Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/172 E. 2023/155 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/172 Esas
KARAR NO : 2023/155
DAVA : Fesih ve tasfiye
DAVA TARİHİ : 23/07/2012
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Ticaret Siciline kayıtlı olarak ve … sicil numarası ile kayıtlı davalı şirketin ortağı ve müdürü olduğunu, şirketin kuruluşunda davacı anne ile iki oğlu olmak üzere 4 kişi tarafından 14 hisse ile 04.01.1992 tarihinde kurulduğunu, şirket ortaklarından … … …’ün davalı şirketteki hisselerini 12.07.1993 tarihinde … …’ün ise 22.03.1996 tarihinde diğer şirket ortağı anne … … devretmiş, böylelikle şirketteki hisse oranı müvekkilinin 14, davalı anne … … 3/4 olarak çalışmaya devam edildiğini, 19.07.1996 tarihinde davalı anne şirket hissesinin 1/3 lük kısmını müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin şirketteki hisse oranının % 50 ye çıktığını, diğer ortak anne … ile davalı şirkette % 50 ortak olduklarını, şirket ortaklarının 01.07.1996 tarihli kararı ile şirkete … ‘ndaki otel bitişiğindeki binayı satın aldıklarını, yine alınan 28.11.1996 tarihli karar ile şirket ortaklarına ait …’daki müvekkiline ait gayrimenkulün şirkete satın alınmasına, 03.12.1996 tarihinde alınan karar ile de … … ‘deki şirket ortağı anne davalı … …’e ait 2 adet arsanın davalı şirkete 650 milyon ve 850 milyon bedelle satın alınmasına karar verildiği, şirket ortaklarının 16.12.1996 tarihli aldıkları karar ile Bakırköy’deki gayrimenkulü şirkete satın aldıklarını, 22.05.2001 tarihindeki alınan karar ile ; … …’e ait olan Bakırköy’deki gayrimenkulün şirkete satıldığını, bu tapudaki tüm işlemlerin müvekkilince ve müdür sıfatıyla yapıldığını, 20.10.2000 tarihinde aldıkları karar ile sermaye artışı yapıldığını, artış sonrası şirket hisselerinin 1/6 davalı anne, 5/6 sı ise müvekkiline ait olduğunu , şirketin 22.10.2007 tarihli toplantısında müvekkilinin 22.10.2015 yılına kadar şirket ortağı olarak seçildiğini, şirketin kuruluşundan beri şirket müdürü olan müvekkilinin çalışmalarıyla şirkete birçok gayrimenkul alımının yapıldığını, ancak davalı şirkete önceden ortak olan sonradan hisselerini diğer ortak davalı anneye devreden kardeşlerin baskıları ile müvekkili aleyhinde birçok dava açıldığını, bu haliyle şirketin devam etmesinin imkanını kalmadığını, … ATM 2010/… Esas sayılı davasının; davalı şirkete defterlerinin 2000 yılından başlayarak incelenmesinin talep edildiğini, mahkemenin 2011/54 sayılı 22.02.2011 tarihli kararı ile iznin verildiğini, … 2. ATM 2010/… Esas sayılı davasının; davalı şirkete ve müvekkiline karşı açıldığını, bu davanın halen … ATM 2011/… Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, davada şirketin karar defterine yazılı tescil edilen 2000 yılında alınan sermaye artırım kararı ile 4 yıl önce alınmış temsil yetkisinin kararının iptali ve şirkete kayyum atanmasının talep edildiğini, … ATM 2011/… Esas sayılı davasının; müvekkiline karşı açıldığını, bu dosyanın halen … ATM 2011/… Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, bu davada müvekkilinin davalı şirketi zarara uğrattığından bahisle müvekkili aleyhinde tazminat ve yine şirkete kayyum atanması talebinde bulunulduğunu, … ATM 2012/… Esas sayılı davasının; davalı şirkete ve müvekkili aleyhine 2011 yılı ticari defterlerinin denetlenmesinin talep edildiğini, buna bağlı olarak … İcra Müdürlüğü’nün 2012/… Esas sayılı icra takibi ile inceleme yapıldığını, … ATM 2012/… Esas sayılı davasının; davalı şirkete ve müvekkili aleyhine 09.02.2012 tarihli kar dağıtımına ilişkin kararın iptali için dava açıldığını, bahse konu davalardaki iddiaların haksız olduğunu, burada mahkemenin dikkatini çekmek istedikleri hususun, davalıların 09.02.2012 tarihli kar dağıtımına ilişkin ortaklar kurulu kararının iptalini isterlerken; şirket karar defterinin 20.10.2000 tarihli kararındaki imzanın kendilerine ait olmadıklarını iddia etmeleri olduğunu, davacı annenin bu davasında 12 yıl sonra imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğünü, bu imzanın özellikle başkasına attırıldığını, bunun davalı tarafından kullanılmak üzere hazırlandığının ortaya çıktığını, bu karardan öncesinde ve sonrasında davalı şirkete birçok işlemler yapıldığını, tapularda gayrimenkuller alındığını, davalı ortak ile birlikte çalışma için gerekli ve şart olan güvenin yok olduğunu, bu nedenle davalı şirketin devamının bu sebeplerle imkansız hale geldiğini beyanla TTK’nun 636/3 maddesine göre, davalı Ltd Şti’ nin feshine ve tasfiyesine, davalı şirkete müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasına, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan hususların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin ve çocuklarının davalı annenin sahip olduğu oteli işletmek amacı ile aile şirketi kurduklarını, 1993 ve 1996 tarihinde diğer çocukların hisselerini annelerine devrettiklerini, 1996 tarihinde şirket hisse oranlarının anne % 75 davacının ise % 25 olduğunu, bugünkü hisse oranlarının annenin % 16,67 , davacının % 83,33 pay oranına geldiğini, şirketin kuruluş yıllarında; davalı şirketin % 75 hissesine sahip olan ve sayısız gayrimenkulleri bulunan davalı annenin , bugün oturduğu dairesi dahil gayrimenkullerinin şirket üzerine geçirildiğini, şirkette hissesinin % 16,67 ye indirildiğini, buna karşılık gayrimenkulü olmayan ve davalı şirkette %25 paya sahip davacının ise bugün sayısız gayrimenkule sahip ve şirketin % 83,33 üne hiçbir bedel ödemeden sahip olduğunu, burada davacının aşırı zenginleşirken davalının bir o kadar fakirleştiğini, … ATM 2011/… Esas ve 2011/… Esas sayılı dosyalarının ve … ATM 2012/… Esas sayılı dosyalarının HMK 165 maddesine göre bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, … ATM 2011/… Esas sayılı dosyada hisse oranlarının davacının lehine değiştirilmesine ilişkin ortaklar kurulu kararındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, mahkemede aldırılan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, uzman mali müşavir Türkan Paşalı’dan alınan iki raporda müvekkilinin kızı davacının 3.000.000,00 TL şirketi ve dolayısıyla müvekkilini zarara uğrattığını, davacının davalı şirketin feshini talebinin TTK 636/3 maddesindeki haklı bir nedeni olmadığından davacının talebinin reddini talep ettiklerini, bahsedilen gayrimenkullerin tamamına yakınının davalı müvekkili anneye ait olduğunu, müvekkilinin %75 olan davalı şirketteki payının %16 seviyelerine düşürüldüğünü, bahse konu gayrimenkuller için müvekkiline bir ödeme yapılmadığını, müvekkili davalı annenin şirkete yıllarca sokulmadığını, bilgilendirilmediğini, hiçbir kar payı almadığını, maddi zora düştüğünü, davacıdan sözlü ve yazılı başvuruları sonuçsuz kaldığından dava ikame ettiğini, savcılığa şikayette bulunulduğunu, şirketin Aralık 2010 yılına kadar … meydanında bulunan … Otelini işletirken, 01.01.2011 tarihinden geçerli olmak üzere 16 yıllığına otelin dava dışı … AŞ şirketine tek taraflı kiralandığını, davacının sermaye artırımı yoluyla hisse oranlarını değiştirdiğini, müvekkilinin ismi altındaki imzanın kendisine ait olmadığının … ATM 2011/… Esas sayılı davada sabit olduğunu, davalı annenin şirkete devrettiği gayrimenkullerin değerinin 35.000.000 USD’yi bulduğunu, davacının … ‘de kendisine ait olan tarlayı şirkete 520.000,00 TL’ye sattığının yapılan keşif ile sabit olduğunu, davacının kendisine haksız kazanç sağladığını, otelin aylık 100.000,00 USD’ye kiralandığının davalı müvekkili tarafından haricen öğrenildiği, davacıya ihtarname ile sorulduğunu, bilgi alamadığını, 2011 yılında ticari faaliyeti olmayan şirketin 1.000.000,00 TL gideri olduğunun tespit edildiğini, davalı müvekkilinin anayasal ve yasadan kaynaklı haklarını kullandığını, bu olaylarda müvekkiline yüklenecek kusur bulunmadığını beyanla davanın reddine , TTK 636/4 maddesindeki tedbirlerin alınarak şirkete kayyum atanmasına, mahkeme masraf ve vekalet ücretlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz tarafından deliller toplanılmış, ilgili belgeler celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce açılan iş bu dava, davalı şirketin TTK 636/2 ve 3.maddesi gereğince haklı sebeple davalı şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından celp ve incelenen davalı şirketin … tarafından mahkememize yazılan 13/12/2022 tarih ve … sayılı cevabı müzekkeresi ile; … … ün … siciline kayıtlı … ve Limited Şirketi’nin ticaret merkezinin …/… olup ortaklarının … … ve … … olduğu, şirketin ticaret siciline en son tescilinin 07/01/2022 tarihinde yapıldığı gelen ticaret sicil kayıtları ile sabittir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan Bilirkişiler … ve … tarafından hazırlanan 10.10.2013 tarihli raporda özetle;
“1-Sayın mahkeme davalının diğer mahkemelerde açtığı hukuk davalarını bekletici mesele sayılmasına karar verilebileceği gibi,
2-Sonuçlanan davaları dikkate alarak, davacının haklı sebebe dayanarak fesih davası açma hakkı bulunmadığına,
3-Ya da TTK 636/3 uyarınca, mahkeme şirketin feshi yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen diğer bir çözüme hükmedebilir.” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiler … tarafından hazırlanan 18.12.2018 tarihli raporda özetle;
“…
III.2. Davalı … ve İnş. Ltd. Şti.defterleri durumu kısmında belirtildiği üzere davalı … ve İnş. Ltd. Şti.’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılamamış olup, iş bu hususlar münhasıran Sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu,
Davalı … … vekili tarafından “…’e kayyım atanması ve şirket lehine sonuçlandırılan davaların icra takibinin yapılması hususunda yetki veya vekaletname verilmesi” konulu 27.06.2016 tarihli dilekçe ekinde sunulan … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/… Esas sayılı dosyaya üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen bilirkişi raporunun 10. sayfasındaki;
6.4.Davalı … Ltd. Şti.’nin 2011 yılı Kurumlar Vergisi ekinde yer alan Gelir Tablosunun İncelenmesi başlıklı kısımda davalı şirketin 2010 ve 2011 yılı kurumlar vergisi beyannamelerine yer verildiği,
Davalı şirketin 2010 yılı ve 2011 yılına ait yukarıda bulunan karşılaştırmalı gelir tablosunda veriler ışığında;
-2010 mali yılında dönem karının vergi öncesinde + 488.373,89 TL olduğu ve 101.517,11 TL dönem karı ve diğer yasal yükümlülükleri karşılığı düşüldükten sonra dönem net karının; + 386.586,78 TL olarak gerçekleştiği,
-2011 mali yılında ise; dönem karının vergi öncesinde + 194.386,57 TL olduğu ve 65.231,27 TL dönem karı ve diğer yasal yükümlülükleri karşılığı düşüldükten sonra dönem net karının; + 129.155,30 TL olarak gerçekleştiği,
Bu anlamda davalı şirketin karşılıklı esaslarına göre yönetildiği, 2010 ve 2011 yıllarına göre zararının söz konusu olmadığı
Huzurdaki davada;
TTK 636/3 uyarınca, mahkeme, şirketin feshi yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkartılmasına veya durumuna uygun düşen diğer bir çözüme hükmedebileceği ” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin davasından davalı şirket ortağı olan … … hakkında açtıkları davadan feragat ettiği 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311.maddeleri gereğince davacı vekilinin davadan feragat etmesi ve davadan feragatın kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu mahkememizce tespit edilmekle, davacı tarafından davalı şirket ortağı olan … … hakkında açılan davadan feragat etmesi nedeniyle davalı … … mirasçıları; … … …, (… … mirasçıları) … …, … … aleyhine açılan davanın 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311 maddeleri gereğince feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davalı şirketin uzun süredir müdürler toplantısının yapılmadığını, bunun herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığına karine teşkil ettiği, dosyada şirketin ticari faaliyetine devam ettiğine ilişkin bir bilgi ve belgenin rastlamadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 636/2 ve 3.maddesinde haklı sebeplerin varlığı halinde, şirket ortaklarından biri tarafından şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilebileceği düzenlenmiş olup, haklı sebepler yasada tahditli olarak sayılmamıştır.
Mahkememizce, yerleşik Yargıtay içtihatlarına ve öğretiye göre şirketin içinde bulunduğu hukuki ve mali durum değerlendirilerek haklı sebeplerin varlığının mahkemece takdir edileceği anlaşılmaktadır.
Mahkememiz tarafından müteveffa davacı … …’ün gelen sicil kayıtlarına göre şirket ortağı olduğu ve diğer şirket ortağı … …’ün 20/11/2018 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak … … …, … … ve … …’ün kaldığı , … …’ün 12/03/2021 tarihinde vefat ettiği, … … mirasçısı olarak … … ve … …’ün kaldığı, … …’ün dosyada davacı konumunda olduğu, böylece şirket ortaklarının ve şirketin davada taraf oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davalı şirket ortaklarının bir araya gelerek ticari faaliyetlerini yürütme isteklerinin bulunmadığı, en son ticaret sicil tescilinin 07/01/2022 tarihinde yapıldığı ve şirket temsilcisinin temsil görevinin 20/02/2020 tarihinde sona ermiş olması sebebiyle yargılama devam ederken şirketin temsilinin kayyım … … tarafından duruşmalarda sağlandığı ve davacı şirket temsilcisinin duruşmada tasfiye konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 636/2 ve 3 maddeleri gereğince ; davalı şirketin gayri faal olması sebebiyle, şirket ortakları davacı … … ile davalı annesi … … arasında davalı şirketin idaresinden kaynaklanan ve şirketi zarara uğrattıkları iddiası ile taraflar arasında pekçok davanın açıldığı ve halen sonuçlanmamış olduğu, davanın tarafı ortakların vefat etmiş olup, mirasçılar tarafından da şirketin tüzel kişiliğinin devam ettirilmesine ilişkin ortak iradenin dosyaya yansımadığı, bu nedenle tarafların ve ölümünden sonra mirasçıların davalı tüzel kişiliğin devamında hukuki faydalarının bulunmadığı anlaşılmakla mahkememizce davalı şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin koşulları oluştuğu benimsenmekle, şirketin devamında tarafların da bir ortak faydası tespit edilemediği gibi , davanın taraflarından biri yönünden şirketin devamını sağlayacak şekilde , diğerlerinin ortaklıktan çıkarılmasına , dosya kapsamındaki taraf menfaatleri ile uyumlu olmadığı gibi, taraflar arasındaki yakın akrabalıktan kaynaklanan husumetin artarak devam etmesine sebebiyet verebileceği göz önüne alınarak , davanın taraflarının ölmüş olması da göz önünde bulundurularak şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin karar verilmesinin en doğru çözüm yolu olacağı mahkememizce benimsenmiş olup, aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı … … mirasçıları; … … …, (… … mirasçıları) … …, … … aleyhine açılan davanın 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311 maddeleri gereğince feragat nedeniyle REDDİNE,
2)Davacı tarafından diğer davalı … Ltd. Şti aleyhine açılan davanın KABULÜ İLE;
a)… Ticaret Memurluğunun … sicil numarası ile kayıtlı olan … ve İnşaat Ltd. Şti’nin TTK’nın 636/2 ve 3 maddeleri gereğince davalı şirketin FESİH VE TASFİYESİNE,
b)Şirketin ticaret siciline TESCİL ve karar özetinin ticaret sicil gazetesinde İLANINA,
c)Mali Müşavir … …’nun tasfiye memuru olarak ATANMASINA,
ç)Tasfiye memuru için aylık 4.000,00-TL ücret takdiri ile davacı tarafından 5 aylık 20.000,00-TL tasfiye ücreti avansının karar kesinleştikten sonra 2 hafta içerisinde mahkememiz veznesine depo edilmesine, tasfiye memurunun görevinin işbu ücretin depo edilmesinden sonra başladığının ilgili tasfiye memuruna BİLDİRİLMESİNE,
d)Tasfiye memuru ücretlerinin tasfiye memuru atanan şirketten tasfiye sırasında KARŞILANMASINA,
3)Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 21,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 158,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
4) Davacı tarafından yapılan 10.437,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5) Yargılama giderinden kalan miktarın 6100 sayılı HMK 331/2 maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana İADESİNE,
6) Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı mirasçısı ve vasiyeti yerine getirme memurunun yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır