Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/47 E. 2019/231 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2011/47
KARAR NO : 2019/231
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 19/08/2011
KARAR TARİHİ : 20/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın kabul edilmesini, borçlu olmadığının tespitini, imzaı müvekkile ait olmadığı halde tahsil edilen 95.000,00-YTL’nin davalıdan tahsilini, icradan tahsil edilen paranın istirdatına ve karşı tarafın %40’tan aşağı olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesini, tahsilat tarihinden itibaren en yüksek kısa vadeli banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile tarafa verilmesini, mahkeme masrafı ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul ve yasaya aykırı dava dilekçesinin iptalini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, davacının takip konusu alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; çekteki imza inkarına dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 50.000,00-YTL asıl alacak ve 256,85-YTL işlemiş faiz, 150,00-YTL %0.30 komisyon ve 2.500,00-YTL %5 karşılıksız çek teminatı olmak üzere toplam 52.906,85-YTL alacağın takip tarihinden (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %25 oranında faiz ile birlikte tahsili talebinde bulunduğu görülmüştür.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyası UYAP üzerinden celp edilmiştir.
Mahkekememiz dosyasında 20/12/2011 tarihli, 16/08/2012 tarihli, 18/06/2013 tarihli, 24/04/204 tarihli ATK raporlarının mübrez olduğu görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlık; davaya konu çekler üzerindeki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olup olmadığı, uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nun 644. maddesine göre çözümlenmesi gerekip gerekmediği ve davacı yanın benzer nitelikteki çekleri ödeyip ödemediği noktalarında toplanmaktadır.
Neticesi bekletici mesele yapılan … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyasının halen derdest olup savcılık dosyası kapsamında 2017 yılında alınan bilirkişi raporu dışında 2018 yılında soruşturmayı ilerletecek işleme rastlanılmadığı, HMK’nın 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu ayrıca dosya kapsamı, uyuşmazlık noktası ve mevcut delil durumu itibari ile mahkememizde oluşan vicdani kanı noktasında ceza soruşturması sonucunun etkisinin bulunmayacağı sonuç ve kanaatine varılmakla, anılı soruşturma dosyasının neticesinin beklenmesine dair ara karardan rücu edilmesine karar verilmiştir.
Konu ile ilgili yasal düzenlemelere bakıldığında Türk Ticaret Kanunu’nun “Sebepsiz Zenginleşme” başlıklı 644.maddesinin dördüncü fıkrası aynen: “Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.” şeklinde düzenleme altına alındığı görülmüştür.
Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş ve bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir. Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşmeye ilişkin özel düzenleme poliçe hükümleri arasında yer almaktadır. Çek konusunda ise çekte sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olarak TTK 644. maddesine atıf yapmaktadır. Bu açıdan, TTK’nın 644. maddesinin çeklere de uygulanabilirliği noktasında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
Sebepsiz zenginleşme talebi hukuki nitelikçe, poliçeden doğan hakkın, bunun korunması ve/veya kullanılması için gereken işlemlerin yapılmaması nedeniyle düştüğü veya zamanaşımına uğradığı hâllerde, senet borçlusu nezdinde oluşan sebepsiz zenginleşmeye yönelik olarak, poliçe alacağını elde edemeyen ve bu nedenle mal varlığında hakkaniyete aykırı bir değer kaybı oluşan hamile, yine poliçe hukuku tarafından tanınmış olan bir haktır.
Sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilmesi için hamilin müracaat hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğramasından dolayı bir zararının ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Zararın mevcudiyeti, sebepsiz zenginleşme talebinin kabul şartıdır. Zararın varlığının kabulü için, hamile ait ve tahsili mümkün olan bir alacak hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğraması sonucu borçlu nezdinde oluşan zenginleşmenin, bundan başka bir sebebinin bulunmaması, yani sebepsiz olması yeterlidir. (Bozgeyik, H.: Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme, Cilt:VII, Atatürk Üniv. Huk. Fak. Dergisi Haziran-2003, s.589 vd.)
TTK’nın 644. maddesi uyarınca ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini veya senet bedelini cirantalardan birine veya hamile ödediğini savunan keşideciye aittir. Diğer bir deyişle keşideci, ancak bu ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği takdirde sorumluluktan kurtulabilir. Zira, hamilden temel ilişkiyi ve bu temel ilişkiden ötürü keşidecinin bir borcunun bulunmadığını ispat etmesi beklenemez. Bu nedenle keşidecinin, sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını ispat etmesi gerekmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-1630 esas, 2018/1186 karar sayılı kararı)
Anılı bilgiler ışığı altında somut olaya bakıldığında; davacı keşidecinin, imza inkarına dayalı olarak çekler yönünden borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak dava açtığı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ispatı bakımından somut olayda TTK’nın 644. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve davacı keşidecinin bu çekten ötürü sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlamak zorunda olduğu ancak işbu hususun huzurdaki davada davacı keşideci tarafından ispatlanamadığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca her ne kadar davalı … şirketinin davaya konu çekleri davalı lehtardan ciro yolu ile iktisap etmesi nedeni ile davalı hamil ile davacı keşideci arasında temel ilişkiden kaynaklı hükümlerin tatbiki gerekecek olsa ve grafolojik inceleme neticesinde davaya konu çekler üzerindeki keşideci imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olup olmadığı hususunda belirsizlik hasıl olmuş ise de yetkisiz temsilci tarafından imzalanarak verilmiş ve bedeli ödenmiş başka çeklerin bulunması halinde bu şekilde keşide edilen çeklerin şirket tarafından benimsenmiş olduğunun kabulünün gerekeceği, nitekim … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında temin edilen 20/12/2011 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda da davacı şirket yetkililerin inkar ettikleri imzalar ile ibrazında ödenen 9 adet çekteki imzaların aynı el ürünü olduğunun tespit edildiği, bu kapsamda muhatap Akbank’a yazı yazılarak celp edilen davacı şirket tarafından ödenen ihtilafsız çeklerle ilgili belgelerle birlikte, soruşturma dosyası kapsamında alınan raporda davacı ile dava dışı lehtar arasında mevcut ticari ilişkinin ve ödenen benzer mahiyetteki çeklerin de tespit edildiği, bu hali ile çeklerin davacı şirket tarafından benimsendiği sonucuna varıldığı ve aksinin tüm dosya kapsamında ispata muhtaç kaldığı anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın reddine, koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı yanın tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 1.998-TL harcın mahsubu ile artan 1.953,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili yararına karar tarihindeki AAÜT gereğince 14.590,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekili ve ihbar olunan … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır