Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/808 E. 2023/859 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/808 Esas
KARAR NO : 2023/859
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 31/12/2014
KARŞI DAVA TARİHİ : 02/03/2015
KARAR TARİHİ : 09/11/2023

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı müvekkil şirket ile davalı arasında 01/12/2012 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ve çerçeve protokol akdedildiğini,
Davalının sözleşme ve protokole ek olarak düzenlenen ürün- alım taahhütnamesi ile 5 yıl için toplam 10.304 ton beyan ürünü (kurşunsuz benzin, normal benzin, motorin) almayı taahhüt ettiğini, eksik kalan ton üzerinden 140-USD kar mahrumiyeti ödemeyi kabul ettiğini,
Çerçeve protokolünün 13.maddesi gereğince sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi yada bayi tarafından fesih sonucunu doğuracak hareket edilmesi halinde 250.000 USD cezai şartın kararlaştırıldığını, davalının …. Noterliğinin … yevmiye ve 29/09/2014 tarihli ihtarı ile bayilik sözleşmesinin süresinde önce fesih ettiğini, feshin haksız olduğunu, haksız fesih nedeniyle müvekkili şirketin davacı nezdinde olan 53.111,08 TL cari hesap borcunun temerrüt (ihtarname) tarihinden işleyecek avans faizi ile,
Çerçeve protokolünün 13.maddesi gereğince 250.000 USD cezai şart alacağının temerrüt (ihtarname) tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile,
Taahhütname gereğince eksik kalan ürün miktarı için 1.106.728 USD kar mahrumiyeti cezai şartının temerrüt (ihtarname) tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile
Akaryakıt istasyonuna gerçekleştirilen faydalı yatırım bedeli 49.388,40 TL’nin temerrüt (ihtarname)tarihinden itibaren avans faizi ile,
Davalıya ariyet olarak verilen bir adet kompresör ile market raflarının davacı şirkete aynen teslimi, bu mümkün olmaz ise bedeli 10.992,16 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /Davalı vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle;
Taraflar arasında imzalan 01/12/2012 tarihli sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiğini, Şirket sözleşmesinin 3.maddesi ve sözleşmenin 1.maddesi ile fiyat belirleme, ürün satış tekeline davacının kendisinin aldığını, bu hakların kullanımında ticari teamüllere uymadığını, bayiler arasında eşitlik, haksız rekabete sebebiyet vermeme, hakkın kötüye kullanılmaması ilkelerine aykırı davrandığını,
Müvekkilinin davacının haksız olarak uyguladığı politikalar nedeniyle zarar ettiğini, sözleşmeye devam ederek daha fazla zarar etmesinin beklenemeyeceğini, … Noterliğinin 26/09/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile bölgede bayilik verilen diğer istasyonlara uygulanan fiyat ve iskonto oranının düzeltilmesinin istendiğini, davacı … şirketinin ihtar üzerine bu konuda yetkileri bulunduğunu açıkladığını, müvekkili şirketinde …. Noterliğinini 26/09/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeyi fesih ettiğini, davacının aynı bölgede başka bayiler açmaya izin vererek düşük iskonto oranı uygulayıp haksız rekabet ve eşitsizlik yarattığını, araç tanıma sistemi sözleşmesine aykırı davrandığını, indirimli kart uygulamasında müvekkilinin zararına hareket ettiğini, müvekkili şirketin davacıya cari hesap borcu olmadığını, ariyet bedeline konu ariyetlerin davacıya teslim edildiğini, cezai şart taleplerini yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
KARŞI DAVA /Müvekkili şirketin 40.000 USD + KDV olan aylık kira bedelinin 2 ay bedeli karşılığının ödenmediğini, bunun için şimdilik 1.000,00 TL talep ettiklerini, 40.000 USD yatırım bedelinin ödemesinin zamanında yapılmadığından kullanılan kredilere ödenen faizin de yükseldiğini, bunun için şimdilik 1.000,00 TL talep ettiklerini, davacının haksız ve kötü niyetli davranışları nedeniyle elde edilmesi gereken cironun düşmesi sonucu ciro farkı alacağı olarak şimdilik 1.000,00 TL talep ettiklerini, araç tanıma sisteminin müvekkili aleyhine uygulanması sonucu şimdilik 1.000,00 TL istediklerini, bankalar nezdinde ödemelerin gecikmesi nedeniyle itibarın sarsıldığını belirterek, bu nedenle 50.000,00 TL manevi tazminat istediklerini, davacı nezdinde bulunan ipoteklerin nakde çevrilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle cari hesap, cezai şart, ariyet bedeli ve faydalı yatırım bedelinin davalı bayiden tahsili istemine ilişkindir.
