Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/109 E. 2018/1034 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2011/109
KARAR NO : 2018/1034
DAVA : Tazminat

TEFRİK EDİLEN ASIL DAVA TARİHİ : 08/05/2009
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2009/810 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/11/2009

BİRLEŞEN İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2015/268 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/03/2015
KARAR TARİHİ : 21/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında 01.03.2006 tarihinde müvekkili şirkete “Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi” akdedildiğini, söz konusu sözleşmenin taraflar arasında akdedilmiş olan protokoller uyarınca uzatıldığını, 21.02.2009 tarihinde müvekkili şirkete saat 1.30-3.30 aralığında şirket kasasının parçalanması suretiyle hırsızlık olayı meydana geldiğini ve söz konusu hırsızlık sonucu kasada bulunan 61.003,33 euro, 1.128,00 dolar, 1.200,85 sterlin ve 9.506,63-TL çalındığını ve ayrıca yaklaşık 6.000-TL tutarında maddi zarar meydana geldiğini, olayın meydana geldiği gece müvekkili şirkete, davacı firmanın güvenlik elemanlarının hizmet verdiğini, müvekkili şirkette aynı zamanda yangın sisteminin de bulunduğunu, hırsızlık olayının meydana geldiği gece söz konusu alarm sisteminin kimliği belirlenemeyen şahıslar tarafından söküldüğünü ve bu işlemin ihbar sisteminin alarm vermesine neden olduğunu, ancak güvenlik elemanlarınca ihbar sistemi alarmının belirli aralıklarla güvenlik kulübesindeki konsoldan kapatıldığını, gece yarısı her tarafın oldukça sessiz olduğu bir zaman zarfında kasanın kesilme seslerinin ve bunun sonucu ortaya çıkan ışık ve sesin güvenlik elemanları tarafından duyulmamasının olağan dışı olduğunu, bunların yanı sıra alarm sistemi ile korunan müvekkili şirkette o gece defalarca alarm sistemi çalmasına rağmen davacı şirketin güvenlik elemanları tarafından merkeze haber verilmediğini ve alarm sisteminin hiçbir şey olmamış gibi kapatıldığını, yangın alarm kayıtlarını gösterir fotoğraflardan da görüleceği üzere alarm sisteminin üç defa belirli zaman aralıklarında çalarak kırmızı alarm vermiş olmasına rağmen güvenlik görevlisi tarafından hiçbir şekilde yetkililere haber verilmediğini ve alarmı güvenlik kulübesindeki panelden kapatıldığını ve müvekkili şirketin binasının ve çevresinin kontrol edilmediğini, ayrıca muhasebe odasının yoğun bir şekilde demir tozu ve dumanı koktuğunu ve saat 08:00’da işe gelen müvekkili şirket elemanları tarafından da tespit edildiğini, ancak davalı şirket elemanının bu durumu yine fark etmediğini ve rapor etmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin Temel Esaslar Başlıklı 10. Maddesinde “…, çalıştıracağı güvenlik gözetim elemanlarının görev tanımları ve görev alanı kapsamında ihmal, kusur veya kastından doğan her türlü zararı karşılar.” ifadesinin yer aldığını, söz konusu hırsızlık olayının meydana gelişinde ve bunun sonucunda müvekkili şirketin zarara uğramasında davalı şirket elemanlarının hata, kusur ve ihmallerinin mevcut olduğunu, bu durumun güvenlik elemanlarının ifadelerinde de açıkça yer aldığını, dolayısıyla davalı şirketin, müvekkili şirketin uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın tazmini amacıyla … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 23.02.2009 tarihli ihtarnamesi gönderildiğinden taraflarına herhangi bir ödeme yapılamadığından iş bu davayı ikame etme zorunluluğunun doğduğunu, sonuç olarak bu sebepler ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 61.003,33 euro, 1.128,00 dolar, 1.200,85 sterlinin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının 28.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4-a maddesine göre yabancı para faizi ile birlikte, 9.506,63-TL’nin 28.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2015/268 ESAS SAYILI
DOSYASINDA TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı İle müvekkil şirket arasında 01.03.2006 tarihine müvekkil şirketin güvenlik hizmeti verilmesi amacıyla “Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi” akdedildiğini, Söz konusu sözleşme taraflar arasında akdedilmiş olan protokoller uyarınca uzatıldığını, 21.02.2009 tarihinde müvekkil şirkette, saat 1:30-3:30 aralığında şirket kasasının parçalanması suretiyle hırsızlık olayı meydana gelmiş ve söz konusu hırsızlık sonucu kasada bufıman 61.003,33 euro, 1,128,00 (dolar), 1.200,85 sterlin ve 9.506,03-TL çalınmış ve ayrıca yaklaşık 6.000-TL tutarında maddi zararın meydana geldiğini, Müvekkil şirkette aynı zamanda yangın sistemininde bulunduğunu, Hırsızlık olayının meydana geldiği gece söz konusu alarm sistemi kimliği belirlenemeyen şahıslar tarafından sökülmüş ve bu İşlem ihbar sisteminin alarm vermesine neden olduğunu, ancak güvenlik elemanlarınca ihbar sistemi alarmı belirli aralıklara güvenlik kulübesindeki konsoldan kapatıldığını, Gece yarısı, her tarafın oldukça sessiz olduğu bir zaman zarfında kasanın kesilme seslerinin ve bunun sonucu ortaya çıkan ışık ve sesin güvenlik elemanları tarafından duyulmamasının olağan dışı olduğunu, Bunların yanı sıra alarm sistemi ile korunan müvekkil şirkette o gece defalarca alarm sistemi çalmasına rağmen davacı şirketin güvenlik elemanları tarafından merkeze haber verilmemiş ve alarm sisteminin hiçbir şey olmamış gibi kapatıldığını, Yangın alarm kayıtlarını gösterir fotoğraflardan da görüleceği üzere, alarm sistemi üç defa belirli zaman aralıklarında çalarak kırmızı alarm vermiş olmasına rağmen güvenlik görevlisi tarafından hiçbir şekilde yetkililere haber verilmemiş ve alarmı güvenlik kulübesindeki panelden kapatılmış ve müvekkil şirket binası ve çevresi kontrol edilmemiştir. Ayrıca Muhasebe Odasının yoğun bir şekilde demir tozu ve dumanı koktuğuda saat 08:00’da işe gelen müvekkil şirket elemanları tarafından da tespit edilmiş olduğunu, Ancak davalı şirketin elemanı bu durumu yine fark etmediğini ve rapor etmediğini, Taraflar arasındaki sözleşmenin Temel Esaslar Başlıklı 10, Maddesinde “…, çalıştıracağı güvenlik gözetim elemanlarının görev tanımları ve görev alanı kapsamında ihmal, kusur veya kastından doğan her türlü zararı karşılar/’ İfadesi yer aldığını, Söz konusu hırsızlık olayının meydana gelişinde ve bunun sonucunda müvekkil şirketin zarara uğramasında davalı şirket elemanlarının hata, kusur ve ihmalleri olduğunu, Bu durumun güvenlik elemanlarının ifadelerinde de açıkça yer aldığını, Dolayısıyla davalı şirket, müvekkil şirketin uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğunu, Müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın tazmini amacıyla …Noter|iği’nin … yevmiye numaralı 23,02,2009 tarihli ihtarnamesi gönderildiğini taraflarına herhangi bir ödeme yapılamadığını belirterek fazlaya dair haklarımız saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla şimdilik; 61.003,33 euro, 1.128,00 {dolar), 1.200,85 sterlinin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının 28,02,2009 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 4-a maddesine göre yabancı para faizi ile birlikte, 9.506,63-TL’nin ve 6.000.-TL tutarındaki zarar bedelinin 28.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi iie birlikte davalıdan tahsiline, Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücretinin karşı tarafa tahmiline, Yukarıdaki, açıklamalarımız doğrultusunda, işbu dilekçemiz ite ikame edilen davamızın İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/109 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2009/810 ESAS SAYILI
DOSYASINDA TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile
müvekkili şirket arasında 01.03.2005 başlangıç tarihli Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi
akdedildiğini, iş bu sözleşme uyarınca müvekkili şirket tarafından davalı şirketin sahibi
olduğu …/Tekirdağ’da bulunan fabrikasında Dış Cephe özel güvenlik hizmeti verdiğini,
davalı şirketin müvekkili şirkete …. Noterliği’nin 14.04.2009 tarihli ve …
yevmiye sayılı ihtarnamesini göndererek “fabrika binasında 21.02.2009 tarihinde meydana
gelen hırsızlık olayında müvekkili şirketin kusur ve ihmali bulunduğu” iddiasıyla kusur ve
ihmale ilişkin oalrak hiçbir belgeye dayanmadan taraflar arasındaki hizmet ilişkisini
26.04.2009 tarihinde sonlandırıldığını, davalı şirket tarafından gönderilen iş bu fesih
ihtarnamesinin müvekkili şirket tarafından 22.04.2009 tarihinde tebellüğ edildiğini, söz
konusu hırsızlık olayına ilişkin oalrak davalı şirket tarafından müvekkili şirket aleyhine
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında dava açıldığını ve
ayrıca bu olayla ilgili olarak ayrıca … (Tekirdağ) Cumhuriyet Başsavcılığının …
Hz. No’lu dosyasında soruşturma yürütüldüğünü, …. İcra Müdürlüğünün …
esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptalini, takibin devamını,
haksız ve kötü niyetle itirazda bulunan davalı borçlunun alacağının %40’ından aşağı
olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile
avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri’ne dair kanuna uygun olarak kurulmuş bir şirket olduğunu, muhtelif şirketlere yine bu kanuna uygun olarak özel güvenlik hizmeti verdiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 01.03.2005 başlangıç tarihli güvenlik hizmetleri sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davacı şirketin … mevki- …- Tekirdağ adresinde bulunan fabrikasında güvenlik hizmeti verdiğini, davacı şirkete ait fabrikada 21.02.2009 tarihinde hırsızlık meydana geldiğini, iş bu olayla ilgili olarak davacı şirket tarafından müvekkili şirkete haksız yere kusur atfedilmeye çalışıldığını, ancak meydana gelen hırsızlık olayı ile ilgili olarak iddia edilenin aksine müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, dava konusu hırsızlık olayının meydana geldiği davacı şirkete ait fabrikanın çok geniş bir alan olduğunu, tekstil üretimi yapan bir tesis olduğunu, müvekkili şirketin ise oldukça geniş olan bu fabrikanın dış cephe gece-gündüz güvenliğinden sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin güvenlik hizmetini 24 saate göre üçlü vardiya düzeni şeklinde yürüttüğünü, olayın meydana geldiği tarihte gece vardiyasında 2 güvenlik görevlisi olup silahsız olarak ve belli aralıklarla bir güvenlik elemanı sabit, diğeri devriye gezmek suretiyle görevlerini gerçekleştirdiklerini, olay gecesi müvekkili şirketin elemanı olarak … ve … isimli güvenlik elemanlarının görev yaptığını, 21.02.2009(cumartesi) tarihinde belirlenemeyen saatlerde davacı şirkete ait fabrika çevresindeki tel örgünün tel makası ile kesilerek idari binanın yan giriş kapısı kırılarak içeri girildiğini, muhasebe bölümüne girildikten sonra tavandan duman sensörü kesilerek masa üzerine bırakıldığını, ana kasa yere yatırılıp etrafı masalar ile çevrilerek sesin çıkmaması ve ışığın yansımaması için muhtemelen koruyucu bir malzeme ile örtülerek kasanın arka tarafı kesilmek suretiyle dava konusu hırsızlık olayının meydana geldiğini, müvekkili şirket tarafından projenin güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğu, kamera sisteminin, akıllı kalem sisteminin olmadığı, fens tellerinin standartlara uygun olmadığı, yangın, sabotaj ve hırsızlık olaylarına karşı fabrika binalarının ve çevresinin korunmasız kaldığını ve tüm bu hususların güvenlik hizmetini yerine getirmede zorluk oluşturduğunu defalarca davacı şirkete bildirildiğini ve bu konularda davacı şirketin defalarca uyarıldığını, dava dilekçesinde olay gecesi ihbar sisteminin alarm verdiği ancak güvenlik elemanının ihbar alarm sistemini kapattığının iddia edildiğini, ihbar alarm sisteminin tüm fabrika için genel ikaz verdiğini, ikazın bölgesel olarak nokta hedef şeklinde yer göstermediğini çok büyük ve geniş bir alana yayılmış olan fabrikada nokta hedef şeklinde yer göstermeyen bir alarm sisteminin pratikte hiçbir faydasının olmadığını, yine bu durumun risk oluşturduğunu, risk analiz raporunda ve koruma planında davacı şirkete açıklandığını, ancak davacı şirketin yine uyarıları dikkate almadığını, ayrıca ihbar alarm sisteminin daha önceleri de defalarca yanlış alarm verdiğini ve bu yanlışlık sonucu davacı şirketin yetkililerince alarmın devreye girmemesi için kapatılması talimatı verildiğini, ihbar alarm sistemindeki bu arızanın da davacı şirket tarafından giderilmediğini, dava dilekçesinde hırsızlık olayı sırasında ortaya çıkan ışık ve sesin güvenlik elemanları tarafından fark edilmediğinin söylendiğini, olayın ana kasa yere yatırılıp etrafı masalar ile çevrilerek sesin çıkmaması ve ışığın yansımaması için muhtemelen koruyucu bir malzeme ile örtülerek kasanın arka tarafı kesilmek suretiyle meydana geldiğini, ayrıca davacı şirkete ait fabrika işçilerinin de vardiyalı olarak çalıştığını, olay gecesi de fabrika içinde çalışma sürdüğünü, davacı şirketin gerek kendi elemanları gerek fason çalışan elemanların fabrikada çalıştığını, fabrika arazisinde giriş ve çıkışlar nedeni ile gece de işçilerden ve tekstil makinalarından kaynaklanan gürültü ve hareketlilik mevcut olduğunu, çalışma düzeninin olağan akışı ve olağan gürültüsü içerisinde hırsızlık eyleminin gerçekleştiği sırada oluşan gürültünün duyulmasının mümkün olmadığını, böyle bir durumda güvenlik elemanlarının ışık ve sesi fark etmemesinin olağan olduğunu, ayrıca idari bina önündeki tur kalem noktalarının davacı şirketçe müvekkili şirketin bilgisi olmadan sökülerek başka yere taşındığını ve güvenlik kulübesinin idari binanın çok uzağında ve arkasında kaldığını, güvenlik elemanlarının fabrika binası içine yalnızca kapıları açmak ve kilitlemek için girdiğini, asıl olarak dış cephe güvenliğinden sorumlu olduklarını, bina içine girmediklerinden bina içindeki toz ve duman kokusunu almamalarının da olağan olduğunu, yine olay gecesi fabrikadan davacı şirketin elemanlarının dışında çok sayıda fason işçilerin de çalıştığını, müvekkili şirketin verdiği hizmeti layıkıyla ifasının davacı şirket tarafından güçleştirilmesi ve hatta imkansızlaştırılması durumunda müvekkili şirketin sorumluluğundan söz edilemediğini, kusur ve sorumluluğun davacı şirkete ait olduğunu, dava dilekçesinde olay gecesi kasadan 61.003,33 euro, 1.128,00 dolar, 1.200,85 sterlin ve 9.506,63-TL çalındığını ve bu bedelin müvekkili şirket tarafından davacı şirkete ödenmesi gerektiğinin iddia edildiğini, öncelikle davacı şirket tarafından müvekkili şirkete … Noterliğinin … yevmiye sayılı ve 23.02.2009 tarihli ihtarnamesi gönderildiğini ve iş bu ihtarnamede davacı şirketin kasada yaklaşık olarak 136.000,00-TL karşılığı döviz ve Türk Lirasının bulunduğunu ve ayrıca 6.000,00-TL karşılığı da hasar meydana geldiğinin iddia edilerek toplam 142.000,00-TL bedelin üç gün içinde müvekkili şirketçe ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, davacı şirketin iş bu ihtarnamesinde yaklaşık ifadesi kullanmak suretiyle bir miktar belirttiğini, kasadan çalınan paranın tam değerine yönelik olarak kesin bir miktar veremediğini, hatta tam olarak döviz cinsini ve miktarını dahi yazamadığını, huzurdaki davada ise miktarın 149.200,00-TL olarak ifade edildiğini, üstelik ihtarnamede 6.000,00-TL tutarındaki hasar bedelinin müvekkili şirketten istenirken dava dilekçesinde hasar bedelinin talep edilmediğinin, yalnızca kasada bulunduğu iddia edilen bedelin dava konusu yapıldığını, davacı şirket tarafından kasalarında bulunduğu iddia edilen olağan dışı yüksek meblağlı para ile ilgili müvekkili şirketin ve müvekkili şirketin elemanı olarak görev yapan güvenlik elemanlarının bilgilendirilmesi gerektiğini, bu kadar yüksek bir paranın hafta sonu kasada tutulmasının olağan bir durum olmadığını, özellikle hiçbir bilgi verilmeden müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, günümüzde yasal mevzuattan kaynaklanan sebeplerle; çalışanlarının maaşlarının bankalar ve finans kuruluşları aracılığı ile yapıldığını, şirketin satın aldığı mal ve hizmetlerde ise 8.000,00-TL’nin üzerindeki ödemelerini bankalar ve finans kuruluşları aracılığı ile yapması gerektiğini, hafta sonu çalındığı iddia edilen 149.200,00-TL tutarındaki paranın elde tutma maliyeti de düşünüldüğünde böyle bir meblağın hafta sonu kasada davacı şirketçe bulundurulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, meydana gelen hırsızlık olayının henüz soruşturma aşamasında olduğunu, olayla ilgili faillerin hırsızlık olayının oluş şekli, hangi saatlerde gerçekleştiği gibi pek çok hususun henüz netlik kazanmadığını, böyle bir durumda müvekkili şirketin sorumluluğu üstlenmesinin de mümkün olmadığını beyan etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2015/268 ESAS SAYILI
DOSYASINDA CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2009/810 ESAS SAYILI
DOSYASINDA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafları aynı olduğu ve
aralarında bağlantı bulunduğu için … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas
sayılı dosyası ile birleştirilmesini, haksız ve kötü niyetli davanın reddini, alacağın %40’ından
aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Tefrik edilen (açılmamış sayılmasına karar verilen) asıl dava ve birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/268 esas sayılı davanın güvenlik hizmetleri sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmemesi iddiasına dayalı olarak tazminat, birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 esas sayılı davasının ise asıl davanın davalı tarafından davacı tarafa ikame edilen şirket elemanlarının kıdem ve ihbar tazminat alacaklarının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın talimat ile … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderildiği ve talimat mahkemesi marifeti ile keşif icra edildiği ve raporlar ile birlikte talimat evrakının ikmalen gönderildiği görülmüştür.
T.C. … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 06.12.2011 tarihli -28.11.2011 tarihinde mahkeme ve bilirkişi heyetiyle birlikte olay yerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan- bilirkişi(keşif) raporunda özetle; “…Soyguncuların fabrika sahasına kasanın bulunduğu binaya ve odaya girmelerinden itibaren muhtemelen üç kişilik bir iş gücü ile kasayı bulunduğu köşeden odanın ortasına çekilmesi ve kasa arkasının sırtı üste gelecek şekilde yatırılmasıyla geçecek sürenin takriben 10 dakika olduğunu, kasanın arkasını elektrikli flex kesme motoru ve taşı ile 3,5 mm kalınlığında dış kat çelik sac malzemenin, bir altında 50 mm kalınlığında beton malzemenin kesimi ve kırılması, 1 mm kalınlığında orta kat, 1 mm kalınlığında iç kat olmak üzere toplam 3 kat çelik sac malzemenin ve 1 kat betonun kesilmesi, kesilen dış sacın dışarı doğru bükülmesi ile kasanın açılma süresinin takriben 1,5 saat olmak üzere geçen toplam sürenin 1 saat 40 dakika olduğunu, kesme taşı sac malzemeyi aşındırarak kestiği için kesme esnasında odayı aydınlatacak kadar kıvılcım, aşındırma sonucu demir tozu, yanma kokusu ve gürültü hasıl olduğunu, elektrikli kesme taşının motorunu çalıştırmak için ara kablo, kasayı yerinden oynatmak gibi sarf malzemenin soygun yerine getirildiği kanısında olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
… Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevlendirilen bilirkişi …, …, … ve … marifetiyle hazırlanan 09.01.2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Tüm dosya münderacatından birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 esas sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı numaralı dosyası, 28.11.2011 tarihinde keşif esnasında elde edilen bilgi ve bulgular, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma no.lu dosyası, Güvenlik Hizmet Sözleşmesi, dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin dikkate alındığını,
Güvenlik Hizmet Sözleşmesi’nin incelenmesi;
16.02.2005 tarihli Güvenlik Hizmet Sözleşmesi ile … A.Ş. (işveren) ile … A.Ş.(müteahhit) arasında, …’nin istihdat ettiği personel vasıtası ile 5188 no.lu Özel Güvenlik Kanunun çerçevesinde …’ün işyerinde giriş-çıkış kontrol ve denetimlerinin yapılması, gerekli kayıtların tutulması ve … sorumluluk sahalarının yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak güvenlik ve gözetiminin sağlanması olduğunu (Madde 2), …’nin çalıştıracağı güvenlik gözetim elemanlarının görev tanımları ve görev alanı kapsamında ihmal, kusur veya kastından doğan her türlü zararı karşıladığını, …’nin tanzim sorumluluğu güvenlik elemanlarının görevi ihmal, kusur ya da zarar kastının belgelerle tespiti halinde doğacağını, … bu tespiti haksız bulursa zararı tazmin ettikten sonra, tazmin ettiği miktarın iadesi için mahkemeye başvurabileceğini (Madde 10), işyerinin meydana gelebilecek zararlara karşı sigortalanması hükümlülüğünün …’ye ait olduğunu (Madde 11), sözleşme süresince risk analizi ile tespit edilen ve çözülemeyen fiziki eksikliklerin sorumluluğunun … tarafından yüklenilemeyeceğini (Madde 12), sigorta koşullarına uygun olmayan şartlarda ve/veya kilitsiz kasa dışı muhafaza edilen;
a-çek, senet, şirket kaşesi,zarf, para(TL; yabancı), antika küçük objektifler ile
b-TTK ve SPK hükümlerine göre kıymetli evrak, menkul kıymet sayılan diğer evraklar,
c-Kıymetli maden,
d-Şahsi kredi kartı, cep telefonu, cüzdan, çek defteri/yaprağı, kol saati, kimlik, ruhsat, ziynet eşyası, ruhsatlı silah, mühimmat, anahtar ve tapu senetlerinin, …’nin gözetim hizmeti kapsamı dışında olduğunu(madde 13),
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesi;
Alacaklı … A.Ş. vekili tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine hizmet ilişkisi nedeni ile borçlu şirkete ait işyerinde çalışmış olan alacaklı şirket elemanlarının kıdem, ihbar tazminatları gerekçe gösterilerek 17.423,82-TL’lik ilamsız icra takibinde bulunulduğunu, takibe süresi içerisinde itiraz nedeni ile takibin durduğunu,
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2009/810 esas ve 2010/165 karar sayılı birleşen dosyasının incelenmesi;
Davacı …Ş. tarafından davalı … A.Ş. aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas no.lu dosyasına yapılan itiraz nedeni ile itirazın iptalinin talep edildiğini, huzurdaki dava ile fiili ve hukuki irtibat nedeni ile dosyanın birleştirilmesine karar verildiğini,
… Cumhuriyet Savcılığı’nın … soruşturma no.lu dosyasının incelenmesi;
21.12.2009 tarihinde müşteki Semih Küçükakın’a ait işyerini çevreleyen tel örgünün kesilip bahçeye girildikten sonra idare binasının kapısının tahrip edilerek bina içerisinde bulunan kasanın kesilip açılarak 6.100 euro, 1.200 sterlin, 1.128 dolar, 9.500-TL’sinin çalınması suretiyle mala zarar verme, işyeri dokunulmazlığını ihmal, hırsızlık suçları nedeniyle zaman aşımı süresinin dolduğu 21.02.2017 tarihine kadar daimi aramaya alınmasına karar verildiğini, soruşturmanın halen devam ettiğini,
Ara Kararı doğrultusunda yapılan inceleme ve değerlendirme;
28.11.2011 tarihinde yapılan keşif esnasında hırsızlık olayının meydana geldiği yerin, güvenlik kulübesinin bulunduğu yer ve güvenlik elemanları tarafından atılan tur noktalarının gezilmiş olduğunu, olayın meydana geliş şeklinin güvenlik kulübesinin bulunduğu yer ve güvenlik elemanı tarafından tur atılan noktalar nazara alındığında güvenlik elemanları tarafından olayın görülmemesinin mümkün olmadığını, dosya kapsamındaki belgelerden görüldüğü üzere yangın alarmının çalması ve uyarı vermesine rağmen güvenlik elemanları tarafından hiçbir işlem yapılmaması, hizmetin gereği gibi yerine getirilmemesini ortaya koyduğunu, soyguncuların fabrika sahasına kasanın bulunduğu binaya ve odaya girmelerinden itibaren muhtemelen 3 kişilik bir iş gücü ile kasayı bulunduğu köşeden odanın ortasına çekilmesi ve kasa arkasının sırtı üste gelecek şekilde yatırılmasıyla geçecek sürenin takriben 10 dakika olduğunu, kasanın arkasını elektrikli flex kesme moturu ve taşı ile 3,5 mm kalınlığında, dış kat çelik sac malzeme, bir altında 50 mm kalınlığında beton malzemenin kesimi ve kırılması, 1 mm kalınlığında malzemenin orta kat, 1 mm iç kat olmak üzere toplam 3 kat çelik sac malzemenin ve bir kat betonun kesilmesi, kesilen dış sacın dışarı doğru bükülmesi ile kasanın açılması süresinin takriben 1,5 saat olmak üzere geçen toplam sürenin 1 saat 40 dakika olduğunu, kesme taşı sac malzemeyi aşındırarak kestiği için kesme esnasında odayı aydınlatacak kadar kıvılcım, aşındırma sonucu demir tozu, yanma kokusu ve gürültünün hasıl olduğunu, elektrikli kesme taşı motorunu çalıştırmak için ara kablo, kasayı yerinden oynatmak ve kesilen sacı dışarı kıvırmak için levye gibi aletlerin ve yedek kesme taşı gibi sarf malzemelerin hırsızlık olayının meydana geldiği yere getirildiği kanaatinde olduklarını, 27.03.1957 gün, 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın; “İstihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk ‘özen ve gözetim ödevinin’ objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan ‘kusura’ dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir. Başka bir anlatımla kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle zarar arasındaki uygun neden-sonuç bağının işçinin ya da 3. Kişinin tam kusuru ile kesilmemiş olması da zorunludur.(Yargıtay H.G.K. E. 2000/21-1333, K. 2000/1594, T. 01.11.2000)” şeklinde olduğunu, davaya konu zararlandırıcı olayın dava dışı 3. Kişi (hırsızlar) tarafından gerçekleştirildiğini, davacı ile davalı şirket arasında akdedilen 16.02.2005 tarihli Güvenlik Hizmet Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 10. Maddesinde; “… çalıştıracağı güvenlik gözetim elemanlarının görev tanımları ve görev alanı kapsamında ihmal, kusur veya kastından doğan her türlü zararı karşılar. …’nin tanzim sorumluluğu güvenlik elemanlarının görevi ihmal, kusur ya da zarar kastının belgelerle tespiti halinde doğar.” Hükmünün mevcut olduğunu, her ne kadar sözleşmenin 12. Maddesinde; “Sözleşme süresince risk analizi ile tespit edilen ve çözülemeyen fiziki eksikliklerin sorumluluğu … tarafından yüklenilemez.” Hükmü mevcut olsa da davalı şirket çalışanlarının ihmali davranışları nedeniyle sorumluluğu ortadan kaldıran bir hüküm içermediğini, Borçlar Kanunu’nun 55. Maddesi’nin; “Başkalarını istihdam eden kimse, mahiyetinde istihdam ettiği kimseleri hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan sorumludur.” Şeklinde olduğunu, aynı kanunun 100. Maddesinde ise muavin şahısların mesuliyetinin düzenlendiğini ve maddenin; “Bir borcun ifasını ya da bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını bir yardımcı kişiye bırakan kimse, yardımcı kişinin görevi çerçevesinde diğer tarafa zarar vermesinden sorumlu tutulmuştur.” Şeklinde olduğunu, iki madde arasındaki farkın; zarar gören ile adam çalıştıran arasında sözleşme ilişkisi yoksa BK’nın 55. Maddesine göre sözleşme ilişkisi varsa BK’nın 100. Maddesine göre adam çalıştıranın sorumluluğunun belirlenmesinin gerektiğini (Yargıtay 11. H.D. E.2000/4672, K.2000/5679, T.19.06.2000), davacı şirket ile davalı şirket arasında Güvenlik Hizmet Sözleşmesi imzalandığını ve ek protokollerle süresinin yenilendiğini, davalı şirketin davacının fabrika binasına güvenlik ve gözetim hizmeti sağlamayı üstlendiğini(madde 2), davalı şirket vekilinin savunmasında bu hizmetin 24 saat esasına göre 3 vardiya ile davalı şirket tarafından yerine getirildiğini beyan ettiğini, söz konusu sözleşmede davalının çalıştırdığı işçilerin ücretlerini, kıdem, ihbar tazminatlarının doğması halinde davacı şirketten tahsil ederek ödeme yönünde hükümler oluşturulduğunu, sözleşme gereğince davacının sözleşme konusu işle ilgili olarak güvenlik ve gözetim görevini üstlenen davalının işini denetleme ve kontrol yetkisinin saptanamadığını, hırsızlık olayında davacının, davalı şirket çalışanlarına talimat verdiğine yönelik hiçbir savunma ve delilin de mevcut olmadığını, sözleşmede davalı tarafından davacı adına çalıştırılan işçilerin özlük hakları ile ilgili düzenlemelerin mevcut olduğunu, bu hususlarda davacının davalı çalışanlarına talimat verebilme yetkisini içermediğini, heyet tarafından 1 saat 40 dakika sürdüğü tahmin edilen hırsızlık olayında güvenlik elemanları tarafından olayın görülmemsinin mümkün olmadığı da dikkate alındığında, davalı şirket çalışanlarının güvenlik ve gözetim hizmetini sözleşme gereğince tam olarak yerine getirmediklerini, olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduklarını, gerekli titizlik ve dikkatin gösterilmiş olması halinde hırsızlık olayının önlenebileceğini, davalının gerekli tedbirleri almadığını, dava konu hırsızlık olayında davacıya yükletilebilecek bir kusura rastlanmadığını,
Maddi tazminat miktarı yönünden yapılan inceleme;
Dava dosyası kapsamında yer alan 21.02.2009 tarihli ….’nın bilgi alma ifade tutanağında; “… Tekstil’de muhasebe görev memur olarak görev yapmaktayım. Fabrika ile ilgili mali konularda ilgili kayıtları tutmakla sorumluyum. Her iki ayda bir dönüşümlü olarak bu işte çalışmaktayım, şu an kayıtları ben tutmaktayım. 20.02.2009 saat 18:00’da işten ayrıldım. Mesai bitimi itibariyle kasada 1.128 dolar, 61.003,33 euro, 9.506,63-TL, 1.200,85 İngiliz Poundu mevcut idi. Kayıtlarımı bu şekilde kapattım.” ve 21.02.2009 tarihli …’ün bilgi alma ifade tutanağında; “… firmasında mali işler yöneticisi olarak görev yapmaktayım. Fabrika ile ilgili mali işler departmanından sorumluyum. 20.02.2009 saat 18:30 civarında işten ayrıldım. Mesai bitimi itibariyle kasada 1.128 dolar, 61.033,33 euro, 9.506,63 TL, 1.200,85 İngiliz Poundu mevcut idi. Bu tutarlar itibariyle kasa gün sonu kapatılmıştır.” şeklinde ifadede bulunduklarını, ifadeler değerlendirildiğinde davacının talep ettiği değerlerin yasal kayıtlar ile doğrulandığını, ayrıca davacı şirket çalışanlarının ifadeleri ile de uyumlu olduğu dava dosyası ve şirket belgelerinden anlaşıldığını, alınan kasa muavinlerinde davaya konu olan tutarları kaydi değerinin tespit edildiğini (9.506,83-TL, 1.128 USD, 63.003,33 euro, 1.200,85 sterlin), ayrıca noter onaylı yasal defterlerinde de (defteri kebir) aynı tutarların Türk lirası tutarlar kurlarla ilişkilendirilmesi (çarpılması) suretiyle Merkez Bankası efektif döviz alış kuruna göre tespit edildiğini, bununla birlikte dava dosyasında davacı şirketin çalışanlarının ifadelerinde de aynı hususun dile getirilmekte olduğunun dava dosyasından tespit edildiğini, bununla beraber dava konusu tutarların aynı gün içinde kasa sayımının yapılmadığının ve sayıma ilişkin tutanak tutulmadığının şirket yetkilileri tarafından ifade edildiğini, dolayısıyla dava konusu olan tutarların fiziki durumlarının tespiti 28.02.2009 tarihinde yapılmadığından raporun tanzim edildiği tarih itibariyle fiili tutarların tespitinin ancak kaydi değerler ve dosya kapsamındaki ifadelerin dikkate alınması suretiyle anlaşıldığını,
Birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 esas no.lu dosyası yönünden;
Davacı …Ş. Tarafından davalı … A.Ş. Aleyhine taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davalı şirkette davacı tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem ve ihbar tazminatları için yapılan icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığının anlaşıldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin davaya konu hırsızlık olayının meydana gelmesinde davacı …Ş. Çalışanlarının ihmal ve dikkatsizlikleri nedeni ile meydana geldiğinden dolayı bu bedellerin ödenmediğinin anlaşıldığını, … A.Ş.’de 21.02.2009 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında davacı …Ş. Çalışanlarının tam kusurlu olması nedeni ile davalı …Ş.’nin bu bedelleri ödememesinde heyet tarafından haklı bulunduğunu, davacı …Ş.’nin kendi şirket çalışanlarının iş akidlerine hangi hukuksal gerekçe ile son verdiği ve ne kadar bedel ödediğinin de dosya kapsamı ile anlaşılamadığını, davacı …Ş.’nin bu bedelleri talep edemeyeceği görüş ve kanısına varıldığını,
Sonuç olarak; 21.02.2009 tarihinde davacının fabrika binasında meydana gelen hırsızlık olayında, davaya konu hırsızlık olayının 1 saat 40 dakika sürebilecek sürede gerçekleştirilebileceğini, hırsızlık olayında davalı şirket çalışanı olan güvenlik elemanları tarafından olayın görülmemesinin mümkün olmadığını, davalı şirket çalışanlarının taraflar arasında akdedilen Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi gereğince yerine getirmeleri gereken güvenlik ve gözetim hizmetini sözleşme gereğince tam olarak yerine getirmediklerini, olayın meydana gelmesinde davalı şirket çalışanlarının tam kusurlu olduklarını, gerekli titizlik ve dikkatin gösterilmiş olması halinde hırsızlık olayının önlenebileceğini, davalı şirket çalışanlarının gerekli tedbirleri almadığını, taraflar arsında sözleşme akdedilmiş olması nedeni ile davalı şirketin BK. 100. Maddesi gereğince oluşan zarardan sorumlu olduğunu, dava konusu hırsızlık olayında davacıya yükletilebilecek bir kusura rastlanılmadığını, maddi zarar olarak talep edilen; 1.128 USD, 61.033,33 Euro, 9.506,63-TL, 1.200,85 İngiliz Poundu’nun yasal kayıtlar ile doğrulandığını, ayrıca davacı şirket çalışanlarının ifadeleri ile de uyumlu olduğunu,
Birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 esas 2010/165 karar sayılı dosyası yönünden; … A.Ş.’de 21.02.2009 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında davacı …Ş. Çalışanlarının tam kusurlu olması nedeni ile davalı …Ş.’nin çalışanlarının kıdem ve ihbar tazminat bedelleri ödememesinde taraflarınca haklı bulunduğunu, davacı …Ş.’nin kendi şirket çalışanlarının iş akidlerine hangi hukuksal gerekçe ile son verdiği ve ne kadar bedel ödediği de dosya kapsamı ile anlaşılamadığını, davacı …Ş.’nin bu bedelleri talep edemeyeceğini…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
T.C. … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevlendirilen bilirkişi …, …, …, … ve … marifetiyle hazırlanan 28.01.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…Mahkemenin talimatı ile davacı şirkete ait … Mevkii …’da bulunan adresinde, davaya konu olan hırsızlık olayının gerçekleştiği 21.02.2009 günü, öncesi ve sonrası olmak üzere, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtları ile kasa defteri üzerinde denetim ve inceleme yapıldığını, hırsızlık olayının meydana geldiği 21.02.2009 tarihinin bir gün öncesi kayıtlarda mevcut ve kasada olması gereken miktar yönünden tüm ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini ve davacının maddi zararına ilişkin yapılan tespitlerin tablo şeklinde sunulduğunu, davacı şirketin Vergi Usul Kanunu,, Türk Ticaret Kanunu ve HMK ilgili maddeler gereği tutması gereken yasal defterler yönünden incelendiğini, Yasal Defterlerin kanunun belirttiği şekilde süreleri içerisinde noterliğe açılış tasdiklerinin onaylattırıldığını ve kayıtların düzenli tutulduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin 2009 yılına ait Yasal Defterlerinin kanunlarda belirtilen esaslara ve usule uygun olduğunu, V.U.K., H.M.K. Ve T.T.K.’na göre mahkemelerde delil niteliği taşıdığı kanaatine varıldığını, şirket merkezinde yapılan inceleme ve denetimler sonucunda; şirkete ait 2009 yılı yasal defter ve belgelerin incelendiğini, şirketin 2009 yılı yevmiye ve kebir defterlerinin detaylı incelendiğini, davaya konu hırsızlık olayının vuku bulduğu 21.02.2009 tarihinde yasal defterlerde bulunan ve davaya konu talep edilen çalınan paralara ilişkin kasa hesabındaki hususların tablo şeklinde sunulduğunu, davacı tarafından talep edilen 9.506,63-TL, tablo şeklinde sunulup tasdik bilgileri verilmiş olan yasal defterler üzerinde, 20.02.2009 tarih ile yevmiye defteri ve kebir defterlerinde tespit edildiğini, hırsızlık sonucu çalınan bu tutarın Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler hesabına atılarak kapatıldığını, 24.02.2009 itibari ile kasanın sıfır bakiye ile tekrar hareket görmeye başladığını, davacı tarafından talep edilen 1.128,00 USD’nin tasdik bilgileri verilmiş yasal defterler üzerinde 20.02.2009 tarih ile yevmiye defteri ve kebir defterinde tespit edildiğini, USD Kasa Hesabında bulunan bu tutarın da Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler hesabına atılarak kapatıldığını, davacı tarafından talep edilen 61.003,33 EURO, tasdik bilgileri verilmiş olan yasal defterler üzerinde 20.02.2009 tarih ile yevmiye defteri ve kebir defterinde tespit edildiğini, EURO Kasa Hesabında bulunan bu tutarın da Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler Hesabına atılarak kapatıldığını, 24.02.2009 itibari ile kasanın sıfır bakiye ile tekrar hareket görmeye başladığını, davacı tarafından talep edilen 1.200,85 GBP (Sterlin), tasdik bilgileri verilmiş olan yasal defterler üzerinde 20.02.2009 tarih ile yevmiye defteri ve kebir defterinde tespit edildiğini, GBP (Sterlin) Kasa Hesabında bulunan bu tutarın da Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler hesabına atılarak kapatıldığının görüldüğünü, kasa sayımlarına ilişkin günlük sayım tutanağının olmadığının görüldüğünü, 21.02.2009 tarihli kasada tespiti yapılan tutarların faiz hesaplama tablosunun sunulduğunu, davaya konu hırsızlık olayının gerçekleştiği 21.02.2009 tarihi ile dava tarihi 08.05.2009 arasında hesaplanan faiz tablosunun sunulduğunu,
Kıdem, ihbar ve izin ücretleri;
Davalı-karşı davacı …Ş. Tarafından hesaplanıp ödendiği belirtilen kıdem ve ihbar tazminatlarına ilişkin yapılan hesaplama ve tabloların sunulduğunu, davacı … A.Ş.’nde davalı …Ş. Tarafından temin edilen 9 adet personel çalıştığını, bu personellerin 30.04.2009 tarihinde sözleşmenin feshi ile hak edilen kıdem, ihbar ve kullanılmayan izin ücretlerinin hesaplanıp davacı …Ş.’ne davalı …Ş. Tarafından fatura edildiğinin görüldüğünü, bu fatura bedellerinin davacı …Ş. Tarafından ödenmediğini, davalı …Ş. 06.07.2009 tarihli …. Noterliği … yevmiye no.lu yazısı ile alacağı toplam 27.142,02-TL’nin ödenmesi için ihtarname gönderdiğini görüldüğünü, ihtarnamenin tebliğ edildiği davacı …Ş. Vekili tarafından 21 Temmuz 2009 tarihinde …. Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, cevabında “21.02.2009 tarihindeki hırsızlık olayının meydana gelişinde ve bunun sonucunda müvekkil şirketin zarara uğramasında şirketiniz elemanlarının hata, kusur ve ihmalleri mevcut olduğundan ve bu duruma ilişkin tarafımızca dava ikame edildiğinden işçilerin ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesinin mümkün olmadığını ihtaren bildiririz.” denildiğini, davalı-karşı davacı …Ş.’nin, davacı-karşı davalı …Ş.’ne hesaplayıp fatura düzenlediği İhbar ve Kıdem Tazminat Tablosuna ilişkin olarak tekrar hesaplama yapıldığını, takdir mahkememize ait olmak üzere sözleşme feshi sonucunda 30.04.2009 itibari ile iş akdi fesh edilen 9 işçinin davacı …Ş.’nde çalıştığı süre göz önüne alınarak hesaplanan Kıdem, İhbar ve İzin Ücretlerine ilişkin tablonun sunulduğunu,
Kıdem tazminatı hesaplaması;
Çalışanlardan bir yılını doldurmuş 4 kişi kıdem tazminatını hak ettiğinden ilk tabloda …, …, … ve … için kıdem hesaplaması yapıldığını, …, … ve … … A.Ş.’de daha önce işe başlamış olmasına rağmen davacı şirket … A.Ş.’de bir yılını doldurmadığı için kıdem hesaplamasında dikkate alınmadığını, takdirin mahkememize ait olmak üzere hesaplanan brüt kıdem tazminatı toplamının 7.164,04-TL olduğunu,
İhbar tazminatı hesaplaması;
Çalışan dokuz personelin de ihbar tazminat süresini doldurduğunu, ihbar önelleri dikkate alınarak sunulan tabloalrdan da görüleceği üzere hespalaması yapıldığını, takdirin mahkememize ait olmak üzere hesaplanan brüt ihbar tazminatı toplamının 7.249,16-TL olduğunu,
İzin ücreti hesaplaması;
Çalışan dokuz personelden davacı şirkette çalıştıkları süre göz önüne alınarak iizn hak edişlerinin dosya içerisine izin defteri veya izin föylerinin eklenmediğini, davalı …Ş.’nin izin hesaplama tablosundan da görüleceği üzere izin süresini hak edip kısmi olarak kalan izini bulunduğu anlaşılan …’nun 4 gün, …’ün 7 gün, …’in 14 gün (tam), …’ın 14 gün (tam) izinleri için hesaplama yapıldığını, takdirin mahkememize ait olmak üzere hesaplanan brüt izin ücreti toplamının 961,62-TL olduğunu,
Sonuç olarak;
21.02.2009 tarihinde davacının fabrika binasında meydana gelen hırsızlık olayında, maddi zarar olarak talep edilen; 1.128,00 USD, 61.003,33 Euro, 9.506,63-TL, 1.200,85 Sterlin parasal değerlerin, şirkette yapılan inceleme ve tespitler sonucunda yasal kayıtlar ile uyumlu olduğunu ve defter ve kayıtlarında olay gününden bir önceki gün olan 20.02.2009 kayıtlarında görüldüğünü, ancak günlük kasa sayım tutanağı olmadığının tespit edildiğini,
09.01.2012 tarihli kök bilirkişi raporu sonuç kısmında belirtilen birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 E. 2010/165 K. Sayılı dosyası yönünden, takdiri mahkememize ait olmak üzere, kıdem, ihbar ve izin ücretleri yönündne hesaplama yapıldığını, hesaplamanın tablo olarak da sunulduğunu, iş akdi fesih edilen çalışanlara ait hesaplanan toplam kıdem tazminatı brüt: 7.164,04-TL, ihbar tazminatı brüt: 7.249,16-TL, izin ücreti brüt: 961,62-TL oalrak hesaplandığını, … A.Ş. Tarafından talep edilen tutarın 16.818,36-TL olduğunu, taraflarınca yapılan hesaplamalarında çıkan rakamın ise 15.374,82-TL olduğunu, aradaki 1.443,54-TL farkın sebebinin 1.284,87-TL için …, …, … için … A.Ş. Kıdem tazminatı hesaplaması yapıldığını, bu işçilerin dvaacı şirkette çalıştığı süre bakımından kıdem tazminatı için gerekli bir yılı doldurmadığının tespit edildiğini, kalan 158,67-TL’nin ise … A.Ş. Tarafından izin ücretleri üzerinden hesaplanan %16,5 işveren payı oalrak faturaya eklendiğinden kaynaklandığının tespit edildiğini…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Huzurdaki davada; Tefrik edilen ve tefrik sureti ile yeni esas alan (2017/1089 esas, 2017/1108 karar sayılı 22/02/2018 kesinleşme tarihli) asıl dava kapsamında davanın takipsiz bırakılması nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verildiği, birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/268 esas sayılı davasında asıl davadaki talepler yinelerek güvenlik hizmetleri sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmemesi iddiasına dayalı olarak tazminatın talep edildiği anlaşılmıştır. Birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 esas sayılı davasının ise asıl davanın davalısı tarafından davacı tarafa ikame edilen ve şirket elemanlarının kıdem ve ihbar tazminat alacaklarının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, işbu davanın 11/04/2018 tarihinde işlemden kaldırılmasına müteakiben HMK’nın 150. maddesi uyarınca kanuni üç aylık sürede yenilenmediği anlaşılmış, bu nedenlerle birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 esas sayılı dosyası yönünden HMK’nın 150/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir.
Birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/268 esas sayılı davasında asıl davadaki talepler yinelerek güvenlik hizmetleri sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmemesi iddiasına dayalı olarak 21/02/2009 tarihinde meydana gelen hırsızlık sonucunda kasadan çalındığı belirtilen 61.003,33 Euro, 1.128 Dolar, 1.200,85 Sterlinin fiili ödeme tarihindeki karşılığı ve 9.506,63-TL’nin ve 6.000-TL zararın faizi ile tahsilinin talep edilmesi noktasında yargılama sırasında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasındaki güvenlik hizmetleri sözleşmesine göre davalı şirketin davacıya ait fabrika binasındaki güvenlikten sorumlu olduğu, hırsızlığın vuku bulduğu 21/02/2009 tarihinde sözleşmesinin devam edip elemanların görevleri başında olduğu sabittir. Mahalde yapılan keşif sonucu ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeni ile itibar edilir bulunan bilirkişi raporlarındaki ”…Hırsızlık olayının meydana geldiği yerin, güvenlik kulübesinin bulunduğu yer ve güvenlik elemanları tarafından atılan tur noktalarının gezilmiş olduğu, olayın meydana geliş şeklinin güvenlik kulübesinin bulunduğu yer ve güvenlik elemanı tarafından tur atılan noktalar nazara alındığında güvenlik elemanları tarafından olayın görülmemesinin mümkün olmadığı, dosya kapsamındaki belgelerden görüldüğü üzere yangın alarmının çalması ve uyarı vermesine rağmen güvenlik elemanları tarafından hiçbir işlem yapılmaması, hizmetin gereği gibi yerine getirilmemesini ortaya koyduğu, soyguncuların fabrika sahasına kasanın bulunduğu binaya ve odaya girmelerinden itibaren muhtemelen 3 kişilik bir iş gücü ile kasayı bulunduğu köşeden odanın ortasına çekilmesi ve kasa arkasının sırtı üste gelecek şekilde yatırılmasıyla geçecek sürenin takriben 10 dakika olduğu, kasanın arkasını elektrikli flex kesme moturu ve taşı ile 3,5 mm kalınlığında, dış kat çelik sac malzeme, bir altında 50 mm kalınlığında beton malzemenin kesimi ve kırılması, 1 mm kalınlığında malzemenin orta kat, 1 mm iç kat olmak üzere toplam 3 kat çelik sac malzemenin ve bir kat betonun kesilmesi, kesilen dış sacın dışarı doğru bükülmesi ile kasanın açılması süresinin takriben 1,5 saat olmak üzere geçen toplam sürenin 1 saat 40 dakika olduğu, kesme taşı sac malzemeyi aşındırarak kestiği için kesme esnasında odayı aydınlatacak kadar kıvılcım, aşındırma sonucu demir tozu, yanma kokusu ve gürültünün hasıl olduğu, elektrikli kesme taşı motorunu çalıştırmak için ara kablo, kasayı yerinden oynatmak ve kesilen sacı dışarı kıvırmak için levye gibi aletlerin ve yedek kesme taşı gibi sarf malzemelerin hırsızlık olayının meydana geldiği yere getirildiği kanaatini oluşturduğu, heyet tarafından 1 saat 40 dakika sürdüğü ifade edilen hırsızlık olayında güvenlik elemanları tarafından olayın görülmemesinin mümkün olmadığı da dikkate alındığında, davalı şirket çalışanlarının güvenlik ve gözetim hizmetini sözleşme gereğince tam olarak yerine getirmedikleri, olayın meydana gelmesinde tam kusurlu oldukları…” yönündeki tespitler kapsamında davalı tarafın olayda tam kusurlu bulunduğunun tespit edildiği, sözleşme gereği güvenliği zaafa uğratacak davacıdan kaynaklanan bir eksiklik var ise bunu yazılı olarak davalı tarafın davacıya bildirmesi gerekir iken gerekli özeni göstermediği ve işyerinde davaya konu hırsızlık olayının meydana gelip kasa mevcudunun çalınması nedeni ile somut olayda davalının sözleşmeden kaynaklı dikkat ve özen yükümlüğünün ihlali kapsamında sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sorumluluk kapsamında hırsızlığa konu işyerinin geriye doğru bir aylık gelir durumu, iş yerinin hacmi gözönüne alınarak davacı ticari defterlerin ticarethanenin iç hacmine uygun olup olmadığı, kasa defteri ile de uyumlu olup olmadığı, eldeki verilere göre olay tarihinde kasada bulunan ve çalındığı iddia edilen paranın kayıtlarla uyumlu olup olmadığı hususlarında yapılan inceleme icrası sonucunda mali müşavir/ hukukçu uzman bilirkişi marifeti ile denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor kapsamında 61.003,33Euro, 1.128 USD, 1.200,85 Sterlin ve 9.506,63-TL’nin kasa mevcudu içerisinde iken davaya konu hırsızlık olayı neticesinde zilyetliğinden çıktığının tespit edildiği, bu zarar kalemleri yönünden davalının sözleşmesel sorumluluğu nedeni ile davacıya ödeme yapmasının gerektiği, davacının 6.000-TL’lik maddi zarar kaleminin ise ispata muhtaç kaldığı, davacının davalı tarafa keşide ettiği ihtarnamenin 3 gün süreli olup davalı tarafa 25/02/2009 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine temerrütün 02/03/2009 tarihinde başladığı, tarafların tacir olmakla avans faizi isteminin yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla; Birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/268 esas sayılı davasının kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 150/5 maddesi gereğince birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/810 esas sayılı davanın açılmamış sayılmasına,
2- Birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/268 esas sayılı davanın kısmen kabulü ile, 61.003,33 Euro, 1.128 USD, 1.200,85 Sterlinin 02/03/2009 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıllık Euro, USD, Sterlin cinsi mevtduata uyguladığı en yüksek faiz uygulanmak sureti ile (TBK’nın 99. maddesinin infazda nazara alınması kaydı ile) 9.506,63-TL nin ise 02/03/2009 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/810 esas sayılı dosyasından;
a-Alınan 148,20-TL peşin harçtan, alınması gereken 35,90-TL harcın mahsubu ile artan 112,30-TL’nin, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davacı tarafça yapılan masrafın kendi üzerine bırakılmasına,
c-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/268 esas sayılı dosyasından;
a-Alınması gereken 12.803,20-TL harçtan peşin alınan 3.333,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.469,30-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
b-Davacı tarafça yapılan toplam 3.365,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafça yapılan toplam 3.086,20-TL olan yargılama giderinin kabul ret oranına göre 2.990,50-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 17.195,62-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı-birleşen dosya davalı ile davalı-birleşen dosya davacı vekillerinin yüzlerie karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/11/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza