Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C
. İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/897 Esas
KARAR NO : 2023/270
DAVA : Hisselerin Mülkiyetinin Tespiti
DAVA TARİHİ :29/05/2015
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :31/03/2023
Mahkememizde görülen Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
ASIL DAVADA :
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, Davalı … ve … A.Ş. (… A.Ş.)’nin 22/03/1991 tarihinde kurulduğunu, 2006 yılının sonuna kadar şirket ortaklarının %5 hisse ile … ve %95 hisse ile İngiliz Virgin Adalarında kurulan … Corporation (…) adlı yabancı bir şirket ve… A.Ş. Olduğunu, 2006 yılının Aralık ayında % 95 pay sahibi olan … hisselerini Lüksemburg’da kurulmuş olan…(… adlı şirkete devrettiğini, şirketin tek mal varlığının …A.Ş. hisseleri olduğunu, …’ne %50 hisse ile … ve %50 hisse ile …Ltd.’nin ortak olduklarını, …’nin yönetim kurulu üyelerinin …, … (… tarafından atanan – B Grubu Yönetici), …ve… (…tarafından atanan – A Grubu Yönetici) olduğunu, şirketi A Grubu ve B Grubunda bulunan birer yöneticinin birlikte imza ile temsil ettiklerini,
… tarafından Şişli … İcra Dairesinin … ve… Esas sayılı dosyalarında …Sarl aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, toplam borç miktarının 16.985.937,50 TL olup …’nın …Sarl ile yaptığı sözleşme ve ödeme makbuzlarına dayandığını, ödeme emrini …’in tebliğ aldığını, böylece icra takibini itiraza uğramasının engellendiğini, takibin kesinleştiğini, …’ye ait tek mal varlığı olan… A.Ş. Hisselerinin haczedilip satışının istendiğini, 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihlilerinde yapılan ihaleler sonucu 500 milyon USD değerindeki hisselerin … (…) tarafından satın alındığını, …’un satın aldığı, bundan sonra 13/02/2010 tarihinde… A.Ş.’nin olağan üstü genel kurul toplantısının yapıldığını, davacı …’ın katıldığını, …’ın 99.460.996 adet (%56’ya denk gelen) hisseyi 22/02/2010 tarihinden T &… ‘ye sattığını, 12/05/2010 tarihinde … Liman A.Ş.’nin 13/02/2010 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti için İstanbul…ATM’nin… (Bozma Sonucu Yeni Esası…) sayılı dosyasında …ve … tarafından dava açıldığı, 60 milyon hissenin de 30/03/2011 tarihinde diğer davalı … Limited’ne … tarafından satıldığı, 05/04/2011 tarihinde Şişli … İcra Hukuk Mahkemesinin… dosyası üzerinden ihtiyati tedbir konulduğunu, 08/04/2011 tarihinde yapılan …A.Ş.ne ait genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için İstanbul … ATM’nin …Esas sayılı dosyasında 24/08/2011 tarihinde dava açıldığını, bu dava dosyasında 28/09/2011 tarihli karar ile… A.Ş.’ne ait taşınmazın devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verildiği ardından 21/12/2011 tarihli ara karar ile …’in… A.Ş.’ne denetim kayyımı olarak atandığı, 03/05/2011 tarihinde Şişli … İcra Hukuk Mahkemesinin …-534, 2011/387-535, 2011/388-536 E.K. Sayılı dosyalarında …’ye ödeme emrinin tebliğinin iptali konusunda dava açtıklarını, ayrıca aynı mahkemenin 2011/389-537 E.K. Sayılı dosyasında ihalenin feshi için dava açıldığını,
İstanbul … İcra hukuk Mahkemesinin…-534, 2011/387-535, 2011/388-536 E.K. Sayılı dosyalarında T.K. 10. maddesine göre yapılan ödeme emri tebliğinin geçersiz olduğu kabul edilerek ödeme emrinini 01/04/2010 tarihinde …’ye teliğ edilmiş sayılmasına karar verildiği, bu kararın geçmişe yürürlü olarak yapılan işlemlerin iptali gerektirdiğini,
Davacılardan …’in 13/02/2010 tarihli genel kurul toplantısında …’nin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle yaptığı… A.Ş. Yönetim kurulu üyeliğinden azledildiğini, bu durumun menfaatlerini haleldar ettiğini, dolayısıyla dava açma ehliyeti bulunduğunu, İngiliz vatandaşı olması ve İngiltere ile adli yardımlaşma olması nedeniyle teminattan muaf olduğunu, … adına sunulan vekaletinde geçerli olduğunu, Lüksemburg Medeni Kanununa göre … Oblique kuralı gereğince davacı şirketin adına %50 ortağı olan …Ltd. ortakları ve yönetim kurulu tarafından vekalet düzenlendiğini, davalı …yapılan hisse satışlarının geçerli olmadığını çünkü geçerli bir icra ihalesi bulunmadığını, ayrıca satılan hisse senetlerinin …’a ve dolayısıyla ondan alan …ve…’e teslim edilmediğini, davalı…’un pay deferine kayıt için bildirimde bulunmadığını şirket yönetim kurulu ve hissedarlara ön alım hakkı kullandırılmadığını, pay defterine kayıt için yönetim kurulu kararı bulunmadığını, …’un iyi niyetli ihale alıcısı olmadığından yaptığı satışların da geçerli olmadığını belirterek;
…A.Ş.’nin %95’ine tekabül eden 169.460.996 adet hissenin mülkiyetinin …Holdings …e aidiyetinin tespitine, İstanbul … İcra Dairesinin (Eski Şişli … İcra Dairesinin …Esas ve … Esas sayılı dosyalarında İİK. 40 hükmünün kıyasen uygulanması ile muhafaza altına alınan… A.Ş.’nin %95’ine tekabül eden ve arkalarına …’ye ait olduğuna daire icra dairesince ciro yerine kaim olmak üzere kayıt düşülen toplam 169.460,996 adet payı temsil eden muvakkat ilmuhaberin geçerli olduğu %95 oranında hisseyi temsil ettiği ve muvakkat ilmuhaberlerin mülkiyetinin ….’ye aidiyetinin tespitine, … Liman A.Ş. pay defterine yapılan 23/06/2011 tarihli 169.460.996 adet hisse mülkiyetinin …Holdings …’ye aidiyeti yönündeki kaydın geçerli ve şirket ile 3. Kişiler yönünden bağlayıcı olduğunun tespitine, bu hisselerin 3. Kişilere devredilmesine ve üzerinde herhangi bir şahsi ve ayni hak tesisinin önlenmesi ile … A.Ş. Veya… A.Ş. Yönetim Kurulu tarafından hisseler ile ilgili herhangi bir karar alınması veya pay defterinde bir değişiklik veya yeni kayıt yapılmasının önlenmesi yönünde HMK 389 gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, şirket yönetiminin HMK 389 gereğince tedbiren en az üç kişiden oluşacak yönetim kayyımına tevdine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İşletmecilik Ve … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle harç itirazları olduğunu, davacının 169.460.996 TL üzerinden eksik harcı tamamlaması gerektiğini, davacı … adına düzenlenmiş hukuken geçerli bir vekaletname olmadığını ve davanın dinlenme şartı olmadığını, davacının tedbir taleplerinin bu nedenle kabul edilemeyeceğini, … kuralının Türkiye’de açılan davada vekaletnamenin geçerliliği yönünden uygulanamayacağını, İstanbul … İcra Hukuk Hakimliğinin … ve …Esas sayılı dosyalarında da davacının muvakkat ilmuhaberleri geçerli olduğunun tespiti konusunda talepte bulunduğunu, bu nedenle derdestlik itirazları olduğunu, davacı … aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, …’un …A.Ş. Hisselerini icra ihalesinden satın aldığını, ihalenin feshedilmediğini, cebri icra yolu ile satılan şirket hisselerinin devri için yönetim kurulunun devre onayının gerekmediğini, …A.Ş.’nin ana sözleşmesine göre ortak olarak pay defterine kaydı müvekkilinin yapacağını, İstanbul … İcra Dairesinin yaptığı işlemlerin yine aynı icra dairesinin 22/03/2012 tarihli işlemler ile düzeltildiğini, …ve ondan hisseleri alan …şirketleri tarafından… A.Ş.’ye 48.258.205 TL nakit kaynak sağlandığını, … döneminden kalan ve vadesi geçmiş 8.026.985 TL borcunda bu şirketler tarafından ödendiğini belirterek, davacıların ihtiyati tedbir ve kayyım atanması taleplerinin reddine, eksik harcın tamamlatılmasını, davacının aidiyetin tespiti ve muvakkat ilmuhaberler ile ilgili taleplerinin esastan reddine, davacı … hakkındaki davanın aktif husumet nedeniyle reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının 169.460.996 TL değerindeki hisseler yönünden dava açtığını belirterek, öncelikle eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, davacı …’nin adına ibraz edilen vekaletnamenin geçersiz olduğunu, davacı …’in aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, İstanbul… ATM’nin dosyasında müvekkili aleyhine dava açılması yönünde bir ara kararı bulunmadığını, müvekkili …’un… AŞ’nin pay defterine ortak olarak kaydedildiğini, müvekkili tarafından %56,5 ‘e tekabül eden 99.460.996 hissenin…’ye 22/02/2010 tarihinde %33,5 ‘e tekabül eden 60 milyon hissenin…isimli şirkete 30/03/2011 tarihinde satıldığını, hisselerin satışı sırasında konulmuş bir ihtiyati tedbir bulunmadığını, İstanbul…. İcra Dairesi tarafından hukuksuz bir şekilde ele geçirilerek muhafaza altına alınan… AŞ ye ait muvakkat ilmuhaberler konusundaki davacı taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin … Esas ve …Esas sayılı dosyalarında verilen 09/04/2012 tarihli kararlar gereğince muvakkat ilmuhaberlerin teslim alındığı yerlere iadesine karar verildiği, davacının 01/04/2010 tarihlinden önceki tüm icra işlemlerinin hükümsüz sayıldığına dair iddiaların doğru olmadığını, Şişli … İcra Hukuk mahkemesinin …-534, 2011/387-535, 2011/388-536 E.K. Sayılı dosyalarında ödeme emrinin 01/04/2010 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağına dair karar verildiğini, dolayısıyla icra işlemlerinin devam ettiğini belirterek, eksik harcın tamamlatılmasını, vekaletnamenin geçerli olmaması nedeniyle HMK 114/f ve 115 maddeleri gereğince … yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine, davacı … yönünden HMK 114/e (Dava takip yetkisin sahip olmaması) ve 115 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine, müvekkili şirket yönündeki davanın HMK 114/h (Hukuki yararının bulunmaması) ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı …’in dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, …Liman AŞ’nin 181 milyon adet hissesinden 1 adedinin davacıya ait olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, diğer davacı …’in vekaletnamesinin geçersiz olduğunu, vekaletnamenin düzenlenmesinde … (Alacaklı tarafından ihmali görülen borçlu adına ve hesabına açılan dava) uygulamasının Lüksemburg ve Fransız Medeni kanunları gereğince koşullarının oluşmadığını, bu vekaletin Türk hukuku kurallarına göre dava dosyasında kullanılmayacağını, İstanbul .. ATM’nin … Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da bu hususun ayrıntılı olarak açıklandığını, davacının eksik harcı tamamlaması gerektiğini, İstanbul …İcra Dairesi (Eski Şişli … İcra Dairesi) tarafından 23/06/2011 tarihinde yapılan işlemlerin İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin … ve …Esas, 2012/519 Esas ve 2012/520 Esas sayılı dosyalarında açılan davalar ile iptal edilip kesinleştiğini, İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından açılan davalar ile icra müdürünün işlemlerinin şikayet yolu ile iptaline karar verildiğini, yine İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında icra müdürü tarafından el konulan hisse senetleri konusunda açılan davada Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22/01/2013 tarihli bozma ilamında “Her ne kadar ihalenin feshi konusunda ihale alıcısı …’u etkilese de hisseleri ihale alıcısından satın alan 3.kişi…’in kazandığı mülkiyet hakkını etkileyemez, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 01/04/2010 tarihinden önce yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılması, ihale bedelini ödeyip malı teslim alan alıcıdan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını etkilemez, bu durumda icra müdürünün mülkiyet hakkına müdahale eder şekilde satışı yapılan ve… holdinge devredilen hisse senetlerinin de borçluya (…) ait olduğuna ilişkin kararın iptal edilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile istemin reddi hüküm tesisi isabetsiz olup” şeklinde verilen bozma ilamı sonucu aynı mahkemenin… Esasında devredilen hisse senetlerinin borçluya ait olduğuna dair İstanbul … İcra Dairesince verilen kararın iptaline karar verildiğini,
Davacının ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edilemeyeceğini belirterek, hisse senetlerinin mülkiyetinin davalı müvekkiline ait olduğu hususunun kesinleşmiş yargı kararı ile sabit bulunduğu gözetilerek davanın kesin hüküm nedeniyle esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak davacı … adına ibraz edilen vekaletnamenin geçerli olmadığını, bu nedenle dava şartı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, diğer davacı … yönünden açılan davanın da husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilinin 30/03/2011 tarihind… şirketinden hisseleri devir aldığını, …Liman AŞ’nin pay defterine de aynı tarihte işlendiğini, Şişli …İcra Hukuk Mahkemesince tedbir kararının 04/05/2011 tarihinde verildiğini, devir tarihi itibariyle hiç bir tedbir kararı bulunmadığını, müvekkilinin… AŞ’nin %33,5 oranına karşılık gelen 66 milyon adet hisse sahibi olduğunu, müvekkilinin ihale alıcısı olan emin sıfatındaki …’tan dava konusu hisseleri iyi niyetli olarak iktisap ettiğini, İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas ( bozma sonucu …) sayılı dosyasında yargıtay 12 HD tarafından verilen karara göre ihale aıcısndan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarının etkilenmeyeceğinin” açıklandığını, bu nedenle davacı iddialarının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin… AŞ hisseleri nedeniyle 42.419.687 TL inşaat yatırımı yaptığını, ayrıca … döneminden kalan borçlarını da ödediğini belirterek,
Davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine, dasvacı …yönünden husumet nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İstanbul …İcra Müdürlüğünün (Eski Şişli … İcra Müdürlüğü) … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında yapılan takip sonucu… AŞ’ye ait hisselerin ihale yoluyla Phibros şirketine satıldığı, …şirketi tarafından bu hisselerin 60.000.000 adedinin …’e 96.460.996 adedinin … AG’ye satıldığını, kalan 10.000.000 adet hissenin ise yine muvazaalı biçimde haczedilip …’nın alacağını temlik alan davalı tarafından 31/10/2013 tarihinde satın alındığını, davalının …’nın alacağını temlik almasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkememe dosyasının İstanbul …ATM’nin 2…E sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesine ve davalının aldığı 10.000.000 adet… İşletmeleri ve … A.Ş.’ne ait hisslerin müvekkili …Holding Sarl’ne aidiyetinin tespitine ve davalının elinde bulunan hisse senetlerinin hükümsüzlüğünün tespitine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, birleştirme talebini kabul etmediklerini, müvekkilinin 31/10/2013 tarihinde 10.000.000 adet hisseyi yapılan icra ihalesi ile satın aldığını, müvekkilinin … isimli şirketten alacaklı olduğunu, davacının İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında ihalenin feshi davası açtığını, bu davada yapılan yargılama sonucunda 19/12/2013 tarih ve 2013/1547 sayılı kararın verildiğini, açılan davanın reddedildiğini, müvekkilinin mülkiyetinin 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen onama kararı ile 02/07/2014 tarihinde kesinleştiğini, buna rağmen davacının söz konusu hisselerde hak iddia ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl davada taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı … ve … A.Ş. hisselerinin davacı şirkete ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; 21/12/2017 tarih ve 2012/154 Esas 2017/1118 Karar sayılı karar ile asıl ve birleşen davalarda “Davanın reddine” karar verilmiştir.
Karar davacılar tarafından istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi tarafından davacıların istinaf başvurularının 25/09/2019 tarih ve 2018/846 Esas 2019/1221 Karar sayılı ilam ile “Esastan reddine” karar verilmiştir.
Anılan istinaf ilamı bu sefer davacı tarafça temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 01/06/2022 tarih ve 2020/7482Esas -2022/4328Karar sayılı ilamında birleşen dosyada verilen kararın onanmasına, asıl dosyada verilen kararın “bozularak kaldırılmasına” karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememize gönderilen dava dosyası mahkememizin 2022/897 Esas sırasına kaydedilmiş, 23/03/2023 tarihli duruşmada Yargıtay 11 HD nin 01/06/2022 tarihli bozma ilamına karşı asıl dosyada verilen hüküm yönünden HMK 373/5 maddesi gereğince direnilmesine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın safahatını özetlemek gerekirse; davalılardan… İşletmeleri ve … A.Ş.’nin %95 hissesinin davacıya ait iken, davacının dava dışı … şirketine borcu nedeniyle bu alacaklı tarafından davacı hakkında İstanbul … İcra Dairesinin (eski Şişli … İcra Müdürlüğünün)… ve … E. sayılı dosyaları ile takip başlatıldığı, davacıya ait davaya konu… İşl. ve … A.Ş. hisselerinin %95’ine tekabül eden 169.460.996 adet muvakkat ilmühaberin haczedildiği, 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihinde yapılan ihaleler ile hisselerin davalı …tarafından satın alındığı, davalı Phibros’un söz konusu hisselerin %56’ına denk gelen 99.460.996 adedini 22/02/2010 tarihinde diğer davalı … Holding A.G.’ye sattığı, 60.000.000 hissenin de 30/03/2011 tarihinde davalı …’e satıldığı, satılmayan hacizli 10.000.000 adet hisse kaldığı, 05/04/2011 tarihinde Şişli … İcra Hukuk Mahkesmesince söz konusu hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulduğu, 03/05/2011 tarihinde Şişli …İcra Hukuk Mahkemesinin… – 387 ve 388 E. sayılı dosyalarında takipte ödeme emrinin borçluya tebliğinin iptali konusunda dava açıldığı, davalar sonunda verilen … E.,534 K.; 2011/387 E., 535 K.; 2011/388 E.,536 K. sayılı kararlar ile ödeme emrinin tebliğinin geçersizliğine, ödeme emrinin borçluya 01/04/2010 tarihinde yapılmış sayılmasına karar verildiği, kararların kesinleştiği, Şişli … İcra Hukuk Mahkemesinin …-… sayılı kararı ile 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihli ihalelerin feshine karar verildiği, ihalenin feshine karar verildiği için takip borçlusunun (davacı) talebi üzerine icra müdürlüğünce 23/06/2011 tarihinde İİK 40 maddesine göre takip alacaklısından tahsil ettiği paranın icra veznesine iadesinin talep edildiği, yine takip borçlusunun talebi üzerine icra müdürlüğünce davaya ve takibe konu… A,Ş, hisselerine davacı borçlu…’e iade edilmek üzere el konulmasına, geçici ilmühaberlerin veya temsil ettiği hisselerin bulunamaması halinde hisselerin borçlu …’e ait olduğunun pay defterine işlenmesine karar verildiği, davalı … Holding’in şikayeti üzerine, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında şikayetin reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. HK Dairesinin 22/01/2013 tarih ve 2012/3104-2013/1418 E.K. kararı ile “Her ne kadar ihalenin feshi konusunda ihale alıcısı … ‘u etkilese de hisseleri ihale alıcısından satın alan 3.kişi… Holdings’in kazandığı mülkiyet hakkını etkileyemez, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 01/04/2010 tarihinden önce yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılması, ihale bedelini ödeyip malı teslim alan alıcıdan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını etkilemez, bu durumda icra müdürünün mülkiyet hakkına müdahale eder şekilde satışı yapılan ve… holdinge devredilen hisse senetlerinin de borçluya (…) ait olduğuna ilişkin kararın iptal edilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile istemin reddi hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bozulması gerektiği” gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma sonrasında İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin …E. … K. sayılı kararı ile Yargıtay 12. HD’nin 2012/31034 E.,2013/1418 K. sayılı bozma ilamına uyularak şikayetin kabulüne ve icra müdürlüğünün devredilen hisse senetlerinin borçluya ait olduğuna ilişkin kararının iptaline karar verildiği, kararın kesinleştiği,
Söz konusu takip dosyalarında tebligat usulsüzlüğü nedeniyle yapılan hisse hacizlerinin de iptali gerektiğinden takip dosyalarında satılmayan ve üzerindeki haciz kalkan 10.000.000 hissenin davacıya iade edildiği, takip dosyalarında borç ödenmediğinden ilgili takip dosyalarında bu iadesine karar verilen hisselerin tekrar haczedildiği, birleşen dava davalısı …’un takip alacaklısı dava dışı …’dan İstanbul … İcra Dairesinin …E. sayılı dosyasındaki takip alacağını 05/06/2013 tarihinde temlik aldığı, alacağı temlik alan …’un hacizli 10.000.000 hissenin satışını talep ettiği ve ihalede alacağına mahsuben hisseleri satın aldığı,
Söz konusu davalar devam ederken davacı borçlunun şikayeti üzerine davalı şirket yöneticileri hakkında nitelikli dolandırıcılık, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, suç işlemek için amacıyla örgüt kurma ve özel belgede sahtecilik suçlarından İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinde…E., …K. sayılı dava açıldığı, mahkemenin 20/02/2014 tarihli kararı ile “…dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için öncelikle sanıkta dolandırıcılık kastının bulunması ve bu kasıt altında TCK’nın 157 maddesinde belirtilen şekilde hileli davranışlar ile bir kimseyi aldatıp, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerektiği, dolandırıcılık kastının sanıklarda oluştuğuna dair hiçbir delil yargılama sırasında tespit edilemediği, taraflar arasında sadece ve sadece borç alacak ilişkisi ve bundan doğan icra takipleri nedeniyle hukuki anlaşmazlık bulunduğu ve bu anlaşmazlığın yukarıda isimleri belirtilen hukuk mahkemelerinde çözülmesi için çeşitli davalar açıldığı, eylemlerinin 2009 yılına ait olup, davaları bu tarihlerde açıldığı ve 2012 yılına kadar yaklaşık 2.5-3 yıllık süre içinde sanıkların üzerine atılı eylemlerde bir değişiklik olmamasına rağmen cezai yönden herhangi bir şikayetin yapılmadığı, hukuk mahkemelerinde bu süre içinde sonuç elde edilemeyince ceza davası sonucunda elde edilecek olan bazı sonuçların ve delillerin hukuk mahkemesinde kullanılması amacına yönelik olarak şikayette bulunulduğu düşüncesinin mahkemede oluştuğu,
Keza bazı sanıkların üzerine atılı örgüt kurma ve kurulan örgüte üye olma suçlarının oluşması için sistematik olarak önceden bir örgütün kurulup sadece bir suç değil, birden fazla imkanı bulunduğu takdirde çeşitli suçları işleme amacına yönelik olarak kurulması gerektiği, sanıkların üzerine atılı eylemlerde bunun oluşmadığı, dolayısıyla bu suçun oluşmadığı,
Keza yapılan işlemlerde evrakta sahtecilik hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir eylemin yargılama sırasında tespit edilemediği, kaldı ki iddia edilen ihalenin tebliğinin usule aykırı olarak yönetim kurulu üyeliğinden bir kişiye (sanık olan) tebligatın yapılmasının Yargıtay’ca da belirtildiği gibi öncelikle bu işlemlerde tebligat zorunluluğu bulunmadığı, tebligat yapılsa bile yapıldığı takdirde usule uygun olarak şirketin adresine tebligatın yapılması gerektiğinin kabulü gerektiği, bunun hukuki bir nitelendirme yanlışı olduğu ve bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, sahtecilik işleminin söz konusu olmadığı ” gerekçesi ile ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 25/05/2015 tarih ve 2015/18025-1785 E.K. Sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan tüm belge ve bilgilerden, gerek davacının gerekse davalıların açtığı davalar ve şikayetler sonucunda İcra Hukuk Mahkemelerinden verilen kararlar, bu kararların temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin verdiği karar, kesinleşen Ağır Ceza Mahkemesi kararı, Yargıtay 11. HD’nin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları, İstinaf ilamı ve diğer belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Her ne kadar Yargıtay 11. HD ‘nin 01/06/2022 tarihli bozma ilamında, ” ..ihalenin feshi kararıyla …’un hiçbir şekilde davaya konu hisse senetlerine malik ve iyi niyetli zilyet olmadığının kesinleştiği..” tespiti yer almış ise de; ihalenin satış ilanının usulsüz tebliği/ ihale alıcısı …’un kusuru olmaksızın ve ondan kaynaklanmayan nedenle feshine karar verildiği, kesinleşen İstanbul …Ceza Mahkemesinin …E., 2…K. sayılı kararı ilamında (maddi vakıalar da içermektedir), karşı tarafın iradesini sakatlamaya yönelik bir hareket bulunmadığının tespit edildiği, yine Yargıtay 12. HD’nin 2012/31034 E.,2013/1418 K. Sayılı ilamında da ” ..ihalenin feshi kararı …’u etkilese de..” şeklinde belirtilmiş olup, …’un iyi niyetli olmadığından bahsedilmemiştir. Ayrıca ihalenin feshi (kabul kararları) maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez, bu nedenle …’un iyi niyetli zilyet olmadığı ve bu durumun kesinleştiğinden söz edilemez.
Yine Yargıtay 11. HD ‘nin 01/06/2022 tarihli bozma ilamında, “her ne kadar… A.Ş.’deki %95 hissenin davacı şirkete aidiyeti yönünde… A.Ş.’nin pay defterine şerh düşülmesine dair İcra Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan Yargıtay 12. HD’nin 2012/31033 E. – 2013/1417 K. Sayılı ilamında, …’tan hisse devir alan… ve A…’ın iyi niyetli kişi olduklarına dair tespitlere yer verilmiş ise de, kural olarak icra hukuk mahkemelerinin dar yetkili mahkemeler olduğu, verilen kararların sadece icra işlemleri açısından sonuç doğuracağı, İİK dışında genel kanunlar yönünden yapılan takdir ve değerlendirmeleri ile verdikleri kararların genel mahkemeler yönünden hiçbir bağlayıcılığının bulunmadığı,” belirtilmiş ise de;
Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Somut olayda, menkul mal ihalesi söz konusu olup, TMK’nun 1023. maddesi ve bu maddenin uygulanmasına yönelik araştırma ve incelemelere ilişkin Yargıtay 1.HD’nin içtihatları değil, 12.HD’nin bu konudaki içtihatlarına göre sorun çözülmelidir.
Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi gereğince bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur. YBK’nun 275. maddesine göre cebri ihalede satım, memurun ihalesi ile gerçekleşir. Yine BK’nun 279. maddesine göre müzayede ile menkul bir mal alan kimse onun mülkiyetini ihale anında kazanır. İhale ile menkul mal, alıcıya teslim edildiği andan itibaren alıcı, bu menkul mal üzerinde temliki tasarrufta bulunabilir. Bu şekilde ihale alıcısından satın alan kişi dahi iyiniyetlidir ve o menkul malın mülkiyetini kazanır. Her ne kadar ihalenin feshi kararı, ihale alıcısını etkilese de, menkul malı ihale alıcısından satın alan üçüncü kişinin kazandığı mülkiyet hakkını etkileyemez. Bir başka anlatımla, ihalenin feshinin yok hükmünde sayılması, ihale bedelini ödeyip malı teslim alan alıcıdan, söz konusu menkul malı satın alan (ve kötüniyeti bir mahkeme kararı ile cezai yaptırıma bağlanmayan) iyiniyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını da etkilemez. (Sakarya BAM. 8.HD, 2019/526 Esas 2019/805 Karar- temyiz üzerine Y.12.HD, 2019/13814 Esas 2020/148 Karar, dosyamızla ilgili Y.12.HD, 2012/31033 Esas 2013/1417Karar ve aynı dairenin 2012/31034 Esas 2013/1418 Karar sayılı ilamları)
Davacıların delil olarak dayandığı kesinleşen Ağır Ceza Mahkemesi kararında, davalı şirketler arasında davacının iddia ettiği gibi bir işbirliğinin bulunmadığının, takip ve devir işlemlerinde usulsüzlük olmadığının, davacı şirketin ihaleden haberdar olduğunun, ihalenin gizlendiğine ilişkin delil bulunmadığının, dolandırıcılık kastının olmadığının tespit edildiği, davaya konu hisse senetlerinin davacının borcundan dolayı kesinleşen icra takibi sonucunda -ilk ihale tebligat usulsüzlükleri nedeniyle iptal edilmiş olmasına rağmen- iptaline karar verilen bu ihale ile hisseleri satın alan ve davacı tarafça kötü niyetli oldukları ispatlanamayan, ihale alıcısı emin sıfatı ile zilyet…’tan edinen iyiniyetli 3. kişi konumunda olan davalılar … Holding ile …’in bu kazanımlarının korunması gerekir.
Bozma ilamında belirtilen diğer hususlar yönünden; 4721 Sayılı TMK 6. Maddesindeki ispat kuralına göre, aksi kanunda düzenlenmedikçe hak iddiasında bulunan herkes bunu ispatla mükelleftir. Bir hakkın kazanılmasına veya hukuksal bir durumun ortaya çıkmasına kanuni bir engel olup da bu kanuni engelin varlığını bilmeyen veya bilecek durumda olmayan kişiye ispat külfeti yüklemek iyiniyetli kişinin kanunla sağlanan korunmasını etkisiz hale getirecektir. Böyle bir durumda iyiniyetli kişi, olmayan bir durumu ispatlamak zorunda bırakılmış olacaktır. Diğer taraftan yapılan her hukuksal iş ve işlemlerde kişinin iyiniyetli olduğunu sürekli olarak ispat etme zorunluluğuna tabi tutmak kişiler arasında güvensizliğin doğmasına yol açacak ve hukuksal iş ve işlemlerdeki istikrarı bozacaktır. Dolayısı ile kanun koyucu kamu yararını da göz önüne alarak TMK 3/1. Maddesinde hukuk düzeninin iyiniyete hüküm ve sonuç bağladığı durumlara “asıl olan iyiniyetin varlığıdır.” şeklindeki düzenleme ile iyiniyetin kural olduğu kabul edilmiştir. Bu durum aynı zamanda ispat karinesi olarak da ifade edilmektedir. Buradan hareketle davalıların kötü niyetli olduğunu davacı ispat etmelidir.
Hisselerin kısa sürede devredildiği tespiti yönünden; 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihinde yapılan ihaleler ile hisselerin davalı … tarafından satın alındığı, davalı…’un söz konusu hisselerin %56’ına denk gelen 99.460.996 adedini 22/02/2010 tarihinde diğer davalı … Holding A.G.’ye sattığı, 60.000.000 hissenin de 30/03/2011 tarihinde, tedbir kararı yokken yaklaşık 14 ay sonra davalı …’e satıldığı, 14 ay gibi bir sürenin ticari hayatın olağan akışına göre kısa bir süre sayılamayacağı, davalı … Holding A.G.’ye hisseler kısa bir süre içinde devredilmiş ise de; davalı …’un bu hususu aşamalarda, …AŞ’nin Milli Emlak ile yaptığı sözleşmeler gereğince limana, liman vasfını kazandıracak imtiyazın devamı için Milli Emlak’a en geç 27.02.2010 tarihine kadar yapması gereken ödemeden doğduğunu beyan ettiği ve bu hususu belgelendirdiği, sunulan belgeler incelendiğinde davacı şirketin ortak olduğu dönemde ödenmeyen kullanım bedelleri için… AŞ. aleyhine … İcra müdürlüğünde takip başlatıldığı, ayrıca Milli Emlak Müdürlüğünün …AŞ.’ye gönderdiği yazıda ” 4.478.946,00 TL kullanma izni bedeli ile 15.928,00 TL teminat farkı” nın en geç 27.02.2010 tarihine kadar yatırılması, yatırılmadığı takdirde sözleşmenin feshi ile yasal işlemlere başlanacağının tebliğ edildiği, davalı …’un riski paylaşmak için ortak arayışına girdiğini savunduğu, … Holding A.G.’in 26.02.2010 tarihinde 7.750.000,00 TL para transferine ilişkin dekontu ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen bilgiler ışığında Yargıtay bozma ilamında ilamında belirtilen hususların aksine hisse alım-satımına dair para transferinin mevcut olduğu, devir öncesi iktisadi inceleme raporu alınması gibi bir zorunluluğun bulunmadığı gibi salt iktisadi inceleme raporu alınmamasının muvazalı işlem yapıldığını, davalıların iş birliği ve kötü niyetle hareket ettiğini göstermeyeceği mahkememizce değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak İstinaf ilamında da belirtildiği üzere; davacının iddiasına göre davacı şirketin tek mal varlığının davaya konu hisse senetleri olduğu, hisselerin davalılarca iktisabı kesinleşen ve aleyhine menfi tespit davası açılmamış ve davacının da borcunun olmadığına ilişkin bir itirazı olmayan takip alacağına istinaden takip borçlusu davacının tek mal varlığı üzerine konulan hacizler sonucunda, ihale alıcısının kusuru olmaksızın ve ondan kaynaklanmayan nedenlerle ihalenin feshine karar verildiği, Y.12.HD’nin 2012/31033 Esas 2013/1417 Karar sayılı ilamı gereği emin sıfatı ile zilyet ihale alıcısından hisseleri devralan 3. kişilerin iyiniyetli kazanımlarının, kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle korunması gerektiği, İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin …Esas, …Karar sayılı “beraat” kararının sadece delil yetersizliği nedeniyle verilmediği, CMK’nun 223/2-a maddesinin de uygulandığı, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda bulunduğu bu nedenle ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacağı (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas) anılan ceza mahkemesince şirketler arasında davacının iddia ettiği gibi bir işbirliğinin bulunmadığı, yapılan takip ve devir işlemlerinde usulsüzlük olmadığı, aralarında organik bağ bulunmadığı, dolandırıcılık kastının bulunmadığı tespitinin yapıldığı, ispat yükü üzerinde olan davacının davalıların kötü niyetli olduklarını ispatlayamadığı gibi aralarında işbirliği olduğunu, şirketler arasında organik bağ olduğunu, sırf söz konusu hisseleri davacının elinden almak için asıl alacaklı ile işbirliği içinde hareket etiklerini kanıtlayamadığı anlaşıldığından, asıl davanın reddine dair verilen önceki karar usul ve yasaya uygun olduğundan asıl dava yönünden önceki kararda direnilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin 21/12/2017 tarih ve … Esas … karar sayılı asıl dava yönünden verilen hükümde DİRENİLMESİNE,
Asıl davanın reddine,
Birleşen dosya ONANMAKLA birleşen dosya yönünden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına ,
Teminat iadesi talebinin bu aşamada reddine
Sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine,
2-Asıl Davada;
Harçlar kanunu hükümlerine göre alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 2.516.496,00 TL harçtan mahsup edilerek 2.516.316,1 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Asıl Davada;
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
Davalı … tarafından yapılan 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
Davalı …tarafından yapılan 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
4-Asıl Davada;
Davalılar vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 1.882.609,96 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-HMK 333. md. uyarınca bakiye kalan gider avanslarının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatıran taraflara iadesine,
Davacılar vekili Av…. Davalı … Aş vekili Av. …, davalı … AŞ vekili Av …, Davalı … holding …vekili Av …, davalı … LTD vekili Av … , davalı … vekili Av. … ‘in yüzlerinekarşı mahkememizin kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde taraflarca temyiz başvurusunda bulunulması halinde dosyanın HMK 439 md 5 parağraf gereğince inceleme yapılmak üzere YARGITAY HUKUK GENEL KURULU na gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 23/03/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır