Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/156 E. 2023/344 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/156 Esas
KARAR NO : 2023/344
DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin endüstriyel mutfak malzemeleri üreticisi ve satıcısı olduğunu, müvekkilinin ürünü almak isteyen tüketici olduğunu, müvekkili tarafından whatsapp üzerinden davalı ile irtibat kurularak Almanya’da bulunduğunu ve ürünleri Almanya’ya gönderebilip gönderemeyeceğinin sorulduğunu, davalı tarafından herhangi bir sorun olmayacağını ve yurtdışına da ürün satma hizmetleri olduğunu, müvekkilinin davalıya güvenerek yüz yüze gelmeden para göndermeyi kabul ettiğini, davalı ile whatsapp üzerinden bir çok ürün için sözlü anlaşma sağlandığını, davalı tarafından ilk olarak kendi hesabına para gönderilmesi istendiğini, müvekkili tarafından da 5 adet western union ve 2 adet de … isimli bankacılık hizmeti ile toplamda 7 parça halinde 3.320 euro bedelde para gönderildiğini, paraların yurtdışından Türkiye’ye gönderildiği için açıklama kısmı yazılamadığını, davalı tarafından yurtdışı para gönderiminin hesaba düşmesi ve çekilmesi gibi hususlar zor olduğundan Türkiye’deki bir hesaptan yanında çalıştığını ve elemanı olduğunu belirttiği … isimli kişiye göndermesini talep ettiğini, müvekkili de kardeşi olan … aracılığı ile 5 parça halinde … üzerinden … Karaca isimli kişiye toplamda 26.000 TL para gönderdiğini, bu ödemelere rağmen davalı tarafından müvekkili sürekli olarak bahaneler üreterek müvekkili geciktirmiş ve bugüne kadar bir kere dahi mal teslimi yapmadığını, bu sebeplerle davalıya gönderilen paralara karşılık olarak müvekkiline hiçbir mal teslimi yapılmaması dolayısıyla şimdilik 3.320 euronun ve 26.000 TL’nin fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden hesaplanarak, gönderim tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; … adlı kişi ile 3 ağustos 2020 tarihinde … nolu hattından arandığını, imal ettiği ürün modellerinin kendisine resim olarak Whatsapp üzerinden atmalarını, 3 ağustos 2020 tarihinde davacı …’a gönderilen fotoğrafların davacı tarafından facebook hesabından kendisi imal etmiş gibi yayın yaptığını, bunun üzerine birçok kişiden mail ve telefon yoluyla ürünlerini başkasının imal ettiğini öğrendiğini, bunun üzerine … adlı kişiye ulaşıp yaptığı görüşmede kendisi ile çalışmak istediğini siparişlerinin olduğunu belirttiğini, bunun üzerine resimleri sayfasından kaldırmasını siparişi varsa bunun resmi olarak gerçekleştirilebileceğini, bunun üzerine 3-5 ağustos 2020 tarihleri arasında sipariş verdiğini, 5 ağustos 2020 tarihinde ilk ödemeyi … aracılığı ile yapıldığını, farklı tarihlerde aynı ölçü ve tasarımlarda yeniden sipariş verdiğini, bu modellerin aynı ölçüleri de aynı bir yanlışlık var bunlarda demesi üzerine ölçülerin doğru olduğunu müşterilerin farklı olduğunu söylediğini, Almanya’ya sevkiyatı gerçekleştirmek için firmalarında ithalat, ihracat yapmadığını aracı firma ile işbirliğini yapılacağını davacıya bildirildiğini, davacının kendi adresini vermediğini farklı kişi ve bilgileri verip sevkiyatın bu adreslere yapılmasını istediğini, ödemeyi kim yapmış ise bu kişiye resmi işlem yapılacağının beyan edildiğini, davacının zaman geçmesine rağmen belirtilen kişilere gönderilmesinin istendiğini, bunun üzerine mallar yüklendi kısa zamanda size ulaşacak diye oyalama süreci yaratıldığını, yurt dışına sevkiyatın gerçekleşemeyeceğini Türkiye firmasından teslim alınmasının söylendiğini bunun üzerine davacı kız kardeşinin adresini verdiğini, sipariş verilen işlerin %70’inin teslim edildiğini, son vermiş olduğu siparişin aralarındaki tartışmadan dolayı iptal edildiğini, bunun üzerine davacıya ulaşılamadığını, davacı vekilinin arabuluculuk için kendisi ile iletişime geçtiğini, uzlaşmaya varmak istemediğini, dava dilekçesinin eline ulaştıktan 4 gün sonra arabulucunun kendisine ulaştığını, birkaç korkutma sözleri sarf ettiğini, davacıdan şikayetçi olduğunu bildirmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesinden kaynaklı sözleşmedeki edimin yerine getirilememesinden dolayı ödenen bedelin iadesi talebine yöneliktir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.
Mahkemece yapılan araştırmada tarafların ticari işletmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir kayda ulaşılmamıştır. Gelen yazı cevaplarının incelenmesinde davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının olmadığı, potansiyel vergi mükellefi olduğu, 30/06/2012 resen terk durumunda olan bir şirkette ortaklık kaydı olduğu ancak şirketin belirtilen tarihte sicilden terkin olduğu, esnaf kaydına da rastlanılmadığı anlaşılmış ve yine davacının da gerçek kişi ticari işletme kaydının olmadığı, potansiyel vergi mükellefi olduğu, esnaf kaydına da rastlanılmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra asliye ticaret Mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. (Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar)
Somut olaya konu dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra eldeki dava, TTK’nın 4/1. maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de değildir. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli değildir. Taraflar arasında her hangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında HMK’nın 2. maddesi uyarınca eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Sonuç olarak mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen reddine, mahkememizin görevsizliğine,
2-Dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
5-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
6-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle … BAM ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar tarafların yokluğunda karar verildi.12/04/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

*Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*