Karşı dava ise, bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshi sonucu manevi tazminat ve maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmıştır. Taraflar arasında akdedilen 01/12/2012 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ve çerçeve protokolü, sözleşmenin eki olan ürün- alım taahhütnamesi, sözleşmenin feshine ilişkin …. Noterliğinini 26/09/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ve tebliğ şerhi, ….Noterliğinin 05/11/2014 tarihli … yevmiyeli fesih ihtarına cevap ve davacı alacaklarının ödenmesi ihtarı, cari hesap ekstresi, davalıya bırakılan ariyetlere ilişkin faturalar, teslim tutanakları, EPDK kayıtları alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda
2014/… esas sayılı asıl dava dosyasında (bozma öncesi esas)
Bilirkişi … ve arkadaşlarının 25/06/2018 tarihli kök raporu ve 03/01/2019 teslim tarihli ek raporu alınmış, alınan raporlar hükme esas alınmıştır.Mahkememizce taraflar arasında 01/12/2012 tarihli çerçeve protokol ile bayilik sözleşmesinin bağıtlandığı, sözleşmenin davalı bayi tarafından …. Noterliğinin 26/09/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile fesih edildiği, feshin gerekçesi olarak davacı … şirketinin davalıya yakın 5-6 tane daha akaryakıt istasyonuna akaryakıt bayiliği verip, bu bayilere uygulanan satış bedeli iskonto oranını nispetsizlik yaratacak şekilde düşük tutması olarak davalının iddia ettiği sabit görülerek ,
Ariyet olarak verilen bir kompresör ve market rafları davacıya teslim edildiğinden bedeli istenemeyecektir.
Davalının bilirkişiler tarafından incelenen ticari defter kayıt ve bilançolarına göre öz varlığının 1.607.817,00 TL olduğu, belirlenen cezai şart tutarını ödemesi halinde mahfına sebep olacağı tespit edilmiştir. Davacıya uygulanacak cezai şart miktarının belirlenmesinde ödenmiş sermayesi olan 410.766,95 TL’nin korunması, TTK 376/2.maddesi gereğidir. Bu nedenle yasa hükmü de dikkate alınarak korunması gereken 410.766,95 TL öz sermayeden fazla olan 1.197.050,00 TL = 317.587,30 USD cezai şartın (1 USD = 3,7692 TL) davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karşı dava bakımından; bayilik sözleşmesi ile protokol çerçeve sözleşmesinin feshi mahkememizce haksız bulunmuştur. Fesih haksız olduğundan davacının manevi tazminat ve maddi tazminat talepleri de yersizdir. Kaldı ki yapılan defter incelemesi sonunda davacı … şirketinin 40.000 USD yatırım katkı bedelini davalı – karşı davacı tarafça fatura kesilmeden önce ödediği, sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve hiç bir ödemesi zamanında yapmayan davalı – karşı davacıyı ödemeleri aksatarak zor durumda bırakmadığı bilirkişi raporu ile tespitiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2014/… Esas 2019/… karar sayılı ve 27/06/2019 tarihli kararı taraf vekillerince İstinaf edilmiştir. Mahkememiz kararı … Mahkemesi … Hukuk Dairesi 2020/… esas 2022/… Karar sayılı 18/10/2022 tarihli ilamıyla kaldırılmıştır.
Dosya mahkememize gelerek 2022/… Esasını almış, …Mahkemesi … Hukuk Dairesi nin 2020/… esas 2022/… Karar sayılı ve 18/10/2022 tarihli ilamı gereğince hukukçu Prof. Dr. … ,SMM … ve akaryakıt uzmanı …’nun 24/02/2023 tarihli heyet kök raporu ve 09/09/2023 tarihli bilirkişi heyet ek raporu alınmıştır.
Somut olayda;
Taraflar arasında 01.12.2012 tarihinde 5 yıl süreli “çerçeve protokol” ve “standart bayilik sözleşmesi” nin imzalandığı
Davalı-karşı davacı(bayii)nın davacı-karşı davalı(dağıtıcı) ya …. Noterliği’nin 29/09/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; ” kendi istasyonlarına uygulanan satış bedeli iskonto oranı ile değer bayilere uygulanan satış bedeli iskonto oranının aleyhe olduğunu ve bu durumun satış ve ciro kaybına neden olduğunu, sözleşmenin çekilmez bir hal aldığını, ayrıca aylık ödenmesi gereken yatırım bedelinin süresinde ödenmeyerek zarara neden olunduğunu, indirimli kart uygulamasının şirket aleyhine uygulandığını, sözleşmenin çekilmez hale geldiğini beyanla bayilik sözleşmesinin feshedildiğini ihtar ettiği
Davacı dağıtıcı bunun üzerine bayilik sözleşmesinin haksız feshedildiği gerekçesiyle çerçeve protokolün 13. Md ve ürün alım taahhütnamesine dayanarak cezai şart ve kar kaybı alacağının, cari hesap alacağının, faydalı yatırım bedelinin tahsili ile ariyet olarak bırakılan malların iadesi istemiyle huzurdaki dava açılmıştır.
Davalı bayi de karşı dava olarak; sözleşmeye aykırılık ve sözleşmedeki hükümlerin kötüye kullanılması nedeniyle uğranılan zararların tahsili isteminde bulunmuştur.
Çerçeve protokolün 13. maddesinde davacı dağıtıcı yönünden haklı fesih nedenleri düzenlenmiş ancak bayi yönünden haklı fesih nedenlerine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 126. maddesinde, ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklının, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceği düzenlenmiştir.
Davalı bayi tarafından bayilik sözleşmesi satış bedeli iskonto oranının o bölgede yeni tesis edilen bayiler bakımından dezavantajlı olduğu ve bu durumun satış – ciro kaybına neden olduğu, ayrıca aylık ödenmesi gereken yatırım bedelinin süresinde ödenmeyerek zarara neden olunduğu, bu sebeplerle sözleşmenin çekilmez bir hal aldığı gerekçesiyle feshedilmiştir.
Taraflar arasındaki standart bayilik sözleşmesinin 1. Maddesinde, bayiye tekel hakkı tanınmadığı, …’in dilediği yerde akaryakıt istasyonu açmakta/açtırmakta serbest olduğu, bayinin civarda başka istasyon açılamayacağı veya açılan istasyonların kendi işlettiği istasyona yakın olduğu, satışlarını azalttığı gibi iddialarda bulunamayacağı gibi bu satışlar üzerinden herhangi bir hak da talep edemeyeceği düzenlenmiştir.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 3/1-b maddesine göre, akaryakıt dağıtımı, taşıması ve bayilik faaliyetlerinin yapılması, için lisans alınmasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Petrol Piyasası Kanunu’nun 7/2. Maddesine göre ise, dağıtıcı lisansı sahiplerinin, kendi mülkiyetlerindeki veya sözleşmelerle oluşturacakları bayilerinin istasyonlarına akaryakıt dağıtımının yanı sıra, serbest kullanıcılara akaryakıt toptan satışı ve depolama tesislerinin yakınındaki tesislere boru hatları ile taşıma faaliyetlerinde bulunabilir. Dağıtıcılar başka akaryakıt dağıtıcılarının bayilerine dağıtım yapamazlar.
Kanunun 4/4-k maddesinde de, Bu kanuna göre faaliyette bulunanların eşit durumdaki alıcılara (kategorilere), eşit hak ve yükümlülük tanımak, farklı şartlar sürmemek ile yükümlü oldukları ifade edilmiştir.
Aynı Kanun’un 8/4. Maddesinde de, akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafelerin, aynı yönde olmak üzere, şehirler arası yollarda on kilometreden, şehir içi yollarda bir kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve anılan yasal düzenlemeler karşısında, dağıtım şirketinin aynı bölgede birden fazla bayilik tesis etmesi mümkündür. Ancak bu durum lisans sahibi dağıtım şirketinin “eşit durumdaki alıcılara (kategorilere), eşit hak ve yükümlülük tanımak, farklı şartlar sürmemek” şeklindeki yükümlülüğünü kaldırmayacaktır.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 54/2. maddesinde, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğu düzenlenmiştir.
Bayi, kendi nam ve hesabına faaliyet göstermekte olup, bağımsız bir işletmedir. Ayrıca her ne kadar aynı dağıtım firmasının bayisi olsalar da, bayiler birbirlerine rakip konumda olup haksız rekabete ilişkin düzenlemelere tabidirler.
Rekabet Kurumu 1. Dairesi’nin Haziran 2008 tarihli raporunda, akaryakıt ürünlerinin niteliği gereği, müşterilerin her zaman ve her yerden alım yapmaları mümkün olmayıp, mutlaka bir istasyona uğramalarının gerektiği, tüketicilerin akaryakıt satın alırken “konumu” kendilerine uygun olan bayiler arasında bağlı olduğu “dağıtım şirketi”ni esas alarak bir tercih yaptıklarını, dolayısıyla tüketici tercihlerinde, “istasyonun konumu” ve “hangi dağıtım şirketi ile çalıştığı” belirleyici olan ana unsurlar olduğu, tüketici tercihlerinde “bugün itibarıyla” fiyat unsurunun çok önemli bir rol oynamadığı, bayiler açısından belirli bir satış tonajını yakalamanın yolunun, büyük dağıtım şirketlerinden biriyle sözleşme imzalamak, dağıtım şirketleri açısından ise işlek noktalardaki istasyonlarla uzun süreli bayilik anlaşmaları yapabilmek şeklinde görüldüğü ifade edilmiştir.
Davacı … 12/07/2017 tarihli yazısı ile, … Petrol, … … Petrol Ürünleri, … ünvanlı şirketlerin akaryakıt satışının bulunmadığı bildirilmiştir. … Ürünleri, … ve … şirketlerinin satış fiyatları ise dosyaya sunulmuştur.
Davalı bayii tarafından her ne kadar davacının tesis ettiği yeni bayilikler nedeniyle satış ve ciro kaybı yaşandığını iddia edilmiş ise de, söz konusu istasyonların … bayisi olmadan önce hangi dağıtım şirketinin bayisi oldukları, bu bayilerin bulunduğu güzergah ve konum, müşteri çevresi, yatırımlı bayi olup olmadıkları ile iddia edilen ciro kaybının bu bayiliklerin tesisinden sonra olduğuna ilişkin ciro kayıp miktarını gösterir bir açıklama yapılmamıştır ve delil sunulmamıştır. Bu haliyle iddia olunan ciro kaybının davacı tarafça tesis edilen yeni bayilikler ve bu bayilere tanınan iskonto oranından kaynaklandığı ispat edilememiştir. Ayrıca davalı bayi, davacının her ay ödemekle yükümlü olduğu yatırım bedelini süresinde ödemediğini de fesih nedeni olarak göstermiş ise de, bu hususun haklı fesih nedeni olarak kabulü mümkün değildir. İndirimli kart uygulamasının davalı bayii aleyhine uygulandığı iddiası ise ispat edilebilmiş değildir. Tüm bunlar değerlendirildiğinde, davalının dayandığı sebeplerin haklı fesih nedeni olarak kabulü mümkün değildir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle davalı/karşı davacı bayinin sözleşmeyi haksız olarak fesih ettiği sabit bulunmuştur.
Sözleşmenin süresinden önce veya sözleşmede feshe imkan tanıyan nedenler dışında sözleşmeyi fesheden tarafın cezai şart ödemesi kararlaştırılabilir.
Davalı/karşı davacı bayi sözleşmenin haksız feshine bağlanan sonuçlardan davacı … şirketine karşı sorumludur.
Çerçeve protokolün 13.c maddesinde; bayinin sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi halinde bayi tarafından …’e 250.000,00 USD tutarında cezai şart ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı bayi sözleşmeyi yukarıda açıklandığı üzere haksız feshettiğine göre kararlaştırılan cezai şarttan sorumludur.
Ürün Alım Taahhüdünün (d) bendinde; sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halinde alım taahhüdünün yerine getirilmediği takdirde eksik ton başına 140,00 USD kar mahrumiyeti ödemeyi davalı bayi kabul ve taahhüt etmiştir. Ayrıca taahhütname de kar mahrumiyetinin anlaşmanın hitamında istenebileceği ve davalının buna muvafakat ettiği belirtilmiştir.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu niteliğindedir.
TBK’nun 179/II maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.”
İfaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir.
Davacı tarafça her yılın sonunda ihtirazı kayıt konulmadan mal verilmeye devam edildiğinden davacı şirket, davalının imzaladığı taahhütnamedeki asgarî alım miktarının yerine getirilmemesi hâlinde taahhütnamede yer alan kâr kaybının davalıdan istenmeyeceği yönünde davalı tarafta haklı bir güven oluşturmuştur.
Davacı şirketin davranışları ile davalı bayide yarattığı güvenle çelişki oluşturacak şekilde eldeki davaya konu edilen kâr kaybını talep etmesi çelişkili davranış yasağını oluşturur ki, böyle bir davranışın hukuken korunması beklenemez(Yargıtay HGK’nın 02.12.2020 Tarih, 2017/(19)11-917 E. – 2020/985 K. Sayılı Kararı) .
Davacı taraf, taahhütname de kar mahrumiyetinin anlaşmanın hitamında istenebileceği ve davalının buna muvafakat ettiği yönünde düzenlemeler olduğunu ve dolayısıyla kar mahrumiyetinin anlaşma süresi sonunda tümden istenebileceğini ileri sürmüş ise de anlaşma süresinin sonunda tüm dönemlere ilişkin cezai şartın topluca istenebilmesi için dahi her dönem başında çekince konulması şarttır. Davacının dayandığı düzenlemeler bu şartı kaldırır nitelikte değildir.Ancak davalı bayii ikinci yılda asgari alım taahhüdüne uymamış ve sözleşme 29/09/2014 tarihinde fesih gerçekleşmiştir. Sözleşmenin feshinden sonra davacının davalıya mal vermesi söz konusu olmadığına göre davacı ikinci yıl bakımından asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle cezai şart talep etmekte haklıdır.
Davalı bayi taahhütname ile ikinci yıl için 2.020 ton ürün alacağını taahhüt etmiş olup, bu dönemde ise 1.063,91 ton ürün alınmıştır. Sözleşmenin ikinci döneminde sözleşmenin yürürlükte kaldığı 9(dokuz) aya isabet eden taahhüt miktarı 1.515 tondur. Buna göre eksik alınan akaryakıt miktarı 451,09 tondur. Ton başına cezai şart tutarı 140,00 USD olup, ikinci dönem için eksik alınan ürün itibariyle toplam cezai şart tutarı 63.152,6 USD’dir.
Davalı bayi sözleşmeyi haksız feshettiğine göre alım taahhüdünün ihlali nedeniyle kararlaştırılan cezai şart sonucu 63.152,6 USD den sorumludur.
Davalı bayinin sorumlu olduğu toplam cezai şart 250.000 + 63.152,6 USD=313.152,6 USD dir.
Davalı cevap dilekçesinde cezai şartın fahiş olduğunu ve indirilmesi gerektiğini savunması karşısında cezai şarttan indirim yapılmasını istemiştir.
6102 sayılı TTK’nın 22 maddesi uyarınca; “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 161. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez.”
Ancak, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması ve borçlunun bu yönde savunmasının bulunması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmektedir.
Mahkememizce alınan 24/02/2023 tarihli heyet kök rapor ve 09/09/2023 tarihli heyet ek raporda davalı/karşı davacı şirketin özvarlığını kaybettiği, borca batık durumda bulunduğu , gayrifaal olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin 27/06/2019 tarihli kararında ; “Davalının bilirkişiler tarafından incelenen ticari defter kayıt ve bilançolarına göre öz varlığının 1.607.817,00 TL olduğu, Davacıya uygulanacak cezai şart miktarının belirlenmesinde ödenmiş sermayesi olan 410.766,95 TL’nin korunması ” esas alınmıştır.
Ayrıca davalı şirket hakkında İstanbul BAM 13 HD tarafından verilen 2021/365-2023/968 sayılı ve 08/06/2023 tarihli kararda, uygulanacak cezai şartın davalının ekonomik mahfına sebep olacağı gerekçesiyle yarı oranda indirim yapılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce de davalının önceki karar tarihindeki ekonomik durumu ve İstanbul BAM 13 HD tarafından verilen 2021/365-2023/968 sayılı ve 08/06/2023 tarihli kararındaki gerekçeler dikkate alınarak davalının sorumlu olduğu 250.000+ 63.152,6 USD= 313.152,6 USD cezai şartın 1/2 oranında indirimi ile 125.000 USD +31.576,3 USD=156.576,3 USD cezai şartın tahsiline karar verilmiştir.
Cari Hesap Alacağı bakımından ise; davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmesi için kesin süre verilmiştir.Davalı tarafından dava dosyasına 2014 yılı açık mizan sunulmuştur. Buna göre davacı …in 39.563,08 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalının sunduğu Cari hesap ekstresi detayında davacı … 39.563,08 TL alacaklıdır.
Davacı …’e aitticari defterlerde 31.12.2014 itibariyle davalı 51.894,47 TL borçludur. Cari hesap ekstresinde ise dava tarihi itibariyle 51.894,47 TL davalı borcu görünmektedir.
Hesap Kodu Tutar (TL)
… 286,77
… 53.111,08
… 0,00
… 929,84
… 0,00
… 0,00
… 0,00
TOPLAM 51.894,47
Davalı Muhasebe kayıtları ile Davacı muhasebe kayıtları arasında ortaya çıkan fark (Davacı /51.894,47 TL – Davalı/ 39.563,08 TL =) 12.331,39 TL olup davalı kayıtlarında olmayan davacı faturaları toplamı (2.128,72 TL + 6.012,10 TL=) 8.140,82 TL dir.Davacı taraf davalı istasyonunda akaryakıt satışı için yapılması zorunlu olan “Tank/pompa otomasyon sistem ve Kurumsal kimlik söküm bedelleri” için yansıtma faturası düzenleyip, davalıya göndermiştir. Ancak gider/ariyetlerin davacı tarafından yapılmış olması halinde bunun davalıya yansıtılacağı sözleşmede kabul edilmemiş olup, sözleşmede olsa dahi davalı bu yansıtmaya onay vermemiş faturayı kabul etmemiştir.Davalı mali kayıtlarına alınmayan faturalar;
31.10.2014 …-tank ve pompa otomasyon yansıtma bedeli 2.128,72 TL
30.11.2014 …-kurumsal kimlik söküm yansıtma bedeli 6.012,10TL
Olup yansıtma faturaları haricindeki 43.753,65 TL alacakdan davalının sorumlu olacağı kabul edilmiştir.
Akaryakıt bayiliği ilişkisinin sona ermesi halinde, dağıtım şirketi akaryakıt istasyonuna yapmış olduğu kalıcı yatırım bedellerini koşulları olması halinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebilir. Ancak bunun için dahi bu sabit yatırımların halen bayi tarafından kullanılmaya elverişli olması ve bayinin bundan fayda temin etmesi gerekmektedir.Davalının iddia ettiği sabit yatırımların davacının istasyonunun bulunduğu taşınmazın değerinde bir artış/fayda sağlaması, davacının kalıcı nitelikteki bu yatırımları kullanarak ticari faaliyetinin devam ettiğinin sabit olmasına bağlıdır. İstasyonun faaliyete geçmesi için zaruri olmayan giderlerin geri istenmesi mümkün değildir. Ne var ki, istasyonun işletilmesi için zorunlu olup halen davalıya fayda sağlayan sabit yatırımların davacının yeni ticari faaliyetine katkı sağlaması halinde davalının bu katkı karşılığını davacı şirketten tahsilini isteyebilir.
Ancak davacı taraf, faydalı yatırımların ne olduğunu açıklamadığı gibi, iddiaya konu faydalı yatırımın davalıya katkı sağladığını da ispatlayamamıştır.Davacının faydalı yatırım talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalıya ariyet olarak bırakılan bir adet kompresör ve market rafları davadan sonra iade edildiğinden, bu istem bakımından dava konusuz kalmıştır.
Daevacı/karşı davalı dağıtıcı … ….Noterliğinin 05/11/2014 tarihli … yevmiyeli ihtar ile, davalı bayinin fesih ihtarına cevap vermiş, alacaklarının ödenmesini istemiştir. Bu ihtar sonunda davalı bayii 24/11/2014 tarihinde temerrüde düşmüştür.
Karşı dava bakımından;
Taraflar arasında imzalanan Çerçeve Protokol’ün 9. maddesinde, …’in bayiye münhasıran söz konusu akaryakıt satış ve servis istasyonundaki ticari faaliyetinin ve satışının geliştirilmesinde kullanılmak üzere, bayinin işbu anlaşma eki niteliğindeki taahhütleri ve mevzuat hükümlerine riayet etmesi kaydıyla, işbu protokolde öngörülen teminatları …’e ibraz etmesini müteakip başlamak üzere her ayın ilk 5 günü içerisinde fatura mukabilinde, aylık olarak 40.000,00 USD tutarında “yatırım bedeli” ödeyeceği düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporunda bu ödemelerin, davalının fatura düzenlemesi şartına bağlı olduğu ifade edilmiş ve bu itibarla davalının, sözleşmenin fesih tarihine kadar hiç ödenmeyen ve/veya geç ödenen yatırım bedelinin tespiti talebinin ancak, davalının faturasını düzenleyip davacıya tebliğ ettiği halde, davacı tarafından ödenmeyen faturalar bulunması halinde anlam ifade edeceği belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna göre faturası düzenlendiği halde ödenmeyen yatırım bedeli bulunmadığı gibi son ödeme 09/09/2014 tarihinde yapılmış olup ödenmeyen yatırım bedeli de bulunmamaktadır. Ayrıca genel olarak davalı bayi faturalarını ödemelerden sonra düzenlemiştir. Bunun yanı sıra davacı … firmasının yatırım bedeli ödemelerini genel olarak ayın 10-12’si itibariyle yapmıştır. Taraflarca sözleşmenin ilgili maddesinde düzenlenen usul dışında başka bir yöntem benimsenmiş olup, davalı taraf bu ödemeleri çekincesiz kabul ettiğine göre, aylık ödemelerin geç yapıldığı iddiası Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı gereği dinlenebilir değildir.
Bu kapsamda davalı karşı davacının, aylık 40.000,00 USD bedelli yatırım bedelinin 1 ay 29 günlük tutarının ödenmesi ve yatırım bedelinin geç ödenmesi nedeniyle bankalardan çekildiği iddia olunan kredi faizleri nedeniyle uğranılan zarar ile manevi zarar talepleri yerinde bulunmamış, talep reddedilmiştir.
Karşı davada ciro kaybı ve araç tanıma sisteminin kapatılması nedeniyle uğranılan zarara ilişkin talepler de bulunmaktadır.
Davacının, davalı bayinin akaryakıt istasyonuna yakın yerlerde yer alan başka akaryakıt istasyonlarına bayilik vererek bu bayilere daha düşük bedelle akaryakıt satması nedeniyle davalının ciro kaybına uğradığı iddia edilmiştir.
Davalı bayii tarafından her ne kadar davacının tesis ettiği yeni bayilikler nedeniyle satış ve ciro kaybı yaşadığını iddia etmiş ise de, söz konusu istasyonların … bayisi olmadan önce hangi dağıtım şirketinin bayisi oldukları, bu bayilerin bulunduğu güzergah ve konum, müşteri çevresi, yatırımlı bayi olup olmadıkları ile iddia edilen ciro kaybının bu bayiliklerin tesisinden sonra olduğuna ilişkin ciro kayıp miktarını gösterir bir açıklama yapılmamıştır ve delil sunulmamıştır.
Bunun gibi davacının araç tanıma sistemini sözleşme süresi içerisinde haksız olarak kapattığını ispata yarar herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu haliyle davalı-karşı davacının bu talepleri de ispatlanabilmiş değildir.Talep reddedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-A)Asıl dava;
43.753,65 TL cari hesap alacağının 12/11/2014 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
Davacının faydalı yatırım tutarı talebinin ve fazlaya ilişkin istemlerinin reddine
Ariyet olarak verilen bir kompresör ve market rafları davadan sonra davacıya teslim edildiğinden konusuz kalan istemde karar verilmesine yer olmadığına,
125.000 USD cezai şartın 12/11/2014 temerrüt tarihinden itibaren USD’ye işleyecek en yüksek mevduat faizi ile davacı lehine davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine
31.576,3 USD cezai şartın (eksik kalan ürün miktarı-alım taahhüdü) 12/11/2014 temerrüt tarihinden itibaren USD’ye işleyecek en yüksek mevduat faizi ile davacı lehine davalıdan tahsiline fazla istemin reddine
B)Karşı davanın reddine,
2-Asıl dava bakımından
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 27.959,06-TL karar harcının peşin alınan 55.950,95-TL harçtan mahsubu ile 27.991,89-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iade edilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 17.900,00-TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
Cezai şart talebi dışında kalan ve red edilen kısım üzerinden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Konusuz kalan kısım olan rayiç bedel talebi yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 10.992,16-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 27.984,26-TL ilk gider, 11.072,15-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 4.500-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 67.048,30-TL. yargılama giderinin red ve kabul oranına göre takdiren 57.359,36-TL sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
3-Karşı dava bakımından
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 269,85-TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 17.900,00 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Davacı ve davalı vekilin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde … BAM da istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/11/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır