşmeye aykırılıkları gidermesi talebinin hukuken bir anlamı bulunmamaktadır. Davacının sözleşmenin devamı esnasında davalıya yönelttiği ve sözleşmeye aykırılıkların giderilmesini talep ettiği herhangi bir ihtarı bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacının 27.06.2013 tarihli ihtarında ifade ettiği davalının sözleşmeye aykırılıklarının somut olarak hangi işlem yada eylemlerden oluştuğu da belli değildir. Davacının asıl davadaki talepleri, 27.06.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak fesih edildiği varsayımına dayanmaktadır; oysa ki davacının böyle bir haklı fesih beyanı yoktur. Bu itibarla davacının asıl davadaki taleplerinin kabule şayan sayılamayacağı değerlendirilmektedir.
Davalı-karşı davacı ise karşı davada, davacı-karşı davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle zarara uğradığını beyanla; bu zararlarının giderilmesini talep etmektedir. Davalı-karşı davacı, ancak sözleşmenin 6.maddesine göre aykırılıkların giderilmesi için davacı-karşı davalıya 30 gün süre vererek, bu sürenin semeresiz geçmesi halinde sözleşmeyi haklı olarak fesih etse idi, böyle bir talepte bulunabilecek idi. Oysa davalı-karşı davacı 21.06.2013 tarihli ihtarı ile sözleşmeyi yenilememe iradesini beyan etmiş ve sözleşmeyi bu nedenle geçerli olarak sona erdirmiştir. Hem sözleşmeyi yenilememe iradesine sahip olup, hem de 30 gün süreli ihtarname bulunmaksızın haklı fesih varmışçasına tazminat istemek, çelişkilidir. Karşı davacının tazminat talebine bu sebeple itibar edilemez. Karşı davacı 21.06.2013 tarihli yenilememe beyanı ile sözleşmeyi geçerli olarak sona erdirmiştir; bu sebeple herhangi bir tazminat talebinde bulunması söz konusu olmaz. Karşı davanın da dayanaktan yoksun olduğu değerlendirilmektedir.” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememice; tarafların rapora vaki itirazları doğrultusunda mevcut bilirkişi heyetince ek inceleme icra edilerek konuya ilişkin 08/07/2015 havale tarihli ek bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler ek raporlarında özetle;
“Davacının asıl davadaki talepleri, 27.06.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak fesih edildiği varsayımına dayanmaktadır; oysa ki davacının böyle bir haklı fesih beyanı yoktur. Davacı itirazlarında davalının sözleşmenin 6.maddesine uygun olarak fesih beyanının bulunmadığını ileri sürmüş ise de, davalı taraf fesih beyanı değil, sözleşmeyi yenlememe iradesini açıklamıştır. Fesih ve sözleşmeyi yenilememe beyanları birbirlerinden farklıdırlar. Bu itibarla davacının asıl davadaki itirazlarının kök raporda herhani bir değişiklik gerektirmediği düşünülmektedir.
Davalı-karşı davacı kök rapora vaki itirazlarında, karşı davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle zarara uğradığını beyan ile bu zararlarının giderilmesini talep etmektedir. Davalı-karşı davacı, ancak sözleşmenin ö.maddesine göre aykırılıkların giderilmesi için davacı-karşı davalıya 30 gün süre vererek, bu sürenin semeresiz geçmesi halinde sözleşmeyi haklı olarak fesih etse idi, böyle bir talepte bulunabilecek idi. Oysa davalı-karşı davacı 21.06.2013 tarihli ihtarı ile sözleşmeyi yenilememe iradesini beyan etmiş ve sözleşmeyi bu nedenle geçerli olarak sona erdirmiştir. Hem sözleşmeyi yenilememe iradesine sahip olup, hem de 30 gün süreli ihtarname bulunmaksızın haklı fesih varmışçasına tazminat istemek, çelişkili davranış yasağı kapsamında mütalaa olunmaktadır. Karşı davacının tazminat talebine bu sebeple itibar edilemez. Karşı davacı 21.06.2013 tarihli yenilememe beyanı ile sözleşmeyi geçerli olarak sona erdirmiştir; artık herhangi bir tazminat talebinde bulunması söz konusu olmaz. Bu itibarla, davalı-karşı davacının kök rapora yönelttiği itirazlarının kabule şayan olmadığı değerlendirilmektedir. Sonuç olarak kurulumuz, tarafların kök rapora vaki itirazlannın raporda herhangi bir değişiklik gerektirmediği ” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce; taraflar arasındaki ticari ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğu, görülen davaların adi ortaklığın tasviyesine ilişkin olduğu, bilirkişi heyetinde bulunan mali müşavir …’nün ile tasfiye memuru olarak görevlendirilmesine ve adi ortaklığa ait ticari defterler veya gelir-gider mahsupları ile bunun mümkün olmaması halinde her iki tarafın ticari deflterleri incelenerek, adi ortaklık tasfiye bilançosunun yapılmasına ve tasfiye paylarının belirlenmesi yapılarak bilanço sonrasında tasfiye payına göre asıl ve karşı davada tarafların temerrüd sorumluluklarının tartışlılarak tasfiye memuru raporunun ibrazına ilişkin ara karar oluşturulmuş ve 29/03/2016 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı ek raporunda özetle;
“Taraflar arasında imzalanan işbirliği sözleşmesinin tetkikinde konusu: bu sözleşme, … ve …’ nın …’a sunmuş olduğu ‘…’ konferansları ve fuarı, …’ şehircilik kongresi ve fuarı, ‘… ‘ eğlence endüstrileri fuarı ve ‘…’ arkeoloji müzecilik ve restorasyon ekipmanları, fuarı etkinliklerinin kâr paylaşımı sistemi ile … ile birlikte organizasyonlarının gerçekleşmesinin (satış, reklam, tanıtım ve sponsorluk satışları ve tahsilat hizmederinin yerine getirilmesini) karşılıklı sorumlulukları ve işbirliği kurallarını kapsamaktadır.
Süresi: bu sözleşme 1 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe girecek ve 1 yıl sonunda (sözleşme konusunda yer alan organizasyonların 1 kez düzenlenmesinden sonra) 30 gün ilerisinde taraflardan sözleşmenin yenilenmemesi yönünde yazılı bir istek gelmediği takdirde, bu sözleşme kendiliğinden 2 yıl daha uzamış sayılacaktır.
… ve …’nın sorumlulukları: … ve … çalışanlarından … ile mutabık kalınan isimleri projeleri yürütmek için … bünyesinde sigortalı olarak çalışmaları için getirecektir. … ve … planlanan ve gerçekleştirilecek olan tüm etkinliklerin bütçesini çıkaracak, … ile paylaşacak ve karşılıklı onaydan sonra uygulamaya başlayacaktır. Maliyetlerin ödeme planını çıkaracak ve bu doğrultuda etkinlikleri yönetecektir. …, bünyesinde gerçekleştirilmesi düşünülen fuar ve kongre kapsamı dışında kalan … ve …’nın getirdiği farklı işlerin masraf ve vergileri düşüldükten sonra kalan kârları üzerinden %50 oranında kâr payı alacaktır. … projelerinin marka iletişimi, reklam, tanıtım, sponsorluk çalışmaları için … gerekli tüm desteği verecek, bu hizmet karşılığında herhangi bir bedel talep etmeyecektir.
…’in sorumlulukları: … ile birlikte organize etmeyi kararlaştırdıkları etkinliklerden, … ve …’ya masraflar ve vergiler çıktıktan sonra kâr payı olarak ilk yıl için organizasyonların ilk seferinden % 20, sözleşme devam ettiği takdirde sonraki yıllar için % 25 oranında pay vermeyi kabul eder ve … Ocak 2013 tarihinden itibaren … ve …’ ye o tarihte kararlaştırılacak aylık hizmet bedeli vermeyi kabul eder. …, … ve …’ya iş başlangıcında 2013 yılında gerçekleşecek projelerin bitimlerinde alacakları kârdan 3 ayrı organizasyondan eşit olarak kesilmek üzere 150.000 TL’ si vermeyi kabul eder. Bu bedel 15 Haziran 2012 ve 15 Ağustos 2012 tarihlerinde 2 taksitte aşağıda belirtilen … şahsi hesabına yapılacaktır. … Bankası- … şb. …, …, … ve ekibi için ofis alanı tahsis edecektir. …, … ve … nın etkinlikleri yürütmek için getirecekleri ekibin maaşlarını aşağıda belirtildiği şekilde ödeyecektir.
… : 3.000 TL + prim + SSK, … : 1.750 TL + SSK, … : 800 TL + SSK …: 800 TL + SSK olup ayrıca …, konuda belirtilen işlerin satış ve pazarlamalarının yapılabilmesi için gerekli satış temsilcilerinin işe alımlarını yaparak belirlenen maaş + ssk primlerini ödemeyi üstlenecektir.
Etkinliklere dair pazarlama, tanıtım, satışların gerçekleşmesi ile ilgili her türlü ödemeyi … yapacaktır. (Araç kira, benzin, mecburi koşullarda kullanılan taksi fişi bedelleri, baskılı materyal bedelleri, mecburi durumlarda dışarıda yenilen yemek)
Dosyaya sunulan, davacı şirket tarafından yapılan ödemelere ilişkin banka dekontları aşağıda arz edilmektedir;
15.06.2012 tarihinde … banka hesabına 75.000 TL, 30.07.2012 tarihinde … banka hesabına 13.500 TL, 10.09.2012 tarihinde … banka hesabına 20.000 TL, 15.10.2012 tarihinde … banka hesabına 13.750 TL, 01.11.2012 tarihinde … banka hesabına 3.600 TL, 03.12.2012 tarihinde … banka hesabına 13.750.- TL,21.12.2012 tarihinde … banka hesabına 13.750.- TL, 21.01.2013 tarihinde … banka hesabına 13.750.- TL olmak üzere toplam : 167.100 TL
Dosyada mevcut olan 22.10.2014 havale tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda; davacı … A.Ş.’ ne ait 2012 ve 2013 yılları ticari defter kayıdarının incelenmiş olduğu görülmekte olup, rapor içerisinde yapılan mali açıklamalara göre;
… hesabına 6 kalemde 2012-2013 yıllarında toplam 78.600- TL ödeme yapıldığı, akabinde …’ ın 23.600.- TL lık fatura düzenlediği ve sonuçta 78.600 – 23.600 TL= 55.000.TL …’ ın borçlu durumda olduğu, … hesabına ise 2 kalemde toplam 88.500 TL ödeme yapıldığı, buna karşılık …’ ında 88.500 TL7 lık fatura düzenlediği ve hesap bakiyesinin kapanmış olduğu, sözleşme ile belirlenen, davalının getirdiği personel için yapılan ödemelerin davacının bir başka firması olan … A.Ş. bünyesinde kayıtlı olduğunun beyan edildiği, bu nedenle davacı şirket ticari defterlerinde buna ilişkin giderlere ait herhangi bir kayda rastlanmadığı, sözleşmeye konu olan fuarlardan ‘… Fuarı’ na ait olduğu iddia edilen gelir-gider tablosunun incelemeye sunulmuş olduğu ve tablodaki tutarların ticari defterlerde kayıdı olduğu, buna göre 2012 ve 2013 yıllarında toplam 720.163,87 TL gider yapıldığı ve toplam 527.709,01 TL gelir elde edildiği, neticede (720.163,87 – 527.709,01 =) 192.454,86 TL zarar oluştuğunun tespit edildiği görülmekte olup, davalılar/karşı davacılar tarafından ise incelemeye herhangi bir defter ve belge sunulmamış olduğu anlaşılmaktadır.
Sayın Mahkemenizce tarafımıza; “…adi ortaklığa ait ticari defterler veya gelir gider mahsupları ile bunun mümkün olmaması halinde her iki tarafın ticari defterleri incelenerek, adi ortaklık tasfiye bilançosunun yapılmasına ve tasfiye paylarının belirlenmesi yapılarak bilanço sonrasında tasfiye payına göre asıl ve karşı davada tarafların temerrüt haliyle birlikte sorumluluklarının tartışılarak rapor hazırlanması…” görevi tevdi edilmiştir.
Sayın Mahkemece tarafımıza verilen görev doğrultusunda rapor hazırlanabilmesi için, taraflar arasında imzalanan işbirliği sözleşmesi kapsamında, davalılar tarafından belge ve ticari defter kayıtlarının incelemeye ibraz edilmesi gerekmektedir. Ancak tarafımızca davalı yan defterleri ile ilgili olarak, davalı vekilinin dosyadaki dilekçelerinde telefon numarası olmadığından, baro sayfasından ofis telefonuna ulaşılmış, ancak pek çok kez aramamıza rağmen kendisine ulaşılamamıştır.”şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.
Mahkememizce; iş birliği sözleşmesinin icrası için yapılan tüm harcamalar ve elde edilen tüm gelirlerin tespiti suretiyle tawsfiye bilançosunun hazırlanması maksadıyla yargılama aşamasında alınan tasfiye memurundan tasfiye paylarına ilişkin ve neticeten var ise asıl ve karşı dava açısından davacı taraf alacaklarının bu kapsamda belirlenmesi maksadıyla 09/06/2017 2.ek rapor teminle dosyamız delilleri arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı ek raporunda özetle;
”Dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonuçları aşağıda arz edilmiştir. Sayın Mahkemenizin 16/10/2015 tarihli ara kararı ile tarafımıza:”…taraflar arasında bir adi ortaklığın mevcut olduğu, buna göre ortaklığa ait ticari defterler veya gelir-gider mahsupları ile bunun mümkün olmaması halinde her iki tarafın ticari defterleri incelenerek, adi ortaklık tasfiye bilançosunun yapılmasına ve tasfiye paylarının belirlenmesi yapılarak bilanço sonrasında tasfiye payına göre asıl ve karşı davada tarafların temerrüt sorumluluklarının tartışılarak rapor hazırlanması…” görevi tevdi edilmiştir.
01/03/2016 tarihli ön raporumuzda davalı/k.davacı ticari defterlerinin sunulmadığını beyan etmiştik. Davalılar/k.davacılar tarafından sunulan 18/04/2016 tarihli dilekçesinde “…müvekkillerinin gerçek şahıslar olduğunu, davacı ile aralarında işbirliği sözleşmesi bulunduğunu, bu nedenle işbirliği sözleşmesine konu belgelerin ilk yapılan bilirkişi incelemesine sunulduğunu, dava dışı … Fuarcılığ’a yapılan ödemelerin davalar ile ilişkili olmadığını, dava dışı şirketin tüzel kişi olduğunu ve davacı ile hukuki ilişkilerinin farklı olduğunu, işbirliği sözleşmesindeki edimlerini yerine getirmeyen şirketin davacı şirket olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir ticari defteri olmadığı..” şeklinde beyanlarının mevcut olduğu görülmektedir.
Bu seferde Sayın Mahkemece 20/10/2016 tarihli ara kararı ile tarafımıza; “…ara karar gereği sunulacak bilgi ve belgeler ile davacı taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde yeniden inceleme yapılarak iş birliği sözleşmesinin icrası için yapılan tüm harcamalar ve elde edilen tüm gelirlerin tespiti suretiyle tasfiye bilançosunun hazırlanması maksadıyla yargılama aşamasında alınan tasfiye paylarına ilişkin ve neticeten var ise asıl ve karşı dava açısından davacı taraf alacaklarının bu kapsamda belirlenmesi maksadıyla ek rapor alınması…” görevi tevdii edilmiştir.
Son sunulan ek rapordan sonra dosyaya herhangi yeni bir belge ve bilginin ibraz edilmediği anlaşılmakta olup 22.10.2014 havale tarihli raporda; davacı …Ş.’ ne ait 2012 ve 2013 yılları ticari defter kayıtları incelenmiş olduğundan ve rapor içerisinde yapılan mali açıklamalara göre;
Davacı taleplerine ilişkin olarak : yapıldığı iddia edilen 150.000.-TL.lik ödeme ile ilgili olarak, önceki raporlarımızda da zikrettiğimiz üzere davacı yanca gerek …’a ve gerekse … hesabına ceman 167.100 -TL.lik ödeme yapıldığı görülmüş olup, her ne kadar bu tutarın 78.600 TL’sinin …’a geri kalan 88.500 TL’nin ise dava dışı … şirketi hesabına yapıldığı anlaşılmış ise de; …’ın bu şirketin ortağı olması ve taraflar arasında başka bir ticari ilişki tespit edilemediğinden dolayı sözleşme kapsamında davalı yana ödendiği anlaşılan tutarın 15.000 TL’sinin ( talep gibi ) davacıya iadesinin gerektiği değerlendirilmiştir.
Davalılar tarafından şirkete getirilen ekip için tahsis edilen ofis alanı ve yapılan masraflara ilişkin olarak şimdilik 5.000 TL ve yine davalılar tarafından şirkete getirilen ekibe, sözleşme gereğince kendilerince ödenen bir yıllık ücret ve yan haklar ile sgk masraflarına ilişkin olarak şimdilik 15.000 TL’lik taleplere yönelik olarak: kök raporda da arz edildiği üzere ofis alanının kullanılması ile ilgili olarak davacı yanca somut bir veri ortaya konulmadığından bu taleple ilgili herhangi bir değerlendirme yapmak mümkün olmamıştır. 4 adet elemanın masraflanna yönelik olarak ise yine kök raporda zikredildiği üzere, davacı yanca bu elemanların masraflanna ilişkin liste sunulmuş ise de bu masraflar davacı bünyesindeki başka bir firma defterlerinde kayıtlı olduğundan, takdiri mahkemenize ait olarak davacının bu talebinin de mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Yine sözleşme uyarınca uğranıldığı iddia edilen 20.000 TL’lik menfi zarar iddiası ile ilgili olarak da dosyada somut bir veriye rastlanmamıştır.
Yapılan … organizasyonu ile ilgili olarak zarar edilen miktarın yarısı olan 85.000 TL’nin şimdilik 15.000 TL’lik kısmına yönelik olarak yine kök raporda ( sayfa 5, d paragrafı ) arz edildiği üzere, özetle : “…davacı yanca sunulu tablodaki gider ve gelir rakamlarının defterlerde kayıtlı olduğunun görüldüğü, belge sunulması durumunda bunların içeriğinin talebe uygun olup olmadığının tespitinin uzmanlık alanımıza girmediği..” ifade edilmiştir. Bu tespitimize nazaran sayın mahkemenizce davacının bu talebinin kabulü halinde zarar rakamının 95.727,43 TL olduğu anlaşılmış ise de davacı bu talebini 85.000 TL olarak ifade etmiş ve şimdilik 15.000 TL talep etmektedir. Tüm bu tespitlere nazararan takdiri mahkemenize ait olmak üzere, davacının yukarıda zikredilen taleplerine ilişkin olarak;
Davalı yana yapmış olduğu 15.000.-TL ( talep gibi ) ödeme ile … fuarından uğranılan zarar olan 15.000.-TL (talep gibi) olmak üzere toplam 30.000 TL talep edebileceği değerlendirilmiştir.
Gerek dosya kapsamı ve gerekse davalı yanın 20/10/2016 tarihli duruşma zaptındaki “… müvekkillerimden biri dava dışı …Ltd.Şt’nin hissedarlarından ise de; dava konusu edilen husus şirket ile ilgisizdir. Müvekkiller hizmetlerini işbirliğine örgülemişlerdir. Dolayısıyla ticari defter ve belgeleri yoktur…” şeklindeki beyanlarından, yine davalı yanın delil listesi ekindeki çalışmalar tahmini/öngörülen bütçe rakamları olduğundan, davanın gelinen bu aşamasında kadar somut bir veri sunulamadığından tarafımızca herhangi bir hesaplama yapmak mümkün olmamıştır.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler sonucunda, her türlü hukuki değerlendirme ve nihai kararın savın mahkemenize ait olduğuna işaret edilerek,
Asıl dava yönünden: davacının davalı yana yapmış olduğu 15.000.-TL ödeme ( talep gibi ) ile … fuarından uğranılan zarar olan 15.000.-TL ( talep gibi ) olmak üzere toplam 30.000 TL’yi davalılardan talep edebileceği, karşı dava yönünden: davalı/k.davacının taleplerine yönelik somut veri ve hesaplama sunmadığı, davalı yanın delil listesi ekindeki çalışmaların tahmini/öngörülen bütçe rakamları olduğu, bu nedenle herhangi bir hesaplama yapmanın mümkün olmadığı, tarafların manevi tazminat taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu” şeklinde beyan ve mütalaada edilmiştir.
Mahkememizce; davacı karşı davalı vekilinin beyan dilekçesi dosyaya girdikten sonra tasfiye memuru olarak mali bilirklişi davalı karşı davacı itirazlarının karşılanması ve özellikle tarafların iş birliğine gittikleri … projesi yönünden gelir ve gider bilançosunun yapılarak var ise anılı işe ilişkin kar ve zarar bilançosunun tespiti ve bu kapsamda tarafların gider ve gelire ilişkin gelirlerinin değerlendirilmesi ve neticesinde her iki dava açısından var ise; tarafların adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında alacaklı olup olmadığının belirlenmesi babında yeniden tasfiye bilançosu mahiyetinde alınan 3.ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi 16/03/2018 tarihli 3.ek raporunda özetle;
Kök ve ek raporlarımızda da belirtildiği üzere, davalı/karşı davacılar tarafından sunulan bilançolardaki verilerin doğruluğuna ilişkin herhangi bir doneye dosyanın tetkikinde rastlanılmaması, davanın işbu aşamasına kadar da davalı/karşı davacılar tarafından bu yönde dosyaya somut bir veri sunulmaması nedeni ile davalı/karşı davacıların bu talebine ilişkin tarafımızca mali yönden herhangi bir değerlendirme yapılması mümkün olmamıştır.
Sonuç olarak ise, sayın mahkemenize sunulan 07/06/2017 tarihli 2. ek raporumuzun akabinde, davalı/karşı davacılar tarafından, iddialarını ispadar nitelikte herhangi dosyaya yeni bir belge sunulmamış olması nedeni ile, 07/06/2017 tarihli 2. ek raporumuzda belirtilen kanaatlerimizde herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. Buna göre;
a.) asıl dava yönünden: sayın mahkemenizce davacı/karşı davalı tarafından dava dışı … Ltd Şti.’ne yapılan ödemelerin davalı/karşı davalılar adına yapıldığı yönünde karar verilmesi durumunda davacının 15.000,00.-TL’lik talebinin yerinde olacağı, davacı/karşı davalı tarafından dava dışı … Ltd Şti.’ne yapılan ödemelerin davalı/karşı davacılar adına yapılmadığı yönünde karar verilmesi durumunda ise davacının 15.000,00.-TL’lik talebinin yerinde olmayacağı, davacı defterlerinde … fuanndan uğranıldığı tespit edilen zararın 15.000.-TL’sinin (talep gibi) ise davacı tarafından talep edilebileceği,
b.)karşı dava yönünden; davalı/k.davacının taleplerine yönelik somut veri ve hesaplama sunmadığı, davalı yanın delil listesi ekindeki çalışmalann tahmini/öngörülen bütçe rakamları olduğu, bu nedenle herhangi bir hesaplama yapmanın mümkün olmadığı”şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.
Mahkememizce iş bu defa; alternatifli olarak “ortaklığın tasfiyesi kapsamında” tasfiye memuru olarak görevlendirilen mali bilirkişi tarafından hazırlanan rapor tasfiye bilançosu mahiyetinde olmadığından ve gerekli incelemeyi içermediğinden, tasfiye bilançosu usulüne uygun hazırlanmadığından adı geçen tasfiye memurunun değiştirilerek yerine mali bilirkişi … ‘ın tasfiye memuru olarak görevlendirilmesine ve tarafların adi ortaklığa konu iş nedeniyle yaptıkları tüm vergiye dayalı ve kanıtlanan harcamaların ve bu işlerden elde edilen gelirlerin tespit edilerek kar ve zarar bilançosunun çıkarılması, bu doğrultuda asıl ve karşı dava açısından gerekli takdirin mahkememizce kullanılabilmesinin temini açısından adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında zararın ve karın paylaşımına ilişkin tarafların birbirlerinden dava dilekçelerindeki taleplerinden bağımsız ve alternatifli olarak tasfiye payı talep edip edemeyeceği, edebilecek ise karşılıklı olarak tasfiye payı miktarının temerrüt hali ile birlikte tespiti noktasında adi ortaklığın tasfiye bilançosunun hazırlanması yönünde oluşturulan inceleme ara kararı doğrultusunda 12/10/2018 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
Nihayi takdir sayın mahkemenizde olmak üzere: detaylarına işbu raporun ilgili bölümlerinde yer verilmiş olup, yapılan inceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda:
Asıl davada: davacının davalılardan … fuar etkinliğinden kaynaklanan adi ortaklık tasfiye bilançosuna göre 172,689,10 TL’nın talep edilebileceği, buna karşılık, davacı yan fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik 15.000 TL alacak talebinde bulunduğu, ayrıca, taraflar arasında imzalanan işbirliği sözleşmesi kapsamında davacının davalılara 4 ayrı fuar etkinliği karşılığında ödenen tutardan, bakiye kalan 55,000.00 TL’nin davacıya geri iade edilmesi, buna karşılık davacı yan davalılara yapılan fazla ödemelerden dolayı fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000 TL tutarın ödenmesi talebinde bulunduğu, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine uygun olarak değişen oranlarda ticari avans faizi talep edilebileceği,
Karşı davada; taraflar arasında imzalanan işbirliği sözleşmesi gereğince, taraflarca sözleşme kapsamında düzenlenecek 4 ayrı fuar etkinliğinden sadece … fuar etkinliğinin gerçekleştirildiği, diğer 3 fuar etkinliğinin ise bir kısım girişim ve hazırlıklar yapılmış olamasına rağmen gerçekleştirilemediği, yapılan hazırlıkların proje aşamasında kaldığı ve işbu hazırlık çalışmalarına ilişkin olarak şayet taraflarca bir harcama yapılmış ise de; işbu harcamalara dair somut her hangi bir belgenin taraflarca dosyaya ibraz edilmemesi karşısında, gerçekleşmeyen fuar etkinliklerine dair her hangi bir tespit ve hesaplama yapılamadığı, işbu nedenle de gerçekleştirilemeyen fuar etkinliklerinden dolayı davalılar tarafından karşı dava ile talep edilen hususlarda davalıların somut her hangi bir belge ve ticari defter ibraz etmediklerinden tespit ve hesaplama yapılamadığı,” şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.
Davacı vekili 23/11/2018 tarihli dilekçesi ile; … ile ilgili olarak 15.000TL olan taleplerini 85.000,00TL ve müvekkili şirketin gönderdiği para ile ilgili olarak 15.000,00TL olan taleplerini ise; 55.000,00TL olarak ıslah etmiş ve dava dilekçesindeki diğer alacak taleplerini ise atiye terk ettiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce; mahkememizin 06/07/2017 tarihli ara kararı doğrultusunda tasfiye bilançosuna yönelik olarak tasfiye memuru bilirkişi tarafından yapılan incelemenin iş bu defa … projesinin gelir- gider tablosundaki giderlerin mahkememizce verilen yerinde inceleme yetkisi doğrultusunda mahallinde incelenmesi ve gider kalemlerinin dayanak belgelerinin yani harcama belgeleri mevcut ise denetlenerek alternatifli olarak bu doğrultuda ve davalının itirazları ile savunmalarını da karşılar mahiyette yine tasfiye bilançosu niteliğinde bilirkişiden ek rapor alınması için ek inceleme icra edilerek konuya ilişkin 02/10/2019 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı ek raporunda özetle;
” Davacı şirkete ilişkin 2012 ve 2013 yılı Ticari defter incelemesinde … Fuar Organizasyonu ve yapılan harcamalar ile ilgili olarak raporda belirtilen 720.163.87 TL giderler toplamına karşılık işbu organizasyonda 527.709.01 TL katılımcılardan sağlanan gelir olduğu, dosyaya alınan 22.10.2011 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporu ile sabit olduğu ve Mali Müşavir …, … Uzmanı … ve Hukukçu Prof.Dr. … tarafından düzenlenen rapor kapsamında incelenen davacıya ait 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerinden tespit edilen 720.163.87 TL giderler ve 527.709.01 TL gelir tutarlarının gerçekleşmiş olduğuna tarafımızca da itibar edilmiştir.
İşbu kabul ve tespitler sonucunda; taraflarca imzalanan işbirliği sözleşmesi gereğince taraflar arasında kurulan adî ortaklık bilançosu (gelir /gider hesap hülasası) aşağıdaki gibi yeniden oluşturulmuştur.
Buna karşılık; davacı/karşı davalı şirket tarafından işbu organizasyonda görevlendirildiği iddia edilen ve 40.823.33 TL personel harcamasına ilişkin olarak söz konuş personellerin davacı şirketin bir başka şirketi olan … A.Ş’nin bünyesinde çalışan personel olduğu tespiti ile kök raporda tasfiye bilançosunda giderler kalemi olarak değerlendirilen 40.823.33 TL’nın adi ortaklık tasfiye bilançosu kapsamından çıkarılması gerekmiştir.
Taraflar arasında imzalanan işbirliği sözleşmesi çerçevesinde 4 ayrı fuar etkinğinin düzenleneceği ve işbu fuar etkinlikleri için davacı tarafından davacılara yapılacak ödemenin 150.000 TL olacağı kararlaştırıldığı, ancak, davalılara toplamda yapılan ödemenin 167.100.00 TL olduğu, davalılara yapılan ödeme 4 ayrı fuar etkinliği karşılığında ödenmiş olması karşısında davalılarca sadece Alldesıgn fuar etkinliği ile ilgili olarak davacı şirkete 112.100.00 TL’lık fatura düzenlendiği, davalılarca tahsil edilen 167.100.00 TL – 112.100.00 TL = 55.000.00 TL davalılarca fazladan yapılan tahsilatın davacıya iade edilmesi gerektiği,
Adi ortaklık gereğince … fuar etkinliğinden tarafların 304.554.86 TL zarar edildiği, taraflarca gerçekleştirilen … fuar etkinliği için yapılan tüm harcamaların davacı tarfından yapıldığı, işbu projeden tahsilatın da yine davacı tarafından tahsil edildiği, işbirliği sözleşmesi kapsamında fuar etkinliğinden sağlanacak karın taraflar arasında %50 oranında paylaştırılacağının kabul edildiği, faaliyetten zarar edilmesi durumunda her ne kadar sözleşmede bu yönde açık bir ifade olmamasına rağmen fuar organizasyonları ile ilgili olarak yapılacak tüm harcamaların davacı şirket tarafından karşılanacağına ilişkin hüküm dikkate alındığında kök tasfiye raporunda oluşacak zarardan davalı/karşı davacıların %50 oranında sorumlu olabilecekleri yönündeki değerlendirmenin bu kez doğru olmayacağı aşağıdaki yeniden yapılan değerlendirme çerçevesinde mütalaa edilmiş olup nihai takdir mahkemenizdedir.
Sözleşme kapsamında düzenlenmesi kararlaştırılan 4 ayrı fuar etkinliğinden sadece … fuar etkinlikliği ile ilgili tüm satış gelirleri ve harcamaların davacı tarafından gerçekleştirilmiş olması karşısında, davacı tarafından yapılan harcamalar sonucunda oluşan 304.554.86 TL zarardan tarafların %50 oranında sorumlu oldukları, bu çerçevede, davalıların davacıya gerçekleşen fuar etkinliğinden dolayı paylarına isabet eden 152.277.43 TL zarardan her iki tarafından da sorumlu oldukları değerlendirilmiş ise de; sözleşmenin 4. maddesinde “Tarafların Sorumlulukları ” başlığı altında kararlaştırılan hükümlere göre, fuar organizasyonlarından masraf ve vergiler düşüldükten sonra kalan karın %50 oranında paylaşılacağı kararlaştırıldığı, aynı maddede belirtildiği üzere personel harcamalarının … A.Ş tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, satış ve pazarlama temsilcilerinin ücretleri Turkel tarafından karşılanacağı, pazarlama, tanıtım ve satış ile ilgili her türlü harcamaların … tarafından karşılanacağı taraflarca karalaştırılmış olduğu nazara alındığına, davacı şirket tarafından yapılan masraf ve harcamaların davacı şirket tarafından karşılanacağının kabulü gerekir,
Bu halde, kök tasfiye raporunda … fuar organizasyonundan adi ortaklık için hazırlanan tasfiye bilançosunda tespit edilen zarardan davalı/karşı davacıların sorumlu tutalamayacağı işbu ek rapor ile değerlendirilmiştir.
Kök tasfiye raporunda davalıların davacıdan 4 ayrı fuar etkinliği karşılığı tahsil edilen ancak, bir fuar etkinliğinin gerçekleştirilmesi nedeniyle davalılara yapılan ödemeden bakiye kalan 55.000.00 TL’nın davacıya geri iade edilmesi gerektiği, şeklindeki değerlendirmenin isabetli olduğu ve nihayi takdirin mahkemenizde olduğu mütalaa edilmiştir.
Nihayi takdir sayın mahkemenizde olmak üzere: taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında … fuar etkinliğinden kaynaklanan Adi Ortaklık Tasfiye Bilançosuna göre toplamda 304.554.86 TL zarar edildiği, sözleşmenin %50 kar ortaklığı olduğu, yapılacak tüm harcamaların davacı tarafından yerine getirileceğine ilişkin sözleşmede hüküm olduğu ve harcamalardan işbu ek rapordaki değerlendirme ile davalı/karşı davalıların %50 sorumluluğu olmayacağının değerlendirildiği, taraflar arasında imzalanan işbirliği sözleşmesi kapsamında davacının davalılara 4 ayrı fuar etkinliği karşılığında ödenen tutardan, bakiye kalan 55.000.00 TL’sinin de davacıya geri iade edilmesi gerektiği, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine uygun olarak değişen oranlarda ticari avans faizi talep edilebileceği, karşı dava ile ilgili olarak olarak kök tasfiye raporunun sonuç kısmında yer verilen “Taraflar arasında İmzalanan İşbirliği Sözleşmesi gereğince, taraflarca sözleşme kapsamında düzenlenecek 4 ayrı fuar etkinliğinden sadece … fuar etkinliğinin gerçekleştirildiği, diğer 3 fuar etkinliğinin ise bir kısım girişim ve hazırlıklar yapılmış olmasına rağmen gerçekleştirilemediği, yapılan hazırlıkların proje aşamasında kaldığı ve işbu hazırlık çalışmalarına ilişkin olarak şayet taraflarca bir harcama yapılmış ise de; işbu harcamalara dair somut her hangi bir belgenin taraflarca dosyaya ibraz edilmemesi karşısında, gerçekleşmeyen fuar etkinliklerine dair her hangi bir tespit ve hesaplama yapılamadığı, işbu nedenle de gerçekleştirilemeyen fuar etkinliklerinden dolayı davalılar tarafından karşı dava ile talep edilen hususlarda davalıların somut her hangi bir belge ve ticari defter ibraz etmediklerinden tespit ve hesaplama yapılamadığı,” şeklindeki görüş ve kanaatimin değişmediği, takdirin sayın mahkemenizde olduğu” şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.
Davacı-karşı davalı vekili 07/11/2019 tarihli celsesinde ıslah dilekçesi hakkındaki beyanında ”ıslah dilekçesinde atiye terkettiğimiz alacak kalemleri yönünden kastımız HMK 123 anlamında davanın geri alınmasına yöneliktir.” şeklinde beyanda bulunmuş ve davalı karşı davacılar vekili ise ”davacı karşı davalı vekilinin atiye terk ve geri almaya yönelik beyanına muvafakatimiz vardır. Biz de davayı geri alma anlamında takip etmiyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur. Karşı taraf geri almaya muvafakat etmiştir.
Dava dosyasında yargılama; adi ortaklığın fesih ve tasfiye hükümlerinin değerlendirilmesi babında mahkememiz heyetince yürütülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Ası dava; yanlar arasında fuar organizasyonuna ilişkin 01.06.2012 tarihli sözleşme kapsamında yapılan ödemenin iadesi ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle oluşan zararın tahsili istemine ilişkindir. Davalı yan davanın reddini savunmuştur.
Karşı dava ise; …, …, … isimli etkinliklerin yerine getirilememesi ve Fatih Kral standından ilişki mahrum kalınan kardan kaynaklı maddi zarar ile manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Karşı davada davalı yan; davanın reddini savunmuştur.
Yanlar arasında; ” … ve …’ nın …’a sunmuş olduğu ‘…’ konferansları ve fuarı, …’ şehircilik kongresi ve fuarı, ‘… ‘ eğlence endüstrileri fuarı ve ‘…’ arkeoloji müzecilik ve restorasyon ekipmanları, fuarı etkinliklerinin kâr paylaşımı sistemi ile … ile birlikte organizasyonlarının gerçekleşmesinin (satış, reklam, tanıtım ve sponsorluk satışları ve tahsilat hizmederinin yerine getirilmesini) karşılıklı sorumlulukları ve işbirliği kurallarını” düzenleyen 01.06.2012 tarihli işbirliği sözleşmesi aktedildiği,sözleşmenin kısmen uygulandığı, … fuarının organize edildiği, ancak sözleşmede düzenlenen diğer fuar organizasyonlarının yapılamadığı hususlarında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Yanlar arasındaki ihtilaf; tarafların sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirip getirmediği, sözleşmenin taraflarca ihlal edilip edilmediği, tarafların hangisinin temerrüt halinde olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, adi ortaklık ve tasfiye hükümlerinin somut olayda uygulanıp uygulanmayacağı, asıl davada davacı yanın, karşı davada davalı yanın alacak istemlerinin talep şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Asıl davada davacı yan; talepleri arasında bulunan çalıştırılan personele ödenen işçilik ücretlerine ilişkin 15.000 TL harca esas değere yönelik talebi ile ofis giderlerine ilişkin 5.000 TL harca esas değere yönelik talebini ve menfi zarar iddiasına ilişkin 20.000 TL harca esas değere yönelik talebini HMK’nun 123 maddesi gereğince gere almakla ,karşı taraf geri almaya muvafakat ettiğinden bu talepler yönünden dava geri alındığından karar tesisine yar olmadığı yönünde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
Bu durumda asıl davada davacı yanın talebi; fazla ödemenin iadesi ve icra edilen … fuar organizasyonu kapsamında oluştuğu iddia edilen zararın tahsili istemine indirgenmiştir.
Mahkememizce taraflar arasında akdedilen sözleşme; fuar organizasyonuna ilişkin işbirliği ve kar paylaşım sözleşmesi olup niteliği itibariyle adi ortaklık sözleşmesi olmakla TBK’nun adi ortaklığa ilişkin 620-649 madde hükümleri uygulanmıştır.
Mübrez kök ve ek raporlarda bilirkişiler icra edilen …i fuar organiszasyonu kapsamında meydana gelen zararın adi ortaklık hükümlerine istinaden yarısının davalıdan talep edilebileceğini mütala etmelerine rağmen son ek raporda sözleşmenin 4. maddesi gereğince harcamaların davacı tarafça yapılacağının düzenlendiğinden bahisle zararın talep edilemeyeceğini mütalaa etmişlerdir. Ayrıca; davalı tarafa fazla ödeme yapıldığı, ödemelerin davalı …’ın ortağı olduğu … ve davalı …’a yapıldığı, diğer davalıya ödeme yapılmadığı, şirkete yapılan ödeme miktarınca şirket tarafından fatura kesildiği, …’a ise; 78.300 TL ödeme yapıldığı,23.800 TL fatura kesmiş, dolayısıyla 55.000 TL fazla ödemenin bulunduğu belirlenmiş olup anılı miktarın davalılardan …’dan talep edilebileceği, diğer davalılardan istenemeyeceği kanaati hasıl olmakla bu yönde karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
Yanlar arasındaki sözleşmenin; özellikle 4. maddesi de nazara alındığında kar-zarar ortaklığından ziyade gelir ortaklığına ilişkin sözleşme olduğu, davalı- karşı davacının ortaklığa emeğini koyduğu ve B.K 623 gereğince emeğini koyan ortak yönünden sadece kara ortak olmasının mümkün olduğu, bu kapsamda … fuarı zararının yarısının davalı taraftan talep edilemeyeceği kanaati hasıl olmuştur.
Ayrıca TBK’nun 628. maddesi gereğince ortakların özen yükümlülüğüne istinaden ortak kusurundan kaynaklı zarar nedeniyle diğer ortağa karşı sorumlu ise de; bu kapsamda davalı-karşı davacının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı kanıtlanamadığından bu anlamda da ortaklık zararının yarısının davalılara yansıtılmasına ilişkin talep yerinde görülmemiştir.
Yine B.K 628 gereğince ortaklık işlerini üçret karşılığı yürüten ortak vekalet sözleşmesi hükümleri gereğince sorumlu…somut olayda davalı tarafa davacı taraf ödeme yapmış..somut olayda da ortaklık işlerinin üçret karşılığı yürütülmesi söz konusu olabilir.
Karşı davada; davalı-karşı davacı yapılayamayan diğer üç fuarlardan kaynaklı kar kaybını, manevi zararına ve ayrıca işbirliği sözleşmesi gereği kurulması kararlaştırılan Fatih Kral standından elde edilmesi gereken kar mahrumiyeti ile ilgili zararlarını talep etmiş isede ; davalı-karşı davacı 30 günlük süre içinde ihtar çekmeyerek sözleşmeyi yenilememe iradesini ortaya koyduğundan ve sözleşme geçerli olarak sona erdirdiğinden ve ayrıca davacı-karşı davalı kusuru da kanıtlanamadığından haksız feshe dayalı talepte bulunamayacağından karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; asıl davada davalı …’a karşı açılan fazla ödemenin iadesine ilişkin alacak talebi açısından davanın kabulü ile 55.000,00TL’nin 15.000,00TL’sine dava, bakiye kısmına 23/11/2018 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bu davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, asıl davada davalı …’a karşı açılan fazla ödemenin iadesine ilişkin alacak talebi açısından davanın reddine, asıl davada adi ortaklık zararının davalılara yansıtılmasına ilişkin alacak kalemi yönünden her iki davalı açısından davanın reddine, asıl davada davacının diğer alacak kalemleri HMK 123 gereğince geri alınmakla; karar tesisine yer olmadığına, karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-a-) Asıl davada davalı …’a karşı açılan fazla ödemenin iadesine ilişkin alacak talebi açısından davanın kabulü ile 55.000,00TL’nin 15.000,00TL’sine dava, bakiye kısmına 23/11/2018 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bu davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
b-)Asıl davada davalı …’a karşı açılan fazla ödemenin iadesine ilişkin alacak talebi açısından davanın REDDİNE,
2-Asıl davada adi ortaklık zararının davalılara yansıtılmasına ilişkin alacak kalemi yönünden her iki davalı açısından davanın REDDİNE,
3-Asıl davada davacının diğer alacak kalemleri HMK 123 gereğince geri alınmakla; karar tesisine yer olmadığına,
Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.757,05TL ilam harcından peşin alınan 1.195,45TL’nin ve 1.879 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 682,60 TL ilam harcının davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırlan başvuru, peşin ve ıslah harçları toplamı 3.098,75 TL harcın davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 6.400,00TL ücret-i vekaletin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 3.368,50TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.029,26 TL’nin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 13.950,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile 9.950,00 TL nin davalılara, bakiyesinin davalı … ‘a verilmesine,
4-Karşı davanın REDDİNE,
Davacılar tarafından yatırılan 1.707,75 TL peşin harçtan 44,40TL ‘ nin mahsubu ile arda kalan 1.663,35TL’lik kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 10.750,00 TL ücret-i vekaletin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/11/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …